21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 ARALIK 2013 PAZARTESİ 10 HABERLER u Tutuklu ve hükümlü öğrenciler derslere giremiyor, ders notlarına ulaşamıyor, bazı okullar tutuklu öğrencileri sınavlara almıyor Binlerce öğrenci cezaevinde HAZAL OCAK Türkiye’de birçok öğrenci parasız eğitim istediği ya da demokratik hakkını dile getirdiği için tutuklanıyor. Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma İnisiyatifi’nin (TÖDİ) son raporuna göre de cezaevlerinde yaklaşık 2 bin 800 tutuklu ve hükümlü öğrenci var. Bu sayının 771’i tutuklu öğrenci. TÖDİ’de de çalışan avukat Ruken Gülağacı tutuklu öğrenci sayısının her gün değiştiğini belirterek “Öğrencilerin, basın açıklamaları, 1 Mayıs ve nevroz kutlamaları ile cenazeler ve anmalar gerekçe gösterilerek tutuklandıkları ve Terörle Mücadele Yasası kapsamında yargılanarak ağır cezalara çarptırıldıkları gözlemlenmekte” diye konuştu. Anayasa hukuku uzmanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Terörle Mü ‘FİKİRLERİNİ ÖZGÜRCE İFADE EDEBİLMELİLER’ Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, parasız eğitim hakkı isteyen öğrencilerin tutuklandığını daha sonra da parasız eğitim hakkını Başbakan’ın bütün öğrencilere sunduğunu belirterek “Öğrencilerin taleplerini gayet masum akademik özgürlükler çerçevesinde yorumluyoruz. Öğrenciler, öğretim üyeleri eğer konuşmazlarsa o ülkede demokrasiden bahsetmek mümkün değildir. Dolayısıyla ceza almalarına, tutuklu kalmaları veya yeniden ceza verilmesi konumlarına karşıyım” diye konuştu. Yeşildere, Başbakan’ın öğrenci aflarıyla ilgili açıklamasını ise şöyle değerlendirdi: “Öğrencilerin üniversitede yapacakları herhangi bir eylemde üniversiteden atılmaları veya ceza almaları durumunda geçen süre eğitim öğretim süresi olarak gösterilirse öğrenciler üniversiteden uzaklaştırılacak. Akademik özgürlükler kapsamında öğrenciler temel hak ve özgürlüklerini, düşüncelerini ifade edebilmelidir.” cadele Kanunu kapsamında Gezi Parkı sonrası bir rüzgâr estirildiğini, bu süreç ve uygulamaların anayasaya aykırı olduğunu belirterek “Anayasanın 19. maddesine yani anayasanın kişi güvenliği ve özgürlüğü maddesine açıkça aykırı” dedi. Mustafa Balbay kararını anımsatan Kaboğlu, uzun tutukluluğun anayasaya ve insan haklarına, Avrupa Mahke mesi Sözleşmesi’ne aykırı olduğuna karar verilmesinin buzdağının görünen yüzü olduğunu söyledi. Kaboğlu özetle şunları kaydetti: “Balbay kararında olduğu gibi dileriz ki tutuklu öğrenciler konusunda da bir açılım olur. Sadece Anayasa Mahkemesi’nden de medet ummamak lazım. İki durum var. Birincisi bu kadar kolay suçlama yaratan düzen lemeleri gözden geçirmek ve bu konuda yeni yasaklayıcı düzenleme yapmak gerekiyor. İkincisi ise de muhalifleri suçlayıcı bilgi kirliliğine her gün neden olmamak gerekiyor.” Avukat Ruken Gülağacı da öğrencilerin tutuklu kaldıkları süre Tutuklu öğrenciler eğitim alamıyor lerde derslere giremedikleri gibi cezaevi idaresinin uygulamaları sebebiyle ders notlarına ulaşmakta zorlandıklarını belirterek sınavlara giremediklerini söyledi. Gülağacı “Sınavlara girebilseler dahi ring aracında geçen saatler ve notlara ulaşamamanın sonucunda sınıflarını geçemiyor ve eğitim hakkından yoksun kalıyorlar. Bazı okullar tutuklu öğrencileri sınavlara almak isterken bazıları ise bunu kabul etmiyor” dedi. Tutuklu öğrencilerin hükümlü öğrenciler olmaya başladığına dikkat çeken Gülağacı, Marmara Üniversitesi öğrencisi Emine Akman’ın, “terör örgütü üyeliği” ve “patlayıcı madde bulundurmak” suçlamalarıyla yargılandığı davada 7 yıl 3 ay 21 gün hapis cezası aldığını ve yattığı süre göz önüne alınınca tahliye olduğunu anımsattı. Kral Çıplak Demenin Vaktidir... Gezi Direnişi’nin olanca coşkusuyla merhaba! Bizler de düşünmenin, soru sormanın, konuşmanın, yazmanın, çizmenin, türkü söylemenin suç olduğu bu memlekette, bütün bu “suç”ları işlediğimiz için tutsak edildik. Bizler işçi, öğrenci, memur, avukat, anne olan kadınlarız... Gezi’ye dair haberleri hapishanenin sınırlı koşullarında, en önemlisi de sansürlenen basının gazete ve televizyonlarında, yazdıkları ve gösterdikleri kadarıyla öğrenebildik bugüne kadar. Evet, yazıl(a) mayan, söylen(e)meyen çok şey vardı. Ama hiçbiri halkın biriken öfkesini, kararlılığını bitiremedi. Ne kadar çok isterdik orada halkımızla olmayı. Siz basın emekçileri, haftalardır süren halk ayaklanmasının en yakın tanıkları oldunuz. Ayaklanmayı dünyaya, milyonlara duyurdunuz. Ne mutlu size! Ancak zalim pervasızdı! Boynunuzda asılı olan gazeteci kimliğinizi göstermeniz yetmedi. “Gazeteci misin” deyip daha çok vurdular size. Kırdılar makinenizi, büktüler kalem tutan ellerinizi. Hedef göstererek sıktılar gaz fişeklerini gerçekleri gören gözlerinize, düşünen beyinlerinize. Ve yüzünüze bile söyleyecek cesareti olmayanlar attılar sizi yıllardır emek verdiğiniz gazetelerden. Çünkü yaşanan onca zulmü görecek, doğru yorumlayacak ve doğruları yazacak, halkı karanlıklardan kurtaracak olan sizlerdiniz. Şimdi “kral çıplak” demenin vaktidir. Ve “suçtur umutsuzluğa kapılmak” yaşadığımız bu günlerde. Bizler için, halk için gerçekleri yazmanızı istiyoruz. Gazeteci olmak; halka gerçekleri ulaştırma, anlatma sorumluluğunu duymaktır. Biliyoruz, zorlu günlerden geçiyorsunuz. Sansürle, işten atma tehditleriyle çıkıyorlar karşınıza.. Ancak biz yanınızdayız, omuz başınızdayız. Şimdi Hasan Tahsin’in ruhuyla direnmenin vaktidir... BDP’li Pervin Buldan: ‘Çiller’e takipsizlik utanç verici’ ALİCAN ULUDAĞ ANKARA BDP Grup Başkan Vekili Pervin Buldan, eşi Savaş Buldan’ın da öldürülmesini de konu alan faili meçhul cinayetlere ilişkin açılan davada dönemin Başbakanı Tansu Çiller hakkında takipsizlik kararı verilmesine tepki gösterdi. Çiller’in o dönem “PKK’nin haraç aldığı işadamları ve sanatçıların isimlerini biliyoruz, onlardan hesap soracağız” açıklaması ile faili meçhul cinayetler sürecini başlattığına dikkat çeken Buldan, “Takipsizlik kararı utanç vericidir. Cinayetler Tansu Çiller’in emri ile işlenmiştir. Böylesi bir davada bu karar hukuken yanlıştır ve itiraz edeceğiz. Bu işin peşini bırakmayacağız” dedi. Terörle Mücadele Yasası’nın 10. maddesiyle görevli Ankara Başsavcı Vekilliği, geçen cuma günü faili meçhul cinayetlere ilişkin ikinci davasını açtı. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan iddianamede, Mehmet Ağar, özel harekât polisleri ve “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ın arasında bulunduğu 19 kişi, 1990’lı yıllarda işlenen çok sayıda faili meçhul cinayetle suçlandı. Bu cinayetler arasında 1994’te İstanbul’da iki arkaşıyla alındıktan sonra Bolu’da cesedi bulunan Savaş Buldan’ın öldürülmesi olayı da yer aldı. Savcılık, bu iddianamenin Mehmet Ağar dahil 12 kişi hakkında açılan Abdulmecit Baskın dosyası ile birleştirilmesini talep ederken eski başbakanlar Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Doğan Güreş, eski MİT mensubu Mehmet Eymür, Ergenekon davası sanığı emekli Tümgeneral Veli Küçük’ün de aralarında olduğu çok sayıda kişi hakkında ise ek takipsizlik kararı verildi. Yürüyüş Dergisi Muhabiri YELİZ KILIÇ Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ‘Dostlar Buluşması’nda Balbay halay çekti ANTALYA (Cumhuriyet) CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, Antalya’da her yıl yılbaşı öncesi geleneksel olarak düzenlenen “Dostlar Buluşması”na konuk oldu. Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız’la birlikte etkinliğe katılan Balbay halay çekti. Gazeteciyazarressam Fikret Otyam, sanatçı Edip Akbayram ve Piyano Festivali Koordinatörü Kadir Dursun’un doğum günleri de buluşmada kutlandı. Adıyamanlı Harfane Grubu’nun türkü ve bozlakları geceye renk kattı. Türk halk müziği sanatçısı Sümer Ezgü’nün türkülerle eşlik ettiği gecede Balbay, “Fikret Otyam ve Edip Akbayram’ın doğum günlerinde bulunmak güzeldi. Hemşerim Sümer Ezgü’nün ‘Anadolu’dan Geldik’ türküsü beni hep heyecanlandırmıştı. Onlar bizim dışarıdaki sesimizdi. Onlarla aynı çağda, aynı iklimi, aynı havayı solumak benim için büyük bir özgürlük. Çok güzel bir akşamdı. Adıyaman havalarına doyduk, Ege havalarıyla coştuk, Ezgü’nün yörük türküleri beni ayrıca mutlu etti. İşte Anadolu, İşte Türkiye bu” dedi. Etkinliğe aralarında Hürriyet Gazetesi yazarı Yalçın Bayer’in de bulunduğu gazeteciler, akademisyenler, işadamı ve siyasetçilerin bulunduğu davetli topluluğu katıldı. Asgari ücret uyarısı Dev Sağlıkİş üyeleri dün insanca asgari ücret talebi ve son operasyonlarda ortaya çıkan yolsuzluk ve rüşvet skandalını Şişli’den AKP Şişli İlçe Başkanlığı önüne kadar yürüyerek protesto etti. Dev Sağlıkİş Genel Sekreteri Gürsel Kaya yaptığı açıklamada, “Bu yıl asgari ücret görüşmeleri büyük bir yolsuzluk skandalının gölgesinde gerçekleşecek. İnsanca yaşayacak asgari ücret, demokratik bir asgari ücret tespit süreci istiyoruz taleplerimiz çok açık ve nettir” diye konuştu. (Fotoğraf: ÜNAL BÜYÜKDERE) 12 Eylül döneminde Fazlı Kuru’yu sakat bırakan iki askere dava açıldı ‘İşkencecilerin gözlerinin MEHMET MENEKŞE AMASYA 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından işkencehaneye dönüştürülen Suluova Et Balık Kurumu (EBK) tesislerinde gördüğü işkenceler sonucu felç geçiren ve tekerlekli sandalyeye mahkum Fazlı Kuru’nun gazetemize yaptığı açıklamalar ve suç duyurusunun ardından Yüzbaşı Atasoy Fitos ve Başçavuş Burhan Yöntem hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle işkence davası açıldı. Kuru, “Mahkemede beni bu hale getiren işkencecilerin gözünün içine bakmak istiyorum. ‘Sen akşam evine gittiğinde bu işkence çığlıklarından sonra çocuklarınla huzurlu oldun mu?’ diye soracağım” dedi. Devrimci Yol (DevYol) davasından gözaltına alınan Fazlı Kuru Suluova Et Balık Kurumu’nda gördüğü işkencelerden dolayı felç geçirerek tekerlekli sandalyeye mahkum oldu. Tutuklanan ve 1 yıl hapis yatan Kuru, yargılandığı davadan beraat etti. Kuru gazetemize 2010’da yaptığı açıklmada yaşanan işkenceleri anlatmıştı. 2010 referandumunda darbecilerin yargılanmasının önünü açan yasa değişikliğinin ardından Kuru, EBK tesislerinde işkence gören Metin Irmak, Musa Koyuncu ve Ali Soyal ile birlikte suç duyurusunda bulundu. İşkence mağdurları Yüzbaşı Atasoy Fitos ve Başçavuş Burhan Yöntem’in isimlerini verdi. Savcılık da yaşanan işkencelerle ilgili soruşturma başlattı. Polis BDP’lilere müdahale etti İki kentte olaylar çıktı Yurt Haberleri Servisi BDP teşkilatı Mardin’in Nusaybin ilçesinde milletvekillerinin bırakmaması, Yüksekova’daki olaylar ve duvarı protesto etmek için yürüyüş düzenledi. Şirin Bulvarı’nda yürüyüşe geçen gurup elerinde Abdullah Öcalan’ın fotoğrafı ve PKK bayrağını taşıyarak slogan attı. Kalabalık Yenişehir Mahallesi’nde sınır bölgesine kadar yürüyüş yapan grup sınırdaki dikeneli telleri sökmek istedi. Polisin uyarılarına rağmen telleri sökmeye çalışan kalabalığa polis ekipleri göz yaşartıcı gaz ve tazyikli suyla müdahale etti. Bu arada Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde, Rojava’ya destek ve 67 Aralık’ta çıkan olaylarda 3 kişinin açılan ateşle ölmesini kınamak için yapılan yürüyüş ve basın açıklaması ardından olaylar çıktı. Polis, havai fişek, taş ve molotofla saldıran göstericilere müdahale etti. içine bakmak istiyorum’ Genel Kurmay Başkanlığı 18/09/2012 tarihli cevabi yazısında bahsi geçen tarihler arasında Suluova Et ve Balık Kurumu’nun sıkıyönetim komutanlığınca sorgulama merkezi olarak kullanılıp kullanılmadığına yönelik bir bilgi ve belgeye rastlanmadığını belirtti. Genel Kurmay’ın yazısında 1980 ile 1983 tarihleri arasında şüpheli Atasoy Fitos’un yüzbaşı rütbesi ile, Burhan Yöntem’in de kıdemli başçavuş olarak görev yaptığını belirtti. Genelkurmay, böyle bir sorgulama yerinin kayıtlarda olmadığını belirtirken, şüpheli Burhan Yöntem savcılık ifadesinde 1980 1983 yılları arasında Suluova’daki Et ve Balık Kurumu’nda astsubay olarak görev yaptığını, adı geçen kurumun bodrum katının sorgulama merkezi değil de “gözetim evi” olarak kullanıldığını belirtti. Yöntem, kendisinin de o tarihlerde “gözetm evinden sorumlu astsubay” olarak görev yaptığını belirterek Genelkurmay’ın yanıtını çürüttü. Sağlıkta süresiz eylem hazırlığı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Büyük Hekim Meclisi (TBHM), Ankara’da toplandı. Kamuoyunda “Tamgün Yasası” olarak bilinen sağlık torba taslağının tartışıldığı mecliste, taslak oybirliğiyle reddedildi. Meclis sunuş bildirgesinde, TBMM’nin taslağı bir daha gündeme almaması istenirken, taslağın gündeme alınması durumunda hekimlere “süresiz eyleme hazır olalım” çağrısı yapıldı. Meclisin ardından hekimler, “Mesele tamgün meselesi değil, hekim emeği ile hasta sömürüsü meselesi” yazılı pankartın ardında, Sağlık Bakanlığı’na doğru meşaleli yürüyüşe geçti. “Hekimlik onuru engellenemez”, “Bize her yer hastane”, “Tamgün kölelik düzenine hayır” yazılı dövizler taşıyan hekimler, “Hırsızlığa değil sağlığa bütçe”, “Hırsız var, AKP torbanı kafana geçir” sloganları atarak yürüyüşü gerçekleştirdi. Sağlık Bakanlığı önünde meclis sonuç bildirgesi okuyan hekimler TBMM’den taslağın bir daha gündeme alınmamasını istedi. Hekimler, taslağın TBMM’ye gelmesi durumunda “eyleme hazır olalım” çağrısı yaptı, bakanlığın önüne afiş ve dövizler bıraktı. Bunun yanı sıra Sağlık Bakanlığı bahçesine boş ayakkabı kutuları da bırakıldı. Genelkurmay: Öyle bir yer yok Fazlı Kuru
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle