17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 KASIM 2013 PERŞEMBE 19 Viraja Son Sürat Yaklaşıyoruz Efatura ve edefter konusunda üstüne basa basa, defalarca uyardık. “Birçok sancı ve sorunuyla birlikte uygulanmaya başlayacak bir sistemin piyasalara sarsıcı etkisi yüksek olacak” diye. Viraja son sürat yaklaşıyoruz. Üstelik, 2011 yılı cirosu belli bir rakamı aşan mükelleflerin hepsi potada. Nasıl mı? 2011 yılı cirosu 10 milyon liranın üzerinde olan bir mükellef, zincir marketlerden bir paket çekirdek alsa dahi kapsama girecek. Yine aynı şekilde, 2011 yılı cirosu 25 milyon liranın üzerinde olan mükellef de, bir depo akaryakıt satın alsa bile efatura ve dolayısıyla edefter uygulaması kapsamına girecektir. Efatura kapsamındakiler, 2 Eylül itibarıyla başvurularını yaptı. Peki, Sorular, sorular, cezalar! SOSYAL GÜVENLİK sonraki süreç nasıl işleyecek? Yanıt için, mükellefleri ikiye ayırmak gerekiyor. Birinci grup; Gelir İdaresi’nin portalını kullanacaklar. Başvuru sonrasında bunlara TÜBİTAKBİLGEM Kamu Sertifikasyon Merkezi’nce mali mühür sertifikası ve şifre gönderiliyor. Bu bilgi Gelir İdaresi’ne de iletiliyor. İdare mükellefe yazı gönderiyor ve yedi günlük adaptasyon süreci tanıyor. Yani sekizinci günden itibaren efatura uygulamasının başlaması gerekiyor. Oysa ki, Maliye Bakanı başta olmak üzere tüm yetkililerce efatura uygulamasına 31 Aralık 2013 tarihine kadar herhangi bir tarihte başlanabileceği belirtilmişti. Tebliğlerdeki düzenlemeler de bu doğrultudaydı. İdarenin yazısı ile oluşan çelişkiyi anlamak mümkün değil. Zorunluluk kapsamında olduğu halde, sadece kâğıt ortamında fatura kullanan mükelleflerin bunları hiç düzenlenmemiş sayılacağını yeniden hatırlatırım. Bu durum, “KDV indirimlerinin reddi” ve “özel usulsüzlük cezası” gibi tahrip edici sonuçlar doğurabilir. İkinci grup ise; efatura sistemini kendi oluşturacak mükellefler. Bunların tüm hazırlıklarını tamamlayıp en geç yılsonuna kadar efatura gönderip almaya başlamaları gerekiyor. defter için tasdik gerekli mi? Edefter uygulamasına 2014 yılı içerisinde geçilmesi gerekiyor. Entegrasyon işlemleri en geç 1 Eylül 2014 tarihine kadar tamamlanacak. 2014 sonuna kadar edefterler kullanılmaya başlanacak. Entegrasyon ve yazılım işlemlerini bu yıl içinde tamamlayarak 1 Ocak 2014 tarihi itibarıyla edefter kullanabilecek mükelleflerini kâğıt ortamında defter tastiği yaptırmalarına gerek yok. Ancak yetiştirilemez ve 1 Ocak 2014 itibarıyla edefter kullanılamaz durumda ise yine 2014 yılı defterleri kâğıt ortamında tasdik edilecek. Bu tasdik işleminin de aralık ayı içinde yapılması gerektiği unutulmamalı. Sonuç mu! Testi kırılmadan yol gösteren, öyle sanıldığı gibi çok değil… E ‘Kameralarla Tacize İzin Vermeyeceğiz’ Merhaba, “...İnsanlar, ah benim insanlarım / Yalanla besliyorlar sizi / Oysaki açsınız / Etle, ekmekle beslenmeye muhtaçsınız...” Ozanımız Nâzım Hikmet yaşadığı dönemin iktidarının halka söylediği yalanları anlatmaya, bu dizelerle başlıyordu... Bugün iktidarda olan AKP de ülkemizi yalanlarla yönetiyor. Hapishanelere bakın, yalanları göreceksiniz. “İleri demokrasi getireceğiz” dedikleri ülkemizin hapishanelerinde 11 yılda 2500’den fazla tutsak katledildi. Hâlâ 400’den fazla hasta tutsak, ölüm sınırında bekletiliyor, yasal haklarına rağmen serbest bırakılmıyor, tedavileri engelleniyor. Adeta idam mahkumu gibi bekletiliyorlar... 10 saatlik sohbet hakkı uygulanmıyor. Keyfi gerekçelerle “türkü, marş söylediği” için bir hak olan ziyaret ve mektuptelefon iletişimi yasaklanıyor. Anababaeşçocuklar birbiriyle yıllarca görüştürülmüyorlar. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi bu keyfi cezalar nedeniyle tahliye günü gelen tutsaklar “iyi halli değil” denilerek serbest bırakılmıyor, fazladan yıllardır yatırılıyorlar. Adaletsizlik adeta kural olmuş... Bu mu “ileri demokrasi”? Bu mu “işkenceye sıfır tolerans”? “Cezaevleri boşalacak”mış? Sıra sıra yalanlar! Tecrit işkencesini ağırlaştırmak için ellerinden geleni yapanlar, bu yalanlarla hapishanelerdeki işkenceleri gizlemeye çalışıyorlar. Buca/Kırıklar F Tipi’nde kabul ettiremedikleri “Havalandırmalara kamera takılması” saldırısını, bu kez Sincan F Tipi Hapishanesi’nde, tutsaklara işkence ederek kabul ettirmeye çalışıyorlar. Arkadaşlarımızı zorla tek tek hücrelere koyup kameraları takmaya çalışıyorlar. Asla kabul etmeyeceğiz! Arkadaşlarımız da o kameraları her koşulda kıracak, Kırıklar’da olduğu gibi sahiplerine iade edecektir... Bu topraklarda hiç kimse kendisini yaşam alanlarında bir başkasına izlettirmez! Bu ahlaksızca saldırıya boyun eğmez, eğmeyeceğiz. Bedeli ne olursa olsun, bu taciz saldırısına izin vermeyeceğiz!.. Adalet Bakanlığı ne yapmaya çalışıyor? Bizlere hücreyi, tecriti kabul ettiremeyen bakanlık, kameralarla izlemeyi kabul ettireceğini sanıyorsa, bedelini 122 şehit, yüzlerce sakat ve gaziyle ödeyerek yürüttüğümüz, 7 yıl süren büyük direnişimizi ve zaferimizi hatırlasın! Sincan’daki arkadaşlarımız da o kameraları kırdılar! Bulunduğumuz her yerde bu kameralara izin vermeyeceğiz! Kameralarla tacize izin vermeyeceğiz. Arkadaşlarımıza yapılan baskıya ve kamera ile taciz saldırısına son verilmelidir... Sizden isteğimiz, yalanların gölgesinde yaşatılan işkenceleri kamuoyuna duyurmanızdır. Çalışmalarınızda başarılar diliyoruz. Selamlarımızla. Cem Kılıç 2 No’lu F Tipi Hapishane Aİ130 Tekirdağ Engelliye pozitif ayrımcılık oranı yüzde 40’ın üzerinde ise engellilere mahsus şartlardan yaşa tabi olmaksızın emekli olunabilir. Aynı şekilde SSK’den emekli olacaklar da çalışma gücü kayıp oranı yüzde 40’ın üzerinde ise vergi indirim belgesi alarak ve yaşı beklemeden emekli olma hakkına sahip. Bu arada, malulen emekli olamayan ancak vergi indirim belgesi alacak derecede engeli olan sigortalılar, süre ve prim ödeme gün sayısını tamamlamaları halinde vergi indirim belgesi almak suretiyle engellilere mahsus kolay emeklilikten yararlanabilir. Üstelik bu kişilere prim ödeme gün sayısına nispetle daha fazla maaş bağlanabilmekte. SORU CEVAP Ülkemizde engellilerin iş bulma ve bulduğu işi devam ettirme açısından diğer kişilere göre daha çok sorun yaşadıkları bir sır değil. Türkiye’de 2012 yılı verilerine göre engelli sayısı ise 1 milyon 560 bin civarında. Engellilerin anayasanın 61. maddesi hükmü doğrultusunda pozitif ayrımcılığa tabi tutulduğu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda engellilere yönelik düzenlemelerin olması az da olsa mutluluk veriyor insana. Yasaya göre engelli bireyler, birden çok kapsamda emekli olma seçeneğine sahip. Sigortalı işe Ne Zaman Emekli Olurum? 15 Ocak 1979 doğumluyum, ilk kez 4 Temmuz 1996’da sigortalı oldum. 3200 gün SSK ve 810 günü isteğe bağlı BağKur prim ödemem var. Halen SGK’li çalışıyorum. Ne zaman emekli olurum? Sami Doğan 25 yıl sigortalılık süresi, 56 yaşını ve 5825 prim gününü doldurmak suretiyle 4a (SSK) sigortalılığından emekli olabilirsiniz. Sorularınız için [email protected] adresine mail atabilirsiniz. Tüm sorular eposta ile tek tek cevaplanacaktır. başladıktan sonra yüzde 60 ve üzeri engelli olduğu için malullük sigortası kapsamına alınanlar, malulen emekli olabildiği gibi işe başlamadan önce malul olduğu için malullük sigortası kapsamı dışında kalanlar da 15 yıl sigorta 3600 gün şartlarından emekli olabilir. BağKur kapsamında da engellilerin çalışma gücü kayıp Yaşa takılma yok Öğretmenlerin Günü Perihan ERGUN ‘Ulusları kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.’ 1925 M. Kemal ATATÜRK KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Önderimiz M. K. Atatürk’ün öğretmenlerimizi onurlandıran bu nitelemesi, kendisinin Hakk’a yürüyüşünden bir süre sonra uzaklaşılmış, bu yetmemiş; otuz kırk yıldır onlara takınılan tavır ve uygulamalar tümüyle kınanası haldedir. Oysa çağdaşlaşmanın ailelerin de üstünde en önde yol göstericilerinin öğretmenler olduğu, tüm ilerici toplumlarda kabul görmüştür... Öğretmenleri nitelemeye kalkan bazı kişilere göre çocuklarımızın bilgisayar kullanımlarındaki öğretilerle artık öğretmensiz de eğitilebileceği fikri ileri sürülmektedir. Bu öğretim gerçeğini bilemeyenlerin fikridir. Çünkü donatılamamış ve pişirilmemiş bilgiler onları ilim ve irfana yönlendiremez. Bu hamuru mayalandıran, onları geleceğe hazırlayanlar öğretmenlerdir. Bu gerçeği lise ve üniversitedeki öğrencilere sokakta mikrofon tutan araştırmacılara verilen eksik, yanlış ve şaşırtıcı cevaplarda üzülerek gözleyebiliyoruz. HHH Anımsanacağı gibi 1928 yılında harf devriminin kabulünü Sarayburnu’nda örnekleyerek duyuran Atamıza 24 Kasım’da başöğretmen unvanı verilmişti. Bu tarihi olay kapsamında o mutlu gün 1981’de öğretmenlere armağan edilerek onurlandırıldılar. Gerçekten eğitilip yetiştirilmelerinde katkısı olan öğrencilerince o gün ziyaretle veya telefonla aranıp kutlanmaları onları çok kıvandırıyor. Şahsen ben de ziyaretime gelen ve İstanbul dışındaki öğrencilerimin telefonla özlem giderircesine günü kutlamalarıyla çok mutlu oluyorum. HHH Onlara gün verilerek değerlendirilmelerine karşın binlerce okul gerçek öğretmenden yoksun bırakılırken 300 bin öğretmen, yıllardır Milli Eğitim Bakanlığı’ndan hakları olan atanmayı bekliyor. Bakanlıksa yanlış bir tutumla öğretmenlikle ilişkisi olmayan kişileri ücretli öğretmen sıfatıyla sınıflara sokuyor. Bu işlemden şikâyetçi olan Türkiye Liseliler Birliği (TLB ) 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde düzenle dikleri basın toplantısında Cumhuriyetin gerçek öğretmenlerine gereksinim duyduklarını ve sonuna kadar onlara sahip çıkacaklarını, savaşımlarının yanında yer alacaklarını seslendirdiler. 23 Kasım günü atama bekleyen, hatta bu nedenle intihar eden meslektaşlarını da anarak Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu (AYÖP) Ankara Kızılay’daki Güven Park’ta iki gün oturma eylemi yaparak dertlerini dile getirmeye, eğiticilik ve öğreticilik sorumluluklarıyla sergilemeye çalıştılar. Bunlar aynı gün yurdun dört yanından gelen öğretmenlerin de katılımıyla binleri aşan öğretmenlerdi. Tandoğan’da toplanarak MEB’in önüne giderek basın bildirisini duyurmak için yürüyüşe geçtiler. GMK bulvarından Kızılay meydanına ulaşmaya çalışırlarken onları engellemek için çelik kuvvet güçlerince gazla, copla TOMA’lardan sıkılan basınçlı suyla orantısız ve acımasız biçimde durduruldular. Oysa aynı saatlerde Sn. Başbakan Trabzon’da “fedakâr, cefakâr öğretmenlerimize şükranlarımızı sunacağız. Onlar eli öpülesidirler” diyordu. Bu durumda devletin başıyla İçişleri Bakanlığı birbirlerine ters düşmüş olmuyorlar mı? İşte birçok konuda yaşanan bu acımasız uygulamalar nedeniyle haziran direnişinden bu yana halkımız sabırla beklemekten usanarak işsizlik, açlık, bunun da ötesinde hak, hukuk ve daha birçok sorununu artık acımasız engellemelere karşın kitlesel yürüyüşlerle anlatıyor. HHH 24 Kasım Öğretmenler Günü’nün hemen ertesinde, 25 Kasım da Birleşmiş Milletler’in önerilerileriye 1999’da, “Kadına Yönelik Şiddetle Savaşım Günü” olarak kabul edilmiştir. Bilindiği ve görüldüğü gibi kadınlarımız eğitimde, mesleklerinde, sporda ve daha birçok işlevde başarılarıyla erkeklerle eşdeğerde oldukları, hatta özel hayatlarındaki ev kadınlığı, analığı ve eşliği yönleriyle de üstünlüklerine karşın, genelde hâlâ erkekler tarafından eşitlikleri kabul görülmemektedir. Hele bir de bu niteliklerin dışındaysalar tam bir köle durumundadırlar. Ama artık haklarını arar duruma geldikleri de gözlenmekte. Bu hakların hepsi Atatürk Cumhuriyetinin bizlere armağanı olarak borçluluk içermektedir. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com BULMACA HARBİ SEMİH POROY SEDAT YAŞAYAN ACI KAYBIMIZ Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, TSYD ve TGC Basın Senatosu önceki Başkanlarından, Basın Şeref Kartı, 2001 Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü Sahibi, Değerli Büyüğümüz ve Ustamız NECMİ TANYOLAÇ 27 Kasım 2013 Çarşamba günü vefat etmiştir. Kaybı basın topluluğumuzda büyük üzüntü yaratan Necmi Tanyolaç’ın cenazesi 28 Kasım Perşembe günü (bugün) 10.30’da Türkiye Spor Yazarları Derneği’ndeki törenin ardındanŞişli Camii’nde kılınacak öğle namazından sonra Feriköy Mezarlığı’nda toprağa verilecektir. Necmi Tanyolaç’ı sevgi ve saygıyla anarken ailesine ve basın topluluğuna başsağlığı dileriz. TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Osman 1 lılarda pa 2 dişahın hizmetinde bu 3 lunan yüksek 4 düzeydeki 5 görevlilerden 6 bir bölümüne verilen ad. 2/ 7 Düşünülenin 8 tersini söyle 9 yerek yapılan ince alay... 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Eskrimde kulla 1 Ç Ö K E R T M E nılan üç silahtan 2 Ö N E Z E A L O biri. 3/ “Kötü, se 3 K E M A N E E T vimsiz” anlamın 4 E Z A K R E M da argo sözcük... K R A K İlave. 4/ Tarih ön 5 R E N K 6 T E R K İ N İ cesi dönemlerde E R İ M R Hindistan’ın ku 7 M A P İ zeyinde ve İran’da 8 E L E M A N yaşamış halk. 5/ 9 O T K İ R İ Ş Küçük su kanalı... Taş ya da mermerden oyma mezar. 6/ Bir nota... “Misket limonu” da denilen, acı sulu küçük limon cinsi... Eski ve bilinmeyen bir tarihi anlatmakta kullanılan deyim sözü. 7/ Bir konuda bir kimseden düşüncesini sorma. 8/ Eksiği olmayan... Sarhoş ya da külhanbeyi bağırması. 9/ Fırında ya da sacda pişirilen bir tür pide... Meslek. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İki yuvarlak yüzeyden oluşan metal vurmalı çalgı. 2/ Sınır nişanı... Saçları tutamlara ayırıp sık sık örülmesiyle yapılan saç modeli. 3/ Sığır çobanı... Hayvanın bir yanındaki yük. 4/ Sosyolojide, bir kabilenin bölündüğü iki ve daha çok parçadan her biri... Peru’nun başkenti. 5/ Turgut Özakman’ın Çanakkale Savaşlarını konu alan romanı. 6/ Büyük ve süslü balıkçı kayığı. 7/ Bir nota... Yarı memnunluk anlatan bir ünlem... Radyum elementinin simgesi. 8/ Dış yüzey ya da kenar, çevre. 9/ “attım da şeş oynadım/Yine felek yendi beni” (Türkü)... Boru sesi... Yemek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle