13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 MART 2013 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 11 püskürtülebilirler? Evet iktidara gelişlerini, iktidarda büyümelerini en çok kadın üzerinden siyaset yapmaya, kadın gücü, emeğine borçlu iktidarlarında nasıl oluyor da Türkiye bilimsel verilerle kadına yönelik şiddet, vahşet başta yaşamın her alanına dönük geriye gidişi, hakların kaybedildiği bir süreci yaşıyor? Vitrinde, medyatik gündemde tam tersine gelişmeler, çalışmalar söz konusu iken... Kotadan önemli sayılarda kadın milletvekili gelmiş, partinin her kademe örgütlenmesinde görev almış kadın oranları hafife alınmayacak oranlarda yükseliş gösterirken... Kadın örgütlenmeleri, yeni seçimlere yönelik olarak da daha çok kadının görev almasını sağlamak için eğitim çalışmalarını başlattılar. Tartışmasız siyaset, çalışma, toplumsal yaşamın her alanında kadınların özel desteklerle çok daha yüksek oranlarda yer almalarının savaşımı verilecek. Gelin görün geçmiş yaşanmışlıklar, alınmış dersler, ödenmiş bedellerden sonra, kendi adıma, vitrinde kadın kimliği ile kadın hakları içeriğine bakılmaksızın verilmiş savaşımların sonuçlarından giderek daha çok kaygılanıyorum... Kadını yeniden oluşumda, toplumsal kavgada en başarılı kullanan İran şeriatına bakabiliriz... Güç, taze kan katmada, kadını çok başarılı siyasette, sokakta kullanırlarken, kadına özel kotaları oluşturmada rekor kırdılar. Üniversitelere yüzde 60’lara varan kadın kotaları ayırdılar. Sonra biat kültüründe çok daha etkin kullandıkları bu kadınlarla siyasal güçlerine güç katmış olarak, kadını yine ikinci sınıf insan sayarak, bu kez çok sayıda kadın dolmuş üniversite bölümlerini tamamen kadınlara kapattılar... İngiltere’de İşçi Partisi sendikalarla, sosyal devlet ideolojisi ile bağlarını koparırken kadın vitrinde, çoklu sayılarla kadını siyasete sokarak toplumu uyutmadı mı? Kirli savaşın suç ortaklığını kolayca saklamadı mı? Bizde geçen gün bir etkinlikte, rol model oluşturmak üzere, en vitrinde, en çağdaş görünümlü, eğitim ve siyaset biliminde çok iyi yetişmiş iktidarlarının örnek kadın siyasetçilerinden biri ders veriyordu. Satır aralarında, dehşetle, tek lidere bağlılık, otoriteye sınırsız uyum, iş yapma, zaman kazanma adına demokrasinin olmazları arasındaki yasama, Meclis bağımsızlığından vazgeçilmesi gerektiği, diktatoryal eğilimdeki önerilerini dinledim... Kadınlar kullanılarak, kadın hakları üzerinden siyasette, kadın hakları gibi pazarlanıp, kadın haklarının gaspı sonuçlarını veren siyasetteki günümüz uygulamalarının sorgulanması bile henüz gündemimizde değil. Medyamız bu yılın kadın hakları atağıyla basın özgürlüğünün gasp edilmesindeki suç ortaklığını mı kapatmaya çabalıyor?.. Çelik’in 800 lira ile bal gibi geçinilir iddiasına emekçiden sert yanıt: Asgari ücretli 8 gün aç Bugün yine açız u DİSKAR’ın Kasım 2012 verilerine göre Türkiye’de dört kişilik bir işçi ailesi için açlık sınırı 1061, yoksulluk sınırı da 3354 TL olarak gerçekleşti. Bu veriler bile asgari ücretlilerin ayın en az 8 gününü aç geçirdiklerini ortaya koyuyor. OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA Kadınla, Kadın Hakları Gaspı... Öncelikle dünyada kadın hakları savaşımının, emekçi kadınların öncülüğü, örgütlülüğü ile insan hakları savaşımında özel gündeme girdiği gerçeğinin altını çizelim. Emekçi kadınlar eksenli birinci milat Amerikan işçi kadınlarının kanlı bastırılan başkaldırıları. İkincisi tek kutuplu dünya düzenine geçişte, İngiltere’de maden işçilerinin direnişinde kadınların ağırlıklarını koymalarıyla, nüfusun yarısı kadın gücü, dinamiğinin yeniden keşfedilmesi. Elbette emek odaklı çoğunlukla feministlerin buluşmaları, ortak savaşım cephesi, ilkeleri oluşturmalarıyla, örgütlü, olumlu adımlar atılabilmiş, sonuçlar alınabilmiştir... Yine de bu kadar uzun soluklu bir hak savaşımının sonrasında, ortalama 80 yıllık bir geçişten sonra, 1980’li yıllarda nerede ise sil baştan yola çıkılmak zorunda kalınmasını öncelikli sorgulamak noktasındayız. Daha da önemlisi, 1980’li yılların atağının üzerinden ortalama bir 30 yıl sonra, sayısız önemli kazanımı sayabilecekken, bugün geldiğimiz noktada, hem dünya hem de ülkemiz için, kadın haklarının kitlesel kazanımlarında 30 yılın gerisine düşmüş olmayı nasıl açıklayacağız? 1980’li yılların kadın hakları savaşımı atağında, başta BM kadın ayrımcılığı sözleşmesinin kabul edilmesi, günümüze kadar çok önemli hak kazanımlarını getiren yasal değişiklikleri, ortak cephe ve savaşımla gerçekleştirmeyi başarmış bir kadın örgütlülüğümüz varken, bugün kadın hakları gelişim değerlendirmelerinde Türkiye en yaşamsal alanlarda neden bu kadar ağır ölçeklerde gerilerde bir yerlerde? HHH Okur yazar olmayan kadın sayımızda bile artışlar görülüyor, kadın için ortalama eğitim alınabilen yıllar geriye gidiyor. Kadına yönelik şiddet, vahşet boyutlarında tırmanabiliyor... Çalışan kadınların çalışma koşulları olumsuzlaşır, ucuz emek olarak kuralsız çalıştırılmalarında artışlar yaşanırken, krizlerden de daha ağır vurulan kadın emekçiler oluyor. Eğitimliler de içinde olmak üzere kadın işsizliği, sosyal dampingten daha ağır pay alma katlanıyor. Emeğin haklarının genel geriye püskürtülmesinde, çok daha savunmasız konumdaki kadınların çok daha ağır hak kaybetmeleri kader gibi bir sonuç denebilir... Ya siyaset, en çok da sağ siyasal akımlar 1980’ler sonrası kadın gücü ve dinamiğini çok daha etkili kullanıyorlarken, kadın toplumsalsiyasal yaşamda, kavgada etkin rol almışken, kadınlar yaşamın her alanında böylesine ağır geriye u Rapora göre asgari ücret bu haliyle asgari geçimin dörtte birini karşılamaya yetmiyor çünkü dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının yüzde 23.4’ünü karşılayabiliyor. Asgari ücret dört kişilik aileyi ancak bir hafta geçindirebiliyor. ‘Çelik ya hesap bilmiyor ya da hiç aç kalmadı‘ Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in asgari ücretle bal gibi geçinilebileceğine dair yaptığı açıklamayı kendileri ile ‘dalga geçmek’ olarak niteleyen sağlık emekçileri, dün Çelik’i özür dilemeye çağırdı. Ayrıca DİSKAR’ın TÜİK verilerinden yararlanılarak hazırlanan asgari ücretlilerin durumunu ortaya koyan bir rapor ile asgari ücret çalıştayı metni açıklandı. Rapora göre Türkiye’de 16 milyon ücretli çalışan var. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre ücretli çalışanların yüzde 47’si asgari ücretli. Asgari ücreti ilgili yasada “İşçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret” şeklinde tanımlanmasına karşın asgari ücret bu ihtiyacı karşılama konusunda son derece yetersiz kalıyor. DİSK AR’ın Aralık 2012’de yayımladığı açlık ve yoksulluk sınırı raporu asgari ücretin bu sınırın altında kaldığını gösteriyor. TÜİK Hanehalkı Harcama Kalıbı, TÜİK madde fiyat ortalamaları ve 4 kişilik bir ailenin sağlıklı bir biçimde alması gereken kalori miktarı üzerinden hesaplanan beslenme kalıbı dikkate alınarak hazırlanan rapora göre, Aralık 2012 itibarıyla 4 kişilik bir aile için açlık sınırı 1061, yoksulluk sınırı da 3354 TL olarak gerçekleşti. Asgari ücret bu haliyle asgari geçimin dörtte birini karşılamaya yetiyor. Rapora göre TÜİK’in önerdiği asgari ücretten bile 290 lira eksik olan asgari ücretle emekçi enflasyona yeniliyor. Alım gücü her geçen gün azalan işçi her geçen gün daha az gıda ve enerji tüketmeye zorlanıyor. Bir önceki yılın kasımı ile geçen yılın kasım ayı karşılaştırıldığında ekmek karşısında alım gücünü yüzde 1.23 yitiren asgari ücretli, fiyatı nedeniyle kırmızı ete tercih ettiği tavuk etinden bir önceki yıla göre 3 kilo daha az yiyebiliyor. Enflasyona yeniliyor Ekonomi Servisi Faruk Çelik’in sözlerine Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası (Dev Sağlıkİş) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Sayın Çelik ya hesap yapmayı bilmiyorsunuz ya da aç kalmayı” sözleriyle yanıt verdi. Yazılı bir açıklama yapan Çerkezoğlu, Çelik’e açlık sınırının 1061, yoksulluk sınırının ise 3 bin 354 lira olduğunu hatırlatarak “Bakan’ın 800 TL’ye yuvarladığı 770 TL’lik asgari ücret Türkiye’de 16 milyon ücretli çalışanın yüzde 47’sinin ücreti. SGK kayıtlarına göre neredeyse 8 milyon emekçi asgari ücret alıyor. Peki bu ücretle geçinebiliyor mu? Hayır” dedi. Çerkezoğlu, Bakan Çelik’in de gerçekleri bildiğine dikkat çekerek açıklamanın asıl önemli noktasının asgari ücretin belirlenmesinde temel kriterin emekçiler değil patronların rekabet avantajı olduğunu ortaya koyması olduğunu belirtti. “İşte bu nedenle AKP hükümetinin sendika ve işveren temsilcileri ile bürokratlardan oluşan asgari ücret tespit komisyonunun hiçbir meşruluğu yoktur” diyen Çerkezoğlu çünkü ücretlerin özünde patronların çıkarının gözetilerek belirlendiğinin, bunu bu komisyona başkanlık eden en yüksek mercinin bizzat kendisinin itiraf ettiğinin altını çizdi. Emekçi ne istiyor? l Asgari ücret devletin toplumla yaptığı en büyük toplumsal sözleşme olduğundan emekçilerin söz ve karar sahibi olabildiği bir süreçle belirlenmeli. l Asgari ücret en düşük memur maaşı ile eşitlenmeli, açlık sınırının altına düşürülmemeli. l Asgari ücretli çalışanlar için elektrik, su, doğalgaz kullanımı asgari ihtiyaç sınırına kadar ücretsiz olmalı. Sabah 06.0009.00 ile akşam 18.00–21.00 saatleri arasında ulaşım ücretsiz olmalı. l Eğitimde hiçbir ad altında para alınmamalı, eğitimin okul dışı giderleri de devlet tarafından karşılanmalıdır. Sağlık tümüyle parasız olmalı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle