10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 MART 2013 SALI HABERLER CUMHURİYET SAYFA 5 AKP’nin taslak raporunu komisyon üyelerine bile vermeme kararı tepki çekti Uludere’ye karartma AYŞE SAYIN Özgürce Yaşamak İçin... Bir toplum düşünün; kin, nefret, intikam ırmağında yıkanan. Ölümlere alışmış! Kıyımları önemsemeyen! Çocuklarının aydınlık sabahlarda uyanmasını istemeyen! Yok olan hayatları hiçe sayan... Kendi öz çocuklarının ölümüne seyirci kalan! Bir toplum düşünün acının sarmalında yaşamaya tutunmuş. Gözlerini yummuş, akan kanı görmeyen! Sevgisiz! Neden seyirci kalıyor o toplum toplu ölümlere, akan kana, teröre? Niçin unutkan? Balgat’ı, Bahçelievler’i unutuyor, 12 Mart’ın, 12 Eylül’ün üzerine bir sünger çekiyor... Maraş, Sivas, Gazi, İzmir İnciraltı... Başbağlar! Bir yılda unutturulan Uludere! MuşBingöl yoluna kurulan mayınlı, bombalı tuzaklar, bir otobüs Mehmet, bir minibüs polis... Sekizer sekizer kalkan şehit cenazeleri... Üç şehidimiz var, beş terörist etkisiz hale getirildi... Türk ve Kürt anaları, babaları, kardeşleri... Şırnak’ta bir Kürt ananın çığlığı: “Bir oğlum askere gitti, diğeri dağa çıktı...” Vicdanınız sızlamıyor mu? ??? İnadına yazacağım savaş değil, barış istediğimi... Tıpkı sevgili Umur Talu gibi... İnadına! Kin, nefret, intikam ırmağında her sabah yıkananlara inat! Şovenizmin kanlı bataklığına düşmüş olanlara karşı... Analar için, babalar için, çocuklar için inadına yazacağım! İkiyüzlü soytarılara, tarikatçılara inat yazacağım... Anlayan anlayacak! Din pazarlamacılarını, kafatasçıları, kan emicileri, katilleri, tetikçileri yazacağım hep! Uğur Mumcu, Turan Dursun, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy cinayetlerini işleyenlerden hesap soracağım gücüm yettiğince. O karanlık güçleri, devlet içinde örgütlenen çeteleri yazacağım. Musa Anter, Necip Hablemitoğlu, Mehmet Sincar, Vedat Aydın, Hrant Dink suikastlarının üzerini örtenlerden, gladyodan... ANKARA Uludere olayında hükümet ve Genelkurmay’ı “sorumluluktan” kurtarma peşindeki AKP’nin, konuyu incelemek üzere TBMM İnsan Haklarını İnceleme Alt Komsiyonu’nda “sızma” gerekçesiyle taslak raporu komisyon üyelerine vermeme kararı alması, muhalefet partili üyelerin tepkisine yol açtı. CHP ve BDP’li komisyon üyeleri, taslak raporun komisyon üyelerine verilmemesinin “kabul edilemez” olduğuna dikkat çekerek, “AKP Uludere’yi kamuoyundan kaçırmaya çalışıyor. Gizlilik kararı kaçmak içindir” değerlendirmesinde bulundular. Uludere’de yaşamını kaybeden yurttaşların olayın “siyasi sorumlusu” olarak Başbakan Tayyip Erdoğan’ı suçlaması üzerine, olayla ilgili tavır değişikliğine giden AKP, 15 ay sonra “taslak rapor”u tamamlayabildi. Komisyonun yarınki toplantısında taslak raporun ele alınması planlanıyor. Ancak AKP’li Alt Komisyon Başkanı İhsan Şener, “koordinasyon eksikliği, yerel ve askeri makamlar arasındaki koordinasyon kopukluğuna” bağladığı Uludere olayıyla ilgili hazırlanan raporun, basına “sızmaması” için komisyon üyelerine dağıtılmayacağını belirtirken, bunu da TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in “ricasına” bağlaması dikkat çekti. Şener, Akşam gazetesine verdiği demecinde, Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun raporunun basına sızmasını bu karara gerekçe gösterdi. Ancak komisyonun muhalefet partili üyeleri, geçen haftaki toplantıda bir “gizlilik kararı” alınmadığına, Şener’in “bu yöndeki eğilimini” ortaya koyduğuna dikkat çektiler. CHP’li Uludere Alt Komisyonu Üyesi Levent Gök, alt komisyon toplantısının zaten basına kapalı yapıl ‘Toplumdan kaçırılıyor’ dığını, ancak komisyon raporunun “sızma” gerekçesiyle üyelere dağıtılmamasının kabul edilemez olduğunu söyledi. Uludere’de yaşamını yitirenlerin yakınları ve kamuoyunun komisyonun Uludere olayıyla ilgili kararını beklediğine işaret ederek, “AKP, Uludere olayını başından beri kamuoyundan kaçırmak için elinden geleni yapıyor. Önce komisyon uzun süre toplatılmadı. Şimdi de gizlilik adı altında toplumdan kaçırılmaya çalışılıyor. Kamuoyu, aileler komisyon raporunu bilme hakkına sahiptir: O nedenle biz komisyonda bu kara ra itiraz edeceğiz” diye konuştu. BDP’li Komisyon Üyesi Ertuğrul Kürkçü, Şener’in yaklaşımının son derece yanlış olduğunu belirterek, “Gizlilikler kaçmak içindir. Kim alıyor bu kararı? Neymiş gizli olan tartışmalar yansımasın. Ben bunun doğru bir yaklaşım olmadığını komisyon toplantısında da söyledim. Rapor bize verilmezse ben rapor hakkında nasıl görüşlerimi dile getireceğim, muhalefet şerhini yazacağım? Böyle bir yaklaşımı asla kabul etmeyiz” dedi. ‘Kürkçü’den tepki Davut Bağıstani ‘Erdoğan çözeceğiz diyor, ikinci gün uçaklar bombalıyor’ dedi ‘AKP Kürtleri kandırıyor’ MHP’Lİ VURAL’DAN BAŞBAKAN’A: ÖZGÜR ULUSOY Ne taahhüt ettin açıkla ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, genel af tartışmalarına sert çıktı. TBMM’de basın toplantısı düzenleyen Vural, “Bugün AKP’nin dostu PKK, İmralı, BDP olmuştur. AKP kılavuzları sürekli MHP’ye ve milliyetçiliğe saldırıyor, milletin ruhunu teslim almak istiyorlar. Direnen tek kale MHP kalmıştır, Başbakan’ın rahatsızlığının nedeni budur. Ne taahhüt ettin, bunu çık açıkla” dedi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a “idrak yolları enfeksiyonu” teşhisi koyduğunu söyleyen Vural, “İmralı canisine ‘eski terörist’ diyor. Herhalde bundan sonra hükümetin koalisyon ortağı olacak, öyle görünüyor” dedi. Genel af tartışmalarına da değinen Vural, “Başbakan şimdiye kadar hangi sözünü tuttu, Başbakan’ın söylediği sözler birbirini tutmuyor ki. ‘Silahlarıyla yurtdışına gitsinler, biz de yardımcı olacağız’ ne demek? Af değil mi? Doğrudan af. Buna bukalemun siyaseti deniyor. Ayrıca devlete karşı suç işleyenleri affetmeye hazırlanıyorlar, Başbakan’ın sözünden bu anlam çıkıyor” dedi. HÜDA PAR: PKK Kürtlerin temsilcisi değil MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Hizbullah’a yakınlığıyla bilinen Hür Dava Partisi (Hüda Par) İmralı süreciyle, PKK’nin çıkarları uğruna bütün Kürtlerin haklarının feda edilmemesini istedi. Açıklamada İzmir’de kurulması planlanan “anne sütü bankası” ile “nesebin kirleneceği” ileri sürüldü. Hüda Par’dan yapılan yazılı açıklamada “Elinde silah bulunduran taraf PKK olduğu için silahlı çatışmaların durdurulması ve sonlandırılması için yapılan girişimleri olumlu bulmaktayız. Ancak Kürtlerin sadece bir kısmını temsil eden PKK’nin Kürtlerin tek temsilcisi olarak görülmesini ise yanlış görmekteyiz” denildi. Erbil’de İsrail Kürt Enstitüsü başkanlığını yürüten ve iki taraf ilişkilerinin gelişmesi için İsrael Kurd isimli bir dergi çıkaran Davut Bağıstani, Ankara’nın “barış istediğinde ciddi olduğuna inanmadığını, Erdoğan’ın halkı kandırmaya çalıştığını” öne sürerek bu politikayla bölgeye hâkim olma hedefinin güdüldüğünü kaydetti. Ankara’nın BDP’yi zayıflatmaya çalışmakla suçlayan Bağıstani, “Devlet senin baban, benim düşmanım, bu olmaz” diye konuştu. Suriye’de taraflar arasındaki görüşmelere katılan ve Ankara’yı Suriye politikasını da ağır dille eleştiren Bağıstani burada “ırkçı ve mezhepçi” bir politika izlendiğini söyledi. “Türkiye’nin bu konuda ciddi olmadığı sonucuna nereden vardınız” sorumuza “Türkiye kendi elinde değil. Kontrolleri bazı yerlerin elinde, herhalde yanlış yola gidiyorlar, bu benim kanaatim” yanıtını veren Bağıstani şöyle konuştu: “Yani birkaç gün önce Erdoğan çıktı dedi, bize neye mal olursa olsun biz bu sorunu çözeceğiz, biz böyle yapacağız, analar ağlamasın; böyle konuştu, ikinci günü uçaklar bombaladı, 4 arkadaşı şehit ettiler, bu böyle olmaz. İrlanda ve İngiltere arasında, Bask ve İspanya merkezi yönetimi arasında barış nasıl oldu biz gördük, hatta Filistinle İsrailliler arasındaki Oslo sürecini gördük, barış bu şekilde olmaz, bu kandırmaktır, Türkiye Kürtleri kandırıyor. Türkiye’nin yaptığı hem İslami ahlaka, hem siyasi ahlaka uzak.” ‘Ülkendeki özgür vatandaşa niye tahammül edemiyorsun’ Basında çıkan, İsrail’in süreci baltalamaya çalıştığı, kendisinin de aracılık ettiği iddiaları için “yalandır” diyen, İsrail devletinin pek bir tutumunun olmadığını öne süren Bağıstani, bu konuda en tehlikeli taraf olarak İran’ı gördüğünü, İran’ın güçlü bir Türkiye, dolayısıyla bu sorunun çözümünü istemediğini belirtti. Bağıstani, İstanbul’da İsrailli bir heyetle görüştüğünü kaydetti. Türkiye’nin Suriye’de, sınır bölgesinde hem mezhep hem ırkçılık üzerine kurulu bir politika izlediğini öne süren Davut Bağıstani, “Başka ülkelere özgür ordu yapıyorsun da kendi ülkendeki özgür vatandaşa niye tahammül edemiyorsun” diye sordu. Bağıstani TSK’ye ait araçlarla Suriye’ye militan taşındığını gördüğünü sözlerine ekledi. Vicdanı nasırlaşmışları, ırkçıları bir bir yazacağım! Siyasal iktidarın medya üzerindeki baskısını, hukuksuzluğu... Adalette eşitsizliği! Zindanları! Tek kişilik hücrelerde yatan üniversiteli gençleri! Hep gündeme getirip unutturmayacağım... ??? Gazetecileri! Bilim insanlarını! Siyasetçileri! Hiçbir suçu olmayan askerleri! Suçluyla suçsuzların aynı torbaya konulduğunu! Cumhuriyet’e bombalı saldırı yapan, kanlı danıştay saldırısını gerçekleştiren cani Alparslan Arslan’la, İlker Başbuğ, Doğu Perinçek, Balbay, Yalçın Küçük, Tuncay Özkan, Hikmet Çiçek, Turhan Özlü ve Haberal’ın aynı davada yargılandığını... Bıkmadan usanmadan yazacağım! ??? Yazacağım, bir ayağı medyada, siyasette olan istihbarat elemanlarını... CIA Türklerini, CIA Kürtlerini yazdığım gibi... Soyguncuları, vurguncuları, talancıları. Yolsuzluğu, yoksulluğu! 10 yılda yaratılan sadaka toplumunu! Hayatın içinde olup bitenleri, siyaset cambazlarını... ??? Kadın sorununu! Cinsel ayrımcılığı! Nerede olursa olsun kadınla erkek arasındaki eşitsizliği. Kız çocuklarının eğitimden yararlanamadığını... Ülkesine göre kadının özellikle siyasette, işkollarında erkekle eşit olmadığını... Kadının doğasını... İçi boş inançları! Avrupa’da kadınların devrimini, üçüncü dünya ülkelerindeki yerlerini... Kadınların hâlâ neden sömürüldüğünü... Son 60 yıldır kadının Türkiye’deki yerini, töre denilen o vahşeti! Kadının acılarını, hüzünlerini, kadın cinayetlerini... Yaşamın mavi bir atlasa benzediğini, doğayı, çiçekleri, böcekleri, hayvanları sevmenin insanlık olduğunu anlatacağım... Çünkü toplumun parçalanmasını değil, tümleşmesini istiyorum.... ??? Bu yüzden her türlü ayrımcılığa karşıyım! Savaştan değil barıştan yanayım. Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere bıraktığı laik demokratik cumhuriyetin tüm yurttaşlarının, etnik, dinsel, mezhepsel kimlikleri farklı olsa da “eşit yurttaş” olarak özgürce yaşamalarını istiyorum... Anayasa komisyonunda ‘İmralı’ gerilimi AYŞE SAYIN ‘Süreç çökerse 6 bin PKK’li 100 bini geçer’ Ankara’nın sözlere tahammül edemediğini, “silah bırakmadan bir şey yapmıyoruz” dediğini belirten Bağıstani, “Baba biz deli değildik, bu dağa çıkanlar deli değil. Bu çocuklar dağa gitmeye zorlandı” dedi. “Benim tahminimce Sayın Öcalan bazı ciddi şeyler konuştu ve iletti” diyen Davut Bağıstani, “süreç çökerse ne olur” sorumuza da “Bazen 3 bin bazen 5 bin bazen 6 bin PKK’liden söz ediyorlar. Ben diyebilirim, bir yere varılmazsa inan 100 bini geçer” yanıtını verdi. Sürecin taraflarının belli olduğunu vurgulayan Bağıstani, Türkleri Kürtleri anlamamakla suçlarken “Siz diyorsunuz Kürtler 35 bin 40 bin Mehmetçik’i şehit etmiş. 3. 5 milyon Kürt sakattır. Yolda ayakkabı boyacısı çocuk kimdir, Kürt çocuğudur; dilenci kimdir, Kürt çocuğudur. Devlet senin baban, benim düşmanı, bu olmaz” ifadelerini kullandı. ANKARA İmralı’ya giden BDP heyetinde yer alan ve Abdullah Öcalan’ın “vatandaşlık” tanımını bizzat yazdırdığı BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in başkanlığında toplanan Anayasa Uzlaşma Alt Komisyonu toplantısına da “İmralı görüşmeleri” damgasını vurdu. Toplantıda CHP ve MHP’li üyeler, basına yansıyan İmralı tutanaklarına dikkat çekerek, yeni anayasa takviminin “İmralı ile yürütülen müzakereye bağlanmasını kabul edemeyeceklerini” ifade ettiler. CHP’li Atilla Kart, “bu sürecin figürü olmayız” deyince Önder, CHP’nin Kürt sorunu konusundaki tavrını eleştirerek, “Kürt Halkı diye başlayan cümleyi CHP grubunda söylesen üzerine yürüyecek en az 50 kişinin adına ben şimdi burada sayarım” demesi gerginliğe yol açtı. Toplantının başında söz alan CHP’li Kart, AKP ile BDP arasında “ayrıca” görüşmelerin yapıldığına dikkat çekti. Bu görüşmelerin başkanlık sistemi üzerinde yoğunlaştığını belirten Kart, bu anlayışla yürütülen görüşmelerde toplumsal barış ve demokrasinin tesisinin mümkün olmayacağını belirtti. “Üniter yapının ihlal edilmemesi, Türkiye’ni çıkarlarını sıkıntıya sokacak angajmanlara girilmemesi” koşuluyla sürece sıcak baktıklarını kaydeden Kart, iyi niyetli desteklerine karşın AKP’nin kendilerine destek vermediğine işaret etti. Görüşmelerin perde arkasında bir şey olmadığını belirten Önder, BDP’nin de “ülke bütünlüğü ve ortak vatanı” esas aldığını söyledi. betersin’ ‘Şimdi ordudan BDP’li Canan’ın Türk bayrağı hassasiyeti RİYAD (AA) Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Riyad’daki resmi temaslarının ardından Abu Dabi’ye geçerken uçakta Türk işadamlarıyla sohbet etti. Çağlayan, BDP Hakkâri Milletvekili Esat Canan’ın otelde Türk heyeti olmasına rağmen Türk bayrağının bulunmadığını fark ederek otel yöneticilerine kızarak Türk bayrağı taktırdığını bildirdi. Bağıstani, Erdoğan’dan farklı odaklar olup olmadığı sorumuzu yanıtlarken de “Türkiye’de Erdoğan’sız bir şey olmaz. Bomba yağdırın teklifi gelir ama Erdoğan onaylamazsa olmaz. Türkiye’de gerileme olunca, 12 Eylül dönemi gibi bir şeyler olunca, bu yük hep ordu üzerindeydi; ordu şunu yaptı, ordu bunu yaptı, artık o süreci geçtik; şimdi kim yapıyor? Erdoğan yapıyor. Önce her ‘Genel af’ halk desteğini azaltma amaçlıymış ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, “genel af” tartışmasını “Halkın sürece verdiği desteği azaltmaya dönük adım” olarak değerlendirdi. Bozdağ, katıldığı bir etkinlik sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtladı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun süreç başlarken yaptığı “kredi açıyorum” açıklamasına gönderme yapan Bozdağ, “Bugün ortaya çıkan açıklamalara baktığınızda da bu destek değil, belli bir süre eleştirmemek gibi bir yaklaşımı gösteriyor. CHP samimi davranmıyor. Böylesi bir ortamda CHP Genel Başkanı’na düşen şey bu sürecin arkasında olduğunu ifade edip, sürece destek vermektir” dedi. şeyi her pisliği ordunun üzerine atıyorlardı, şimdi ordudan daha betersin. Şahsen bu anlayışla barış süreci sonuca gitmez” ifadelerini kullandı. Bağıstani, Erdoğan’ın bu politikayla iki şeyi amaçladığını düşündüğünü belirtirken “Kürdistan’da, Diyarbakır, Mardin’de toplumsal baskıyı söndürmek, halkın tep kisini düşürmek, halkı kandırmak, hareketi bastırmak istediğini, böylece oraya hâkim olmak istediğini” öne sürdü ve bu durumu “tahrikkâr” olarak niteledi. Bağıstani’ye göre Ankara’nın bir planı da BDP’yi zayıflatarak yok etmek, bunun için de her şeyi BDP’nin üstüne atmak; Kandil, İmralı ve BDP’yi bölmek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle