17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 KASIM 2013 PERŞEMBE [email protected] 20 KÜLTÜR ‘Rant çıkmazı’ mahallesi Naz Köktentürk’ün ‘Küstüm Oynamıyorum’ sergisi Tarlabaşı’nda yaşayanların öykülerine tanıklık ediyor ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Burada yaşayan insanların hayat hikâyelerinin kesiştiği bir yer... Eski, cumbalı yıkık dökük evlerin olduğu, aslında hep uzaktan baktığımız ama merak ettiğimiz... Köşe başında duran adamlar, travestiler, transseksüeller, hayat kadınları, kapı önünde çoluk çocuk oturan kadınlarıyla ve Çingeneleriyle, gece yarılarına kadar sokakta oynayan çocuklarıyla merak edilen hayatların yeri burası... Herkesin acılı bir hikâyesinin olduğu... Tarlabaşı... Farklı yerlerden, farklı kültürlerden buraya göç eden insanların bir arada yaşadığı Tarlabaşı’na fotoğraflarıyla tanıklık eden Naz Köktentürk ile deyim yerindeyse burada yaşayanların çaresizliğini konuştuk. Kişisel bir hikâyeden yola çıkarak, yok edilen hayatları, göremediğimiz insanların izlerini takip ederek yakın geçmiu Hemen şin haykırışını anherkesin acılı latıyor sergisinde Köktentürk... bir öyküsünün Bir binadan çok olduğu hayatı, insanı, inTarlabaşı’nın san hallerini ele fotoğrafları, alıyor. Kendi defarklı hayatları yimiyle, “Ağır Roman’dan gözler önüne da öte; iki keseriyor. re ağırlaştırılŞimdilerde, mış masalını bir Tarlabaşı, semtin, anlatıyoadeta bir rum” diyor. Tarlabaşı’nda ‘rant çıkmazı’ altı yıl geçirmiş mahallesi... Köktentürk, fotoğraflarını çektiği insanlarla konuşmanın ötesinde arkadaşlıklar kurmuş. Sergide yer alan fotoğrafların birçoğunun hikâyesini bildiğini söyleyen Köktentürk, “Beni en çok etkileyenler travesti ve transseksüellerin taciz, tecavüz ve şiddete sürekli maruz kalmaları. Yıkım süresinde, her gün bir esnafın dükkânının kepengini indirmesi ve işsiz kalması, evlerini kaybeden insanların feryatları” diyor. Serginin adı “Küstüm Oynamıyorum”, çünkü kentte herkes küstü, dayatmalara bir protesto niteliğinde... Tarlabaşı’nda yaşayanlar kentsel dönüşümle yeni bir sürece girdiler. Gündelik yaşamları yavaş yavaş değişiyor... Tarlabaşı sakinlerinin kentsel dönüşüme olumlu bakmaları mümkün değil, çoğu evlerinden ve mahallelerinden oldular bu süreçte. Kentsel dönüşümün kendiliğinden olması gerektiğini söyleyen Köktentürk, “Tarlabaşı yıkımından önce mahalleye sanatçılar yerleşmeye başlamıştı. Büyük ihtimalle, Tarlabaşı yavaş yavaş kabuk değiştirecekti” diyor. n Kültür Servisi Işık Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. İsmail Avcı’nın, ‘Cumhuriyetin 90. Yılı’ onuruna açılan sergisi 20 Aralık’a kadar devam ediyor. Işık Üniversitesi Şile Kampusu’nda açılan sergi kapsamında düzenlenen etkinliklerde 3 Aralık saat 15.00’te Işık Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Melih Boydak, “Küreselleşmenin Doğaya Ormanlara Etkisi” konulu bir konferans verecek. ‘Cumhuriyetin 90. Yılı’ sergisi ‘Ve Dozer Girer...’ Köktentürk, “Oradaki dar gelirli insanları şehir dışına sürmeleri Batı’daki bazı ülkelerin düştüğü hatayı tekrarlamaktan ibarettir, Fransa örneğinde olduğu gibi onlar şehre kin ve nefretle Vandal bir tavır takınarak dönecektir. Tarlabaşı’nın kentleşme süreci ise ranta çıkar sağlamaktan başka bir şey değil. Bunu fuhuş ve uyuşturucu batağı lafının arkasına sığınarak yapmak ise oradaki yaşayan insanların tümünü karalamaktan öte değil” diyor. Sergide yer alan “Suçluyorum” isimli fotoğraf Köktentürk’ü en çok etkileyen fotoğraflardan birisiymiş. Fotoğrafın hikâyesini sorduğumda ise “Bende saklı” diyor. Sergide yer alan Tarlabaşı’nın siyahbeyaz fotoğrafları, Köktentürk’ün travesti ve transseksüellerle yapmakta olduğu bir projenin devamı olarak çekilmiş. “Küstüm Oynamıyorum” bölümü küçük bir şaka ile başlamış. Serginin hikâyesini ise arkadaşıyla birlikte yazdığı bir şiirle anlatıyor sanatçı: “Ben bir adama Küstüm!/ Tuttum bir fotoğraf çektim./ Yıkıntıların arasında duran/ Bir kız çocuğu resmi!/ Küstüm Oynamıyorum/ Yazıp yolladım./ Ben aslında küsmemiştim yok ya aslında hiiiç küsmemiştim…/ Ama etrafa bakınca; çamaşırlar iplerine, çaylar tepsilerine, ayyaşlar şişelere, evsizler kaldırımlara, Çingeneler pembesine, Kürtler allı yeşiline, Ermeniler topiğine, Rumlar sirtakiye, lubunya peruğuna, naciye saksısına, çalgıcılar sazlarına, keman darbukaya, deliler kendilerine, mahalle kentine, kent RANT çıkmazına.../ Alayımız küsmüştük!” İki bölümden oluşan serginin diğer bölümü için Köktentürk, “Oradaki mekânları ve graffitileriyle birlikte fotoğraflayıp, tekrar üzerlerine stencil uygulaması yapıldı. Bu çalışmada duvarları içeri taşımak istedim. Ben kendi adıma ilk defa böyle bir çalışma yapıyorum” diyor. İkinci bölüm ise, yıkım süresinde sokak sanatıyla uğraşanların binalara bir başkaldırı olarak yaptıkları stencillerin mekânlar ile birlikte fotoğraflanması. Sonrasında Ari Alpert ile birlikte yine bu fotoğraflar üzerinde yeni bir stencil çalışması... Türkiye’de ilk kez uygulanan bu teknik sekiz fotoğrafı içeriyor. Sergi, 28 Şubat 2014 tarihine kadar Kadir Has Üniversitesi Rezan Has Müzesi’nde görülebilir. ‘Ben Dünyayı Çok Sevdim’ n Kültür Servisi Jeannine Maddox, Takayoshi Yoshioka ve Lerzan Tuncer’den oluşan Marimba Trio 17 Aralık Salı akşamı saat 20.00’de İzmir Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde sahnede olacak. İzmirli marimba sanatçısı Lerzan Tuncer’in ev sahipliğinde gerçekleşecek konserde Türk ezgileri marimbalarla yorumlanacak. Topluluk, 18 Aralık’ta ise Yaşar Üniversitesi Konser Salonu’nda bir konser verecek. n İZMİR (Cumhuriyet) Çanakkale Savaşı, Sakarya Muharebesi ile Büyük Taarruz’a yer veren “Üç Destan” adlı müzikli anlatının 10 yıl aradan sonraki ilk gösterimi İzmir’de yapıldı.Turgut Özakman’ın yazdığı “Üç Destan”ın yönetmenliğini İzmir Devlet Tiyatrosu Müdür Yardımcısı Yusuf Köksal yapıyor. Marimba Trio İzmir’de sahnede ‘Üç Destan’ sahnelendi Naz Köktentürk’ün sergide yer alan ‘Açık Mutfak’ adlı fotoğrafı. ‘Hadi Öldürsene Canikom’ Kültür Servisi Sanat hayatında 50. yılını dolduran Dilek Türker, Aziz Nesin’in “Hadi Öldürsene Canikom” adlı oyunuyla seyirciyle buluşacak. Tiyatro Ayna’nın yapımı olan oyunu Haldun Dormen yönetiyor. Ayberk Attila ve Tiraje Başaran’ın da ral aldığı oyun, 2 Aralık’ta Akatlar Kültür Merkezi’nde prömiyer yapacak. Aziz Nesin’in insan, sevgi ve paylaşım üzerine yazdığı komedi türündeki oyun bir apartmanın zemin katında yalnız yaşayan iki dul ve yaşlı kadının trajikomik hikâyesini anlatıyor. Oyun; 2013 2014 tiyatro sezonunda, FMV Işık Okulları Nişantaşı Kampusu, Şişli Kent Kültür Merkezi, Ataköy Yunus Emre Kültür Merkezi, Caddebostan Kültür Merkezi ve Akatlar Kültür Merkezi’nde dönüşümlü olarak sahnelenecek. 1990’da Aziz Nesin’in yazdığı “Bir BİFO’NUN 15. YIL KONSERİ BUGÜN DİLEK TÜRKER 50. SANAT YILINDA SAHNEDE Solist Roberto Alagna... Kültür Servisi Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO) 15. kuruluş yıldönümü nedeniyle bugün saat 20.00’de şef Sascha Goetzel yönetiminde Lütfi Kırdar UKSS’de özel bir konser verecek. Konserin solisti günümüzün en büyük opera yıldızlarından biri olarak kabul edilen tenor Roberto Alagna olacak. Alagna, mezzosoprano Roxana Constantinescu ile birlikte Sascha Goetzel yönetimindeki BİFO eşliğinde Massenet’nin Werther ve Bizet’nin Carmen’inden aryalar seslendirecek. Sicilya asıllı Fransız tenor Roberto Alagna, doğup büyüdüğü kent Paris’in kabarelerinden dünya sahnelerine uzanan kariyerine 1988 yılında düzenlenen Pavarotti Yarışması’nda birinci olarak adım attı. Bunu La Scala, New Yok, Viyana ve Londra’da en büyük şefler yönetiminde verdiği konserler izledi. Zamanlar Memleketin Birinde” adlı oyunu sahnelemek için Türkiye’ye dönerek Tiyatro Ayna’yı kuran Dilek Türker, 50. sanat yılıyla ilgili olarak şöyle diyor: “Zordur ülkemizde sanatçı olmak. Sanatçıyım. Zordur ülkemizde kadın sanatçı olmak. Üstelik hem kadın hem sanatçı hem de onuru ile iş yapabilmek. Sözümü, sanatımı, yüzümü mevcut güçten yana değil, emekçiden, ezilenden, ötekinden yana dönmüş bir kadın sanatçıyım. Üstelik 50 yıldır ödün vermedim bu duruşumdan.” ve DEPO ortaklığıyla düzenlenen söyleşi yarın İki ustadan unutulmaz şölen Martha Argerich ve Gidon Kremer İstanbul’da ilk kez birlikte çaldı Kültür Servisi Klasik müziğin efsane isimleri Martha Argerich ve Gidon Kremer önceki akşam İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın ev sahipliğinde Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda unutulmaz bir konser verdi. Berrin Erengül ve Eva Barlas eş sponsorluğunda gerçekleştirilen konseri 1600’a yakın müziksever izledi. İstanbul’da ilk kez birlikte çalan ve 30 yılı aşkın bir süredir birlikte sayısız müzikal şölene imza atan Argerich ile Kremer, “bir 20. yüzyıl dâhisi” olarak yeniden keşfedilen Weinberg ile 18. ve 19. yüzyılların büyük bestecisi Beethoven’in yapıtlarını yorumladılar. İkili, uzun süre dinmeyen alkışlara Beethoven ve Astor Piazzolla’dan birer yapıtla yanıt verdi. Kültür Servisi Siyah Bant ve DEPO ortaklığıyla yarın saat 18.30’da Tütün Deposu’nda “Sanatta İfade Özgürlüğü, Sansür ve Hukuk” başlıklı bir kitap tanıtımı ve söyleşi düzenlenecek. Toplantıda, Heinrich Böll Stiftung Derneği’nin desteği ve İstanbul Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi ortaklığıyla yıl boyu yürütülen çalıştayların sonucunda tasarlanan SiyahBant kitabı da ücretsiz dağıtılacak. Kitap, sanatta ifade özgürlüğünün hukuki kapsamını, araçlarını ve sınırlarını tartışırken, bir yandan da hukuksal açıdan sanatsal ifade özgürlüğüne yönelik müdahale ör Sanatta İfade Özgürlüğü, Sansür ve Hukuk gülerini göstermeyi amaçlıyor. Çalıştaylarda gündeme gelen ve kitaba kaynaklık eden konuların bir özetini vermek amacıyla düzenlenecek söyleşiye ise İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, Dr. Ulaş Karan, Eda Çataklar ve Siyah Bant’tan Pelin Başaran, Banu Karaca ve Asena Günal konuşmacı olarak katılacak. Siyah Bant, Türkiye’de farklı aktörler tarafından farklı yöntemlerle sanata uygulanan sansür vakalarının araştırıldığı, web sitesi aracılığıyla belgelendiği ve tartışıldığı, sansürle ilgili kaynakların paylaşıldığı bir platform olarak faaliyet gösteriyor. (www.siyahbant.org) Kültür Servisi Kasım ayı boyunca Akbank Sanat’ta devam eden “Yakın Dönem Meksika Sineması” adlı seçki “Yıllar Sonra” (Anos Despues) filmiyle sona erecek. Film, 30 Kasım Cumartesi günü saat 17.00’de Akbank Sanat’ta izleyiciyle buluşacak. Yönetmenliğini Laura Gardos Velo’nun yaptığı 2011 yapımı film, Mexico City’de kız arkadaşıyla sessiz bir yaşam süren ve tek yakını annesi olan Andrés’in hikâyesini anlatıyor. Akbank Sanat’ta Meksika sineması Düzeltme n Gazetemizde dün yayımlanan Tuncel Kurtiz’i anma toplantısıyla ilgili haberin başlığında sanatçının ismi Tuncay Kurtiz olarak yazılmıştır. Düzeltir, okurlarımızdan ve Kurtiz ailesinden özür dileriz. n Gazetemizde 25 Kasım tarihinde yayımlanan “Deniz Palas Satılmıyor” haberinde, binanın Doğan Tekeli tarafından restore edildiği yazılmıştır. İstanbul Kültür Sanat Vakfı’ndan (İKSV) aldığımız bilgiye göre; Deniz Palas’ta Doğan Tekeli’nin danışmanlığında ve Burhan Satıcı’nın koordinasyonunda yürütülen yenileme çalışmaları, Süreyya Saruhan ve Ayşe Karademir önderliğinde, Saruhan Mimarlık tarafından gerçekleştirilmiştir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle