12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 MART 2013 CUMARTESİ 6 HABERLER AKP’nin Uludere raporuna göre ‘kimse suçlu değil, kasıt da yok’ Grupta iki terörist vardı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Uludere raporunda hayatını kaybeden 34 vatandaşın arasında teröristlerin olabileceği iması yapılarak olayın kasten gerçekleştirildiğine yönelik olarak herhangi bir delil elde edilemediği savunuldu. Raporda, grubun terörist grup olup olmadığı hususunu teyit etmek için yeterli zaman olduğu halde bu imkânın iyi değerlendirilemediği ifade edildi. TBMM İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde kurulan Uludere Alt Komisyonu, raporunu 15 ay sonra tamamladı. Raporda şöyle denildi: Grubun terörist grup olup olmadığı hususunu teyit etmek için yeterli zaman olduğu halde bu imkânın iyi değerlendirilemediği kanaatine ulaşılmıştır. Muhtar vekili ile karakol komutanının görüşmesinden 69 saniye sonra son bomba düşmüştür. 69 saniye içinde son bombanın atılmasının engellenemeyeceği anlaşılmıştır. Komisyona gönderilen belgelerde kaçakçı grubun içerisinde bölücü terör örgütü mensuplarının bulunduğuna dair muhtelif bilgiler bulunmaktadır. Olaydan sonra bölücü terör örgütü mensupları arasında yapılan telsiz görüşmelerinde Fehman Hüseyin isimli teröristin başka bir teröristle yaptığı konuşmadan, “iki teröristin olay yerine gittiği, olay yerinde 48 cenaze olduğu, 2 kişinin olaydan sağ çıktığı” bilgisi edinilmiş olup, başka teröristler arasındaki telsiz görüşmelerinde ise olay yerine giden teröristlerin kaçakçılara ait bazı yükleri sakladıklarını konuştukları belirtilmiştir. Teslim olan bir terörist kaçakçı grubun içinde iki tane terörist olduğuna dair ifade vermiştir. Tüm Türkiye’yi derinden üzen ve sarsan bu olayla ilgili yapılan araştırma ve incelemelerde olayın kasten yapıldığına yönelik olarak herhangi bir delil elde edilemediği görüş ve kanaatine ulaşılmıştır. Cellat Hukuku Özenilecek bir yanı olmasa da cellatlık da bir meslek olduğuna göre bir hukuku olsa gerek. Bilinen en eski yöntemlerden biri, bizde de kullanılagelen, bugün de bazı ülkelerde yürürlükte olan, insan yaşamına sehpada son verilmesidir. Yanı sıra akla giyotin geliyor. Fransa’da idam cezası yürürlükte olsa, herhalde yine giyotin kullanılırdı. Amerika’da elektrikli sandalye hâlâ kullanılmakta mı, yoksa şırıngayla damardan öldürücü sıvı verilerek mi bu iş hallediliyor? Çin’de nasıldır bilmem. Ruslar sanırım kurşuna diziyorlar. Suudi Arabistan’da, giyotinin kol kuvvetine dayalı doğal biçimi olarak, yine sanırım “İslami” yöntem sayılarak, kılıçla kafa kesiliyor. Nitekim Suriye İslamcı Özgürlük Ordusu denilen cellatlar da bu yöntemi uygulamaktalar. Bizde Hizbullah, kurbanlarını domuz bağı denilen bir tarzda bağlayıp canlı canlı gömerek “infaz” ediyordu… Cellat hukuku derken nerelere geldik… Konumuza dönelim… Bir kamu görevlisi olarak celladın da maaşı, neye göre saptandığını bilemesem de herhalde primi ve kuşkusuz emekli olma hakkı, bir emeklilik maaşı vardır… Ülkemizde, arada bir dile getiriliyor olsa da kamusal bir görev olarak bu meslek çok şükür ortadan kalktı… Fakat kötü ünü ürkütücülüğünü sürdürüyor… ??? Kamu görevlisi olarak celladın, vicdanla bir sorunu olabilir mi? Kendisine böyle bir soru sorulsa, herhalde, “Ben mesleğimin gereğini yerine getiriyorum” diyecektir. Peki, diyelim ki günün birinde bir idam kararını yerine getirecek tek bir insan bulunamayacak olsa, ne olacak? İnfazı, savcılar, yargıçlar mı gerçekleştirecek? Soruyu sorduğum anda saçmalığını da görüyorum… Kimsenin cellat olmayı kabul etmeyeceği bir toplumda, zaten cellada da gerek kalmamış demektir… ??? Usa vurmayı, bu kez tam tersinden sürdürmeyi deneyelim… Ya cellat aynı zamanda hem savcı, hem yargıçsa… Cezayı isteyen, hükmü veren, infazı gerçekleştiren aynı kişiyse? Savcı ve yargıç, cellat gibi davranıyor, celladı aratmayacak biçimde ceza isteyip hüküm veriyor, cellatlık işlevini cellada gerek kalmaksızın yerine getiriyorsa? O zaman buna ne diyecek, vicdanla ilgili soruyu nasıl yanıtlayacak, böyle bir durumu hukuk kavramı bakımından nasıl adlandıracağız? Cellat hukuku olarak mı?.. ??? Bunları okuduğunuzda birçoğunuzun aklından hangi dava adlarının, hükümlerin, cezalandırma taleplerinin geçtiğini tahmin ediyorum… Acaba neden? Sorunun çok açık olan yanıtını, edebiyatın diliyle vermeye çalışalım… Bu sütunda büyük bir halk ozanımızın aşağıdaki iki dizesinden esinlenerek yazdığım bir şiirim yayımlanmıştı: “Yedikleri yoksul eti/İçtikleri kan olmuştur” Bu iki dizenin üzerine, şiire giriş olarak yazdığım dizeler şöyleydi: “Kıran vurdu memleketi/Zalimler hakan olmuştur…” Birkaç gündür, “zalimler” sözünü zihnimden “cellatlar” diye geçirdiğimi fark ettim… Halk ozanımızın dizelerindeki “yoksul eti” sözü ise, bazı kaynaklarda “insan eti” olarak geçer… Şimdi ilk kıtayı bu biçimiyle okuyalım: “Kıran vurdu memleketi/Cellatlar hakan olmuştur/Yedikleri insan eti/İçtikleri kan olmuştur” Mademki başladık, birçoğunuzun zaten okumuş olduğunu tahmin ettiğim söz konusu şiirimin son kıtasını da birlikte anımsayalım: “Sesime kulak ver gülüm/Tutsaklığa yeğdir ölüm/Nerde varsa böyle zulüm/Çaresi isyan olmuştur”… BBC, Erdoğan ile Öcalan’ın çıkarlarının yeni anayasa yüzünden örtüştüğünü belirtti Laik devlet müzakeresi Anadilde savunmaya iptal görüşülecek ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi, 6411 sayılı Yasa’nın anadilde savunmaya olanak tanıyan hükümlerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması isteminin ilk incelemesini tamamlayarak esastan görüşülmesine karar verdi. Çankırı İnfaz Hakimliği, sanığın kendisinin getirdiği tercüman tarafından yerine getirilmesini düzenleyen 2. maddesinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu. Pakette değişiklik yok ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kamuoyunda 4. yargı paketi olarak adlandırılan, İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Bağlamında Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın TBMM Adalet Alt Komisyonu’nda hiçbir değişiklik yapılmadan üst komisyona gönderilmesine karar verildi. Dün toplanan alt komisyonda CHP, “İçi boş. Ciddiye almıyoruz” görüşüyle pakette herhangi bir değişiklik teklif etmedi. MHP’nin önergeleri ise kabul edilmedi. Fotoğraf: SERKAN YILDIZ Kitap sınırlamasına protesto ? İstanbul Haber Servisi Tecrit Karşıtı Mücadele Platformu (TKMP) üyeleri, Tekirdağ 2 No’lu F Tipi cezaevinde politik tutukluların açlık grevine girmesine neden olan kitap sınırlamasına ilişkin dün Çağlayan Adliyesi’nde cezaevi müdürü Ali Haydar Ak hakkında suç duyurusunda bulundu. TKMP üyeleri keyfi uygulamalara son verilmesini istediler. Dış Haberler Servisi Abdullah Öcalan’ın Diyarbakır’daki Nevruz kutlamalarında okunan mesajının dünya medyasındaki yankıları sürüyor. Amerikan New York Times gazetesi, sınırlarının içerisinde barış aramanın, Türk hükümetinin bölgesel “kudret simsarı olma iddiasını” gerçekleştirme yönünde bir adım olduğunu yazdı. Gazete, Öcalan’ın mesajının “barış sürecinde kritik bir güven arttırıcı adım” olarak görüldüğünü belirtirken kalıcı bir barış sağlanmasının bölge için sonuçlarının olacağını kaydetti. Yazıda, gelişmelerin “Türkiye’nin sınırlarının ötesinde, hepsi büyük Kürt azınlıkları olan Suriye, Irak ve İran’da yankılanacağı, bulaşma korkusunun İran’a sıçrayacağı” öne sürüldü. Gazete, “Türkiye’yi uzlaşı bulmaya iten faktörün PKK’ye bağlı PYD’nin Suriye içinde artan etkinliği olduğunu” da savundu. Washington Post gazetesi de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kayda değer riskler aldığını, Kürtlerin kültürel haklarını genişleterek tabuları kırdığını belirtti. Los Angeles Times’ın, Öcalan’ın mesajıyla ilgili yorumunda ise “Bu gelişme 40 bin insanın ölümüne neden olan on yıllarca süren kanlı ihtilafın sonunun başlangıcına vurgu yapabilir” denildi. Wall Street Journal’ın yazısında da “Engeller ve kuşkuların sürdüğü” görüşü yer aldı. Bölgede dinamiklerin değişebileceği yorumunu yapan gazete, gelişmelerin “Kuzey Irak’taki petrol zengini Kürtler ile derinleşen bağlar oluşturan Türkiye’nin en dramatik jeopolitik kaymalarından birini hızlandırabileceğini” yazdı. İngiliz yayın kurumu BBC’nin yorumunda, “Türkiye’deki en güçlü iki adam olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Abdullah Öcalan’ın çıkarları şimdi ör Gül: Nevruz’da bayrak olmaması büyük yanlış ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Diyarbakır’daki Nevruz kutlamalarında Türk bayrağı bulunmamasının, çok büyük noksanlık olduğunu belirtti. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı alanda Türk bayrağı olmamasına ilişkin bir soruyu, “Şüphesiz ki çok büyük noksanlık. Bu kadar insan... Hepsi Türkiye vatandaşı, herkes. Aslında Türk bayrağı ile bir sorunu olmaması gerekir. Hepimizin uğruna yeri geldiğinde hep beraber can verdiğimiz bayraktır. Dolayısıyla ben hiçbir Kürt vatandaşımın da bu bayrağa karşı herhangi bir tavır içinde olduğu kanaatinde değilim. Tabii ki çok büyük bir yanlış ve aksaklık” diye yanıtladı. tüşüyor. Türk parlamentosu halen yeni bir anayasayı görüşüyor. Hem Sayın Erdoğan hem Öcalan, 1920’li yıllarda Mustafa Kemal Atatürk tarafından oluşturulan laik devletin temelini yeniden müzakere etme arayışı içinde” denildi. ürt milletvekillerinin desteğine ihtiyacı var’ Guardian gazetesinde Ian Traynor imzalı analizde “Güçlü Türk başbakanı gerçekten tarih kitaplarına geçmeyi ve Nobel Barış Ödülü’nü almayı mı hedefliyor? Yoksa gelecek yıl yeni anayasayla icra yetkisine sahip bir cumhurbaşkanı olabilmek için kısa vadeli bir taktik mi uyguluyor. Erdoğan’ın yeni anayasa için Kürt milletvekillerinin desteğine ihtiyacı var” denildi. Telegraph gazetesi de “Öcalan, en çok aranan adamken ateşkesi sağlayan isim oldu” başlıklı haberinde, PKK’nin halen Türkiye, Avrupa Birliği ve ABD ta ‘K rafından bir terörist örgüt olarak değerlendirildiğinin altını çizdi. Times gazetesi, Erdoğan’ın Öcalan’la ilişkiye geçerek siyasi kariyerinin en büyük kumarını oynadığını savundu. Aynı gazetede Anthony Lyod imzalı “Petrol ve despotların düşüşüyle Kürtlerin yükselişi başladı” başlıklı yorumda ise “Arap Baharı sürerken ‘Kürtlerin Yılı’na tanık olabiliriz” denildi. Fransız haber ajansı AFP de Başbakan Erdoğan’ı baskın, lider karakterli erkek anlamında, Türk siyasetinin “alfa erkeği”ne benzeten bir Batılı diplomatın sözlerini aktardı. Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle ise konuyla ilgili açıklamasında, “Öcalan’ın ateşkes ve geri çekilme çağrısı, karşılıklı güvenin oluşması için atılmış büyük bir adım. Bundan sonrası için önemli olan, somut adımların atılması ve silahların gerçekten susmasıdır” dedi. Westerwelle: Somutlaşmalı Erdoğan’dan vekillere dava ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, AKP ve Adalet Bakanlığı’na yapılan saldırı sonrasında değerlendirmelerde bulunan CHP Milletvekili Hüseyin Aygün hakkında 50 bin liralık tazminat davası açtı. Erdoğan ayrıca, kişilik haklarına saldırıda bulunduğu gerekçesiyle MHP Milletvekili Ahmet Duran Bulut hakkında da 50 bin liralık manevi tazminat davası açtı. ‘Hasan Cemal’le alakam yok’ Başbakan Erdoğan, Hasan Cemal’in Milliyet gazetesinden ayrılmasından kendisinin de rahatsız olduğunu söyledi Haber Merkezi İmralı tutanakları krizi ile başlayıp Hasan Cemal’in Milliyet’ten ayrılmasıyla sonuçlanan sürece ilişkin, Başbakan Tayyip Erdoğan, konunun kendisiyle alakalı olmadığı belirterek “Gazetesi de ‘yazabilir’ dedi” değerlendirmesini yaptı. Danimarka gezisinin ardından Hürriyet’ten Enis Berberoğlu’nun sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğan, Milliyet gazetesi yazarı Hasan Cemal’in gazetesinden ayrılmasına ilişkin olarak konunun kendisini de rahatsız ettiğini belirterek “Hasan Cemal olayının benimle uzaktan yakından ilgisi yok. Geçmişte Uğur Dündar, Emin Çölaşan gibi isimler ayrılırken benzer dedikodular çıkarılmıştı. Orada da bir dahlim olmamıştır” yanıtını verdi. Karayılan’dan eylemsizlik talimatı DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Terör örgütü PKK’nin Kandil’deki yöneticilerinden Murat Karayılan’ın örgüt militanlarına telsizle eylemsizlik pozisyonuna geçmeleri yönünde talimat verdiği belirtildi. Karayılan’ın konuşmasında geri çekilme konusunda herhangi bir ifade kullanmadığı öğrenildi. ‘Hakaret ettirmeyin dedim’ Erdoğan, Milliyet ve Vatan’ın alımında gazete sahibi olan Erdoğan Demirören ve oğlu Yıldırım Demirören’e tavsiyede bulunmadığını da sözlerine ekleyerek “Satın aldıktan sonra Erdoğan Bey bana ‘Kimi tavsiye edersin’ diye sordu. O zaman 24’ten ayrılmakta olan Akif Bey’i tavsiye ettim. Onlar anlaşamadı. ‘Şunu al, bunu al’ demedim. Derya Bey atanırken de benim haberim olmadı. Derya Bey kendisi bir yolculukta geldi, sordu. ‘Eleştiriler ufkumuzu açar ama hakaret ettirmeyin’ dedim” dedi. Atış taliminde intihar etti ? İstanbul Haber Servisi Ümraniye’de Tıp Fakültesi öğrencisi Ali Önder Oturan, Ümraniye’de bulunan atış poligonunda tabanca ile kendini vurarak yaşamına son verdi. Oturan’ın intihar etmeden önce “Herkesten özür diliyorum” şeklinde yazılı not bıraktığı öğrenildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle