18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 ARALIK 2013 PAZAR 12 PAZAR YAZILARI Sipariş sekizkopterle geliyor... B aşımın üzerinden bir şey geçti; Edmonton’daki kampusun açıklık alanında güpegündüz yürüyordum. Evvela bir kuş zannettim! Buralarda, yüksek katlı binaların olduğu kentlerin içinde dahi atmaca, doğan, kerkenez cinsi yırtıcı kuşlar görülür. Onlardan birisi gibi, üzerimden geldi geçti. Hızla uzaklaştı, ne olduğunu anlayamadım, hatta belleğim beni yanılttı, onu bir an için UFO zannettim. Yer: Alberta Üniversitesi’nin Saskatschewan Nehri kıyısındaki kampus arazisi. Zaman: Kasım’ın 15’i, akşam üzeri 4 suları. Olay: Elli veya yüz metre irtifada uçan, görgü tanığı gazeteciye göre bavul, çanta büyüklüğünde bir cismin vııııın diye hızla gelip geçmesi. Uçan bavulun birkaç yüz metre ileride derslerini yapmakta olan üniversite öğrenci grubunun yanına sağ salim inişiyle gördüm ki bu ne atmaca, ne şahindir, bir “drone”dur. Drone, sözlüğe göre bal yapmayan fakat bol bol vızıldayan bir arı cinsiymiş. İnsansız uçuş aracıdır, askeri terimlere bakılırsa! Drone, sivil ölümlere yol açan, Amerikan ordusuPentagon kullandığı için Başkan Obama’nın başını ağrıtmış silahlıinsansız uçaktır. Drone, yakında piyasalarına girecek olan havadan taşıma aracıdır. İşte bu, drone yazılıp droan diye okunan İngilizce sözcük, yakın zamanda Türkçemize de girecek, Türk Dil Kurumu illa buna bir karşılık bulacaktır; henüz TDK lügatları cevaplamıyor. Alberta riyle kapıya kadar servis yapıldı, basında Üniversitesi, Kanada ve ABD’nin diğer üniversiteleriyle drone üzerine yarış için haberleri yer aldı. Amazon CEO’su Jeff Bezos, Amerikan televizyonlarına çıkıp dedir. Hepsinden evvel kendileri yeni bir müşterinin ayağına sıcak servis yapılşey bulmak ve bilim dünyasına, oradan dığını söyleyince, aklımıza pizza sipada hem kapitalizmin piyasa işlerine ve rişi vermek dahi gelmedi sanmayınız; dahi askeri harekâta “Buyrun burada acıkmaya ve iştaha bağlıdır! Şimdilik 4 hazırı var!” demek üzere çaba sarf kilograma kadar paket taşıyabilecek olan etmektedir. Zira dev karteller, şirketler bu sekizkopter kötü niyetli müşgelecekte drone kullanıp EDMONTON teriye karşı hazırlıklıdır; senden kârları had safhaya çıkartbenden akıllı! Eğer üzerine çullamaya hazırdır; kesenin ağnıp gasp etmeye kalkışan olursa zını da açmışlardır. Bunun hem taşıdığı malı, hem kendisini ilk örneğini, hem Kuzey kilitliyor, 911 numaralı polise Amerika’nın hem de dünyahemen kendisini ihbar ediyor; nın birçok yerinde şubeleri, gerisi cezaevi... Yani malı alıp bağlantıları olan dev AmaMAHMUT kaçması zor! Müşteri kapıda görzon şirketi vermiş bulunuŞENOL düğü sekizkoptere gidip siparişi yor. Amazon, New York Borsası’nda hissesi yere düşmeyenlerden teslim alıyor, kredi kartını sekizkoptere yerleştirip ödemeyi online yapıyor; daha biridir. Octocopter adı verilmiş sekiz ne olsun. motorlupervaneli bir drone’un ilk deBahşiş verilmesi de hesap edilmiştir. neyimlerini Amazon firması geçenlerde Sekizkoptere bahşiş verirseniz, hayır yaptı. Octo, Latincede 8 rakamıdır. Bu demiyor. Daha sonra havalanıp tekrar durumda helikopter yerine, sekizkopter merkeze, Amazon’un deposuna dönüyor. demek gerekir. Sekizkopterle müşterinin Medeniyet dediğin işte budur! Bütün kapısına kadar havadan nakil yapıp siparişi ulaştırmak üzere geleceğe yatırım ya sorun Amazon’dan sonra öteki şirketlerin de bu işe el atması durumunda ABDpan Amazon, bu işe deli para yatırmıştır. Kanada ve dahi tüm dünya hava trafiğiUPS, DHL, Fedex, Amerikan ve Kanada nin ne duruma geleceğidir. Zira bunca posta servisleri dahi birçok kargo şirketi sekizkopterin havada çarpışmadan idasekizkoptere karşı henüz tedbir almış deresi başlı başına bir Abdülcanbaz işidir. ğildir. O gün başımın üzerinden atmaca The Wall Street Journal gazetesi habergibi geçmiş bavuldrone’dan birkaç gün lerinden anlaşıldığı kadarıyla Amerikan sonrasıydı, Amazon’un ilk sekizkoptehava kontrol dairesi FAA, 2014 yılı sonuna kadar meseleyi çözmek azmindedir. Eğer FAA sekizkopterli kapitalizmin müşteri siparişini hal yoluna sokarsa, şimdi borsalarda beklemekte olan bu işe dair tüm hisse senetleri beşe, ona, yüze katlayacaktır. Hisse avcıları önümüzdeki yıldan itibaren dünya borsalarında görülecek sekizkopter hisselerine dikkat çekiyor. Hava güvenliği açısından henüz 150 metre irtifayüksekliğe kadar ve ağırlık açısından sadece 5 kilograma kadar izni bulunan sekizkopterlerin yakında yeni evlilere yatak odası takımı, fabrikalara hammadde sevki dahil her şeyi taşıması beklenebilir. Bütün bunlar, 19. yüzyılda icat edilmiş bisiklete şeytan icadı denmesi, ondan ürkülmesi, uzak durulmasını hatırlatıyor. Önceleri Avrupa kentlerinde bisikletle epeyi kaza olmuştu ama sonra velospide merakı kimse durduramadı. Belki sekizkopter de böyle olacaktır. Ben, hâlâ, ülkemde apartmanlardan sarkıtılıp köşedeki bakkaldan sipariş edilenlerin sekizkopterle servisine dair kendimce dalga geçiyorum. Balkonda mangalı hazırlamışsın, sucuğu unuttun, bakkala sesleniyor veya cep telefonundan sipariş veriyorsun: “Ahmet efendi, bir kangal sucuk, on tane de yumurta koyuver sekizkoptere...” Anında servis, balkonda hazır! [email protected] ‘Özgür N düşünce kuş gibidir’ A vusturya’da tam seçim sonuçlandı, koalisyon hükümeti kuruldu derken erken seçim denilmeye başlandı. Koalisyon görüşmeleri eylül ayından bu yana sürdü. Hükümetin kurulduğu ilan edildi ama koalisyon partileri arasındaki görüş ayrılıklarının giderilebildiğini düşünmek pek anketlerden FPÖ’nün birinci parti olarak de mümkün değildi. Aynı partilerin kurduğu çıkması koalisyon görüşmelerini kamçıladı. koalisyon hükümeti, şimdilik Noel ve yeni yıl Bir an önce SPÖ ve ÖVP arasında anlaşma hediyesi olarak ilan edildi. Seçimden sonra sağlanmalıydı. Aksi takdirde koalisyon partikoalisyon hükümetini kurma görüşmeleri ayleri küçüldükçe küçülecek, ırkçı parti ise bülarca sürdüğü için bu konuda partiler arasında yüyecekti. Bunun farkında olan Spindelegger, arabuluculuk yapmak neredeyse yeni bir Cumhurbaşkanı ile alelacele görüşme yaparak meslek haline geldi. Birkaç günlüğüne tatil ondan, sosyal demokrat partili yoldaşlarını için kaçtığım Avusturya’daki bir kaplıcada hükümet kurulması konusunda zorluk çıkarşılaştığım şefim, “Önümüzde uzun sükarmamaları için uyarmasını istedi. Büyük recek bir koalisyon maratonu var, bunun sanayicilerin partisinin lideri olarak Spindeöncesinde biraz dinlenip enerji toplamak legger, görüşmede hiç şüphesiz 2018 yılına istiyorum” dedi. Koalisyon görüşmelerine kadar bütçe açığını kapamak için on, on beş sendikalar adına katılan sosyal politikacı bir milyar Avro gerekli olduğunu anlatmıştır. arkadaşım da görüşmelerin yoCumhurbaşkanı da eski partili arrucu geçtiğinden söz etti. Ben de kadaşlarına durumun ciddiyetini VİYANA kendisine, daha önce de koalisyon anlatarak çözüm için gerekirse kurulması aşamasında benzer göişçi ve dar gelirlinin “boğazının rüşmelerin yapıldığını, yeni girisıkılmasını” istemiştir. Tehdit ise şimlerden ciddi değişiklikler bekhazırdı: Aksi halde iki büyük parti lenmemesi gerektiğini söyledim. ciddi oranda seçmen kitlesi kaybeHatta, “Daha önceki görüşme decek ve ülke ekonomik krize süKADİM şablonlarını aynen kullanabilirrüklenecektir. (!) Girişimler olumÜLKER sin” dedim. Güldü, sözlerimi fazla lu sonuç verdi. Aylarca koalisyon ciddiye almamış görünüyordu. Demek ki, işin hükümeti kuramayan büyük partiler çalışmaiçinde benim akıl erdiremediğim başka şeyler larına hız verdiler ve aralarında anlaştıklarını vardı. Anlaşılan, koalisyon görüşmelerinde duyurdular. Bütçe açığının kapatılması için sadece benim değil Avusturya Cumhurbaşkadar gelirli çalışanların ek vergi ödemeleri nı Heizn Fischer’in de bilmediği bir şeyler yoluyla bindirilecek yükü gözden kaçırmak vardı. Avusturya Sosyal Demokrat (SPÖ) ve için, hükümette görev alacak yeni ve genç Avusturya Halk (ÖVP) partilerinin koalisyon isimlerin kamuoyuna duyurulmasına özen kuracağından umudunu kesmiş olanların gösterdiler. Bu genç bakanlardan en önemlisi “ufukta yeni seçim var” ifadelerinden sonra, yeni dışişleri bakanı oldu. ÖVP’nin uyumdan ÖVP lideri Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri sorumlu devlet bakanı 27 yaşındaki hukuk Bakanı Michael Spindelegger kolları sıvadı öğrencisi Sebastian Kurz dışişleri bakanlığı ve Fischer’e koalisyon çalışmalarını anlatmagörevine getirildiği basında geniş yankı bulya gitti. Spindelegger “Cumhurbaşkanımız du. Hükümeti kurma anlaşmasına varıldığının beni anlayışla karşıladı” derken bu görüşve hükümette kimlerin görev alacağının açıkme, Sosyal Demokratları, sosyal demokrat lanmasından sonra, özellikle son üç koalisyon kökenli Cumhurbaşkanı’na şikâyet olarak hükümetinde dikkat çeken yine aynı şey oldu. da düşünüldü. Bütçede ciddi açığın olduğu Seçimden oy kaybederek birinci parti olarak kaç zamandır söylenmekteydi. İşverenlerin çıkan sosyal demokratlara önemsiz bakanpartisi olan ÖVP, bütçe açığının çalışanların lıklar verildi. Seçimden oy kaybederek ikinci sırtına yüklenmesini, sosyal demokratlar ise parti olan Hıristiyan demokrat ÖVP yine içişiçeriği pek de bilinmeyen ekonomide ciddi leri, dışişleri, maliye, sanayi gibi en önemli bir değişiklikle bütçe açığının kapanacağı bakanlıkları aldı. Seçimin gerçek mağlubu beklentisi içindeydi. Koalisyon görüşmeleri olan ÖVP hükümetin gerçek galibi olarak sürerken aşırı sağcı Avusturya Özgürlükçü çıktı ve erken seçim taleplerini bitirdi. Partisi (FPÖ) dışarda başarısız bir sonuç elde edilmesini sabırsızlıkla bekliyordu. Kimi [email protected] Eski hükümet yeniden kuruldu Ç in Halk Cumhuriyeti’nde devletin herkes için bir planı var! Bu plana uymayana da ceza! Devletin herkese eşit yaşam hakkı verdiği varsayılıyor. Ama nedense bazıları daha eşit! Çoğunluk kibrit kutusu evlerde ömür tüketirken bazıları, önünde golf sahaları olan lüks villalarda yaşıyor. Büyük çoğunluk “tek çocuk” politikasına uymak zorundayken zengin çiftlerin ikinci hatta üçüncü çocukları var! Çin’deki “tek çocuk” politikası son yıllarda epeyce gevşemiş, şimdilerde daha da gevşiyor. Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi, son genel kurul toplantısında doğum planlama politikasını gevşetme kararı aldı. Buna göre, eşlerden biri tek çocuklu bir aileden geliyorsa, ikinci çocuğu yapma hakkına sahip olacak. Yapılan resmi açıklamaya göre, Çin Sağlık ve Doğum Planlama Komitesi Başkan Yardımcısı Wang Peian kararın, iş gücünü koruyarak, nüfustaki yaşlanma eğilimini yavaşlatmayı ve vatandaşların hakları arasında denge kurulmasını amaçladığını söyledi. Ancak bu durum aslında epey karışık! 1970’li yıllarda ülkenin hızlı artan nüfusunu kontrol altına almak için uygulamaya sokulan “tek çocuk” politikasına göre, kentlerde yaşayan çiftlere tek çocuk, köylerde yaşayanlara ise ilk çocuklarının kız olması halinde ikinci çocuk için izin verilmiş. Sonraki yıllarda yasa biraz esnetilmiş ve çiftlerin ikisinin de tek çocuk olması, birinci çocukta sağlık sorunu bulunması, yaşanılan bölge vb. gerekçelerle ikinci çocuk izni çıkmış. Rehberimiz Wang Yu’nun verdiği bilgilere göre, Pekin’in “zengin” semtlerinde yaşayan bir çift, ikinci çocuk için yaklaşık 60 bin dolar ödemek zorunda. Yoksul çiftlerden ikinci çocuk için istenen para ise yaklaşık bin dolar. “İkinci PEKİN çocuğa sahip olan yoksul bir aile bu parayı ödemezse ne olur” sorusuna rehberimiz, “O zaman çocuğa kimlik kartı verilmez. Bu da çocuğun okula gidememesi ve sağlık hizmeti alamaması demektir” yanıtını veriyor. Hem kendisi hem de eşi tek çocuk olduğu için iki çocuk sahibi olabilen FİGEN Wang Yu, ikinci çocuğa, ilk çocukları 5 yaşını ATALAY bitirdiğinde izin verildiğini söylüyor. The Programme for International Student Assessment (PISA) 2012 raporuna göre, Çin’in Şanghay eyaletindeki öğrenciler, matematikte en yüksek puanı aldı. Aldıkları puan, diğer ülkelere göre o kadar yüksek ki, birçok OECD ülkesinin 3 yıllık ortalamasının da üstünde. Hong Kong ve Taipei’deki öğrenciler de, OECD’nin 65 ülkedeki öğrencilerin matematik, fen ve okumaanlama beceri düzeylerini belirlemek amacıyla yaptığı değerlendirmede en üst düzeyde performans gösterdi. Türkiye ile Şanghay’daki öğrencilerin performans kıyaslamasına bir örnek verelim. Değerlendirmeler, seviyelere göre yapılıyor ve PISA’nın tüm sınavlarında, Seviye 5 ve üstü başarı gösterebilen Türk öğrencilerin oranı yüzde 5’in altında. Şanghay’daki öğrencilerin yüzde 30.8’i ise Seviye 6’da. Pekin’de bu konuda görüştüğüm herkes, bu sonuçların Çin’deki tüm eyaletler/okullar için geçerli olmadığını, özellikle Şanghay’da çok zenginlerin yaşadığını, en iyi okulların, en iyi öğretmenlerin orada olduğunu söyledi. China Education Daily Editörü Huang Jinluke da, “Sonuçlar bütün Çin’de böyle değil. Bu değerlendirmeye Pekin’deki öğrenciler girseydi sonuçlar böyle olmazdı. Şanghay’da eğitim çok daha kaliteli” dedi.Eğitimde başarı tüm eyaletlerde aynı olmasa da çok disiplinli çalışan Çinli öğrencilerin her alandaki yüksek performansları da bir gerçek olarak karşımızda duruyor! Bir okul orkestrası dinliyoruz, o kadar müthiş performans gösteriyorlar ki gözümüzü kapatsak New York Filarmoni çalıyor zannedebiliriz! Avrupa’daki üniversiteleri geziyoruz, karşımıza hep burs kazanmış, yüksek lisans, doktora yapan, bulundukları ülkelerin firmalarınca işler teklif edilen Çinli gençlerle karşılaşıyoruz. Çinli öğrencilerin bu başarılar karşılığında ödedikleri bedel çok mu yüksek bilemiyorum ama Türkiye’deki eğitim sisteminin daha iyi olmadığı da ortada! [email protected] Çin’de bazıları daha eşit! oel öncesi Salzburg ışıl ışıl, rengârenk. Dar sokaklar, alanlar ve tarihi yapıların altındaki geçitler insan dolu. Stefan Zweig üzerine çalışmaları ve kitaplarıyla ünlenmiş Gert Kerschbaumer ve değerli bir arşivi barındıran Salzburg Stefan Zweig Merkezi’nin müdürü Dr. Klemens Renoldner’le Café Tomaselli’ye gidiyoruz. Salzach kıyısındaki şirin kent, Noel’e az bir süre en canlı, en hareketli günlerini yaşıyor. Eski tanış Kerschbaumer son yıllarda “Uçan Salzburglu” ve “Stefan ZweigFriderike Zweig Mektuplaşmaları, 19121942” eserleriyle adını duyurdu. Özellikle uzun bir uğraşı sonucu yayımladığı kalın “Mektuplaşmalar” kitabı titiz bir özverinin ürünü. Zweig doğumun 132. yılında Salzburg’da Stefan Zweig Merkezi’nin düzenlediği çeşitli etkinliklerle anıldı. Bu etkinliklerin birinde, Salzburg Devlet Tiyatrosu yönetim kurulu üyesi ve rejisör Peter Arp, yazarın ünlü eseri “Yıldızın Parladığı Anlar” (Almancadan çeviren: Burhan Arpad) kitabından “Güney Kutbu İçin Mücadele” minyatürünü okudu. Ünlü yazarın doğum günü olan 28 Kasım’da sayısız davetli Salzburg kütüphanesinin salonunu doldurmuştu. Bundan 72 yıl önce aynı gün Zweig, yaşamındaki en son doğum gününü, sığınmış olduğu Brezilya’da, Petropolis’te kutlar. Yanında kendisine çok yakın birkaç tanışı vardır. 60 yaşına bastığı o gün çok kötümserdir, çünkü geleceğe olan ümidini artık yitirmiştir. Ertesi sabah, 29 Kasım 1941 tarihinde, ilk eşi Friderike’ye yolladığı mektup: “Üzücü gün çok şükür geride kaldı” sözleriyle başlar. Yirminci yüzyılın bu namuslu, insancıl ve iyi yürekli aydın yazarı ölümünden şimdiye hiç yitirmedi güncelliğini. “İnsanların, düşüncelerin, kültürlerin ve ulusların birbirleriyle uzlaşmasına hümanizmin aracılık etmesini yaşamım boyunca hep hedefledim” diyen Stefan Zweig bir huzursuzluğun diğerini takip ettiği günümüzSALZBURG de düşünceleriyle her zamankinden daha çok geçerli. Her şeye hümanizmin penceresinden bakan Zweig, AHMET yazar olarak özARPAD gürlüğüne düşkündü. Dünyaca ünlü bu aydın hümanistin Hitler rejiminin dayanılmaz baskıları altında ruhsal çöküntüye uğraması çok trajiktir. Nazi faşizminin özgür düşünceyi yok etme girişimleri Zweig’leri ölüme sürüklemişti! Ünlü “BerlinAleksander Alanı” romanının yazarı Alfred Döblin’in o yıllarda söylediği: “Özgür düşünceye engel olamazsınız, o kuş gibidir, her yere uçar” sözleri ne yazık ki günümüzde hâlâ geçerli. Stefan Zweig üzerindeki bütün baskılara karşın yazdı durdu, son gününe kadar. Ve yazdıkları bugüne dek hep güncel kaldı. 2013’te kitapları ölümünün ardından 70 yıl geçtiği için bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de artık telifsiz yayımlanabiliyor. Bundan yararlanan irili ufaklı birçok yayıncı bu yıl peşi peşine Stefan Zweig bastı. Şu sıralar vitrinlerde aynı eserin birkaç değişik baskısını yan yana görmek mümkün. Hatta öyle ki 20. yy. Alman dili edebiyatının bu en ünlü yazarının dev eserlerinin yazıldığı dil Almancadan değil Fransızca çevirisinden çevrilmiş baskılarını (bunu okura açıklamaya hiç gerek görmeden) alelacele piyasaya sürmeye cesaret eden, bir çevirmenin kitaba verdiği özgün adı aynı kitabın başka bir çevirmene ısmarladıkları çevirisinde hiç çekinmeden kullanan ünlü ünsüz yayıncılar bile var! Café Tomaselli’den içeri giriyoruz. Salzburg’un bu ünlü kahvehanesi her zamanki gibi dolu. Şöyle bir sağa sola bakınıyoruz. Tek boş masa, hemen solda, pencere yanındaki küçük masa. Yanımızdan geçen yaşlıca garson gülümseyerek: “İyi akşamlar, beyler” diyor. Peşinden yürüyoruz. Adam boş masanın üzerindeki “rezerve edilmiştir” kartını kaldırıyor. Oturuyoruz. “Salzburg hep dolu bir kent” diye konuşuyor Kerschbaumer. “İnsanın kaçacağı geliyor; bir Festival haftalarında, bir de şu Noel öncesinde” Mırıldanıyorum: “Zweig de Festival süresince Salzburg’dan hep kaçardı.” Masadaki iki Salzburglu gülümsüyor. www.ahmetarpad.de
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle