14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 MART 2013 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Avukat Sansal, Yargıtay’ın Bahçelievler katliamı kararına şaşırmadığını söyledi: 7 nasıl unutabiliriz. Tanık Koruma Yasası’nın 2008 yılı Mayısı’nda ilk kez çıkarılarak gizli tanık uygulamasının önünün alabildiğince açılmasının nedenini bilemiyoruz demek olası mıdır? Bir kişinin, aynı davanın hem sanığı hem açık tanığı, hem gizli tanığı olabilmesini hukuk devleti kavramı ile bağdaştırmak, ancak Türkiye’deki hukuk anlayışı ile gerçekleştirilebilecek bir garipliktir. Gerçekte var olan terör örgütü ile hâlâ sanallığı giderilememiş bir örgüt için yaratılan değişik yaklaşımlara ancak bir guguk devletinde rastlanabilir. “Silahlı Terör” kavramını, Terörle Mücadele Yasası’nın 1’inci maddesinden başlayarak açık seçik belirlemeden ve 6 ile 7’nci maddelerini yürürlükten kaldırmadan, “Bu örgütten ben yararlanabilirim ya da bana karşılar ya, ne olurlarsa olsunlar” yaklaşımından kurtulmak, başka bir deyişle hukuk devletini yaşama geçirmek bir hayal olmaktan öteye gidemez. ??? Türk Ceza Yasası’nın en tehlikeli maddelerinin başında “Adil Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs” üst başlıklı madde geliyordu. Özellikle gazeteciler için başlatılan ya da kovuşturmaya dönüşen dosya sayısının 10 bine ulaştığı süreçte açılan dosyaların büyük çoğunluğunu bu maddeye ilişkin olanlar oluşturuyordu. Özellikle Silivri davalarının soruşturması aşamasında gazeteciler için açılan soruşturma dosyası sayısı tavan yapmıştı. Çok büyük bölümü de AKP’ye yakın yayın organlarını ilgilendiriyordu. İktidar, bu durumdaki her gazeteciyi milletvekili yapma olanağı bulamadığı için sorun 3’üncü Yargı Paketi ile çözüldü. Madde ise yürürlükte ama uygulanmıyor. Aynı mantık 4’üncü Yargı Paketi’nde de görülüyor, ama terör örgütünün yurtdışındaki liderlerinin açıklamaları suç olmaktan kurtarılamıyor. Hukuk devleti olmanın başlangıcı, uygulanmayan maddelerin kaldırılmasından geçiyor. Çünkü bu nedenle kanun devleti bile olamıyoruz. Katiller hep korundu HÜCRE ARKADAŞLARI: İLHAN TAŞCI Şimdi Guguk Zamanıdır (2) Terörle Mücadele Yasası’nda öyle bir terörist tanımı var ki. Canınız isterse gerçek silahlı teröristi masum, masumları da silahlı terörist olarak suçlamanız işten bile değildir. Geldiğimiz noktada, görevi gereği silaha sahip olan ama bunu kullanmayanla, amacı gereği silah sahibi olup kullananı aynı kefeye koymak yaklaşımı da sona ermiş bulunuyor. Şimdi geçerli olan; görevi gereği silahı olana müebbet, amacı gereği silaha sahip olana muhabbet sürecidir. İkisinin de aynı süreçte yapılabiliyor olması, hukukun yerini alan guguk nedeniyledir. ??? Anaların ağlamaması ve Türkiye’nin iç barışının sağlanmasına ancak düşük yoğunluklu da olsa silahlı saldırılardan çıkar sağlayanların karşı çıkabileceğini düşünmek doğaldır. Ancak bir hukuk devletinde bu yoldaki gelişmeleri; kimi yasa maddelerini görmezden gelmeyi, daha doğrusu yasaları delmeyi siyasetin doğal hakkı olarak görmek anlaşılabilir bir yaklaşım değildir. Terörle Mücadele Yasası’nın 6 ve 7’nci maddelerinde tanımlanan suçlar, en azından yapılan mektuplaşmaların ve terör örgütü yöneticilerinin açıklamalarının yayımlanmasının suç olduğuna ilişkin. 4’üncü Yargı Paketi bu maddelerde anılan suçların bundan böyle şiddet, tehdit ve silah kullanımı çağrısı içermemesi halinde suç olmaktan çıkarılmasını öngörüyor. Bu yumuşama daha önce yapılan yasa değişikliklerinin tersine bir duruma dikkat çekmeyi zorunlu kılıyor. Silivri davalarının (Balyoz, iddia edilen Ergenekon Terör Örgütü vs.) soruşturmaların sürdüğü ve kovuşturmaya geçilmesi aşamalarında Ceza Muhakemesi Yasası’nın 2010 ve 2012 yıllarında değiştirilmiş olmasını ‘Mete’nin çığlığını duyun’ İstanbul Haber Servisi Hayata Dönüş operasyonunu protesto ettiği için terör örgütü üyeliği suçlamasıyla tutulduğu Kandıra F Tipi Cezaevi’nde yumurtalık kanserine yakalanan 25 yaşındaki Mete Diş’in hapishaneden arkadaşları gazetemize gönderdikleri mektuplarda, “Mete bir an önce serbest bırakılmalıdır” çağrısını yineledi. Diş’in cezaevinden arkadaşı Cihan Ilgın, mektubunda, Mete’nin Maltepe L Tipi Hapishanesi’nde tek kişilik hücrede yalnız başına tutulduğunu belirterek “Haftada 2 kez 5’er saat kemoterapi tedavisi gören Mete bu tedavi sonrası baygın halde hastanede bir dakika bile bekletilmeden hücrelere atılıyor. Bu apaçık işkence öldürmeye teşebbüstür” dedi. DHKP/C operasyonları kapsamında tutuklanan avukat Günay Dağ ise iki ay öncesine kadar Diş’in avukatlığını yaptığını, şimdilerde ise aynı hücreleri paylaştığını anlattı. Dağ, “Mete yaklaşık 2.5 yıldır tutuklu. Yani bugün ceza alacak olsa bile verilecek cezanın infazının büyük bölümünü zaten tamamlamış durumda. Buna karşın tahliye edilmeyerek öldürülmek isteniyor” diye konuştu. ANKARA Yargıtay’ın Bahçelievler katliamına katılan ülkücülerin tahliyesinin temyizine bakmayı reddetmesini değerlendiren avukat Erşen Sansal, konuyu Ceza Genel Kurulu’nun görüşmemesi durumunda hukuk işleyişinin altüst olacağı uyarısında bulundu. Sansal, öteden beri katillerin hep korunup kollandığını söyledi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin ülkücü katiller Ünal Osmanağaoğlu ve Bünyamin Adanalı’nın özel afla tahliyesine ilişkin kararın temyiz yolunun kapalı olduğuna karar vermesinin ardından, 35 yıldır bıkmadan yorulmadan katledilen 7 üniversite öğrencisi adına adaleti arayan avukat Sansal ile konuştuk. TİP üyesi üniversite öğrencileri Latif Can, Efraim Ezgin, Hürcan Gürses, Osman Nuri Uzunlar, Serdar Alten, Faruk Ersan ve Salih Gevence’nin 8 Ekim 1978’de Bahçelievler’de katledilmesinden bu yana geçen yıllar içinde verilen kararların artık kendisini “hiç ama hiç şaşırtmadığını” vurguladı. Bunun nedenini ise Sansal şöyle aktardı: “En son söylenmiş laftan başlayalım. Birkaç aydır genel af söylentileri dolaşıyor. Başbakan dedi ki ‘Ben adam öldüren kişiyi affetme yetkisine sahip olamam.’ Ben yapılana edilene bakıyorum, bir kişi de değil böyle bir kinle, katliam duygusuyla, planlı bir şekilde gerçekleştirilen bir katliamın 35 yıllık sürecinden neler neler yaşandı. Katliamın mimarı, bu işi planlayan Abdullah Çatlı’nın Susurluk kazasında ölmesinin ardından o tarihlerin Başbakanı Tansu Çiller ‘Devlet için kurşun atan da kurşun yiyen de şereflidir’ dedi. O süreçte biri Meclis’te, biri Başbakanlık bünyesinde araştırma kurulu oluşturuldu. Gerek Meclis’te gerekse Başbakanlık’ta hazırlanan raporlar bizim mahkememizden saklandı. Yargı organına iletilmeyip rafa konulacak idiyse bu araştırma komisyonları neden kuruldu?” Sansal, katliamda yer ‘KUŞ YUVADAN UÇTU’ alanlardan Haluk Kırcı’nın süreç içerisinde sıklıkla “hep yanlış tahliye edildiğini” söylerken bu kişilerin hep birileri tarafından korunup kollandıklarını da dikkat çekti. O dönemde Abdi İpekçi’nin, akademisyenlerin art arda öldürüldüğünü anımsatan Sansal, “Bu olaylar o dönem içinde toplumun bilincinde acılı olaylar olarak kaldı. Günümüzde de 3. yargı paketiyle katillerin salınmasıyla gördük ki bu tutum ve anlayış hâlâ sürmektedir. Hatta ve hatta bu katiller elde hazır oldukları halde salıverilmişlerdir” değerlendirmesini yaptı. nal Osmanağaoğlu ve Ü Bünyamin Adanalı’nın Yargıtay Ceza Genel Kuru ‘Hukuku altüst eder’ Yargıtay 9. Dairesi’nin temyiz incelemesi yapmamasını eleştiren Sansal, beklentisini şöyle aktardı: “Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun bu konuda çok açık kararı var. Bu karar 14 kişiyi öldüren birisi hakkında verilmiş. Haluk Kırcı yine ‘yanlışlıkla’ salıverilmiştı. İşte bizim dikkate alınmasını istediğimiz bu kararla birlikte Kırcı yeniden yakalanarak cezaevine konulmuştu. Dairenin kararı Ceza Genel Kurulu’nun kararına aykırıdır. Yargıtay Başsavcılığı’nın itiraz etmesi durumunda genel kurulun dairenin kararının kaldırma olasılığını yüksek görüyorum. Bu yapılmadığı takdirde Ceza Genel Kurulu’nun kararı bir dairenin kararıyla ortadan kaldırılmış demektir. Hukuk mekanizmasını altüst eder.” lu’nun alacağı kararın ardından yeniden cezaevine konulup konulamayacağına ilişkin soru üzerine avukat Sansal, şu değerlendirmeyi yaptı: “Kuş yuvadan uçmuştur. Tekrar yakalanıp cezaevine konulmaları gerekçeleşir mi, gerçekleşmez mi, şu anda net yanıt veremeyiz. Geçmişte Susurluk olayı bize neyi kanıtladı; bu insanların kaçak şekilde güzelce korunup kollanarak yaşatıldıklarını. Hatta bakanlık yapanlar gidip bunların şahitliğini yaptıimilerine de servet kazandıracak işletmeler açtırıldı. Geçmişte bu durumda olup yeniden cezaevine konulma örnekleri yaşanmıştı. Eğer Türkiye bir hukuk devletiyse yasalar uygulanmalıdır. Kanuna karşı hile oluşturacak, kanunu savsaklayacak bir uygulama olamaz. Avukat olarak adaletin gerçekleşmesi için çabamızdan ödün vermeden çabalıyoruz.” Avukat Erşen Sansal EYLEM YARIN ‘Cumhuriyet’e sahip çıkıyoruz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Vatan ve Cumhuriyet Birlikteliği, yarın İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu, Türk Hukuk Kurumu Başkanı Sabih Kanadoğlu ve yazarımız Bekir Coşkun’un da konuşmacı olacağı etkinlikle yurttaşları “Vatana, Cumhuriyete ve Emeğe sahip çıkmaya” davet etti. Buluşmaya şehit aileleri ve gaziler de katılacak. Vatan ve Cumhuriyet Birlikteliği, yarın saat 13.00’te Yenimahalle Belediyesi Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde “Vatanımıza, Cumhuriyetimize ve Emeğimize Sahip Çıkıyoruz” etkinliği düzenleyecek. Etkinliğe, ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel, ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan, İstanbul Barosu Başkanı Kocasakal, Ankara Barosu Başkanı Feyzioğlu, Türk Hukuk Kurumu Başkanı Kanadoğlu, yazarımız Bekir Coşkun, Sanatçılar Girişimi Sözcüsü ve yazarımız Ataol Behramoğlu, eski Türkiye Gençlik Birliği Genel Başkanı İlker Yücel, Eğitimİş Sendikası Genel Başkanı Veli Demir, Havaİş Sendikası Genel Başkanı Atilay Ayçin, İstanbul Eczacı Odası Başkanı Semih Güngör ve Engelliler Konfederasyonu Genel Başkanı Turhan İçli konuşmacı olarak katılacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle