25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 KASIM 2013 PERŞEMBE 2 başındakilere gerçeği anlatmalı. Belki hangi uçurumun kenarında olduğumuzu bilmiyorlar, düşünmüyorlar. Kendileri var, yandaşları var, ülkeyi tam bir kapitalist doğrultuda satıyorlar. Emek var ama emekçi bundan habersizmiş gibi. Ben çok yazdım bu durumu. Yaş gereği geçmişi gün gün yaşayan birisi olarak nereden nereye sürüklendiğimizi çok daha iyi görüyorum. Bunları yazarken geçmişin kırk elli yıl öncesinde buluyorum kendimi. Bir film gibi geçmiş günler, yıllar... İstediğin kadar yaz, defterler, sütunlar doldur. Artık yeter, sen bin kez yazdın, artık sus, eski dönemleri savunanların ülkesinde olduğunu unut. Bana çok zor geliyor. Kimbilir kaç kez yazdıklarımı bir daha yinelemek... Ama gerekiyor. Cumhuriyet gitti, daha önce Halkevleri’ni, Köy Enstitüleri’ni tarihin sayfalarına gömerek. Bakmayın üç beş gerçek inançlı adam Cumhuriyet bayrağını ellerinde taşıyorlar. Arkalarında yüz binler var. Ama zaman geçiyor, değişen bir şey yok. Ben bıktım. Kaç kez bu bıkkınlığı yazdım. Ama yazık ki o insanlar seni beni görmeyip yollarında yürümekteler... Niye bu yazı? Hiç değilse gerçek yurtseverlere benim de kendi yanlarında olduğumu göstermek için... OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Çocuk Hakları Sözde Kalmamalı Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun 2010 yılında hazırladığı “Ergen Gebeliği” konulu raporda 2549 yaşlarındaki kadınların yüzde 25’inin 18 yaşına kadar, yüzde 5’inin 16 yaşından önce evlendikleri belirtilmiştir. Prof. Dr. BAHAR GÖKLER Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği Başkanı Nereye... Bu ülke nereye gidiyor? Hepimizin içinden çıkamadığı bir sorun bu... Bir yandan basının ilerici takımı bunu tekrar tekrar yazıyor! Nereye, nereye? Bir kısmımız için öyle bir durum yok. İşler tıkırında. Herkes hayatından memnun... Cumhuriyet Bayramı’ydı kutladığımız. Daha doğrusu kutlamak istediğimiz. Buna bayram denebilir mi? Önemli bir günün yıldönümünü yaşıyoruz. Ama bu görüşte olanlar bir avuç insan. Düşünen, duyan gerçek bir öğretimden geçmiş kişiler. Gerçekte bu insanlar kaç kişi, binlerce mi, on binlerce mi, yüz binlerce mi? Bayram dediğimiz şey bir aldatmaca. Özellikle on bir yıldan bu yana gerçek bir cumhuriyet de değiliz. Öte yandan gerileme büyük bir hızla sürmekte. On bir yıl önce de vardı umutsuzluklar. Bir düşünün iktidara geçmiş partileri, içinde kaç Mustafa Kemal devrimcisi vardı. Şimdi de ara da bul, ancak tarih kitaplarında yaşanıyor. Bizler de göz göre göre bu sahteliğin kurbanı olarak bekliyoruz. Kendimizi aldatmamalıyız. Devrimci bir cumhuriyet yok. Her gün daha geriliğe koşan birtakım insanlar var. Yine eski kafaların içinde cirit attığı bir dönemdeyiz. Ne yapmalı da yönetimin D ünya Çocuk Hakları Günü’nü kutlarken Türkiye çocuk hakları konusunda ne durumda diye bakıldığında, ülkemizde çocuk hakları açısından ciddi açıklıkların bulunduğu görülmektedir. Bir ülkede çocuk hakları konusunu izleyen, değerlendiren, bu konudaki aksaklıkları saptayan ve Çocuk Hakları Sözleşmesi doğrultusunda bu hakların karşılanmasını sağlayan, çocuk politikalarını geliştiren ve uygulayan ülke yönetimini elde tutan erktir. Bu bağlamda, ülkemizde, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından bir “Çocuk Hakları Stratejisi ve Uygulama Planı” oluşturulması kararı alınmış ve çalışmalar 13 Ekim 2010 tarihinde başlatılmıştır. Ancak bu planın gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğine ilişkin kamuoyu ve STK’ler ile herhangi bir veri paylaşımı yapılmamış, bu plan çerçevesinde çocuk hakları açısından ne düzenlemeler getirildiğine ilişkin eylem ve yaptırımlar tanımlanamamıştır. Son 5 yıl içinde, ülkemiz çocuk ve gençlerine yönelik olarak kitle iletişim araçlarınca topluma duyurulan, üzerinde tartışılan konuların çoğu ne yazık ki çocuk haklarının yakından izlenmesi, gerçek bir duyarlılıkla yaşama uyarlanması değil, çocuk haklarının çiğnenmesi, göz ardı edilmesi ve yanlış yorumlanmasına ilişkindir. Yine çocuk ve gençler üzerinde yapılan araştırmalar çocuğun yüksek yararı ilkesi temel alındığında, Çocuk Hakları Sözleşmesi’ndeki hakların yaşama geçirilmesinde pek çok eksiklikler, aksaklıklar bulunduğunu göstermektedir. Çok geniş bir ölçekte ülkemizi örnekleyen bir dağılımla, çocuklar ve ergenler çocuk hakları sözleşmesine ve çağımıza ters düşen yaklaşımlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde çatışmaların ortasında kalan ya da çatışmaların ortasına atılan çocuklar, fiziksel ve duygusal olarak örselenmiş; taş attığı iddiasıyla 1518 yaş arası çocuklar, ağır ceza mahkemelerinde yargılanmak üzere tutuklanmış ve hapishanelerin ezici ortamında kalmışlardır. 4+4+4 sistemi ile birdenbire anaokulu yaşındaki çocukların bilişsel, ruhsal, sosyal açıdan hazır olmaksızın ilkokula alınmaları ve yine mesleki gelecekleri hakkında bütüncül bir karara varabilmelerinin olanaklı ol madığı bir yaşta bu zorunlulukla karşı karşıya bırakılmaları ve de mesleki süreçlerinin erişkinler tarafından biçimlendirilmesi, çocuk ve ergenlerin gelişimlerine uygun eğitim alma haklarını sınırlamak anlamını taşımaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okulların açılışı sırasında çocuklara dini içerik taşıyan ve din adına savaşmayı özendiren kitapların dağıtılmış olması Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 14. maddesi olan “Çocuğun düşünce, din ve vicdan özgürlüğü” maddesi ile uyumlu değildir. İslam ve Demokrasi 1 Birkaç yıl önce bu sütunda başlattığım İslam ve demokrasi tartışması, Başbakan Erdoğan’ın “kızlıerkekli evler” çıkışıyla bugünlerde yeniden alevlendi. HHH İslam ve demokrasi tartışması önce “Hangi İslam” sorusuna yanıt vererek işe başlamak zorundadır: Çünkü siyasetini İslam dini üzerine kurmuş olan çeşitli devletlerin ve örgütlerin yaklaşım ve uygulamaları birbirinden son derece farklıdır. Örneğin, en aşırı uçta, siyasal, radikal, dogmatik İslamın, terörü de bir araç olarak kullanan temsilcisi El Kaide; bir evrensel model midir? Örneğin Suudi Arabistan’daki, Kuveyt’teki, siyasal İslam; bir ailenin, otoriterliği de aşan bu totaliter yönetim biçimi bir evrensel model midir? Örneğin İran’daki siyasal İslam; Şah’ın otoriter rejimine karşı demokratik bir başkaldırı olarak başlayıp, totaliter bir rejim olarak son bulan Humeyni rejimi, evrensel bir model olarak kabul edilebilir mi? Örneğin Gazze; bir direniş hareketi olarak dikkati çeken ve halkın oylarını da alan, katı bir şeriatçı rejim uygulaması yapan Hamas deneyimi, siyasal İslam için evrensel bir örnek midir? Örneğin Malezya; özerk bölgelerde seçim mekanizması ile iktidara gelen yönetimlerin uyguladıkları şeriat rejimleri, siyasal İslam için bir evrensel model olabilir mi? Ya Ortadoğu’daki ve Kuzey Afrika’daki ayaklanmalar ve yeni oluşumlar; Mısır, Irak, Suriye, Libya, Tunus, Yemen? Ve son olarak bütün İslam âlemi içinde tek ve biricik nitelikleriyle, anayasasına göre demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olan Türkiye: Siyasal İslamın temsilcisi kabul edilen AKP iktidarı Türkiye’yi nereye götürmektedir? Daha “İleri bir demokrasiye” mi... Yoksa “İleri demokrasi” adı altında totaliter bir İslami rejime mi? Her nereye doğru giderse gitsin, Türkiye, bugün ve yarın siyasal İslam için evrensel bir model olabilir, oluşturabilir mi… Hele hele ünlü “Ilımlı İslam” modeli bütün Ortadoğu’da çökmüşken? Bu konuda sadece iktidardaki AKP değil, Milli Görüş çizgisindeki bütün partiler, bu arada Kürt kökenli partiler ve örgütlenmeler, tarikatlar, cemaatler (elbette özellikle Gülen Cemaati), İslam adına yazanlar ne diyor? Arkası yarın! ençlere şiddet uygulanıyor Ülkemizde görüşlerini demokratik biçimde çeşitli toplantı ve gösterilerle ifade etmeye çalışan ve kendi seçtikleri konutlarda yaşamlarını ve eğitimlerini sürdürmekte olan gençlere şiddet uygulanmakta, bu gençler etiketlenmekte ve yaşantılarını özgür biçimde sürdürmeleri engellenmektedir. Bu durum, 18 yaşına kadar çocuk sayılan tüm diğer çocuk ve ergenler açısından da risk oluşturmakta, onları nasıl bir gelecek beklediği ile ilgili bir güvensizlik ortamı yaratmakta ve insan haklarını görmezden gelen bu antidemokratik ortam onların gelişimlerini çeşitli boyutlarda olumsuz yönde etkilemektedir. Çocuk işçiliği konusunda varolan politikaları belirleyenler de içinde olmak üzere genel bir duyarsızlık ve bilgisizlik söz konusudur. Dolayısıyla bu alanda açık bir çocuk ezimi bulunmaktadır. Ülkemizde çocuk istismarının boyutları giderek artmaktadır. Özellikle son yıllarda, toplumumuzda cinsiyet ayrımcılığının, dinsel bir vurguyu da öne çıkararak, belirgin bir biçimde artması, ülkemizde kız çocuklarına yönelik ihmal ve istismarın, kız çocuklarını ve genç kızları cinsel bir nesne olarak görmeyi içeren tutumların belirginleşmesine ve sonuç olarak bu durum çok sayıda çocuğun örselenmesine yol açmaktadır. Töre cinayetleri, çocuk gelinler, kızlar üzerine yönelen feodal, çağdışı baskılar hep bu tutumların ve bakış açısının yansımalarıdır. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun 2010 yılında hazırladığı “Ergen Gebeliği” konulu raporda 2549 yaşlarındaki kadınların yüzde 25’inin 18 yaşına kadar, yüzde 5’inin 16 yaşından önce evlendikleri belirtilmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2012 yılında 1518 yaş grubunda toplam 91 bin 114 kız çocuk doğum yapmıştır. Bu çocuklar Çocuk Hakları Sözleşmesi açısından pek çok haklarından yoksun bırakılmış, gelişimleri ketlenmiş çocuklardır. Dünya Çocuk Hakları Günü’nü kutlamak yalnızca sözde kalıp eyleme dönüştürülmediğinde, çocuklar adına hiçbir işlev ve gerçek bir anlam taşımaz. Yukarda aktarılan ve çocuk hakları açısından hiç de sağlıklı bir görünüm içermeyen bu durumun sorumlusu, bu koşulları değiştiremeyen, düzeltemeyen erişkinlerdir. Bizler hepimiz, çocuklar ve gençler adına daha çağdaş, daha aydınlık, daha eşitlikçi, ve çocuk hakları sözleşmesinde belirtilen tüm haklara sahip oldukları bir ülkeyi onlara sunmakla sorumluyuz. Bu sorumluluk aynı zamanda bir ülke sorumluluğudur. G Tutuklu çocuklar YENİ NEO. ALIŞVERİŞTE HESABINI BİLENLERİN BANKA KARTI. 31 Aralık’a kadar Akbank üye işyerlerinde 50 TL ve üzeri alışveriş yapın, %5 indirim hesabınıza yatsın. İşte bu da Neo farkı. Kampanyaya kayıt için NEO yaz 4566 ’ya gönder Kampanya 1 Kasım31 Aralık 2013 tarihleri arasında geçerlidir. Kampanyadan kayıt işleminden sonra faydalanılır. Mevcut Neo sahipleri bu kampanyadan faydalanabilir. Bir müşteri bir işlemde en fazla 5 TL, tüm kartlarıyla toplamda 40 TL indirim kazanabilir. İndirim tutarı 2 işgününde işlemin yapıldığı açık vadesiz mevduat hesabına iade edilecektir. Kazanılan indirim tutarı Akbank Direkt ve ATM’de hesap hareketlerinden görüntülenebilir. İndirim kazanımı gerçekleşen işlem iptal veya iade edilirse verilen indirim tutarı geri alınacaktır. Aynı gün aynı üye işyerinde yapılan işlemlerin ilki ödüllendirilir. Chippara kullanımları, Neo Business, iade ve nakit çekim işlemleri kampanyaya dahil değildir. SMS tutarı KDV ve ÖİV dahil Turkcell için 0,65 TL, Avea için 0,50 TL, Vodafone için 0,40 TL’dir. Kampanyadan SMS gönderen ilk 50.000 müşteri yararlanır. Akbank üye işyerinde, Akbank POS’u ile işlem yapılmaması Akbank T.A.Ş.’nin sorumluluğunda değildir. Akbank T.A.Ş. kampanyayı durdurma ve değiştirme hakkını saklı tutar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle