17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 KASIM 2013 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 Anadolu’daki antikçağ kazılarında... HHH Bunları niye yazdım şimdi? Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, gazetecilere Marmaray’ı gezdirirken, “Arkeologların engellemesi olmasa projeyi 2009’da hizmete açardık” demiş; “Onlara kalsa 2023’te zor biterdi” diye de eklemiş. Daha önce Başbakan, durumu daha “veciz” ifade etmişti: “‘Yok arkeolojik çömlek çıktı, yok şu çıktı, bu çıktı’ ile sürekli önümüze engel koydular. Basit çanak çömlek hikâyesi, bize 4 yıl kaybettirdi”. Nereden nereye? “Memleketin her tarafında emsalsiz defineler halinde yatmakta olan” tarihi miras, Erdoğan’ın dilinde “çanak çömlek” olmuştu. İğneyle kuyu kazarak bu toprakların tarihini aydınlatan arkeologlar da, “proje engelleyicileri...” HHH Marmaray’ı geciktirdiği gerekçesiyle “çanak çömlek” diye aşağılanan bulgu, şimdiye kadar ortaya çıkarılmış en büyük gezi filosu... Marmaray kazılarında neolitik çağa ve kent tarihine ışık tutan 35 bin eser bulundu. İstanbul’daki yerleşik hayatın 8 bin 500 yıl öncesine dayandığı belgelendi, kentin yerleşim tarihi yeniden yazıldı. Ardından Küçükçekmece Gölü havzasında erken Hitit izlerine rastlandı. Arkeoloji dünyasına göre bunlar, Avrupa’daki ilk Hitit izleri... Son yılların en önemli keşfi... Haberi okurken, bu yıl doğumunun 100. yılında andığımız Sedat Alp’i düşündüm: “Bulguları öğrense, sevinçten tekerlekli sandalyesinden fırlardı herhalde” dedim. Sonra da kendi tarihini “çanak çömlek” diye aşağılayan Başbakan’a, “Hangimiz gerçek muhafazakârız” diye sorardı herhalde... Atatürk, “Bir vatana sahip çıkmanın yolu, o topraklarda doğmuş uygarlıkları tanımaktan geçer” demişti. Yeterince Marmaray övgüsü okuduk. Ben de Marmaray’ın kırıp döktüğü “çanak çömlek”lere sahip çıkan ve şimdi mirasyedilerin saldırısına muhatap olan arkeologları saygıyla anıyor ve selamlıyorum bugün... Cadı avı soruları SİNAN TARTANOĞLU Emniyet rapor yazdı; Milli Eğitim müdürlere ve öğretmenlere sordu, cevaplar sürgün cezasını belirledi. Müfettişlerce oluşturulan Gezi raporuna ulaştık ANKARA Cumhuriyet, Gezi Parkı protestoları nedeniyle soruşturma geçiren, bazıları sürgünle cezalandırılan okul müdürlerinin Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü müfettişlerince hazırlanan soruşturma raporlarına ulaştı. Müfettişlerin müdürlere ve öğretmenlere, Emniyet’in hazırlayıp İl Milli Eğitim’e gönderdiği rapor çerçevesinde “Eylemi desteklemek için öğrencileri tek tip kıyafet giymeye zorladılar mı”, “Eylemcilerin lojistik ihtiyaçları karşılandı mı”, “Lojistik ihtiyaçlar, eylemcilere öğretmenler tarafından dağıtıldı mı” gibi sorular sorduğu öğrenildi. Lojistik ihtiyacın, gaz maskesi ve Talcid gibi malzemelere işaret ettiği öğrenildi. Soruşturma kapsamında Ankara Anadolu Lisesi’nde bir öğretmene “Okul koridorunda öğrencilere ‘Ne duruyorsunuz çapulcular, Kızılay’a gidin, direnişe devam edin’ dediniz mi” sorusunun sorulması ise dikkat çekti. Cumhuriyet, bu soruşturmalar sonucunda Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından hazırlanan soruşturma raporuna ulaştı. Çanak Çömlek Patladı Sedat Alp’i tanıyan azdır. Karaferyeli’dir; Atatürk’ün toprağından yani... Mübadelede İzmir’e göçmüşler. 1930’ların başında “Avrupa sınavları”na girip bir grup öğrenci ile Almanya’ya gitmiş. Berlin Üniversitesi’nde okurken Maarif Vekili Reşit Galip’ten bir mektup almış: “Anadolu Medeniyetleri okuyun” diyormuş mektup... HHH Meclis, 23 Nisan 1920’de açıldı. Sadece 16 gün sonra, Mustafa Kemal Paşa, Meclis hükümetinden, Maarif bünyesinde bir “Türk Âsârı Atikası (Eski Eserler) Müdürlüğü” kurulmasını istedi. Ankara’daki “Anadolu Medeniyetleri Müzesi” de, yine savaş günlerinde, Kemal Paşa’nın talimatıyla açılmıştı. “Medeniyet”, öylesine önemliydi. 1931’de Gazi, Konya’dan İsmet Paşa’ya telgraf çekip “Memleketin her tarafında, emsalsiz defineler halinde yatmakta olan kadim medeniyet eserlerinin ilmi şekilde muhafazası ve tasnifi için arkeoloji uzmanlarına ihtiyaç var” dedi ve “Dışarı tahsile yollanan talebeden bir kısmının bu şubeye tahsisini” istedi. Alp’e, “Anadolu medeniyetleri oku” denmesinin nedeni buydu. O talimatla Alp, “Türkiye’nin ilk Hititoloğu” oldu. HHH Onu tanıdığımda 90’ındaydı. Bedeni tekerlekli sandalyede, ama beyni hâlâ zinde... Biyografisi üzerinde çalışırken bize (Fatma Sevinç’le birlikte, TÜBA, 2004) 1934’te Berlin’de çekilmiş, bereli bir fotoğrafını gösterdi. Altında şu satırlar vardı: “Günde 200 Almanca sözcük ezberliyorum. Latince ve Yunancayla birlikte 3 dili birden öğreniyorum. Çok çalışmaktan saçkıran oldum.” Sonra İbranice ve Arapça öğrenmiş. Çivi yazısını sökmüş. 1935’te Atatürk’ün emriyle Boğazköy kazılarında staja başlamış. Paris’ten gelen Halet Çambel oradaymış. Ekrem Akurgal ise Batı Fularlı yürüyüş Antalya’da Gezi Parkı ve ODTÜ protestoları sırasında gözaltına alınarak taktığı kırmızı fuların sosyalizmi simgelediği soruları yöneltilen Ayşe Deniz Karacagil ile Murat Sezgin, Mustafa Cihan Yılmaz, Umut Baran ve Fecri Ataseven’in serbest bırakılmasını isteyen yaklaşık 300 kişi, kırmızı fular takarak yürüdü. Protestocular bir yandan AKP aleyhine sloganlar atarken bir yandan da “Hepimiz taktık kırmızı fuları, alın bizi de kurtarın memleketi” diyerek kendileri hakkında da suç duyurusu yaptı. Sorular Emniyet’ten! “Eyleme katılan personel” konu başlıklı 16 Ağustos 2013 tarihinde oluşturulan soruşturma raporu, olaylarda polis şiddeti nedeniyle yaralanan Reşatbey Ortaokulu’nda görevli öğretmen Sıddıka Feray Bozoklar için hazırlandı. Rapora göre Bozoklar’ın, “eyleme aktif olarak katıldığı, öğrenci ve mesai arkadaşlarını teşvik ettiği” iddiası ile ilgili okulda görevli öğretmenlere ve okul müdürüne sorular soruldu. Ancak rapordaki “Ankara İl Emniyet Müdürlüğü’nün Genel Değerlendirme Raporu ile ilgili olarak” ifadesinden, müfettişlerin sorularını Emniyet’ten gelen rapor dikkate alınarak hazırladığı anlaşıldı. POLİS ŞİDDETİ VE İŞKENCENİN SORUŞTURULMASINI İSTEMİŞLERDİ Şikâyet edince şüpheli oldular HİLAL KÖSE Sürgünü yedi Soruşturma geçiren öğretmen Bozoklar, Gezi Parkı eylemleri sırasında polisten gördüğü şiddeti öğretmenler odasında öğretmenlere, okulda öğrencilere ve velilere anlattığı ve öğrencilere sırtındaki morlukları göstererek “Sakın polis olmayın” dediği için “Hizmet içinde devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışta bulunmak” suçundan il içinde başka bir okula sürüldü. Tek tip kıyafete zorladın mı? Emniyet, Eğitim Denetmenleri Başkanlığı’na bağlı müfettişlerden öğretmenlere ve okul yöneticilerine yaklaşık 7 soru sorulmasını istedi. Bu sorular “Eylemlere aktif olarak katılıp katılmadığı”, “Öğrenci ve mesai arkadaşlarını teşvik edip etmedikleri”, “Eylem hazırlıklarını okulda yapıp yapmadıkları”, “Eylem için sınavları erteleyip ertelemedikleri”, “Eylemi desteklemek için öğrencileri tek tip kıyafet giymeye zorlayıp zorlamadıkları”, “Eyleme katılmak için rapor veya sevk alıp almadıkları” şeklinde sıralandı. Gezi Direnişi’ndeki polis şiddetinden sorumlu oldukları gerekçesiyle Başbakan dahil, hükümet yetkililerini savcılığa şikâyet eden 252 kişi hakkında soruşturma başlatıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca şüpheli olarak ifadeye çağrılan isimlerden biri olan avukat Gülizar Tuncer, “Dilekçe hakkımızı kullandığımız için adil yargılamayı etkilemekle suçlanıyoruz” dedi. Avukat Tuncer, hakkında soruşturma başlatılmasına neden olan dilekçede, Gezi Parkı eylemlerine katılarak demokratik tepkilerini gösteren kişilerin tutuklanmasının hukuki olmadığını vurguladı. Tuncer şöyle devam etti: “27 Mayıs 2013’ten itibaren Gezi Parkı ile ilgili tüm eylemlere katılmış, Gezi Parkı’nda nöbet tutmuş bir yurttaş olarak Taksim Dayanışması’nın taleplerinin ısrarlı bir takipçisi olduğumu bilginize sunmak isterim. Savcılığın, yaşanan sistematik polis şiddeti ve işkence yasağına aykırı eylem ve işlemlerin, başta Başbakan Re cep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Muammer Güler olmak üzere tüm sorumluları ile ilgili etkin bir soruşturma yapması ve sorumluları yargı önüne çıkarması gerekmektedir. Gezi Parkı nöbetinin tüm ahlaki, siyasal, tarihsel ve hukuki sorumluluğunu üstlendiğimi savcılığınızın bilgisine sunarım.” Şüpheli oldular Aynı gün 200’ü aşkın kişi de benzer dilekçelerle savcılığa başvurdu. Savcılık ise bir süre sonra dilekçe veren kişiler hakkında soruşturma başlattı. Çağrı kâğıdında, “Şüpheli olarak ifadeniz alınacağından, çağrı kâğıdına ilişkin tebligatı aldığınız tarihten itibaren on gün içinde bizzat veya müdafiinizle birlikte Cumhuriyet Başsavcılığımıza gelmeniz, gelmediğiniz takdirde polis marifetiyle zorla getirileceğiniz tebliğ olunur” denildi. mayacak. Suç işlediğimi düşünmüyorum. Zaman zaman kendim de katıldığım toplumsal bir olaya duyarlılık gösterip dilekçe hakkımı kullandım” dedi, Gezi sürecindeki şiddetin tek sorumlusunun polisler olmadığına dikkat çekti. Polisi suç işlemeye azmettirenin, şiddetin tırmanmasına neden olanların, provoke edici açıklamalarıyla Başbakan Erdoğan dahil, diğer hükümet sözcüleri ve devlet yetkilileri olduğunu düşündüğünü belirtti. Tuncer, “Aylarca süren Gezi eylemleri sırasında yaşanan bütün ölüm, yaralanma ve işkence uygulamalarından sorumlular” diye konuştu. Kabul edilemez Soruşturma kararına tepki gösteren avukat Tuncer, soruşturma konusunu da savcılığa gidince öğrendiğini ifade etti. Tuncer, “Bu uygulama kabul edilir gibi değil. Dalga geçer gibi, 252 kişiye dava açma hazırlığındalar. Benzer dilekçeyi 200’ü aşkın kişi aynı gün savcılığa vermişti” diye konuştu. Suç işlemedim Savcılığa önceki gün giden avukat Tuncer, “Dilekçe içeriğini tekrar ediyorum. Savunma yönünde bir beyanım ol CÖMERT’LE İLGİLİ İFADE VEREN POLİS: Fişeğin öldüreceğini Yataklı TOMA servete mal oldu ALİCAN ULUDAĞ TANESİ 250 BİN TL bilmiyorduk MEHMET ALİ SOLAK Talcid dağıttın mı? Soruşturmalarda öğretmen ve yöneticilere, “Eylemcilerin lojistik ihtiyaçları karşılandı mı? Lojistik ihtiyaçlar, eylemcilere öğretmenler tarafından dağıtıldı mı” sorusunun sorulması ise dikkat çekti. Eğitim Sen Ankara 2 No’lu Şube yetkililerinin sorudaki “lojistik ihtiyaç” kavramının “yemek, su, gaz maskesi, gazdan etkilenenler için Talcid ve otomobile” işaret ettiğini aktardı. Müdür: Konuşmak yasak Rapordan, soruşturulan okul müdürlerinin birçoğunun suçlamaların tamamını reddettiği anlaşıldı. Ancak bir müdürün, soruları yanıtlarken “Eyleme katılan öğretmenlerin eylem hazırlıklarını okulda yapmaları söz konusu değildir. Eylemle ilgili konuşmaları kendim bizzat okulda yasaklamıştım” ifadelerini kullanması dikkat çekti. ANKARA Emniyet Genel Müdürlüğü’nün Gezi Parkı eylemleri sonrası ihalesini yaptığı 65 yeni TOMA kapsamında yapımı tamamlanan 5 zırhlı TOMA aracı Ankara Emniyeti’ne teslim edildi. Tanesi 250 bin TL’ye mal olan araçların, özel zırhı sayesinde kurşun geçirmez özelliğinde olduğu belirtildi. Gezi eylemleri nedeniyle harekete geçen Emniyet, 65 yeni TOMA ihalesine çıkmıştı. Savunma Sanayii Müsteşarlığı koordinesinde Nurol Makine Sanayi AŞ’nin üretime başladığı araçların yapımı tamamlandı. Bu kapsamda 15 kontenjan ayrılan Ankara Emniyeti’ne 5 araç teslim edildi. Yeni nesil TOMA’ların eskilerine göre hem daha ağır hem de sağlam olduğu ifade edildi. Araçların, el yapımı patlayıcı ve çevreden gelen mermilerden zarar görmemesi için öncelikli olarak özel bir zırhla donatıldığı bildirildi. TOMA’ların egzozuna patates ve ıslak havlu tıkanmaması için de araçlara koruyucu kalkanlar yerleştirildiği öğrenildi. Cama atılan ve şoförün görüş açısını zorlaştıran süt, ayran ve yumurtaya karşı da otomatik cam silici takıldı. Ayrıca yeni TOMA’larda şoför kabininde iki kişi görev yapabilecek. Araçların arka kısmında sürücülerin dinlenebilmesi için özel bir yatak yerleştirildi. Su püskürtme sistemi sayısı ikiye çıkarıldı. Kalaşnikof’a bile etkili Araçların içine bilgisayar ve kamera sistemi de yerleştirildi. TOMA’lara öncekilerden farklı olarak balistik zırhlı Kalaşnikof ve türevi silahlarla karşı etkili hale getirildiği kaydedildi. ‘Unutursak kalbimiz kurusun’ İstanbul Haber Servisi Gezi Direnişi Tutuklu Aileleri, tutuklu direnişçilerin serbest bırakılması için 18. kez Galatasaray Lisesi önünde bir araya geldi. Eyleme, Gezi Direnişi sırasında Ataşehir 1 Mayıs Mahallesi’nde yaşamını yitiren Mehmet Ayvalıtaş’ın ağabeyi Muharrem Ayvalıtaş ve modacı Barbaros Şansal da katıldı. Muharrem Ayvalıtaş, AKP diktatörlüğüne karşı tüm emekçilerin birleşmesi gerektiğini belirterek “Bizim tek çıkışımız mücadelede” dedi. Açıklamayı yapan Çağrı Aydoğan’ın ağabeyi Cihan Aydoğan, İzmir’de gözaltına alınan ve tutuklanan 7 direnişçinin dün tahliye edildiğini hatırlatarak bu kararın diğer mahkemeler için emsal teşkil etmesi gerektiğini söyledi. “Ne o güzellikleri unuttuk ne de yapılan kötülükleri” diyen Aydoğan, güzellikleri yaşatmayı, kötülüklerden hesap sormayı görev bildiklerini belirtti. Aydoğan, “Unutursak kalbimiz kurusun” diyerek sözlerini noktaladı. ‘Kızılay’a’ dedin mi? Ankara Atatürk Lisesi’nde görevli bir öğretmenin ihbar üzerine “Okul koridorunda öğrencilere ‘Ne duruyorsunuz çapulcular, Kızılay’a gidin, direnişe devam edin’ dediği” iddiasıyla soruşturma geçirdiği öğrenildi. HATAY 3 Haziran 2013 tarihinde İstanbul Taksim Gezi Parkı olaylarını Antakya’da protesto eden eylemler sırasında polisin attığı gaz fişeğinin başına isabet etmesi sonucu hayatını kaybeden demokrasi şehidi Abdullah Cömert’le ilgili hazırlık aşamasındaki dava devam ederken sanık polis memurlarının “Gaz fişeğinin bir kişinin hedef alınması halinde öldürücü olup olmadığı konusunda bilgimiz yoktur” dediler. Üç polis memuru gaz fişeği atmakla ilgili eğitim aldıkları, olay günü kimseyi hedef alarak gaz fişeği atmadıkları konusunda benzer ifadeler kullanırken, göstericilerin kendilerine şişe, taş, sopa attıklarını belirttiler. Olay günü saat 17.00’den 23.00’e kadar Antakya Armutlu BP istasyonu yanında görev aldığını, saat 23.00’ten sonra verilen müdahale emri üzerine akrep tabir edilen araçtan göstericilerin arkasına gaz fişeği sıktığını kabul eden polis memuru A.K., “Olay günü araçta bir operatör ve bir şoför olmak üzere, ben de gazcı olarak görevliydim. Hatırladığım kadarı ile 2025 adet gaz fişeği attım, söz konusu gaz fişeklerinini ana cadde üzerinde ara sokaklarda toplanan kalabalığın arka kısım larına atıyordum. Gaz fişeğinin bir kişiyi hedef alınması halinde öldürücü olup olmadığı konusunda benim bilgim yoktur. Bu konuda bir olaya şahit olmadım, bir duyumum da olmadı” ifadesini kullandı. Bir yıllık gazcıyım Saat 03.00 sıralarında göstericilerin dağıldığı saatlerde şubeye döndükten sonra bir göstericinin yaralanıp öldüğünü duyduğuna ifadesinde yer veren polis memuru A.K., “Araçtan gaz fişeği attığım sıralarda bu yönde bir şey duymadım, görmedim. Ben gaz atarken ve attıktan sonra birisine isabet ettiğini görmedim, üzerime atılı suçlamayı kabul etmem” derken İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu’nun raporunun okunması üzerine de “Ben daha önce beyanda bulunduğum gibi kimseyi hedef alarak gaz fişeği atmadım. Talimatlarda belirtilen şekilde attım. Herhangi bir kimseye de isabet ettiğini görmedim ve duymadım. Gaz fişeği ile birisinin öldüğünü daha önceden hiç duymadım. Ben geçen yıl kursuna gittim, bir yıllık gazcıyım” dedi. Polis memuru M.K. de ifadesinde, şahsına yönelik suçlamaları reddettiğini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle