Katalog

SAYFA CUMHURİYET 22 ARALIK 2013 PAZAR 4 Kandil’den dönen Demirtaş: Namık Kemal’in Dramı – II Sevgili, Geçen hafta sana, Namık Kemal’in “Vatan Yahut Silistre” piyesi ile Edmond Rostand’ın manzum oyunu Cyrano de Bergerac’ın öykülerini anlatmıştım. Namık Kemal birçok yönüyle dramatik bir kişilik; “Vatan Şairinin” romanını yazan Hıfzı Topuz son derece akıcı yapıtında, dramatik yönleri, altını kalın çizgilerle çizmeden ama yeterince açık biçemle çok iyi belirtiyor. Vatan şairi olarak anılan Namık Kemal’in en büyük dramı, tam da bu noktada olmayacak bir düşün peşine düşmüş olmasıdır. “Vatan savaşı kazanmış bir kumandanın kılıcı ya da bir kâtibin kalemiyle çizilen belirsiz çizgilerden, sınırlardan ibaret değildir. Vatan düşüncesi, millet, özgürlük çıkar, kardeşlik, egemenlik, atalara saygı, aile sevgisi, çocukluk anıları gibi yüce duyguların toplamından oluşur” (Hıfzı Topuz, “Bir Pula Sattık Vatanı” Remzi Kitabevi 5. baskı s. 237), derken Namık Kemal, Renancı bir vatan tasviri yapıyordu, ama özünde zorunlu olarak ondan ayrılıyordu. HHH Namık Kemal vatan şairiydi. Ama onun o kadar yücelttiği vatanının üzerinde bir, değil birkaçtan fazla ulus yaşıyordu. O da bu durumda, çağının gerçekleriyle bağdaşmayacak, bir düşün peşinde, çokuluslu bir Osmanlılık bilinci yaratmaya çalışıyordu, ki bu da olmayacak duaya amin demekten öte bir anlam taşımıyordu. Çünkü Namık Kemal’in yaşadığı çağın gerçeği ulus devlet gerçeğiydi. Nitekim Hıfzı Topuz kitabınının 238’inci sayfasında Namık Kemal’in Midilli’deki İtalyan asıllı arkadaşı Sinyor Dandolo bu durumu şöyle dile getiriyordu: “Kemal Bey siz vatan elden gidiyor, diye haykırdığınız zaman, hangi topraklardan söz ediyorsunuz? Bosna Hersek’ten mi? Karadağ’dan mı? Eflak Boğdan’dan mı? Sırbistan’dan mı? Girit’ten mi? Bulgaristan’dan mı? O ülkeler oralarda yaşayan insanların vatanı değil midir? Siz oralarda hep azınlıkta kaldınız. O ülkeler hiçbir zaman sizin vatanınız olmadı ki! Oralarda yaşayan insanlar kendi vatanlarının bağımsızlığını istiyorlar. Bu eğilim gittikçe güçleniyor.” Ama, Namık Kemal hayatı boyunca, Osmanlı toprakları üzerinde yaşayan insanların her biri kendi kavimlerini ve dillerini koruyarak, özgürlüklerin tamamından yararlanacak olurlarsa Osmanlı vatanının kıymetini daha iyi bilecekleri düşüncesini savundu. Oysa bir Osmanlı vatanı yoktu. O birçok ulusun vatanlarının toplamı bir toprak parçası üzerindeki imparatorluktan başka bir şey değildi. HHH Namık Kemal, Osmanlı’nın geri kalmışlığından kurtularak, çağın gelişmiş ülkeleri gibi demokrasiye ve de “meşrutiyete” (cumhuriyet fikrine hiçbir zaman iltifat etmemiştir “Osmanlı vatanı”nın şairi) ileriye gitmenin çaresi olarak eskiyi korumayı, eskinin görkemli dönemlerine dönmeyi önermekteydi. Latin alfabesine karşı Arap alfabesinin korunmasını savunan Namık Kemal aynı zamanda, hukuk düzeni olarak şeriattan yanaydı. Ve onun için bir toplumun Rönesansı’nı, Aydınlanmasını yaşamadan da, çağını yakalaması mümkündü. Namık Kemal ne Rönesans’ın Aydınlanma felsefesinin özünün peşindeydi ne de çağın yeni akımlarının, nitekim Karl Marx ile aynı zamanda Londra’da bulunmuş olmasına rağmen, onun adını bile duymamıştı. Gerçekten yiğit vatan şairinin, hayatı çelişkiler ve bunların yarattığı dramlarla dolu geçmiştir. Bu çelişkiler ve onun doğurduğu dramlar, yaşadığı toplumun içinde bulunduğu koşullardan kaynaklanıyordu ve Namık Kemal ne denli yiğit ve içten olursa olsun, toplumsal koşulların ötesine geçemiyordu. Nitekim, vatanın bu yılmaz şairi, Genç Osmanlılar’ın bu gözünü budaktan sakınmaz yazarı gazetecisi, ömrünün son sekiz yılını Abdülhamid döneminde Midilli, Rodos ve Sakız mutasarrıfı olarak geçirecekti. Hıfzı Topuz’un kitabı vatan şairimizin dramını yakından görmek açısından çok yararlı, tavsiye ederim. Devlet içinde devlet gerçeği l Yurt Haberler Servisi Kandil’e giderek KCK yetkilileriyle çözüm sürecini değerlendiren BDP heyeti, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin Süleymaniye kentine döndü. BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Van Milletvekili Nazmi Gür, Kars Milletvekili Mülkiye Birtane ve BDP Erbil Temsilcisi Cemal Coşkun’dan oluşan heyet, Kandil’de KCK yürütme konseyi eşbaşkanları ve KCK yürütme konseyi üyeleri yaklaşık 5 saat süreyle görüştüler. Görüşmede, çözüm süreci, Öcalan’ın Kandil’e yazdığı mektuplar ve 17 Aralık’ta başlatılan rüşvet ve yolsuzluk operasyonu ile bu operasyonun çözüm sürecine etkilerinin konuşulduğu öğrenildi. Demirtaş ziyaretle ilgili olarak, Kandil’deki KCK yetkililerinden, Öcalan’ın yazdığı son mektuba cevaben hazırlanmış bir mektup almadıklarını belirterek “Yazılı bir cevap almadık, sözlü olarak görüşlerini ilettiler” diye konuştu. BDP’li vekillerin tahliye taleplerini reddeden mahkeme kararını çifte standart olduğunu belirten Demirtaş, Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklarını belirtti. Demirtaş, yolsuzluk operasyonlarına ilişkin de Türkiye’de bir paralel devlet gerçeği olduğunu ileri sürerek “Devlet içindeki devletten de hesap sorulmalı” dedi. ‘ HABERLER CHP lideri Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ı Antalya’dan yanıtladı Yolsuzlukta l Hortumcular babalarını utandırmadılar vadisi: “Yolsuzluk için şeytan üçgenine ihtiyaç var, bir yanında siyaset, bir yanında kirli bürokrat, bir yanında kirli işadamı olacak” diyen Kılıçdaroğlu, “Siyaset kurumunun başındaki insan temiz olacak, o temizse aşağı doğru temizliği gider, kirliyse aşağı doğru kirlilik zinciri gider. Bunlar ülkeyi ‘hortumcular vadisi’ne dönüştürdüler’ dedi. AYŞE SAYIN ‘Artık mağdurluk bitti’ Ayakkabı kutusu gösterdiler CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçaroğlu, partisinin Antalya il başkanlığının düzenlediği aday tanıtım törenine katıldı. Kılıçaroğlu, patisinin ilçe belediye başkan adaylarını tanıttı. Kılıçdaroğlu’nun konuşması sırasında bazı yurttaşlar ayakkabı kutusu gösterdi. (AA, DHA) Kılıçdaroğlu, “Milletvekili olduğumda mal beyanımın bir kopyasını internet siteme koydum, çünkü alın terimle kazandım. Çağrı yapıyorum buradan, Erdoğan dahil temiz olduğunuzu söylüyorsunuz, güzel. O 4 bakanın siyasete girdikleri gün ve şimdiki mal varlığını açıklasınlar. “Kefene cep yaptırıp içine dolar doldurup beni öyle gömün” diyecekler. Allah gözünü doyursun diyorum. Hem mağdurum diyeceksin, hem milyonları götüreceksin. Mağdur edebiyatına da son ver artık. Ben kul hakkı yemem, kul hakkı yiyeni de affetmem” dedi. Mansur CHP’de Öte yandan CHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye başkan adayı olarak Mansur Yavaş ismi resmen açıklanacak. Yavaş’ın MYK kararıyla resmen CHP üyesi yapıldığı öğrenildi. l İstanbul Haber Servisi MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu yakından izlediklerini belirterek, “Oluşan ortamı da adli boyutunu ayrı tutarak ülke ekonomimize ve güven ortamına vereceği zararlar bakımından endişe ile takip ediyoruz” dedi.Yolsuzluk ve rüşvet iddialarının sonuna kadar araştırılmasını isteyen Olpak, masumiyet karinesinin gözetilmesini istedi. Olpak “Nerede ve kim tarafından gündeme getirilirse getirilsin muhataplarına bakılmaksızın yolsuzluk ve rüşvet iddiaları sonuna kadar araştırılmalıdır. Söz konusu soruşturmada isimleri geçen kişilerin peşinen hükümlü ilan edilmiş gösterilmeleri ilgileri yoksa iddialarının ailelerini de kapsayacak şekilde gösterilmemesi çok önemlidir.” MÜSİAD: Operasyonu endişeyle izliyoruz l ANKARA (ANKA) CHP İstanbul Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu’nun soru önergesine İçişleri Bakanı Muammer Güler’in verdiği yanıt, 20082013 arasında Türk vatandaşlığına alınan Suriye uyrukluların sayısının 3 bin 577 olduğunu ortaya koydu. Aslanoğlu’nun, “20082013 arasında Türk vatandaşlığına geçen kaç Suriye kökenli vatandaş seçimlerde oy kullanma hakkına sahip olmuştur” sorusuna da Güler “Bakanlığımızın bu konudaki görevi YSK’nin talebi doğrultusunda 18 yaşını dolduran Türk vatandaşlarının bilgilerini göndermekle sınırlıdır” yanıtını verdi. 3 bin 577 Suriyeli uyruklu Türk vatandaşlığına alındı ANTALYA CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet tarihinin en büyük “yolsuzluk operasyonu” olarak nitelendirdiği AKP odaklı yolsuzluk operasyonunda AKP hükümetini Türkiye’yi “hortumcular vadisi”ne dönüştürmekle suçlarken Başbakan Tayyip Erdoğan’ı da “çete reisi” ilan etti. CHP lideri Kılıçdaroğlu, 20042009’da AKP’den Kepez Belediye başkanlığı yapan ve CHP’nin Kepez adayı gösterdiği Erdal Öner’in de aralarında bulunduğu bazı ilçe belediye başkan adaylarının tanıtım toplantısına katıldı. Kılıçdaroğlu’nun burada yaptığı konuşmanın ana başlıkları şöyle: 4 Çete reisi: Bu seçimler çok önemli, ya 19. yüzyıl karanlığına ya 21. yüzyıl aydınlığına yürüyeceğiz. 2013 yılında iki büyük olay oldu. Gençler Gezi Parkı’nda bütün dünyanın gözü önünde bir diktatöre diz çöktürdüler. Yılın ikinci büyük olayı son operasyonla ortaya çıkan ayakkabı kutusu olayıdır. Bunlar iktidara gelirken, yolsuzlukla mücadele edeceğiz diye geldiler, gördük ki söylediklerinin tamamı yalanmış, kul hakkı yiyenler, yiyiciler asıl bunlar. Başbakan “Çeteler var” diyor. Kendisine çağrı yaptım, Bakanlar Kurulu’nu toplarsın, orada görürsün çeteleri, sen de çetenin baş liderisin, çetelerin liderisin. 4 En büyük yolsuzluk: Bu yolsuzluk operasyonu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük operasyonudur. 4 bakan, bir değil iki değil üç değil, dört bakan. Arkadan gelecekler var tabii içinde birkaç temiz var, tamamı kirli. Diyorlar ki “Ak Parti’yiz” siz karasınız, kirlisiniz. 4 Koşa koşa Ankara’ya geliyorlar: Operasyon yapılıyor, 4 bakan hakkında fezleke düzenlenecek isimleri dolaşıyor, bu bakanlar Ankara’ya koşa koşa geliyorlar. Yahu bu devlet sizi seçti, bakan yaptı, altınıza kırmızı plakalı araç verdi, bütün bakanlıkları, bürokrasiyi yönetiyorsunuz, sizin artık bu ülkeye hizmet etmeniz lazım, kendilerine hizmet ediyorlar, programlarını iptal ettiler, operasyonu yapan polisleri görevden alıyorlar. 4 Kasayı da mı dış mihrak koydu: Bakanın oğlunun evinde para sayma makinesi var, elleri temiz mi değil mi, niye para sayma makinesi var evinde? Para o kadar çok ki 67 kasa var. Dünyanın da en büyük yolsuzluk operasyonu çünkü dünyada hiçbir kabinenin içinde çete oluşturulmamıştır, ilk kez Türkiye’de bir Bakanlar Kurulu içinde bir çete vardır ve o çete şu anda görev başındadır. Şimdi diyorlar ki, dış mihraklar yapmış, ben burada Erdoğan’a sorayım, O bakanın oğlunun yatak odasına, milyonlarca doları, Avro’yu, para sayma makinelerini, kasaları dış mihraklar mı getirdi koydu? O zaman sen de o dış mihrakın parçasısın. Devletin içinde çeteler var diyor, 11 yıldır yönetiyorsun, çete varsa Bakanlar Kurulu’nu toplar bakarsın, çete reisi kim dersen, aynaya bakarsan emin ol çete reisini göreceksin. 4 Çocuğunun ne iş yaptığını biliyorsun: İçişleri Bakanı, oğluyla telefonla konuşurken “Dikkatli ol onu söyleme” diyor. Ne demek bu? Boşuna mı çete lideri diyorum. Kendi çocuğunun ne iş yaptığını, yolsuzluk yaptığını biliyorsun ve onu uyarıyorsun, sen hâlâ o koltukta oturuyorsun. 4 Yolsuzluğun resmini yaptılar: Nâzım, Abidin Dino’ya “Bana mutluluğun resmini yapabilir misin” demişti. Bunlar halkın mutluluğunun resmini yapmadılar ama yolsuzluğun resmini çok güzel yaptılar. 4 Hırsızlığın Ustası: Ustalık dönemim diyordu, anladık yolsuzluğun ustası, hırsızlığın ustası. Kendisi diyordu ben yırtık ayakkabıyla girdim diyordu şimdi o yırtık ayakkabı kutusunun içinde milyon dolarlar var. Çok mal haramsız olmaz derler emin olun öyle. Yunus Emre’nin dediği gibi bunların rehberi şeytan. Helal paranın ayakkabı kutusunda yeri yoktur. O haram paradır. 4 Ne demek revizyon: Diyorlar ki, kabinede revizyon yapacağız. Yani bazı bakanları değiştireceğiz. Ne demek revizyon, dünya ayağa kalkmış. 4 bakan bir dakika orada kalmamalı, milletvekilliğinden de istifa etmeli. 4 Polis ve savcılara: Tüyü bitmemiş yetim ödüyor maaşınızı. Sen Erdoğan’ı dinleyip bu dosyaları kapatırsan iki elim yakanda olur ey polis kardeşim. Sen, kimsesizlerin kimsesi olacaksın polis kardeşim. Yürekli olun dik durun, 76 milyon insan sizin arkanızda. Baykal ve ekibi yok Kılıçdaroğlu’nun Antalya programına eski Genel Başkan Deniz Baykal ve Baykal’a yakın 3 Antalya milletvekili katılmadı. Kılıçdaroğlu’nun programına Antalya milletvekillerinden sadece Gürkut Acar’ın katılması dikkati çekti.