29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 EKİM 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 13 AKP’nin yasaklarla donatıp formatladığı Türkiye hızla geriliyor ve kaderin cilvesine bakın ki, on bir yılın sonunda vardığı noktada, toplumsal düşünce yapısı ortaçağın başındaki İslam ülkelerinden çok, Hıristiyan ülkelerine benziyor. Çünkü ortaçağ başlangıcında bağnaz ve yobaz olan İslam âlemi değil, Hıristiyan âlemiydi. Okullardan güya üniformaları kaldıran AKP, giyimden yemek içmeye, okumaktan düşünmeye, gençleri zaten üniformal bir zihne, sansürlü bir yaşama mahkum ediyor. Henüz tam başaramadı ama koyduğu sınırlar her geçen gün daralıyor, her alana yayılıyor… Eğitimle daraltılan düşünce ufkunu, ancak ve yalnız sanat açar ya da açamaz. Zaten bağnazlık, özgür düşünceyi temsil ettiği için sanatın düşmanıdır ve zaten yobaz, zanaatkâr olur, zanaata sanat der, ama yaratıcı olamaz. HHH İşte Antalya Altın Portakal Film Festivali’ni, Türkiye’nin geleceğine dair bu karamsar duygularla izliyorum. Yeni kuşak yapımcı ve yaratıcıların taze rüzgârlar estirdiği, diri bir güçle şaha kaldırdığı Türk sineması, dört nala ilerleyebilecek mi, yoksa yolu bağnazlığın yasaklarıyla mı kesilecek? Altın Portakalı tutan tanrıça Venüs heykeli, daha kaç yıl yaratıcı ve özgün sinemanın ödülü olacak? 50’nci yılını kutlayan bu güzelim festival kaç yıl daha özgürce düzenlenebilecek? Özgür ve demokrat Antalya, bağnazlığın pençesine, yobaz ve yolsuzun eline düşmekten kurtulabilecek mi? Umut etmek istiyorum. Şimdilik mutluyum. Festivalin 50. yılı, sinemaya gerçek bir tutkuyla sahip çıkan Antalya halkının candan katılımıyla, coşku ve görkemle kutlanıyor. Geçen pazartesi, Antalya’nın CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Fotoğraf : ALİ ARİF ERSEN televizyon âlemine kalite kazandıran Aslı Öymen; başarılı sinema yönetmeni Ümit Ünal… Toplantı sırasında, Reis Çelik, korkularımızı dile getiren bir söz söyledi ve “Sanata, Süleymaniye Camisi’ne baktığımız gibi, inanalım ya da inanmayalım, gözümüz gibi bakıp sahip çıkmalıyız” dedi. Keşke... HHH Ama AKP iktidarının sanata böyle bakmadığı çok belli. Altın Portakal Film Festivali’ne verilen 7 milyon 200 bin TL’lik hükümet desteği, Büyükşehir Belediyesi’ne CHP’li Mustafa Akaydın’ın başkan seçildiği 2009 yılında 2.5 milyona inivermiş. Ellinci yaşını kutladığı bu yıl için ayrılan hükümet desteği ise sadece 250 bin. Ne var ki AKP’nin yaptığı kısıtlamalar, çıkardığı engeller, hatta kendi deyişiyle geçmiş yönetimlerden kalan “çok ayıp açıkların” borçlarını ödemek zorunda kalmak bile Mustafa Akaydın’ın hızını kesemiyor, Antalya’yı dünya ölçülerinde modernleştiren çalışmalarını durduramıyor. Çünkü o bir bilim adamı. Üstelik cerrah. Rasyonel düşünen ve mutlaka çözüm üreten biri. Altın Portakal Film Festivali, CHP öncesi yönetim bütçelerinin yarısına mal ediliyor. Başkan Akaydın, “Yarı maliyete, daha iyisini yapmayı öğrendik” diyor. Zaten 2014 yerel seçimleri için CHP’den aday adaylığını açıklayan Mustafa Akaydın’ın rakibi, şu an için AKP’li bir aday değil. CHP’nin eski başkanı Deniz Baykal’ın yaşlandıkça artan bencil hırsı... Baykal, CHP’nin, Antalya’da Kemal Kılıçdaroğlu’na yakın Mustafa Akaydın’ın yerine Hasan Subaşı’nı aday göstermesi için çabalıyor. Oysa Akaydın’ın oy potansiyeli, haziran ayı anketlerine göre yüzde 4045 arasında. Ama Baykal, partisini ilk kez sabote etmiyor ki? Adı bende saklı bir gazeteci, “Deniz Baykal siyaseten Antalya’da doğdu, Antalya’da batacak!” dedi. Umarım ve dilerim ki haklı çıkar. Portakal Şimdilik Özgür, Ya Yarın? “İktidar rüzgârını yakalamak, ölü yaprak ların hırsıdır.” GUSTAVE THIBON Akaydın’ın, festivalin Ulusal Yarışma Jürisi’ni tanıttığı basın toplantısına katıldım. HHH Türk sinemasının tartışılmaz efsanesi Türkan Şoray’ın ego gösterisine ihtiyaç duymayan dingin ve barışçıl karakteriyle başkanlığına çok yakıştığı 50. yıl jürisi, her biri alanında kalburüstü, çok nitelikli üyelerden oluşuyor: Unutulmaz film müzikleri bestecisi Rahman Altın; yaşamını sinemaya adayan yapımcı Şükrü Avşar; fotoğrafçı, televizyoncu ve sinema yönetmeni Reis Çelik; sinemaya hem senarist, hem akademik kariyeriyle adını, üstelik Oscar ödülüyle kazıyan Prof. Dr. Feride Çiçekoğlu; sinema yazarı ve tarihçisi Burçak Evren; tiyatro sanatında uluslararası değerimiz Mahir Günşiray; çok ödüllü sinema yönetmeni Zekeriya Kurtuluş; hazırladığı kültür sanat programları ve belgesellerle Türk Basın toplantısı sırasında, Türkan Şoray’a “Hiç jürinin gadrine uğradınız mı?” diye soruldu. Türkan Hanım her zamanki çekingenliğiyle, önce “Uğramışımdır...” diye yanıtladı. Sonra, içini döktü: “Çevirdiğim bir film, bütün kategorilerde ödül aldı, bir ben almadım. Herkesin ödüllendirildiği bu kadar iyi bir filmde, bir ben mi kötüydüm, bir ben mi rolümü kötü oynadım, diye düşündüm doğrusu...” Hangi film, hangi yıl, söylemedi, sultan. Hepimizi güldürdü ama geçmişte epeyce üzüldüğü belliydi. Geçen yıl, ben de Büyük Jüri üyesiydim. Ve tecrübeme dayanarak söyleyebilirim ki, “O jüride sizi kıskanan mutlaka çoktu, Sevgili Türkan Şoray!” Direnişte Ekilen Umut Tohumları Merhaba, Size Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi’nden tutsak bir öğretmen olarak yazıyorum. Yeni eğitimöğretim yılının başlamasına sayılı günler kala sadece burada yedi öğretmeniz. F tiplerindeki arkadaşlarla birlikte sayımız yirminin üzerinde. Hepimize birer tablet dağıtıp öğretmenlik görevimizi sanal yollarla sürdürmemiz düşünülmüyorsa bir yıl eğitimöğretime sırf bizim yüzlerce öğrencimiz gidemeden girecek. Onlara polisin sıktığı gaz bombalarıyla yaralanan lise öğrencisi M.A.T ve hâlâ komada olan Berkin E’yi de eklersek hem bizler hem öğrencilerimiz ileri demokrasinin ilerilikleri yüzünden bu yıl eğitimöğretime fiziken merhaba diyemeyeceğiz. Eğitimin en önemli sorunları dururken sınav yerine “yazılıyı”, dershane yerine “okul dışı eğitim kurumunu” getirdik denilerek halkla dalga geçilmeye devam edilir her yeni değişiklikle. Son sekiz yılda dördüncü ayrı sınav sistemidir bu. Bu sefer en iyisidir. Çünkü sportif faaliyetler de önem kazanacaktır. Hani resim, müzik, beden eğitimi derslerinden sadece birinin seçilebildiği, spor salonu hatta okul bahçesi bile olmayan okullarda spor parası toplanarak alınan toplarla öğrencilerin oynatılmadığı sportif faaliyetler. Toplar paralı ama kitaplar parasızdır. Edebiyat kitaplarından şiirler sansürlenip kitaplar işlevsizleştirilirken yandaşları zengin etmek için, matematik kitabı binlerce sayfaya çıkartılır. Okumak yerine kol kası yaptırıp, olimpiyatlara öğrenci göndermektir hedef. Tüm bunlar düşünüldüğünde bu sene yapılan değişikliğin diğerlerinden farkı, değişikliği tanıtanın TRT spikeri olmasından ibarettir. Bir de din kültürü dersinin temel derslerde inkılap tarihiyle aynı orana tabi olmasını eklersek “düşün uzay çağında bir ayağımız, ham çarık kıl çorapta olsa da biri, düşün olasılık atom fiziği” diyor ya şair. Derslerde ise öğrencilerimize besmeleyle kesilen ette mikrop olmaz diye öğretilip teslimiyetçi ve gerici bir nesildir oluşturulmak istenen. Bunlara karşı çıkmanın doğruyugerçeği dillendirmenin bedeli ise bizler gibi hapishanelere doldurulmaktır. Bütün meslektaşlarımızın kadrolu olmasını istemek, emeğimizin karşılığı bir ücret talep etmek, parasız eğitim, parasız sağlık haktır demek, 4+4+4 eğitim sistemine karşı çıkmak yasadışı örgüt suçudur. Hele grev de yaparsan suçuna “silahlı” ibaresi de eklenir. Bizleri öğrencilerimizden, ailelerimizden mahrum etmeye çalışsalar da biz biliriz “güneş balçıkla sıvanmaz.” Yalana, sömürüye, talana halkımız tüm gerçekliğiyle dikilecektir karşılarına. Nasıl ki bir direnişi ayaklanmaya çevirdilerse, ekilen bu umut tohumları yeşerip Gezi olup, ODTÜ olup çoğaldıkça bizler de buradan ses katacağız mücadeleye. Fiziken olamasak da sizin aracılığınızla yeni bir eğitim yılına tekrar merhaba. Ayşe Tuncer Bakırköy Kadın Hapishanesi C10 KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK Yazarımız Oktay Ekinci’nin tedavisi sürmektedir. Yazılarına bir süre sonra devam edecektir. GÖRÜŞ PRoF. DR. TÜRKKAYA ATAÖV Suriye Kürtleri Suriye Kürtleri güney komşumuzdaki azınlıklardan biridir. Budunsal topluluklar Kürtler, Türkler ve Çerkezler; din azınlıkları Aleviler, Dürziler, Yunan Ortodoksları ve Katolikleri, İsmaili Şiiler, Ermeniler, Suriye Ortodoksları ve Katolikleri, Maruni, Asuri ve Yezidilerle Yahudilerdir. Sonraki göçmenler 400 binin biraz altında Filistinlilerdir. En büyük azınlık iktidarda olan Alevilerdir; ikincisi (nüfusun yüzde 8’i) Kürtlerdir. Osmanlı’nın çekilişiyle Fransız manda yönetimi, emperyalizmin genel kuramı gereği, azınlıklardan yararlanmış, Alevilere askeri okulları açmış, Beşşar’ın babası (Hafız el Esad) kurmay olarak orada yetişmiş, hava generali rütbesiyle iktidarı almıştı. “İştirakçı” (sosyalist) ve Arap milliyetçisi olarak 1940’ta kurulan (“Yeniden Doğuş” anlamında) Baas Partisi’nin ileri geleniydi. Suriye Baası’nın İslama tavrı kendine özgüdür. Devlet başkanı Müslüman olmak zorundadır, ama devlet dininin İslam olduğu anayasasında yer almayan iki Arap ülkesinden biridir; öteki Lübnan. Ancak, anayasasında laiklik sözcüğü geçmez. Kürtler iki bölgededir: Halep’in kuzeybatısında “Kürt Dağı” ve Kuzey Cezire’de Türkiye sınırı yakınında Carablus’tan Kamışlı’ya değin topraklarda. Kürtçe konuşurlarsa da, yerel Arap kültürlüdürler. Fransız sömürgecileri onları “Özel Birlikler”e alıp ellerine silah vermişti. “Hoybun” Kürt partisi de o yıllarda oluştu. Hoybun’la Ermeni Daşnak işbirliği, hatta yazılı antlaşması bilinmelidir. Bunda ve Şeyh Sait isyanında Britanya haber alma örgütünün, özellikle Hoybun toplantılarına katılan Edmonds ve Modfold adlı ajanların para ve silah yardımları da belgelerdedir. Söz konusu antlaşma “saldırı işbirliği paktı”dır ve “Türk öğesine karşı”dır (M. 3); ikisi de “Türkiye ile savaş içinde olduklarını kabul ederler” (M. 9). Suriye’nin 1946’da bağımsızlığından sonraki ilk üç askeri darbesinde yarı Kürt kökenli subaylar da bulunduğundan, Kürtler ordudan uzaklaştırıldılar. Arap milliyetçiliğinin en ateşli olduğu 195876 yıllarında baskı gördüler. Bir nedeni de Suriye Komünist Partisi’yle yakınlıklarıydı. 1961 nüfusu sayımı 120 bin Kürt’ü “yabancı” olarak belirledi. 1962’de Türkiye sınırına Arapları taşıyarak Kürtleri iç bölgeye aldılar. Hafız el Esad 1971’de bu baskıyı hafifletti. Suriye iktidarı 1990’larda Türkiye ve Irak’taki Kürtlere kendi amaçları doğrultusunda arka çıkarken, birkaç Kürt de meclise girdi. Bu değişim Kürtlerin sivil ve budunsal haklar aldığı anlamına gelmez. Yurttaşlıkları, kimlikleri ve pasaportları yoktu. Köylerinin Arap adları vardı. Baskılar bugün de sürüyor. Resmi dil yalnız Arapçadır, ama yaygın üç dil Arapça, Kirmançi Kürtçesi ve Türkçedir. Beşşar el Esad’ın iktidara geldiği 2000’li yıllardan bu yana, Suriye ordusuyla Suriyeli Kürtler arasında çatışmalar oldu. Bir önemlisi 2004’te Kamışlı başkaldırmasıdır. Günümüzde Kürtler 13 siyasi partiye bölünmüştür. PKK’nin Suriye kolu olan Demokratik Birlik Partisi (PYD) dışındakiler Kürt Ulusal Kongresi’ni (KNC) ve bu iki büyücek örgüt de Irak’ın kuzeyinde Mesud Barzani’nin çabalarıyla Yüksek Kürt Kurulu’nu da oluşturdular. PYD sözcüsü Salih Muhammed Müslim PKK ile bağlantıyı örgütsel değil, “ideolojik” olarak nitelemiştir. Bu iki birimden PYD İslamcılardan uzaktır, öteki (KNC) Müslüman Kardeşler’in ağır bastığı Suriye muhalefetine yakındır. Din anlayışı dışında, ArapKürt gerginliği de vardır. Türkiye sınırına yakın Resulayn’da çatışma olmuş, kan dökülmüştür. Suriye muhalefeti kimi Kürtleri ülkenin kuzeydoğusunu ele geçirip iç savaşa ihanet etmekle suçluyor. İmralı’da Apo’nun 21 Mart 2013’te açıklanan mektubunda Ortadoğu Kürtlerini öteki azınlıklarla işbirliğine çağırdığı ve İstanbul’da oluşturulan Suriye geçici yönetimine bir Kürt kökenlinin başkan seçilmesini önerdiği anlaşılıyor. Suriye’de muhalefeti desteklediğini söyleyen AKP yönetimi gerçekte Sünni muhalefeti destekliyor, ama bu muhalefete Suriye Kürtlerini genelde dahil etmek istemiyor. Ancak, Sünni El Kaide ile bağlantılı olan El Nusra örgütünün kanlı ve çağdışı eylemleri Türk ve dünya kamuoyunu şaşırtmış ve sarsmıştır. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com G NOKTASI [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY Stok No: 750270423475 olan 150139 “1278528” seri numaralı 1 adet 30 litre değerindeki Petrol Ofisi’ne ait motorin çeki henüz kullanılmadan zayi olmuştur. Hükümsüzdür. ENGİN ÖZTÜRK T.C. MUDANYA İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINIRIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2013/422 ESAS Aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın aşağıda belirtilen gün, saat ve yerde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %50’sine istekli bulunmadığı takdirde, yine aşağıda belirtilen gün, saat ve aynı yerde 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %50’sini bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; birinci artırmadan on gün önce başlamak üzere artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebileceği, birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden başlamak üzere ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, mahcuzun satış bedeli üzerinden aşağıda belirtilen oranda KDV’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur. 01/10/2013 1. İhale Tarihi: 12/11/2013 günü, saat 10.20 10.30 arası. 2. İhale Tarihi: 27/11/2013 günü, saat 10.20 10.30 arası. İhale Yeri: MUDANYA ADLİYESİ ÇAY OCAĞI ÖNÜ No Takdir Edilen Değeri TL. Adedi KDV Cinsi (Mahiyeti ve Önemli Nitelikleri) 1 670.000,00 1 Adet %18 1 Adet Ticari Hat Plakası, 16M8014 Seri Numaralı DolmuşMinibüs Hattı Plakası ilgili hat MudanyaBursa/BursaMudanya arası faaliyet göstermektedir ve sadece plaka olarak satışa çıkartılacaktır. (İİK. m.114/1,114/3) *: Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 63’e karşılık gelmektedir. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 60574) SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Diyarba 1 kır yöresi 2 ne özgü yoğurt çorbası. 3 2/ Sert, ağır 4 ve siyah bir 5 tahta... Es 6 ki Mısır’da güneş tanrı 7 sı. 3/ Deniz 8 cilik dilinde 9 “temiz, düzgün, derli 1 2 3 4 5 6 7 8 9 toplu” anlamın 1 G İ L A B U R U da kullanılan söz 2 Ö R E K E AMA cük... Osmanlılar 3 K İ P R E K A T da gece bekçisi. 4/ 4 S R O K F O R Nişastayı parçalayarak şekere çevi 5 U Ç A N O R S A A K R I R ren enzim. 5/ Hay 6 L İ A Z A vanları bağlama 7 U L E M A E T AM İ N K ya yarayan kalın 8 ip ya da zincir... 9 O K K A P AMA Arnavutluk’un para birimi. 6/ Bir gösterme sıfatı... Tavlada “üç”sayısı... Düz ve geniş arazi. 7/ Kişinin, kendisini başkalarının yerine koyarak onun duygu ve düşüncelerini anlayabilme yeteneği... Hayvanlara vurulan damga. 8/ Yelkenli gemilerde kullanılan bir tür halat. 9/ Dar ve kalınca tahta... Çok sevilen kimse ya da şey. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ “Pastane kurabiyesi” de denilen ve torba içine konulup sıkıştırılarak yapılan bir cins kurabiye. 2/ Nine... Küba kökenli bir dans ve müzik. 3/ İçinden çıkılması güç durum... Irmakları geçmek için kullanılan sal. 4/ Kuran’da bir sure... “Yilbik, tutarık” gibi adlar da verilen sinir hastalığı. 5/ Numaranın kısa yazılışı... Mesaj. 6/ Yok etme, giderme... Küçük erkek kardeş. 7/ Paltoya benzer bir tür üstlük... Şöhret. 8/ “Delice” de denilen, taneleri zehirli olan ve ekin tarlalarını saran bir ot... Bir yasanın, bir kararın yürürlüğe girmesine karşı çıkma hakkı. 9/ İskambilde bir kâğıt... Gerçekte yeri olmayıp zihinde tasarlanan.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle