18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 NİSAN 2013 CUMA 4 HABERLER ‘Ulusalcıyenilikçi’ tartışmasında, Onanç’ın istifasının ardından Yılmaz da disipline sevk edildi Deniz Baykal Haklı Deniz Baykal, 1516 Nisan tarihlerinde Hürriyet’te yayımlanan, çok ilginç bir söyleşi yaptı Cansu Çamlıbel ile. Baykal söyleşisinin daha başında “Ülkenin bugüne kadar yaşadığı sürecin önemli bir yol ayırımına geldiğini” belirttikten sonra, “yeni anayasayla artık başka bir anlayışın yörüngeye sokulduğunu” söylüyor ve etnisite saplantısına dikkati çekiyor. “Etnisite saplantısının sonu Ortadoğulaşma ya da Balkanlaşmadır” diyen Baykal şu uyarıda bulunuyor: Ahaliden millete geldik. Milletten ahaliye dönmeye kalkışmayalım. “Etnisite” ile “millet” arasındaki en büyük farkın, egemenlik kavramı ile bağıntılı olduğunu söyleyen Baykal, bir ülkedeki bütün farklı etnisiteye bağlı insanların birlikte siyasi egemenliği oluşturduklarını, egemenliğe birey olarak eşit katkı yaptıklarını, anlatıyor. Hangi etnisiteden olursa olsun vatandaşların eşit olduklarını vurgulayan Baykal, “Bu yetmez eşitliği vatandaşların eşitliğine değil, etnisitelerin eşitliğine dayayalım derseniz, siyasi yapıdaki bütünlüğü parçalarsınız” diyerek, çok önemli bir tehlikeye dikkati çekiyor. HHH 20. yüzyıl boyunca, farklı özelliklerden millete dönüşmeyi becerebilmiş olan bir toplumun şimdi girmekte olduğu yolda egemenliği vatandaştan alıp etnisitiye vermesinin büyük sakıncalarını vurgulayan Baykal, vatandaşlar arasında, hak eşitliğinin temel kural olduğunu söylerken 12 Eylül ertesinde Kürtçe yasağı kalksın diyen ilk teklifin parlamentoda kendisinden geldiğini de hatırlatmaktadır. Zaten temeli birlikte yaşama iradesi olan, çağdaş, demokratik ulus biriminde, etnisitelerin birinin diğeri veya diğerleri üzerindeki dayatması birlikte yaşama iradesini ortadan kaldıracak bir öğe olduğu için kabul edilemez. Bu gerçeği böylece vurguladıktan sonra, Baykal’ın ısrarla dikkat çektiği tehlikenin, büyüklüğünü 20. yüzyılda özellikle, Ortadoğu ve Balkanlar’daki Lübnan ve Yugoslavya’da yaşananların gösterdiğini belirtmek gerek. Bütün etnik gruplara tümüyle eşit hakların verildiği, herkesin kendi dilini, dinini, kültürünü serbestçe, hatta devlet desteğiyle geliştirebildiği bir örnek olan Yugoslavya, bu alandaki özgürlükler konusunda, 20. yüzyılda bütün toplumlara örnek oluşturabilecek bir uygulama sanılırken yaşayamamış, iç savaş ve parçalanmayla sonlanıp geçen yüzyılın en büyük dramlarından birine sahne olmuştur. Sistemin, kurucusu Josip Broz Tito’nun ölümüyle çöküşünün nedenlerini irdeleyen gözlemcilerin vardıkları sonuç son derecede ilginçtir. HHH Gerçekten sistemin çöküşüne neden olan, egemenliğin vatandaşlıktan çok etnisiteye dayanması, egemenliğin vatandaşlara eşit olarak dağılması yerine etnisiteler arasında bölüştürülmesidir. Böylelikle toplumsal vurgu birleştirici etkenler değil, ayırıcı etnik özellikler üzerinde yoğunlaşmaktadır. Daha karmaşık bir aşiret din ve mezhep yapısı olan Ortadoğu’daki Lübnan deneyimi de Yugoslavya’dakine benzer sonuçlar vermiş ve iç savaş kaçınılmazlaşmıştır. En iyi ve etnik haklar ve özgürlükler konusunda en liberal düzenlemelere başvuran modeller bile etnisite temeline dayalı oldukları sürece çatışma, dağılma, iç savaş tuzaklarından kurtulamamışlardır. Kürt sorununun çözümünü sağlayacağız derken egemenliği vatandaş bazında herkese eşit dağıtmak yerine etnik kimlik üzerine politika inşa etme tuzağına düşülmemesi yönündeki uyarılarda bulunan Deniz Baykal haklıdır. Geçen yüzyılda dünyanın dört bir yanında yaşananların gösterdiği gerçek, etnik kimlik üzerine politika bina etmenin ayrıştırmayı kaçınılmaz kıldığıdır. Ayrıştırmayı gerçekleştirmek isteyenlerin silahlı müccadeleyle bile başaramadıklarını, barışçıl demokratik çözüm etiketi altında topluma sokuşturmaya çalışanlar karşısında dikkatli olmak zorundayız. Yoksa ayrışma mukadderdir. CHP’de sular durulmuyor AYŞE SAYIN ANKARA CHP’de “ulusalcıyenilikçi” tartışması, istifa ve disiplinle sonuçlandı. Kürt sorununun çözümüyle ilgili başlatılan sürece CHP’nin de destek vermesini isteyen Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Onanç’ın görevinden istifasının ardından dün de “ulusalcı” kanatta yer alan Uşak milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’na “CIA ajanı” suçlaması savıyla grup yönetimi tarafından “geçici çıkarma (ihraç)” istemiyle grup disiplin kuruluna sevk edildi. CHP’de ulusalcı ve yenilikçi olarak adlandırılan gruplar arasındaki görüş ayrılığı istifa ve “disiplin” depremine yol açtı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun u Kürt sorununun çözümüyle ilgili başlatılan sürece CHP’nin de destek vermesini isteyen Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Onanç’ın istifasının ardından, dün de “ulusalcı” kanatta yer alan Dilek Akagün Yılmaz, Sezgin Tanrıkulu’na “CIA ajanı” suçlaması savıyla ihraç istemiyle disiplin kuruluna sevk edildi. Hüseyin Aygün ve Birgül Ayman Güler’in açıklamalarıyla ilgili yaşanan tartışmalar sonrasında, “partinin iç sorunlar nedeniyle tartışılmasını istemiyorum, bundan sonra gereği yapılacak” tavrı nedeniyle disiplin konusunda düğmeye basıldı. Tanrıkulu’na yakınlığıyla bilinen Onanç’ın istifasında açıklamalarının yarattığı rahatsızlık etkili oldu. Kılıçdaroğlu’nun da bir süredir açıklamalarından rahatsız ERDOĞAN’IN ÖZEL TERCİHİ İğneli Fırça Diyarbakır’a ‘fetih’ günü ziyareti ERDEM GÜL bir yaklaşımı olması gerektiğini düşünüyorum. Ancak bu noktada, parti yönetimiyle aynı doğrultuda politika yapma olanağımızın kalmadığına karar verdik.” Onanç’ın istifasının yankıları sürerken Uşak milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, Tanrıkulu’nun üzerine yüreyerek “CIA ajanı” olduğu Onanç’ın istifasını talep suçlaması yönelttiği gerekçesiyettiği, istifa etmemesi halinde de le ve “geçici çıkarma” istemiyle “azletmeyi” planladığı öğrenildi. disipline sevk edildi. Gelişmelerle ilgili Cumhuriyet’e değerlendirM’de devam mede bulunan Yılmaz, CHP’nin Onanç, dün yaptığı yazılı açık “tarihi bir süreçten” geçtiğini belamada “parti meclisi üyesi” ola lirterek “Bu, bir turnusol kâğıdı rak çalışmalarını sürdüreceğini olacak. Karar bana ulaştığınduyurdu. Onanç, istifa gerekçe da daha ayrıntılı değerlendirsini de şöyle açıkladı: “Bu has me yaparım” dedi. sas süreçte CHP’nin aktif poTanrıkulu ise Onanç’ın istifalitika üreten, katkı sunan, sü sını “kayıp” olarak nitelendirreci yapıcı bir şekilde ele alan di. Tanrıkulu, “Aramızdan ayrılması bizi üzmüştür. Ama partide PM üyesi olarak beraber çalışZAFER TEMOÇİN maya devam edeceğiz” dedi. AKP yöneticilerinin Onanç’ın istifası üzerinden CHP’ye yüklenmesine de tepki gösteren Tanrıkulu, “Böyle bir olay üzerinden siyaset yapmak etik dışıdır” diye konuştu. Tanrıkulu, Uşak Milletvekili Yılmaz’ın disipline sevk edilmesiyle ilgili ise hiçbir yorum yapmayacağını belirtmekle yetindi. BDP’YE SERT YANIT P ‘The süreç’e CHP’yi bulaştırmak hadsizlik’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Abdullah Öcalan’ın “Sürece destek vermezse CHP biter” dediğini ileri süren BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan’a CHP’den sert tepki geldi. CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, BDP’nin “bir teröristin” mektuplarını taşıyıp “Yaz oğlum Süreyya” konumuna düşerek bitişinin fotoğrafını ortaya koyduğunu belirterek “Talimatla yürütülen ‘the süreç’e CHP’yi bulaştırmak istemeleri en büyük acizlik ve hadsizlik” dedi. CHP Grup Başkanvekili Tarhan, “AmpulKandil ittifakının BDP’yi düşürdüğü halin düşündürdükleri” yazılı açıklamasıyla, Öcalan ve BDP’nin, partisini hedef alan açıklamalarına yanıt verdi. Tarhan, BDP’li Sırrı Süreyya Önder’i kastederek “Bir teröristin mektuplarını hevesle oradan oraya taşıyıp duran mektup taşıyıcıların ‘yaz oğlum Süreyya’ düzeyi ile düştükleri hal acınası olduğu kadar, kimin bittiğinin de fotoğrafıdır” görüşünü dile getirdi. BDP’yi “tutarlı ve omurgalı” siyaset yapmaya çağıran Tarhan, şu görüşleri dile getirdi: “Kendinizden olmayanların da sizinle aynı zorlukları yaşadıklarını bir kez olsun düşündünüz mü? Çocuk gelinlerden veya sağlık sistemindeki çarpıklıklardan ne zaman söz edeceksiniz? Kızıltepe’de, haddi hesabı olmayan tarlalarında çalıştırdığı yoksulların sırtından trilyonlar kazananları, büyük şehirlerde merdivenaltı atölyelerde gün yüzü görmeyenleri görmezden gelip sadece ırk siyaseti yaparak gerçeklerden daha ne kadar kaçacaksınız? Erdoğan ahenginin ezilenlere değil sadece kişisel ikbalini düşleyenlere yarayacağının farkında değil misiniz?” CHP Genel Başkan Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak da yaptığı yazılı açıklamada, AKP’nin Kürt sorunu ve “barış” derdi olmadığını belirterek iktidar partisinin yaklaşan seçim süreçlerinde bir propaganda peşinde olduğunu ve Kürt sorunu üzerinden de propaganda yaptığını söyledi. ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan, Abdullah Öcalan’la yürütülen sürecin en önemli ziyareti için çok tartışılacak mesajlar içeren bir günü seçti. Erdoğan, Diyarbakır’a, “Kentin İslam orduları tarafından fethedilmesinin” 1374. yıldönümü olan 27 Mayıs’ta gidecek. Başbakan Erdoğan, çözüm süreci kapsamında, Güneydoğu’da Diyarbakır, Mardin ve Van’ı ziyaret edeceğini açıklamıştı. Parti yönetimi, Güneydoğu’daki ziyaretlerden Diyarbakır için çalışmaları çok önceden başlattı. Edinilen bilgilere göre, Erdoğan’ın Diyarbakır’a gideceği tarih, çok özel mesajlar taşıması için özenle belirlendi. Buna göre Erdoğan, Diyarbakır’ı 27 Mayıs’ta ziyaret edecek. 27 Mayıs, uzun yıllardır İslamcılar arasında, “Diyarbakır’ın fetih günü” olarak anılıyor. Son yıllarda bazı sivil toplum örgütleri de 27 Mayıs’ı, “İslam ordularının Diyarbakır’ı fethedişinin yıldönümü” olarak kutlamaya başladı. Erdoğan’ın kente 27 Mayıs’ta giderek Kürtlerin Müslüman kimliklerine vurgu yapmış olacak. Parti yöneticileri, Erdoğan’ın kentteki konuşma ve görüşmeleri sırasında 27 Mayıs’ın Diyarbakır açısından taşıdığı anlama da vurgu yapabileceği ve “fetih günü”nü kutlayabileceği ifade ediliyor. Partide Erdoğan’ın ziyaret için yaptığı gün seçimiyle vereceği mesajın Abdullah Öcalan’ın Nevruz’da Diyarbakır’da okunan mesajındaki “İslam bayrağı” vurgusuyla uyumlu olduğuna da dikkat çekildi. Öcalan, Nevruz’da Diyarbakır’da okunan mesajında, “Saygıdeğer Türkiye halkı, Türk halkı bilmelidir ki Kürtlerle bin yıla yakın İslam bayrağı altındaki kardeşlik hukuku ortadadır” ifadesini kullanmıştı. Erdoğan Diyarbakır’a son ziyaretini geçen yıl 2 Temmuz’da AKP Diyarbakır il kongresine katılmak için yapmıştı. Erdoğan, partisinin kongresinde konuşmasını yapmış, ancak Erdoğan’ın o dönemde “Kürt sorunu yoktur” açıklamaları, PKK’ye yönelik “Zerdüşt” suçlaması ve milliyetçi olduğu belirtilen söylemleri nedeniyle kentte ilgi görmemiş, hatta yer yer kepenkler kapatılarak protesto edilmişti. AKP kurmayları, Erdoğan’ın bu kez büyük ilgi göreceğini belirtiyor. “Diyarbakır’ın İslam orduları tarafından fethedilişi” için özellikle İslami yanı ağır basan internet sitelerinde çok sayıda anlatım yer alıyor. Bu sitelerde, Diyarbakır’ın İslam orduları tarafından fethinin 27 Mayıs 639 tarihinde gerçekleştiği belirtiliyor. Bu durumda Erdoğan, Diyarbakır’ın fethinin 1374. yıldönümünü, Diyarbakır’da çözüm süreciyle birlikte kutlamış olacak. [email protected] ERDEM GÜL Öte yandan, Konya’da CHP Beyşehir İlçe Başkanı Sinan Özdemir ve yönetim kurulu üyeleri partilerinden istifa etti. İstifa gerekçesini açıklayan Sinan Özdemir, “Son günlerde CHP’nin içerisinde MHP vari bir çizgi çok güçlü bir şekilde yükselişe geçmektedir” dedi. İlçe örgütü bıraktı ‘Pazarlık ve taviz yok’ Erdoğan, Ege Bölgesi milletvekilleri ile yaptığı toplantıda süreçte pazarlık iddialarını yalanladı letvekilleri süreçte pazarlık yapıldığı iddiaları gündeme getirdi. Erdoğan bu iddiaları yanıtlarken “Pazarlık da yok, taviz de yok. Türkiye’nin çıkarları için, kanın durması için bu süreci yürütüyoruz” dedi. Toplantıda bir milletvekili, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in “İzmir’in farklı bir dindarlığı var” açıklamasını eleştirerek “İzmir dışından İzmir için konuşan kamu görevlilerimiz, parti yöneticilerimiz çok dikkat etmeli. İzmir çok hassas. İzmir’le ilgili bir açıklama yapacaklarsa bize danışmalılar” dedi. ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, partili İzmir milletvekilleriyle toplantısında “Çözüm sürecinde pazarlık yapıldığı iddiaları var” sorusu yöneltildi. Erdoğan, “Pazarlık da yok, taviz de yok. Tarih yazıyoruz” dedi. Erdoğan, bölge toplantılarının sonuncusunu partinin Ege Bölgesi milletvekilleri il, belediye, kadın ve gençlik kolları başkanlarıyla yaptı. Erdoğan, çözüm sürecinin halk desteği artarak başarılı biçimde yürüdüğünü anlatırken bazı milErdoğan, toplantıda Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun yalnızca “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir” maddesinde uzlaşabildiklerini, komisyondan artık bir sonuç beklenemeyeceğini belirtti. Erdoğan, İzmir Büyükşehir seçimleri anketinde CHP’nin yüzde 43, AKP’nin yüzde 37 çıktığını, CHP’li Başkan Aziz Kocaoğlu’nun ise yüzde 41 oranında desteğe sahip olduğunu bildirdi. Erdoğan, partililere “Ev ev, kapı kapı çalışalım. Kafa Kafaya geliyoruz neredeyse. Bu kez İzmir’i alalım” diye seslendi. İslam şemsiyesi Gül, 29 yıl sonra Muş’u ziyaret eden ilk cumhurbaşkanı oldu ‘Geçmişi unutmak lazım’ MUŞ (Cumhuriyet) Muş, 1984’te Kenan Evren’in ziyaretinin ardından 29 yıl sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından ziyaret edildi. Özel uçakla Muş’a giden Cumhurbaşkanı Gül, karayolu ile valiliğe geçti. Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, AKP Muş milletvekilleri Faruk Işık, Muzaffer Çakar, BDP Muş milletvekilleri Sırrı Sakık ve Demir Çelik ile valiliğe giden Gül, güllerle karşılandı. Valiliğin karşısında bir apartmana Muş Alparslan Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü 4. sınıf öğrencisi Cebrail Başpınar tarafından asılan “Sayın Cumhurbaşkanım. Barış süreci bitince sevdiğimle evlenebilecek miyim?” yazılı pankart ise herkesi gülümsetti. Kendisinin Türk, sevdiği kızın ise Diyarbakırlı ve Kürt olduğunu belirten Başpınar, “Ailesi Türk olduğum için sevdiğimiz kızı bana vermiyor” dedi. Ardından Muş Belediyesi’ni ziyaret eden Gül, belediye balkonundan halka seslendi. Muş’u ekonomik olarak daha da destekleyeceklerini ifade eden Gül, “Geçmişi unutmak lazım, hep geleceğe bakmamız lazım. İnanıyorum ki, hep beraber güzel günler, çok daha aydınlık günler bizleri bekliyor” diye konuştu. İddiaları yalanladı Çapan ve CHP’liler Kars’ta n İstanbul Haber Servisi Esenyurt Kurucu Belediye Başkanı Dr. Gürbüz Çapan, bir dizi ziyarette bulunmak için CHP heyetiyle birlikte bugün Kars’a gidiyor. Kars ziyaretinde Çapan’a CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve CHP Genel Merkez yöneticileri de eşlik edecekler. CHP’liler, ilde çeşitli sivil toplum örgütleri ve meslek örgütleri ile görüşerek Kars’ın sorunlarını dinleyecek. Bakan Güler: Çekilme için protokol yok Haber Merkezi İçişleri Bakanı Muammer Güler, çekilme için protokol hazırlandığı yönündeki haberleri yalanladı. Bugün gerçekleştirilecek Budapeşte Süreci Beşinci Bakanlar Konferansı ile “Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu”na ilişkin bilgilendirme toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtlayan Güler, “Vali, güvenlik güçleri ile bir asayiş veya terör sorununun neticelendirilmesi konusunda daha fazla bir güvenlik gücüne ihtiyaç duyarsa TSK’den yardım isteyebileceğine ilişkin düzenleme vardı. Bu düzenleme, 1996’dan beri yürürlüktedir. Yapılan, bu yönde bir çalışma” dedi. TBMM’de intihar girişimi n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM bahçesine gelen Murat Akça adlı kişi, silahını başına dayayarak intihar etmek istedi. Silahı ateşleyen Akça’nın tabancasından çıkan kurşun kimseye isabet etmedi. Olay sonrasında Akça’yı hangi polis biriminin gözaltına alınacağı tartışması çıktı. Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü ile Terörle Mücadele (TEM) ekiplerinin tartışması uzun bir süre devam ederken TEM ekipleri zanlıyı sorgulanmak üzere Emniyete götürdü. Yürüyerek kent merkezine giden Abdullah Gül, bir çayocağında Muşlularla çay içti. (Fotoğraf: AA)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle