28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 NİSAN 2013 CUMA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 17 KONSER BU AKŞAM HALLARTS’TA ‘Buka Baranê’ filmi 90’larda Yüksekova’da çocuk olanların bugününü anlatıyor Aynı gökkuşağının altında YÖNETMEN VE SENARİSTİN GÖZÜNDEN AYŞEGÜL ÖZBEK ‘Farkındalık yaratsın’ böyle bir savaş yaşarken, ana akım medya bu savaşın gerçeklerini hiç aktarmadı bu tarafa. Bu filmin insanlara bir farkındalık yaratmasını istiyoruz. Bu yüzden de tanıklık edenlerin o içten dili de etkili olacak. İnsan bilmediği bir şeyden korkar. Kürtler çoğu insanın gözünde terörist. Mevcut Kürt algısını bozan bir film olduğunu düşünüyorum. Dilek Gökçin: Yıllardır bu ülke İrfan Aktan: Büyükler bir şeyler yaşıyordu da çocuklar lay lay lom değildi. Sadece korku da değil bir öfkemiz vardı ve sonuçta bu öfke bizim birçok arkadaşımızın dağa çıkmasına sebep oldu. İnsanlar sadece köylü değildi, Kürt’tü, ezilen ve direnen insanlardı. Herhangi bir yerde savaş nasıl oluyorsa oydu. Biz o savaşın içinde büyüyen insanlarız. Biz ne kadar gerçekle karşı karşıya idiysek, bu ülkenin geri kalanı gerçekten o kadar uzaklaştırıldı. Hayatın gerçekliğinden uzaklaştırıldılar. 90’larda Türkiye’nin batısında çocukluğunu yaşayanlar için çoğu şey çok bilindik. Ya Fırat’ın doğusu? Gözaltına alınan bir babanız, öldürülüp aracın arkasına bağlanarak ibret olsun diye dolaştırılan bir akrabanız oldu mu? Aynı memlekette iki ayrı deneyim... Çocukluğunda Yüksekova Befircan köyünde yaşayan on çocuk: Alaattin, Aysun, Azad, Kenan, Mensur, Necip, Özay, Özgen, Rıfat ve Rojhat şimdilerde 30’lu yaşlarının başlarında. O dönem Yüksekova’da yaşayan bu çocukların bugünleri nasıl? Dilek Gökçin’in belgeseli “Buka Baranê” yaklaşık 25 yıl sonra bu çocukların peşine düşüyor. “Gökkuşağının peşindeki çocukların...” İlk gösterimi İstanbul Film Festivali kapsamında yapılan film dağıtıma girmeyecek. “Bu nedenle üniversiteler, STK’ler, festivallerden talep gelirse, kim isterse göndereceğiz” diyor Gökçin. Express’teki yazı ve röportajlarından tanıdığımız gazeteci İrfan Aktan’ın 56 yıl önce eline geçen ilkokul dönemi fotoğrafı üzerinden kurgulanan bir film “Buka Baranê”. Kürtler gökkuşağını, “yağmurun gelini” anlamına gelen “buka baranê” sözüyle tanımlıyor. Fotoğrafta bir sınıf öğrenci, öğretmenleriyle birlikte okul bahçesinde, tepelerinde bir gökkuşağı. “Oradaki çocukların neyse ki hepsi hayatta” diyor Aktan: “İki kişi dağda, biri hapiste, diğerleri farklı yerlerde.” Yapımcılığını Hafıza Merkezi adı u Türkçede ‘yağmurun gelini’, yani ‘gökkuşağı’ anlamına gelen belgeselin yönetmeni, Dilek Gökçin. Metin ise gazeteci İrfan Aktan’ın kaleminden çıkmış. Belgesel, 25 yıl önce Yüksekova, Befircan köyünde yaşayan, şimdi 30’larında olan 10 çocuğun bugünlerinin izini sürüyor. na Murat Çelikkan’ın üstlendiği filmin yönetmeni Gökçin, Metin Erksan ve Lütfi Ö. Akad’ın asistanlığını da üstlenmiş bir isim. “Hafıza Merkezi geçmişteki kayıplar üzerine çalışan, bunları belgeleyen ve sonra da hukuki süreç başlatan bir merkez. İrfan bu fotoğrafı bana göstermeden önce aklımızda başka bir hikâye vardı aslında. Fotoğrafı büyüleyici yapan o gökkuşağıydı.” “Buka Baranê”nin “İki Dil Bir Bavul” filminin kardeş filmi olduğunu söylüyor Aktan. Filmin metnini İrfan Aktan kaleme alıyor. “O fotoğrafı gördüğüm ilk andan itibaren nasıl bir maziyi hatırladıysam, na sıl bir his yarattıysa bende hep o hissi takip ettim. Asla insanların acımasına neden olacak ya da ajitatif bir dil kullanmadım.” Aysun’un düğünüyle açılıyor film. “Haber yazarken ilk haberi yazarsın sonra başlığı atarsın ya, ben metni yazarken ilk ismi yazdım: ‘Buka Baranê’. Gökkuşağı burada barışa giden yolu ve Kürt meselesini anlatmak için önemli bir metafordu. Düğün sahnesindeki şenlik havası da bütün o savaş haline rağmen insanların yaşamaya devam ettiğini anlatıyor.” Aktan’ı başta ikna etmek zor olmuş; nedenini kendisi anlatıyor: “Benim çocukluğumun hikâyesi diye herkesle paylaşılması fikrine sıcak bakmadım. Ayrıca hikâye İstanbul’dan, batıdan gelen Dilek tarafından çekilecekti. Dilek’e dair bir şüphem yoktu ama, olduğu gibi aktarabilecek mi diye şüphem vardı açıkçası. Ama tam da olması gerektiği gibi bir film çıktı ortaya.” Gökçin, ağustos ayında çekimler için Yüksekova’ya gittiğini söylüyor. “Şemdinli olaylarının en yoğun yaşandığı dönemdi. Befircan sırtını dağa dayamış bir köy. Dağın öbür tarafı Dağlıca.Tepemizden sürekli Heronlar geçiyordu.” Çekimler sırasında bazen arkadaşlarının telefonla aradıklarını, “neredesin” diye sorduklarını söylüyor Gökşin. “Neredesin? Yüksekova. Ne işin var senin ‘Kekova’da. Yüksekova diye bir yer yok onlar için. Daha Türkiye’de Yüksekova’nın nerede olduğunu coğrafi olarak bilmeyen pek çok insan var.” Doğu ve Batı’dan seçmeler Kültür Servisi Andante ile Nişantaşı Sofa Otel’in işbirliğiyle, Sofa Otel’in yeni gösteri alanı Hallarts’ta Cihat Aşkın ve Mehru Ensari. düzenlenen Doğu Batı Konserleri’nin ikincisi bu akşam 20.00’de yapılacak. İzlenceleri Doğu ve Batı’dan seçilen yapıtlarla oluşturulan konserlerin ilkinde Cihat Aşkın Mehru Ensari Tuluğ Tırpan Üçlüsü ile Çellistanbul yer almıştı. Bu akşamki konserde piyanist İbrahim Yazıcı, kemençeci Derya Türkan ve çellist Çağ Erçağ, yine DoğuBatı izleği çerçevesi içinde seçtikleri yapıtları özgün biçimleri ve düzenlemeleriyle sunacaklar. Konserin ikinci yarısında İbrahim Yazıcı soprano Selva Erdener’e eşlik edecek. Konserin sonunda ise tüm sanatçılar birlikte yapacakları doğaçlamayla, “klasik jam sessio” havası içinde geceyi sonlandıracaklar. Bu güzel geceye katılanlar Bach’tan Monteverdi’ye, Satie’den Piazzolla’ya, Ravel’e birçok Batılı bestecinin yapıtlarının yanı sıra bizden de Yalçın Tura’nın, Turgay Erdener’in, İbrahim Yazıcı’nın yapıt ve düzenlemelerini dinleyecekler. 66. CANNES FİLM FESTİVALİ’NİN ANA SEÇKİLERİ ARASINDA TÜRK FİLMİ YOK Baskı gören sanatçıya destek MEHMET BASUTÇU ü u Festivalin başkanı Gilles Jacob, düşünce özgürlüğ kısıtlanan sanatçılara kapılarının açık olduğunu rlüğü. vurguladı. Festivalin bu yılki ana teması, basın özgü bulunuyor. “Behind the Candelabra” ile son filmini çektiğini defalarca açıklayan Soderbergh, ilk filmiyle kazandığı Altın Palmiye’ye yeniden aday olmayı son anda kabul etmiş… Filmleri ilgiyle beklenen diğer adaylar arasında Arnaud Desplechin, Asgar Farhadi, Jia Zhangke, Hirokazu KoreEda, Takashi Miike ve Paolo Sorrentino bulunuyor. 1526 Mayıs tarihleri arasında büyük ödül için yarışacak 19 film arasında ve açıklanan diğer seçkilerde Türk sinemasından bir örnek yok. Gelecek hafta açıklanacak “Eleştirmenlerin Haftası” ve “Yönetmenlerin 15 Günü” yan bölüm seçkilerinden önce, Türk sinemasından bu yılın tek katılımı, Jane Campion’ın başkanlık edeceği Kısa Filmler ve Cinéfondation Jürisi’nin dört üyesi arasında bulunan Semih Kaplanoğlu… n Kültür Servisi Kuzey Amerika’da basılan ilk kitap unvanını taşıyan 1640 tarihli Massachusetts Zeburu’nun (Bay Psalm Book) iki kopyasından biri, açık artırma ile satışa çıkıyor. Amerikalı uzmanlarca, ünlü müzayede evi Sotheby’s tarafından kasım ayında satılacak kitabın yaklaşık 30 milyon dolara alıcı bulacağı belirtildi. Yazarımızın yazısı artık pazartesi günleri yayımlanacaktır. Yazarımız rahatsız olduğundan yazısını yayımlayamıyoruz. İki kopyadan biri müzayedede PARİS “Cannes Film Festivali’nin parlak vitrini gerisinde, içtenlikle benimsediğim bir duruşu vardır: Festival, ülkelerinde tehlike altında bulunan sanatçıların korunmak için sığındıkları bir çatı olagelmiştir hep. Robert Favre le Bret ve Maurice Bessy, 70’li yıllarda Andrei Tarkosvki’yi desteklemişlerdi. Daha sonra, Doğu Avrupa, Asya ve Ortadoğu ülkelerinden gelen ve adları uzun bir liste oluşturan yönetmenlere kucak açtık. Kapımız bugün de düşünce özgürlüğü kısıtlanan sanatçılara açıktır”. Bu sözler, festivalin ana çizgisini çeyrek yüzyıl boyunca son seçici konumunda oluşturduktan sonra başkanlık koltuğuna geçen Gilles Jacob’un Paris’te dün yapılan basın toplantısındaki ilk sözleri. Bu bağlamda, festivalin bu yılki ana teması ba sın özgürlüğü olacak. Le Monde gazetesinin çizeri Plantu başkanlığında, ifade özgürlükleri kısıtlanan karikatüristlerin yapıtlarından oluşan bir sergi düzenlenecek. Ayrıca, İranlı muhalif yönetmen Muhammed Resulov’un son filmi “Anonymous”, Sofia Coppola’nın son filmiyle açılacak olan “Belirli Bir Bakış” seçkisindeki 15 film arasında izlenecek. Baz Luhrmann’ın yarışma dışı sunulan açılış filmi “The Great Gatsby” ile Jérôme Salle’ın kapanışta izlenecek “Zulu”su dışında, ödül yarışına katılan 19 yönetmen arasında, Ethan ve Joel Coen kardeşler, James Gray, François Ozon, Alexander Payne, Roman Polanski ve Steven Soderbergh de n Kültür Servisi Disney, geçtiğimiz yılın sonunda Lucasfilm’i 4.05 milyar dolara satın aldıktan merakla beklenen yeni filmlerin vizyon tarihini açıkladı. Yeni “Star Wars” serisinin yeni filmleri 2015, 2017 ve 2019 tarihlerinde gösterime girecek. Micheal Arndt’ın kaleme aldığı ve J.J. Abrams’ın yöneteceği “Star Wars: Episode VII”, 2015’te gösterime girdikten sonra 8. ve 9. filmler iki yıl arayla vizyona girecek. Yeni Star Wars 2015’te Didaskali’den ikinci oyun n Kültür Servisi Didaskali Tiyatro, her şeyin takip edilemeyecek kadar hızlı değiştiği bir dünyada kendi hayatlarına yetişmeye çalışan bir nesli anlattığı ikinci oyunu “Détails/ Detay” ile 2125 Nisan tarihlerinde İstanbul’da. “Détails/ Detay”, 21 Nisan Beyoğlu İkinci Kat’ta; 22, 23, 24 ve 25 Nisan’da ise Galata Hamursuz Fırın’da sahnelenecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle