23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 NİSAN 2013 CUMA 6 HABERLER BAKAN ERGİN OKULDAKİ YASAĞI SAVUNDU Mahkeme başkanının, Mustafa Balbay’ın mikrofonunu kapatmak istemesi tepki çekti ‘Mütalaa iade edilsin’ HATİCE TUNCER Ergenekon davasının 18 Nisan’daki olaylı duruşmasının ardından dünkü duruşması da tartışmalı geçti. CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, “Bu, Danıştay katillerine beraat; gazetecilere, milletvekillerine, askerlere, tacirlere ve aydınlara hüküm isteyen bir mütalaadır” diyerek mütalaanın savcılara iade edilmesini istedi. Başkan Hasan Hüseyin Özese’nin “usule ilişkin söz verdiğini” belirterek Balbay’ın mikrofonunu kapatmak istemesi, sanık avukatlarının tepkisine neden oldu. Silivri’de görülen davanın 213. duruşması yapıldı. Özese’nin usule ilişkin söz verileceğini açıklaması üzerine sanıklar sırayla söz aldılar. Balbay, sözlerine başlarken milletvekillerinin ve gazetecilerin daha önce oturdukları masalardan kaldırılıp, salonun arkasındaki izleyici bölümüne alındığına dikkat çekerek “Gazeteciler, duruşmayı sağlıklı bir şekilde izleyemiyor” dedi. Özese ise “Niye sağlıklı izlemesinler? Monitörlere yansıtılıyor, özel sandalyeler koydurttuk” dedi. Ergenekon davasında pazartesi yaşanan olaylı duruşmanın ardından dün Silivri’de sakin bir gün hâkimdi. Sabah saat 08.00’den itibaren mahkeme salonuna gelen yurttaşlar tek tek içeri alındı. Daha önce TEM otoyolu ve E5 girişinin kesildiği Silivri’de yoğun güvenlik önlemleri vardı ancak jandarma bu kez araçların geçişine kontrollü olarak izin verdi. Cezaevi önüne gelindiğinde ise geçen pazartesi yurttaşların devirdiği bariyerlerin yerine konulduğu görüldü. Yoğunluğun yaşanmadığı duruşma salonuna girişte bazı avukatlar ve yurttaşlar ile jandarma arasında tartışma yaşandı. Jandarmalar engelli bir yurttaşın üzerinde sarılı olan Türk bayrağını çıkararak el koydu. Gazetecilerin görüntü alması üzerine bayrak yurttaşa geri verilirken duruşmayı izlemek için içeri giren yurttaş, bayrağı beline sararak gizledi. Öte yandan pazartesi günü yaşanan olaylarda gazetecilerin etkilenmesi üzerine jandarma gazetecilere tatlı ikram etti. Gazetecilerin tatlı almak için sıraya girmesi ise ilginç bir görüntü oluşturdu. (Fotoğraflar: ALİ AÇARBÜLENT DURUK/AA) Yoğun güvenlik Atatürk tişörtü istismarmış! ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP’li Gürkut Acar’ın “Atatürk tişörtü giydiği için okula alınmayan, dersten atılan öğrenciler var” sorusuna Adalet Bakanı Sadullah Ergin, “Gardırop Atatürkçülüğünü kabul etmiyoruz ya da Atatürk’ün istismarına dönük uygulamaları da tasvip etmiyoruz, kabul etmiyoruz” yanıtını verdi. CHP’li Acar, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, çağdaş Türkiye’nin kurucusu Atatürk düşmanlığının hükümet eliyle yürütüldüğünü belirterek, “Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti kurumlardan siliniyor. Milli Eğitim Bakanlığı mevzuatından, ders kitaplarından Atatürk’ün adını çıkarıyor. Serbest kıyafete geçildi ama Atatürk tişörtü giydiği için okula alınmayan, dersten atılan öğrenciler var. Antalya’da böyle bir olay yaşanmıştır. Kıyafette serbestlik Atatürk tişörtü için geçerli değil midir?” dedi. Bakan Ergin, Acar’ın sorusuna tartışılacak bir yanıt verdi. Ergin, “Gardırop Atatürkçülüğünü kabul etmiyoruz ya da Atatürk’ün istismarına dönük uygulamaları da tasvip etmiyoruz, kabul etmiyoruz” dedi. 12 Eylül’den sonra Hatay merkezde, Uzun Çarşı’da bir dükkânlarının olduğunu söyleyen Ergin, “12 Eylül tarihine kadar oraya Atatürk’ün resmini asmayan teneke tamircisi, 13 Eylül sabahı o resmi asma ihtiyacı duyuyorsa ben o kişinin Atatürk’e sevgi ve saygısından dolayı bunu astığına inanmam” dedi. ‘Dürbün verin’ Balbay, gazeteci ve milletvekillerinin boş olan masalı bölüme alınmamalarını şu şekilde eleştirdi: “Adalet Bakanı ‘Dünyanın hiçbir yerinde mahkeme önünde bariyer olmaz’ dedi. Doğru söyledi. Burada mahkeme salonunda da bariyer var. Ben Yassıada davasının filmlerini de izledim. İzleyicilerle göz temasının kesildiği bir salon düzeni yok.” Basının ve milletvekillerinin bulunduğu alan ile göz teması kuramadığını belirten Balbay “Bu durumda bize dürbün verilmesine izin verin” diye konuştu. Balbay, “Esas hakkındaki mütalaanın kabul edilmesi durumunda sağlıklı hüküm verilemeyeceği ortadadır. İddianameden daha kötü yazılmış olan mütalaa iade edilmelidir” dedi. TCK’ye göre suç tarihi ve suç yerinin belirtilmesi gerektiğini ifade eden Balbay “ Benimle ilgili suç tarihi olarak gözaltına alındığım tarih yazılmıştır. Ben gözaltına alındığımda evimde oğlumu uyutmaya çalışıyordum. Küçük bir terörist mi yetiştiriyorum” dedi. Balbay mütalaada “Örgütün var olduğu sabittir” şeklinde bir tespit olduğuna dikkat çekerek “Neye göre sabittir? Mütalaanın bir bölümünde örgütün 6 belgesinin, bir bölümünde 8 belgesinin olduğu yazılı. Hangisi doğru? Profesör Mehmet Haberal organ nakli mi yaptı” şeklinde tepki gösterdi. Balbay’ın bu sözleri üzerine Özese “keselim” diyerek Balbay’ın mikrofonunun kapatılmasını istedi. Avukat Vural Ergül’ün “Bu şekilde devam edemezsiniz” şeklindeki tepkisine avukat Zeynep Küçük ve diğer avukatlar da destek verdi. Sözlerini sürdüren Balbay delillerin hukuki nitelik taşıyıp taşımadığının belirlenmesi taleplerinin “hüküm aşamasında değerlendirilmesi” şekilde karara bağlandığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Siz delillerin değerlendirilmesini hükme bırakınca iddia makamı bütün delilleri kendince değerlendirmiş. Ergenekon konusunda kitap yazmış olan ve burada tanık olarak dinlenen Can Dündar için ‘ifadesine itibar edilmemiştir’ deniliyor. Dündar’ın ifadesine itibar etmeyen savcılar Şemdin Sakık’ın, Osman Yıldırım’ın ifadelerine itibar ediyor.” Özese’nin sık sık sözlerini bitirmesi için uyardığı Balbay sözlerini şöyle tamamladı: “Bu, Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıp hüküm giyen Danıştay katillerine beraat; gazetecilere, vekillere, askerlere, tacirlere ve aydınlara hüküm isteyen bir mütalaadır. Bu mütalaanın iade edilmesini, aleniyet açısından bu davanın televizyonda yayımlanmasını talep ediyorum.” Silivri’de görülen Ergenekon duruşmasını 18 CHP milletvekili izledi ‘Karar önceden belli’ ALİ AÇAR Çelik yine gaz ve cop tarafında ‘Haberal organ nakli mi yaptı’ Silivri’deki Ergenekon davasını izlemeye gelen CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, “Burasının delili sahte, şahidi gizli, mahkemesi özel, kararları önceden belli bir mahkeme olduğu ortaya çıktı. Silivri’de fermanı önceden kesmişler, sadece usulü yerine getirmeye çalışıyorlar. Ancak ona bile tahammül edemeyen bir yargılama sistemi var. Buradan adalet çıkmayacağını bir kere daha gördük” dedi. Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran ise “8 Nisan’da CHP milletvekilleri burada olmasaydı daha vahim olaylar yaşanırdı. Olayların asıl sorumlusu duruşma öncesi yaptıkları açıklamalarla hükümet ve yetkililerdir” diye konuştu. Silivri’de dün görülen duruşmayı CHP milletvekilleri Tezcan, Oran, Ali Özgündüz, Mahmut Tanal, Nur Serter ve Birgül Ayman Güler’in de bulunduğu 18 milletvekili izledi. Dışarıda açıklama yapan Tezcan mahkeme heyetinin avukatlarla ağız münakaşasına girdiğini ve adeta çatışma ortamı yarattığını belirterek, “Buradaki çatışma ortamında savunma hakkının kullanılabilmesi mümkün gözükmüyor” dedi. Sanıkların delillerin değerlendirilmesi konusunda oyalandığını anlatan Tezcan şöyle devam etti: “Mahkeme sanıkları kandırdı, aldattı ve 45 yıl boyunca daha sonra diyerek bu noktaya getirdi. Ayrıca mahkeme avukatlar ve sanıklar arasında bilgi alışverişini yasaklamış durumda. Mahkeme, mübaşire avukatla sanık arasındaki yazışmayı okutacak noktaya gelmiştir. İçerde yargılama adı altında oyun oynanıyor. Sanıklara esas hakkında mütalaa dijital ortamda CD olarak verilmiştir. Günde 2 saat bilgisayar kullanma hakkı olan, koğuşa bilgisayar sokulmayan bir ortamda nasıl savunma yapılacak? Bu doğrudan doğruya savunma hakkının gasp edilmesidir.” 4. yargı paketinin görüşüldüğünü ve adil yargılama noktasındaki adaletsizliğin giderilmesinin istendiğini kaydeden Tezcan, “Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e buradan çağrı yapıyoruz: Gelsin Silivri yargılamalarını 1 saat izlesin, eğer hâlâ avukatken ettiği yemin aklında ise ve bunları söylüyorsa konuşalım” diye konuştu. Tezcan, savcılığın CHP’li milletvekilleri hakkında başlattığı soruşturma ve Başbakan’ın dokunulmazlıkların kaldırılabileceği yönündeki açıklamasını şöyle değerlendirdi:“Buyursun ne istiyorsa yapsın. Biz Başbakan’ın kulu kölesi değiliz.” t Bürosu) AKP ANKARA (Cumhuriye Hüseyin Çelik, ısı Genel Başkan Yardımc da yaşanan olayErgenekon duruşmasın sözlerle eleştirelarla ilgili CHP’yi sert hem suçlu hem ul, fod m he l ke rek, “Hem , düzenlediği basın güçlüler” dedi. Çelik kon” davası dutoplantısında, “Ergene al grupların ruşmasında bazı marjin k mahkemeyi ara CHP’yi de peşlerine takbazı girişimlerde lik ne yö e ey sabote etm CHP’li bazı milletbulunduklarını belirtti. karet ettiğini saha vekillerinin hâkimlere terörize edilmişme vunan Çelik, “Mahke iştir. Mahkeme hetir, baskın düzenlenm dedi. Emek Sineir” işt ilm yeti tehdit ed re de tepki gösteması’yla ilgili gösterile çok iyi niyetlerle e, ren Çelik, “Masuman yazık ki yine şidbaşlayan protesto, ne ilmiştir” dedi. ed det ve teröre kurban CHP’Lİ ADNAN KESKİN’İN ŞOFÖRÜ: Yaralamak için atmadım ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ulus’ta düzenlenen 29 Ekim Cumhuriyet yürüşünde polis barikatı aşılırken Ankara Emniyet Müdürü Mahmut Azmaz’ı yaraladığı ve hakaret ettikleri iddiasıyla CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin’in şoförü Yurtal Gültekin ile Abdullah Gülbahar’a açılan davanın ilk duruşması görüldü. Ankara 8. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya sanıklar Gültekin, Gülbahar ile müşteki Azmaz ve avukatları katıldı. Kamu görevlisini yaralama suçundan yargılanan Gültekin, yaptığı savunmada, Cumhuriyet yürüyüşü sırasında elinde yarım litrelik pet şişesinde 4/1 oranında su olduğunu belirterek, şunları kaydetti: “Biber gazı sıkıldı. Gözüme geldi. Ayrıca katılan tarafça (Mahmut Azmaz) da milletvekiline saldırı yapılması nedeniyle elimdeki pet şisesini attım. Bunu elim boşalsın diye yaptım. Karşı tarafa vurayım, yaralayayım düşüncesinde değildim” Olay sırasında Azmaz’a “Nasıl polissin, şerefsiz” şeklinde hakaret etmekle suçlanan Gülhabar ise duruşmada bu sözleri nedeniyle emniyet müdüründen özür diledi. Danıştay avukatı ceza istedi Mikrofonu kapatıldı Tutuklu sanık İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu üyesi Turhan Özlü, Başbakan Erdoğan’ın davayla ilgili bazı açıklamalarından alıntı yaptı. Özese, dava dışı konuşmaması için Özlü’yü uyardı. Özlü’nün konuşmasına devam etmesi üzerine Özese, mikrofonu kapattırdı. Özlü’nün mikrofonsuz yaptığı konuşmaların izleyiciler tarafından alkışlanması üzerine Özese “Burası mahkeme salonu. Böyle tepki gösteremezsiniz” diyerek uyardı. Duruşma bugüne ertelendi. Müdahil Danıştay adına davaya katılan Hazine avukatı Perihan Özcan, mütalaada beraatları istenen Danıştay dosyası sanıkları Salih Kurter ve Süleyman Esen’in Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılama sırasında “azmettirici” olduklarının tespit edildiğini belirtti. Özcan, Kurter ve Esen’in beraatının istenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek “Danıştay davasının diğer sanıklarıyla aynı şekilde cezalandırılmalarını” talep etti. Özcan, mütalaada gönüllü olarak eylemden vazgeçtiği belirtilerek Danıştay baskınından ceza verilmesi istenmeyen Osman Yıldırım’a da diğer sanıklar gibi 4 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesini talep etti. ‘Atasagun’a MİT izin vermedi’ İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu üyesi Erkan Önsel’in eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’un tanık olarak dinlenmesine karar verildiği halde dinlenmediğine ilişkin sözleri üzerine Başkan Özese “Şenkal Atasagun mahkememize MİT’ten izin almamız için dilekçe yazdı. MİT izin vermedi” diye açıklama yaptı. CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal ise hekimlik ve hâkimlik mesleklerinin insan hayatıyla doğrudan ilgili olduğunu anlattı. Haberal, şöyle devam etti: “Hastam geldiğinde benim görevim tıbbın bütün imkânlarını kullanıp, o kişiyi topluma kazandırmaktır. Siz de en kısa zamanda somut delillere dayanarak, bir kişinin suçu varsa gereğini yapar ve gereğini yapıp, o insanı topluma kazandırmalısınız.” Cumhuriyet gazetesine molotofkokteyli atmaktan sanık Bedirhan Şinal, “Polisin adamı olarak iftira atmıştım. Eylemi İlhan Selçuk ile Sedat Peker arasındaki husumet nedeniyle yaptığım şeklindeki ifadelerimi kabul etmiyorum” diye konuştu. Emekli Albay Levent Göktaş, kendisine yönelik suçlamaların dayandırıldığı 51 No’lu DVD’nin adli emanette kırıldığına dikkat çekti. Göktaş şöyle devam etti: “Rahmetli İlhan Selçuk’u hayatımda hiç görmedim. Örgütsel ilişki içinde bulunduğum iddia edilen bir kişiyle telefon konuşmamı göstersinler kendimi yakacağım.” Gazeteci Tuncay Özkan ise “Mahkemeden bu yoz ve çürük mütalaanın iadesini talep ediyorum” dedi. ‘Kendimi yakarım’ Avukat Çaylıgil üç fidana kavuştu ÖZCAN ÖZGÜR MUĞLA Bodrum’da önceki gün yaşamını yitiren, siyasi davaların simge ismi avukat Gülçin Çaylıgil (88), son yolculuğuna uğurlandı. 1952 yılında mesleğe başlayan ve Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının İstanbul’daki davaları, DevYol, DİSK, Barış, THKPC davaları gibi birçok davanın müdafi avukatlığını yapan Çaylıgil’in cenazesi için dün Muğla Barosu tarafından Bodrum Adliyesi önünde tören düzenlendi. Buradaki törene, İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal, İzmir Barosu Başkanı Sema Tekdaş, Muğla Barosu Başkanı Mustafa İlker Gürkan ile yakınları ve çok sayıda avukat katıldı. Törende konuşan Muğla Barosu Başkanı Mustafa İlker Gürkan, “Kendisinden mesleğe adım attığı yıllarda çok şey öğrendim. 197576’lı yıllarda avukatların hak arama Fotoğraf: DHA Hak arama öncüsü özgürlüğünün düşünsel öncülerindendi, nur içinde yatsın” dedi. İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ise “Onun adalet, demokrasi ve özgürlük adına verdiği mücadele, hukuk yolunda açtığı yol ve tuttuğu ışık hepimize örnek ve ders oldu. Onun bıraktığı mirası koruyup gelecek nesillere aktaracağız” diye konuştu. Konuşmaların ardından, Çaylıgil kılınan ikindi namazının ardından Bodrum’da Karaburgaz Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle