18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 NİSAN 2013 CUMARTESİ 14 AKP’nin Yeni Senaryosu ürk Hukuk Kurumu Başkan Yardımcısı Hakkı Süha Okay, AKP’lilerin alttan T alta gerçekleşmesi için çalıştıkları bir seDost Kaybı Genelge Karakollara genelge yayımlayacaksın, diyeceksin ki, “Biz bir barış süreci yaşamak istiyoruz. Ne kadar katil, hırsız, uğursuz, yankesici, tırnakçı, tombalacı, tecavüzcü varsa affediyoruz. Onlar, ellerini kollarını sallayarak geçip gidecekler. Siz karakollara girin sakın çıkmayın, hiçbir şeye de karışmayın.” Süreç bu süreçken Jandarma Genel Komutanı demiş ki: “Değişen güvenlik algılamaları temelinde iç güvenliğin korunması öncelik kazanmıştır.” Gerçekten mi? Ay, inanmıyorum... Canan Eronat’ı yitirdik. Zaman zaman dostlarını evine çağırır, birbirinden lezzetli yemekler yapar; içinde şiir, şarkı ve tarih barındıran hoş söyleşiler yapardı. Söz dönüp dolaşıp babasına ve Cumhuriyetin kuruluş yıllarına geldiğinde anılarıyla coşkun bir ırmak gibi çağıldardı. Babası Hasan Âli Yücel’in gözü gibi baktığı belgeliğinden fotoğraflar, belgeler, mektuplar çıkarır, tanıklık ettiği öyküleri paylaşırdı. Canan Eronat’ın, işlemeli o bembeyaz masa örtüsü üzerindeki karafakiden içtiğimiz meyi, tadına doyum olmaz su muhallebisi, şakıyan sesi, Köy Enstitülerini ve Cumhuriyetin ilkelerini yaşatma çabası ve dostluğu, bir onurlu kardeşlik nişanı gibi yüreğimizde asılı kalacak. naryodan söz etti: “Oyunun kurallarını değiştirmek istiyorlar. Siyasetin ahlakına uymayan bir yöntem ile tek maddelik bir anayasa değişikliği peşindeler. Mevcut anayasaya göre, değişiklik TBMM’den 367 oy ile geçiyor. Bu sayıyı 330’a indiren bir değişiklik önerisi getirecekler. Bu anayasa değişikliği de TBMM’den 367 ile geçmesi gerek, geçemeyecek. Onun üzerine bu tek maddeyi referanduma götürecekler ve diyecekler ki, ‘Biz anayasayı değiştirmek istiyoruz, ama maalesef Meclis’te uzlaşma sağlayamadık. Ey halkım, uzlaşmayı sağlamak için, barış ve demokrasi için, hak ve özgürlükleri genişletebilmemiz için 367 rakamını 330’a indirin!’ Referandum sürecinde, 367 sandalye sayısının 330’a inmesi halinde gerçekleştirmek istedikleri diğer anayasa maddeleri de tartışılmayacağı için kendilerine büyük bir rahatlık sağlanacak. Muhalefet ‘Vatanı bölmek istiyorlar, başkanlık sistemi getirmek istiyorlar’ gibi çıkışlar yapsa da, kimse dinlemeyecek. Referandumdan geçerse madde, Meclis’e gelip 330 oy ile istedikleri tüm değişiklikleri gerçekleştirebilecekler.” Sonrası belli zaten: AKPPKK kol kola, dincikavimci federasyona... Sağını Solunu Karıştırmak TC ile birlikte Atatürk’ü de çöpe atıyor ve barış sürecimizi tamamlıyoruz... Bazı insanlar vardır, sağını solunu ayırt edemez. Bundan elbette önce kendileri, sonra da bindikleri taksinin şoförü etkilenir en çok. Son zamanlarda Türk basınında da sağını solunu ayırt etmekte zorlananlara sıkça rastlıyoruz. Barış Süreci, TC’nin kaldırılması derken son olarak CHP’nin yeni yüzlerinden STK (sivil toplum) kökenli Gülseren Onanç’ın istifasına getirilen yorumlar bunu daha da belirginleştirdi. Hatta bazı meslektaşlarımız bu istifayı “CHP’de solun tasfiyesi” olarak yorumlamaya kadar vardırdı. KAGİDER’in eski başkanı olarak başarılı işler yapmış olan Gülseren Onanç’ın solcu kimliğini önce kendisine sormak gerekir. Anımsatmak gerekirse CHP içinde yenilikçi solculardan oluşan bir sol kanat öteden beri var ve Gülseren Onanç’ın bu gruba dahil olduğunu en azından ben duymadım. Öte yandan Gülseren Onanç gibi CHP’nin parti kültüründen gelmeyip STK’lerde kazanılmış becerileri olan değerli insanların sadece bu partiye değil, genelde Türk siyasetine zenginlik katacaklarını düşünüyorum. Ancak özgürlükçü ve liberal çizgileri onları “solcu” olarak sınıflandırmak için yeterli olamayacaktır, tıpkı AKP’nin önderliğinde yürütülen Barış Süreci uygulamalarını eleştirenlere “sağcı” yaftasını yapıştırmanın yanlışlığı gibi... Özetlersek sağını solunu karıştıranlara göre süreci destekleyenler solcu, eleştirenler ise sağcı olarak sınıflandırılmış durumda. Bir başka deyişle de bağımsızlık fikrinin peşinden giden ulusalcıların sağcı, Kürt açılımına destek verenlerin ise solcu oldukları ileri sürülüyor. Bunu söyleyenlerin Türk solunun sahip olduğu “bağımsızlık refleksi”ni hangi rafa kaldırdıkları ise bilinmiyor. Küreselleşme dalgalarına atlayanlara herhalde solcu denemez. CHP içinde kalıp küreselleşmeye direnenleri sağcı olarak nitelemek de mantıksal olarak sorunlu bir varsayım. HHH O halde yeniden soralım: TC’yi silerek kuşkusuz Kürtçü olunur ama solcu olunur mu? Bakın Kerem Çalışkan TC operasyonunu Bağımsız dergisinde nasıl anlatmış: “Türkiye üzerine Başbakan Erdoğan’ın sevdiği deyimle birileri ‘operasyon’ yapıyor. Bu topraklarda ameliyat yapmak isteyen birileri bıçağı eline almış, yüzüne maskeyi takmış bekliyor. Ameliyat kanlı mı olacak, kansız mı? Şimdi ‘Lapraskopi’ yöntemi deneniyor. Bunun için önce TC’yi silerek narkoz veriyorlar. Bakalım hemen tepkisiz bayılacak mı? Bayılmazsa narkozun dozu artacak...” Daha büyük bir oluşum adına TC’ yi silme planının asıl amacı kuşkusuz Kürdistan’ı kurdurmak. Bunu açıkça söylesinler. Aptal yerine konulmaya herhalde itiraz edeceğiz. Bölgedeki Kürtleri Türkiye’ye entegre etmek gibi bir vaat var. Bu vaade inanmamak Kürtlerin düşmanı olmak anlamına gelmez. Herkes işi gücü bırakıp bir Kürt devletinin kurulmasına hizmet etmek zorunda değil! HHH CHP’deki parti içi çekişmeleri ve istifaları solun tasfiyesi diye yorumlayanlara ise benden hatırlatması, yazı yazdığın elin sağ elin! Uyarı Deniz Baykal, uyardı: “Egemenlik vatandaşındır, etnisitelerin değil.” Eşitliği, yurttaşların üzerinden değil, kavimlerin üzerinden tanımladığınız anda, kırk parçaya bölünürsünüz... Örnek isterseniz, bol: Balkanlar, Kafkaslar, Afrika... CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, geçen günlerde TBMM’ye bir yasa önerisi verdi. Önerinin adı Türkçe açısından epey sorunlu: “Irak’ta Kürt Halkına Yönelik Gerçekleştirilen ElEnfal Katliamı Olarak Tanınması Hakkında Kanun Teklifi.” Öneri, Saddam Hüseyin döneminde Kuzey Irak’ta 200 bine yakın sivilin öldüğü, Halepçe kasabasının kimyasal gazlarla bombardımana uğratıldığı El Enfal hareketinin, TBMM tarafından sistematik bir katliam eylemi ve insanlığa karşı suç olarak kabul ve ilan edilmesini öngörüyor. Barzani Adına... Başlığındaki anlam kayması ve Türkçe bozukluğunun nedeni, önerinin aslındaki “soykırım” sözcüğünün çıkarılması. Önerinin başlığı aslında “Irak’ta Kürt Halkına Yönelik Gerçekleştirilen ElEnfal Katliamının Soykırım Olarak Tanınması.” “Nereden biliyorsun?” diyecek olursanız... Şuradan: Söz konusu yasa önerisi, Irak’ın kuzeyindeki Barzani yönetiminin yürüttüğü uluslararası bir politikanın parçası. Kuzey Irak Bölgesi Hükümeti’nin Şehitler ve Enfal İşleri Bakanlığı (Ministry of Martyrs and Anfal) 30 Aralık 2010’da Erbil’de bir toplantı yapmıştı. Bakan vekili sıfatıyla Dr. Kawa Mahmut’un danışmanlığında yapılan toplantıda “Kürdistan halkına karşı soykırımın tanınması” amacıyla, “Kürt halkına ve Kürdistan’a karşı soykırım yapıldığının uluslararası alanda kabulü için” yapılacak çalışmalar belirlenmiş ve bazı kararlar alınmıştı. “El Enfal katliamının soykırım olarak tanınması” için çaba göstermek de o toplantıda alınan ka rarlar arasındaydı. İsveç Parlamentosu, 5 Aralık 2012 günü bu yönde bir karar almış, Mesud Barzani de “Kürtlerin ve Kürdistan’ın dünyada yalnız olmadığını gösterdiği için” İsveç Parlamentosu’nun kararını memnuniyetle karşıladığını açıklamıştı. Biz, Sezgin Tanrıkulu’nun genel başkanının Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu sanıyorduk. Yanılmışız... Bir şey daha: Tanrıkulu’nun yasa önerisi, Türkiye’nin benimsediği “Soykırım ilanı parlamentoların değil, tarihçilerin konusudur” görüşüne de aykırı... Olmayan Suça Yaratılan Ceza Sadık ÇELİK KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] meşgul etmeyin” diyor ama Hassasiyetlerimiz her alanda ülkeye barış gelmesinden da kendini göstermiyor ne acıdır ki. ha az önemli değildir aslında Çevre ve Şehircilik Bakanı bu olay. Erdoğan Bayraktar ile kanser Çünkü ifade özgürlüğünün hastası, üniversite öğrencisi olmadığı yerde, hoşgörüsüz Dilek’in arasında geçen kısa lükle başlayan ve en iyi ihti diyalog hafızalarımıza kazınmalle nefrete varan duygu malı ve unutulmamalı. Dilek, Bakan Bayraktar’ın yalarla tanımlanır insan ilişkileri. Nefretin hükmü altında ise nına yaklaşmayı başarıyor ve barışı yaşatmak mümkün de kanser hastası olduğunu, ilaçlarının yurtiçinde bulunmadığığildir. Bin yıl önce yaşamış bir şaire nı, dışarıdan getirtmek zorunatfedilmiş ve bin yıldır başına da kaldıklarını anlatmaya çalıbir şey gelmemiş bir dörtlük şıyor birkaç cümleyle. Bunun üzerine Bayraktar ceile arkasından gelen bir yorum, bugün bir tweet olarak atıldı binden çıkardığı bir tomar pağında ortalık ayağa kalkıyor. rayı kızın avucuna sıkıştırıyor Atılan tweet’in yersiz, sevim hızla ve ekliyor: “Çok para var siz, saygısızca olduğunu dü orda, sakın düşürme!” O paranın Dilek’in cebine de şünüyorsak eğer, bunu kişisel sosyal medya profiline ya içine de sığmaması ve dilenci zan kişiyi meşru yollarla pro olmadığını söyleyerek iade ettesto etmek için sonsuz hak mek üzere Bakan Bey’in namazdan çıkmasını beklemesi kımız vardır. Onun attığı tweet’in aley sayesinde “sadaka toplumu” hinde dilediğiniz kadar twe gerçeğimiz tokat gibi çarptı et atabilirsiniz en basitinden. yüzümüze bir kez daha. Konuyla ilgili AKP Genel Bu yetmiyorsa, icra ettiği saBaşkan Yardımcısı Hüseyin natın bir izleyicisi veya destekçisi olmazsınız ve böylece de Çelik’in Dilek için “kızımızın mokratik yollardan en ağır tep ruh sağlığı bozuk” şeklinde yaptığı yorum ise bu konukinizi vermiş olursunuz. Bunu yapmak yerine dün da vicdanları biraz daha kaya çapında kendine yer edin nattı. Bayraktar’ın kendince miş bir sanatçıyı, her nasılsa yapmaya çalıştığı iyiliği biraz sadece belli konular söz ko daha kararttı. Çelik’in sözlerine karşı verilenusu olduğunda harekete geçen “hassasiyetlerimizi” ge bilecek tek yanıt, Dilek’in cüzrekçe göstererek mahkeme danlar yerine vicdanları görev başına çağıran mesajı olabilir. ye verdik. Yaşanan olayla ilgili eleştiriBaşbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın dediği gibi bel leri tek bir bakana veya tek bir ki de “Nice komutanlar yargı kişiye yöneltmek, onunla ilgili lanıyordu, Say’ın hangi özelli yazılı medyada linç kampanği vardı ki yargılanmasındı”… yası yürütmek de doğru deNeticede düşüncesi eylem ğildir elbette. Aslında birçoğumuzun zaolarak kabul edilen Fazıl Say man zaman düştüğü olağan “halkın bir kesiminin benimsesayılabilecek insanlık halleridiği dini değerleri alenen aşadir bunlar. Çaresiz bir insanğıladığı; kamu barışını bozmala karşılaştığımızda iyi niyetiya elverişli eylem yaptığı” gemizle hareket ederiz, ancak bu rekçesiyle yargılandı. iyi niyetin karşımızdaki kişi için Yaklaşık bir yıl önce baş küçük düşürücü bir muamekası tarafından atılan ve Fazıl leye dönüştüğünü fark edeSay tarafından yeniden gön meyebiliriz. derilen tweet’in bu süre zarfı Bilinçli ya da bilinçsiz geriçinde herhangi bir şekilde ka çekleştirdiğimiz bu hareketmu barışını bozduğuna tanık ler, içinde yaşadığımız topolmasak da mahkeme, fiilin, lumla ilgili bazı gerçekleri sekamu barışını bozmaya muk rer gözler önüne: tedir olduğuna kanaat getirdi. Sadakayla iyilik etmeye ve Ve tam da kamu barışını boz ettiği iyilikten pay toplamaya maya en elverişli hareketi ya alışmış ve alıştırılmış bir topparak suç olmayan yerde ce lumsal ve politik kültürün içinzayı kesti; Fazıl Say’ı 10 ay de yaşadığımız gerçeği gibi. hapse mahkum etti. Sadaka değil, çözüm araBöylece ülkeniz, kendi in yan ve bir dilenci olarak desanlarının ifade özgürlüğünü ğil, kendisi üzerinden topluyok edenlerin ülkesi olmaya ve mu ilgilendiren önemli bir sodışarıda da bu şekilde anılma runu dile getirmek isteyen ve ya devam edecektir şüphesiz. aslında siyasetçiye görevini İçi mermi dolu tüfeklerden hatırlatan bir vatandaş olarak bile ağır silahlar vardır top Bakan’a yaklaşmaya çalışan lum barışını tehdit eden. Tü Dilek ise ona ve hâkim zihnifekleri bırakıyoruz derken bu yete bir o kadar uzak. silahların kurbanı etmeyelim [email protected] insanımızı. üzdanlar değil vicdanlar işlemeli’ Başbakanımız “Onlarla bizi ‘C ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY Çizerimiz yıllık izninin bir bölümünü kullanacağından çizgilerine bir süre ara vermiştir. UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Saniye Zafer Onur SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Bilim1 sel bir durumu ya da si 2 yasal, eko 3 nomik, dip 4 lomatik so 5 runları tartışmak için 6 yapılan aka 7 demik top 8 lantı. 2/ 9 Düğme deliği... Asya 1 2 3 4 5 6 7 8 9 ile Avrupa’yı 1 MÜ Ş T E R İ A ayıran dağ sıra 2 Ü R E NONO Ş sı. 3/ Mimarlıkta 3 bir işlevi karşı 4 Ş E H R E M İ N İ T R I Z A A Y lamak için ya da 5 E N E Z N O T A süslemek ama6 R O M A N C N cıyla duvar içinOC A K de bırakılan gi 7 İ N İ ON A T K Ö S rinti... Gazel ya 8 S E da kasidenin son 9 A Ş İ Y A N beyti. 4/ Yalnız kendine bağımlı olan, başka hiçbir güçle sınırlanmayan... Şebeke. 5/ Tülbent içine lokum, şeker konularak bebeklere ya da küçük çocuklara verilen emzik. 6/ Kalın bükülmüş sicim... İnsanı istenmeyen seçeneklerden birini izlemeye zorlayan sorun. 7/ Alternatif elektrik akımı üretmekte kullanılan elektronik aygıt. 8/ Yumurtalık... Batı Avrupa’da bir ırmak. 9/ Küçük erkek kardeş... Mantık. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Sporcuların sakatlıklardan korunmak için vücutlarının çeşitli yerlerine yapıştırdıkları bant. 2/ Çok sayıda satıcıya karşı az sayıda alıcının yer aldığı piyasa sistemi. 3/ Trabzon ilinde bir yayla... Hawaii Adaları’nda yaşayan, ispinoza benzer bir kuş. 4/ “Ayrılık ateşten bir / Nazlı yârdan hiç haber yok” (Türkü)... Sularını bir denize ya da göle gönderen bölge. 5/ Kiralanan yük hayvanı. 6/ Çin’in para birimi... Köpek. 7/ Asmanın ya da bostanın verdiği sürgün... Eskrimde kullanılan üç silahtan biri. 8/ Yelkenin ucunda ip geçirmek üzere yapılmış göz... Bir işe gönlü olma; rıza. 9/ Düşman siperlerine doğru yer altından açılan dar yol... Bir soru sözü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle