23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 ARALIK 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA 15 No Turk 15 No Problem K imimiz maymundan gelsek de.. Hepimiz sonuçta Allah’ın kuluyuz! Herkesin gülmeye, eğlenmeye daha da önemlisi pohpohlanmaya ihtiyacı var. Kralların soytarıları.. Padişahların dalkavukları vardı. Devir değişti devran döndü.. Krallardan da padişahlardan da kurtulduk. Yani aşağı yukarı kurtulduk. Başbakanlar da insan.. Onların da desteklenmeye, eğlenmeye, gülmeye hatta yardım ve yataklığa ihtiyaçaları var. Bu ihtiyaçlarını ise, haşa soytarılar veya dalkavuklarla falan giderecek halleri yok. Söz meclisten dışarı onca bakan, danışman, başdanışmanı geçtik... Birçok yazar ve bilim adamı fahri olarak hizmete amade. Bunlardan birisi çıkıp, sonradan biraz düzeltmeye kalksa da, dedi ki: “Aslında Türk diye bir ırk yok!” Bizce amacı hiç de kötü değil. Türk yok derken, belki de PKK’nin öldürdüğü binlerce yurtaşın “sehven” öldürüldüğünü falan söylemek istedi. Böylece çözüm sürecine, farklı düzeyde bir katkı yapmak istedi. Asıl amacı belki daha da pratik ve hukuki olabilir. CHP lideri Kılıçdaroğlu malum, ikide bir Tayyip Bey’i sıkıştırıp duruyor: “Şöyle ağzının dolusuyla niçin, Türk olduğunu bir kere bile olsa söylemiyorsun?” Söz konusu AKP’li bilim adamının.. , “Türk ırkı diye bir ırk yok!” demesi, Başbakan’ın elini rahatlatmak içindir. Türk yok, mesele yok. Bir dönem dünyanın dilindeki ünlü pop şarkısı gibi: “No woman No cry! (Kadın yokAğlamak yok!” ayda 3 seçim!.. 3’ü de birbirinden zorlu 3 seçim. Her seçim gibi bu seçimi de güçlü olandan çok, güçlü görünmeyi beceren kazanacak. AKP, 2002’de ancak, yüzde 34 oy almıştı. Halkın yüzde 66’sı AKP’ye karşıydı. Seçim sisteminin cilvesi karşı olanları kendi yanında sayıldı. Meclis’teki yüzde 66, çoğunluğu ele geçirdi. Bu “haksız zenginleşme”nin mayaladığı sistem hâlâ sürüyor. 11 yıldan beri de dursuz duraksız yoğun bir propaganda ile, Başbakan 5 vakit konuşarak en güçlütek güçlü benim propagandasını yandaş kıldığı medya sayesinde yürütüyor. HHH Seçimlerde güçlü görünmeyi başarmanın, becermenin tek yolu var. Anketleri kamuoyu yoklamalarını eğip bükmek, kalem katmak.. Son örneği günahı boynuna, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay önceki gün yaptı: “AK Parti yüzde 5152 bandında!” dedi. Anket sonuçlarını açıklarken “bant” falan demek şart ki.. Rakamlarınız bilimsel görünsün! Aslında kendisi yüzde 5152 diye tevazu Böylece hem partisini hem de kendisini sağlama alıyor. Hiç kimseyi boşuna başbakan yardımcısı yapmazlar ki! HHH Yüzde 60’lık bandını ilk belirleyip ilan eden, Aziz Nesin olmuştu. Halkın yüzde 60’ına ilk teşhisi o koymuştu. O tarihte ortada ne Tayyip Bey ne de AKP seçmeni vardı... Ama yine de 2010 yılındaki Anayasa Değişikliği Referandumu Aziz Nesin’i sadece yüzde 2’lik hata payı ile haklı çıkardı. Aslında bu yüzde 60 bandı.. Bu toplumun en köklü, en hayati bandı!.. Ateistlerimizin bile bu oran dahilinde kendilerini sağlama alıp Allah’a inanmaları boşuna değil. Nerede kaldı TOKİ borcu altında hayatı 2025 yıllığına ipotek altına sokulan gariban vatandaş Bu yüzde 60’lık çoğunluğun zekâca bir sorunu kesinlikle yok. Sadece, zekâsı ve etik değerleri farklı boylam ve düzlemde çalışıyor. Tek dertleri var: Kendilerini garantiye almak. “Allah yok!” inancını benimseseler de. Yüzde 60’ı çoğunluğu “var?” ya karşı önlem almaya devam ediyor. Tayyip Beygiller’in de tek güvercesi bu! Tayyip Bey’in Tek Güvencesi Malum Band! AKP Basın Sözcüsü: Ateistlerin yüzde 60’ı Allah’a inandıklarını söylüyor! Başbakan: Olmaz. Sağlamcı iseler, bana da inanmaları gerek! Korku Dağları!.. Sonuç olarak gerektiğinde olağanüstü hal ve sıkıyönetim uygulamalarının devreye sokulduğu bir ülkeye dönüştük. Başbakanının yüzlerce korumayla her gittiği yer, nasıl gerekiyorsa zapturapt altına alınsın... İleri demokrasinin gereğidir! 12 Eylül’den tek farkı, gece sokağa çıkma yasağının olmaması. Gerçi gündüzleri var. Erdoğan’ın Muğla gezisinde yurttaşlar sokakta yürüdükleri için gözaltına alındı. Vatandaş potansiyel suçlu, eylemci, her an her şeyi yapabilir, Başbakan’ın canını sıkabilir. Valiler böyle görüyor ki sıkıyönetim yasaklarını devreye sokuyor. AKP’nin kısa bir süre önce gündeme getirdiği ve polise, “suç şüphesi halinde gözaltı yetkisi” tanıyan düzenleme yasallaşmadı, ama uygulaması var. Daha önce Başbakan gelecek diye İzmir ve Denizli’de TGB’lileri gözaltına alan polis, son olarak Erdoğan’ın Muğla ziyaretinden önce 50 kişiyi karakolda “ağırladı”! Bu ülkenin yasalarına göre herkesin, dilediğini protesto etme hakkı var oysa. Ne çare korku dağları sarmış... HHH Belli ki iktidarın yönetim becerisi adım adım çözülüyor. Zaten “büyük birader”in isteğiyle kurulan ortaklığın bozulması da bu yüzden. Bir zamanlar el ele, kol kola beraber yürünen yollar tıkandı anlaşılan. Kapışıyorlar... Su üstünde dershane, bürokraside kadrolaşma adıyla yürütülen kapışmanın gerçekte, derinlerde bütünsel bir yanı var. Sorun iktidarın, gücün ve paranın paylaşımı. Kavga bu yüzden çıkıyor. Ortak kurdukları derin devlete kimin daha büyük oranda sahip olacağı kapışması ve giderek tarafların birbirlerini bertaraf etme operasyonları... Özellikle MİT ve Emniyet, yargı kadrolarını bütünüyle ele geçirme iştahı... Öyle böyle değil, kavga büyük. Belgeler, dinlemeler, CD’ler başka türlü ortalığa düşüyor şimdi. Kim bilir daha neler çıkacak?.. Her iki tarafta muhalif kesimlerin suçlamalarından daha ağır, hakarete varan değerlendirmelere tanık oluyoruz. Cemaat tarafı “firavun, Hitler, halife, hükümdar, iktidar dalkavukçuları, goygoycular” diyor, doktor raporu alınmasını öneriyor. Hükümet yandaşı bazı kalemlere bakılırsa, Emniyet ve devlet kurumlarında cemaat isminin arkasına gizlenmiş çete faaliyetleri söz konusu. Öte yandan cemaat kanallarında, sorumluluktan kurtulmak için bilindik davalara gönderme yapılarak sahte CD ve belgeler dillendiriliyor. Bazı isimlerin yok yere tutuklandığı belirtiliyor. “Nereden nereye” de, çok inanladırıcı değil tabii... Bu arada 2004 yılı MKG kararlarındaki Başbakan’ın imzası sızdırılıyor. Öyle ya imzasız belgeler yüzünden, tarafların işbirliğiyle hazırlanan düzmece delil ve sahte belgelerle darbeci diye mahkum edilen onlarca asker, sivil söz konusu; ortada tel tel dökülen davalar var. Peki ne olacak şimdi, 28 Şubat davası göçmüş olmuyor mu? HHH Gelelim işin özüne... Bu kapışma belki söndürülür, ama ya “büyük birader” iki ortağı gözden çıkardıysa... Yine de bu ülkenin aydınlığa çıkmasını, çağdaşlığı, özgürlüğü isteyenler, yukarıdaki kavgaya değil, kendi işlerine baksın bence... gösterdi. “Yüzde 60 bandı!” da diyebilirdi. Demedi. Çünkü aynı gün medyada bir başka anket daha yer alıyordu: “Türkiye’deki ateistlerin yüzde 60’ı Allah’a inanıyor!” HHH İnsan, Allah Allah demeden edemiyor. İçinden vay Allahsız ateistler falan da diyemiyor. Bunlar “Allahlı” cinsten! Ve hepsi de sonuçta bu ülkenin yerli ateisti. Refleksleri sağlam ve her türlü kazaya belaya karşı kendisini sağlama almayı biliyor. Tek günahları bu! Hoşgörüyü hak ediyorlar yani.. HHH Beşir Atalay aslen sosyolog.. Neyin ne olduğunu biliyor!.. Yüzde 51 52 bandını yukarıya çekerse.. AKP’yi destekleyenlerin oranı ile yüzde 60’lık ateistlerin oranı karışablecek.. Birisi de kalkıp diyecek ki: “AKP’yi destekleyenler arasında yüzde 60’lık ateistlerin payı yüksek!” Beşir Bey’in belki de “yüzde 5152 bandına” razı olması, müdebbir tüccar gibi davranması bundan. erken doğmak gerekirdi. Bendeniz Çetin Altan, Altan Öymen, Oktay Ekşi kadar şanslı olmasam da bir süre rahmetli Berker ile çalışma talihi elde edenlerdenim. Yaşı yeten meslektaşları hep onu daha çok iki ünlü sözü ile anıyor: “Gazeteci olunmaz, gazeteci doğulur!” “Bir ülke batarsa uzun laftan batar!!” Gazeteci olunmaz sözünü açılan onlarca basın yayın okulu tartışma çoktan açtı. Ama uzun laftan batma sözü çok ciddi. inasi Nahit BerŞ ker ile çalışma şansı elde etmek için biraz Tweet Değil mi At Gitsin... Hayatı boyunca hep ve daha çok, birinci sayfalara beş on sözcüğü geçmeyen yazılar yazması bundandı Günümüzün 140 harften ibaret evrensel “tweet” olgusu, belki de. Merhum Şinasi Bey’in o uyarısıyla hayat buldu Tweet atan atana. Hüseyin Çelik demiş ki: “Erdoğan bir taka kaptanının oğludur!” Naçizane ekleyelim: “1’i gemicik 7 şilep sahibinin de ba basıdır!” Ali Cankuş: “Muğla’da başbakan geliyor diye reklamdaki mankenin etek boyu uzatıldı!” Devamını getirelim: “Emine Hanım’a vekaleten Başbakan’a mukayet olan gayretkeş (ve etekkeş) valibeyler çoğaldı!” Osman Kandemir “Sümeyye Erdoğan’a yılda 52 bin TL danıman maaşı bağlanmış!” Kızlara haksızlık her yerde. Erkek evlat isen gemicik.. Kız ise kuru maaş! ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Hükümet, Alevi Evleri ve Penaltı! Oynadığımız oyunun adı nedir? Topa ceza sahasında elle müdahale etmek penaltı mıdır yoksa biz fark etmeden oyun hentbola mı dönüşmüştür? Burası Türkiye’dir. Şaşıran aptaldır! Son 33 yılda ameliyat masasında cinsiyet değiştirtilen şanssız ülke! Önce siyasi yapısı, ardından insan profili ve yasaları neşter darbeleriyle kimyasıyla beraber bozulan ülke... Laik hukuk devleti kurbanlık koyun gibi doğranırken yerine “ılımlı İslam” kod adı altında türban silahı ile şeriatçı yapı yerleştirilmiştir. “Konuşmanızda bari bir kere Allah’ın adını anın” diyenlere karşı, mitingde attığı nutuğu “Allahaısmarladık” diye bitiren İsmet İnönü gibi demokratlar gitmiş, yerine koruma ordusu ile gösteriş namazına gidenler gelmiştir! Dün Sol’da “beklediğim” bir haber gördüm: Şeriat yanlısı bir kurum “bilimsel bir araştırma” yapmış ve gençlerdeki “laiklik düşüncesi”ni bir tehdit olarak yansıtmış! Gençliğin “alkolfuhuşanormal giyim tarzıeşcinsellik” gibi sapmaları ve o meşhur “kızlıerkekli” evlerdeki artışın tehlikesi masaya yatırılmış. “Helal” dedim. Zamane “Devleti Âliyye”siyle senkronize çalışma diye buna denir! Aklı fazlasıyla “karışık” olan dönemimizde, “Hırsızlık mı suç, polislik mi” sorusu gündeme gelmeli ki çocuklarımız nerede duracaklarını bilsinler! Geziciler, bir türlü kanıtı bulunamayan “camilerde içenler”, Atatürk’ü “deccal” görenler, merdiven altında fitne bulanların fink attığı bir ortamda böyle örnekleri çoğaltmak lazım ki, toplum doğru yolu bulsun! MİT üstünden provası yapılan ve dershanelerde ayyuka çıkan “Cemaatİktidar” kavgası, son zamanlarda liderlik çekişmesi biten ligimizden daha fazla ilgi çeker oldu! İbretle izliyoruz eski kan kardeşlerin düştükleri penaltı ve ofsayt kavgalarını... Mesela Zaman ve Star zıt kutuplarda, Birgün’de de Barış İnce “Okyanus ötesi”ne açık mektup yollayıp gürültüyü mizaha boğmuş. Biber gazı ve tehlikeli silah gaz maskeleri her an devreye girebilir! “Bavulcu” yine açmış, 2004 MGK kararları çıkıvermiş! Durum vahim. 28 Şubat’ın avukatları Ersöz ve Aras hemen devreye girmişler: “O zaman ya 28 Şubat için atfedilen suçlar, yani ‘Cunta’ya bağlanan kurum kapatmalar meğer suç değilmiş ya da bu kararda imzası bulunan Hilmi Özkök, Aytaç Yalman, Erdoğan ve Gül’ün de aynı davadan acil yargılanmaları lazımmış.” Eyvah! Mantık işte, ne diyeceksin ki? Konu hep o melun penaltı! Bence hemen Dursun Çiçek vakasını araştırsın suçlananlar. Belki imzaları “yaş” değildir! Bunlara da başka “İslami” bilimsel kurumlar baksın! Şimdi sakın biri münasebetsizce “Sen bizimle kafa mı buluyorsun, İslamla ne ilgisi var?” demeye kalkmasın! Siz koskoca Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Diyanet İşleri Başkanlığı ile ortaklaşa yürüttüğü o müthiş “enflasyon” araştırmasından hiç nasiplenmediniz mi? Yani “Dışarı çıkarken başınızı örter misiniz?”, “Köpek giren eve melek girer mi?”, “Kendinizi hangi mezhebe ait hissediyorsunuz”, “Misafirlikte kadınerkek mi oturursunuz?” gibi kökten sorular henüz size sorulmadı mı? Böylece Gezi olayları hakkında raporlarını ortaya döken Emniyet Müdürlüğü raporundaki “Şüphelilerin yüzde 78’inin Alevi kökenli olduğu tespit edilmiştir” gibi bilimsel saptamaların nasıl somut kökenlere dayanabildiğini anlamış oldunuz? Hâlâ şüphe duyan gafiller kaldıysa, o zaman ünlü gazeteci Nagehan Alçı’ya kulak versinler: “Gezi bir Alevi ayaklanmasıdır.” Koca gazeteci, emin olmasa söyler miydi hiç!? Ayrıca merak etmeyin, yine Nazi metodlarıyla da durum kurtarılıyor: Bakın Adıyaman’da Alevi evleri işaretlenmeye başlamış bile! Şimdi yine bazı bahtsızlar çıkıp “İyi de hani son demokrasi paketine göre kişilerin özel bilgilerine güvence gelmişti” diye sorabilir. Halbuki Başbakan “Bu özel bilgiler ilgisiz kişiler tarafından kullanılamayacak” diye buyurmuşlardı. Şimdi kalkıp hangi şapşal, Emniyet görevlilerini “ilgisiz kişi” olmakla suçlayabilir! Bir de Aleviliğin saptanması ve “suç” kavramı ile özdeşleştirilmesiyle “ırka dayalı nefret suçuna getirilen ceza” arasındaki uçurum... Veya “yaşam tarzına saygı göstermeyenlere” getirileceği söylenen 3 yıla kadar hapis ve “kızlı erkekli ortaya karışık” yaşayan ahlaksızların durumu... Yani o yasaların dini yaşamı korumak için çıkarıldığını anlayamayanlar. İşte onlar, tam “Cemaatle korakor mücadele verilirken” cepheyi genişletmeye çalışan uğursuz sineklerdir... Pek yakında neyin penaltı olup olmadığı, en yetkin ulemalar aracılığıyla açıklanacaktır. Kafası bizden daha karışık olan eski hakem Markus Merk bunu başaramıyorsa, başka ithal hocalar devreye sokulabilir. Allah’a emanet olun... HARBİ SEMİH POROY BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN GAZETECİYAZAR VEFAT Baromuzun 6665 sicil sayısında kayıtlı BURHAN ARPAD’ı (19 Mayıs 1910 3 Aralık 1994) Ölümünün 19. yılında saygı ile anıyoruz. AVUKAT Ahmet Arpad Bir çocuk daha okusun diye... ÖZER SELİÇİ 01.12.2013 tarihinde vefat etmiştir. Aziz Meslektaşımızın cenazesi 03.12.2013 Salı günü (bugün), saat: 09.30’da İstanbul Üniversitesi’nde (Beyazıt) yapılacak törenin ardından, Levent Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakip Kanlıca Mezarlığı’na defnedilecektir. Merhuma Tanrıdan rahmet, kederli ailesine ve meslektaşlarımıza başsağlığı dileriz. 21. YÜZYIL EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (YEKÜV) Tel : 0212.274 15 02213 74 02 Fax: 0212.275 52 44 www.yekuv.org • yekuv@yekuv.org Vakıflar Bankası: Osmanbey Şubesi 00158007287986476 İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Süs eşyası ya 1 pımında kulla 2 nılan parlak siyah renkli bir tür 3 linyit. 2/ Eski 4 Mısır’da güneş 5 tanrısı... Araç. 3/ 6 Asya’da bir ülke... “Ben sana 7 mecburum bi 8 lemezsin / adı 9 nı gibi aklımda tutuyorum” 1 2 3 4 5 6 7 8 9 (Attilâ İlhan). 4/ 1 U V E R T Ü R P Hakka uygun olan... 2 R U M İ Ş A K A Motorlu araçlarda 3 A R motoru işletme dü 4 B A R M E N A L E D İ D O N zeni. 5/ Türkiye’nin K A Y A S A plaka imi... Hattatla 5 N E E V S rın kâğıt cilalamakta 6 İ T F A A L O A R İ kullandıkları bileşim. 7 Z A V A R I Z 6/ Temeli taklide da 8 M E yanan sözsüz oyun... 9 K A K A Ç HM Ekin biçildikten sonra toprakta kalan köklü sap. 7/ Hastalık etkenlerini zararsız duruma getirmek için vücudun çıkardığı madde. 8/ Sarı renkli bir element... Bir gösterme sıfatı. 9/ Bir nota... Altının, simgesini aldığı Latince adı. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Bir şeyin yerine başka bir şeyi koymak; ikame etmek. 2/ Eskiden şairi bilinmeyen şiirlerin altına yazılan sözcük... Bir görevin yürütülebilmesi için merkez olarak seçilen yer. 3/ Çemberin çevresinin çapına oranını gösteren sayı... II. Dünya Savaşı’nda Alman işgaline karşı direnenlerin toplandıkları ıssız yer. 4/ Düdenden daha geniş olan çukurluklara verilen ad... Çıplak vücut resmi. 5/ Kök, sap ve yaprak şeklinde farklılaşmamış bir bitkinin yaşama ve büyüme organı... Arabistan kıyılarında işletilen bir tür tekne. 6/ İskambilde bir kâğıt... Kuzey Amerika yerlilerinin inandıkları doğaüstü güç. 7/ Gösterilen aşırı ilgi, sevgi gibi nedenlerle kapris yapan kimse. 8/ Güzel koku... Eski vezir konaklarındaki bir kısım müstahdeme verilen ad. 9/ İnsanın ya da hayvanın göğsü ve karnı içindeki organlar... Müslüman ülkelerde oturan Yunan asıllı kimse.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle