17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 KASIM 2013 PAZAR 14 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK GÜNCEL Vardiya Bizde Platformu Balyoz kararının yeniden incelenmesi için çağrı yaptı normalleşmenin de yeni adı başörtüsü! Meclis’te özgürlüğün simgesi, başörtüsü! 550 milletvekilinin yüzde 14.42’si, 79’u kadın. 30 Ekim’de dört başı örtülü kadın vekil vardı. Bir gün sonra sayı beşe yükseldi. Yakında gazetelerde her gün çerçeve içinde şöyle bir habere rastlayabilirsiniz: Meclis’te başı örtülü vekil sayısı bugün bir arttı. Altı, yedi, sekiz... Meclis’e sanki TaksimSarıyer dolmuşuna müşteri arar gibi; neredeyse “Yok mu arttıran?” diyen çağrı içerikli haberler... Yok yok, başı örtülü AKP’li vekilleri yalnız bırakmak olmaz... Liderlerinin canı gönülden türbanlı başları desteklediği bir aşamada, MHP’li, BDP’li kadın vekillerin hâlâ başı açık Meclis’e gelip gitmeleri, tam anlamıyla siyaseten ayıptır... Genel başkanları sormuyor, söylemiyor hâlâ başı açık gezen kadın vekillerine: Sizler özgürlüğün savunucusu değil misiniz? Başından kıçına kadar devlet kadroları; AKP’liye dönüşmüş. Başı örtmekle özgürlük eşdeğerdir diyor ve üstelik bunu, halk demek ben demek diyen AKP kodamanları söylüyor. Öyleyse? Geriye koşarken özgürlüğün de normalleşmenin de adı elbette artık türbandır, başörtüsüdür! Haydi bir iki bir iki... Başörtüsüne? HHH Nihayet parlamentoya pek çok çevrenin özlemle beklediği Başbakan’ın tanımına göre“elbet Meclis’te başörtüsü konusunda iktidarla muhalefet arasındaki dayanışma” özgürlüğü Meclis’e de geliverdi. Bu sonucun yadırganacak bir yanı olmadığını anası yavrusu, Türk’ü Kürt’ü; topyekun muhalefet ile halk demek ben demek diyen iktidar, hep birlikte ağızdan tek bir sloganı haykırarak 76 milyona duyurdular: “Başı açık olan da kapalı olan da bacımız!” HHH İktidarın bugünlere dek sergilediği türlü çeşit ikiyüzlü örneklere yenilerini eklerken öylesine vurdumduymaz, öylesine gamsız! CHP milletvekili Şafak Pavey’in pantolon giymesini, yooo içtüzüğe aykırı diye reddeden AKP yetkililerinin; türbanı topyekun Meclis’e onaylattıktan sonra, şimdi Pavey’in Meclis’e pantolonla gelmesini savunurlarken yüzleri kızarmıyor. Dünden miras aldıkları kimi önemli yatırım projelerini bugün kendilerine mal ederek parti propagandası yapıyorlar. Başta CHP ve diğer muhalefet partileri, iktidarın palavralarını yalanlamak için örneğin Marmaray projesinin geçmişini araştırmak zahmetine katlanmadı. Hükümet ve AKP, günlerce asrın projesi dedikleri Marmaray’ı kendi yarattıkları ve gerçekleştirdikleri bir proje diye yutturdular. Dün Hürriyet’te Yalçın Bayer’in köşesinde yayımladığı Yüksek Mühendis Aslan Özmen’in ilginç yazısı; CHP başta diğer partilerin muhalefette ne kadar yavan kaldığını, önüne çıkarılan AKP propagandasını boşa çıkaracak yerde suspus kalarak kocaman bir yalanı somut verilerle yalanlayacak en küçük bir araştırmadan yoksun olduklarını kanıtladı. Yazıdan ancak alabildiğimiz birkaç örnek bile hükümetin asrın projesi dediği projeyle ilgili bütün açıklamaları yalanlıyor. Sanki benzeri yok bir proje? Oysa sıradan bir proje. İngiltereFransa arasındaki 54 km’lik Manş Tüneli yıllarca önce tamamlandı. Boğaz’ın altından tünelin proje ve finansmanı 19802002 yılları arasında gelip geçen, AKP dışındaki hükümetlerce gerçekleştirildi. Finansman anlaşması 1999’da Türkiye ile Japon Uluslararası İşbirliği Bankası arasında imzalandı. RTE ve hükümetinin büyük bir çalımla inşasının 2015’te biteceğini söyledikleri Boğaz altından demiryolu inşa etmek fikri ise 1980 başında düşünüldü. 1995 yılında detaylı çalışmaları tamamlandı. RTE ve AKP hükümeti önceki hükümetlerden kalan dev projelerin dosyalarını dolaplardan çıkarıyor. Yeni birer projeymiş, hükümetin engin yaratıcılığından kaynaklanan projeler imiş gibi kamuoyuna takdim ediyor. HHH Tabii muhalefet partilerinin bu konularla uğraşacak ne vakitleri ne de niyetleri var. CHP dün ve bugün Mustafa Sarıgül “sorunu” ile meşgul. Genel Başkan önceleri üye olmayı istiyorsa başvursun, diyordu. Sarıgül, çağrıda direndi. Genel başkanlığında Deniz Baykal’a karşı partide mücadelede ortak yanları olan “abisi” Adnan Keskin’i Sarıgül’e gönderdi. Mustafa Sarıgül’ün partiye dönüşünün söz konusu olduğu günlerce düzenli mitingler düzenlemesi, medyaya açıklamalarla CHP’ye dönebilirim de dönmeyebilirim de, belediye başkanı olurum da olmam da gibi her anlama gelen açıklamaları... ...kamuoyundaki yerleşik ortak kanıya göre M. Sarıgül bulmacasının hâlâ çözümlenmediğini gösteriyor. Geçen pazar yayımlanan röportajında; Ayşe Arman’ın “Koştuğunuz yere hazır mısınız” sorusuna verdiği yanıtta; “Hazırın ötesindeyim. Hayatım boyunca bugünü bekledim” demesi... ...belediye başkanlığının ötesinde hedefinin başka; tabii önce genel başkanlık, sonra CHP iktidarı ve de Başbakan Sarıgül olduğunu öne süren, yabana atılmayacak yorumları doğruluyor. Yaşayacağız, göreceğiz!.. Yargıya güven için son şans İstanbul Haber Servisi Balyoz davasında yargılanan emekli ve muvazzaf askerlerin yakınlarının oluşturduğu Vardiya Bizde Platformu’nun her cumartesi günü Beşiktaş’ta yaptığı “Sessiz Çığlık” eyleminde dün, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Hasan Erbil’e, 9. Ceza Dairesi’nin Balyoz davası kararını Genel Kurul’da yeniden incelemesi çağrısı yapıldı. Vardiya Bizde Platformu’nun her hafta Balyoz davası kararlarına dikkat çekmek için yaptıkları “Sessiz Çığlık” eylemi dün 58. kez Beşiktaş’taki Demokrasi Anıtı önünde yapıldı. Eyleme, Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından 16 yıl hapis cezası bozulan sivil memur GülFotoğraf: CANAN COŞKUN n Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM MUSTAFA BALBAY lü Salkaya ile 18 yıl hapis cezası bozulan Deniz Kurmay Albay Bora Serdar da katıldı. Eylemde basın açıklamasını 16 yıl hapis cezası onanan Hava Pilot Tümgeneral Bülent Kocapabuç’un eşi Nurgül Kocapabuç okudu. Kocapabuç, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan beklentilerinin, bütün ceza dairelerinin başkan ve üyelerinin de katılacağı bir kurulda davanın yeniden incelenmesi olduğunu kaydederek, “Karara itiraz edilmesi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın görevi ve sorumluluğudur. Böylece bu davalardaki haksızlık ve hukuksuzlukları kabul etmeyen kamuoyu vicdanı bir nebze de olsa rahatlayacaktır” dedi. di. Askerler mektuplarında şunları kaleme aldı: “Gelinen aşamada masumların haksız yere cezalandırılmasında payı olanların vicdani rahatsızlıklarının, bir ömür boyu kendilerini takip edeceğine ve tarih sayfalarında layık oldukları yeri alacaklarına şüphemiz olmadığını ifade etmek isteriz.” ‘Hukuksuzluğa katkı sağladınız’ İstanbul Haber Servisi Balyoz davasında hapis cezalarına çarptırılan ve Hasdal Askeri Cezaevi’nde tutulan askerler, eski Kara Kuvvetleri Komu tanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman’a açık mektup göndererek “gerçekleri bildiği halde davada tanıklık yapmadığı” için tepki gösterdi. Askerler tepkilerini “Bu tutumunuz gerçeklerin ortaya çıkmasına hiçbir fayda sağlamadığı gibi masum insanların suçlu ilan edilmesine önemli bir katkı oldu” şeklinde dile getir dönmüyor MAHMUT ORAL Ölüm orucundan DİYARBAKIR Nusaybin’de utanç duvarını protesto etmek için mayınlı arazide ölüm orucunda olan BDP’li Belediye Başkanı Ayşe Gökkan’da, açlığa bağlı tansiyon düşüklüğü başladı. Tedavi ve muayeneyi reddeden Gökkan, doktorların uyarısına karşın eylemini sürdüreceğini belirtti. Gökkan’ı görmek isteyen annesi Lütfiye Gökkan ise polis tarafından engellendi. Mardin’in Nusaybin ilçesi ile Suriye’nin Kamışlı ilçeleri arasında yükselen utanç duvarına tepki gösteren ve inşaatın durdurulmasını isteyen BDP’li ilçe Belediye Başkanı Ayşe Gökkan, dört günden bu yana sınırın sıfır noktasında mayınlı arazide ölüm orucu eylemi yapıyor. Zaman zaman Gökkan’a destek vermek isteyen kitle ile polis arasında çatışmaların yaşandığı ilçede, genel olarak durum sakin. Gökkan’ın eylem yaptığı yerin mayınlarla çevrili olması ise güvenlik güçlerini tedirgin ediyor. Bu nedenle polisin, detektörle eylem alanında mayın aradığı, bazı yerlere de polis şeridiyle işaretler koyduğu belirtiliyor. Daha önce iki kez tıbbi kontrolden geçirilen Gökkan, dün bir ambulansla gelen tıbbi heyet tarafından yeniden kontrolden geçirildi. Gökkan’ı sağlık ekipleri, bu sabah saat 09.00 sıralarında muayene etti. Son sağlık kontrolünün ardından Gökkan’ın eylemi gerçekleştirdiği alanın polis tarafından ablukaya alınması ve destek amaçlı toplanan kitleye müdahale etmesini gerekçe göstererek bundan sonra ne doktor kontrolü ne de genel ihtiyacını karşılamama kararı aldığı bildirildi. Bu arada polisin dikkat çeken bir engellemesi de yaşandı. Kızıyla görüşmek isteyen Ayşe Gökkan’ın annesi Lütfeye Gökkan’ın eylem alanına girmesi, polis tarafından engellendi. BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak da dün kalabalık bir partili grubuyla Gökkan’ın yanına giderek eylemine destek verdi. Diyarbakır’da ise BDP tarafından bildiri dağıtıldı. BDP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Zübeyde Zümrüt, Eşbaşkan Yardımcısı Eşref Memedoğlu, Sur İlçe Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş ve çok sayıda partili katıldı. Memedoğlu, Nusaybin’de güvenlik güçleri tarafından Suriye sınırına yapılan duvarı protesto etmek üzere 7 Kasım günü yürüyüş düzenleyeceklerini söyledi. Utanç duvarını protesto eden BDP’li Ayşe Gökkan tedaviyi reddediyor ‘Hesap vereceksiniz’ İstanbul Haber Servisi Gözaltında kaybolan yakınlarının akıbetini açıklanması ve kaybedenlerden hesap sorulması talebiyle her cumartesi Galatasaray’da oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri, 449. kez acılarını haykırdı. Cumartesi Anneleri’nin dünkü eylemine Gezi Direnişi sırasında Ankara’da polis memuru Ahmet Şahbaz tarafından vurularak öldürülen Ethem Sarısülük’ün ailesi ve sanatçı Pınar Aydınlar da destek verdi. Kayıp Abdülkerim Yurtseven’in torunları adına konuşan Hüseyin Yurtseven, dedesi öldürüldüğünde bir yaşında olduğunu anlatarak “Dedemizi aramaktan vazgeçmeyeceğiz. Niye belli olan sorumluları yargılamıyorsunuz? Elbet bir gün hesap vereceksiniz” diye konuştu. Gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin ise AKP hükümetinin de diğer hükümetler gibi katliamları sürdürdüğünü ifade ederek “Roboski ve Gezi Direnişi bu hükümetin katliamlarındandır” dedi. ‘Raporları kabul edilmeli’ İstanbul Haber Servisi İnsan Hakları Derneği (İHD) cezaevlerinde baskı, şiddet ve yasaklamaların yoğunlaştığına, mahpusların sağlık, beslenme gibi konularda sorunlarla karşı karşıya bırakıldıklarına dikkat çekti. İHD İstanbul Şubesi, cezaevlerinde hasta tutuklu ve hükümlülerin durumlarına dikkat çekmek için her cumartesi 13.30’da yaptığı “F Oturması” eyleminin 85’incisinde dün KOAH hastası Memduh Kılıç’ın tahliyesini istedi. İHD İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu adına Ebru Kaya tarafında yapılan ve cezaevlerinde 162’si ağır olmak üzere 554 hasta tutuklunun haklarının uygulanmadığı ifade edilen açıklamada ve açıklamada şu çağrı yapıldı: “Hiçbir ayrım yapmadan siyasiadli tümünün tam teşekküllü hastanelerde daha iyi ve hızlı tedavi edilmeleri sağlanmalıdır. Hasta mahpusların tam teşekküllü devlet hastanelerinden aldıkları raporlar kabul edilmelidir. Çıkarılan yasalara göre ağır hasta mahpuslar geç kalmadan serbest bırakılmalıdır.” HDP Kadın Meclisi Suriye Nusaybin hattına çekilen set için meydandaydı HDP MYK üyeleri belirlendi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 25 kişilik Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri belirlendi. Seçilen Parti Meclisi üyeleri, parti genel merkezinde bir araya gelerek MYK üyelerini belirledi. Buna göre MYK’de yer alan isimler şöyle: “Sebahat Tuncel, Ertuğrul Kürkçü, Sırrı Süreyya Önder, Levent Tüzel, Ali Oruç, Hüseyin Taka, Kadir Akın, Saruhan Oluç, Ayhan Bilgen, Özgür Müftüoğlu, Sezai Temelli, Orhan Çelebi, Müslüm Doğan, Emre Yalçın, Yurdusev Özsekmenler, Bircan Yorulmaz, Şükran Doğan, Hatice Altınışık, Beyza Üstün, Hüda Kaya, Baha Şimşek, Nazan Üstündağ, İnci Hekimoğlu, Gülfer Akkaya, Melis Tantan.” Utanç duvarına tepki okuyunca içimden bir an önce sana ulaşmak, tebrik etmek, “İşte Prof. Ahmet Taner Kışlalı’nın kızı böyle olur” demek geldi. Aklımdan mektup yazıp yazmamayı geçirirken 25 Ekim Cuma sabahı da Halk TV’de canlı yayında izledim seni. Sorulara verdiğin sade ve net yanıtlar, düşüncelerinden emin olmanın verdiği özgüven, babandan sana kalan mirasın bir bölümü olsa gerek. Babanın katilleri için yaptığın tarif, bugün toplumu susturma yöntemi olarak seçilen yeni uygulamaların senin dilinle anlatımı, Gezi ruhunun sende çağrıştırdıkları, bana şunu söyletti: “Türkiye’yi gerçek anlamda 21. yüzyıla taşıyacak kuşak geliyor.” HHH Sevgili Nilhan Nur, Babanı elbette çevrenden çok dinlemişsindir. Röportajında bunu sen de söylüyorsun. Senin yaşama, tıpkı baban gibi olabildiğince gerçekçi bakmayı öğrenmiş olmandan cesaret alarak, bendeki anıların bir bölümünü paylaşmak isterim. Baban seni öylesine büyük bir sevgiyle bekledi ki; bunu çevresinden de saklamadı. Sen doğalı 15 gün kadar olmuştu. Babanın da kırmak istemeyeceği bir grup ikimizi akşam yemeğine davet etmişti. Telefon ettim, durumu anlattım. Hiç duraksamadan doğal bir ifadeyle şu karşılığı verdi: “Ben o akşam çocuğumu seveceğim...” Cumhuriyet’in Ankara bürosunda odalarımız yan yanaydı. Haftada en az bir gün, ya pazartesi ya da perşembe mutlaka gazeteye uğrardı. En gerilimli dönemlerde bile düşüncelerini ödün vermeden yazdığı için hem çok takdir toplardı hem de çok tepki çekerdi. Tepkilerin dozu bazen tehdit denebilecek boyuta varırdı. Yine bir öğle vakti çay içimi geldiğinde elinde bir mektup vardı. Okumam için verdiğinde, içeriğinin ne olabileceğine ilişkin herhangi bir ifade yoktu yüzünde. Tatsız bir mektuptu. Okuduktan sonra verirken ne yapılabilir diye sordum. Zaman zaman böyle mektuplar aldığını, yıldırmaya yönelik olduğu için aldırmamak gerektiğini söyledi. Yine düşündüklerini en net ifadelerle yazmaya devam etti. Baban, kampus profesörü değildi. Her fırsatta toplumun içinde olmak isterdi. Hem aydın olmak hem de toplumla barışık olmak bazıları için çok tehlikelidir! Birkaç Anadolu kentine birlikte konferansa gittik. Düzenleyicilerden başlıca isteği şu olurdu: “Salonda gençler çok olsun...” Birinde hiç unutamam... Salon ağzına kadar dolu. Plastik sandalyeler taşınıyor. Onlar da yetmeyince yerlere minder koydular. Baban salonu izliyor ve suratı biraz asık. Çaktırmadan sordum, “Hocam bir şey mi var?” Şu karşılığı verdi: “Salon dolu da, gençler yok...” Baban bugün gittiği yerden Gezi gençliğine bakıp tatlı tatlı gülümsüyordur. 21 Ekim 1999’da aramızdan koparıldığında konferans günlerini yazdığı ajandası 2000 yılı Ocak ortasına dek doluydu. Baban Atatürk’ü bilimin ışığından geçirip ete kemiğe büründürerek anlatırdı. HHH Sevgili Nilhan Nur, Babanın “Siyaset Bilimi” kitabını bir de milletvekili gözüyle okudum, yine çok şey öğrendim. Günlük yazılarındaki saptamalarsa bugün de güncelliğini koruyor. Onlardan üç alıntıyı seninle paylaşmak isterim: “Atatürk’e yönelik saldırılar öylesine haksızlaştı ve çirkinleşti ki, yarattığı tepkinin boyutları da yine aynı ölçüde büyük oldu. Doğruya yapılan saldırı, doğru ile eğrinin bilincine varılmasını kolaylaştırdı. Ve Atatürk... Belki de yaşamında bile olmadığı kadar güçlü.” “Sivil kurum ve kuruluşlara bağlanan umutların bittiği yerde demokrasi için tehlike çanları çoktan çalıyor demektir.” “Eğer Cumhuriyeti koruyabilirseniz, yitirdiğiniz demokrasiye, bir gün yeniden kavuşabilirsiniz. Ama eğer Cumhuriyeti yitirirseniz, demokrasiyi de zaten yitirmişsiniz demektir.” Sevgili Nilhan Nur, Seni en son 21 Ekim 2008’de evin önündeki anmada görmüştüm. Her yıldönümünde aklıma öncelikle sen düşüyordun. Ölümle nasıl tanıştın, nasıl büyüyorsun?.. Son iki röportajda gördüm ki, bilinçli bir cumhuriyetçi kuşak olarak yetişiyorsun. Bu, baban için ölümsüzlük demek, zafer demek. Cumhuriyetçileri hapse atabilirler, öldürebilirler, ama yenemezler... Başarılı, mutlu, uzun bir yaşamın olsun. Bahtın ve tahtın güzel olsun. Gökyüzü dolusu sevgiler... İstanbul Haber Servisi Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Kadın Meclisi, barış ve özgürlük istemi ile gerçekleştirdiği yürüyüşte Nusaybin’de Suriye sınırına örülen “utanç duvarını” protesto etti. Şişli Cevahir Alışveriş Merkezi önünde bir araya gelen kadınlar “Barışı ve yaşamı savunuyoruz, ölümleri durdurmak için demokratik çözüm” pankartının arkasında alkışlar ve zılgıtlarla AKP Şişli İlçe Başkanlığı’na yürüdü. Kadınlar. yürüyüş boyunca Ceylan Önkol, Sakine Cansız, Ulrike Meinhof’un fotoğraflarını taşıdı. AKP Şişli İlçe Başkanlığı önünde açıklama yapan HDP İstanbul Kadın Koordinasyonu Yürütme Kurulu Üyesi Betül Taylan, “Çözüm sürecinin başlamasıyla umutlandık. Ama 1 yıla yakın bir süre geçmesine karşın hükümet somut bir adım atmadı” dedi. Taylan, “Duvara karşı açlık grevine başlayan Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan’a destek veriyoruz” dedi. n SİİRT (AA) Siirt’in merkez ve ilçelerinde terör örgütü PKK adına halktan ve esnaftan vergi adı altında haraç alındığı yönündeki bilgi üzerine, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince geniş çaplı araştırma başlatıldı. KCK’ye üye oldukları tespit edilen ve aralarında BDP parti yöneticilerinin de bulunduğu 8 kişi hakkında yakalama kararı alındı. Savcılık kararı ile merkez, Kurtalan ve Eruh ilçesinde düzenlenen eşzamanlı operasyonda 7 kişi gözaltına alındı. Polis yakalama kararı çıkarılan son kişiyi arıyor. Siirt’te terör operasyonu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle