23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 ARALIK 2013 CUMA 8 GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK “Büyük Türkiye”nin “istikbal savaşı” bu... Savaş o kadar sıcak ki hükümet, operasyonu yapan polisi, soruşturmayı yapan savcıyı görevden alacak kadar gözünü kararttı. Daha önceki gece otobüs üstünde zafer pozu veren Erdoğan Bayraktar, “Beraber yürümedik mi biz bu yollarda” dokundurması üzerine birden “hain” ilan edildi. 10 yıldır devletteki paralel yapıyla el ele hükümet eden Erdoğan, “Devlette paralel yapı olamayacağına” karar verdi. “İstikbal savaşı”nda sona gelindi. HHH Hükümet bir koalisyondu; şimdi çatırdayarak dağılıyor. Gümbürtü ondan... Birbirinin yüzüne güle güle arkadan kuyusunu kazarak yaşamış bir çiftin, kavgalı boşanma davasını izliyoruz. Meğer nasıl da nefret etmişler birbirlerinden... Meğer o “diyalog, uzlaşma, kardeşlik” mesajlarının ardında, nasıl öfkeler saçan bir ruh hali gizliymiş. Meğer “Dön gel gurbetten, bitsin bu hasret” çağrılarının altında, “Gel de işini bitireyim” niyeti saklıymış. HHH Soğuk Savaş döneminde dünya barışı, “dehşet dengesi” sayesinde yürüyordu. İki süper gücün elinde de öyle büyük bir nükleer silah stoku vardı ki ilk tetiğin yolsuzluk rüşvet dosyası gelecek diye Güncel’de bir iki kez yazdım. Yanılmışım. İktidardan gitmesine gerek kalmadı. Savcıların yolsuzluk ve rüşvet olaylarıyla ilgili başlattıkları soruşturma, Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk olayı diye nam saldı. Üstelik soruşturmaların arkası gelecek gibi... Başbakan RTE’nin ödünü koparan muhterem beyzadeleri Bilal Erdoğan’ı da içeren 10 milyar dolarlık bir başka soruşturmanın başlayacağı polis ve adliye kulislerinde konuşulmaya başlanmıştı ki, dört bakanlı skandalı izleyen ve ama bu kez artık devlet krizine dönüşen bir başka olayın ilk işaretleri medya kulislerine yansıdı... Bugüne dek işitilmemiş bir olay yaşanıyordu. İkinci bir soruşturma gereği şunun bunun adını polise vererek gözaltına alınmalarını bildiren savcının eli böğründe kaldı. Polissavcılık arasındaki ilişkileri yeniden düzenleyen yönetmelik gereği yeni soruşturma konusunu ve savcılığın taleplerini Emniyet Müdürü, Ankara’ya bildirdi. Ankara’dan aldığı emri yerine getiren Emniyet Müdürü, Mali İşler Müdürü’ne savcının isteklerini reddettirdi. HHH Bu olay ortaya çıkınca, hemen her kesimde İstanbul Emniyeti’ne savcının isteklerini reddetmesi emrini Ankara’dan kimin verdiği sorusuna yanıt aranmaya ve dört bakanlı yolsuzluk olayını hükümetine, milli iradeye karşı düzenlenen bir sabotaj diye niteleyen Başbakan’ın adı dillerde dolaşmaya başladı. Bundan böyle artık soruşturmalara Ankara’nın, tabii dört bakanlı yolsuzluk olayını asla sindiremeyen Başbakan’ın karar vereceği tartışmaya açıldı. Hükümet böylece bağımsız yargı erkini, yürütmenin emrine almış oluyor. Daha basite indirgersek, bundan böyle savcıların açacakları soruşturmalar, ancak hükümetin, tabii Başbakan’ın oluruna bağlı olacak. HHH RTE döneminde bakanlar istifa etmekte de özgür değil... Ne zaman istifa edeceklerini, istifayı nasıl yorumlayacaklarını Başbakan yazıyla bildiriyor. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar; Başbakan’ın partide de ne dersem o anlayışına karşı çıkan bir davranış sergiledi. Başbakan ne istiyor? Nezaketen sözlü olarak bildirmiyor bakana. Yine yazılı olarak bakanın istifa ederken kendisini koruyan ifadeler kullanan bir gerekçeyi kamuoyuna duyurmasını istiyor... Bakan bu davranışı reddettiği gibi, soruşturmada sözü edilen imar planlarının pek çoğunu Başbakan’ın emriyle onayladığını açıklıyor ama şayet yolsuzluk varsa orta yerde bu yolsuzluklara Başbakan’ın da ortak olduğunu... Öyleyse Başbakan’ın da istifa etmesi gerektiğini söylüyor. Ama Başbakan, CHP ve MHP istedi diye istifa etmeyeceğini yineleyip duruyor. Kendi döneminde ayyuka çıkan yolsuzlukların üzerini örtmek için CHP’ye eski günlerdeki yolsuzlukları anımsatarak saldırıyor. HHH Demokratik ülkelerde hatta ülkemizde böylesi hallerde başbakanlar istifa eder: Cumhurbaşkanı hükümeti kurma görevini yine aynı lidere çoğunluk partisi liderine verir. Fakatttt... RTE başbakanlığa öylesine bağlı ki, müstafi başbakan diye anılmak istemiyor... Kamuoyundaki duyarlılığı dikkate alarak istifa edip yeniden hükümeti kuracağı yerde Bakanlar Kurulu’nda 10 bakanı yerinden eden, ama yenilerini pek çoğu yakın arkadaşı olan vekillerden seçti. 330 AKP’li vekil arasında münasip birini bulamamış olacak ki; İçişlerine, genel yargıya göre sözünden çıkmayan Başbakanlık müsteşarını getirdi. HHH Yolsuzluk ve rüşvet skandalını örtmeye çalışan son konuşmasında yine eski masallarını yineledi ama bu kez... AKP’yi içeriden dışarıdan yıkmaya çalışanlarla giriştiği mücadeleyi anlatırken öylesine coştu ki; “aklınızdan çıkarmayın” dedi il başkanlarına: Devlet içinde devlet olan çetelerle, yolsuzluklarla mücadeleyi “yeni Türkiye’nin İstiklal Savaşı” ilan ediverdi... Gayri anlayın hangi uçuk havalarda RTE! Hangisi Kazansa Türkiye Kaybeder çekilmesinden sonra yaşanacak felaketin yarattığı korku, sıcak savaşı önlüyordu. HükümetCemaat birlikteliği de bugüne dek biraz bu “dehşet dengesi” sayesinde yürüdü. Her ikisinin birbiri hakkındaki bilgisi, bu işbirliğini mecburi kılıyordu. “Konsensüs” kazara bozulsa, bir anda dosyalar ortalığa saçılacak ve savaş patlayacaktı. Geçen hafta işte bu oldu. Cemaat, dershane taarruzuna karşı polis ve yargıdaki kuvvetlerini savaşa sokunca dehşet dengesi bozuldu. Meşhur 28 Şubat kararlarının ikinci maddesi şuydu: “Gülen yurtları ve okulları Milli Eğitim’e devredilmeli.” HükümetCemaat kavgasını başlatan karar şuydu: “Gülen dershaneleri Milli Eğitim’e devredilmeli”. 28 Şubat’ta Başbakan’a sunulan MİT raporu şöyle diyordu: Soğuk savaş, sıcağa döndü. HHH Görevden alınan savcının soruşturma dosyasından sızan bilgiler, bir kanalizasyon patlaması hissi veriyor insana... İhale dosyalarından, rant konutlarından, yatak odalarından dökülen paralar ve o paraları izah için yapılan konuşmalar “Çok laf yalansız, çok para haramsız olmaz” sözünü doğruluyor. Her görevden alma, adeta iddiaların gerçekliğini kanıtlıyor. Hükümet, her attığı adımla “istikbal savaşı”nı kaybediyor. Cemaat, boşanma sonrası yeni bir aile kurmanın hazırlıklarını yapıyor. HHH Ancak unutulmamalı ki, Soğuk Savaş düzeninde “dehşet dengesi”nin taraflardan biri lehine bozulması ve kudretin tek gücün elinde kalması da, 3. dünya için savaş kadar tehlikeli bir durumdu. Heyecanla izlediğimiz bu savaşı taraflardan hangisi kazanırsa kazansın, Türkiye’nin kazanmayacağı kesin. Türkiye’nin kazancı; paranın, dosyaların, duaların, bedduaların bulaşmadığı, şeffaf ve demokratik bir siyasal ortamın yeşermesinde... Dileyelim bu savaş, o özlemi tetiklesin. Yurttaş sandığa gidip “Yeter artık, kirli dosyalarınızı, kasetlerinizi, çetelerinizi alın gidin” desin. 28 Şubat’ta Batı Çalışma Grubu’nun Gülen raporu diyordu ki: “İktidarı ele geçirmeyi amaçlayan Gülen tasfiye edilmeli.” Erdoğan diyor ki: “Devlette paralel yapı kurmak isteyenler, ininize gireceğiz, ininize...” Gülen aynı Gülen olduğuna göre... Ya 28 Şubatçılar haklıydı. Ya da Erdoğan, Batı Çalışma Grubu’na katıldı. Erdoğan, Batı Çalışma Grubu Gibi Konuşuyor “Amerika’da yaşayan Gülen’in cemaati, CIA’nın kurduğu bir sivil toplum kuruluşudur.” Erdoğan ne diyor: “Uluslararası merkezlerin taşeronu örgütlerle mücadele edeceğiz.” ‘Cemaatle savaş pisliği örtmez’ diyen MHP lideri Bahçeli, Başbakan’ı sert sözlerle eleştirdi ‘AKP tel tel dökülüyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yolsuzluk operasyonunu devletin içindeki çete ve örgüte bağladığını belirterek “Başı kimdir, kadrosu nerelere kadar sızmış, devletin hangi birimlerini ele geçirmiştir” dedi. Bahçeli, AKP’nin tüm bu durumu cemaatle yaşanan savaşa çevirmesinin pisliklerin üzerini örtmeyeceğini kaydetti. Bahçeli, partisinin Merkez Yönetim Kurulu toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye’de şu tam belirsizlik ve kaosun hâkim olduğunu ve hükümetin tel tel döküldüğünü kaydetti. Siyaseti ve iş âlemini kuşatan çok katmanlı bir rüşvet ağının bulunduğunu kaydeden Bahçeli, “Rüşveti basan, AKP’li bakanları kuklaya çevirmiştir. Bu gelişmelerden Erdoğan’ın habersiz olması bizim aklımıza bir türlü yatmamaktadır” diye konuştu. Adı yolsuzluğa bulaşan bakanların koltuklarını kaybetmesinin yeterli olmadığını belirten Bahçeli, “Biz büyük resimdeki yüzü görmek istiyoruz ve kuşkularımız da her nedense hep Recep Tayyip Erdoğan’a yönelmektedir” ifadelerini kullandı. Erdoğan’ın ısrarla ismi belli olmayan bir örgüte atıf yaptığını kaydeden Bahçeli, şunları kaydetti: “Bu örgüt yeni mi türemiştir. Başı kimdir, kadrosu nerelere kadar sızmış, devletin hangi birimlerini ele geçirmiştir. Madem bir örgüt vardır ve paralel bir devlete dönüşmüştür, o zaman Başbakan bunca yıl uyumuş mudur, yoksa tehditlerle rehin mi alınmıştır?” Türk ordusuna kumpas kurmakla suçlanan kişilerin kim olduğunu soran Bahçeli, “Eğer örgüt bunları yaptıysa ve siz de ortak olmuşsanız, biliniz ki sizi kurtarmaya hiç kimsenini gücü yetmeyecektir” diye konuştu. ‘Orduya kumpas kuran kim?’ AKP’li Özdalga: Cumhurbaşkanı müdahale etsin ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adli Kolluk Yönetmeliği’nde yapılan değişikliği eleştiren AKP Milletvekili Haluk Özdalga, Türkiye’nin ağır bir krizin içinden geçtiğini, devlet ve demokrasi krizi yaşandığını belirterek, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e “müdahale edin” çağrısında bulundu. Özdalga, dün yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’nin ağır bir krizin içinden geçtiğini belirterek ortada hükümetcemaat çekişmesini aşan bir durum olduğuna dikkat çekti. Özdalga, “Bu bir devlet ve demokrasi krizi. Bunalım; rejime, ekonomiye ve ülkenin uluslararası itibarına büyük tahribat verecek yönde derinleşiyor. Mevcut gidiş devam ettiği sürece bu krizin son bulması mümkün görünmüyor. Bu gidiş Türkiye’nin büyük zararlara uğramasına neden olabilir” dedi. Çıkış yolunun Cumhurbaşkanı Gül’ün anayasal yetkileri çerçevesinde krize müdahale etmesi olduğunu vurgulayan Özdalga, “Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bu gidişe dur denilmesini diliyorum. Herkesin kişisel hesaplarını ve özel durumunu bir tarafa bırakıp, Sayın Cumhurbaşkanımıza destek olması gerektiğini düşünüyorum” dedi. ‘Akdoğan ifade versin’ Çetin Doğan’ın avukatı, Başbakan’ın başdanışmanı Akdoğan’ın ‘Orduya kumpas kuruldu’ sözü üzerine müvekkilinin yeniden yargılanması için mahkemeye başvurdu İstanbul Haber Servisi Balyoz davasından 20 yıl hapis cezası alan emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın avukatı Hüseyin Ersöz 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yargılamanın yenilenmesi için başvuruda bulundu. Ersöz, “Cemaat orduya kumpas kurdu” açıklaması yapan Başbakan’ın başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın tanık olarak dinlenmesi isteminde bulunduklarını belirterek “Akdoğan’ın yaptığı açıklamalar önemli. Cezalar verildi. Yargıtay onadı. Akdoğan bunları biliyorduysa uzun tutukluluklardan önce açıklamalıydı. Bu açıklama süreci etkileyecek delil niteliğinde görülmeli” dedi. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne Ersöz tarafından dün sunulan dilekçede Yalçın Akdoğan’ın beyanlarının, suçlamalara dayanak dijital dokümanların sahteliğini ortaya koyan bilimsel mütalaa ve askeri bilirkişi raporlarında yer alan tespitlerle birlikte değerlendirilmesi istendi. 237 sanığa verilen ağır cezaların ardında örgütsel bir yapının olduğu yönündeki değerlendirmenin soyut bir iddianın ötesinde siyasi iktidarda söz sahibi olan yetkili kişiler tarafından da ifade edilen somut bir vakaya dönüştüğü belirtildi. Yalçın Akdoğan’ın bu yapıyı deşifre etmesinin, sanıkların maruz kaldıkları iftiraya ışık tutması açısından önem taşıdığına dikkat çekildi. Bu kapsamda CMK’nin 311. maddesine dayanarak yargılanmanın yenilenmesini gerektiren bir delil olarak kabul edilmesi gerektiği ifade edildi. ADANA Fotoğraflar: AA / DHA Kalkan: O da bir gün devrilir İZMİR ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP İzmir Milletvekili Erdal Kalkan, yolsuzluk soruşturmasının ardından bir kez daha hükümete yüklendi. Pir Sultan Abdal’ın sözünü paylaşan Kalkan, “Yürü bre Hızır paşa, senin de çarkın kırılır. Güvendiğin padişahın o da bir gün devrilir” dedi. Kalkan, Twitter’dan paylaştığı mesajlarda, yargıya karışılmasını eleştirerek “Haksızlıkları, yolsuzlukları, hırsızlıkları örtbas etmeye çalışanlar, onlara bu konuda emir verenler, yardım edenler, ergeç hesap vereceklerdir” dedi. Kalkan şunları paylaştı: “Muammer Akkaş, yalnız değilsin. Sana saygı duyuyoruz. Temiz toplum için, hukukun üstünlüğü için, hak için yola devam. Temiz toplum, demokratik devlet ve bağımsız yargı için herkes işbaşına. Türkiye halkı bu yapılanları hak etmiyor, hazmetmiyor.” Efkan Ala’nın parlamento dışından İçişleri Bakanı yapılmasına tepki gösteren Kalkan, “AKP grubunda İçişleri Bakanlığı yapacak yetenek ve nitelikte milletvekili mi yok? Yazık” ifadelerini kullandı. Eylemler yayılıyor Haber Merkezi Yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarına karşı dün gece 8 ilde protesto eylemleri düzenlendi. Ankara’da Kuğulu Park’ta da toplanarak yürüyüş düzenleyen bir grup bir Halkbank şubesini yumurta yağmuruna tuttu. Polislerin TOMA’larla müdahale ettiği eylemde bir yurttaş ayağından yaralandı. İstanbul’da da Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü önünde protesto gösterisi düzenledi. Eylem boyunca sık sık “Hırsız var” diye bağıran grup yapılan açıklamanın ardından dağıldı. İzmir’de ise Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nden Basmane Alanı’na kadar sloganlarla yürüyen grup, AKP Konak İlçe Merkezi önünde basın açıklaması yaptı. Adana’da hükümeti protesto eden 300 kişilik gruba polis su ve biber gazı sıkarak müdahale etti. TOMA’ların su sıktığı bir gazetecinin kamerasının kırıldığı olayda 1 kişi de gözaltına alındı. Mersin, Bursa, Eskişehir ve Antalya’da da yurttaşlar hükümeti istifaya çağırdı. Çirkin protesto İstanbul Haber Servisi Hz. İsa’nın doğum günü olan Noel, yurt genelinde Hıristiyan yurttaşlarca kutlanırken önceki gün Kadıköy’deki Sultan 3. Mustafa İskele Camisi’nin elektronik panosunda yer alan “Ey iman edenler, Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar, birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır” ayeti ise yoğun tepkilere neden oldu. Cami panosunda yer alan yazı üzerine gazetemizi arayan çok sayıda yurttaş, Hıristiyanların Noel’i kutladığı bir günde böyle bir yazının camiye yazılmasının saygısızlık, ayrımcılık ve ırkçılık olduğunu belirtti. Beyazıt’ta Noel karşıtı protesto gösterisi düzenleyen bir grup islamcu üniversite öğrencisi, şişme Noel Baba’yı sünnet etti. Yasağa bir dava da Basın Konseyi’nden İstanbul Haber Servisi Basın Konseyi üyeleri Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan ve basın mensuplarının emniyet müdürlüklerine girişini yeniden düzenleyen genelgenin iptali ve yürütmenin durdurulması için mahkemeye başvurdu. Basın ve ifade özgürlüğünü engellemeye dönük her türlü girişimin karşısında olduğunu açıklayan konseyin, düzenlemenin kaldırılması için oybirliğiyle hukuki yollara başvurma kararı aldığı bildirildi. Açıklamada, söz konusu karar doğrultusunda, konsey adına Başkan Pınar Türenç’in başvuru dilekçesini, Yüksek Kurul Üyesi avukat Turgut Kazan’ın İdare Mahkemesine sunduğu belirtildi. MGK yolsuzlukla ilgilenmedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün başkanlığında Çankaya Köşkü’nde yapılan MGK toplantısı, 3.5 saat sürdü. Bakanlar Kurulu’nda dün yapılan değişikliğin ardından Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler ve İçişleri Bakanı Efkan Ala ilk kez toplantıya katıldı. Bekir Bozdağ ise ilk kez Adalet Bakanı sıfatıyla toplantıda yer aldı. 2013’ün son MGK’si sonrası yapılan açıklamada, yolsuzluk operasyonuna değinilmedi ve “Bir yıl içinde vatandaşlarımızın huzurunu ilgilendiren olaylar görüşülmüş, ilave tedbirler değerlendirilmiştir. Suriye’deki gelişmeler insani boyutu bölgesel güvenlik ve Türkiye’nin güvenliğine yönelik etkileri kapsamlı biçimde ele alındı. Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin durumu gözden geçirildi. Ortadoğu ve Kuzey Irak konusu ele alındı” ifadeleri yer aldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle