21 Eylül 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 ARALIK 2013 SALI 8 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK GÜNCEL trilyonluk yatırım yaptıklarını söyledi. Sanki devlet babasının çiftliği de, devletin hazinesinden çıkan paralarla yapılan yatırımları kendi kesesinden çıkan paralarla gerçekleştirmiş gibi övünüyor... Altında devletin uçağı, devletin otomobili, propagandasına alet ettiği devlete ait bilumum araçlar gereçlerle sanki bir Osmanlı padişahı, olağanüstü bir şatafatla oradan buraya, bana oy ver oyyy diye geziyor. Diyarbakır’a bin küsur yeni “tesis” kazandırdığını ilan etti. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu; bir grup konuşmasında bin küsür “tesisten” bazılarını açıkladı. Kentin bir yerinde yol kenarına dikilen birkaç ağaç… Kimi yolların asfaltlanması meğer “tesis” imiş! Ya RTE’nin grup toplantısında kimi illerin belediye başkanlarını açıklarken o ilde neler yapıldığını ekranlara yansıttığı gösterimlere ne demeli? Hele içlerinde bir tanesi ibretlik bir manzara. RTE’nin, Eskişehir’e şunları kazanırdık diye halka ve vekillerine gösterdiği belgeseldeki eserlerin hemen hepsi; Eskişehir’e modern bir kent görünümü veren CHP’li Belediye Başkanı Büyükerşen ’in yönetimindeki belediyenin eserleri… Ertesi günü gazetelerde çıkan küçük bir haberde Büyükerşen, RTE ile dalga geçiyor… …“Baktım AKP grubunda gösterdiği belgeseldeki AKP’nin dediği eserlere; hah şimdi RTE beni AKP Eskişehir belediye başkan adayı ilan edecek, dedim” diyordu. HHH RTE işine geldi mi... Atatürk diyemediği Mustafa Kemal’e sarılıyor. 23 Nisan 1920’de ilk TBMM açılmadan önce illere gönderdiği bir telgraftan söz ediyor ve o telgrafta Mustafa Kemal’in “23 Nisan 1920’den itibaren bütün sivil ve askeri makamların bütün milletin başvuracağı merci Büyük Millet Meclisi olacaktır” dediğini, ulusal iradeye bağlılığa ve saygıya örnek gösteriyor. Ama Mustafa Kemal’in ilk Meclis’te devrimciye de, yobaza da aynı düzeyde davrandığını, birini diğerine yeğlemeyen bir anlayışla BMM’yi yönettiğini söyleyemiyor... Oysa RTE’ye göre ulusal irade, AKP grubu ve onu yöneten ben demek!.. Mademki seçimlerden tek parti çıktım; ulusal iradeyi ben temsil ediyorum. Halkın yüzde 50’sinden aldığım yetkiyle “ötekiler” ne umuruma. Ben dilediğimi yaparım, ne dersem o diye yorumluyor. “Öyle adımlar attırdılar ki (kendinden önceki iktidarlar tabii) size istedikleri gibi mühür bastırdılar. Fakat ben sizin seçtiklerinizi düzmece oyunlarla düzmece bir mahkemede yargılayanları unutamıyorum” diyor ve böylece adeta kendini tarif ediyor... HHH Ulusal iradenin erdeminden söz ederken kullandığı bu cümleyi okurken acaba başka birinin, bir muhalefet liderinin ya da yazarın yazısıyla RTE’nin konuşmasını karıştırıyor muyum diye kuşkuya düştüm... Yok hayır! Düzmece oyunlardan, düzmece mahkemelerden söz eden RTE; kurucusu olduğu özel yetkili mahkemelerden ve savcılardan yakınıyor. Özel mahkemelerin kanıt tanık dinlemeden verdiği kararları düzmece diye yorumluyor... Ulusal iradeye saygıyı kim yitirdi de RTE sahipleniyor. Ulusal iradeden söz edecek son kişi RTE... Anasının ak sütü gibi yüz binlerce oy alarak seçilen İzmir Milletvekili Musfafa Balbay’ın düzmece kanıtlarla ulusal irade adına beş yıldır Silivri ve Sincan’da yattığını anımsamıyor bile… RTE için ulusal irade AKP Meclis Grubu. CHP, MHP, BDP? RTE demokrasisinin “ötekileri!”... HHH Dine dayalı, dini sömüren RTE ve iktidarını al aşağı edecek siyasal güç yine aynı kulvarda koşan bir başka parti olabilir... Din adamlarıyla gizli toplantılar yaparak, dine saygılı ve laikliğin din karşıtı olmadığını söylemenin mütedeyyin oyları ikna edeceğini ve bu yoldan RTE’nin devrileceğini zannetmek tam anlamıyla yanılgı!.. Hiçbir parti bugün RTE ve partisi kadar din konularını sömürmeyi başaramaz. Üstelik aslı varken kopyasının etkili olacağını sanmak fazla saflık! “Ötekiler” aynı konuda AKP ile aşık atabilir mi? Dershaneler bir gerçeği su yüzüne çıkardı. 2004’te MGK’de alınan cemaati bitirme kararı, dinci AKP’nin, sessizce ama derinden izlediği, fişlediği, düne kadar el bebek gül bebek geçindiği dinci rakibini zamanı geldiğinde devreden çıkaracağının işaretini veren ilk belge. 2004’ten bu yana AKP cemaati, cemaat AKP’yi kullandı. RTE, Gülen’le birlik olup TSK’yi bitirdi... Laik cumhuriyet yanlısı olanları tasfiye programını birlikte yürüttüler. Atatürk ve devrimlerine düşmanlıkta izledikleri yol yöntem aynı. Güç kavgasında üste çıkacağını, artık Gülen’in desteğine gerek kalmadığını anlayınca RTE; cemaati bitirme düğmesine bastı! HHH Ne RTE’nin ne de Gülen cemaatinin savunulacak yanı yok... Birbirlerini yesinler, ne gam! Zira yok farkları!.. Sınav güvenilir değil l 8. sınıf öğrencilerine geçen hafta uygulanan ilk merkezi ortak sınav, hem içerik hem güvenlik açısından sorunluydu FİGEN ATALAY SBS yerine getirilen yeni sistemin ilk ortak sınavlarında çok problem yaşandı. Din kültürü ve ahlak bilgisi soruları aşırı zordu, fen ve teknoloji ile matematik sınavlarında iki soru “bilimsel hata” nedeniyle iptal edildi, ayrıca “tartışmalı”, “cevap seçenekleri iyi kurgulanmamış”, “iyi hazırlanılmamış” soruların varlığı da öğrenci ve velilerin tepkilerine neden oldu. Sınavlar arasındaki 30 dakikalık molalar da öğrencilerde moral bozukluğu yarattı. İki gün de sınavın güvenilirliğini zedeleyen olaylar oldu. Bir okula bir sonraki günkü sınavın soru kitapçığının yollanması, bir başka okulda sandıktan eksik kitapçık çıkması, kamu vicdanını çok rahatsız etti. Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı Cem Gülan, geçmiş yıllara göre bir sınav için çok fazla problem yaşandığını belirterek “Kamu vicdanı çok rahatsız olduysa iptal edilmeli” diye konuştu. Bilfen İlköğretim Kurumları Rehberlik Bölüm Başkanı Serhat Uzun, “Bazı derslerin kasım sonuna kadar öğretilen tüm kazanımlarına yer verilmemiş olması ve kazanım sayısı az olan bazı konulardan çok fazla soru gelmesi sınavın kapsam geçerliği konusunda üzerinde yeterince hazırlık yapılamadığını düşündürmüştür. Ayrıca, iptal edilen ve tartışmaya açık olan soru ve çeldiriciler bunu doğrular niteliktedir” dedi. Devlet Kadını Siliyor “27 Kasım 2013 günü haber ajanslarının yayımladığı haberlere göre AKP hükümeti, Meclis’teki KadınErkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nu (KEFEK) kapatıp Aile ve Sosyal Politikalar Komisyonu’na dönüştürmek istiyor! Anadolu Ajansı’nın haberine göre TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi hazırlandı. 27 maddeden oluşan teklif taslağı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, metni inceleyip son kararı vermesinin ardından TBMM’ye sunulacak. Türkiye kadın hareketinin yıllar süren mücadeleleri ile devlet mekanizması içinde kurulan üç kadın kurumu da sırasıyla y ok ediliyor. Önce 2011’de Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın isminden kadın kelimesi silinerek, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na dönüştürüldü. Şimdi de TBMM bünyesindeki kadın komisyonu (KEFEK) kapatılıyor ve yerine ‘aile komisyonu’ kuruluyor. TBMM’deki komisyonun ardından, belediyeler bünyesinde kurulmuş olan KEFEK’lerin kapanması da sürpriz olmayacak. Kadınların sorunu yok dercesine adından sorun sözcüğü çıkartılan Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün (KSGM) de lağvedileceği ve sorumluluklarının Aile Genel Müdürlüğü’ne devredileceğine dair iddialar var. Açıkça bellidir ki devlet mekanizması içinde tek bir ‘kadın’ kurumu bırakılmak istenmiyor. Kadının adı, devletten siliniyor. Başta BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Tasfiyesi Sözleşmesi (CEDAW) olmak üzere Türkiye’nin tarafı olduğu pek çok sözleşme ve üyesi olduğu birçok uluslararası örgüt, kadınerkek eşitliğinin sağlanması çalışmalarının koordinasyonu ve Henri Matisse politikaların icrası için ulusal mekanizmalar kurulması yükümlülüğü getirmektedir. Yeni ek mekanizmalar oluşturarak mevcut mekanizmaları güçlendirmek yerine, var olanları da yok etmenin kadın karşıtı bir politika olduğu açıktır. Moral bozukluğu Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2829 Nisan 2014 tarihlerinde “çok daha az tartışmalı bir sınav hazırlaması için” şimdiden kolları sıvaması gerektiğini belirten Uzun şunları söyledi: “Sınav aralarında maalesef beklenilen oldu. Öğrencilerin dinlenmesi ve bir sonraki sınava psikolojik olarak hazırlanması için verilen sınav aralarında öğrenciler, biten sınavı yorumlamaya ve cevaplarını arkadaşlarıyla karşılaştırmaya çalıştılar. Özellikle yüksek yeterlik beklentisine sahip olanlardan hatası olduğunu düşünen öğrenciler, bu araları büyük bir moral bozukluğu ve gözyaşları içerisinde geçirdiler.” öğrencilerin ertesi gün yapılan sınavlarını olumsuz yönde etkilemiş ve sınav güvenliği konusunda tereddütler yaşanmasına yol açtı. Bu nedenle nisan ayında yapılacak sınavlar için gerçek anlamda güvenlik tedbirlerinin devreye girmesi ve sınavların hepsi tamamlanmadan soru ve yanıtların açıklanmaması önemlidir.” Soru ve yanıtlar sınav bitmeden açıklanmasın l Nisandaki sınavlarda ÖSYM’nin Lisans Yerleştirme Sınavları uygulamasının model alınabileceğini söyleyen Serhat Uzun’un önerileri şöyle: “Tek oturumda yapılacak üç temel ders için bir optik form verilebilir. Yine tüm derslere eşit zaman verilerek sınav tamamlanır ve kısa bir aradan sonra diğer sınava geçilebilir. Bu durumda öğrenciler sınavdan kopmayacaklar ve aralarda biten sınavın değerlendirmesini yapmayacaklardır. Türkçe, matematik ve din derslerinin sınavlarından sonra sorular ve cevaplar önce sosyal paylaşım ağlarında, sonra da ulusal ve yerel gazetelerde yayımlandı. Hatta bazı gazetelerde verilen cevap anahtarlarında basım hatası yapıldı. Bu durum bazı l Danıştay ‘sınavsız’ atamalara ‘dur’ dedi ataması iptal Sayıştay, bütün bakanlıkların denetiminde sorunla karşılaşıldığını belirtti. Ancak hiçbir yasal işlem de yapılmadı l 168 müdür Artık yeter! Devletin resmi haber ajansı olan AA’nın haberi, TBMM KadınErkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun kaldırılması konusunda tek karar vericinin kadınerkek eşitliğine inanmadığını açıkça beyan etmiş olan Başbakan olacağını açıkça ilan etmektedir. Kadınlarla ilgili devlet mekanizmalarının varlığının korunması ve kadınların karar mekanizmalarında temsilinin sağlanması, TBMM’deki tüm siyasi partilerin ve milletvekillerinin ortak sorumluluğudur. Başta Fatma Şahin, TBMMKEFEK Başkanı Azize Sibel Gönül ve AKP’li kadın milletvekilleri olmak üzere, kadınerkek tüm milletvekillerini bu girişimden derhal vazgeçilmesini sağlamak üzere göreve çağırıyoruz. Ulusal ve uluslararası hukuk hiçe sayılarak KEFEK kapatıldığı takdirde, başta CEDAW’ın uygulanmasını izleyen Birleşmiş Milletler olmak üzere konuyu tüm uluslararası kurumlara ve platformlara taşıyacağımızı duyuruyoruz!” EşitizEşitlik İzleme Kadın Grubu’nun bu duyurusu ve yapılmak istenen beni hiç şaşırtmadı. AKP hükümeti bu! Kadınları sevmeyen bir hükümet! Kadını bir kuluçka makinesi gibi gören bir hükümet! Beni şaşırtan, kadınların bu role gönüllü olmaları. Bunun nedeni nedir? Din mi, gelenekler mi yoksa hayattan korkmak mı? Yoksa hepsi mi? Yıllar önce sevgili Duygu Asena, “Kadının Adı Yok!” demişti. Hâlâ ne yazık ki sevgili Duygu oralarda debeleniyoruz. Hâlâ “Kadının Adı Yok!”... l ‘Liyakati dikkate alın’ Sosyal Güvenlik Şefleri Derneği, bundan sonra ne olacağı konusunda “Genel yönetmelik aleyhine açtığımız ve kazandığımız davadan sonra, bu yeni kararla sosyal güvenlik merkezi müdürü kadrolarına yapılan atamaların geri alınması gerekmektedir. Söz konusu kararın; ölçülebilir kriterlere, liyakate ve fırsat eşitliğine dayalı yeni bir görevde yükselme sürecini başlatmasını umuyoruz” görüşünü dile getirdi. MUSTAFA ÇAKIR ANKARA AKP’nin sosyal güvenlik merkezi müdürü atamalarında liyakatı ortadan kaldıran kararı yargıdan döndü. Danıştay, hükümetin görevde yükselme yönetmeliği kapsamı dışına çıkararak “sınavsız” hale getirdiği sosyal güvenlik merkezi müdürü atamalarının tümünü iptal etti. Danıştay’ın kararında, toplam 168 atamanın hangi kriterlere dayalı olarak gerçekleştirildiğinin ortaya konulamadığına dikkat çekildi. Dava süreci şöyle gelişti: Hükümet, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelik’te değişiklik yaparak sosyal güvenlik merkez müdürü kadrolarına yapılan atamaları yönetmelik kapsamı dışına çıkardı. Sonrasında SGK yönetmeliğinde yapılan değişiklikle de bu kadrolar “sınavsız” hale getirilerek atamalar yapıldı. var, yasal işlem yok! MUSTAFA ÇAKIR Usulsüzlük Eşitiz Eşitlik İzleme Kadın Grubu Objektiflik vurgusu... Sosyal Güvenlik Şefleri Derneği ilk olarak genel yönetmelikte yapılan değişikliğin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle dava açtı. Bu davada Danıştay yürütmenin durdurulmasına karar verdi. Ardından Sosyal Güvenlik Şefleri Derneği, kurum yönetmeliğinde yapılan değişiklik ile yapılan atamaların iptali için ikinci bir dava daha açtı. Danıştay bu davada da derneği haklı buldu. Danıştay 2. Dairesi’nin kararında, SGK’de yönetmelik değişikliğinden önce 34, yönetmelik değişikliğinin ardından da 134 sosyal güvenlik merkezi müdürü ataması yapıldığına dikkat çekildi. Kararda, SGK’ye bu kadrolara hangi usulle atama yapıldığının sorulduğuna işaret edilerek “Ancak bu atamaların hangi kriterlere dayalı olduğu hususu objektif olarak ortaya konulamamıştır” denildi. Sosyal güvenlik merkezi müdürü kadrolarına “salt takdir hakkına dayalı” atama yapıldığına dikkat çeken Danıştay, hukuka uygun olmadığını vurguladı. Danıştay sosyal güvenlik merkezi müdürlüklerine yapılan tüm atamaları iptal etti. Kararın diğer “sınavsız” atamalar için de emsal oluşturması bekleniyor. l BATMAN (Cumhuriyet) Kürt Dili Araştırma ve Geliştirme Derneği (KürdiDer) Batman Şubesi’ne, “PKK/KCK örgütünün amaç ve ideolojisi doğrultusunda eylemler yaptığı ve dernek yöneticilerinin PKK/KCK örgütünün faaliyetlerine iştirak ettiği” gerekçesiyle 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde kapatma davası açıldı. KürdiDer Batman Şube Başkanı Şehmus Aslan, ilk duruşmanın 18 Aralık’ta yapılacağını belirterek “Biz derneğin kira ve elektrik faturalarını ödeyemezken hangi imkân ve olanakları KCK faaliyetlerine harcayacağız? Elle tutulur hiçbir gerekçe yok” dedi. KürdiDer’e kapatma davası ANKARA Sayıştay, Maliye tarafından yürütülen programda, taşınmazlar, gelirler ve borçlanmalara ilişkin mali işlemlerin kurumsal bazda tutulmaması nedeniyle bakanlıkların denetiminde sorunla karşılaşıldığına dikkat çekti. Buna karşın hiçbir bakanlık hakkında yasal işlem yapılmadı. CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter, TBMM Başkanlığı’na sunduğu önergede, Milli Eğitim Bakanlığı’nın denetim için gerekli olan “Kamu İdaresi Hesaplarının Sayıştay’a Verilmesi ve Muhasebe Birimleri ile Muhasebe Yetkililerinin Bildirilmesi Hakkında Usul ve Esaslarda” belirtilen defter, mali tablo ve belgeleri Sayıştay’a vermediğini, bu nedenle bakanlık hakkında herhangi bir yasal işlem yapılıp yapılmadığını sordu. Serter’in önergesine Sayıştay Başkanı adına Başkan Yardımcısı Fehmi Başaran yanıt verdi. Sayıştay’ın yanıtı Milli Eğitim Bakanlığı dahil, hiçbir bakanlığın bu tabloları Sayıştay’a vermediğini, buna karşın hiçbir yasal işlem yapıl madığını da ortaya koydu. Yanıtta, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Yasası’na göre genel bütçeli kamu idarelerinin tüm mali işlimlerine ilişkin muhasebe kayıtlarının “SAY2000i” adı verilen bir program üzerinden Maliye Bakanlığı tarafından yürütüldüğüne işaret edildi. Bu programda taşınmazlar, gelirler ve borçlanmalara dair mali işlemlerin kurumsal bazda tutulmadığına işaret edilen yanıtta, “Kaldı ki, bu husus sadece Milli Eğitim Bakanlığı için geçerli olmayıp tüm bakanlıklar aynı sorunla karşı karşıyadır. Dolayısıyla sadece Milli Eğitim Bakanlığı için değil, diğer tüm bakanlıklar için de yasal bir işlem yapılmamıştır” denildi. Sayıştay’ın yanıtında Maliye Bakanlığı’nın kurumsal bazda muhasebe kayıtlarının girilebilmesi ve raporlanabilmesi için gerekli çalışmaları yürüttüğü belirtildi. Yanıtta, “Ancak, işlemlerin tamamlanması mali tabloları istediğimiz dönemde gerçekleşmediği için ‘Bilanço’ ile ‘Faaliyet Sonuç Tablosu’ kurumsal düzeyde üretilememiştir” denildi. Darp da var l İstanbul Haber Servisi Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hemşire Hakan Nurok hasta yakınları tarafından darp edildi, ölüm ile tehdit edildi. Konuyla ilgili dün İstanbul Tabip Odası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Devrimci Sağlıkİş, Türk SağlıkSen ve SağlıkSen üyeleri hastane binası önünde basın açıklaması yaptı. Sağlık çalışanları, yaşanan ve saldırılara bahane edilen sorunların, aksaklıkların sorumlusunun kendileri olmadığını belirterek “Sağlık hizmeti sunarken canımızdan olmak istemiyoruz. Yetkimizde olmayan, inisiyatifimizle çözemeyeceğimiz sorunlardan kaynaklı saldırıların muhatabı olmak istemiyoruz” dediler. ölüm tehdidi de
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle