19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 EKİM 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Yargıtay 9. Ceza Dairesi 361 sanıklı davada temyiz incelemesini açıklayacak 9 şartlarını ve jeopolitik dinamiklerini göz önünde bulundurmak gerekir. Lozan’ı değerlendirirken kalıcı barışı temin ve tesis etmenin çoğu kez savaş yapmaktan daha zor olduğunu hatırdan çıkarmamalıyız” sözleriydi. Balyoz’da karar günü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek ile Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Halil İbrahim Fırtına ve Çetin Doğan’ın da aralarında bulunduğu 361 sanıklı “Balyoz Planı” davasının temyiz incelemesini yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyeti, kararını bugün açıklayacak. Yargıtay tarihinin en uzun duruşmasında, 9. Ceza Dairesi, 1 ay süren 17 oturumda, 96 sanık avukatının savunmasını dinlemişti. Savunmalar ağırlıklı olarak “dijital verilerin sahteliği iddiası ve delil kabul edilemeyeceği” üzerinde yoğunlaşmış ayrıca verilerde zaman çelişkileri olduğuna işaret edilirken, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tebliğnamesinde bunlara yeterince açıklık getirmediği vurgulanmıştı. Yargıtay Başkanlığı’nca, konferans salonunda yapılacak bugünkü karar duruşmasına katılacaklar için yaka kartları hazırlandı. Yargıtay girişinde kimlik karşılığı alınacak kartlar, salon girişinde barkod sistemiyle okutulacak. Salona girişte, sanık avukatları ve basın mensuplarının ardından sanıkların ailelerine öncelik verilecek. Yargıtay Genel Sekreterliği, Emniyet’e yazı yazarak duruşmanın yapılacağı gün için ek güvenlik tedbiri istedi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 17 Haziran’da davayla ilgili tebliğnameyi tamamlayarak Yargıtay 9. Ceza Dairesi’ne göndermişti. Tebliğnamede, Balyoz Planı davasında, Fırtına, Örnek, Doğan, Orgeneral Bilgin Balanlı, MHP Milletvekili emekli Korgeneral Engin Alan, emekli Orgeneral Ergin Saygun ve eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Şükrü Sarıışık’ın da aralarında olduğu 256 sanık hakkındaki mahkumiyet kararının onanması istenmişti. Tebliğnamede, sanıklardan 67’si hakkındaki mahkumiyet kararının bozulması, 2 sanık hakkındaki mahkumiyet kararının düzeltilerek onanması, 35 sanık hakkında verilen beraat kararının onanması ve 1 sanık hakkındaki beraat kararının bozulması talep edilmişti. Gül ‘Lozan’ Konferansı’nda Neden Yoktu? Bu yıl Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini atan Lozan Antlaşması’nın 90. yıldönümü... İnönü Vakfı, bu nedenle yurt çapında birçok etkinliğe imza atıyor. Bunlardan en önemlisi dün Ankara’da, Sabancı Üniversitesi ile birlikte düzenledikleri “90 Yılın Ardından Lozan” başlıklı uluslararası bir sempozyumdu. Türkiye yakın tarihi üzerine çalışmalar yapan Türk ve yabancı bilim insanlarını buluşturan bu önemli toplantının açılışını Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Lozan’da Türk heyetine başkanlık eden İsmet İnönü’nün kızı Özden Toker birlikte yapacaktı. Gül daha şubat ayında desteğini ve katılım sözünü vermişti. Ancak toplantıya 24 saat kala gelmekten vazgeçti. Resmi gerekçe olarak ‘programının yoğunluğu’ açıklansa da Toker’in, “Bize desteğini esirgemedi. Aramızda olmasını isterdik” sözlerinden bir ‘gariplik’ olduğu hissediliyordu. Türkiye’de bu sözlerin adresi kim olabilirdi acaba? İnönü: Asli mimar Zamanaşımına 1 gün kala dava Balyoz sanıklarının yakınları: Dileğimiz bugün babamızla eve dönmek Lozan’ın yıldönümlerinde Erdoğan’ın adını bile anmadığı İnönü için ise Gül mesajında şu ifadelere yer verdi: “Lozan Antlaşması millet olarak kendi kaderimizi tayin, bağımsızlık ve egemenlik haklarımızı teslim ve tescil eden bir belgedir. Bu vesile ile Lozan Barış Antlaşması’nın asli mimarları olan Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, heyet başkanı İsmet İnönü’yü ve aziz şehitlerimizi bir kez daha saygıyla anıyorum.” Atatürk’ten daha yenilikçisi yok Konferansın İnönü Vakfı ile birlikte ev sahipliğini yapan Sabancı Üniversitesi Rektörü Nihat Berker yaptığı konuşmada, Atatürk ve İnönü için, “Onlardan daha önemli bir girişimcil ve yenilikçil göremiyorum. Tüm hayatımızın şablonu onların yaptıklarında gizli” dedi. Prof. İlhan Tekeli (ODTÜ) Birinci Dünya Savaşı’nı kaybedenleri cezalandırmak için yapılan Sevr Antlaşması’nı ilk yıkan ülkenin Kurtuluş Savaşı sayesinde Türkiye olduğunu, bunun resmi belgesinin de Lozan olduğunu vurguladı. Tekeli, “Bize hep Türkler savaşları kazanır ama barış yapamazlar diye öğretildi. Lozan bu önyargıyı kıran bir başarı öyküsüdür” diye konuştu. DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Diyarbakır’ın Kulp ilçesi Alaca köyünde 11 köylünün 1993’te gözaltında öldürülmesine ilişkin dosya zamanaşımınına 1 gün kala Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’nın talebiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca dönemin Bolu Dağ Komando Tugayı Komutanı Yavuz Ertürk’ün ifadesinin alınmasıyla yeniden açıldı. İHD Diyarbakır Şubesi dosyanın, Kulp’ta 4 kişinin kaybedilmesi ve Bingöl’de bir başka kayıp vakasına ilişkin dosyalarla birleştirildiği bildirildi. ‘Adil hâkimler de var dedirtsinler’ HAZAL OCAK Davetli listesinden rahatsız Gül’ün gönderdiği yazılı mesaj da çok önemli vurgular içeriyordu ama herkesi meşgul eden ‘Neden gelmedi’ sorusuydu. Kimi hemen her gün İnönü’yü kötüleyen Başbakan Erdoğan ile zıt düşmeme kaygısında olabileceğini ileri sürdü. Kimi ‘güvenlik endişesine’ bağladı. Ancak hem İnönü ailesi hem de Köşk’e yakın kaynakların tahmini galiba akla en yatkın olanı. Buna göre; Çankaya Köşkü, İnönü Vakfı’ndan sempozyumu izlemeye davetli olanların listesini (protokol listesi) istedi. Liste gönderildikten bir süre sonra ise Gül’ün katılmayacağı haberi geldi. Anlaşılıyor ki Gül’ün toplantıda bulunma olasılığı yüksek olan ‘protokol’e ilişkin kaygıları ön plana çıktı ve Cumhurbaşkanı’nı Lozan ile ilgili sürpriz çıkışını son anda iptal etti. ‘A Takımı’nda 43 beraat SAMSUN (Cumhuriyet) Samsun’da 18 Nisan 2007’de Cumhuriyet Savcılığı’nın emriyle “yolsuzluk, rüşvet, zimmet ve irtikap” suçlamasıyla yapılan ‘A takımı’ operasyonunda Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, o dönemin başkanvekili Adnan Bahadır, genel sekreter Kenan Şara, genel sekreter yardımcısı Sefer Arlı ve müteahhit Hasan Uçak’ın da aralarında bulunduğu 43 kişi gözaltına alınmış, 4 kişi tutuklanmıştı. 6.5 yıl süren yargılamanın ardından Yılmaz’ın da bulunduğu 43 kişi beraat etti. Mahkeme, davaya konu olan 113 ihalenin de usulüne uygun yapıldığına hükmetti. Balyoz davası sanıklarının yakınları, Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyetinden İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen kararın bozulmasını beklediklerini belirtti. Aileler, “Umudumuz, inancımız, arzumuz bu kararların bozulması yönünde. Adalete olan güvenin tekrar kazanılmasını istiyoruz” dedi. Aralarında emekli ve muvazzaf subayların bulunduğu 365 kişinin yargılandığı davada, 21 Eylül 2012 tarihinde karar çıkmış; 330 sanık 15 ile 20 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılmıştı. Yargıtay’daki temyiz süreci de tamamlanan davada Yargıtay bugün nihai kararı açıklayacak. Ahmet Yavuz’un eşi Lütfiye Yavuz da şöyle konuştu: “Beklentilerimiz kararın bozulması tabii ki. Deliller tartışılmadı. Eksik ve adil olmayan bir karar çıktı. Hukuka ve adalete güven kalmadı. Yargıtay’dan bu kararların bozulup adalete olan güvenin tekrardan kazanılmasını istiyoruz.” Neden Sevr unutulmuyor Prof. Şükrü Hanioğlu (Princeton Üniversitesi, ABD) ile Prof. Erich Zürcher ’in (Leiedn Üniversite si, Hollanda) sunuşları sırasında, Birinci Dünya Savaşı sonrasında Anadolu’nun neredeyse her karışının nasıl bir emperyalist paylaşım planı ile karşı karşıya kaldığını tarihi belgeler ışığında bir kez daha görme fırsatı bulduk. Zürcher; Lozan’da kazanılan büyük başarıya rağmen, Türk toplumunda bugün hâlâ ‘Sevr endişesi’nin mevcut olduğuna vurgu yaparken bunu, “Sevr Antlaşması’nın sömürgeci karakteri”ne bağladı. Verdiği örnek çarpıcıydı. Kurtuluş Savaşı ve Lozan Antlaşması olmamış olsa, Sevr sonrası Türkiye’de Boğazlar üzerinde sadece yüzde 6.3’lük bir söz hakkımız olabilecekti! ‘Vicdanları varsa.. Vardiye Bizde Platformu her hafta ‘Sessiz Çığlık’ eylemleriyle Balyoz davasındaki hukuksuzluğu protesto ediyor. anıklar lehine karar bekliyorum’ Balyoz davasından 20 yıl hapis cezasına çarptırılan eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın eşi Nilgül Doğan, dün Sincan Cezaevi’nde eşini ziyaretinin ardından sorularımızı yanıtladı. Doğan, “Yargı ‘S ANTALYA(Cumhuriyet) Manavgat ilçesindeki Ahmetler Kanyonu’na yapılması planlan HES projesinin iptali için köylüler protesto eylemi düzenledi. Firma güvenlik görevlileri ile köylüler arasında çıkan olaylarda 4 kişi yaralandı. Firma görevlilerinin havaya ateş açtığı iddia edildi. Olaylar sırasında bölgeye gelen takviye jandarma ekipleri, köylüleri kanyondan uzaklaştırdı. HES protestosu: 4 kişi yaralı tay mahkemelerinden özel yetkili mahkemelerden daha değişik bir tavır bekliyoruz. Yargıtay hâkimleri bize ‘Türkiye’de adil hâkimler de var’ dedirtsinler istiyoruz” dedi. Nilgül Doğan, “28 Şubat davalarını izleyince Balyoz ve Ergenekon davalarında mahkeme heyetinin sanıklara ve izleyicilere tavrının ne kadar incitici ve adil olmadığını anladım” diye konuştu. Doğan, “Ben kendi adıma Yargıtay’dan sanıklar lehine bir karar çıkacağını umuyorum. Ama çıkmaz ise ‘Durmak yok mücadeleye devam’ diyorum” değerlendirmesinde bulundu. Balyoz davasında 18 yıl ceza alan emekli Tümamiral Deniz Kutluk’un eşi İrem Kutluk, “Beklentimiz kararın bozulması yönünde ama ne kadar ümitliyiz onu bilemiyorum. Bunun bir siyasi dava olduğunun bilincindeyiz. Her türlü karara hazırız. Usulsüzlükler çok net. Gençlerin adalete olan güveninin sarsıldığını gözlemliyorum. Kendilerini bu yüzden güvensiz hissediyorlar. Burada doğru bir karar verilirse bu inanç tazelenir diye düşünüyorum” dedi. 18 yıl cezaya çarptırılan 16 yıl ceza alan Tümgeneral Ayhan Gümüş’ün kızı Pelin Gümüş Bulut ise “Adalet ve hukukun mumla arandığı böyle siyasi bir davada olumlu bir gelişme beklemek mümkün değil tabii ki. Eğer içlerinde birazcık vicdan kırıntısı kalmışsa suçsuz yere yatan askerler için tahliye kararı vererek bu zamana kadar alınan kararların yanlış olduğunu anlarlar. Unutmasınlar ki geç gelen adalet adalet değildir” diye konuştu. Pelin Gümüş’ün ikiz kardeşi Selin Gümüş de, “Adalet bir gün tecelli edecekse o da yarın olmalı. Dileğimiz bugün babamızı alıp eve dönmek” dedi. Lozan’a ideolojik bakanlar kim? Gül’ün gönderdiği mesaja gelince; Lozan’ın önemi ve İnönü’ye ilişkin övgü dolu bir metin okundu salondakilere. En dikkat çeken cümlesi, “Lozan’ı doğru anlamak için siyasi ve ideolojik değer yargılarından uzak bir bakış açısı gerektiğine inanıyorum. Bunun için tarihin seyrini, dönemin ZAMANININ EN İYİ DİPLOMATI Sempozyumda Prof. Ali Engin Oba (Çağ Üniversitesi) ve Prof. Heath Lowry (Princeton Üniversitesi) tebliğlerinde iki Amerikalının Lozan sürecindeki İnönü’ye ilişkin gözlemlerini anlattı. ABD’nin ilk Türkiye Büyükelçisi ve Lozan’daki temsilcisi Joseph Grew’un gözünden İnönü şöyle tarif edilmiş: “İnönü tam bir savaşçı. Napolyon gibi mücadele veren, zamanının en iyi diplomatı. İngiliz heyetinin başkanı Lord Curzon onun eğilmeyen tutumu ve bağımsızlık ısrarından bıktı. Türk heyeti ise hep dürüst ve profesyonelce hareket etti.” Lozan’ı izleyen Amerikalı gazeteci Clarence Kirchman Streit’in Lozan sürecinde İnönü ile yaptığı röportajdan bazı satırları ise Prof. Lowry aktardı: “Misakı Milli içine işlemiş. Ne diplomasi ne de siyaset eğitimi aldı. Tüm hayatını orduda geçirmesine rağmen militarist değil. Sonuca barışçıl yollardan ulaşmayı tercih ediyor. Ancak muhatapları blöf de yapsa, tatlı dil de kullansa bu adama karşı işlemiyor.” PKK CİZRE’DE YOL KESTİ, KİMLİK KONTROLÜ YAPTI Terör örgütü PKK’nin asayiş birimleri önceki gece Şırnak’ın Cizre ilçesinde Dörtyol Kavşağı, Nusaybin Caddesi, Otogar Yolu’nu keserek araçlarda kimlik kontrolü yaptı. Lastik yakarak barikat kuran göstericiler, kendilerine müdahale eden güvenlik güçlerine de, ses bombalı, havai fişek ve molotofkokteyli attı. Polisin, tazyikli su ve gaz bombalarıyla müdahale etmesi sonucu ortalık savaş alanına döndü. Polisin zırhlı araçları da alevler arasında kaldı. Çatışmalar devam ederken, çok sayıda silah sesi geldi. BDP’li Cizre Belediyesi’ne bağlı itfaiye araçları da güvenlik güçlerinin zırhlı araçlarına su taşıyarak destek verdi. Çatışmalar, gece yarısına kadar devam etti. İNÖNÜ VE DİN Prof. Lowry’nin, Amerikalı gazeteci Streit’in anılarından aktardığı bir başka bölüm ise hükümet sözcülerinin İnönü’ye yönelik suçlamalarının haksızlığını ortaya koyması bakımından son derece önem taşıyor. Atatürk’ün bir mülakatında “Din konusunda pek bilgim yoktur. Burada siyasetle dini meseleleri karıştırmayı düşünmüyoruz. Yardımımıza dini hissiyatı çağırmadan sadece emrimizdeki maddi birliklerle savaşıyoruz” şeklindeki demecini anımsatan Amerikalı gazeteciye İnönü şu karşılığı vermiş: “Mustafa Kemal Paşa dine karşı kayıtsız bir tavra sahip olarak sunulmamalıdır. Hiçbir zaman da kayıtsız olmamıştır. Başlangıçtan itibaren milliyetçilerin hedeflerinden biri din olmuştur... Mücadelelerinde dünyanın her yerindeki Müslümanlardan yardım almışlardır.” Kaçakçılıkta 11 tutuklama PKK müzesi inşaatı durdu ‘tutsak’ tartışması İstanbul Haber Servisi Çoğu BDP’li 94’ü tutuklu 205 sanıklı İstanbul 1. KCK davasında mahkeme heyeti başkanı, tutuklulardan “tutsak” diye söz eden avukata müdahale ederek “Tutsak savaşta olur” dedi. Davaya bakan 15. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklulardan “tutsak” ve “rehin” diye söz eden avukatlar hakkında daha önce suç duyurularında bulunmuştu. Duruşmada söz alan avukat İzzet Kılıç, “Tutsak arkadaşlarımız adına perşembe günü sadece 1 avukat konuşacak” dedi. Başkan Ali Alçık, “Tutuklu bunlar. Burası savaş alanı değil” diye çıkış yaptı. Eski BDP Sarıyer İlçe Başkanı Necmettin Sanamali de “Partimin binasında toplantıya katılmam nasıl suç sayılıyor?” diye sordu. Sanık Şehnaz Akdoğan, BDP İstanbul İl Merkezi’ndeki toplantılarda “Andımız uygulamasının kaldırılması gerektiği”nin konuşulduğunu ve bunun iddianamede suç olarak yer aldığını anlatarak şöyle devam etti: “Şimdi hükümetle ilgili siz, yasadışı bir örgüt olması hakkında dava mı açacaksınız? İddianameye suç olarak giren düşünceler yasalaşıyor. İddianamenin gerçekliği kalmamıştır.” KCK davasında Genç gazeteciden Haber Merkezi 18 Ocakâta düzenlenen Türkiye genelinde DHKPC’ye yönelik operasyonda gözaltına alınan ve tutuklanan gazeteci Sami Menteş yarın ilk kez hâkim karşısına çıkacak. 9 ay sonra yapılacak ilk duruşma öncesi tutuklu bulunduğu Kandıra 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nden gazetemize gönderdiği mektupla meslektaşlarına seslenen Menteş, “Benimle beraber basın özgürlüğünü ve demokrasiyi savunmanızı istiyorum” çağrısı yaptı. Mektubuna, “9 ay önce tutuklanarak ‘dünyanın en genç tutuklu ga meslektaşlarına çağrı zetecisi’ unvanını verdiler. İlk duruşmaya 9 ay sonra, 10 Ekim’de çıkacağım. Verebilecekleri cezanın 1/4’ünü zaten yatmış olarak!” diye başlayan Menteş şöyle devam etti: “İddianameden de bahsetmek istiyorum size. Her ne kadar diğer gazetecilere hazırlanan metinden farksız olsa da... Haber fotoğrafları, haber metinleri bu iddianamede suç unsuru. Deliller arasında telefon dinlemeleri de niyet okunarak yerini almış. Elbette ki gizli tanık da var. Artık onun olmadığı bir yargılama yapılamıyor.” MARDİN (Cumhuriyet) Genelkurmay Başkanlığı’nın Mardin’in Savur ilçesine bağlı Taşlık ve Yazır köylerinde 1992 yılında 33 PKK’linin ölü ele geçirildiği evlerin onarılarak müzeye dönüştürüldüğü yönündeki açıklaması üzerine Mezopotamya Yakınlarını Kaybedenlerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MEYADER) ve BDP’nin öncülüğünde yapıldığı belirtilen inşaat çalışmaları durduruldu. Köylüler harabe halindeki evdeki çalışmanın bir hafta önce başladığını ve 3 gün önce de durdurulduğunu söyledi. Fotoğraf: DHA İSKENDERUN (Cumhuriyet) Hatay’ın Reyhanlı ilçesinin Suriye sınırındaki Beşaslan köyüne jandarma tarafından düzenlenen kaçak akaryakıt operasyonunda gözaltına alınan 13 kişiden 11’i tutuklandı, 2’si tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. 28 Eylül’de jandarma tarafından düzenlenen operasyonda 1 kişi yaşamını yitirmişti. Polis ekibine saldırı girişimi Öte yandan Cizre’de, devriye görevi yapan polis ekibinin Cizre Köprüsü’nden geçtiği sırada, kimliği belirlenemeyen kişi veya kişilerce el yapımı patlayıcı atıldı. Piknik tüpünün içine yerleştirildiği belirlenen ve infilak etmeyen patlayıcı, bomba imha uzmanları tarafından etkisiz hale getirildi. (Fotoğraf: DHA) MAHKEME BAŞKANI ‘BURASI SAVAŞ ALANI DEĞİL’ DEDİ 9 AY SONRA İLK KEZ HÂKİM KARŞISINA ÇIKIYOR Tuğluk’a sınırda peşmerge şoku DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nde bulunan DTK Eş Genel Başkanı ve Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk’un başkanlığındaki BDP heyetinin Irak’taki Peşhabur Sınır Kapısı’ndan Suriye’ye geçmelerine İKYB tarafından izin verilmedi. Görüşmeler sonuç vermeyince Tuğluk ve beraberindeki kadınlar, olayı bir saat boyunca protesto etti. Kapı görevlileri ile zaman zaman tartışan Aysel Tuğluk, insani amaçla Suriye tarafına geçmek istediklerini, çıkarılan engelin hukuki olmadığını savundu. Türkiye üzerinden de Suriye’ye geçebileceklerini anlatan Tuğluk, “Ancak biz, Kürtler arasında kapıların olmaması gerektiğini göstermek için Irak üzerinden Suriye’ye geçmek istedik. Peşmergeler geçişimize izin vermedi. Bu tutum bizi üzdü” dedi. Suriye’nin Semelka Hudut Kapısı’nın sorumlusu Siyament Osman ise heyetin Suriye’ye geçişine izin verilmemesine şaşırdığını belirterek “Daha önce Peşhabur’dan birçok siyasetçi, aktivist geçti. Kadınlardan oluşan bu heyete neden izin vermediler, anlayabilmiş değiliz” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle