Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 MART 2013 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 12 EYLÜL MAĞDURU: OZAN YAYMAN 7 olunca şu soru geliyor akıllara: “İmralı’da neler konuşuldu?” Çözüme, akan kanın durmasına “evet” ama kapalı kapılar arasında ne gibi bir pazarlık yapıldı? Türkiye’de neler olup bittiğini ben de anlamış değilim... Kim ne diyor, ne istiyor? 1990’lı yıllarda kaçırılan sekiz askerimiz hâlâ yaşıyor mu yoksa PKK onları öldürdü mü? Bilinmiyor! Halkımız o sekiz askeri unuttu ama aileleri unutmadı. Şöyle geriye dönüp baktığımızda, ülkemiz insanının ister Türk olsun ister Kürt, ne acılar çektiğini biliyoruz. Devleti yönetenlerin 80’li yıllarda örgütlediği Hizbullah, Güneydoğu’da Kürt aydınlarını, derin güçlerle birlikte öldürdü. 90’lı yıllar en kanlı dönemdi... 80’li yıllarda ülkeyi yönetenler PKK’yi “bir avuç eşkıya olarak” gördü... Aynı bakış 90’lı yıllarda sürdü... SHP lideri Erdal İnönü olayı fark etti, 1991 seçimlerinde bugün BDP’de siyaset yapanları milletvekili olarak Meclis’e taşıdı, oy kaybını göze alarak... Tüm bunlar bugün unutuldu... Kürt milliyetçiliğine karşı Türk milliyetçiliği ivme kazandı. Uzun bir ince yol var! O nedenle CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bu konuda fazla konuşmuyor! ??? Milliyet gazetesi bir gerçeği manşet yaptı, iktidar partisi ve yandaşları neredeyse gazete yönetimini “hain” ilan etti. Nerede ileri demokrasi ve özgürlükler? Gazetecilikte en basit kural, ele geçirilen belgenin doğru olup olmadığı... Bu dünyanın gelişmiş demokratik ülkelerinde böyledir... Anımsayın geçmiş yıllardaki Pentagon belgelerini, ETA’nın cezaevindeki lideri Otegi’nin mektubunu... Yargı Pentagon belgeleri için ne demişti: “Halkın öğrenmeye hakkı var!” Otegi’nin mektubunun yayımlanması İspanya’ya barışı getirmedi mi? ??? Atatürk 1920’lerde “Türkiye ahalisi” kavramını kullanmıştı. Bakın CHP’li Atilla Kart ne diyor: “Bu kavram 1924 Anayasası’nın özünü oluşturdu.” 90 yılda kavramın içi doldurulmadı. “Ahali”nin (Arapça) Türkçesi şu: “Aralarında aynı yerde bulunmaktan başka hiçbir ortak nitelik düşünmeksizin bir ülkede, kentte semtte oturanların tümü...” Onun için çağdaş, laik, demokratik, özgürlükçü bir anayasa birincil koşul... Evren yanıt bile veremedi İZMİR 12 Eylül darbesinden 5 yıl sonra dünyaya gelen, darbe mağduru bir ailenin küçük çocuğu Nilay Geylani Yorgancıoğlu şimdi büyüdü ve ülkeyi korku tüneline çevirenlerden hesap soruyor. Avukat Yorgancıoğlu, Kenan Evren ve beraberindekilerin darbe yapmaktan yargılandığı Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmanın müdahil avukatlarından birisi. “Kenan Evren’in, telekonferans yöntemiyle katıldığı duruşmada kendisine müvekkilim darbe sırasında, öğretmenlik yaptığı okuldan, sınıfından, hem de öğrencilerinin gözü önünde kelepçelenerek alındı, götürüldü. Öğretmeni bu şekilde alınan bir çocuğun yaşayacağı travmayı düşünebiliyor musunuz? Hesabını nasıl vereceksiniz?” diye sorduğunu ve yanıt alamadığını söyleyen Yorgancıoğlu, “Yattığı yerden öylece müstehzi bir şe kilde güldü. Doğdum, büyüdüm ve şimdi hesap soruyorum. Yanıt arıyorum ama cevap verecek kimse yok. 12 Eylül ile hesaplaşmak istiyoruz ama ortada, o da mahkemeye bile gelmeyen, yattıkları yerden mahkeme salonuna, bulundukları yere kurulan TV ekranından bakan iki yaşlı dededen başka kimse yok. 12 Eylül’ü bu ikisi mi yaptı” dedi. Avukat Yorgancıoğlu, davaya toplumun tüm kesimlerin müdahil olması gerektiğini söyledi. Türkler ve Kürtler... PKK’nin iki yıldır elinde bulunan askerler, bir polis ve bir kaymakam aileleriyle buluşmanın mutluluğunu yaşıyor... Bir barış havası egemen! Gerçekten 30 yıldır süren örtülü savaş biter, Türkiye barışla kucaklaşır mı? İyimser olmak istiyorum! Demokrasinin gerçek anlamda yaşama geçmesi, özgürlüklerin gelişmesi, din, dil, ırk, mezhep ayrımı gözetmeden toplumun tümlük içinde yaşamasından yanayım. Eşitlik! Dayanışma! Kardeşlik! Sömürüye ve emperyal güçlere karşı çıkarak onların maşası olmadan... Kullanılmadan, Malatya Kürecik’e kalkan kurmadan, İncirlik Hava Üssü’nden ABD’nin bomba yüklü savaş uçaklarını komşularımızın topraklarına saldırtmadan. Türkiye’de gerçek bir barışın sağlanması için önce gelir dağılımındaki uçurum ortadan kaldırılmadır. Bunu AKP iktidarı yapmaz! Çünkü Türkiye’de bugün “kölelik düzeni” sürüyor, “sadaka toplumu” yaratılarak. Özellikle Güneydoğu’dan gelen Kürtler, sigortasız olarak AVM inşaatlarında, Tuzla tersanelerinde çalıştırılıyor boğaz tokluğuna... Ya AVM inşaatının yanı başına kurulu naylon çadırlarda gece uyurken yanarak can veriyor ya da Tuzla’da elektrik çarpması sonucu ölüyorlar. İş yok, aş yok, ekmek yok varoşlarda yaşayanlara... Gençlerin çoğu sokaklarda Güneydoğu kentlerinde! Çocuklar okula gönderilmiyor... Devlet ve özel sektör oralara yatırım yapmadı hiçbir dönem, şimdi de yapmıyor. Birkaç yatırım, küçük işletme karın doyurmuyor! ??? Çocuklarına kavuşan aileler mutlu! Onların mutluluğunu elbet toplum olarak paylaşıyoruz... Sekiz kişinin serbest bırakılmasının “jest olup olmadığını” henüz bilmiyoruz. Umarım jesttir ve bu süreç işleyecektir... Burada gözden kaçan bir nokta, AKP hükümetinde birkaç kişinin bildiği ve BDP’de ise tümümün haberinin olduğu “müzakere sürecinin içeriğini” CHP ve MHP’nin bimemesidir. Çözüm süreci gizli kapaklı CHP cezaevleri raporunda keyfi ve trajikomik uygulamalar gözler önüne serildi Cezaevinin rengi yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Cezaevi İzleme Komisyonu üyelerinin cezaevlerinde yaptıkları inceleme sonucunda hazırladıkları rapor, cezaevlerindeki “utanç” uygulamaları, trajikomik yasaklar ve hasta tutukluhükümlü profilini ortaya koydu. Malatya Millevekili Veli Ağbaba, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Malatya Milletvekili Nurettin Demir’den oluşan CHP Cezaevi Komisyonu üyeleri, Türkiye’deki 28 cezaevinde yaptıkları incelemeler sonucunda hazırladıkları “Cezaevleri Raporu”nu dün kamuoyuna açıkladı. “Ağır ve ölümcül hasta” oranının yüzde 38 ile 3040 yaş grubu olduğu vurgulanan raporda, “Bu da gösteriyor ki ortaya çıkan hastalıklar yaşla alakalı değil. Hastaların yaklaşık olarak yüzde 54’ü birden fazla hastalığa sahip durumdadır. Bu durum gösteriyor ki ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Polis tarabası ve kardeşi de katıldı. Ortak açıklamayı fından öldürülen Cem Aygün’ün 6 kız karokuyan Mazlumder üyesi Ramazan Tekeş, hapishanelerde sunulan sağlık hizmetleri yedeşine Emniyet önünde eylem yaptıkları Aygün kardeşlere verilen cezayı eleştirdi. Tetersizdir” görüşüne yer verildi. gerekçesiyle toplamda 55 bin lira adli para cekeş, “Cem Aygün’ün kardeşlerine verilen ceUtanç uygulaması çıplak arama: F tizası verilmesi protesto edildi. Baran Tursun za kamuoyunun vicdanını ve adalet beklenpi ve yüksek güvenlikli bütün hapishanelerde, Vakfı, ÇHD, İHD ve Mazlumder üyeleri Ankara tisini yaralamıştır. Adalet beklentimiz yine adhapishaneye ilk girişte çıplak arama yapılıyor. Adliyesi önünde toplanarak “Cem Aygün ölliye saraylarının duvarlarına çarparak geri Bazı hapishanelerde ise kadınların cinsel ordürüldü. Katil polis, cezalandırılan aile” pandöndü. Cem’i vuran polis tutuklanmadı, ganlarına ve erkeklerin makatlarına kadar yapıkartı açtı. Açıklamaya Aygün’ün annesi, bamümkün olsa plaket verirler” dedi. lan arama olan, “oyuk araması” yapılıyor. Ziyarete gelen kız çocukları ve kadınlar iç çamaşırlarına kadar aranıyor. İslami bir 38 yaşında olan F.T, 36 yıl hapis ce yarası çıplak gözle görülüyor. 23 yadavadan dolayı yatan bir mahkum, kızını zası almış ve 12 yıldır hapishanede. şında olan E.A. dışardayken geçirdi5 yıldan beri görmemektedir. Türkçeyi hapishanede öğrenen F.T, ği bir kaza sonucu omurilik felci olKoğuştan koğuşa kargo: Bazı F tigözaltında dil bilmediği için sorulara muştur. Başka bir açık cezaevinden pi hapishanelerde su günün belli saatlerincevap verememiş ve bu örgütsel ta tedavi amaçlı Metris Cezaevi’ne getivır olarak yorumlanmıştır. 1.5 yaşın rilen E.A’nın sırtında oluşan yatak yade veriliyor. Örneğin Silivri 1 No’lu Cedaki oğlu Azat’a gözleri önünde iş rası kemiklerine kadar işlemiş duzaevi’nde mahkumlara günlük 50 litre sıkence edildiği iddia edilmiştir. Daha rumdadır. Çıplak gözle bile kemiklecak su verilip ihtiyaçlarını karşılamaları sonra oğlu Azat 6 yaşına kadar an ri gözükmektedir. beklenmektedir. Bazı cezaevlerinde kapnesiyle hapishanede kalmıştır. F.T’nin Çakmaklı bombacı: 53 yaşındaki asite yetersizliği nedeniyle mahkumlar üst kalp rahatsızlığı ciddi bir noktaya A.P, 6 aydır tutuklu, bekâr ve çocuküste ve hatta nöbetleşe uyumaktadır. Bu Raporda hasta tuulaşmış durumdadır. suzdur. Şizofreni raporu bulunmakta durumun en dramatik örneği ise Urfa Cetuklu ve hükümlüBezleniyor: 33 yaşındaki yatağa ve şu an dosyası Yargıtay’dadır. Evizaevi’ndeki yangında 13 kişinin ölmesilerle ilgili şu saptabağımlı yaşayan felçli T.İ’nin altı bez ni bastıklarını ve 19 çakmak bulduklenmekte ve hiçbir öz bakım ihtiyacı ları için “bombacı” diye cezaevine girdir. Bazı cezaevlerinde koğuştan koğuşa malara yer verildi: nı kendisi giderememektedir. Yatak diğini vurgulamıştır. kitap alışverişi yapmak yasak. Örneğin bir koğuştan bir koğuşa kitap göndermek için kargo yolu kullanılmaktadır. önemli sorunlardan biri de keruz kalıyorlar. Eşcinsellerin ker Başbuğ ise tecride tabi tuRenkler de türkü söylemek de yalepçeli muayene; hastalar bu açık cezaevlerine geçişlerine tuluyor. sak: Bazı cezaevlerinde ceza infaz koruma şekilde ameliyat bile ediliyor. izin verilmemekte. Çocuklar ve anneler: memurlarının kıyafetine benziyor diye mavi Cezaevinde ölmenin Keyfi cezalar: F tipi cezaKadın hapishanelerinde, annerenk, sol örgütlerin propagandasını yapıyor bedeli: Şanlıurfa Cezaevlerinde keyfi disiplin cezaleriyle birlikte hapishanede diye kırmızı renk, askeri kıyafete benziyor evi’nde çıkan yangında yaşalarından dolayı infazları yanıkalan çocuklar ve anneleri çediye yeşil rengin giyilmesinin yasak. Yine 2 mını yitirenlerin ailelerine şiyor ve aldıkları cezadan daha şitli sorunlar yaşamaktadır. taneden fazla kazak, gömlek, tişört yasak; kâyetçi olmasınlar diye 25’er fazla yatıyorlar. Gebze Kadın Çocuklara özel yemek çıkarılkuru boya dahil her türlü boya kalemi yasak. bin lira verildi. Cumhuriyet Cezaevi’ndeki Fadime Özmamaktadır. Yabancı uyruklu Bazı koğuşlarda 3 taneden fazla kitap bulunsavcıları bir soruşturma dahi kan’a yedi yıldır görüşme yakadınların çocukları herhangi durmak, 2 renkli kâğıt, türkü söylemek, sloaçmadı. sağı uygulanıyor. bir resmi statüde olmadığı için gan atmak yasak. Eski bir atletle yer silmek, Mafya babasına özel Kelepçeyle ameliyata: sağlık hizmetlerinden ya yaatleti amaç dışı kullanmaya giriyor. oda: Silivri Cezaevi’nde Cezaevindekilerin yüzde rarlanmamakta ya da kısıtlı Eşcinsele ekstra ceza: Hapishanelerde, 90’ında göz rahatsızlığı, yüzde “değerli bir mafya babası” olarak yararlanmaktadı. insanların suç tipine ve siyasi görüşlerine göre olduğu iddia edilen birinin 30’unda sindirim sistemi hasGazetelere yasak: Bazı özel ayrımcılık üretiliyor. Silivri Cezaevi’ndeki talıkları; yüzde 10’unda kalp, özel görüşme odası, özel anhapishanelerde günlük gazetemahkumların tamamı sohbet hakkı, sosyal ettansiyon; yüzde 5’inde kanser, tetli kâğıdı, özelkalemi, altın ler geç verilmektedir. Örnekinlik ve kurs benzeri hiçbir etkinlikten faydaastım, epilepsi mevcut. Kanser kaplama mektup açacağı var. ğin, Kocaeli F Tipi Cezalandırılmıyor. Farklı cinsel yönelimleri olanlar gibi zaman açısından önemli Milletvekillerimiz Mustafa evi’nde BirGün, Cumhuriyet dan eşcinsel olduğunun ispatı için rapor isteniBalbay, Mehmet Haberal ile hastalıklarda bile hastaneye ve Yurt ya verilmemekte ya yor ve bu süreçte onur kırıcı uygulamaya maeski Genelkurmay Başkanı İlsevk işlemi 3 ayı buluyor. En da geç verilmektedir. ‘Katil polis, cezalandırılan aile’ Bebeğe işkence iddiası ARKADAŞLARI MEKTUP GÖNDERİP YARDIM İSTEDİ ‘Kontgerillayı teşhir ettik’ HİLAL KÖSE 16 MART DAVASI ZAMANAŞIMIYLA KAPATILDI, YARGITAY KARARI ONADI. DOSYA AİHM’E GİDİYOR İMDAT ÇIĞLIĞI tümör tespit edildiğini ve acilen ameliyata alındığını belirten Şahinkaya, şöyle devam etti: “Tümörün kötü huylu olduğu, arkadaşımızın yumurtalık kanseri olduğu teşhis edildi ve doktorlar vücuda yayılabileceğini söyledi. Arkadaşımız kemoterapi tedavisi için Kartal Eğiim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. Avukatlar raporlarla arkadaşımızın yargılandığı İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne tahliye talebinde bulundu ancak reddedildi. Mahkeme arkadaşımızın ölümüne göz yumuyor.” CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’e mektup gönderen bir başka mahkum Murat Kaymaz da “Mete’yi kanser eden bu soğuk, nemli, sağlıksız tecrit hücreleridir” dedi. Türk Halk Müziği sanatçısı Pınar Aydınlar’a mektup gönderen mahkum Ulaş Pektaş da, “Mahkeme Mete’yi ölüme terk etmektedir. Zaten istenen cezanın büyük bir bölümünü de yatmış olmasına karşın tahliye edilmemesi açıkçası cinayete teşebbüs olacaktır. Sizleri duyarlı olmaya çağırıyoruz. Mete Diş’e özgürlük” diye yazdı. ALİCAN ULUDAĞ/ SİBEL BAHÇETEPE İstanbul Üniversitesi (İÜ) Eczacılık Fakültesi önünde, 16 Mart 1978’de, 7 öğrencinin yaşamını yitirdiği, onlarca öğrencinin yaralandığı bombalı, silahlı saldırının üzerinden tam 34 yıl geçti. Olayda adı geçen tek bir isim bile ceza almadı, katliam davasının zamanaşımıyla kapatılmasına derin devletle hesaplaştığını iddia eden Türkiye’de hiç kimse ses çıkarmadı. AİHM’ye başvurmak için Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin tebligatını bekleyen müdahil avukatlardan Cem Alptekin, “Zamanaşımı kararı, 1 Şubat 2010’da onandı. Bize bir tebligat gönderme ihtiyacı bile duymadılar” dedi. Saldırı sırasında İÜ Hukuk Fakültesi ikinci sınıf öğrencisi olan Alptekin, “Arkadaşlarımızın hesabının sorulması bizim için vicdan borcuydu” dedi. İstanbul Barosu Susurluk Komisyonu’na ulaşan ve dönemin İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş ve Ülkücü Federasyonlar Başkanı Lokman Kondakçı’nın yaptığı görüşmeye ilişkin belgeyi mahkemeye sunmalarının ise davayı durma noktasına getirdiğini kaydeden Alptekin şöyle devam etti: “Kondakçı, ipuçları verirken iki kişinin ismini veriyordu. MİT, avukatlar ve haber yapan gazeteciler hakkında suç duyurusunda bulundu. Avukatlar soruşturmasında tek benim hakkımda dava açıldı. Adalet Bakanlığı, savcılıklar üzerinden mahkemelere talimatlar gönderdi. MİT, o belgenin aslını göndermedi. Yanıtlar 1 yıl sonra geldi. Yanıt da yanıt değil tabii ki... Böylece mahkemenin delil toplama faaliyeti durdu.” Alptekin, Yargıtay’ın hiçbir gerekçe yazmadan zamanaşımı kararını onadığını dile getirdi. 7 öğrenciye 7 karanfil İstanbul Haber Servisi Öğrenci örgütleri, 16 Mart 1978’de bombalı saldırı sonucu katledilen 7 öğrenci ile 1988’deki Irak’ın Halepçe kentinde gerçekleştirilen kimyasal saldırıda ölenleri yaptıkları yürüyüşle andı. Gençlik Federasyonu üyesi bir grup, FenEdebiyat Fakültesi Vezneciler giriş kapısı önünde bir araya geldi. “Hatice Özenler’den Hasan Selim’lere, DevGenç’i bitiremeyeceksiniz. 16 Mart’ın hesabını soracağız” yazılı pankart açan grup, “Katil ABD, işbirlikçi AKP”, “Kahrolsun faşizm, yaşasın mücadelemiz”, “Katil devlet, hesap verecek” sloganları atarak Eczacılık Fakültesi önüne yürüdü. Saygı duruşunun ardından konuşmalar yapıldı ve bir süre marş söylendikten sonra Eczacılık Fakültesi önüne 7 kırmızı karanfil bırakıldı. Devrimci Öğrenci Birliği, Kaldıraç, TÜMİGD ve Ekim Gençliği’nden bir grup öğrenci FenEdebiyat Fakültesi’nin Laleli giriş kapısı önünde toplanıp “Beyazıt, Halepçe katil devlet hesap verecek” pankartı açtı ve Beyazıt Meydanı’na yürüdü. Açıklamanın ardından Eczacılık Fakültesi önüne yürüyen ve buraya kırmızı karanfil bırakan öğrenciler dağıldı. Fotoğraf: VEDAT ARIK ANKARA/İSTANBUL Hayata Dönüş operasyonunu protesto ettiği için terör örgütü üyeliği suçlamasıyla 2.5 yıldır tutulduğu Kandıra F Tipi Cezaevi’nde kansere yakalanan 25 yaşındaki Mete Diş’in hücre arkadaşları gazetemize, vekillere ve sanatçılara gönderdikleri mektuplarla “Arkadaşımız gözlerimizin önünde eriyor. Genç arkadaşımızın katledilmesine izin vermeyin” çağrısı yaptılar. Mete’nin yargılandığı davanın duruşması, 19 Mart’ta görülecek. Mecit Şahinkaya adlı mahkum tarafından gazetemize gönderilen mektupta, Diş için acil yardım çağrısında bulunuldu. Diş’in; Aralık 2010’da, Hayata Dönüş Operasyonu’nu protesto kampanyası sırasında gözaltına alındığını ifade eden Şahinkaya, arkadaşının örgüt üyeliği suçlamasıyla 2.5 yıldır tutuklu olarak yargılandığını kaydetti. Diş’in geçtiğimiz aylarda yoğun ağrı şikâyetiyle götürüldüğü hastanede yumurtalıklarında Mete Diş kanser hastası