28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 6 HABERLER CUMHURİYET 19 NİSAN 2013 CUMA Say’ın ‘suçu’ genişletildi İLHAN TAŞCI ANKARA Dünyaca ünlü piyanist, besteci Fazıl Say’ın “dini değerlere hakaret ettiği” savıyla 10 ay hapis cezasına çarptırılmasının gerekçesi belli oldu. Kararda, Say’a ait olmayan başka kullanıcıların attığı tweet de cezalandırmaya gerekçe yapıldı. Başkasının yazdığı tweet’teki “Allahçı” sıfatı da Say yazmış gibi değerlendirilerek, “üç büyük dinin inananlarına alenen hakaret edildiği” savunuldu. Fazıl Say’a ceza veren İstanbul 19. Sulh Ceza Mahkemesi’nin gerekçeli kararında “Yahudi, Hıristi yan ve İslam dinlerinin tanrısını şeytanın ayaklarına kapanan bir adam olarak gösteren Council in Heaven filminin toplatılması” kararını AİHM’nin ifade özgürlüğüne aykırı bulmadığı anlatıldı. Gerekçeli kararda “Söz konusu tweet’ler ayrı ayrı ve hep birlikte değerlendirildiğinde; İslamiyet, Hıristiyanlık ve Yahudilik dinlerince önem addedilen değerlerin hafife alındığı, aşağılandığı, cennet ve cehennemde alkollü içecek olarak bilinen rakı ve chivasregal varlığı ve yokluğuna vurgu yapılarak hafife alındığı, alay edildiği, mensup olduğu dine inanan in sanlara Allahçı sıfatı addedilerek hakaret edildiği anlaşılmıştır” denildi. Say’ın avukatı Meltem Akyol, gerekçeli kararda dinlerce önem addedilen değerlerin hafife alındığı, aşağılandığına dayanak gösterilen “Nerde yavşak adi magazinci hırsız şaklaban varsa hepsi allahçı, bu bir paradoks mu?” ifadesinin Fazıl Say’a ait bir ifade olmadığına işaret etti. Kararda “Tweet’lere ulaşılmasına sanık tarafından engel konulmadığı, bu sebeple aleniyet unsurunun gerçekleştiği ve fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olduğu kanaatine varılmıştır” denildi. Memleketin Halleri... Hayatın var olan gerçeklerini öteleyerek bir yere varmak olanaksızdır. Elbet düş kurmak güzeldir! Sizi, hayallerinizi, umuda taşıyıp, savaşsız bir dünya ister. Çocukların ölmesi, gençlerin gecenin içinde katledilmesi içinizi yakar. Yoksulluk, acımasızlık duvarının ortadan kaldırılması, çağdaş bir eğitim sistemi, demokrasi ve özgürlük... Bunların hepsine kim karşı koyar? Kim istemez akan kanın durmasını?.. Barışı, kardeşliği, tümleşmeyi! Bugün yaşadıklarımız ise hayatın gerçeğidir... Kurusıkı laflarla, masallar anlatılarak bir yere gelinmeyeceğini kaç kez yazdım, anımsamıyorum. Adına “barış” denilen bu süreç içinde sol pencereden bakan kaç kişi var “akil adamlar”ın içinde? Bana kalırsa yok!.. Çünkü siyasal iktidar bunu istemiyor!.. Şöyle bir durum var ortada: “Akil insanlar arasında solculuğu çoktan bırakmış, yetmez ama evetçi, olmuş, AKP iktidarına yaslanmış, dönekler elbet var...” ÖDP Eş Genel Başkanı Alper Taş, birkaç kez “Barışa sol pencereden bakan bir çalışma topluluğunun kurulması” gerektiğini söyledi. Şu ana kadar soldan, sosyalistlerden bir ses soluk yok! CHP bunun öncülüğünü yapabilir! ??? “Barış süreci” öyle bir yol izliyor ki, insan şaşırıyor... Güneydoğu’da insanlar savaş değil bayram istiyormuş, hayat tüm bölgede normale dönmüş... Acaba öyle mi? Güneydoğu’da kaygılı bir bekleyiş var... Bu süreç içinde nelerin olup bittiğini bilmiyoruz... AKP durmadan CHP’ye vuruyor... Oysa CHP lideri, barış sürecine destek verdiklerini ancak bunun hayata Esnaf gezisine çıkan Bakan gelmeden önce polis avı Olağan şüpheliler ABİDİN YAĞMUR MERSİN Daha önce Mersin’de defalarca protesto edilen Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın esnaf gezisine çıkması nedeniyle polis “şüpheli şahıs” avına çıktı. Caddeleri dolaşan polis 11 genci 1 saatliğine “gözetim” altına aldı. Polis kendisine direnen gençleri darp etti. Bakan Çağlayan’ın Zeytinlibahçe Caddesi’nde olduğu sırada İstiklal Caddesi’nde ve ara sokaklarda dolaşan Öğrenci Kolektifi üyesi Murat Yıldırım, Erdi Çalışkan, Eren Can Ayberk, ÖDP ve Gençlik Muhalefeti üyesi Kubilay Özdağ, Duygu Kıskanç, Gürkan Dağdeviren, Mehmet Narin, Deniz Gözde Öztürk ve herhangi bir siyasi yapıyla alakası olmayan üniversite öğrencisi Samet Sayılgan, Tunay Gezici ve Serkan Gangal, “Kimlik tespiti yapılacak” gerekçesiyle Mağazalar Karakolu’na götürüldü. Genç lerle, onları karakola götürmek isteyen polisler arasında arbede yaşandı. Gençler gözaltına direnmeye çalışınca polis tarafından dövüldü. Karakolda 1 saat tutulduktan sonra serbest bırakılan gençler, “Bakan’ın gezisinden haberimiz yoktu. Bize oradan yürümeyin buradan yürüyün dediler. Biz de nedenini sorduğumuzda kimlik istediler. Ardından da polis merkezine götürüldük” dediler. Çağlayan’ın esnaf gezisi sırasında caddeden geçen TKP İl Başkanı Uğur Özer de yoğun güvenlik önleminden nasibi aldı. Özer, caddeden geçtiği sırada polislerin kendisini durdurduğunu ve “buradan geçemezsin” dediğini belirterek “Bir süre tartıştıktan sonra bir polis memuru nezaretinde geçmeme izin verdiler, ben de işyerime dönebildim. ‘Biz halkın içindeyiz’ diyorlar ama esnaf gezisine bir padişah havasında çıkıyorlar” dedi. Heyet Mardin ve Hakkâri’de Barış akıl değil gönül işi ADNAN AVUKA MARDİN Akil insanlar heyetinin Güneydoğu Anadolu Grubu, Mardin’de Süryanilerin Deyrulzaferan Manastırı’nı ziyaret ederek MardinDiyarbakır Metropoliti Saliba Özmen ile görüştü. Özmen, kanın durması için dua ettiklerini belirtti. Sanatçı Yılmaz Erdoğan, eleştirileri anlamadığını belirterek “Bu bir çeşit vatani vazifedir diye düşünüyorum. Barış zor bir iştir. Barış akıl işi değil, gönül işidir” dedi. Oğlu dağda ölen Cemile Poyrak da “Ben bütün gençler için ağlıyorum. Artık yeter. Ölümler görmek istemiyoruz” diye konuştu. Hukukçu Kezban Hatemi ise terör örgütüne katılan çocuklarını çatışmalarda kaybeden 6 anneyle görüştü. Annelerden Cemile Poyraz matematik öğretmeni olan Lokman Poyraz’ın PKK’ye katılarak çatışmada öldüğünü belirterek “Ben bütün asker annelerine sesleniyorum. Onların acısı da bizim acımızdır çünkü gözyaşının rengi yok” dedi. geçebilmesi için önce Türkiye’de çağdaş bir anayasa yapılmasını, 12 Eylül’ün getirdiği Partiler ve Seçim Yasası’nın değiştirilmesini birincil koşul olarak istedi. Bugün demokrasi dersi verdiğimiz, baskıcı bir rejim olduğu iddia edilen Suriye’de bile seçim barajının Mısır gibi yüzde 5 olduğunu bilmeyenler öğrensin... Sosyalistler ve CHP, AKP’yi çok yakından tanıyor ama Zübeyir Aydar gibiler, ne sosyalistleri ne de AKP’yi anlayabiliyor. Kemal Kılıçdaroğlu, birkaç kez açıklama yaptı süreçle ilgili olarak: “Önce sivil, çağdaş, demokratik bir anayasa ve demokrasi!” Bunlar CHP’nin istediği 16 madde içinde yer alıyor... Zübeyir Aydar ise olaya gözlerini yumarak baktığı için de şöyle diyor: “Kürt sorunu çözülürse, Seçim Yasası ve Partiler Yasası değişecek, sosyalistler Meclis’e girebilecek!” Benim tanıdığım sosyal demokratlar, sosyalistler ve devrimciler yıllardır savaşı değil barışı savunmuşlardır Türkiye’de ve dünyada... Kürt sosyalistleri de öyledir! Siz bırakın Türk sosyalistlerini, bir tek Kürt sosyalist gördünüz mü şu barış süreci döneminde TV’lerdeki tartışma programlarında? ??? Kimileri gibi “AKP barışı gerçekleştiremez, 2015 seçimlerinde iktidarı kaybeder” diye düz mantık yürütenlerden değilim. Ancak Zübeyir Aydar gibilerinin “Barış çok güzeldir, sosyalistler, solcular bize destek versin” demesine de katılmıyorum. ABD’nin Ortadoğu politikalarının yani BOP sürecinin nasıl işleyeceğini, çıkarlarının hangi amaç taşıdığını da biliyorum. Benim altını çizmek istediğim şu: “Barışın gerçekleşmesi için önce çağdaş bir sivil anayasa, demokrasi, Seçim ve Partiler Yasası’nın değiştirilmesi...” Ve şu soruya da yanıt arıyorum: “Hizbullah niçin önce Dicle Üniversitesi’nde polis koruması altında, balta ve nacaklarla boy gösterdi? Daha sonra olaylar başka üniversitelere sıçradı, niçin solcu öğrenciler gözaltına alındı?” Atalay: Akiller daha sıkı korunacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Akdeniz, Marmara, Ege, İç Anadolu ve Karadeniz bölgeleri akil insanlar heyeti başkanlarıyla bir araya geldi. Akil insanlar heyetine yönelik Kayseri’de gösterilen tepki için “Kimlerin yaptığını biliyoruz. Belli bir siyasi parti var” diye konuştu. Atalay “Bundan sonra o tür şeylere müsaade etmeyeceğiz. Valilerimiz daha fazla güvenlik tedbiri alacak” dedi. Akiller Öcalan’la görüşmeyecek Öcalan ve Gülen Time’ın listesinde Dış Haberler Servisi Amerikan Time dergisinin yılın en etkili 100 kişisi listesine bu yıl Fethullah Gülen ve Abdullah Öcalan da girdi. Beş kategoriye ayrılan listede Öcalan ve Gülen “Liderler” kategorisinde yer aldı. Öcalan hakkındaki profili İrlanda Kurtuluş Ordusu’nun (IRA) siyasi kanadı Sinn Fein’in lideri Gerry Adams yazdı. Adams metinde, “Hayırlı Cuma Anlaşması olarak bilinen İrlanda barışı bu ay 15’inci yılını doldurdu. Bu zamanın neredeyse tamamında Kürdistan İşçi Partisi’nin kurucusu Abdullah Öcalan Türkiye’de hapisteydi. Uzun zaman süregelen farklılıkları çözmek için alternatif yollar olduğuna düşmanları ikna etmek sabır ve diyaloğa girme isteği ama en önemlisi liderlik gerektirir. Öcalan bu liderliği gösterdi. Türk hükümetine kendisini serbest bırakması için çağrıda bulunuyorum” dedi. Gülen’in tanıtım metnini ise “Hilal ve Yıldız: İki Dünya Arasında Türkiye” kitabının yazarı Stephen Kinzer yazdı. Gülen’den “dünyanın en çok merak uyandırıcı dini liderlerinden biri” diye bahseden Kinzer “Türkiye’deki etkisi çok büyük, bu etki hükümet, yargı ve polis bünyesinde önemli noktalara ulaşmış mezunlar tarafından hayata geçiriliyor. Bu kendisinin karanlık bir kukla oynatıcı gibi görünmesine neden oluyor ve kendisini seven Türkler kadar küçümseyenler de var” ifadelerini kullandı. ALİCAN ULUDAĞ HAKKÂRİ Akil İnsanlar Doğu Anadolu Heyeti, Hakkâri’deki temaslarının ikinci gününde sivil toplum örgütleri ve kanaat önderleriyle buluştu. Taleplerini anlatan kanaat önderleri, özellikle “anadilinde eğitim” istediklerini kaydetti. Genel affın tartışmaya açılmasını isteyen sivil toplum temsilcileri, Kürtlerin kültürel haklarının anayasal güvence altına alınmasını talep etti. Hakkârililer, bu süreç sonunda “Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması gerektiğini” söylerken “Hakkâri, barışa da savaşa da hazırdır” dedi. Aynı zamanda TESEV Başkanı olan heyet başkanı Can Paker, barış süreciyle Kürt sorununun eşdeğer olmadığını belirterek “Kürt sorunu daha derin bir sorun. Barış sürecinin sonunda Kürt sorununun tümü çözülmeyecek” dedi. Şenler Otel’de yapılan buluşmaya, Hakkâri Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ahmet Şen, BDP İl Genel Meclis üyeleri, işadamları ile muhtarlar katıldı. Esnaf Odaları Birliği Genel Sekreteri Mikail Atan, “Biz kimseden altın tepsi içinde özgürlük istemiyoruz. Anadilimiz, kültürümüzün anayasal güvence altına alınması gerekiyor. Kürtlerin ikna sorunu yoktur. Zaten bu süreçte ikna olmuştur” dedi. Konuşmalar üzerine tekrar söz alan Can Paker, akil heyetin Öcalan ile görüşmesinin mümkün olmadığını belirtti. Paker “Bu siyasetin işi” diye konuştu. PKK’lilerin geri çekilmesiyle ilgili yasal düzenleme yapılamayacağını, çünkü bunu Anayasa Mahkemesi’nin iptal edeceğini kaydeden Paker, Öcalan’ın serbest bırakılması taleplerine ilişkin ise “Öcalan keşke özgür olsa. Bunu ben de isterim. Barış sürecini başlatan kimse bunu daha özgür ortamda yapmalı. Bu konuda sabırlı olmanızı tavsiye ederim” ifadesini kullandı. Heyetin düzenlediği basın toplantısında bölgedeki işadamları adına söz alan Aytekin Koparan, barış sürecini işadamları olarak desteklediklerini belirterek “Ancak Hakkâri valisi bu süreçte işadamlarını makamına bile kabul etmiyor. Halkın arasında olması gerekirken bunu yapmıyor. Başbakan’a sesleniyoruz; bu sürece uygun bir vali gönderilmesini istiyoruz” dedi. Öcalan’ın mektubu Kandil’e ulaştı Çekilme açıklamasını PKK yapacak DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın çekilme süreciyle ilgili yazdığı mektup BDP’liler tarafından Kandil’e ulaştırıldı. Çekilmeyle ilgili açıklamanın önümüzdeki günlerde PKK tarafından yapılacağı bildirildi. Mektup BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan ve BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder tarafından Kandil’deki PKK yöneticilerine ulaştırıldı. KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı tarafından ANF’ye ya pılan açıklamada, “14 Nisan günü önderliğimizle görüşen BDP heyeti, önderliğimizden aldığı mektubu bizlere ulaştırmıştır. Önemli bir kararlaşma sürecini ihtiva eden mektup ve sürece ilişkin yapılacaklara dair önümüzdeki günlerde tarafımızdan bir basın açıklaması yapılacaktır” denildi. Kışanak “Mektup, KCK yönetimine hitaben yazılmış bir mektuptu. Kendileri gerekli değerlendirmeyi yapıp mümkün olan en kısa zamanda kamuoyuna gerekli açıklamayı yapacak” dedi. ? TC’den gocunmuyorum ? Ordu’da da kalktı Sağlık Bakanlığı’na bağlı kuruluşlar, Ziraat bankası şubeleri ve valiliklerden “T.C.” ibaresinin kaldırılmasına yönelik tepkiler sürerken, akil insanlar heyetinde yer alan Türkİş Genel Başkanı Mustafa Kumlu temasları sırasında “O6 TC 448” plakalı otomobili kullandı. Kumlu, TC plakalı otomobiliyle ilgili soruya, “Makam otomobilimin plakası bir yıldır böyle. Bundan asla gocunmuyorum” dedi. Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanlığı tarafından kendine bağlı sağlık kurumlarının tabelalarında değişikliğe gidilmesiyle ilgili kurumlara gönderilen yazı doğrultusunda Ordu Devlet Hastanesi’nde tabelalar yeniden düzenlendi. Ordu Devlet Hastanesi girişindeki “T.C.” ibareli tabela önceki gün kaldırıldı. Türk SağlıkSen Ordu Şube Başkanı Döndü Demirbaş duruma tepki gösterdi. (ERDOĞAN ERİŞEN) ‘Sürece uygun vali istiyoruz’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle