17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 KASIM 2013 PAZAR CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 11 Kalitede Avrupa’yı İhracatımız karaya oturdu ucuzlukta Çin’i geçtik Yerel Seçimden Öte Anlamı Olan Seçim Yaklaşık altı ay sonra yapılacak yerel seçimlerin, yerel yöneticileri seçmeden öte siyasal sonuçları olabilecek, ülkede otoriter tek adam yönetimine gidiş ya frenlenecek, engellenecek ya daha da güçlenecek. Seçimin rejimi de ilgilendiren sonuçları da olabileceğinden, seçmenlerin oy kullanırken farklı güdülerle hareket etmeleri beklenir. Olay yalnız yerel yöneticileri seçmekle sınırlı kalsa, seçmenin tercih nedenlerinde, güdülerinde adayların niteliklerini, projelerini, projeleri gerçekleştirme yeteneklerinin ağır basması doğal karşılanırdı. Ancak seçim sonucu, ya AKP’nin güçlendiği seçmen kitlesinin Sayın RTE’yi desteklediği kanısını yaygınlaştıracak ya da AKP’nin gidici olduğu izlenimini uyandıracaktır. Bu tür bir izlenim, baskıyı azaltacak, keyfiliğe, baskıya karşı direnmeyi güçlendirecek, bürokraside partizanlığı bir ölçüde frenleyecek, sağ kanatta yeni oluşumlara, oy kaymalarına yol açabilecektir. 2002 yılından itibaren güçlenen, Cumhuriyet karşıtlığı eğilimleri tersine çevirebilecektir. Gidici olarak bakılan kişiler, partiler güçlerini büyük ölçüde yitirirler. Böyle bir güç yitirme demokrasinin geleceği açısından da umutlu bekleyişlere olanak hazırlar. Yerel seçimin siyasal ve toplumsal açıdan önemli sonuçları olabileceği beklentisi, özellikle muhalif partilerin aday seçimine özen göstermesine gerek olmadığı gibi bir algıya da yol açmamalıdır. Adayın nitelikleri oy oranı üzerinde etkili olduğu gibi, partiyi iktidara götürecek yolu açması açısından da önemlidir. Yerel idarelerin hizmetleri, genel merkezi bütçeye dahil idarelerin sağladıkları hizmetlerden daha çok halkın yaşam düzeyini etkilemektedir. Yerel hizmetlerin görülmesinde başarı, kamuda güven duygusunun güçlenmesine yol açar. Yanlı, abartılı bir yorum olarak da düşünülebilir. 1989 yerel seçimlerinde SHP’nin birinci parti olarak çıkmasının önemli politik sonuçları olmuş, Özal dönemini sonlandırmıştı. Ancak aday belirlemeye gereken özenin gösterilmemesi sonucu, bazı illerde yerel hizmetlerin gereken düzeyde sağlanamaması, izleyen yerel seçimlerde oyları etkilemiş, bazı illerde CHP üstünlüğünün sona ermesine de yol açmıştı. Yalnız oy hesapları açısından değil, izleyen seçimlerde de başarıyı belirleyen bir etken olması yönünden de aday belirleme ve adayın nitelikleri önem taşımaktadır. Bazı seçmenlerin olaya yalnız yerel yöneticilerin seçimi gibi bakmaları kuşkusuz bir eksikliktir. Seçmen olayın önemli siyasal ve toplumsal sonuçları olabileceğini de göz önünde tutarak oy kullanmalıdır. Özellikle CHP, ileride iktidar amaçlıyorsa göstereceği adaylara, yalnız bir oy fazla gelme anlayışı ile yaklaşmamalı, başarı kazanma kapasitesi ile parti ilkelerine bağlılığı da göz önünde tutmalıdır. Yerel yönetimlerde hizmetlerin görülmesiyle de başarı kazanılamaması parti imajını zedelediği gibi kişinin partiye bağlılığının zayıflığı da sorun yaratmakta, karşıt partilere koz vermekte, bu kişiler bazı beklentilerle partiyi bırakıp gidebilmekte, başka partilere geçebilmektedirler. Bazı seçmenler de farklı düşüncelerle çekingen davranmakta, oy vermeye dahi gitmemektedirler. Günümüzde CHP yönetimi bazı çevrelerce etkisiz görülmekte, CHP yönetimine kızan bazı seçmenlerde oya gitmeme gibi bir davranışla tepki verme yolunu seçecekleri izlenimini vermektedirler. Bu grup seçmenden daha geniş bir görüş açısıyla tutarlı davranış beklemek uygun olur. Parti kimliği ile yöneticileri birbirinden ayırmak gerekir. Yöneticiler geçici, parti ise kalıcıdır. Parti yönetimine bakarak tavır koymak için oya gitmemeyi, Türkiye’nin bugünkü koşullarında çok da gerçekçi ve akılcı bulmuyorum. Gerçekten Türkiye Cumhuriyeti’ni yaşatmak istiyorsak seçimin doğurabileceği sonuçları öngörüp ona göre hareket etmek zorundayız. Seçmenin rasyonel davranarak, kendi yöresinde seçimi kazanabilecek muhalif adaylara oy vermesi, Türkiye’nin geleceği konusunda umutları yeşertecektir. kaptan nerede? Ekonomi Servisi Bu yıl kan kaybeden ihracatın ekim ayında da yerinde saydığını belirten CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, “İhracat karaya oturuyor, dış ticaretin kaptanı nerede” diye sordu. “Aşağı çekilen ihracat hedefinin bile tutması zor” diyen Oran, TİM’in ekim ayı ihracatına ilişkin verilerini değerlendirirken özetle şunları vurguladı: 4 Türkiye, AKP hükümetinin ilgisizliği ve ekonomi yönetimindeki yetersizliği yüzünden ihracatta kötü bir yıl geçiriyor. TİM verilerine göre altın hariç toplam ihracatta geçen yılın aynı ayına göre sadece yüzde 1.5’lik bir artış kaydedildi. Bu, daha çok tarım sektöründen kaynaklandı, sanayi kan kaybetti. Özellikle çelik sektöründe yüzde 20.5, kimyada yüzde 13.3, cam ve seramikte yüzde 4.7’lik düşüşler dikkati çekti. 4 Hükümet 2013 yılı için başlangıçta 158 milyar dolar olarak öngördüğü ihracat hedefini, ekim ayında açıklanan yeni OVP’de 153.5 milyar dolara çekmişti. 4 Ocakekim döneminde altın da dahil toplam ihracat geçen yılın eş dönemine göre yüzde 0.2 gerileyerek 124.4 milyar dolarda kaldı. Bu eğilim son iki ayda da devam ederse Orta Vadeli Plan’daki (OVP) yeni hedef bile tutmayacak. Revize hedefin tutması için son iki ayda 29.2 milyar dolarlık ihracat gerekiyor. 4 TÜİK’in ilk dokuz aya ilişkin verileri bu dönemde 75 milyar doları aşan dış ticaret açığının yılın tümünde 100 milyar doları aşacağını gösteriyor. Buna göre başlangıçta 95 milyar dolar öngörülen, yeni OVP’de 98 milyar dolara revize edilen dış ticaret açığı hedefi de aşılacak. 4 En büyük pazar olan AB ülkelerindeki kriz ve daralma süreci, ihracattaki kan kaybına mazeret olarak gösterilmişti. Bu yıl AB ekonomileri hızla toparlanarak güçlendiği halde bu gelişme Türkiye’nin ihracatına birebir yansımıyor. u ‘25 yıldır güven inşa ediyoruz’ diyen Türkiye Hazır Beton Birliği Başkanı Yavuz Işık, sonunda savaşı kazandıklarını ve çürük çarık binaların ana nedenini oluşturan elle karma beton kullanma alışkanlığını tarihe karıştırdıklarını söyledi. Ekonomi Servisi Çürük yapılaşmanın ana nedenlerinden biri olan elle karılmış beton alışkanlığı tarihe karışıyor. Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Başkanı Yavuz Işık 25 yıldır sürdürdükleri mücadelenin sonunda hazır betonun kullanılması ve Yavuz Işık u Türkiye’de kişi başına hazır beton tüketimi ve toplam üretimi Avrupa’yı geçti. Üretilen betonun kalitesi ve ortalama ömrü de Avrupa kıtasını geride bıraktı. Marmaray’da ve 3. köprüde kullanılan beton en az 150 yıl yaşayacak niteliğe ulaştı. ketimin dışında kraft kâğıtlı çimento torbalarıyla satış kalmadı. Hazır beton bilinci yerleşti. l Kötü betonun ortadan kalkması bizim de herkesin de yararına. Sektörde güven unsuru her şeyden önemli. Bunun için 25 yıl önce T. Hazır Beton Birliği’ni kurduk. Bir Kalite Güvence Sistemi (KGS) oluşturduk. Üyelerimiz, bu sisteme uygun standartta üretim yapmayı, bunun birlik tarafından haberli, habersiz denetlenmesini, standart dışı üretim yaptıklarında üyelikten çıkarılmayı, eğitimini, personel seçimini buna göre yapmayı kabul ettiler. l Bizde kalite şartlarına uymayan üyelikten çıkarılır. Son on yılda aralarında yabancıların da bulunduğu 10 şirketi üyelikten çıkardık. Aralarında yönetim kurulu üyesi olan bile vardı. Standardı tutturan iki üyemiz geri döndü. Tüketiciler, müteahhitler kullandıkları hazır betonun KGS belgesi isterlerse rahat ederler. Bu standartların üye olmayan üreticilere de uygulanmasını ve denetlenmesini istiyoruz. l 25 yıl önce THBB’yi kurduğumuzda 30 tesis yılda sadece 1.5 milyon metreküp hazır beton üretiyordu. Bugün 980’den fazla tesisin üretimi 93 milyon metreküpü geçti. Yaklaşık 8 milyar lira ciroya sahip sektörümüzde 30 binden fazla kişi istihdam ediliyor. 2009’dan bu yana hazır beton üretimiyle Avrupa’da birinci, dünyada üçüncüyüz. l Bugün Avrupa seviyesinin üzerinde kalitatif beton üretiyor, Avrupa’dan daha yüksek kapasite ile çalışıyoruz. Geçen yıl İtalya 51, Almanya 49 milyon ton hazır beton üretirken bizim toplam üretimimiz 100 milyon tonu buldu. Bizde kişi başına yıllık hazır beton tüketimi 1.25 metreküpe çıkarken Almanya’da 0.50 metrekübe geriledi. Tabii bunda gelişen bir ekonomi olmamızın da payı var. Öldürücü rekabetten dolayı bizde hazır beton fiyatı Çin’den bile ucuz. Bir metreküp beton fiyatı Avrupa’da 80 Avro, Türkiye’de 30 Avro. l Türkiye’nin koşulları beton yolların üretimini gerektiriyor. Beton yol ilk yatırım maliyeti bakımından asfaltla eşit. Ama bakım maliyeti yarı yarıya düşük, ortalama ömrü asfalta göre iki kat uzun. Şimdi, daha emin olduğu için tünel içi yollar betondan yapılıyor. Bu yaygınlaştırılmalı. Çünkü asfalt döviz yer, betonun bütün girdileri milli. yaygınlaştırılması hedefine ulaştıklarını belirterek “Artık elle beton karma devri bitti” dedi. “Betonun en büyük rakibi kötü betondur” diyen Işık, istatistik verilerin de hazır beton kullanma bilincinin yerleştiğini gösterdiğini belirterek şöyle devam etti: “Betonu sınıflandırırken iki ölçü kullanırız. Birincisi basınca dayanıklılığı ki bu, C20, C30, C35 gibi değerlerle ifade ediliyor. İkincisi, ömrü. Sınıfı yükseldikçe betonun direnci ve ömrü artar. Şu anda yüz yılın üzerine geçtik. Marmaray’ın deniz altında ya da 3. Boğaz köprüsünde kullanılan betonumuzun kalitesi çok yüksek, ömrü 150 yıl.” Işık, depreme karşı önlemler arasında ilk sıralarda gelen iyi beton kullanımı konusunda şunları söyledi: l Binaların çürük çarık yapılmasının en büyük nedeni elle karılan betondu. Bu dönem artık geride kaldı. Türkiye’de üretilen 65 milyon ton çimentonun 55 milyon tonunu iç piyasa tüketiyor. Bunun en az 45 milyon tonunu da hazır betoncular kullanıyor ve 90100 milyon metreküplük üretim yapıyor. Artık onarım amaçlı tü Yollar beton olmalı Doğu Akdeniz gazı siyasal denge arıyor Türk ve İsrail şirketlerine göre Doğu Akdeniz’deki doğalgazın Türkiye’ye ulaştırılması sorunu ülkeler arasında siyasal anlaşma gerektirmeden de çözülebilir. Ekonomi Servisi İsrail’in Güney Kıbrıs’la birlikte çalışmalarına hız verdiği Doğu Akdeniz’deki doğalgaz yataklarının Türkiye ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya iletimi konusundaki gelişmelerin bölgede yeni siyasal dengelere yol açabileceği belirtiliyor. The Wall Street Journal Türkiye’de imzası ile yer alan bir habere göre Doğu Akdeniz’deki doğalgaz rezervleri ile ilgili enerji anlaşmaları Türkiye ile İsrail arasındaki gerilimi kırabilecek bir potansiyel taşıyor. Middle East Real Time blokundan alınan haberde, Türkiye ile İsrail arasında son yıllarda yaşanmakta olan politik uyuşmazlığın, dünyanın en büyük doğalgaz kaynakları konusunda işadamları için endişe kaynağı oluşturduğu belirtiliyor. Perşembe günü İstanbul’da gerçekleştirilen “The Economist Avrupa Enerji Zirvesi”ne katılan tarafların görüşlerine de yer verilen haberde özetle şu görüşler dile getiriliyor: l ABD’nin jeolojik etüt araştırmalarına göre, İsrail, G. Kıbrıs ile birlikte Akdeniz’in doğusunda 3.4 trilyon metreküpten büyük rezervlere sahip. Bu rezervler, enerji ihtiyacı yüksek Türkiye’nin şu an yüzde 60’ını Rusya, yüzde 20’sini ise İran’dan karşıladığı doğalgaz ihtiyacını 2 bin 400 yıl boyunca karşılamaya yeter. l Şirketlerin yaptığı çalışmalar başarılı olursa, Türkiye’nin yıllık 1.42 milyar metreküplük doğalgaz tüketiminin beşte biri, yalnızca dört yılda İsrail’den gelip Kıbrıs’tan geçecek boru hattıyla güney kıyılarına gelebilir. l Ancak bu, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin son üç yılda geldiği nokta ve üstüne Güney Kıbrıs ile diplomatik ilişki olmadığı düşünüldüğünde çok kolay değil. Buna karşılık “önemli olan dalgalı politik sularda gezinmeyi bilmek”. Hem Türk hem de İsrailli enerji firmaları yapacakları anlaşmanın politikacıların üstesinden gelemediği engellerin aşılmasını sağlayabileceğini düşünüyor. l İsrail merkezli Delek Drilling isimli şirketin başkanı Gideon Tadmor, “Bu proje hem ticari hem de politik açıdan mantıklı. Şu an büyük bir enerjiyle Türkiye’deki özel sektör oyuncularıyla görüşme halindeyiz. İsrail doğalgazının 2017 yılına kadar Türk piyasasına girmemesi için hiçbir neden yok” diyor. l Delek’in 2.5 milyar dolara mal olacak boru hattının döşenmesi için görüştüğü Türk şirketleri arasında yer alan Zorlu Enerji Genel Müdürü Sinan Ak’a göre Türkiye öncelikle şirketlere ithalat ruhsatı verecek bir kanun tasarısı benimser ve İsrail’den doğalgaz ithaline izin verirse, bu iş ikili bir anlaşmaya gerek kalmadan çözülebilir. l Bir başka talipli olan Turcas Petrol’ün CEO’su Batu Aksoy ise “Olası bir çözüme çok uzak değiliz” dedi. Noki HD ağır işleri rafa kaldırıyor Kırtasiye ve büro malzemeleri alanında faaliyet gösteren Derya Büro, yeni ürün grubu Noki HD’yi piyasaya sundu. Noki baş ta, Elba ve Oxford markalarının da sahibi Derya Büro, PP dosyalama ürünlerinde Avrupa’nın en büyük entegre fabrikasına sahip. 1995’te Adapazarı’nda propilen bazlı dosya imalatı üretimine başlayan şirket 2010’da Elba ve Oxford markalarını da bünyesinde bulunduran Hamelin Group tarafından satın alınarak devir işlemlerini bu yıl tamamlamış duruma geliyor. Geçen yılı 95 milyon lira ciro ile kapatan şirket, 240’ı mavi yakalı olmak üzere yaklaşık 300 kişi istihdam ediyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle