14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 ARALIK 2013 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 O müdürler Danıştay’a başvurdu NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye’yi sarsan rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun ardından AKP hükümeti tarafından görevlerinden alınarak başka yerlere sürülen polis müdürleri Danıştay’a başvurdu. Ankara Emniyeti’nin görevden alınan şube müdürleri, yürütmenin durdurulması istemiyle Danıştay’a başvurdu. Kaçakçılık, mali, narkotik ve organize şubede görev yapan müdürler iti A raz dilekçelerini Danıştay’a verdi. Dilekçede, söz konusu müdürlerin bugüne kadar herhangi bir soruşturma geçirmedikleri vurgusu yapıldı. Danıştay başvuruyu işleme aldı, operasyon sonrası, İstanbul’daki şube müdürleri sıralı amirlerini bilgilendirmedikleri ve görevi kötüye kullandıkları gerekçesiyle görevden alınmıştı. Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde ise “istihbarat” hariç, tüm şube müdürlerinin görev yeri değiştirilmişti. Ayakkabı kutusunda bulunan 4.5 milyon doların bağış olarak açıklanmasının ardından herhangi bir belge sunulmazken Deniz Feneri e.V davasında olduğu gibi sahte makbuz basıldığı öne sürülüyor AYKUT KÜÇÜKKAYA Kutu kutu makbuz! manlar bağış makbuzlarının aynı elden birkaç gün içerisinde çıktığını kriminal incelemede tespit etmiş, Türkiye’deki savcılar da makbuzların üzerlerinde yazan isimlere ödeme yapılmadığını yapıldıysa da makbuzda yazan rakamla örtüşmediğini belgelemişti. Başbakan Tayyip Erdoğan Pakistan dönüşü uçakta gazetecilere şöyle konuşmuştu: “Halkbank müdürünün evinde çıkan bir şey, bankayla ilgisi var mı? Böyle bahsedilmesi vatana ihanettir. Müdürün dürüstlüğünden en ufak şüphem yok. Olsa olsa saflığının kurbanı olmuştur. Bunu farklı yerler çekme gayreti olacaktır. Süleyman Bey bunun dekontunu vermiş mi vermemiş mi? Eğer dekont verdiyse bu ayrı ya da kaydını almak üzere. Ortada makbuz varsa o zaman kimsenin söyleyecek bir şeyi kalmaz. Genelkurmay Açıklamasının Şifreleri: ‘Orduya Kumpas’ MGK’de Tartışıldı Genelkurmay Başkanlığı’ndan dün yapılan altı maddelik açıklama Balyoz, Ergenekon, Askeri Casusluk ve 28 Şubat gibi TSK’nin emekli ve muvazzaf personelinin bir bölümünün hüküm giydiği, bir bölümünün ise hâlâ yargılanmakta olduğu davaların yeniden ele alınması açısından çok büyük önem taşıyor. Açıklamanın haber ajanslarında dönmesinden sonra ulaştığımız kaynaklardan, açıklamanın şifrelerini çözmemizi sağlayacak şu ipuçlarını elde ettik: Türkiye’yi sarsan “Büyük Rüşvet” operasyonuyla ilgili iddialar havada uçuşuyor. Soruşturmanın kapsamında tutuklanan isimlerden Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın evinde ayakkabı kutusunda bulunan 4.5 milyon doların imam hatip lisesi yapılması için yapılan bağış parası olduğu iddia edildi. Kamuoyunu tatmin etmeyen bu savunmayla ilgili bugüne kadar herhangi bir belgebilgi ortaya çıkmadı. Bu süreçte üst düzey bir yetkiliden önemli bir iddia geldi. Tıpkı Deniz Feneri e.V. davasında olduğu gibi “sahte makbuz” basıldığı öne sürülüyor. Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturmanın Türkiye ayağını yürütürken görevden alınan savcılar bağış paralarıyla ilgili düzenlenen makbuzların büyük bir bölümünün sahte olduğunu ispatlamıştı. Almanya’daki uz Siyasiler ne demişti? Eğer mevzuat itibarıyla hayır sahibinin makbuzunu teslim ediyorsa, o hayır sahibi de bunun çıkışını kayıt altına aldıysa. Hayır sahibi de, okul da bunu söylüyor. Emniyet’in de yapacağı şey bankada en ufak bir şey var mı yok mu? Arayıp bulursun ama sen işi hemen buraya getirirsen bu ihanettir. Suçluların, bunun bedelini ödemesi lazım. Bunlar hâlâ bu ülkeyi sahipsiz zannediyorlar. Böyle bir banka için nasıl böyle bir şeyin içine girersiniz.” CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu da Twitter’da yaptığı açıklamada, “Ayakkabı kutularından çıkan para bağışmış... Makbuzları varmış... Bana gelsinler ben bir saat içinde bin tane makbuz keseyim” demişti. Böylece bir yolsuzluk soruşturmasında daha “sahte makbuz” tartışması doğmuş oldu. Savcılığa sunulacağı söylenen makbuzların da gerçek olup olmadığı yapılacak kriminal incelemeler sonucu ortaya çıkacak. Akdoğan’ın ‘Kumpas’ yazısı başlattı 1 TSK açıklamasına giden süreç, hafta ortasında Başbakan’ın siyasi danışmanı Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan’ın Star gazetesinde yazdığı “Ellerinde Nur mu Var Topuz mu?” başlıklı yazısıyla başladı. Akdoğan 17 Aralık’ta yapılan rüşvet ve yolsuzluk operasyonundan bir hafta sonra Gülen cemaatini hedef aldığı bu yazısında “Kendi ülkesinin milli ordusuna, milli istihbaratına, milli bankasına, milletin gönlünde yer edinen sivil iktidarına kumpas kuranlar” ifadesini kullanmıştı. Bu sözler sonrasında kamuoyunda büyük bir tartışma başlarken, davalara ilişkin belli bir kesimde var olan algı da tamamen kayboldu. 2 Darbe iddialarına konu davalarda yargılanan görevdeki ve emekli askerler ile aileleri başından beri büyük bir komplo ile karşı karşıya olduklarını savundular ancak mahkemeler bu seslere hiç kulak vermedi. Akdoğan’ın açıklaması sonrasında davalarda yargılanan askerler yeniden yargılama başvurusu yaparken TSK içinde de bu açıklamalar çok büyük yankı yarattı. TSK komuta kademesi de, Akdoğan’ın açıklamasının, askerleri ilgilendiren davaların ve sonuçlarının yeniden ele alınması ihtiyacı doğurduğu yönündeki hukuki görüşlere katıldı. 3 Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel karargâhta yapılan bu değerlendirmeler ışığında, yargılanan askerler ve ailelerinin de beklentileri doğrultusunda, Akdoğan’ın açıklamasını önceki gün yapılan MGK toplantısında gündeme getirdi. Üst düzey bir yetkilinin iddialarına göre toplantının önemli bir bölümünde bu davalar ve yargılanmakta olan askerlerin durumu ele alındı. Bu konu MGK bildirisine yansımadı. Ancak dün yapılan TSK açıklamasının beşinci maddesindeki, “TSK personeli ile ilgili adli süreçlerde hukuka uygunluğu tartışmalara ve farklı yorumlara neden olan işlem ve uygulamaların devletin en üst karar organlarına ve en yetkili makamlarına sürekli bildirildiği” vurgusu, konunun MGK’de görüşüldüğünün üstü örtülü biçimde doğrulanması olarak kabul ediliyor. 4 TSK’den dün yapılan açıklama da, MGK toplantısındaki tartışmalar ışığında kamuoyu ile paylaşıldı. İddialara göre Org. Özel, kamuoyuna bu yönde bir açıklama yapma isteğini hükümet ile de paylaştı. Cumhurbaşkanı ve hükümet kanadının da buna karşı çıkmayarak zımnen onay verdiği ileri sürüldü. Açıklamanın MGK öncesinde mi, yoksa kurulun sivil kanadı ile yapılan görüş alışverişi sonrasında mı kaleme alındığı ise netlik kazanmadı. TSK’den açıklama Güler ve Çağlayan Askerler yeni yargılama istiyor ‘Siyasi tartışmada yer almak istemiyoruz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile ilgili “TSK, hiçbir şekilde siyasi tartışmaların içerisinde yer almak istememektedir” açıklamasını yaptı. Açıklamada, Ergenekon ve Balyoz davası ile ilgili olarak da “Bununla birlikte TSK’nin kurumsal kimliğini ve personelinin hukuki durumunu ilgilendiren konulardaki gelişmelerin hukuk devleti ve hakkaniyet ilkelerine bağlı kalınarak sonuçlandırılmasının yakından takip edilmesine devam edilecektir” denildi. Genelkurmay Başkanlığı, internet sitesinde yer verdiği yazılı açıklamayla yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna ilişkin orduyu ima eden değerlendirmelere yanıt verdi. Açıklamada, TSK’nin anayasa ve yasalarla kendisine verilen görev ve sorumluluklarını, her türlü siyasi düşünce ve oluşumun dışında olarak Türk milletine en üst seviyede hizmet etme arzusu ile yerine getirdiği ifade edildi. Açıklamada, “TSK, görevlerinin ifasında anayasada kabul edilen hukuk devleti, hukukun üstünlüğü ve demokratik toplum gerekleri prensiplerine bağlılığı temel esas almaktadır” denildi. Özellikle çok sayıda muvazzaf ve emekli subayın sanık olduğu Balyoz ve Ergenekon davalarında yeniden yargılama talepleri gündeme gelirken Genelkurmay açıklamasında sanık TSK personelinin hukuki durumlarına vurgu yapılarak şöyle denildi: “TSK’nin bazı emekli ve muvazzaf personeli ile ilgili olarak yürütülen soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde, hukuka ve yargı bağımsızlığına saygı çerçevesinde hareket edilmesine büyük özen gösterilmiş, öncelikle TSK’nin kurumsal kimliğinin olumsuz etkilenmemesi amaçlanmıştır. TSK personeli ile ilgili adli süreçler, ilgili mevzuattan kaynaklanan görev ve sorumluluklar kapsamında takip edilmiş, hukuka uygunluğu konusunda tartışmalara ve farklı yorumlara neden olan işlem ve uygulamalar devletin en üst karar organlarına ve en yetkili makamlarına sürekli bildirilmiştir.” Açıklamada, “TSK, hiçbir şekilde siyasi tartışmaların içerisinde yer almak istememektedir. Bununla birlikte TSK’nin kurumsal kimliğini ve personelinin hukuki durumunu ilgilendiren konulardaki gelişmelerin hukuk devleti ve hakkaniyet ilkelerine bağlı kalınarak sonuçlandırılmasının yakından takip edilmesine devam edilecektir” değerlendirmesi yapıldı. Tutukluluğa itiraz ettiler İstanbul Haber Servisi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü yolsuzluk ve rüşvet operasyonu kapsamında tutuklanan eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler ve eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Salih Kaan Çağlayan’ın tutukluluğuna itiraz edildi. Avukatlar soruşturma kapsamında “rüşvet almaya ve vermeye aracılık etmek” suçlamalarıyla tutuklanan Barış Güler ve Çağlayan’ın tutukluluklarına itiraz dilekçesini dün mahkemeye sundu. Avukatlar, dilekçede, kararın gözden geçirilmesini talep etti. Tutukluluğun kaldırılmaması durumunda ise itirazın bir üst mahkemeye gönderilmesi istendi. Operasyon sırasında Güler’in evinde 6 kasa ve 1.5 milyon lira nakit para çıkmıştı. alk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın evinde bulunan 4.5 milyon doları bankaya yatırmayarak ayakkabı kutusunda saklaması tartışma yaratmıştı. Aslan paranın imam hatip lisesi yaptırmak için yardımseverlerden toplandığını ileri sürmüştü. H Özel MGK’ye taşıdı Hükümet onaylı açıklama SİNAN TARTANOĞLU AKPcemaat çatışması ‘Başbakan’ı yabancılar MEB’de de sürüyor gönderemez!’ Tekin, cemaate yakınlığı ile bilinen Aktif Sen’in fesih kararından önceki genel sekreterliğini yürüttü. Aktif Eğitim Sen, mart ayında fesih kararı almış, ancak dershane tartışmasıyla cemaat ile hükümetin arası açılınca yeniden kurulma kararı almıştı.Yine Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü Strateji Geliştirme Şube Müdürü İlhan Koç, Bilgi İşlem ve Eğitim Teknolojileri Şube Müdürü Güler Arıkan, Hayat Boyu Öğrenme Şube Müdürü Faruk Araboğa ve Hukuk İşleri Şube Müdürü Ergün Alimoğlu da görevlerinden alındı. Haber Merkezi Gülen cemaatinin önde gelen isimlerinden Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, Twitter’dan yaptığı açıklamada “Savcılar ellerinde kâğıtla inip bildiri okuyorsa bu davranış militanlıktır. Benim ülkemin Başbakanı’nı yabancılar gönderemez” diye yazdı. Gülerce, attığı tweet’lerde şu ifadeleri kullandı: “Yargıdaki direncin hukuk ve adalet adına yapıldığına inanmıyorum. Başbakan’a içeriden dışarıdan tertip yapılmasını bir millet evladı olarak hazmedemiyorum, kabullenmiyorum. Başbakan, gidecekse ya Ak Parti kongresinde ya da sandıkta seçmen iradesiyle gider... Ülkemin Başbakanı’nı yabancılar gönderemez. Demokrasi adına, insaf adına, vicdan adına tertiplere, provokasyonlara fırsat vermemeliyiz.” Gülerce yaptığı açıklamada da “Sayın Başbakanımızı dinledim ve içimden gelenleri olduğu gibi yazdım” diye konuştu. HÜSEYİN GÜLERCE SAHİP ÇIKTI ANKARA AKP’nin, yolsuzluk operasyonu sonrasında Gülen cemaati mensuplarına yönelik Emniyet’te başlattığı görevden almalar Milli Eğitim Bakanlığı’na da sıçradı. Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde 5 şube müdürü görevinden alındı. Milli Eğitim içinde “cemaat sendikası” olarak nitelenen Aktif Sen’in (Aktif Eğitimciler Sendikası) eski genel sekreteri, şube müdürü Mehmet Tekin de görevden alınan isimler arasında yer aldı. 5 Genelkurmay Başkanı’nın talimatıyla hazırlanan ve son haline yine Org. Özel’in onay verdiği açıklamada belli bir “denge” gözetildi. Açıklamada, öncelikle “TSK’nin siyasi tartışmalar içinde olmayacağı” vurgusu yapıldı. Bunun için açıklamanın ikinci maddesinde, “TSK görev ve sorumluluklarını her türlü siyasi düşünce ve oluşumun dışında yerine getirmektedir”; üçüncü maddesinde, “TSK görevlerinin ifasında hukuk devleti, hukukun üstünlüğü ve demokratik toplum gerekleri prensiplerine bağlılığı temel esas almaktadır” ve altıncı maddesinde “TSK hiçbir şekilde siyasi tartışmaların içerisinde yer almak istememektedir” ifadeleri üst üste yer aldı. Önce ‘siyaset dışıyız’ güvencesi Mahkeme, Bakırköy Belediyesi’nin itirazını haklı buldu Ağaoğlu’nun projesine mühür İstanbul Haber Servisi Rüşvet ve yolsuzluk operasyonunda gözaltına alınıp serbest bırakılan işadamı Ali Ağaoğlu’nun soruşturmada konu edildiği öne sürülen “Bakırköy 46” projesine altlık oluşturan plan değişikliğinin yürütmesi durduruldu. Durdurma kararı, planın yapılaşmayı arttıracağı, Tarihi Yarımada’nın silüetini bozucağı gerekçesiyle alındı. Tartışma konusu olan inşaat mühürlendi. Ağaoğlu Şirketler Grubu Başkanı Ali Ağaoğlu proje ruhsatının değil, planın iptal olduğunu söyleyerek karara itiraz edeceklerini açıkladı. Bakırköy Belediyesi, söz konusu arazinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından “özel proje alanı” ilan edilmesi üzerine hazırlanan 1/1000 ve 1/5 bin ölçekli planlarda yapılan değişiklerin yürütmesinin durdurulması istemi ile İstanbul 8. İdare Mahkemesi’ne başvurmuştu. Belediyenin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aleyhine açtığı dava 6 Aralık günü karara bağlandı. Mahkeme, plan teklif ve askı süreci aşamalarında gerek davacı taraf gerekse dava dışı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin plan değişikliğine yaptıkları “donatıları azalttığı, yapı yoğunluğunu artırdığı, ulaşımı engellediği, Tarihi Yarımada’nın silüetini etkilediği” yönündeki itirazlarının bakanlık tarafından dikkate alınmadığını vurguladı. Yaklaşık 79 bin 200 metrekarelik dava konusu parsellerin plan tadilatı ile tüm donatı alanlarına yüzde 40 ayrılırken arazinin yüzde 60’ına yapılaşma hakkı getirildiği belirtildi. Kararda, donatı alanlarının yüzde 12 oranında azaltıldığı saptaması yapıldı. Konut alanı için İBB Meclisi kararı ile parselin bulunduğu Bakırköy ilçesine getirilen 40 metrelik yüksekliğe aykırı hareket edildiği ve projede 70 metrelik yüksekliğin öngörüldüğü vurgulandı. Mahkeme, yapılaşmaya geçilmesi halinde telafisi güç zararlara yol açacağı gerekçesiyle plan tadilatının yürütmesini durdurdu. Oybirliği ile alınan karar belediyeye 24 Aralık günü tebliğ edildi. 27 Aralık sabahı da mahkeme kararı gereği inşaat mühürlendi. 6 Genelkurmay Başkanlığı vermek istediği temel mesajı ise altı maddelik açıklamanın en sonundaki, “TSK kurumsal kimliğini ve personelinin hukuki durumunu ilgilendiren konulardaki gelişmelerin hukuk devleti ve hakkaniyet ilkelerine bağlı kalınarak sonuçlandırılmasının yakından takip edilmesine devam edilecektir” cümlesi ile verildi. Bu cümlenin ilk bölümünde yer alan ‘TSK kimliğini ve personelini hukuki durumunu ilgilendiren gelişme’ ile kastedilen olayın Başbakan’ın danışmanı Akdoğan’ın “Milli orduya kumpas yapıldı” şeklindeki sözleri olduğu öğrenildi. Bahsedilen bu gelişmelerin, açıklamadaki “hukuk devleti ve hakkaniyet ilkelerine bağlı kalınarak sonuçlandırılması” ifadelerinde dile getirildiği, sonuçlanan ya da sürmekte olan askerlerle ilgili davaların Akdoğan’ın bu açıklaması ışığında yeniden gözden geçirilmesi ve gerekiyorsa yeni bir yargılama yapılması beklentisini içerdiği ileri sürüldü HHH Genelkurmay bu açıklamayla ne demek istiyor? Niyetleri yargıya müdahale değil. Ancak hükümet kanadından gelen “Orduya kumpas kuruldu” itirafı sonrasında, mahkemeler ve temyiz noktasındaki Yargıtay’ın bu davalarda yargılanan askerlerin durumunu “hukuk devleti ve hakkaniyet ilkeleri” doğrultusunda ciddiyet içinde yeniden ele almasını istiyorlar. Sonra ‘hakkaniyet’ talebi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle