17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 KASIM 2013 PAZAR 4 HABERLER Erdoğan, ‘Yeni Türkiye’ tanımı yaptı, partisinde kardeş kavgası çıkmayacağını söyledi Bu Dikta Adamı Romancı Yapar Sevgili, 1971 yazı. O sırada Akşam gazetesinde çalışıyorum. Daha doğrusu çalıştığımı sanıyorum ama atılmışım da, henüz tutuklu olduğum Mamak Muhabere Okulu Hapishanesi’ne, tebligat ulaşmadığından hâlâ çalıştığımı sanıyorum. Muhabere okulunun bando takımı için Muammer Sun’un askerliği sırasında önerip yaptırtdığı binadaki küçük koğuşa, daha doğrusu üç kişilik odaya verildik, Doğan Avcıoğlu, Altan Öymen ve ben... Yakınmıyorum ama yüzümden de pek kaygısız olmadığım anlaşılıyor olmalı ki, Altan Öymen bana dönüp sordu: Kaç yaşındasın? 32. İyi yaşadın mı? Şöyle bir düşündüm ve yanıtladım: Ortalama bir Türk yurttaşını düşünürsen, çok iyi bile yaşadım. Eh iyi! Hiçbir şeye aldırma, dön arkanı yat! Yapabileceklerinin en fazlası asmak. Sonra girdi yatağa döndü arkasını ve yattı. O günlerde henüz beş yaşında bir çocuk olan Tuncay Özkan, 42 yaşında, Ergenekon tertibiyle tutuklanarak, Silivri’de hapishane ile tanıştığında aynı soruyu kendine sorsaydı, az faninin gördüğü bir ömre sahip olduğunu söyleyebilirdi rahatlıkla. Daha o tarihte arkasında 25 yıl gazetecilik ve hepsi de kritik konulara değinen 17 yayımlanmış eser bulunuyordu. HHH Tuncay’ı bu yukarıda saydıklarımdan dolayı mı aldılar içeri, yoksa sahibi olduğu ve çok etkin bir muhalefet aracı haline dönüşmüş bulunan, Kanaltürk televizyonundan ya da önderi olduğu ve bir haftadan az uzun bir sürede 1 milyondan fazla kişinin katıldığı “Biz Kaç Kişiyiz” Hareketi ve katıldığı, aralarında Cumhuriyet mitingleri de bulunan 56 miting ve yüzlerce konferans dolayısıyla mı diye soracak olursan, herhalde en doğru yanıt “her ikisi de” olacaktır. Diyeceğim o ki Tuncay 23 Eylül 2008’de mahpusluk ile tanıştığında, yazılmış birçok eser, öncülük edilmiş siyasal hareket ve çok başarılı bir TV kanalını içeren 42 yıllık bir hayat vardı arkasında... Artık idam cezası da tarihe karıştığına göre, olsa olsa daha ne olur, sorusunun yanıtları arasında, “en fazla asarlar” da bulunmuyordu. Bilmiyorum, Tuncay o gün, eğer dişini sıkıp yaşayabilirse ancak 99 yaşında tamamlayabileceği bir hapis cezasını verebileceklerini hiç düşünmüş müydü? Tanıdığım Tuncay, bunu da düşünmüş, kendi kendine “Olsa olsa beni buradan ömür boyu çıkarmazlar” demiştir. Ama hepsi bu. Parlak bir gazeteci, televizyoncu, kanal yöneticisi, siyasal hareket önderi ve konuşmacıdan bir gün bir de romancı çıkaracaklarını düşünmemiştir sanırım. Oysa bu ülkenin dinmeyen zulmü insanı romancı da yapar. HHH Zulmümüz yeteneğe bigâne değildir. Onu kimde görürse, hemen mimler, takip eder, gelişmesi için yardımcı olmak, yazarının eserine konsantrasyonunu artırmak, halkıyla daha yakından kaynaşmasını sağlamak adına onu içeri tıkar. Ve nice doğum sancılarından sonra da, romancının eseri çıkar ortaya. Tuncay’da da öyle oldu. Tuncay Özkan’ın ilk romanı “Ötekiler” böyle doğdu. Romanda geçen olaylar, yerler ve kişilerin hepsi gerçek. Bazı adlar olaylar ve tarihler halen hayatta olan kişilerin acılarını büyütmemek için yazar tarafından değiştirilmiş. Olayların tamamı Hüseyin Yanç’ın (Rızgar) özyaşamından alınmış. Bu çağdaş “memleketimden insan manzaraları” da tıpkı Nâzım’ın “Memleketimden İnsan Manzaraları” gibi hapishane arkadaşlarının ifadelerinden derlenmiştir. Önümüzdeki hafta, mutlaka okuman gereken bu kitaptan daha uzunca söz edeceğim. Şimdiden şu kadarını söyleyeyim ki “Ötekiler”, ülkemde hiç bitmeyen ancak özne ve nesne değiştiren, bir zorunluluk haline gelmiş zulmün romanıdır. Bugün kitap fuarında 12.00 13.00 arasında Tuncay Özkan’ın yerine bu kitabı imzalamak ve yapılacak söyleşiye katılmak üzere Interexpo’da olacağım. Beklerim! ‘Fetret dönemi olmaz’ EMİNE KAPLAN KIZILCAHAMAM Başbakan Tayyip Erdoğan, kadın milletvekillerinin türbanlı olarak TBMM’ye gelmesiyle ülkede normalleşmenin sağlandığını belirterek “Bugüne kadar girmemesi garabettir. Sevgi ve dayanışma taçlandı” dedi. “Yeni Türkiye” tanımı yapan Erdoğan, “Yeni Türkiye, 23 Nisan 1920’nin Türkiyesi’dir. Yeni Türkiye’de aşağılama, horlama, imtiyaz ve asimilasyon olmayacak” dedi. Partide kardeş kavgası bekleyenlerin boşuna bekleyeceğini kaydeden Erdoğan, “Fetret dönemi olmayacak” diye konuştu. AKP’nin Kızılcahamam kampı dün başladı. Türbanlı 5 kadın milletvekili de katıldığı kampın açılışında Başbakan Tayyip Erdoğan, özetle şu görüşleri dile getirdi: Muhafazakâr demokrasi: Muhafazakâr demokrasi tabirini kullandığımızda bazı köşe yazarları ‘böyle bir tespit yok’ dediler. Yok Montesquieu böyle dememiş, yok JeanJacques Rousseau böyle dememiş. Biz ne Montesquieu’nun ne de Rousseau’nun ortaya çıkardığı bir parti değiliz. 1071’de Sultan Alparslan ve ordusunun sahip olduğu iman ve iradeye sahip, 1453’te Topkapı surlarının önünde göğüsleri imanla dolu neferlerin umudunu, fedakârlığını, kahramanlığını tevarüs etmiş bir partidir. Çanakkale’de yazılan destanı kendisine yol haritası yapmış, 23 Nisan 1920’de Ankara’da teşekkül eden ilk Meclis’in renkliliğini, zenginliğini örnek almış, orada tezahür eden iman ve kardeşliği hareketinin odak noktasına yerleştirmiş bir partidir. Bu hareket Nurettin Zengi’den Selahattin Eyyubi’ye, Sultan Alparslan’dan Osman Gazi’ye, Fatih Sultan Mehmet’ten Sultan Abdülhamit’e, Gazi Mustafa Kemal’den Adnan Menderes’e, Turgut Özal’dan Necmettin Erbakan’a kadar uzun bir silsilenin devamı, o altın zincirin halkası olan bir harekettir. AK Parti içinde 11 yıldır, sen ben kavgası bekleyenlerin heveslerini kursaklarında bıraktık. Kardeş kavgası bekleyenler bundan sonra da boşuna bekleyecekler. Unutmayın bizim fetretimiz milletin fetretidir. Biz, bir fetret dönemine, iklimine asla müsaade etmeyeceğiz. Yeni Türkiye: Yeni Türkiye, 23 Nisan 1920’de Meclis’in açıldığı günkü Türkiye’dir. Yeni Türkiye imtiyazları ortadan kaldırmış, geleceğe umutla, güvenle bakan ortak hedeflere yürüyen bir Türkiye’dir. Tıpkı ilk Meclis’te olduğu gibi bugünün ve geleceğin Türkiyesi’nde de aşağılama, horlama, ret, inkar ve asimilasyon olmayacak. Yeni Türkiye’de inşallah, yeni acılar olmayacak, geçmişin prangaları, zincirleri olmayacak, paryalar olmayacak. Kendisini misafir gibi hisseden, uzaydan gelmiş gibi muamele edilen kesimler olmayacak. 23 Nisan 1920’de nasıl ki hepimiz bu vatanın sahibiysek, bugün de, yarın da kendimizi bu vatanın eşit sahip ve sahibeleri olarak hissedecek ve geleceği de böyle inşa edeceğiz. Heveslerini kursaklarında bıraktık: Meclis’te türbanın olmaması garabet: Bu ülkede on yıllar boyunca dini ve manevi değerlerimize yöneltilmiş baskıları kaldırırken hiç kimsenin hayat tarzına kastetmiyor, tam tersine hayat tarzları kısıtlanmış vatandaşlarımızı rahatlatıyoruz. Türkiye’de yaşanan tam anlamıyla bir normalleşmedir. Başörtülü bayanların TBMM’ye girmesi değil, bugüne kadar girememiş olması garabettir. Ne oldu, bir şey mi oldu? İşte bakın normalleşti. Şimdi sevgi ve dayanışma taçlandı. Bugüne kadar üniversite, ortaokul ve liselerde farklı dil ve lehçeler, Kuranıkerim, peygamberin hayatı seçmeleri derslerinin okutulmaması eksiklikti. Yaptığımız her reform, eşitliği ve normalliği tesis etmek için yapılmıştır. Başı örtülü kadınlarımız gibi başı açık kadınlarımızın da bu tercihleri bizim teminatımız altındadır. ‘İstiklal Marşı’nda dua var’ Marmaray’ın dualarla açılması, Diyanet İşleri Başkanı’nın orada dua etmesini, Japonya Başbakanı dahil orada ellerin semaya açılması birileri tarafından yadırgandı. Bu ülkenin ilk Meclisi, Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının iştirak ettiği dualarla açılmışken Marmaray’ın dualarla açılması sizi neden rahatsız ediyor? İstiklal Marşı’ndaki “Ruhumun, senden ilahi, şudur ancak emeli / Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli / Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli / Ebedi, yurdumun üstünde benim inlemeli” dizeleri de bir duadır. Acaba bu dörtlüğün bunlar, İstiklal Marşı’nın içinde olduğunu biliyor mu? Bunlar sadece 2 dörtlükten ibaret İstiklal Marşımız olduğunu biliyordur. ‘Bizde 90, CHP’de 10. yıl’ İstanbul’da Marmaray coşkusunu yaşarken muhalefetin genel müdürü Ankara Tandoğan’da son derece seviyesiz, son derece edepsiz biçimde bu ülkenin Başbakanı’na hakaret ediyordu. Onlar hep birlikte 10. Yıl Marşı’nı söylerken biz 90. yıla Marmaray’ı hediye ediyor, 100. yılın hedeflerinden bahsediyorduk. Neyin normal, neyin anormal olduğuna karar verecek olan CHP ya da onun bazı kibirli milletvekilleri değil, 76 milyonun tamamıdır. devrolunan önemli bir sorundur. Süreci çok büyük bir sabırla ve hassasiyetle muhafaza ediyoruz. Bu süreci bozan, bunun vebalinin altında kalır. umudunu kestiği için sokakları teMuhalefet sandıktan umudunu kesti: Muhalefet, sandıktan Muhalefetin genel müdürü: Anayasaya Maliye itirazı EMİNE KAPLAN ANKARA AKP, CHP’den anayasada uzlaşılan 60 madde konusunda yanıt beklerken, parti içinden sürpriz bir itiraz geldi. AKP’nin Kızılcahamam’da başlayan kampında AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, anayasada uzlaşılan 60 maddeyle ilgili bilgi verdi. Şahin’in sunumu sırasında söz alan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, maddelerden 9’unun ekonomiyle ilgili olduğunu belirterek, “Asgari ücretten vergi alınmaması, sosyal güvenlik, sağlık harcamalarıyla ilgili düzenlemeler var. Bunlar mali külfet getiren düzenlemeler. Devlet altından kalkamaz. İyi düşündünüz mü?” dedi. Eski Türkiye’den devrolunanlar: Terör eski Türkiye’den bugüne AKP’nin Kızılcahamam kampı öncesi gazetecilerin malzemeleri polis köpeği tarafından kontrol edildi. (Fotoğraf: AA) rörize etmek, sokak olaylarını kışkırtmak suretiyle çok çirkin, kirli ve tehlikeli durumların içine giriyor. CHP’ye bir bakıyorsunuz, Reyhanlı saldırısıyla irtibatlı. Bir bakıyorsunuz, katil Esed ile irtibatlı. Madımak aileleri tehdit edildiklerini açıkladı ‘Çocuklarınız gibi sizi de yakacağız’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Madımak katliamında yaşamını yitiren aydınların aileleri Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nu ziyaret etti. Aileler, dava ilk açıldığında “Çocuklarınızı yaktık, sizi de yakacağız” tehdidi aldıklarını anlatı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Kemal Bülbül ve dernek temsilcileri, Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yıldırım ve federasyon temsilcileri, Sivas şehit aileleriyle birlikte Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Feyzioğlu’nu ziyaret etti. Şehit aileleri adına konuşan Fidan Şahin, “Çocuklarınızı yaktık sizi de yakacağız” yönünde tehdit aldıklarını söyleyerek 2 Temmuz’un faillerinin çekilmiş fotoğraflarının mahkeme tarafından “suret” olduğu gerekçesiyle kabul edilmediğini, buna karşın Gezi olaylarındaki gençlerin olmayan delillerle sokaklardan toplandığını ifade etti. Feyzioğlu ise “Çözüm adına elimizdeki bütün araçları kullanmalıyız” dedi. Mezhepsel ayrımcılığın Türkiye’de bir fay hattı olduğuna dikkat çeken Feyzioğlu, “Konu Türk milletinin geleceğiyle doğrudan ilgilidir; fay hattı kırılırsa hepimiz altında kalırız” dedi. Bugün Sivas benzeri bir katliam olması halinde olayların sokak sokak yayılabileceği uyarısında bulunan Feyzioğlu, şöyle konuştu: “TBB’de bu konuların ele alınacağı bir çalışma grubu oluşturmayı öneriyorum. Mezhepçilik üzerinden ayrımcılığı dünyaya tanıtmak üzere geçmişten bu yana bütün süreci anlatacak, uluslararası kamuoyunu harekete geçirecek bir çalışmayı başlatıyorum. Ayrıca bu konuda farkındalık yaratacak büyük bir sempozyum öneriyorum. Bu sempozyumu, hazırladığınız raporun tartışılması için ortaya koyalım. Meselemiz milletin her ferdinin yaşamsal meselesidir. Bütün sorunlar bu sempozyumda ortaya konmalı ve bir sonuç belgesi hazırlanarak farklı dillere de çevrilerek tüm dünyaya duyurulmalı.” Cem Vakfı’na protesto İstanbul Haber Servisi “Camicemevi projesi”ne verdiği destek nedeniyle Alevilerin tepkisini çeken Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan, dün kendi vakfının Bostancı Gösteri Merkezi’nde düzenlediği “6. Uluslararası Anadolu İnanç Önderleri” toplantısında protesto edildi. Doğan, kürsüye çıktığı sırada solandan bir kişi ayağa kalkarak “Fethullah Gülen ile işbirliği yapan kişi Alevileri temsil edemez” diye bağırdı. Tepki gösteren izleyici yaka paça dışarı çıkarılırken bir grup Alevi, “Kâbemiz insandır, Fethullah değil”, “Haramdan cemevine tuğla olmaz”, “Devletin Alevisi olmayacağız” yazılı döviz ve pankartlar açtı. Eylemciler tartaklanarak dışarı çıkarıldı. Doğan’ı protesto edenler polisin kimlik kontrolünün ardından serbest bırakıldı. Toplantıya, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da katıldı. Alevilerden tepki mitingi İstanbul Haber Servisi Alevi örgütleri, AKP’nin inkârcı, asimilasyoncu politikalarına karşı eşit yurttaşlık ve inanç özgürlüğü talebiyle bugün Kadıköy’de miting yapacak. Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Dernekleri Federasyonu, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı ve Özgür Demokratik Alevi Derneği ve çok sayıda cemevi tarafından bugün saat 12.00’de Kadıköy İskele Meydanı’nda düzenlenecek mitingle bir araya gelecek. Mitingte konuşmaların ardından, sanatçılar konser verecek. Mitinge ilişkin açıklama yapan Alevi örgütleri taleplerini şöyle sıraladı: “Camicemevi projesi iptal edilmelidir. Zorunlu din dersi ve Diyanet İşleri kaldırılmalıdır. Alevilere ait inanç merkezlerinin el konulan taşınmazları ve diğer varlıkları geri verilmelidir. Alevi katliamları aydınlatılmalıdır. 40 bin Alevinin öldürülmesinden sorumlu olan Yavuz Sultan Selim’in ismi kamusal alanda kullanılmamalıdır.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle