18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 ARALIK 2013 PAZARTESİ 4 HABERLER Erdoğan kabine, bürokrasi ve partide yapacağı düzenlemelerle seçim öncesi önlem alma peşinde AKP’den ‘Savaş kabinesi’ ERDEM GÜL ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan, hükümeti sarsan yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan AKP’nin “savaş” ve “yeni operasyonlara karşı açık kapatma” diye adlandırılan kabine değişikliği, Emniyet’ten sonra valilerin de görevden alınması ve partide seçim öncesi olası bir zaafı önleyecek adımlar atılması şeklinde üç ayaklı bir stratejiyle çıkmayı planlıyor. Erdoğan’ın ortaya çıkan yolsuzlukların etkisizleştirilmesine karşı peş peşe atacağı adımlara ilişkin kulislerdeki beklentiler şöyle: Savaş kabinesi: Erdoğan ilk adımı Bakanlar Kurulu’nda atacak. Erdoğan, kabinede yerel seçimlerde aday olacakları kesinleşen üç bakanın yanı sıra çok daha kapsamlı bir değişiklik yapacak. Kabinede değişecek bakan sayısının 10’un üzerine çıkabileceği belirtiliyor. Yolsuzluk operasyonu sonrasında Emniyet’te “cemaatçi” olarak nitelenen polis şeflerinin görevden alınmasına paralellik taşıyacak yeni isimlerle oluşacak Bakanlar Kurulu, “savaş kabinesi” diye isimlendiriliyor. Erdoğan’ın yeni kabinede siyasi Başdanışmanı Yalçın Akdoğan ya da Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala’ya yer verebileceği belirtiliyor. Daha önce partiye transferi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve cemaate karşı mesaj olarak algılanan Numan Kurtulmuş’un da bakan yapılabileceği ifade ediliyor. Adı geçen bakanlar: Erdoğan’ın yolsuzluk operasyonunun başlangıcında adı geçen bakanlar Muammer Güler, Zafer Çağlayan, Erdoğan Bayraktar ve Egemen Bağış’ı kabine dışında bırakacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Ancak ilerleyen süreçte Erdoğan’ın yolsuzluk operasyonunu “hükümete karşı komplo” olarak yansıtması ve bakanların savunma açıklamaları yapmaları üzerine kulislerde “bu bakanlar görevde kalacak mı” soruları da ortaya atıldı. Partide birinci görüşe göre “4 bakan daha fazla sayıda bakanla birlikte kabine dışı bırakılarak görevden almanın yolsuzlukla ilgisi olmadığı görüntüsü” verilecek. İkinci görüşe göre ise bu 4 bakan alınmayacak. Ancak 4 bakanın alınmaması durumunda parti içinde rahatsızlıklar yaşanacağına da dikkat çekiliyor. En az 10 vali gidici: Emniyet’teki hükümet operasyonu, valilerle sürecek. Kulislerde valiler arasında da çok sayıda “cemaatçi” bulunduğu seslendiriliyor. Özellikle operasyonlar konusunda polise mülki amirlere haber verme zorunluluğu getiren yönetmelik değişikliği sonrasında valilerin konumunun daha önemli hale geldiği belirtiliyor. Bu nedenle kabine revizyonuyla eşzamanlı ya da hemen ardından valiler için de düğmeye basılacak. Sayısı 10’un altında kalmayan valinin ilk etapta alınacağı bilgileri diye getiriliyor. Kamuda da sürecek: “Cemaatçi” operasyonu bürokrasinin tüm alanlarına yayılacak. Seçim süreci de gözetilerek bürokraside yaygın görevden almalarla “temizlik sürdürülecek.” Partide önlem: Erdoğan, üçüncü önlemini ise partide alacak. İdris Bal ve Hakan Şükür’ün ardından yeni istifaların önlenmesi için adımlar atılacak. AKP yönetimi, cemaatle çatışma süreci nedeniyle bundan sonraki istifa sayısının çok sınırlı kalmasını sağlamaya çalışacak. Partide 2011 seçimlerinde “Cemaat tarafından aday olmaları için 46 kişilik liste verildiği, Erdoğan’ın ise bu listeden yalnızca 46 ismin seçilmesini sağladığı, bu nedenle istifa sayısının çoğalmadığı” belirtiliyor. Erdoğan’ın yerel seçimler öncesi yolsuzlukların partide zaaf yaratmaması için yeni adımlar atacağı ve yeni görevlendirmeler yapacağı da konuşuluyor. BAŞBAKAN ERDOĞAN GİRESUN’DA CEMAATE YÜKLENDİ, YİNE DIŞ GÜÇLERİ SORUMLU TUTTU Toplumsal Duyarsızlık Aşılır mı?.. İnsanlar olan biteni elbette izliyor. AKP’lisi de, CHP’lisi de, MHP’lisi de, İşçi Partilisi de, partisizi de, genci yaşlısı, kadını erkeği olan biteni izliyor. Ortaya çıkan büyük ölçekli yolsuzluklardır. İmara açılan kamu toprakları, ihale yolsuzlukları, usule aykırı krediler, rüşvetler... Konuyla ilgili soruşturma, belgeleme çalışmaları gizli yürütülmüş, kimi üst görevlilere bilgi verilmemiş, bakanlar haber alamamış, konu ilgili savcılar ve polis tarafından yürütülen bir operasyonla ortaya çıkmıştır. Şimdi bu durumda vatandaş ne düşünür? Ne düşünmelidir? İş buraya gelince düşünceler, duygular duruma göre, vatandaşın yer aldığı kesime göre değişir mi, değişmez mi? Vatandaşın şöyle düşünmesi doğru değil midir? Bu çapta bir yolsuzluk, buralara kadar tırmanmış bir yolsuzluk ortaya çıkarılmalı, suçlular cezalarını çekmelidir. Eğer buraya kadar gelen bir yolsuzluktan haberleri yoksa, sadece adı geçen ya da oğlunun adı geçen bakanlar değil, bütün bakanlar ve Başbakan da istifa etmelidir. Demek ki siz iktidarınızın içinde, yanıbaşında olup bitenlerden ya habersizsiniz ya da olup bitene aldırmıyorsunuz. Vatandaşın böyle düşünmesi, bu doğrultuda tepki göstermesi gerekirken “sessiz seyirci” durumu nasıl açıklanır? Konuyu AKP cemaat çatışması açısından almıyorum. Sadece olup bitene toplumsal tepkiyi görmeye çalışıyorum. Büyük bir yolsuzluk olayı ortaya çıkmıştır. Elbette çok iyi olmuştur. Şimdi oyunun devamında neler oluyor. Buyrun. Konuyu ortaya çıkaran savcılar etkisiz kılınmaya çalışılıyor, polis şeflerinin yerleri değiştiriliyor, olayı yapanlardan önce ortaya çıkaranların üstüne gidiliyor. Bu ne demektir? AKP iktidarı konuyu kapatmaya çalışıyor demektir. Sislendirme, karartma çalışmaları başladı bile. Dış güçler, Gezi Parkı planlayıcıları, içerdeki çeteler, iktidarın yıpratılmak istenmesi, üzerine gidilecek devlet içindeki devlet vb. savlarla “ne oldu”nun üzerinin örtülerek “neden oldu” senaryoları üretmek. Her zamanki tutum. Başarılı olur mu? Başarılı olursa neye bağlıdır? HHH AKP döneminde iktidar kutsallaştırıldı. Gözden kaçmaması gereken durum budur. “Kutsal iktidar” eleştirilirse, yıpratılırsa “kutsala karşı çıkmış olma psikolojisi” yaratıldı. Toplumun dinle ilgili korkulu saygısı kullanılarak “iktidara karşı çıkan, kutsala isyan etmiş olur” duygusu toplumsal bilinçaltına yerleştirildi. Siyasal iktidarın başı da “kutsal emir” mertebesine çıkarıldı. Başbakan’ın otoriter tutumunun etkileyici olmasında bu durumun büyük payı vardır. Bu nedenle de bilinçaltında bu duyguyu taşıyan vatandaş duralamakta, en açık gerçekler karşısında bile “hele bekleyelim, işin içinde ne var anlayalım” diye kutsal gücün ne diyeceğine bakmaktadır. “Kutsal iktidar” inancı devam ettiği sürece bloke edilmiş zihinsel işlem gücünün ipotekten kurtulma şansı olmayacaktır. Burada en önemli konu, toplumu ve insanları bu konuda aydınlatmak olmaktadır. İnanç hakkı kutsal bir haktır. Herkes istediği gibi inanmakta, inancını değiştirmekte, inanmamakta özgürdür. İnancına göre ibadet etmek de her insanın hakkıdır. Bu hak anayasa güvencesi altına alınmalıdır. İnanç hakkını, inanma ve inancını istediği gibi yaşama hakkını siyaset için kullanmak ise bu hakka saygısızlık etmektir ve suç sayılmalıdır. İnancı, inanmış insanların bağlılıklarını, yolsuzlukları örtmek için kullanmak ise büyük bir suç sayılmalıdır. Din değerleri açısından da bu tutum büyük bir saygısızlık, büyük bir suç olmalıdır. Siyasal iktidar kutsal değildir. Siyasal iktidar, demokratik olduğu kabul edilen bir sistemde vatandaşların oylarıyla ve seçimle değişir, yerini başka bir siyasal iktidara bırakır. Bu inanç söyleminin yolsuzlukları örtmek için kullanılması ise her bakımdan yanlıştır ve hiçbir şey bu yolsuzlukların sorumluluğunu örtmeye yetmez, yetmemelidir. Ama eğer, böylesine açığa çıkmış bir yolsuzluk bile toplumda duyarsızlıkla karşılanır, tepkisiz “hele bakalım, acele etmeyelim, bunlar da neden böyle yapılıyor, tertemiz insanlara atılan bir iftira komplosu mudur?” yollu “sessiz onay” sürecine sokulursa o toplumda demokrasinin “D”si bile ağza alınmamalıdır. Sorun toplumu bu duyarsızlıktan kurtarmaktır. İşte, PISA araştırmasındaki “matematiksel düşünme”, “fen bilgisiyle bakma”, “okuduğunu anlama” becerilerinin önemi de buradadır. Akılla değil de güdüyle, yargıyla değil de önyargıyla, inançla değil de körinançla yönlendirilmiş kişinin ne özgür aklı olabilir ne de özgür iradesi. Bu insanların toplumu da bu doğrultuda biçimlenecektir. İşte, ülkemizin temel sorunu budur... Gülen’e beddua yanıtı Giresun’da toplu açılış töreninde Erdoğan’a tüfek ve kemençe hediye edildi. Fethullah Gülen’in yolsuzluk yapanlara yönelik beddualarına da göndermede bulunan Erdoğan, “Sizin hayır dualarınız; o bedduaları, o saldırıları da sandığa gömecektir” ifadelerini kullandı. (Fotoğraf: DHA) ‘Plan ABD’de yapıldı’ Yurt Haberleri Servisi AKP’li bakanlara uzanan rüşvet ve yolsuzluk operasyonu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Giresun’daki mitinginin gündemini oluştururken, Başbakan yine “dış güçleri” sorumlu tuttu. Daha sonra Trabzon’a geçen Erdoğan, buradaki konuşmasında Halk Bankası’ya yönelik operasyon planının Nisan 2013’te ABD’de yapıldığını ileri sürdü. Operasyondan sorumlu tuttuğu cemaate yönelik tehditlerini sürdüren Erdoğan, Giresun’da toplu açılış töreninde partililere hitap etti. Erdoğan, iki bakan oğlunun da bulunduğu 24 kişinin tutuklandığı rüşvet ve yolsuzluk operasyonu için “Biz, babamızın oğlu olsa devletin malını çalıyorsa bunun hesabını sorarız” dedi. Kendi anlayışlarında “kula kulluk” bulunmadığını ileri süren Erdoğan, “Şunu da dost düşman çok iyi bilsin. Eğer istiklalimize el uzatan olursa, eğer bu ülkeyi karıştırmak için kirli tuzaklar kurulursa, biz evet o elleri kırarız” dedi. Operasyonlara ilişkin dış güçleri ve isim vermeden cemaati sorumlu tutan Erdoğan, “Hangi örgütü kullanırlarsa kullansınlar, hangi maşayı kullanırlarsa kullansınlar. Hangi ajanı, hangi haini kullanırlarsa kullansınlar, bu millet istiklali uğruna o uluslararası örgütlere de onların maşa örgütlerine de gereken cevabı gerektiği gibi vermesini bilir. Herkes haddini bilecek. Türkiye karanlık odakların, onların maşa örgütlerinin, hainlerin, ajanların, provokatörlerin gelip istedikleri gibi davranabilecekleri, operasyon yapabilecekleri bir ülke değil” diye konuştu. Yargı ve Emniyet’te “birtakım odaklar eliyle komplo kurulduğunu” ileri süren Erdoğan, “yolsuzluk kisvesi altında çirkin ve karanlık tuzak kurulduğunu” ileri sürdü. Erdoğan, “Birtakım gazetelerin, ajanların hukuku çiğneyerek yayımladıkları görüntülere, manşetlere aldanmayınız” dedi. Hedef aldığı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürlüğü dönemine atıfta bulunarak “Genel Müdür” diye hitap eden Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun operasyon yapan polislere “sahip çıkmasını” eleştirdi. Erdoğan, “Çarkçıbaşı diyorsak boşuna demiyoruz; nerede çete varsa CHP’yi onun yanında bulursunuz” dedi. onu yapana gider” diyen Erdoğan, “Bin düşünüp bir konuşmamız lazım. Bu makamlar gelip geçicidir” dedi. Operasyon planı Kongre’ye gelecekti, engelledik “Birileri havaalanı çıkışlarındaki billboardlara ‘kardeş olacağız’ diye yazmış” diyen Erdoğan, “Bir tarafta ‘Gezi’ci, bir tarafta polis. İyi güzel de bu nasıl kardeşlik ki, öbür taraftan kardeşlerini lanetleyip beddua edeceksin. Biz sabrediyoruz. Ancak devletin içindeki çeteleşmeye de müsaade etmeyeceğiz” şeklinde konuştu. “Nereden gelirse gelsin, rengi ne olursa olsun taviz yok” diyen Erdoğan, “Herkes bilsin ki anayasanın çizdiği sınırlar içerisinde yasama nasıl görevini yapıyorsa, yürütme de yargı da öyle yapacak. Bir erk, bir diğerinin üzerinde baskı oluşturma gayreti içerisine girmesin. Girdiği anda yasama ve yürütmedeki gücümüzü kullanırız. Nisan 2013’te ABD’de Halk Bankası’na yönelik operasyonun projeleri hazırlandı, planları yapıldı. Bunu Kongre’ye getirmek istediler. Halk Bankası’nın uluslararası piyasalardaki çalışmalarına ket vurmak istediler. Bunu engelleyince rahatsız oldular. Bu oyuna gelmedik, gelmiyoruz ve Halk Bankası’nı da yedirtmeyeceğiz.” ‘Halkbank’ı yedirtmeyiz’ Daha sonra Trabzon’a geçen Başbakan Erdoğan, havalimanında kendisini karşılayan kalabalığa hitap ederken gündeminde yine rüşvet ve yolsuzluk operasyonu vardı. “Lanet Müslümanlar arasında öyle berbat bir tezgâhtır ki, bumerang gibi döner MHP LİDERİ BAHÇELİ İktidar delilleri karartma çabasında ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İstanbul merkezli, 3 bakana uzanan yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu değerlendiren MHP lideri Devlet Bahçeli, “Emniyet’teki toplu kıyımlar, çığ gibi büyüyen ve her tarafa sıçrayan görevden almalar, hükümet üzerindeki şüpheleri alabildiğine kuvvetlendirmiştir. Gayri meşru yollardan servet edinen haramzadelerin yakasını ve peşini bırakmayacağız” dedi. Bahçeli dün yaptığı yazılı açıklamada, “Kamuoyuna yansıyan haber ve görüntüler hakikaten de hazmedilecek ve geçiştirilecek türden değildir. Ne var ki, bu kapsamda de vam eden hukuki sürecin AKP hükümeti tarafından engellenmek ve yıpratılmak istendiği de gözlerden kaçmamıştır. Rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının kapsamı derinleştikçe, bazı bakanlar dahil olmak üzere yürütülen operasyonun yelpazesi genişledikçe, AKP hırsızları temize çıkarmak ve delilleri karatmak amacıyla tüm imkânlarını harekete geçirmiştir. Adli Kolluk Yönetmeliği’nde yapılan gece yarısı değişiklik, söz konusu soruşturma sürecini budamak, baltalamak ve benzeri hukuki vakalar için ön almak maksadıyla gerçekleştirilmiştir” dedi. 36 YILDIR AYAKTA DURABİLEN TEK DERGİ AKP Genel Başkan Yardımcısı Çelik: Yazılarıyla YEKTA GÜNGÖR ÖZDEN (E.) ORG. ÇETİN DOĞAN YUSUF ERKUT GÜSAR PROF. DR. MESUT PARLAK ÖMER FARUK EMİNAĞAOĞLU ANKARA (Cumhuriyet BüKÂMRAN İNAN r osu) AKP Genel Başkan YarGÖKÇE FIRAT ÇULHAOĞLU dımcısı ve Parti Sözcüsü HüseATTİLA KART yin Çelik, “4 bakan arkadaşıAYŞE JALE AĞIRBAŞ mız, ‘Kamuoyunda bizimle ilgili böyle bir algı oluşturulmak istenBUĞRA ATSIZ di, biz sizin istediğiniz her an göNİHAT KOSOVA revimizi bırakmaya hazırız’ deRAUF TAMER di. Bakanlar istifalarını sunuDR. UMUT ARIK yordu. Buna bizzat ben şahidim” diye konuştu. Çelik, FetPROF. DR. ÖVSEV DÖRTLEMEZ hullah Gülen’in son açıklamalaPROF. DR. HALİS DÖRTLEMEZ 35 YILDIR AYAKTA DURABİLEN TEK DERGİ rına ilişkin ise “Ben onun bedPROF. DR. ALİ ERCAN dua ettiğine ilk defa şahit oluPROF. DR. COŞKUN ÖZDEMİR yorum. Hepimiz memleketin zararına hareket edenlere bedPROF. DR. CAFER TAYYAR SADIKLAR dua etmeliyiz, böyle bir beddua PROF. DR. UĞUR BÜGET varsa buna hepimizin katılması PROF. DR. İBRAHİM ORTAŞ lazım, ben bunu üstüme almam ÖZGÜR ERDEM SERAP YEŞİLTUNA şahsen. Bir söz vardır, çıktıNİHAT AL ERİŞ ÜLGER NİHAT KOSOVA ğın kapıyı sert vurma, belki geHalkla İlişkiler: Hülya Yıldırım ri dönmen gerekir” dedi. KatılCEVAT BAYRAKTAR ZAHİDE UÇAR Tel: (0216) 347 49 69 dığı televizyon programında koAV. CEMİL CAN NAHİT ERUZ NAHİT nuşan Çelik, yolsuzluk operasyoFax: (0216) 347 46 26 KATLAN DR. HÜSEYİN SEKBAN nuna yönelik yapılan eleştirilere, 4 bakan istifalarını Başbakan’a verdi Erdoğan Pakistan’a Çağlayan’la gidiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, 2224 Aralık tarihlerindeki Pakistan ziyaretine oğlu Kaan Çağlayan ve özel kalem müdürü Onur Kaya “rüşvet almaktan” tutuklanan Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ile gidiyor. Erdoğan, hafta sonu Karadeniz gezisinde de yanına, oğlu tutuklanmayan ancak hakkındaki yolsuzluk iddiası devam eden Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar ile çıkmıştı. Çağlayan’ın oğlu Kaan Çağlayan, büyük yolsuzluk operasyonu çerçevesinde “rüşvet almaya ve vermeye aracılık etmek”, özel kalem müdürü Kaya ise “rüşvet almak” suçlamasıyla tutuklanmıştı. Oğul Çağlayan ifadesinde, rüşvet vermekle suçlanan ve tutuklanan işadamı Rıza Sarraf’tan valiz ve takım elbise aldığını belirtmişti. ÜNAL YALTIRIK’ın yönetiminde; www.mayadergisi.com MAYA YAZARSA DOĞRUDUR “Eğer biz gereğini yapmazsak milletin eli iki yakamızda olsun” şeklinde karşılık verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle