20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 ARALIK 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Kılıçdaroğlu, sert sözlerle eleştirdiği AKP iktidarının ‘yurttaşın boğazını sıktığını’ söyledi 5 Üniversiteli gençleri, tutuklu öteki milletvekillerini... Teğmen Çelebi’leri, Tuncay’ı, Hilmioğlu’nu, Merdan’ı... HHH Bir çığlık; yitirilmiş umutlar, hüzünler, acılar... Yok olur mu hemen? AnkaraSilivri hattı... Gidip gelmeler... Görüş günleri... Kar, yağmur, soğuk, fırtına demeden... Direnen bir kadın, iki çocuk... Gülşah Balbay, Yağmur ve Deniz... Nazilli’de bir anne ve baba... Baba kamyon şoförlüğü yapmış yıllarca, direksiyon başında geçmiş bir hayat... Bir kız iki erkek... Kız öğretmen, oğulların birisi gazeteci, öteki ziraat mühendisi... Emekçi bir aile... Nasıl da geçiyor yıllar... Ege Üniversitesi, sınıf arkadaşları... 12 Eylül darbesinin ardından gözaltına alınışı... Beş yıllık zindan yaşamı... En son Ankara Sincan’da açık görüşte bir saati aşan sohbetimiz... Balbay, İbrahim Yıldız ve ben! Umutlarını hiç yitirmemesi, dik duruşu... Beş yılda sekiz kitap... Yazıları... Milletvekili seçildikten sonra kendisine gelen mektupları birer birer okuyup yanıtlaması... HHH Davalar diz boyu... Avukatlar, milletvekilleri, bilim insanları, üniversiteli gençler, suçsuz askerler, Gezi direnişçileri... Taş atan çocuklar! KCK, Odatv ve bir dizi dava... Tutuklu ve tutuksuz sanıklar... 63 gazeteci tutuklu benim ülkemde... Çocuklar tutuklu, gençler tutuklu, kadınlar tutuklu. Gözlerimiz kapalı! Bir duvar karşımızda bir türlü yıkılmayan... Bir avuç umut gerekli... Sevgi! Haydi gözlerini yum sımsıkı... Sonra ağla biraz açılırsın... Barışa doğru yürü, kucaklaş... Kin ve nefret duygularından arın insanlık adına. Bırak düşmanlığı, din, dil, renk, inanç, mezhep ayrımcılığını... Bırak gelsin dağlarıma bahar! Unutma sakın Dünya İnsan Hakları Günü’nü... Ayrımcılığa karşı çıkabilir misin? Hükümete hayranım! ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Gülen cemaatini bitirme planı”nın uygulamaya konulduğu 2004 ’teki MGK belgelerini yayınlayanlarla ilgili “Bizim de elimizde belgeler var, açıklarsak yer yerinden oynar” diyen Başbakan Tayyip Erdoğan’ı, ironik bir üslupla eleştirerek, “Sayın Başbakan, açıklamadan bir gün önce haber ver de bari vatandaşlar evden çıksınlar, depremden zarar görmesini istemeyiz. Yahu elinde belge varsa niye açıklamıyorsun?” dedi. TBMM Genel Kurulu’nda 2014 bütçe kanunu üzerinde partisinin görüşlerini anlatan Kılıçdaroğlu, kürsüye Başbakan Erdoğan’ın “kızacağı” gerekçesiyle “sansürlenen” CHP afişiyle çıkarak, “Başbakan ürkermiş, kızarmış... Bunu yayımlamak ne zamandan beri korkunun unsuru haline gelmeye başladı?” dedi. Bir eline eline Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na ait kalın orijinal Sayıştay denetim raporu Merhaba Umut!.. Bir yüz, göz ya da resim... Bir ses, çığlık ya da bir kuş havada kanat çırpan... Derin bir uyku... Duygu! Düşünce! Bir umut insanı yaşama bağlayan... Özgürlük! Sevgi! Umut yaşamdır, umut aşk, varoluş, insanlık... Bir tomurcuk! Mavi bir rüzgâr! Denizdir konuşan, sesini iyi dinle, barışa çağrı... Ağlama ne olursun, sil gözyaşlarını. Soğuk var dışarıda üşürsün... Özlemin bir ağacın gövdesi gibi kabaran, tutkusuyla büyüyen bir çocuktur karşında duran. Haydi haykır şimdi: “Merhaba özgürlük!” Tüm insanlık adına, sevgi adına, dayanışma adına, susma konuş... Ne bu kinin, nefretin, intikam duygun... Beş yıl zindanda yattı meslektaşın Mustafa Balbay, utanmadan salyalarını akıtarak konuşuyorsun... HHH Kendini bir de “solcu” diye satıyorsun fırıldak... Sen solcu ha! Yazıklar olsun! Beş yıl içeride yattıktan sonra çıkan Mustafa Balbay’ın Sincan’da yaptığı o konuşmayı bile dinlememişsin... Ne diyordu Balbay: “Haksızlıklara ve hukuksuzluklara karşı mücadele edeceğim. Elbet yaşananların üzerine sünger çekmeyeceğim ama kin gütmeyeceğim!” 4 yıl 278 gün zindanda yattıktan sonra böyle bir açıklama yapıyor Balbay! Demokrasiye olan inancını gösteriyor... Özgürlükleri savunacağını söylüyor... Umutların çiçeklenmesi için çaba harcayacağını... Adaletin başlangıcı olmasını... Hukuksuzluğun sonlandırılmasını... Kin, öç alma değil, sevgi çiçeklerinin büyümesini... Umuda yolculuğu... İnsanca, hakça bir düzeni... Emeğin örgütlü gücünü... Sadece kendisinin değil, suçsuz yere tutuklu tüm insanları... SU İÇİN YARDIM EDİLEN KIZILDERİLİLERİN BARAJI VAR Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın TİKA’nın ABD’deki bir Kızılderili kabilesine 5 bin kişiye su sağlayacak depo ve tesisat kurmakla övündüğüne dikkat çekerek, “Kızılderili kabilesi şefi şefi Moses. Buna 200 bin dolarlık çek vermişler, Kızılderililer su içsin diye. Kızılderili kabilesinin nesi var, nesi yok diye baktık. Tatil köyleri, kumarhaneleri, orman ürünleri işletmesi, plazaları, kompozit ürün fabrikanu, diğer eline Meclis’e gönderilen birkaç sayfalık “özet” raporu alan Kılıçdaroğlu, “Bu bütçe meşru bir bütçe değildir. İçinde kirli sayfalar, kirlilikleri gösteren sayfalar var” dedi. Kılıçdaroğlu, konuşması sırasında kendisine laf atan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker’e, “Sen oradan laf atma, sen bu ülkeye saman ithal eden bakansın saman!” yanıtını verdi. Kılıçdaroğlu, hükümetin ekonomi politikalarını eleştirirken, AKP’lilerin kendisiları, risk sermayesi şirketleri var. Oregon’un en büyük barajlarına da sahipler bunlar ve siz oraya su götürüyorsunuz. Ordu merkeze bağlı Gökömer köyünde, Antalya Gazipaşa’ya bağlı Küçüklü’de su yok” dedi. TİKA’nın Tunus’a ise 6 TOMA, 5 bin kelepçe gönderdiğine de dikkat çeken Kılıçdaroğlu, sayıştay raporlarının neden Meclis’e gelmediğinin bu örneklerden net anlaşıldığını ifade etti. le devam etti: “Siz hiç dünyada icra dairelerini törenle açan bir iktidar duydunuz mu? Ben bu hükümete hayranım. Vatandaşın boğazını sıkmak için icra dairesi açıyorsunuz.” 4+4+4 kesintisiz eğitim uygulamasını eleştiren Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın 5 yaşındaki çocuğunu okula göndermemek için rapor alan annelere “Sizin çocuklarınız geri zekâlı mı” diye hakaret ettiğini belirterek Erdoğan’ı tüm annelerden “özür dilemeye” çağırdı. Kılıçdaroğlu, konuşması sırasında hükümet sırasıda oturan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın, “Biz müslüman ülkeyiz, bizden mucit çıkmaz” sözlerini anımsatarak, “Bence onu Milli Eğitim Bakanı yapsın Sayın Başbakan, iyi olur” görüşünü dile getirdi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “korku içinde” olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın gittiği yerlerde valilerin “sıkıyönetim ilan ettiğini”, parlamentoya gelirken bile 150 korumanın kendisine eşlik ettiğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, Bakanlar Kurulu sıralarını göstererek, “Bence bakanları dışarı çıkarsın, korumaları buraya oturtsun” dedi. Gezi protestolarına da değinen Kılıçdaroğlu, olaylar sırasında 7 yurttaşın yaşamını yitirdiğini, 14 yaşındaki Berkin’in hâlâ yoğun bakımda olduğunu, ancak Erdoğan’ın bütün derdinin tahrip olan “seramikler ve otobüs durakları” olduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu, “Seramiği, otobüs durağını yine yaparsın, o insanlar sizin yüzünüzden öldü. Mala acıdığın kadar biraz da cana acısan ne olur” dedi. 25 Ağustos 2004’teki MGK belgelerinin yayınlanmasından sonra Erdoğan’ın “Bizim de elimizde belge var, açıklarsak yer yerinden oynar” sözlerini anımsatan Kılıçdaroğlu, şu özetle şunları söyledi: “Buradan söyleyeyim. Sayın Başbakan açıklamadan önce, bir gün önce haber ver de bari vatandaşlar evden çıksınlar, depremden zarar görmelerini istemeyiz. Yahu elinde belge varsa, niye açıklamıyorsun? Ama yayımlanan belgelerin hiçbirisine sahte diyemedin sen. Tıpış tıpış gittin, 25 Ağustos 2004’te MGK belgelerinin altına imzanı attın. Ne dediler, efendim o günün şartları öyleydi. Ama bunun arkası gelecek, ikiyüzlü bir siyaset izledi bu hükümet. Çok basit bir soru soracağım, 2004’teki belgeyi suç duyurusunda bulundunuz. 28 Şubat kararları yayınladığında niye itiraz etmediniz? Niye onu yayınlayanlar vatan hainidir demediniz, siyasette çifte standart var mı? Türkiye’yi yarı açık cezaevine döndürdünüz.” Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının ardından AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, “sayın konuşmacı” diye söz ettiği Kılıçdaroğlu’nun partisinin milletvekillerine “robot gibisiniz” dediği gerekçesiyle söz almak istemesi tartışma yarattı. CHP’liler Canikli’nin anamuhalefet liderine “konuşmacı” diye hitap edemeyeceğini belirtirken, hükümet adına eleştirileri Erdoğan’ın yanıtlaması gerektiğini ifade ettiler. Çiçek’in söz vermesi üzerine CHP’liler, konuşması boyunca sıra kapaklarına vurarak, Canikli’nin sözlerinin duyulmasını engellediler. ‘Korku içinde’ ne laf atması üzerine ise “Açık çek veriyorum, Sayın Başbakan arzu ederse sadece ekonomiyi konuşmak üzere bu parlamentoda yan yana gelebiliriz” karşılığını verdi. Adalet Bakanlığı verilerine göre ekonomik krizin ardından 2002 yılında icra dosyası sayısının 8 milyon 266 bin olduğunu, 2012 sonunda ise bu rakamın 21 milyon 6 bine çıktığını söyleyen Kılıçdaroğlu, esnafın borç batağı içinde olduğunu savundu. Kılıçdaroğlu, şöy Erdoğan yanıt verdi Kimseyi konuştu dinlemeden Mustafa Balbay’ın Meclis’te ilk konuşması: ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda, bütçenin tümü üzerindeki görüşmelerde hiçbir siyasi parti temsilcisinin konuşmasını dinlemeyen, yalnızca kendi konuşmasını yapmak için Meclis’e gelen Başbakan Tayyip Erdoğan, CHP ve MHP’ye yüklendi, son günlerdeki olayları yerel seçim öncesi terörü canlandırma çabaları olarak nitelendirdi. Milli iradeye vurgu yapan Erdoğan’ın çaysimit hesabı muhalefet milletvekillerinin tepkisini çekti. Başbakan Erdoğan, dün bütçenin tümü üzerindeki görüşmelerinin sonuna doğru TBMM’ye geldi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da Erdoğan’ın konuşmasını dinlemeden salondan ayrıldı. Erdoğan, yalnızca gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın konuşmasında salonda kaldı. Erdoğan, çay ve simit hesabını anlatırken CHP’li Musa Çam’ın “1 liraya çay ve simit alınmaz” yazılı pankart açınca “Edep yahu” diyerek CHP’li Grup başkanvekillerine “Grubunuza sahip çıkın” diye uyardı. Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun Kızılderililere su deposu için TİKA tarafından para verildiği eleştirisiyle ilgili olarak “Kızılderiliye bile su sağlayacak imkana bu iktidar sahip” demekle yetindi. Erdoğan, özetle şu görüşleri dile getirdi: Milli irade vurgusu: Hiçbir vekil, hiçbir siyasi parti, mili iradeyi hedef alan, milli iradeyi, Meclis iradesini zayıflatmaya çalışan saldırılar karşısında kayıtsız kalamaz. Eğer bir siyasi parti, teröre karşı net tavır sergileyemiyor, mesafe koyamıyorsa; şiddet içeren sokak eylemlerini aleni destekliyorsa, oradan medet umuyorsa hatta kendi vekilleri polise taş atıyorsa milli iradenin, siyasetin saygınlığını önemsemiyor demektir. Eğer kimi sermaye çevreleri ve kimi medya kuruluşları çirkin ittifaklar eşliğinde Meclis’i ve milli iradeyi hedef alıyor, muhalefet ve iktidar bu saldırılara karşı ortak tepki koymuyorsa milli irade yara alıyor demektir. Terör canlandırılmak isteniyor: 30 Mart seçimleri öncesinde terörü canlandırmak için ortaya konulan tahriklerin de böyle bir gayeye matuf olduğunu çok iyi anlıyoruz. Son günlerde sahnelenmek istenen tahrikler, doğrudan doğruya milli iradeye, huzura, barışa yöneliktir, en önemlisi seçim sürecini etkilemeye yöneliktir. Yoksullar sucuk yiyor: Geçen yıl Kayseri’de büyükşehir belediyemizin halka dağıttığı sucukları hatırlatmıştım. Mesnetsiz iddialar nedeniyle Kayseri’de yoksullar sucuklarını yemeye devam ediyorlar sayenizde. Bizi yolsuzlukla itham edenlerin kendi belediye başkanları hakkında bir çift söz söylemelerini bekliyoruz. Gezi etkisi: Faiz oranları çok savunduğunuz Gezi olaylarına kadar yüzde 4.60 seviyelerine kadar geriledi, Gezi olaylarında bir anda yüzde 9’a fırladı. Çaysimit hesabı: 2002’de asgari ücret 184 lira idi. 5 kişilik bir aile günde 3 öğün çay ve simitle geçinse 270 liraya ihtiyacı vardı. Bugün asgari ücret 804 lira. 5 kişilik bir aile, 3 öğün çay ve simit tüketse ihtiyacı olan miktar 450 lira. Sırrı Sakık’a tepki: Milletvekilimiz Oya Eronat kardeşime, evlat acısı yaşamış olan bir milletvekili arkadaşımın ifadesini hiç yakıştıramadım. Gelip özür dilemesi gerekir. Milletin oyuyla buraya gelmiş bir insanın kalkıp da böyle bir yakıştırma yapmaya hakkı yoktur. Seçimler öncesi atama: 2014 Şubat’ta 10 bin, Temmuz’da 40 bin öğretmen ataması yapacağız. Demir ağdan çok, demir parmaklık var ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, TBMM Genel Kurulu’ndaki Meclis kürsüsünde ilk konuşmasını bütçe görüşmelerinde yaptı. Balbay’ı Başbakan Tayyip Erdoğan ve çok sayıda bakan dinledi. Balbay konuşmasında Türkiye’nin “açıklarını” sıraladı. Söz konusu açıklardan birinin “özgürlük açığı” olduğunu belirten Balbay, özgürlüğe kavuşmasıyla bu açıklardan birinin giderildiğini ifade etti. Diğer tutuklu milletvekillerini kastederek, “özgürlük açığının altısının gündemde durduğunu” belirten Balbay, “Bütün dileğim o milletvekillerinin de benim yaptığım gibi yeminlerini etmeleri” dedi. Türkiye’deki ikinci açığın “hukuk açığı” olduğunu belirten Balbay, “Türkiye’deki hukuk güvenliği sorunu, can güvenliğinden bile ciddi bir sorun olarak gündemde durmaktadır. Türkiye’de bir başka açık, adalet açığıdır. Anayasa Mahkemesi’nin aldığı son kararın adalet açığının giderilmesinde önemli bir başlangıç olmasını diliyorum” dedi. İç barışın şu andaki haliyle bile korunması gerektiğine dikkat çeken Balbay “Başbakan demir ağlardan söz etti. Maalesef ülkemizde demir ağlar kurulmuştur belki ama daha çok demir parmaklıklar kurulmuştur. Türkiye’de sadece iç barış açağı değil, dış barış açığı olduğunu da görüyorum. Başbakan’ın dikkat çektiği gibi, batımızdaki ülkeler bize selam vere vere AB’ye girdi, doğumuzdaki ülkeler bize selam vere vere Şanghay İşbirliği Örgütü’ne girdi. Biz de birbirimize girdik.” Kendisinin de “Yunus Medresesi’nden mezun olduğunu” ifade eden Balbay, “İktidara söylemek isterim ki, bir insanı incittiysen bu yaptığın icraat değil” dedi. Türkiye’de dış barış açığı olduğunu ifade eden Balbay, cezaevindeyken Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun konuşmasını izlerken sık sık “Acaba başındaki D harfi düştü mü?” diye kendi kendine sorduğunu ifade etti. Balbay, konuşmasını şöyle tamamladı: “Yaşamımın bundan sonraki dilimini, her kim olursa olsun, hukuk ve hak arayan herkesle birlikte olmaya adayacağım. Meclis’te haklarının aranmasındaki önemli bir ayak olmak istiyorum. Sayın milletvekilleri, sizleri de bu konuda daha vicdanlı olmaya, vicdanınızın sesini dinlemeye davet ediyorum.” GEZİ DOKTORLARINI CEZALANDIRMA PLANINA TEPKİ BM’den tamgün İKLİM ÖNGEL için ‘acil’ uyarı ANKARA Hükümetin Gezi protestolarında görev yapan doktorları ve sağlık uz manlarını cezalandırmayı öngören Meclis gündemindeki “Tamgün” tasarısı için Birleşmiş Milletler’den (BM) “acil uyarı” geldi. Dünya Tıp Derneği (WMA) Genel Sekreteri Otmar Kloiber de gösteriler sırasında yardım eden doktorların 3 yıl hapis cezasıyla ve mesleki yaptırımla cezalandırılmasının “Uluslararası Etik Kuralları’na aykırı olacağını” belirtti. Hükümete yaptıkları çağrıların sonuçsuz kalması üzerine BM’nin sağlıktan sorumlu özel raportörü Anand Grover ve Dünya Tıp Derneği, TBMM’yi “Tamgün”de yer alan, “doktorların acil sağlık hizmeti gelene kadar yardım yapabileceğini” öngören madde için uyardı. Konuya ilişkin hazırlanan raporda, “Umarız parlamenterler 33. madde ile ilgili doğru kararı verir ve olması gerektiği gibi bunu önlerler” denildi. Grover, “Tamgün” düzenlemesinin 33. maddesinde yer alan ve doktorlara yönelik “Gezi düzenlemesi” olarak bilinen madde ile ilgili, doktorların doğal afet ve gösteriler sırasında oluşacak acil durumlarda görevlerinin “ambulans gelinceye kadar” süreceğini ön Meclis’te ‘inkâr’ kavgası TBMM’deki bütçe görüşmeleri AKP ve BDP arasındaki gerilimle başladı. Bahçeli, bütçe raporundaki ‘Kürdistan’ ifadesi nedeniyle konuşma yapmadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda dün başlayan bütçe maratonunda, önceki gün BDP şerhinin bütçe raporundan çıkarılmasıyla başlayan gerginlik, devam etti. Gündeme geçilmeden önce BDP’li HasipKaplan, bütçe raporundan BDP şerhinin çıkarıldığını ifade ederek usul tartışması açılmasını istedi. TBMM Başkanı Cemil Çiçek usul tartışması başlattı. Kürsüde konuşan Kaplan, bir elinde eski bir elinde de yeni basılmış bütçe raporunu gösterek “Bu sansürlü rapor, bu da hakiki rapordur arkadaşlar” dedi. Kaplan, bir partinin fikri hak ve hürriyetlerinin yok edilmesi durumunda Meclis Başkanlığı’nı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne dava edeceklerini belirtti. Kaplan daha sonra yeniden basılarak dağıtılan raporu “Buyrun rapor bu!” diyerek yere fırlattı. Kaplan’dan sonra söz alan BDP’li Sırrı Sakık, fırtınanın “Kürt” ve “Kürdistan” üzerine koparıldığını ifade ederek “Bundan birkaç gün önce Diyarbakır’a gideceksiniz ‘Kürdistan’ diyeceksiniz ve burada grup konuşmasında” dedi. AKP Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat araya girerek, “Öyle demedi yalan atma Irak’ı kastetti” diye konuş u Birleşmiş Milletler ve Dünya Tıp Derneği, AKP’nin Gezi direnişçilerine sağlık hizmeti sunan doktorları yeni yasayla cezalandırma planına tepki gösterdi. Eronat: Anneliğin ideolojisi olmaz AKP’li Eronat, düzenlediği basın toplantısında Sakık’ın anneye söylememesi gereken bir cümle kurduğunu belirterek “İsterim ki çocuklar ölmesin. Ne yapsaydım? Evladımın acısını alıp otursa mıydım?” dedi. Anneliğin ideolojisi olmadığını kaydeden Eronat, “Ben bu çirkin cümleyi ve bu sözün sahibini kamuoyunun vicdanına bırakıyorum” dedi. Sakık’ın da oğlunu kaybettiğinin anımsatılması üzerine Eronat, “Evlat ölümleri üzerinden mi siyaset yapacağız?” diye konuştu. tu. Bunun üzerine Sakık da Eronat’a “Bırak sus! Acının keyfini yaşayan kadın, sen sus!” diye bağırdı. AKP’li vekiller Sakık’a, “Evlat acısı yaşayan bir kadına bunları söylemeye utanmıyor musun?” diye tepki gösterdi. AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, BDP’nin “Kürdistan’ı inkâr ediyorlar” diyerek seçim malzemesi oluşturmaya çalıştığını söyledi. Ünal, “Kürtle, Kürtlükle, Kürt diliyle, Kürt kimliğiyle bir sorunumuz olmadığını defalarca ifade ettik, ama sizse bunu istismar etmeyi tercih ettiniz” diye konuştu. MHP bütçe görüşmelerini raporda yer alan “Kürdistan” ifadesi nedeniyle konuşmama protestosu yaptı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bütçe görüşmelerini baştan sona takip ederken konuşma sırası kendine geldiğinde MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, MHP liderinin konuşmayacağını bildirdi. BDP grubu adına konuşan Hasip Kaplan, sandığın her şey olmadığını belirterek, “Sandık her şey olsaydı, Hitler’den ve Kenan Evren’den fazla oy alamazsınız” dedi. Uludere’de katledilen yurttaşların fotoğrafını gösteren Kaplan, “Bu resim dobroski değil, Roboski” dedi. Savunma harcamalarının eposta üzerinden yapıldığını kaydeden Kaplan, “Vay vay vay, email ile alışveriş ama kayıt yok. O mailler her gün didikleniyor, Çin’le ne yaptığınızı görüyorlar sonra çakıyorlar size” diye konuştu. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün harcamalarının belli olmadığına işaret eden Kaplan, “Bu kadar gazın, TOMA’nın biberin Allah aşkına bir faturası yok mu?” dedi. gören hükmün yeniden gözden geçirilmesi için TBMM’ye çağrı yaptı. Grover, BM’ye önceki gün sunduğu raporunda, tasarının yasalaşması durumunda, “Ambulans geldikten sonra acil durumlarda hekimler tarafından tıbbi yardım sağlanması suç olacaktır” dedi ve bunun “doğal afet ve gösteri gibi acil durumlarda tıbbi müdahalenin yapılamamasının ürkütücü sonuçları olacağını” vurguladı. Grover şunları kaydetti: “Devlet otoriteleri aleyhine, örneğin siyasi göstericiler için sağlık hizmeti verilmesi bu tip yasalar ve politikalarla suç haline gelecektir ve sağlık çalışanları adli takibat nedeniyle hizmet vermekten kaçınacaktır.” Tasarının tıp etiğine aykırı olduğunu belirten WMA Genel Sekreteri Otmar Kloiber ise konuya ilişkin “Acil durumlarda, depremlerde, akın halindeki protestolarda ve gösterilerde, uluslararası standartlar; ulaşım aracına göre değil (ambulans), tıbbi ihtiyaca ve yaralının ya da hastanın ihtiyacına göre belirlenir” ifadelerini kullandı. Kloiber, uluslararası tıp ve insan hakları standartlarının sağlık uzmanlarının acil durumlarda hizmet vermesinin “insani bir görev” olduğuna dikkat çekti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle