18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 ARALIK 2013 PAZAR 8 HABERLER lığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri töreninde gazetecilerin karşısına çıkacak. Salı günü operasyonun başlamasının üzerinden de tam bir hafta geçmiş olacak. O güne kadar ismi yolsuzluk soruşturmasına karışan bakanlara ilişkin kamu vicdanını tatmin edecek bir açıklama ya da tasarruf yapılmazsa, Gül görüşlerini kamuoyu ile paylaşabilir. En son Gezi sürecinde yaptığı açıklamalar kendisini Başbakan ile karşı karşıya getirmişti. ‘Dershane tartışması’ sırasında sadece “Görüyorsunuz iş rayına oturuyor” diyen Gül, o günden bu yana cemaathükümet kavgasına ilişkin hiçbir açıklama yapmadı. Adli kolluk yönetmeliğinde skandal değişiklik yapıldı Suçlama bile hükümet izniyle FIRAT KOZOK Gül Bu Kavganın Neresinde? İstanbul’da başlayan ve kabinenin dört bakanıyla yakınlarının karıştığı yolsuzluk operasyonuna hükümetin vereceği yanıt dün netleşti. Başbakan Erdoğan, önce operasyonu yapan polis şeflerini cezalandırarak görevinden aldı. Bununla yetinmeyerek Gülen hareketinin kilit kamu kurumlarındaki üst düzey bürokratlarının tasfiyesi için de düğmeye bastı. Asıl önemli stratejik adımı dün attı ve Adli Kolluk Yönetmeliği’nde yaptırdığı değişikilikle bundan sonra yapılacak soruşturmalarda ‘yargıyı’ resmen ‘yürütmenin iznine’ bağlı hale getirdi. Bu operasyonda iş işten geçmiş olmasına karşın hükümet neden şimdi böyle bir adım attı? Kulislerdeki iddialara göre Erdoğan, yolsuzluk suçlamalarıyla karşı karşıya olan bakanlarını kabineden çekecek. Bu değişikliği de belediye başkanı adayı yaptığı bakanlar için beklettiği revizyon ile birlikte yapacak. Ancak Erdoğan ve AKP kurmaylarının kortuğu bir senaryo var: Kabine değiştikten hemen sonra ya yeni bir yolsuzluk soruşturması başlarsa? Bu tür ‘Varan 2, 3, 4’ dosyaları Ergenekon ve Balyoz süreçlerinde özellikle askerlere karşı sık sık gündeme gelmişti. İşte dün yapılan ve hukuk devletinde yeri olmayan bu değişiklikle, AKP yönetimi yeni dosyalara ve soruşturmalara karşı kendini zırh altına alacak bir güvenceye kavuşmuş oluyor. Dünkü değişiklik sonrasında artık, savcıların atacağı en ufak bir adımdan dahi, İl Emniyet Müdürü ve valiler aracılığıyla iktidar anında haberdar olacak. AKP iktidarı açısından son 11 yılın en olağanüstü günleri yaşanırken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün sessizliği dikkat çekici. Operasyon başladığı günden bu yana hiçbir yorum yapmayan Gül, önceki gün Kütahya’ya gerçekleştireceği ziyareti de iptal etti. Kaynaklar iptale ‘soğuk havayı’ gerekçe gösteriyor! Tahminimize göre ise Gül gazetecilerin ve halkın operasyonla ilgili sorularına muhatap olmamak için gitmedi. Gül’ün hafta başında görünen ilk programı salı günü. Cumhurbaşkan ANKARA Tarihi yolsuzluk operasyonunda kendisine önceden haber verilmediğinden yakınan hükümet, Adli Kolluk Yönetmeliği’nde skandal bir değişikliğe imza attı. Değişiklile Emniyet ve jandarma kolluk amirlerine “adli olayları mülki idare amirine bildirme zorunluluğu” getirildi. Savcıların soruşturmadaki hâkimiyetleri ellerinden alındı. Yani bundan böyle en gizli soruşturmalar bile bakan ve başbakanlara haber verilecek. Böylece yolsuzluk delilleri önceden gizlenebilecek. Yapılan yeni düzenlemeler Ceza Muhakemeleri Yasası’nın “Soruşturmanın Gizliliği” ile “Adli Kolluk ve Görevi” başlıklı maddeleriyle temelden çelişiyor. Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’nın ortaklaşa hazırladığı “Adli Kolluk Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmelikte yapılan değişikliğe göre; adli kolluk deyimi, “Adli kolluk sorumlusu: Mahallin en büyük mülki idare amiri tarafından görevlendirilen adli kolluğun komutanını, amirini veya sorumlusunu” şeklinde değiştirilirken, “En üst dereceli kolluk amiri” deyimi ise şu şekilde yeniden düzenlendi: “Emniyet Genel Müdürlüğü’nde; il emniyet müdürünü, ilçe emniyet müdürünü veya amirini, Jandarma Genel Komutanlığı’nda il jandarma komutanını, ilçe ve merkez ilçe jandarma komutanını, Sahil Güvenlik Komutanlığı’nda; birlik komutanını, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nda; gümrük muhafaza kaçakçılık ve istihbarat müdürünü.” Yönetmeliğin 5. maddesindeki “Cumhuriyet savcıları, adli görevlere ilişkin emir ve talimatlarını öncelikle adli kolluk sorumlularına veya adli kolluk görevi ifa eden diğer birim amirlerine verir” cümlesinde yer alan “Savcılar” ibaresi “başsavcılığı” ibaresi olarak değiştirildi. KOCASAKAL: KABUL EDİLEMEZ İstanbul Barosu Başkanı, ceza hukukçusu Ümit Kocasakal, “hukukun hamur gibi duruma ve şartlara göre şekillendirilemeyeceğini” vurgularken, yapılan son değişikliğin bunun tam zıddı nitelik taşıdığının altını çizdi. Kocasakal şöyle konuştu: “Tam bir nokta atışı... Hüseyin Çelik, Bülent Arınç neden şikâyet ediyordu? Başbakan’ın, bakanın, hükümetin ya da valinin bu operasyondan haberdar olmamasından şikâyet ediyordu. Bu aslında bir şeyin de itirafı; demek ki bugüne kadarki soruşturmalarda kendilerine önceden haber verilmiş, kendilerinden izin alınmış. Böyle bir şey Dalga dosyalarına tedbir apkın kararında imzası yok Gül’ün bu süreçteki sessizliğinin bir tek istisnası var. O da İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne Hüseyin Çapkın’ın yerine yapılan atama sonrasında Köşk’ten yapılan açıklama. Açıklama her ne kadar “Gül, hükümetin kararnamelerini imzalamıyor” iddialarına yanıt şeklinde hazırlanmış olsa da, asıl mesaj Gül’ün önüne mayıs ayından bu yana bir kararname sunulmadığının vurgulanması. Bu vurguyu yaparak Gül, Çapkın’ın görevden alınarak yerine Aksaray Valisi Selami Altınok’un getirilmesi işleminin kendi önüne gelmediğini resmen kayda geçirmiş oldu. Aslında bu sadece Çapkın kararıyla sınırlı değil. Hükümetin önce Emniyet’te başlatıp sonra TRT, Maliye Bakanlığı ve diğer kamu kurumlarına sıçrayan ‘Gülen haraketini tasfiye’ operasyonunda henüz Gül’ün hiçbir dahli, imzası, onayı yok. Bütün ‘misilleme’ atamaları ‘geçici’ yapılıyor. Ç Ümit Kocasakal olabilir mi? Yargının, yürütmeden talimat alması düşünülebilir mi? Bu değişikliğin tek nedeni son yaşananlardır. Maalesef devam eden soruşturmaya müdahale anlamına gelebilecek apaçık bir davranıştır ve asla kabul edilemez.” Değişikliğin teknik açıdan da kabul edilemeyeceğini anlatan Kocasakal, “Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 157. maddesi soruşturmanın gizliliğini, 164. maddesi de adli kolluğun görevlerini belirler. Yönetmelik bu iki maddeye doğrudan aykırıdır. Düzenleme hem çıkış noktası itibarıyla hukuk devletine aykırıdır, hem de teknik olarak hatalıdır” diye ekledi. Yönetmelikte yapılan önemli değişiklikte ise Emniyet ve jandarma amirlerinin adli olayları mülki idare amirine bildirme zorunluluğu getirildi. Buna göre yönetmenliğin 5. maddesine eklenen yeni uygulama şu şekilde: “En üst dereceli kolluk amiri adli olayları, suç işlenmesini önlemek, kamu düzen ve güvenini korumakla ve bu konuda gerekli tedbirleri almakla görevli ve yetkili olan mülki idare amirine derhal bildirir.” Adli Kolluk Yönetmeliği’nin değiştirilen 6. maddesi ise şu şekilde oldu: “Adli kolluk görevlileri, kendilerine yapılan bir suça ilişkin ihbar veya şikâyetleri; el koydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri derhal cumhuriyet başsavcılığına ve en üst dereceli kolluk amirine bildirir ve ilgili cumhuriyet savcısının emri doğrultusunda işin aydınlatılması için gerekli soruşturma işlemlerine başlar. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 135’inci maddesinin altıncı fıkrasında sayılan suçlar nedeniyle yapılan so ruşturmaların aşamaları hakkında cumhuriyet savcısı tarafından doğrudan veya varsa ilgili cumhuriyet başsavcı vekili aracılığıyla cumhuriyet başsavcısına yazılı olarak bilgi verilmesi zorunludur. Bu bildirim yazıları görüldü şerhinden sonra soruşturma dosyasında muhafaza edilir. En üst dereceli kolluk amiri, adli kolluk hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesi amacıyla adli kolluk görevlileri üzerinde gözetim, denetim, planlama ve gerektiğinde diğer idari tedbirleri almaya ve işbölümünü yapmaya yetkilidir.” Aynı yönetmelikteki “Cumhuriyet başsavcıları her yılın sonunda o yerdeki adli kolluğun sorumluları hakkında bir değerlendirme raporu düzenleyerek sicil amirlerine verilmek üzere illerde valilere, ilçelerde kaymakamlara gönderir” şeklindeki 11. maddesi ise şu şekilde değiştirildi: “Cumhuriyet başsavcıları her yılın sonunda, adli kolluk sorumluları hakkında değerlendirme raporu düzenleyerek, mülki idare amirleri ne gönderir.” Ceza Muhakemeleri Yasası’nın “Soruşturmanın Gizliliği” başlıklı 157. maddesinde “Kanunun başka hüküm koyduğu haller saklı kalmak ve savunma haklarına zarar vermemek koşuluyla soruşturma evresindeki usul işlemleri gizlidir” hükmü yer alıyor. Yeni düzenlemeyle bu gizliliğin nasıl korunacağı merak konusu. Yine aynı yasanın “Adli Kolluk ve Görevi” başlıklı 164. maddesinde soruşturma işlemlerinin, cumhuriyet savcısının emir ve talimatları doğrultusunda öncelikle adli kolluğa yaptırılacağı, adli kolluk görevlilerinin, cumhuriyet savcısının adli görevlere ilişkin emirlerini yerine getireceği ifade ediliyor. Yeni düzenlemeyle savcıların dosya üzerindeki hâkimiyetlerine de darbe vuruluyor. Ankara Barosu Başkanı Sema Aksoy ise yaptığı yazılı açıklamada, yönetmeliğin iptal edilmesi için pazartesi günü dava açacaklarını belirtti. Fotoğraf: VEDAT ARIK aibeli bakanları onaylayacak mı? Acaba neden Gül’ün önüne hiç tasfiye kararnamesi gitmiyor? Yoksa, kamuoyundaki “Soruşturma karartılıyor” algısını daha da güçlendiren bu atamalara onay vermeyeceği bilindiği ya da hükümete bu yönde bir sinyal görderdiği için mi? Merak edilen başka sorular da var tabii... Çapkın’ın görevden alınmasını tasvip ediyor mu? Benzer tasfiye kararnameleri önüne gelirse onaylayacak mı? Son bir soru daha: Soruşturmanın hedefindeki bakanlardan bir ya da birkaçının içinde yer alacağı bir Bakanlar Kurulu listesine onay verir mi? Herkesin gözü Gül’ün üzerinde... Ş Anayasa ve CMY rafta! Gül salıya kadar suskun 4 bakanla ilgili dosya gelirse iade edecek İptali istenecek Meclis’ten önlem EMİNE KAPLAN ANKARA Yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna adı karışan 4 bakanla ilgili olarak savcılığın TBMM’ye delil ve bulgu içeren dosya gönderip göndermediği tartışmaları sürerken TBMM yönetimi savcılığın Adalet Bakanlığı ve Başbakanlık’ı aşarak doğrudan TBMM’ye göndermesi durumunda dosyaları iade edecek. Meclis yönetimi, savcılığın dosyayı Adalet Bakanlığı kanalıyla göndermesi gerektiğini, doğrudan TBMM’yi muhatap alamayacağını belirtti. TBMM yöneticileri, savcılığın söz konusu bakanlarla ilgili bilgi ve belgenin yer aldığı dosya ya da bilgi notu içeren yazısını önce Adalet Bakanlığı’na göndermesi, yazının Başbakanlık kanalıyla TBMM’ye sunulması gerektiğini belirtiyor. Bakanlarla ilgili yazıya ilişkin işlemlerin milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin fezleke kapsamında olduğuna dikkat çekilirken TBMM yönetimi savcılığın bu prosedüre aykırı olarak doğrudan yazıyı Meclis’e gönderme olasılığına karşı da bir değerlendirme yaptı. Savcılığın muhatabının TBMM değil Adalet Bakanlığı olduğuna dikkat çeken Meclis yönetimi, “Savcılığın dosyaları Adalet Bakanlığı ve Başbakanlık aşılarak doğrudan TBMM’ye gönderilmesi durumunda iade edilmesi” kararı aldı. Bakanlarla ilgili yazının gerekli aşamalardan geçtikten sonra TBMM’nin bilgisine sunulması durumunda anayasanın 100. maddesi gereği 55 milletvekilinin imzasıyla soruşturma komisyonu kurulabiliyor. Soruşturma komisyonu, gizli oyla ve basit çoğunlukla kurulabiliyor. Soruşturma komisyonu kurulması durumunda, en fazla 4 ay süreyle çalışacak olan komisyonun raporu doğrultusunda ilgili bakanın Yüce Divan’a gönderilmesi için gizli oyla ve salt çoğunlukla yani en az 276 milletvekilinin “evet” oyu gerekiyor. TBMM’de bütçe görüşmeleri sırasında muhalefet milletvekilleri savcının bakanlarla ilgili yazıyı TBMM’ye bir an önce göndermesi gerektiğini belirttiler. CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, “O savcılara buradan sesleniyorum. Meclis’e bilgi ve belge gönderecekmiş. Sen kim oluyorsun da Meclis’e bilgi ve belge gönderiyorsun? Kimi uyutuyorsun savcı? Sen Meclis’e bilgi ve belge değil, sen Meclis’e fezleke göndereceksin. Buraya o fezlekeler gelecek. 89 saat geçti olayın üzerinden, nerede fezlekeler?” dedi. ‘Adalet, bakan çocukları için var’ İstanbul Haber Servisi Gezi Tutukluları Aileleri Platformu üyeleri oturma eylemlerinin 25. haftasında da tutuklu yakınları için “adalet ve özgürlük” istedi. Galatasaray Meydanı’nda akşam saatlerinde bir araya gelen aileler, “Gezi tutsaklarına özgürlük”, “Gezi şehitleri, gazileri, tutsakları onurumuzdur” pankartı açarak, “Direnmek suçsa bizi de alın” ve “Fadime Ana kavgamızda yaşıyor” sloganları attı. Grup adına basın açıklaması yapan Gezi Parkı eylemleri sırasında tutuklanan Kanber Saygılı’nın babası Mustafa Saygılı 17 Aralık tarihinde düzenlenen Türkiye’yi sarsan “Büyük Rüşvet Operasyonu”nu anımsattı. Saygılı “Yetim hakkı yedirtmem diyen AKP hükümeti deveyi amuduyla götürmüş. Hepsi yetim hakkı hepsi milyonlarca emekçinin alın teri, kanı ve canının karşılığı. İşte Gezi isyanımız bunadır” dedi. Tutuklu Çağrı Aydoğan’ın kardeşi Cihan Aydoğan da “Gezi Direnişi’nde polisler hakkında tek bir işlem yapılmazken konu bakan çocukları olunca emniyet müdürleri görevden alındı. Bu ülkede adalet hak için değil, bakan çocukları için işliyor” diye konuştu. Tutuklu Anıl Çalışkan’ın annesi Gülcan Çalışkan ise “Oğlumla gurur duyuyorum. Onlar çocuklarıyla gurur duyuyor mu?” dedi. Muhalefet bekliyor Her yer kutu Haber Merkezi Rüşvet ve yolsuzluk operasyonu yurdun heen her yerinde protesto edildi. Afyonkarahisar’da ellerindeki ayakkabı kutularını AKP il Binası önüne bırakmak isteyen Cumhuriyet Platformu üyeleri arasında yer alan 2 kişiye “çevreyi kirlettekleri gerekçesiyle ceza kesildi. İSTANBUL’da GençDer, Galatasaray’da ayakkabı kutularıyla oturma eylemi yaparak protesto gösterisi yaptı. ESP İl Örgütü üyeleri de Galatasaray Lisesi önünde basın açıklaması yaptı. Üyeler açıklamanın ardından üzerinde “Hırsız AKP” yazan balonları patlattı. ANKARA’da Kızılay, Güvenpark, Sakarya ve Yüksel Caddesi’nde protesto gösterileri yapıldı. her yer eylem Güvenpark’ta toplanan TGB ve İşçi Partisi (İP) üyeleri, Başbakanlık’a yürümek istedi. Ancak, gruba çevik kuvvet polisleri barikat kurarak izin vermedi. Partililer, ayakkabı kutusundan yapılan tabutu TOMA’nın önüne attı. Tabutun yere atılmasının ardından bir yurttaşın “İyi çalardı rahmetli” demesi polisleri de güldürdü. Partililer daha sonra tabuta bozuk para attı ve eylemi sonlandırdı. Kızılay’da bir diğer protestoyu da DEVLİS üyeleri gerçekleştirdi. Sakarya Caddesi’nde toplanan DEVLİS üyeleri, Yüksel Caddesi’ne yürüdü. KESK de yolsuzluk iddialarının ortaya çıkmasının ardından tutuklu kamu emekçilerinin bırakılması için Kızılay’da oturma eylemi yaptı. Bir yolsuzluk eylemi de Sakarya Caddesi’nde ÖDP tarafından gerçekleştirildi. Başkentte akşam saatlerinde de Kennedy Caddesi’nde toplanan bir grup protesto gösterisi düzenledi. Gruba çevik kuvvet ve 1 TOMA ile müdahale edildi. Bir sivil polisin eylemci olmadığı halde etrafa gaz sıktığı görülürken TOMA’nın sıktığı tazyikli su, havanın soğuk olması nedeniyle buz tuttu. MERSİN’de Halkevleri ve Öğrenci Kolektifleri üyeleri, dernek binası önünden Halk Mersin Şubesi önüne yürüdü. Grup, burada “Kutunda ne var” adlı bir skeç sergiledi. BOLU’da Hükümet Meydanı’nda toplanan yaklaşık 200 kişi yürüdü. BARTIN’da İP ve TGB üyeleri AKP İl Başkanlığı önüne kutu bıraktı. baŞbakan yardIMcIsI yÖneTMelikTe değiŞikliği savundu Bozdağ’a göre hukuki İstanbul Haber Servisi Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Adli Kolluk Yönetmeliğinde yapılan değişikliğin hukuka uygun olduğunu öne sürdü. Bozdağ, “Devletin valisi, Emniyet müdürü, bakanı, haberdar olursa yolsuzluk soruşturması tehlikeye düşer diyenler, bunları gazeteler, televizyon kanalları, muhabirler, kayıt dışı haber olduğunda çarşaf çarşaf bunları ortaya koyduğunda soruşturmanın selameti tehlikeye düşmüş olmuyor mu?” diye konuştu. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne yeni atanan Selami Altınok’u dün makamında ziyaret etti. Bozdağ yönetmelikteki değişiklikle ilgili olarak “Dosyada olan evrakın fotokopileri, nasıl oluyor da bazı kanallarda, bazı gazetecilerde, bazı internet sitelerinin elinde dolaşıyor” diye sordu. Bekir Bozdağ, bir kez daha gizliliği ihlal edenlerin cezalandırılmasını talep etti. Bozdağ, yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu “iftira kampanyası ve siyaset mühendisliği” olarak niteleyerek “Bizim alnımız aktır, başımız diktir” dedi. Öte yandan sabah saatlerinde de ilçe ve şube müdürleri ile sorumlu müdürler İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne geldi. Emniyet Müdürü Altınok’un makamının olduğu 4. kata çıkan müdürlerin toplantı için geldikleri öğrenildi. Bu arada Bozdağ, gazetecilerin sorusu üzerine BDP’li milletvekillerinin tahliye taleplerinin rededilmesinin hukuka uygun olmadığını vurguladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle