13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 MART 2013 CUMARTESİ [email protected] 16 Chinua Achebe yaşamını yitirdi KÜLTÜR Afrika edebiyatının babasıydı Kültür Servisi Çağdaş Afrika edebiyatının babası olarak tanınan Nijeryalı yazar, şair, akademisyen Chinua Achebe (82), Boston’da tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. 2007’de Man Booker Ödülü’yle taçlandırılan Achebe, başyapıtı “Things Fall Apart / Ruhum Yeniden Doğacak” ile tanınıyordu. Nelson Mandela’nın “Dünyanın geri kalanını Afrika’ya getirdi” sözleriyle tanımladığı Achebe, Afrika edebiyatının dünyada tanınmasında önemli bir rol oynamıştı. Achebe’nin 1958’de yayımlanan İgbo savaşçısı Okonkwo’nun öyküsünü ve sömürge dönemini anlatan “Ruhum Yeniden Doğacak” adlı romanı 50 dile çevrilmiş ve 10 milyondan fazla satmıştı. Achebe’nin, 19. yüzyıl sonunda beyazların bir İgbo köyüne gelişini dile getirdiği romanda, Okonkwo’nun arkadaşı Obierika, “Beyaz adam çok zeki. Diniyle birlikte sessiz sakin geldi. Onun aptallığı bizi çok eğlendirdi ve kalmasına izin verdik. Oysa şimdi kardeşlerimizi ele geçirdi ve darmadağın olduk” diyordu. Dostlar seni unutmadı u “Güzelliğin on para etmez / Bu bendeki aşk olmasa/ Eğlenecek yer bulamam / Gönlümdeki köşk olmasa // Senden aldım bu feryadı / Bu imiş dünyanın tadı / Anılmazdı Veysel adı / O sana âşık olmasa.” Canana duyulan aşk bundan daha yalın ve etkili nasıl anlatılabilir ki? MİYASE İLKNUR ÖLÜMÜNÜN KIRKINCI YILINDA âŞIK VEYSEL n Kültür Servisi Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı (TÜSES), düzenlediği tartışma dizilerinden bir yenisini “Sanata Kamu Desteği” konusuna ayırdı. Bugün saat 13.30’da İstanbul Grand Cevahir Otel’de düzenlenecek panel, “Parayı Veren Düdüğü Çalar mı? Sanata Kamu Desteği, Özgürlük ve Özerklik” başlığını taşıyor. Eleştirmen ve sanat yönetmeni Vecdi Sayar’ın moderatörlüğünde düzenlenecek panel, TÜSES Başkanı Altan Ertürk’ün açış konuşmasıyla başlayacak. Oturumlarda, Yücel Erten, Cihat Aşkın, Hüsamettin Koçan, Orhan Alkaya, Filiz Ali ve Beral Madra konuşacak. Parayı veren düdüğü çalar mı? ‘Bizi rahat bırakın’ n İstanbul Haber Servisi Irak Savaşı’nın 10. yılında, bombardımanlarda yaralanmış sivillerin fotoğraflarından oluşan “Bizi rahat bırakın” sergisi bugün 5 ülkede açılıyor. Fotoğraf sanatçısı Niko Guido’nun liderliğini yürüttüğü proje kapsamında yüzlerce gönüllünün çektiği Irak Savaşı sırasında ve sonrasında patlayan bombalardan yaralanmış Iraklıların fotoğraf ve ses kayıtları bugün dünya ile eşzamanlı olarak Türkiye’de Zonguldak, Nevşehir, Muğla, Mersin, Kütahya, Kırşehir, Konya, Kayseri, Kahramanmaraş, İzmir, Hatay’ın ve İstanbul’da olacak. İstanbul’daki Sergi Ataşehir Belediyesi Cemal Süreya sergi Salonu’nda gerçekleştirilecek. Projenin amacı savaşın sivillerin hayatını nasıl etkilediğini göstermek “Savaşa hayır, barışa evet!” demek olarak belirlendi. Ölümünden önce yazdığı “Dostlar beni hatırlasın” şiirindeki temennisi gerçekleşti Veysel’in. Kaygılanmasına hiç gerek yokmuş büyük ozanın. 21 Mart 1973’te yitirdiğimiz Âşık Veysel, bu kırk yıl süresince unutulmadıysa daha nice kırk yıllar devrilse de hatırlanır. Bundan önceki ölüm yıldönümlerinde de dostları tarafından unutulmadı ama 40. yılı moda deyimle daha bir farkındalık yarattı. Yurdun dört bir yanında düzenlenen etkinlikler, radyo ve televizyonlarda özel programlarla anılıyor Âşık Veysel. Oysa onu yitirdiğimiz yıllarda arkasından övücü sözler edilmesi, büyük bir törenle uğurlanması kimilerini rahatsız etmişti. Veysel’e hak etmediği bir paye verildiği, sanat yönünün zayıf olduğu, sazının bir değer taşımadığı ve kurulu düzenin savunucusu ve egemen sınıfların ozanı olduğu, mensup olduğu inancı bile gizlediği söylendi. Bu iddiaları dile getirenlerin başında da Cahit Öztelli ile zamanın ruhu gereği toplumcu eserler veren bazı ozanlar geliyordu. “Kükredi çimenler” ve “Saklarım gözümde güzelliğini” ilk akla gelenler. Sazının kendine özgü bir tınısı vardı. Bugün o lezzeti Veysel’in eserlerini büyük bir ustalıkla seslendiren Cengiz Özkan vermeye çalışıyor ve çok da beğeniliyor. Âşık Veysel, ozanların harman olduğu bir yörede yeşerdi ve kök saldı. AleviBektaşi geleneğindeki muhabbet sofralarındaki ozanlardan, zakirlerden ilk eğitimini aldı. Başlangıçta kendi ürünlerini vermek yerine usta malı satıyordu. Kendi şiirlerini seslendirmeye “beğenilmez” kaygısıyla çekiniyordu. Zamanla özellikle de Sivas’ta edebiyat öğretmenliği yapan Ahmet Kutsi Tecer’in teşvikiyle kendi eserlerini seslendirmeye başladı. Sazıyla Anadolu’yu bir baştan bir başa dolaşmıştır. Gönül gözü açıktı Yedi yaşındayken çiçek hastalığına yakalanan Veysel önce bir gözünü, birkaç yıl sonra da geçirdiği bir kaza sonucu diğer gözünü kaybetmişti. İki gözü de görmeyen Veysel’in neyse ki gönül gözü açıktı. Şiirlerindeki tanımlamalar müthiştir. Eserlerinin ezgi yapısı da şiirleri kadar güçlü olduğundan hâlâ ilgi görebiliyor. Ozanın mizah yönünün de güçlü olduğu söylenirdi. Şiirlerinde pek rastlanmasa da bu yönüne ancak sohbetlerinde tanık olunurdu. Âşık Mahzuni’den dinlediğim Veysel esprisi: Birçok ozanın katıldığı uzun bir turnede son konserlerini vermiş otele dönmüşlerdir. Paralarını almak için organizatörün yolunu gözleyen ozanlar bütün aramalarına rağmen organizatöre ulaşamamışlardır. Çünkü organizatör paraları toplayıp kaçmıştır. Bu durum haber alınınca otelin lobisinde bir vaveyla kopar. Zira otelin borcunu kapatacak para da kimsede yoktur. Herkes birbirini suçlamaktan, her kafadan bir ses çıkmaktadır. Tek sesini çıkarmayan Veysel’dir. O, çilingir sofrasını kurmuş demlenmekte, konuşulanları dinlemektedir. Sonunda içlerinden birisi patlar: Ya Veysel Baba, bizim halimize senin keyfine bak. Sen de bir şey söylesene. Ne diyorsun bu duruma? Veysel rakı kadehini kaldırarak şöyle yanıt verir: Şerefinize diyorum. Yine dillerde Bu haksız ve insafsız eleştirilere, artık hayatta olmadığı için kendisinin yanıt verme şansı yoktu. Ancak adına “zaman” dediğimiz kavram, bu iddiaların doğru ya da yanlışlığını er geç ortaya koyacaktı. Nitekim koydu da... Aradan tam kırk yıl geçti. Veysel’in adı ve eserleri hâlâ yaşıyor. Hem de eskisine oranla daha da güçlü bir şekilde. Eserleri yine dillerde. Her gün onlarca sanatçı tarafından seslendiriliyor. Hatta Veysel’in eserlerinin külliyatı sayılabilecek albümler çıkarılıyor ve dinleyicilerden büyük ilgi görüyor. Artık onu himaye eden düzenin etki Abidin Dino, ‘Âşık Veysel Portresi’, kâğıt üzerine çini mürekkebi, Güzin Dino Koleksiyonu. Alicia Keys biletleri satışta n Kültür Servisi İKSV’nin düzenlediği 20. İstanbul Caz Festivali kapsamında 2 Temmuz’da İstanbul’da konser verecek olan Alicia Keys’in biletleri bugün saat 10.00’dan itibaren satışa sunuluyor. Festivalin tam programı nisanda açıklanacak. li ve yetkili adamları ile aydınlar da olmadığına ve onu tanımayan yeni bir nesil yetiştiğine göre, Veysel’e gösterilen bu ilgi boşa olmasa gerek. Aslında bu ilginin nedenleri son derece açık. Bir kere Veysel, şiirlerinde kullandığı yalın dili ile Yunus gibi çağları delip geçecek bir etkiye sahip. İkinci ve en önemli nedeni, şiirlerindeki güçlü ve etkileyici örgü. Tamamını 11’li ve 8’li hece vezniyle yazdığı şiirlerinin sanat yönü Cahit Öztelli’nin savının aksine oldukça güçlüdür. Şiirlerin de dolgu malzemesi olarak görülecek ya da olmasa da olur denilecek tek bir mısraya rastlamak mümkün değildir. Yalın ve etkili “Güzelliğin on para etmez / Bu bendeki aşk olmasa/ Eğlenecek yer bulamam / Gönlümdeki köşk olmasa // Senden aldım bu feryadı / Bu imiş dünyanın tadı / Anılmazdı Veysel adı / O sana âşık olmasa.” Canana duyulan aşk bundan daha yalın ve etkili nasıl anlatılabilir ki?.. Veysel, repertuvarımıza birbirinden değerli birçok eser kazandırmıştır. Bu eserlerin birçoğu da o göçtükten sonra dillere düşmüştür. Dillere düşen eserlerinden “Güzelliğin on para etmez”, “Sen bir ceylan olsan”, “Uzun ince bir yoldayım”, “Ben hor görme”, “Bir kökte uzamış sarmaşık gibi”, “Derdimi dökersem derin dereye”, “Çırpınıp içinde döndüğüm deniz”, “Bir seher vaktinde gençlik çağımda”, “Dünyada tükenmez murat var imiş”, “Mecnunum Leylamı gördüm”, ÜNİVERSİTENİN 150. YIL KUTLAMALARI KAPSAMINDA Boğaziçi’nden Evin İlyasoğlu’na teşekkür Kültür Servisi Kuruluşu ğiniz konserlerle üniversinun 150. yıldönümünü çeşitli tenin adını dünyaya duyuretkinliklerle kutlayan Boğadunuz” sözleriyle sundu. ziçi Üniversitesi, önceki akEvin İlyasoğlu ise “Şu anşam üniverda salonsiteyi marka da bulunyapan isimması beni lere sunacağı çok mutlu teşekkür plaeden Prof. ketlerinin ilDr. Üstün kini Evin Ergüder’in İlyasoğlu’na rektörlüğü sundu. döneminAlbert Long de öneriyi Hall Klagötürmüşsik Müzik tüm. Konserleri’nin Kısa bir koordinatösüre sonrü ve üniverra enstrüsitede klamanlar ve İlyasoğlu’na ödülünü üniversitesik müzik nin rektörü Barbarosoğlu sundu. salonu eldersleri vermiş den geçirolan gazetemiz yazarı Evin dik, bu desteği daha sonraİlyasoğlu’na plaketi Rektör ki rektörler de sürdürdü. Prof. Dr. Gülay BarbaroHepsine çok teşekkür edisoğlu verdi. yorum” dedi. Gece, Şirin Barbarosoğlu plaketi, “16 Pancaroğlu’nun arp resitayıldır marka haline getirdi liyle sonlandı. Yüzlerden memnuniyet okunuyordu ZEYNEP ALTAY Tan Oral’ın ‘Memnuniyetsizler’ sergisi açıldı Gökçe ise hocaları Sedad Hakkı Eldem’i anarak, Tan Oral’ın, mimarlığın yüksek birikimini, sanat estetiği ve kara mizahın olmazsa olmazıyla ustaca kullandığını vurguladı. Sergide, siyasilerin korkulu rüyası çizerlerin portreleri de yer alıyor. Bunlardan biri de Milliyet gazetesinden Ercan Akyol. Akyol, sergideki karikatürünü, “Fotoğraflarımı beğenmem, ama karikatürümü beğendim. Beni önden ele almış, gülüşümü öne çıkarmış. Tan Oral içten, kolayca çizebilen bir duayen. Sanırım portrelerindeki başarı o kişilerle kurduğu empatiyle birlikte artıyor” diye yorumladı. Sergi 1 Nisan’a kadar açık kalacak. Karikatür sanatımızın ustalarından, mimar Tan Oral’ın yazılı ve görsel medyadan 216 gazetecinin portre karikatürünün yer aldığı “Memnuniyetsizler” adlı sergisi, Schneidertempel Sanat Merkezi’nde çizgi dünyasından dostları ve izleyicilerinin katılımıyla açıldı. Tan Oral, çizgileriyle ölümsüz kıldığı “memnuniyetsizler”in açılışta yüzlerinden okunan memnuniyeti, “Ben duvarları doldurarak zaten çok konuştum. Memnuniyetinizi görmek beni mutlu etti” sözleriyle değerlendirdi. Oral, yayın dünyasından basına ve medyaya uzanan 56 yıllık çizerlik deneyimiyle “Med yadakiler kent, siyaset, sağlık, ekonomi, şiddet ve kendilerinden söz ediyor ve durmaksızın yakınıyorlar. Memnun değiller, memnuniyetsizler. Bendeniz de öyleyim ve onları çizgilemeden duramıyorum” derken, portrelerin arasına yerleştirdiği karikatürlerle medyayı eleştirmeden de edemiyor. Schneidertempel Sanat Merkezi’ni hayata geçiren İzel Rozental ve ona destek olan mimar Aykut Köksal konuşmalarında Tan Oral’ın bu merkez için ilk günden verdiği desteği dile getirmekle kalmadılar, Tan’ın bu sergiyi de baştan sona yaratıcı zekâsıyla nasıl kotardığını anlattılar. MSGSÜ’nin eski rektörlerinden mimar Prof. Gündüz
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle