17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 KASIM 2013 PERŞEMBE [email protected] 16 KÜLTÜR Bakanlık ‘Gezi’ diyemedi! Kültür ve Turizm Bakanlığı, neden destek verilmediğini tiyatrolara gönderdiği yazı ile açıkladı Kurtuluş Savaşı’na bir bakış ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK SELDA GÜNEYSU Nâzım Hikmet’in ‘Yolcu’ oyunu Yıldırım Fikret Urağ’ın imzasıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda İşgal altındaki bir ülkede, olup bitenlerden habersiz kalmayı başarmış ve kişisel ihtiraslarına gömülmüş insanların öyküsünü anlatıyor “Yolcu”. Nâzım Hikmet’in oyunu “Yolcu” Yıldırım Fikret Urağ’ın imzasıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda sahneleniyor. Yönetmen “Yeniden uyanışın arifesinde olduğumuz şu günlerde tam zamanı dedim ve böylece çıktık yola” diyor “Yolcu” için... Oyun, 1921 yılında, Kurtuluş Savaşı’nın yoğun biçimde sürdüğü günlerde, Anadolu’nun ücra bir köşesindeki tren istasyonunda geçiyor. İstasyonda yaşananların anlatıldığı oyunda bireylerin ülkede olan bitene karşı duyarsız ve ilgisiz kalışları işleniyor. “Yolcu” Urağ’ın, ikinci Nâzım Hikmet serüveni olmuş. Daha önce “Kuvayi Milliye Destanı”nı sahneleyen yönetmen, Nâzım Hikmet’in şiirlerini taşıdıkları görsel güç anlamında Shakespeare’in metinlerine benzettiğini söylüyor. Urağ, “Olağanüstü yalınlıktaki şiirleri okurken sizin yönetmen olarak hayal gücünüzü zorlanmanı BEHZAT Ç’NİN SENARİSTİ ERCAN ‘Gerçek kurmacadan üstün’ CEYLAN ÖZÇELİK Emrah Serbes’in yirmi beş yaşındayken yazdığı Ankara polisiyesi “Behzat Ç.: Her Temas İz Bırakır”, 2010’da televizyona uyarlandı. Serbes, serinin kalemini, kadim dostu Ercan Mehmet Erdem’e teslim etti. Kafa kafaya verip birlikte yazdıkları bölümler de oldu. Kısa zamanda fenomene dönüşen Behzat Ç, üç sezon memleket gündeminin peşini bırakmadı. Ne demek istiyorsa evirip çevirmeden söyledi. Bu toprakların son on yıldır görüp görebileceği en isyankâr televizyon serisiydi. Behzat Ç.’ye 18 Mayıs akşamında ağır duygularla veda edildi. Bu ayrılık, Behzat Ç.’nin yine Serdar Akar’ın yönettiği ikinci sinema filmi için büyük bir beklentiyi de beraberinde getirdi. Bir nevi Gezi Direnişi kehâneti olan “Ankara Yanıyor” hepimizi hislendirdi. Ancak filmin senaryosu, ticari kaygılarla kısaltılınca, insan öyküleri bize etraflıca geçemedi. Umarız, DVD vakti gelip çatınca uzun versiyon izleyebiliriz. Şimdi, filmin yazarı Ercan Mehmet Erdem’le sohbetteyiz. Kafanızda bir ağaç resmi canlandı ve her şey öyle mi başladı yoksa önce isyan eden halkın sokağa dökülme ANKARA Kültür ve eylemlerine değinmezken, Turizm Bakanlığı Güzel tiyatrolar için “Düzenli Sanatlar Genel Müdürlüğü, bu yıl “Gezi eylemleperde açmıyor, Türk iz halkımıza rine destek verdiği ve katiyatrosunun geleneğini güveniyoruz’ tıldığı” gerekçesiyle bayaşatmıyor, Türk oyun kanlıktan yardım alamaAST yönetiminden geyan Ankara Sanat Tiyatroyazarlarına öncelik nel müdürlüğün yazısıyla ilsu (AST) ve Ankara Halk vermiyor ve yurtiçi turneler gili olarak Cumhuriyet’e Tiyatrosu’na resmi bir yazı yapılan yazılı açıklamada, düzenleyerek Anadolu’ya göndererek, “bakanlıktan “Kurul üyelerini bu karasanat götürmüyor” yardım alamama” gerekra attıkları imza ile tariçelerini açıkladı. he not düştükleri için kutgerekçeleri sunuldu. Genel müdürlük, yazısınlamak gerekir. 50 yılını geda “Gezi” eylemlerine deride bırakmış ve 50 yılğinmezken, tiyatrolar için “düzenli perde dır devrimci ve muhalif tiyatro anlayışınaçmıyor, Türk tiyatrosunun geleneğini dan ödün vermeden yoluna devam eden ber, hem de umut getiriyor. Oyun Nâzım u Oyun, Nâzım Hikmet’in o yıllarda yaşatmıyor, Türk oyun yazarlarına önce AST’ı bu çizgisinden hiçbir iktidar alıkoHikmet’in o yıllarda yakından gözlediği lik vermiyor ve yurtiçi turneler düzenleyamamıştır. Herkes emin olsun ki bunyakından gözlediği insan ilişkileri ve insan ilişkileri ve toplumsal ortam adına, yerek Anadolu’ya sanat götürmüyor” ge dan sonraki iktidarlar da bunu başarahem Kurtuluş Savaşı’na bir bakış sunu toplumsal ortam adına, hem Kurtuluş rekçeleri sunuldu. mayacaktır. Yapılan bu haksız, tutarsız yor hem de her dönemde yaşanan umurSavaşı’na bir bakış sunuyor hem de her AST, Ankara Halk Tiyatrosu yönetimine ve en hafif deyimiyle faşizan uygulmayı samazlıkla buluşan insan yaklaşımının Genel Müdür Yardımcısı Nihat Değirmen kendimize kalkan yapıp bundan yarardönemde yaşanan umursamazlıkla buluşan eleştirisini yapıyor. Metnin özüne, söyci imzasıyla gönderilen yazıda, “Bakanlık lanma gibi bir hafifliğe kapılmayacağımılemine sadık kalmış Urağ; “Metnin diinsan yaklaşımının eleştirisini yapıyor. ça Yerel Yönetimlerin, Derneklerin, Vazı da herkesin bilmesini istiyoruz” denilli olarak özen gösterdiğim şey sahne kıfların ve Özel Tiyatroların Projeleri di. Ankara Halk Tiyatrosu yönetimi de “Biza pek de gerek kalmaz sanki. Pek çok üzerindeki hiçbir ögenin ‘mış gibi’ göne Yapılacak Yardımlara İlişkin Yönet zim gibi tiyatrolar devlet yardımlarıyla rünmemesiydi. Teknik olarak oyuncu sahne kendiliğinden gözünüzde canlamelik kapsamında 20132014 sanat sezo kurulmamıştır. Biz bu noktaya da devlet dan başlayarak tüm unsurların işini nıverir. Deyim yerindeyse tıpkı Shanu için başvuru yaptığınız projeniz, adı yardımıyla gelmedik. Biz yaşamın içinkespeare gibi çok sinematografik gelir zorlaştıran bir faktör oldu bu” diyor. geçen yönetmelik gereği oluşturulan Deden, halka dair, onların sorunlarına dair Bundan, yaklaşık 36 yıl önce bana Nâzım şiirleri. Bir oyun yazarı ğerlendirme Komisyonu’nca değerlendi oyunlar sahneledikçe halkımız zaten bizi “Yolcu”yu yöneten, “Atlı” karakteriolarak ise Nâzım’ın yönetmene geniş rilmiştir. Değerlendirme Komisyonu, il destekleyecektir. Biz halkımıza güveniyoni oynayan ve dekorunu hazırlayan Sa anlatım olanaklarıyla birlikte, çözüm gili yönetmeliğin 9. maddesinde belirtiruz” açıklamasında bulundu. bekleyen çetrefilli sorunlar da sundu vaş Dinçel, Barış Dinçel’in babası... len değerlendirme ölçütleri ile olanaklaOyunda, yağan karın ve finalde çıkan ğunu düşünüyorum. Bu nedenle, sahrını da göz önünde bulundurarak, ne provalarına geçmeden önce ‘Yolcu’ çatışma sahnesinin gerçek gibi görünyaptığı değerlendirmeler sonucunmesi oyunun dekorunu hazırlayan Bametni üzerinde hummalı bir çalışma ÖZEL da projenize yardım yapılmamasırış Dinçel’ in başarısı... “ Bize bu dün yaptığımızı söylemeliyim” diyor. na karar verilmiştir” denildi. Yazıyayı kuran Barış Dinçel’in ve o dünHava soğuk, kar yağıyor, elektirik giTİYATROLARA da geçen 9. maddeye göre söz konudip geliyor ve trenler istasyonda durma yayı ışığı ve gölgesiyle görünür kılan DESTEK KURULU su tiyatroların “projeleri kültür saMustafa Türkoğlu’nun isimlerinin altıdan geçiyor. İstasyonda yaşayanlar dış nat ve turizm değerlerini yaşatı ÜYESİ PROF. DR. dünyadan habersiz. Oyunda istasyon şe nı çizmeliyim” diyor Urağ. cı, yayıcı, tanıtıcı, destekleyici olIşık tasarımını Özcan Çelik, efekt fi, karısı ve makascı karakterlerinin yalSEMİH ÇELENK: ma niteliğine ve yeterliliğine sauygulamasını Hanefi Topraktepe’ye nızlıklarını ve iletişimsizliklerini görühip değil”. Ayrıca bu tiyatrolar, “se ait oyunda, Bahtiyar Engin, Gün Koyoruz. Atlı asker karakterinin istasyona zon içinde yeterli sayıda perde açÖzel Tiyatrolara Destek Kurulu üyesi Prof. Dr. per, Mehmet Avdan, Aslıhan Kangelmesiyle olaylar değişiyor. mıyor, Türk tiyatrosunun geleneğiSemih Çelenk de yaptığı yazılı açıklamada, kendidemir rol alıyor. “Atlı” onlara hem dış dünyadan hasinin gerek tiyatro camiasınca haksız yere itham edildiğine vurgu yaparak, söz konusu kurulda en MEHMET ERDEM bariz muhalefetin kendisi tarafından yapıldığını dile getirdi. Çelenk, “Komisyonun resmi/memur üyelerince açıkça belirtilmese de benim dolaylı bir cezalandırma olarak gördüğüm/hissettiğim ve ölçütlerinin de nesnel olmadığına inandığım bu ‘yararlandırmama’ya karşı olduğumu ilgili komisyonun toplantısı sırasında, hem sözlü olarak ayrıntılı bir biçimde hem de kullandığım Filmde kullanılacak TOMA’lar önkarşı oyla ortaya koydum” dedi. Çelenk, açıklaceden ayarlanmıştı ancak direnişle birmasında, özetle şu ifadelere yer verdi: likte TOMA’ları alamadık. Filmde TO“Komisyon toplantısı sırasında da altını çiMA sahnelerinin olmasını mı istemedizerek belirttiğim kanaatim; dağıtılan ödeneğin ler yoksa direnişi bastıramadıklarından ‘ kamu ödeneği’ olduğu, her inanıştan ve her göihtiyaç mı hasıl oldu emin değilim. Bir rüşten yurttaşın vergilerinden oluştuğu ve bu de sanat grubumuz çekimlere başlamaülkede tiyatro yapmak isteyen ve yönetmelikdan önce Ankara’yı dolaşıp gaz maskesi te ‘yazılı ölçütler’i yerine getiren her inanış ve aradılar bir süre. Olaylar başlayınca piher görüşteki tiyatro topluluğunun bu ödenekyasada ne kadar maske varsa tükendiğiten yararlanması gerektiğidir.” Çelenk, asıl heu Behzat Ç. dizisinin ve ni öğrendik. sap sorulması gerekenin siyasi karar mekanizmaSenaryo, uzunluğundan dolayı kur“Ankara Yanıyor” filminin sı olduğunu vurguladı. Çelenk, “Bu komisyondan gu mağduru olmuş. Çıkarılan sahnesenaryosunu yazan Erdem, istifa etmemi isteyen, bekleyen, öneren mesleklerin hangisinden vazgeçmek en zo taşlarıma anımsatmak isterim ki, ‘Değerlendirsenaryoyu bitirdiğinde “bu ruydu? si mi vardı? İlk fitür olaylar olmaz, fazla me Komisyonu üyeliği 1 (bir) gün sürmektedir. ülkede bu tür olaylar olmaz, abarttım” diye düşündüSenaryonun birinci versiyonu yüz kir neydi? Sürekliliği yoktur. Bundan ötürü de şu an üyefazla abarttım” diye düşünmüş. ğümü hatırlıyorum. Elbet elli sayfaydı. Çok uzun bulundu doğal Filmin senaryosusi olmadığım, hatta kendisi de var olmayan bir olarak. Çünkü tutturmamız gereken bir nu yazmadan önce Ancak Gezi Direnişi sırasında te mücadele farklı boyutkomisyondan ne benim ne de başka bir üyenin kafamda “Potemkin ‘istifa’ etmesi mümkündür” dedi. gerçeğin kurmacadan üstün larda her yerde her zaman süre vardı. Bu sebeple çekim başlamadan önce çıkardığım yerler oldu. AnZırhlısı” adlı filmyaşanıyor. Ancak örgütsüz olduğunu fark etmiş. cak kaba montaj bittiğinde de hâlâ birde yer alan, kurtlu et ve farklı kesimlerden oluçok sahnenin çıkarılması gerekiyorsahnesi vardı. Birkaç şan bir kitle bu denli sokadu. Yaklaşık kırk dakika da montajadamın başlattığı yemek protestosunun ğa dökülmemişti. Gezi Direnişi sırasında atılmak zorunda kaldı. Behzat Ç. ve kitlesel bir eyleme dönüşmesi başka bir da gerçeğin kurmacadan, yeri geldiğinekibinin yaklaşık beş sayfa boyunca formda kafamda oluşmaya başlamıştı. de, üstün olduğunu fark ettim. Günler Senaryoyu bitirdikten sonra, geçtikçe ortaya çıkan paralellikler sade Akbaba’nın evinde muhabbet ettiği bir Taksim’e çıkıp Gezi Direnişi ile yüz ce beni değil, tüm ekibi şaşkına çevirdi. sahne vardı. Onun olmasını isterdim. Tabii Serdar Akar bunu mükemmel yüze geldiğiniz ve gazları soluduğuDirenişin öncesinde çekim izinleri bağladığı için kimse o sahnenin yoklunuz ilk an ne hissettiniz? alınan TOMA gibi araçlarla ilgili, diğunu hissetmiyor. DVD’de göreceğiBenim için garip bir durumdu. Çünkü renişe denk gelen çekimler sırasında mizi tahmin ediyorum. senaryoyu bitirdiğimde “Bu ülkede bu sorun yaşadınız mı? u Resmi yazıda, “Gezi” ni yaşatmıyor, Türk oyun yazarlarına öncelik vermiyor ve yurtiçi turneler düzenleyerek Anadolu’ya sanat götürmüyor”. ‘B ‘En önce ben karşı çıktım’ ‘Rosa Luxemburg’a ihtiyacımız var’ ASLI ULUŞAHİN ULUSLARARASI KONFERANS 2223 KASIM’DA SANTRALİSTANBUL’DA Felsefe ve Sosyal Araştırmalar Topluluğu Derneği (FesatoDer) iki günlük Uluslararası Rosa Luxemburg Konferansı düzenliyor. Santralistanbul’da yarın ve ertesi gün boyunca sürecek konferansa, Türkiye’den ve dünyadan Luxemburg ile ilgili araştırmalar yapmış, kitaplar yayımlamış uzmanlar katılacak. Derneğin başkanı, FelsefeLogos dergisinin de genel yayın yönetmeni olan, aynı zamanda Kocaeli Üniversitesi Felsebe Bölümü Başkanı Sinan Özbek, neden şimdi böyle bir organizasyon yaptıklarını şu sözlerle anlatıyor: “Luxemburg, ismiyle de ğilse de görüşleri açısından ülkemizde az tanınan bir düşünür. Oysa tam da bugünlerde, onun görüşlerine ihtiyacımız var. Luxemburg’un görüşlerinin, siyaset felsefesi açısından, yaşadığımız somut sorunları açıklamada, karşımıza çıkan soruları cevaplamakta kullanması gerektiğini düşünüyoruz. Onun dünya ile ilgili görüşlerini tartışmanının bugünü anlamdırmada bize yardımcı olacağına inanıyoruz.” İlk gün gerçekleştirilecek 3 oturumda, “Luxemburg ve Sınıf Mücadelesinden Kadın Mücalesine Bakmak” (Hülya Osmanağaoğlu Sosyalist Feminist Kolektif), “Mekânsal Belirlenimin Diyalektiği: Rosa Luxemburg’un Kapitalin Birikimini Yeniden Düşünmek” (Peter Hudis Oakton Community College and Loyola University), “Politik Kitle Eylemliliğinden Gezi Parkı’na” (Peter D. Thomas Brunel University London) gibi konu başlıklarında tartışmalar yürütülecek. İkinci gün gerçekleşecek 4. oturumda tartışacak konu başlıklarından bazıları ise şöyle: “Rosa Luxemburg’un Özgürlük Anlayışı” (Sevgi Doğan Scuola Normale Superiore di Pisa), “Günümüzde Rosa Luxemburg: Kapital Birikimi Dikkate Alarak Reform ve Devrim Hareketleri” (Paul LeBlanc La Roche College) ve “Rosa Luxemburg ve Fransız Sosyalizmi” (JeanNuma Ducange Université de Rouen). 1350 numaralar arası fatura defterimi ve kaşemi kaybettim. Hükümsüzdür. Nuri ERTUNÇ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle