18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 ARALIK 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 13 Fethullah Gülen’in resmi internet sitesi www.herkul.org’da yayınlanan son “video sohbet”ini izlerken, hem şaşırdım, hem de irkildim. Şaşırdım, çünkü bugüne kadar ağlamadan iki çift laf edemeyen, her sohbetinin ilk 30 saniyesinden öteye pıtrak gibi gözyaşlarına garkolan zat; kupkuru gözler ve bir kez bile hıçkırıkla kesilmeyen sözlerle, bir çırpıda anlatıverdi derdini. “… Dediler ki ‘nefsine uyarak bir yerde bir tane alüfte (aşüfte) ile buluşmaya gidiyor ve aynı zamanda birilerinin komplosu olabilir orada.’ Allah’a yemin ederim gece yarısı, Türkiye’de onu tanıyan arkadaşa telefon ettim, ‘Kalk’, dedim ‘gece yarısı deme, evine koş git, oraya gitmesin katiyen. Hem kendisi o masiyete (günaha) girmesin, hem de hafizanallah bir komplo meselesi ise şayet günümüzde geldiği noktaya katiyen gelemezdi, gelemez’ dedim. O mevzudaki Fotoğraf: ALİ ARİF ERSEN telefon sabit. Benim o mevzuda kendisine o ricada bulunduğum o zat Fethullah Gülen’in “şimdilerde da hâlâ hayatta, ama ben bugüne kadar kendisine homurdanan çok önemli o meseleyi kimseye açmadım.” bir zat”tan kimi kastettiği elbette İrkildim, çünkü hoca efendinin “Allah anlaşılamadı!!! sizi gözünüzle görseniz bile elin âlemin Ama kimliği belirsiz zata yönelik uyarı, ayıbını teşhir etmeye vekil yapmamıştır” iktidar ile cemaat arasındaki kavganın vecazetiyle bitirdiği bu sözler, resmi bel altına indiği yorumuyla verildi, hatta sitesinde “Muhtevasına sadece küçük yeni bir kasetin yayına konulabileceği bir işarette bulunduğumuz bu önemli olasılığı da konu edildi. sohbeti istifadeye medar (dayanak) Olanları izlerken, Türkiye nereden olması recasıyla arz ediyoruz” diye nereye gelmiş, diye düşündüm: 12 takdim edilmişti. yıl öncesine kadar bel altı haberlerini HHH “paparazzi” diye anılan magazin Eşeğe “merkep”, düşküne “düçar” muhabirleri kovalar, vuruşları da medya diyerek zerafet sağladığı sanılan yöneticisi ya da patronları yapardı. Osmanlıcanın ağdalı diplomasi dilinde AKP iktidar olduktan beri, salt siyasal işte tam da bu takdim; “küçük işaret”in söyleme ve yolsuzluklara dayanarak büyük ifşaya dair bir uyarı, “sohbetin muhalefet yapan gerçek gazeteci ve istifadeye medar olması ricası” da ayıbı yazarlar susturulmadı: Magazincilere bilinen şahsa, “ileri gitme” çağrısıydı. de iş kalmadı. “Paparazzi”lerin de Nitekim medya, kül yutmadı. ekmeği elinden alındı. Bel altı vuruşlar artık “siyasal oluşumlar” tarafından tezgâhlanıyor; kasetler, çekimler artık “siyasal teknisyenler” tarafından gerçekleştiriliyor ve medyaya “hazırlop” servis ediliyor. HHH 12 yıl öncesine kadar, iktidarlara şantaj ve tehditle istediğini yaptırmak, ucuza arsa kapatmak, “ihale” kapmak, çoğu kez medya patronlarının iş alanıydı. Şimdilerde ise Türkiye’ye hükmeden ya da hükmetmek isteyen siyasal rakipler şantaj ve tehditle vuruşup, medya patronlarını da “koy kaldır” emir eri olarak kullanıyorlar. Ne var ki geçmişte medya patronlarının iktidarlara uyguladığı şantaj, en azından benim bildiğim kadarıyla, “yolsuzluğunu haber yaparım, açığını ortaya çıkarırım, seni parlatmam” türünde, daha çok “bel üstü”ne baskılardı. Oysa şimdilerde, siyasal anlamda rakip odaklar, salt “bel altı” vuruşlarla zora düşüyor ya da zora düşürüyorlar. Yani aradan geçen zamanda şantaj ve tehdit işletmesinin yöntemi değişmedi, düzeyi düştü. Bu irtifa kaybında, kuşkusuz yolsuzluk, hırsızlık, siyasal açık vb’nin artık olağan sayılıp şantaj ve tehdit öğesi içermemesinin payı var. Ama bence en büyük pay, son yıllarda ahlakın kadının apış arasına kaçmış, zihinlerin de “bel altı”na kaymış olmasında. Hal böyle olunca, Başbakan Erdoğan da MGK arşivlerini “devletin mahremiyeti” olarak niteleyebiliyor. Kafa belden yukarı odaklanamayınca, 65 ülke arasında Türkiye çocukları, Erdal Atabek’in “PİSA mı, Pizza mı?*” başlıklı yazısında isabetle belirttiği gibi, matematikte 44, fen bilgisinde 43, okuduğunu anlama becerisinde 42’nci sırada yer alabiliyor! Sizin anlayacağınız, al cemaatin dershanelerini vur devletin okullarına, zihinle bilginin nerede buluşmadığı, zaten belli. *9 Aralık Pazartesi, Cumhuriyet Altı da Bir, Üstü de Birdir, Belin! “Kemerin altında bilgelik bulunmaz.” EDWARD MATTHEW HALE Yaşamının, yazarlığının 5 yılı çalınan Mustafa Balbay’ın, yeniden özgürlüğüne, ailesine, okurlarına ve milletin verdiği vekilliğine kavuşmasını, hepimiz sevinç gözyaşlarıyla izledik. Balbay, kimimizin yakından, kimimizin uzaktan tanıdığı, ama hepimizin gönül, kader ve çile kardeşi. Ama onun yıllarca süren bir mahrumiyetten sonra özgürlüğüne kavuşması, kesinlikle adaletin yerini bulması değil. Politikanın haksız, hukuksuz bir yargı düzeneğiyle yıllardır hapsettiği yüzlerce vatansever ve masum insan, o duvarların ardında kaldığı sürece, bu ülkede adalet olmayacak. Hiçbir vicdan, mutlu olamayacak. Hoş Geldin Mustafa Balbay Bizi hiçbir neden yokken bir saatliğine bir yere kapatıp “Dışarı çıkmak yok!” deseler içimizi sıkıntılar basar, patlayacak gibi oluruz, isyan ederiz. Bizden önceki kuşaklardan, kendi kuşağımdan ve bizden sonraki kuşaklardan binlerce, on binlerce insan bunu yaşadı. Kimi nedensiz, kimi de sudan nedenlerle yaşamlarının çok uzun, uzun ya da görece bir bölümünü demir parmaklıklar ardında geçirdiler. Geçiriyorlar. Mustafa Balbay da bu insanlardan biriydi. Yaşamının 41.688 saatini önce kendi deyişiyleSilivri Zulümhanesi’nde, sonra da Sincan Cezaevi’nde geçirdi. Gözaltına alınış, tutuklanış ve nihayet İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 34 yıl hapse mahkum ediliş gerekçelerinin hiçbiri bize inandırıcı gelmedi. Milletvekili seçildiğinde tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılır diye düşündük, olmadı, mahkeme heyeti “kaçma ve delil karartma” bahanelerinin ardına sığınarak tutukluluğunda direndi. HHH Yargı sanki ondan birilerinin adına öç alıyordu; tek kişilik hücreye konuldu. Sanıldı ki o yılacak, sinecek, tükenecek. Bekledikleri olmadı; baskılar, ceza içinde cezalar bu yiğit, delişmen, dik duruşlu arkadaşımızı kötülere ve kötülüklere karşı savaşımında daha da güçlendirdi. Bilendi. Demir parmaklıklar ardında yarattığı o sonsuz özgürlük alanında gazetesine yazılar yazdı, kitaplar yayımladı. “Silivri Toplama Kampı Zulümhane”, “Düşünüyorum O Halde Sanığım Zulümname”, “Demokrasi Tanrısı Zulümdar”, “Savunma”, “Yargıtatör”, “Gülümsemek Direnmektir”, “O Mektubu Yazan Bendim” kitap raflarında yerlerini aldı. Devrimcilik işte böyle bir şey… HHH Ona, “Hoş geldin!” derken duyduğum sevincin kaynağı salt onun suçsuzluğuna inandığımdan ya da onunla aynı gazetenin, Cumhuriyet’in sayfalarını paylaştığımdan değil, her kitap fuarında eksikliğini daha artan özlemle duyumsayışımdan da... Önümüzde Çukurova 7. Kitap Fuarı var; Balbay 1419 Ocak 2013 tarihleri arasında mutlaka Adana’da olacak, okurlarıyla özlem giderecek. Değerli kardeşimi bir kez daha kucaklıyorum; eşi Gülşah’a, çocukları Yağmur’a ve Deniz’e yürekten sevgilerimi, Nazilli’deki anne babasına en derin saygılarımı yolluyorum. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK Hukuktan Uzaklaşmak HUKUK reformlarında, ne olduğu iyi tanımlanmamış yeniliklerin peşine çağdaşlık adına hemen takılıvermek, çoğu zaman hayra alamet sayılmaz, çünkü nereye varılacağı pek belli olmaz. Böyle olduğu içindir ki, anayasamızın “Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir” sözünün devlet için sıralanan ilkelerin başında yer alması boşuna değildir. Örneğin “sosyal devlet” ilkesi gibi bir ilkeye bile hukuk devleti ilkesinin gücüyle ağırlık kazandırılması anayasa statiğinin, yani sözel yapısındaki sağlamlığın özelliklerinden biridir. Bunun gibi, hukuk devleti ilkesinin tüzelkişilik kavramı olmadan anayasal devlet yapısını oluşturup “devletvatandaş birey” denklemini kurabilir misiniz? Terimlerin birbirine perçinlenmesi gerekiyor. unları düşününce, “cemaat gibi” sayıca ağırlıklı ve önemli olmakla birlikte tüzelkişilik olmaktan uzak, sınırsız, tanımsız ve belirsiz sosyolojik kavramları siyaset sahnesinin amaçları, hesapları ve hele stratejileri içine sokmanın yanlışlarını ve tehlikelerini akla getirmeden edemiyor insan. Politika, aslında doğru, gerçekçi, hatta rasyonel olmak zorundadır; insanlar belirsizliklerle yönetilemez. Politikanın statiği, yani doğru hesaplara dayandırılarak ayakta kalması ve işlek durumda olması için de hukuk devletinin ilkelerinden uzaklaşılmaması zorunluluk taşıyor. ukukla yapı tekniğinin birbirine yaslanarak bir sistemi ayakta tutuşunun ilginç bir zorunluluk örneğiyle karşı karşıyayız. Çapraşık denetim mekanizmalarına hacet bırakmayan, hukuk devleti olmanın temelinde yatan bir zorunluluk. İhmal edilmesi bütün sistemin çöküşünü de ilan etmek anlamına gelebilir. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com H G NOKTASI [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN B T.C. TURGUTLU SULH HUKUK MAHKEMESİ TASFİYE MEMURLUĞU’NDAN BASİT USUL TASFİYEDE ALACAKLILARA DAVET İLANI Esas No: 2012/19 Tereke MÜFLİS(Muris)’in Kimlik Bilgileri: MUSTAFA SANİYAR: HÜSEYİN ve SEVİM’den olma, 01/04/1960 doğumlu, KONYA ili, HALKAPINAR ilçesi, KÖRLÜ mah/köy, 72 Cilt, 14 Aile sıra no, 28 sırada nüfusa kayıtlı. TC.No.17942476886 Adresi: Şehitler Mahallesi, Civan Sokak, No:21/2 Turgutlu/ MANİSA Turgutlu Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 12/09/2012 tarihli ara kararı ile yukarıda kimlik bilgileri yazılı müflis murise ait MİRASIN, MK’un 612’nci maddesi uyarınca iflas hükümlerine göre tasfiyesine karar verilmiş olup tereke mallarının tasfiye masraflarını karşılayamıyacağı ve yine İİK. 256. mad. uyarınca iflas açıldıktan sonra (6) içerisinde tasfiye işlemlerinin tamamlanamadığı anlaşılmış olduğundan terekenin basit usulde tasfiyesine karar verilmiştir. Bu nedenle (alacaklıların) muristen alacaklı olanların işbu ilanın, ilan tarihinden itibaren (20) gün içinde, alacaklarını, iddialarını ve tasfiyede basit usulün uygulanması kararına karşı itirazlarını bildirmeleri, bu müddet içinde alacaklılardan birinin tasfiye giderlerini peşin vermek suretiyle tasfiyenin adi şekilde yapılmasını isteyebileceği, İİK’nun 218. maddesi gereğince ilan ve tebliğ olunur. 18/11/2013 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın:76237) HARBİ SEMİH POROY T.C. KONYA 1. İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN ADİ TASFİYE VE İFLASI AÇILMASI İLANI DOSYA NO: 2013/33 ESAS Müflisin Adı ve Adresi: ÖZKA Vana Boru İnş. ve Gıda. San. Tic. Ltd. Şti BÜSAN OSB Fevzi Çakmak Mah. 10670 Sok. No: 8/1 Konya Fevzi Çakmak Mah. Milenyum Caddesi No: 28/1 Konya Müflisin Ticaret Sicil No : 35564 Vergi No: 6940311865 İflasın açıldığı tarih ve saat : 26.02.2013 12.06 Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.02.2013 Tarih 2012/299 Esas, 2013/34. Karar sayılı ilamı ile iflasına karar verilmiş olan yukarıda adı ve adresi yazılı müflis hakkında tasfiyenin şimdilik ADI TASFİYE şeklinde yapılması tensip kılınmış olduğundan; 1. Müflisten alacaklı olanlarla taşınır ve taşınmazlar üzerinde istihkak iddiasında bulunanlar ilandan itibaren bir ay (*) içinde Konya 1. İcra ve İflas Dairesi’ne yazılı olarak alacak ve istihkak iddialarını kaydettirmeleri ve delillerininin (senet, defter, hülasası vesaire) asıl veya onaylı örneklerini tevdi etmeleri, 2. Müflise borçlu olanların aynı süre içinde kendilerini ve borçlarını bildirmeleri, aksi halin İcra ve İflas Kanunu’nun 336’ncı maddesi uyarınca cezai sorumluluğu gerektireceği. 3. Müflisin mallarını her ne suretle olursa olsun ellerinde bulunduranlar, o mallar üzerindeki kanuni hakları saklı kalmak şartıyla bunları aynı süre içinde iflas dairesi emrine tevdi etmeleri ve etmezlerse geçerli mazeretleri bulunmadıkça cezai sorumluluğa uğrayacakları ve rüçhan haklarından mahrum kalacakları, 4.10.01.2014 günü s aat 15.30’da ilk toplantı yapılacağından alacaklıların bu toplantıya gelmeleri veya yetkili bir vekil göndermeleri ve aynı zamanda müflis ile müşterek borçlu olanlar ve kefillerinin ve borcu tekeffül edenlerin veya bunların vekillerinin bu toplantıda hazır bulunmaya hakları olduğu ilan olunur. 27.11.2013 T.C. AKHİSAR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN İLAN Sayı: 2013/554 Esas Gkş Ayakkabı Konf. Gıda Tur. İnş. Araba Alımı Akaryakıt Otel Hayv. Paz. İthl. İhr. Gıda. Tic. Ltd. Şti.’ye mahkememizce kayyum olarak mali müşavir Turgay Akyapraklı tayin edilmiştir. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın:76234) “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 76014) SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Bir şeyin 1 ulaşabilece 2 ği en yük sek dere 3 ce. 2/ Zekâ 4 geriliğinin 5 ileri biçi 6 mi... Ortadoğu’da, “Ölü 7 deniz ” de 8 denilen bir 9 göl. 3/ Diyarbakır yö1 2 3 4 5 6 7 8 9 resine özgü, bir 1 İ L L İ Y E T T tür bulgurlu köf 2 L A M A L İ B U te. 4/ İsrail’in pla 3 T E F ka imi... Bilgin. 5/ 4 Ç O K A L E S E R K İ R A Çelikçomak oyu5 B F E R A C E nuna ve bu oyun6 A V A T A R A A da kullanılan değY E C Ü C neğe verilen ad... 7 Y A R D EM S A R A Sarma, kuşatma. 8 6/ “Katil balina” 9 G E T İ R İ E R da denilen balina türü... Nişan. 7/ Kumar oynatan kişinin kazançtan aldığı pay... Kaynağı antikçağlara dayanan kirişli bir çalgı. 8/ Balıkçıların denizde sığlıkları belirtmek için kullandıkları işaretlerin tümü. 9/ Kimi Batı toplumlarında kullanılan bir soyluluk sanı... Üstü kapalı olarak anlatma. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir şeyin inebileceği en alt düzey. 2/ Kas... Kimi Türk lehçelerinde “ağa” yerine kullanılan sözcük. 3/ Pasak... Fotokopi makinelerinde renk tonunu veren kimyasal madde. 4/ İçinde sodyum karbonat bulunan su... Bir tür deniz taşımacılığı. 5/ Üstten sağa doğru eğik olan basım harfi... Tunus’un plaka imi. 6/ Sofrada kullanılan sahan altlığı. 7/ Bir tür işlemeli başörtüsü ya da peşkir...Büyük, kocaman. 8/ Altı düz, küçük gezinti vapuru... Bir geminin baş ve kıç taraflarında çektiği sular arasındaki fark. 9/ Savrulmak için hazırlanan dövülmüş ekin yığını... Güney Afrika Cumhuriyeti’nin plaka imi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle