18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 NİSAN 2013 PAZARTESİ CUMHURİYET [email protected] SAYFA n Kültür ServisiGüney Afrika asıllı, 14 Grammy Ödülü sahibi ünlü yapımcı Phil Ramone, 79 yaşında hayatını kaybetti. Ray Charles, Bob Dylan, Elton John and Paul McCartney gibi birçok isimle çalışan Ramone ayrıca Paul Simon’un “Still Crazy After All These Years”, Billy Joel’in “52nd Street”, Ray Charles’ın “Genius Loves Company” gibi Grammy ödüllü albümlerinin de yapımcılığını üstlenmişti. KÜLTÜR 15 İSTANBUL FİLM FESTİVALİ’NİN İKİNCİ AÇILIŞI SIRASINDA GERGİN ANLAR YAŞANDI Phil Ramone hayatını kaybetti Paris’te dostlar arasında Ünlü fotoğraf sanatçısı Man Ray’in portreleri Londra’da sergileniyor HANDE EAGLE Emek sineması işgal edildi SERCAN MERİÇ n Kültür Servisi Tiyatro sanatçısı Haldun Dormen, İzmir’deki genç tiyatrocularla buluştuğu söyleşisinde, tiyatro alanındaki eksiklikler üzerinde durdu. Dormen, “İzmir’de niye bir şehir tiyatrosu yok şaşırıyorum. Birkaç tane alternatif tiyatro var. 150 kişilik devlet tiyatrosu var. İzmir gibi bu kadar uygar bir yerde yok. Hâlâ anlamıyorum. Koltukları boş bırakmayın” diye konuştu. n Kültür Servisi Müzik dünyasında sıra dışı tavırları ve farklı tarzıyla tanınan ABD’li şarkıcı Pink, son klibini “Just Give Me a Reason” isimli şarkısına çekti. Fun grubunun solisti Nate Ruess ile düet yapan Pink, şarkısının klibinde ise eşi Carey Hart ile birlikte rol aldı. Şarkıcı klipteki sahnelerin çekiminde hiç zorlanmadığını, aksine çok mutlu olduğunu belirtti. Dormen: ‘Koltukları boş bırakmayın’ Pink’ten yeni klip Lee Miller “İntihar” (1930) adlı nü fotoğrafı durağanlığının içerisinde gizlediği tüm duygu LONDRA I. Dünya Savaşı’nın üzerinile çok etkileyici. den iki yıl geçmiş, Marcel Duchamp hasır 19401950 arasında Hollywood’da çektibir sandalyede oturuyor. Üzerinde koyu renk ği fotoğraflar arasından en etkileyicilerinden bir trençkot, elleri ciltli bir kitabın çevresinde birinde Margaret Neiman çenesinin altında kavuşmuş, profilden görtuttuğu ellerinin arasında siyah üzüm düğümüz genç yüzü New salkımıyla ve üzücü bir haber almış u Ulusal Portre York’un puslu ışığının dangibi düşünceli gözlerle. sıyla düşüncelere sarılmış. Galerisi’ndeki Man Ray 1948’de Elizabeth Duqette yan Duchamp’ı belki de en durmuş, topuzuna sıkıştırılmış sarsergisinde kimler yok iyi yansıtan fotoğraf Man maşık yapraklarıyla bizim göremediki. Duchamp, Picasso, Ray’in çekmiş olduğu bu ğimiz yerlere bakıyor. Hemingway, Joyce, fotoğraf, çünkü yakın dost 1955’te artık yaşlanmış bir Pablo olmalarının dışında ayPicasso ve yanında Jacqueline RoCocteau ve son olarak nı sanat akımına da adaPicasso’nun elinde hasır bir şapCatherine Deneuve. Bir que. mışlar kendilerini. Ducka, ikisi de bakışlarını ileri dikmişler, dönemin Paris kültür hamp ve Man Ray, kuşkuJacqueline’in dudakları kısa bir güsuz Dadacılığın ayrılmaz lümseyişle hafif aralanmış. Pırıl pırıl yaşamının yüzleri ikilisi. Ama Man Ray yabir beyazlık içerisindeler. arasında bir gezinti. şamı boyunca hangi yazaSerginin sonuna geldiğimizde belrı, şairi, oyuncuyu, felsefeciyi, ressamı, fotoğrafçıyı, müzisyeni, besteciyi karesine aldıysa, onları “ölümsüzlük”le ödüllendirmiş. National Portrait Gallery’de (Ulusal Portre Galerisi) sanatseverlere ulaşan “Man Ray: Portreler” sergisi, onun yaratıcılığı ve sanatsal becerisini gözler önüne seriyor. Man Ray’in 192128 dönemi fotoğraflarından çok geniş bir yelpaze sunuluyor sergide. 1923’te gencecik, 24 yaşında bir Hemingway görüyoruz. Öyle genç ki, ilk romanı “Güneş de Doğar”ı (1926) yazmaya başlamasına iki yıl var. Sonra, 1922’de elini başına koymuş yere bakan bir James Joyce çıkıyor karşımıza, tam 40 yaşında. 1923’te 42 yaşında bir Picasso görüyoruz. Man Ray, Picasso’nun bu ilk fotoğrafını çektiğinde şöyle demiş: “Bu fotoğYıl 1968. Catherine Deneuve 25 yaşında. raf, adamın ciddiyetine, (Man Ray Trust ARSADAGP / DACS) inatçı görünüşüne işaret ediyor, siyah gözleri bakanı tutsak ediyor.” Yüksek yakalı gömki de en beklenmedik fotoğrafla karşılaşıyoleği, kravatı, beş düğmeli yeleği, yan bakışı, ruz. Yıl 1968. 25 yaşında sağlam duruşuyla yün hırkası, elleri ceplerinde, arkasındaki dubir Catherine Deneuve. Man Ray bu fotoğvarda resimleriyle birlikte fotoğraflanmış Pirafı The Sunday Times dergisinin kapağı için casso, “Bekliyorum, hadi çek, bugün daha çekmiş. Man Ray yapımı objelerle çevrelenyapmam gereken çok iş var” der gibi. miş; Deneuve’ün kulaklarında kocaman altın 1925’te Jean Cocteau son derece şık ve kaplama spiral küpeler, önünde piyonsuz bir yakışıklı, ahşap bastonu, iki yana açılmış basatranç tahtası ve kitap görünümünde bir takı caklarının üzerine koyduğu dirsekleri, sağa kutusu… Kitabın sırtında “Lèvres d’Or” ibadoğru akıp giden bakışıyla. resi okunuyor. Fotoğraf bir yıldızın doğduğu19291937 dönemi Paris fotoğrafları dona tanıklık ediyor. ğal olarak Lee Miller ağırlıklı. Man Ray’e bir Sergiyi gezerken bu ünlü sanatçıların dünsüre asistanlık yapan, ardından sevgilisi olan yasına giriyoruz. Onları daha içten bir ortamMiller’ın fotoğrafları genç olmanın aslında tanıma olanağını buluyoruz. Ama Man da güzel olmak olduğunu gözler önüne seriRay de ne şanslıymış ki, böylesine yaratıcı, yor. Bebek gibi yüzü, pırıl pırıl cildi, kısa kekendi dönemlerine yön vererek geleceği bisilmiş saçı, gözleriyle kaşlarının yüzünde yaçimlendirmiş insanlarla dost olmuş, özellikrattığı sakin harmoniyle olağanüstü bir kadın le Paris kültür yaşamındaki ünlülerin hemen beliriyor çerçevelerin içinde. Özellikle de Lee hepsini görüntülemiş. Miller’ın Man Ray’den ayrıldığı gece çektiği ([email protected]) Beyoğlu’ndaki Emek Sineması’nın kapatılmasını protesto eden bir grup, restorasyon çalışmaları süren binayı işgal etti. Sinemaseverler, Emek Sineması’na bir kez daha sahip çıktı. İstanbul Film Festivali’nin dün gerçekleştirilen ikinci açılışında, saat 17.00 sularında Emek Sineması önünde toplanan yaklaşık 50 kişilik grup, “Festival açılışını olması gereken yerde, inadına Emek Sineması’nda yapıyoruz” şeklinde açıklama yaptı. Ardından, SİYAD Başkanı Tunca Arslan, “Emek’i yıkanlar, destek olanlar tarihsel utançlarıyla baş başa kalacaklar” dedi. Festivalin Beyoğlu’nda salon bulamama riskiyle karşıya olduğunu belirten Arslan, dört yıllık mücadelenin Emek’in yıkımı ertelettigini söyledi. Atilla Dorsay ise Emek’in yıkılmasını akıl ve vicdanla açıklamanın mümkün olmayacağını söyledi. Dorsay, Emek yıkılsa da herkesin ortak belleğinde yaşayaca ğını sözlerine ekledi. Ardından, grup inşaat alanı haline getirilen binanın kapılarını kırıp, “Emek Bizim İstanbul Bizim” diyerek içeri girdi. Bunun üzerine Demirören AVM’nin önünde bekleyen çevik kuvvet ekipleri de, Emek’in girişini kapattı, içeri girenleri dışarı çıkarma teşebbüsünde bulundu. İçeri giren grup daha sonra binanın üst katlarına çıkarak pankart açtı. Bu sırada bando takımı da içeri girerek müzik yapmaya başladı. Oyuncu Defne Halman, binanın içinden yaptığı konuşmada, “İstanbul Film Festivali’nin açılışına hoş geldiniz. Bugün çok mutluyuz festivalimizi Emek Sineması’nda açıyoruz” diyerek, sembolik bir konuşma yaptı. İçerideki grup, dışarıdakileri çağırsa da polis buna izin vermedi. Dışarıdaki grup ısrar edince, polis kaskları ile biber gazını hazırladı. Bunun üzerine dışarıdaki grup, sloganlarla içeriye destek verdi. İçerideki grup da, bir süre sonra dışarı çıktı ve birlikte slogan attılar. ‘Sansürcü yaklaşıma yeni örnek’ CEREN ÇIPLAK İBBŞT, Yücel Erten çevirisi iki oyunu genel repertuvara almayı reddetti Tiyatro oyuncusu, yönetmeni, yazar Yücel Erten, çevirdiği iki oyunun İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları (İBBŞT) Edebi Kurulu’nun genel repertuvara almayı reddettiğini Facebook sayfasından duyurdu. Tiyatro dünyasında durum ciddi bir sansür olarak tanımlanarak oyunların genel repertuvara alınmamasının, hiçbir zaman İBBŞT’de sahnelenemeyeceği anlamına geldiği belirtiliyor. Yücel Erten’in Çek yazar Oldrich Danek’ten çevirdiği “Savaş İkinci Perdede Çıkacak” adlı oyunu 1998’de Bursa Devlet Tiyatrosu’nda, 2007’de İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda, 2011’de Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nda sahnelenmişti. Alman yazar Hans Ostarek’in “Don Quijote’nin Maceralarının Dostları Tarafından Temsili” ise Ankara Sanat Tiyatrosu’nda 2005’te, İzmir Devlet Tiyatrosu’nda da geçen sezon sahnelenmişti. Yücel Erten durumu, “Tiyatroda sansürcü yaklaşıma yeni bir örnek” olarak nitelendir di. Yücel, Facebook sayfasından İBBŞT yönetimine “Sayın Belediyebeyler” diye seslenerek şu ifadeleri kullandı: “Sanat yönetimini paylaşan sanatçı dostlar, bu nasıl bir akıl?.. Beni geçin bir kalem, kimlere karşı nasıl bir ayıp işlediğinizin farkında mısınız?.. Bir tiyatronun var oluşunu haklı kılan nedenlerin en başında ‘ne söylediği’ gelir, sonra da ‘nasıl söylediği’. Tiyatroların ne söyleyeceği konusunda bu türden mekanizmalarla vesayet altında tutulması, akıldışı ve çağ gerisidir.” İŞTİSAN (İstanbul Şehir Tiyatroları Sanatçıları Derneği) Başkanı Levent Üzümcü ise şu ifadeleri kullandı: “Meselenin çeviri problemi olduğunu düşünmüyorum. Esas mesele, aklı, fikri, vicdanı hür, dünya yazarlarının oyunlarına karşı bir tavır. Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu şartları olumlayacak bir tiyatro oyunu daha yazılmadı. Yazıldığı zaman ne anlatacaksa o oyunun yazılmasını bekliyorlar, o oyunları sahnelemek üzere.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle