18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 NİSAN 2013 CUMA HABERLER CUMHURİYET SAYFA 7 Kabul edilen Türkiye raporunda özel yetkili mahkemelere ve uzun tutukluluğa dikkat çekildi AP’nin endişesi sürüyor AVRUPA KONSEYİ Türkiye’nin Davaları Son dönemin siyaset dünyasına biçim veren üç temel davası, Ergenekon, Balyoz ve KCK davalarıdır. Ergenekon, birbirinden farklı kişileri, aydınları gazetecileri, mafyadan yargılananları, şoven milliyetçilikleri tescilli kişileri, Danıştay yargıçlarını öldüren, yaralayan katili, hükümeti yıkmaya çalıştıkları iddia edilen üst rütbeli subayları, varsayılan örgütsel ilişkiyi kanıtlamaya girişmeden aynı sepetin içine koyan davadır. Bu davada kanıt olarak sunulan CD’lerin “elden geçirildiği” kanıtlansa da dikkate alınmamış, ifadelerine itibar edilmemesi gereken gizli tanıkların kimliği, kişiliği ise davayı komediye dönüştürmüştür. İkinci büyük dava Balyoz’dur. Bu dava bir askeri seminerin AKP’nin iktidarına karşı çıkan subaylar tarafından darbe hazırlığına dönüştürüldüğünü iddia etmektedir. Fakat yargılananların iddiayla ilişkileri kanıtlanmadan, yalnızca kimi listelerde yer aldıkları belirtilerek mahkum edilmeleri davayı sakatlamış, en son temel kanıt olarak kullanılan ve 2003 tarihli olduğu belirtilen CD’de kullanılan karakterlerin Microsoft tarafından 2007’de piyasaya sürüldüğünün ortaya çıkması “güncellendi” iddiasını da boşa çıkarmış ve davayı bir kere daha kanıtsız bırakmıştır. Üçüncü ve önemli dava KCK davasıdır. Çok sayıda Kürt politikacı, gazeteci, sendikacı ve militan PKK ve BDP tarafından varlığı yadsınmayan KCK’nin üyesi oldukları gerekçesiyle tutuklandılar. Bu davada tutuklanan ve yargılananların PKK ile yürütülen müzakereler kapsamında hızla serbest bırakılmaları bu nedenle tutuklandıkları, davanın bu amaçla kurgulandığı iddiasını güçlendirdi. Şimdi yargılananlar hızla serbest bırakılıyor. Davanın tümüyle düşmesinin, müzakerelerin sonraki aşamalarına bağlı olduğu izlenimi giderek güçleniyor. ??? Bu arada ilginç olan, her üç davanın kesişme noktalarıdır. PKK ile müzakereyi yürütmekle görevlendirilen MİT Müsteşarı, özel yetkili savcı tarafından sorguya çekilmek istenmiş, bu talep Meclis’ten hızla geçirilen yasayla önlenmiş, ÖYM’lerin görev süresi de ellerindeki davalarla sınırlandırılmış ve varlıklarına son verilmiştir. Başbakan’ın açıkça savunduğu bu yasa, ÖYM’ler ve polisle ilişkisi hep dile getirilen cemaatin yandaşı yayın organları ve yazarlarınca şiddetle eleştirilmiştir. Bu da cemaat ile hükümet arasında PKK ile müzakereler konusunda görüş ayrılığı bulunduğunun kanıtı olarak kayda geçmiştir. Bir diğer nokta ise hükümet partisi tarafından kurgulandığı, desteklendiği, yönlendirildiği bilinen davalardaki kanıtların, özellikle de CD’lerin kendilerini cemaate yakın hisseden kişilerce ve herhalde aynı kişilerce üretildiğinin yaygın kanı haline gelmiş olmasıdır. ??? Görüldüğü gibi tablo çok da karmaşık değildir. İlişkilerin ortaya koyduğu gerçek, son dönemin siyasi davalarının Türkiye’yi bir yönde biçimlendirebilmek için belli güçlerin, arada bir kurguları çatışsa da ciddi işbirliğini ortaya koymaktadır. Sözde kanıtların “yasadışı” bir şekilde hazırlanması ve şiddetle savunulması bir tarafa, işin “yasal” zemininin hazırlanması diğer tarafa düşmüştür. Ama iki taraf arasındaki görüş ayrılıkları yumuşama olsa da henüz tam olarak giderilememiştir. En son AKP’nin PKK’lilerin yurtdışına çıkışlarının bir yasayla düzenlenmesine ısrarla karşı çıkması da bu kapsamdadır. Çünkü konunun Meclis’te görüşülmesi ve bir af yasasıyla ilişkilendirilmesi, ki olacaksa barışa ciddi bir katkı olurdu, diğer davalardaki hukuksuzluğu ve haksızlığı gündeme getirecek, son günlerde “özgürlükçü olduğunu kanıtlama çabasıyla” değerli kimi arkadaşların da beğenisini kazanan, fanatik Ergenekon takipçisi cemaat ile pragmatik AKP arasında yaşamsal önem taşıyan işbirliği tehlikeyle girebilecektir. Davalar Türkiye’nin geleceğini şekillendiriyor. Türkiye, bilgisayar dünyasının terimiyle söyleyelim; “resetleniyor”, sıfırlanıyor. Sorun Türkiye’nin birikimine sahip çıkan ve onu geliştirmek, aşmak isteyenlerin, Cumhuriyeti şimdilerde “ben de varım” diyen Hizbullah’la genişleme eğilimi gösteren bu “ittifakın” elinden nasıl kurtaracağıdır. ‘Font’ tartışması Türkiye BAHADIR SELİM DİLEK raporunda ANKARA Balyoz davasındaki “font” tartışması, Avrupa Konseyi’nin Türkiye raporuna da girdi. Raportör Josette Durrie, raporda “Savunmanın, sürecin adilliğini ve özellikle üretilen elektronik delillere yoğunlaşarak (2003 yılında Windows 2007 ortamında hazırlanılmış belgeler, o tarihte mevcut olmayan şirketler tarafından imal edilmiş CD’ler vs..) kanıtlara itirazlarını durdurmadıklarını belirtmek isterim” görüşünü dile getirdi. Avrupa Konseyi’nin Türkiye raporunda, Balyoz ve Ergenekon davalarına ilişkin ayrıntılar da yer aldı. Özellikle Balyoz davasındaki delillere ilişkin kuşkuların altının çizildiği raporda, “2007’de varsayılan bir ihtilal ile ilgili olan Ergenekon davası, 275 sanık arasında, ki bunun 66’sı gözaltında tutukludur, anayasal düzene karşı ve ihtilal müteşebbis oldukları düşünülenleri tespit gayesindedir” değerlendirmesi yapılırken Raportör Durrie, “Aralarında CHP milletvekili Profesör Mehmet Haberal, CHP milletvekili Mustafa Balbay ve benim Silivri Hapishanesi’nde Haziran 2012’de tanıştığım Fatih Hilmioğlu gibi, akademisyen ve gazeteciler de dahil orduya yardım ve yataklık etmekle suçlanan pek çok toplum kesitleri, şimdi içeri çekilmektedir” görüşünü dile getirdi. Raporda, Eylül 2012 tarihli İnsan Hakları Gözetim kuruluşunun raporunda işaret ettiği gibi “Yasalarca belirtilmiş sürelere uyum, şahitlere gözdağı, güvenlik güçleri üyeleri ile sivil memurların cinayetler, kaybolmalar ve işkenceler sebebiyle yargılanmaları engellerini kaldırmak için elden gelenler yapılmalıdır” değerlendirmesi yapılırken “Ancak, aynı zamanda, bu özel mahkemelerce yürütülen büyük davaların karmaşıklığı nedeniyle, adil yargılanması için gerekli bütün şartların oluşturulması ve savunma haklarına saygı esastır” denildi. Raporda, “Bu açıdan, Temmuz 2011 tarihli 3. Hukuk Reform Paketi’nin parçası olarak Ceza Usulü Kanunu’nun 250, 251 ve 252 maddelerinin eklenmesi sonrasında özel mahkemelerin kaldırılması esasını kaydediyoruz. Ancak Ergenekon ve KCK gibi yürümekte olan büyük davaların özel mahkemelerde süreceğini görüyoruz” değerlendirmesi yapıldı. Durrie, raporu hazırlarkenki izlenimlerini ise “Fakat, bazı gözlemciler ve medya bu gelişmenin daha derin anlamları hakkında tahminlerde bulunmaktalar Batı demokrasilerinin standartları ile daha yakın uyum sağlamak mı yoksa rejim otoritesinin pekiştirilmesinde yeni bir aşama mı? ve aynı zamanda da geleneksel denetim ve dengelerinin basın ve yargı güçleri gibi yavaşça eritildiğine işaret etmekteler” diye aktardı. Rapora Balyoz’daki delil tartışması da girdi. Balyoz’u “Bu, bugüne değin Atatürk Cumhuriyeti’nin temellerinin teminatı kabul edilmiş olan subayların bir sivil mahkeme tarafından yürütülen ilk davası” diye niteleyen rapor, “Türkiye’de 1960’ta başlayan askeri darbeler döneminin başlangıcından beri ilk defa darbe girişimi bir mahkemede yargılanmış ve girişimcileri cezalandırılmıştır. Bu meyanda dava aynı zamanda diğerleri arasında suçlu bulunan subaylar sayısı ve verilen cezaların ağırlıkları bakımından çok sembolikJosette tir” denilDurrie di. Dış Haberler Servisi Avrupa Parlamentosu (AP), Strasbourg’da düzenlenen genel kurul toplantısında Türkiye Raportörü Hollandalı Hıristiyan Demokrat Ria OomenRuijten tarafından kaleme alınan 2012 Türkiye İlerleme Raporu’nu 75’e karşı 451 oyla kabul etti. Aralık 2013’te Brüksel’de yapılacak AB zirvesine Türkiye’nin de katılmasına ilişkin değişiklik önergesinin oyçokluğuyla reddedildiği genel kurulda KKTC’den iki gözlemcinin AP’de bulunmasına yönelik önergeler, Yunan ve Rum üyelerin girişimiyle kabul edilmedi ancak konunun, KKTC’den “gözlemci” bulunmasına destek veren sol ve liberallerden oluşan başkanlık divanına taşınmasına karar verildi. PKK’nin “terör örgütü” olduğuna ilişkin ifadelerin rapordan çıkarılmasını içeren maddeyi de reddeden AP Genel Kurulu, raporun 53. maddesinde yer alan “AB, terör örgütleri listesinde yer alan PKK ve diğer tüm terör örgütlerinin devam eden terörist şiddetini en güçlü ifadelerle kınadığını yineler” cümlesindeki “devam eden” ibaresini, Türkiye’deki çözüm sürecini dikkate alarak çıkardı. KKTC’den gözlemci bulunmasına ilişkin önergeyi veren Yeşiller grubu üyesi ve TürkiyeAB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Helene Flautre de konunun Başkanlık Divanı’nda çözülme ihtimalinin yüksek olduğunu belirtti. Sürmekte olan ve gazete PKK maddesine ‘çözüm süreci’ rötuşu lerini normalleştirmeleri gerektiğinin de vurgulandığı raporda her iki ülkenin, sınırları açmaları konusunda anlaşmaları gereği de ifade edildi. AB ile Türkiye’nin özellikle Ortadoğu’da istikrar, demokrasi ve güvenlik konuları üzerinde diyalog içinde olduklarına da vurgu yapılan raporda, Türkiye’nin Suriye’deki rejimi “şiddetle” kınadığına ve adı geçen ülkeden kaçan sivillere insani yardımda bulunduğuna dikkat çekildi. Raporda sosyolog Pınar Selek’in durumu da konu edilerek Selek davasının Türk adli sisteminin eksikliklerini ortaya koyduğu belirtildi. Selek de raporda Kaldırıldı ama... cileri, hukukçuları ve muhalif parlamenterleri etkileyen davalar ile yargılama öncesi uzun tutuklamaların endişe yarattığına dikkat çekilen raporda, özel mahkemelerin kaldırılmasından memnuniyet duyulduğu ancak bunun sürmekte olan davaları etkilemediği belirtildi. Türkiye ile Ermenistan’ın “önkoşulsuz” olarak ilişki YARGITATÖR’E LONDRA’DA BÜYÜK İLGİ Kılıçdaroğlu, ‘Söz Meclisten İçeri’yi izledi Balbay ve Haberal’a selam SELDA GÜNEYSU ANKARA Ankara Ekin Tiyatrosu’nun 25. kuruluş yıldönümü nedeniyle sahneye taşınan ve içerisinde 24 Ocak 1993’te gazetemiz yazarı Uğur Mumcu’nun “Söz Meclisten İçeri” adlı eserinden yazılarının da bulunduğu tiyatro oyunu sahnelendi. Oyunda Ergenekon davasında tutuklu bulunan gazetemiz yazarı Mustafa Balbay ile Yalçın Küçük ve Mehmet Haberal’a da Mumcu’nun adalet ve hukuk sistemine ilişkin yazıları aracılığıyla selam gönderildi. Söz Meclisten İçeri adlı oyunu CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve Uğur Mumcu’nun eşi TBMM Grup Başkanvekili Güldan Mumcu da izledi. Kılıçdaroğlu, salona girişinde gazetecilerin Gülseren Onanç’ın istifasını ve Dilek Akagün Yılmaz’ın disiplin kuruluna sevk edilmesine ilişkin soruları yanıtsız bıraktı. Salonu dolduran Yenimahalleliler Kılıçdaroğlu’nu alkışlarla karşıladı. Oyunda, 4+4+4 eğitim sistemi ve cemaatticaretsiyaset ilişkisi de eleştirildi. Oyunda izleyiciye, “Adalet gerçekten mülkün temeli mi” sorusu yöneltildi. ‘Savunma haklarına saygı esas’ CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın Silivri’de yazdığı 7. kitap olan “Yargıtatör”ün İngilizce çevirisi olan “Dictator Justice” Londra Kitap Fuarı’nda büyük ilgi gördü. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran’ın da destek verdiği etkinlikte Balbay’ın kitabının yer aldığı standı İngiltere PEN, Uluslararası PEN, Writers Under gibi kuruluşların yanı sıra Türkiye PEN Merkezi Başkanı Tarık Günersel de ziyaret etti. Yine hücrede imzalayacaklar İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay için, yarın kapılarını 18. kez ziyaretçilerine açacak TÜYAP İzmir Kitap Fuarı kapsamında yine adalet istenecek. CHP milletvekilleri ve yazarlar, Balbay’ın kitaplarını, fuarda oluşturulacak sembolik demir parmaklıkların ardında imzalayacaklar. Ayrıca 2028 Nisan tarihleri arasında yapılacak fuarda, yazarımızın son kitabı “Yargıtatör”den canlandırmalar yapılacak, Balbay için mektuplar yazılacak. Balbay’a Özgürlük Girişimi İzmir Sözcüsü Gürol Saygı, geçen yıl olduğu gibi bu kitap fuarında da Balbay için adalet isteyeceklerini vurguladı. Saygı, “Standımız 11.0020.00 saatleri arasında açık kalacak” dedi. Balbay Standı’nda, Soner Yalçın, Yaşar Aksoy, Doğan Yurdakul, Serdar Kızık, Muzaffer İzgü, Mustafa Mutlu, Hidayet Karakuş, Müyesser Yıldız gibi yazarlarla, CHP milletvekillerinin imza etkinliğine katılacağı bildirildi. İzmir Kitap Fuarı’nda Balbay için adalet istenecek Geçen yıl CHP’li İlhan Cihaner Balbay’ın kitaplarını imzalamıştı. 2 BİN SAYFALIK İDDİANAMENİN OKUNMASINA DEVAM EDİLDİ İETT OTOBÜSÜNE MOLOTOFKOKTEYLLİ SALDIRI DAVASI 3 günde 200 Serap Eser’in sayfa okunabildi OZAN YAYMAN Balyoz’da delil tartışması katillerine 24 yıl İZMİR İzmir’deki “gizli bilgi ve belge bulundurma” davasının 3. gününde, 2 bin sayfalık iddianamenin 200 sayfası okunabildi. İddianamenin tamamının okunabilmesi için iki haftalık işgünü süresinin geçmesi bekleniyor. İddianamenin dün okunan bölümünde, Bilgin Özkaynak liderliğindeki suç örgütünün, özellikle TSK içerisindeki yapılanması sayesinde büyük bir güç ve çok geniş bir faaliyet alanına sahip olduğu, kamu kurumlarını “adeta bir ahtapot gibi” sardığı, TC hükümeti, TSK, MİT dahil olmak üzere hemen hemen bütün kamu kurumları aleyhine faaliyetler yürüttüğü ileri sürüldü. İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın dünkü bölümünde az sayıda izleyiciyle avukatın yer aldı. Özkaynak’ın, örgüt yöneticisi olan 9 kişiyle birlikte, başta TSK olmak üzere çok sayıda kamu kurumunu, “ahtapot gibi sardığı” iddianamede yer aldı. Koordinatörlerin bilgi ve belgeleri Özkaynak’a ulaştırdıkları, bu bilgi ve belgelerin de “Pandora”ya işlenerek burada arşivlendiği kaydedildi. “Pandora”da örgüt adına faaliyet gösterdiği anlaşılan 52 eskort kadına ait bilgilerle bu kadınların örgüt adına temin ettiği bilgi ve belgelerin bulunduğu da kaydedildi. İstanbul Haber Servisi Küçükçekmece’de 2009 yılında lise öğrencisi Serap Eser’in hayatını kaybettiği İETT otobüsüne molotofkokteylli saldırıya ilişkin davada, yaşları 18’den küçük olduğu için dosyaları ayrılan 5 sanık hakkındaki dava Bakırköy 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde karara bağlandı. Mahkeme heyeti, 5 sanığın “kasten adam öldürmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına hükmetti. Heyet, sanıkların 18 yaşından küçük olmaları ve duruşmalardaki iyi halleri nedeniyle cezalarını 17 yıl 6’şar aya indirdi. Mahkeme heyeti, sanıkların, eylemi terör örgütü PKK adına yaptıkları ve patlayıcı madde bulundurduklarını da ifade ederek “tehlikeli maddelerin izinsiz bulundurulması veya el değiştirmesi” ile “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” suçlarında da 6 yıl 8’er ay hapisle cezalandırılmalarını kararlaştırdı. Sanıklar, toplam 24 yıl 2’şer ay hapis cezasına çarptırıldı. Davayla ilgili daha önce İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan iki kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. SEMPOZYUM DÜZENLENECEK ‘Selek’in müebbetine alışamayacağız’ İstanbul Haber Servisi Sosyolog Pınar Selek’in yargılandığı Mısır Çarşısı davasının takipçisi olan “Hâlâ Tanığız Platformu”, “Pınar Selek’in Mücadelesinin Düşündürdükleri Akademide Özgürlük, Siyasette İrade, Yargıda Adalet” başlıklı uluslararası bir sempozyum düzenliyor. Beyoğlu’ndaki Cezayir Salonu’nda yarın düzenlenecek sempozyumda, Selek’e verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası masaya yatırılacak. Platformdan yapılan açıklamada, “Selek, muhalif ve müdahillere gözdağı simgesi olarak seçildi. Belli ki halen kurban edilmesi için gayret edenler var. Tam da bu sebeple bu düzenlenen sadece bir sempozyum değil, bir ortak yemin: Bu müebbete alışamayacağız. Bu hukuk cinayetine seyirci kalmayacağız. Selek’in beraatını geri istiyoruz” denildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle