19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 EKİM 2013 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER l Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım gazetecilerle yarın açılacak Marmaray’ı denedi 9 İkinci ‘tüp’ ‘Samuray Erdoğan’ı yakından tanıyan Amerikan elçilerinin raporu: Göztepe’ye Sıvılaşan kısma ABD’nin Ankara’da görev yapan ve Başbakan Erdoğan’ı yakından tanıyan iki eski büyükelçisi Morton Abramowitz ve Eric Edelman’ın kaleme aldıkları, “Retorikten GerçeğeABD’nin Türkiye Politikasını Yeniden Çerçevelendirmek” başlıklı rapor, hafta içinde ABD Kongresi’ndeki Cumhuriyetçilere ve Demokratlara eşit uzaklıktaki “Bipartisan Policy Center” tarafından yayımlandı. Rapor, Washington’daki karar vericilerin Erdoğan’ın ve AKP hükümetinin iç ve dış politika yönelimlerine ilişkin gözlem ve eleştirileri kadar, yakın siyasi geleceğimize ilişkin ilginç tahminler de içeriyor. ‘Köşk’e Çıkmaz, Başbakan Kalır’ Başkanlık planına Gezi darbesi Raporun bize göre en çarpıcı bölümü “Erdoğan’ın Siyasi Geleceği” ara başlıklı bölüm... Erdoğan’ı, ikisi de iyi tanıyan Amerikalı eski büyükelçiler, şu tespit ve tahminlere yer veriyorlar: l Taksim protestoları sonrasında AKP yenilmez ve vazgeçilmez değil. Erdoğan’ın siyasette belirleyici olma özelliğinin süreceği kesin değil. Güçlü başkan olarak Çankaya’ya çıkma şansı ortadan kayboldu. l Erdoğan’ın Türk siyasi hayatında bundan sonra ne rol oynayacağı konusunda, “kişiliği” ve “hangi görev için yarışacağı” belirleyici olacak l Gezi’nin Erdoğan’a en büyük etkisi “güçlü başkan” olma hırsını bitirmesidir. Şimdi önünde iki alternatif var: Ya mevcut anayasa ile cumhurbaşkanı olmak. Ya da başbakan kalmak. ruhunu l Yazar Masahiko Fujiwara: Üniversitede Amerika karşıtı bir makale yazarsanız kovulabilirsiniz MELTEM YILMAZ Japon matematik profesörü Masahiko Fujiwara, aynı zamanda 3 milyon satış rakamı ile rekora imza atan “Dignity Of The Nation” kitabının yazarı. Ülkesinde en çok satan kitap olma özelliği taşıyan çalışma, Japonya’nın küreselleşme karşısında kaybettiği değerleri gözler önüne seriyor. Biz de, turistik gezi amacıyla İstanbul’a gelen Profesör Fujiwara’yı kaldığı otelin lobisinde yakaladık. Türkiye’de çok tanınan bir yazar değilsiniz. Sizi sizden dinleyebilir miyiz? Hayata şanslı başlamış biri olduğum söylenebilir, annem ve babam Japonya’nın en tanınmış iki yazarı. 1966’da Tokyo Üniversitesi’nden mezun oldum, bir dönem Michington Üniversitesi’nde, ardından da Colorado Üniversitesi’nde ders verdim ve ilk kitabımı da burada yazdım. Ardından, Cambridge Üniversitesi’nde çalışmaya başladım ve burada matematik üzerine popüler bir kitap kaleme aldım. Size dünya çapında başarıyı getiren “Dignity Of The Nation” adlı kitabınızdan söz etmek isterim. Sizi bu kitabı kaleme almaya iten motivasyon neydi? Bu çalışma siyaset üzerine eleştirel makalelerden meydana geliyor. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra çok fazla Amerikanlaştık. Japon gelenekleri yok oldu. Örneğin geçmişte para biriktirmek değil erdem biriktirmek önemliydi, ya da kendi haklılığında ısrar etmek yerine başkalarının da yararını gözetmek fikri uygulanırdı, şimdi bunların tam tersi oldu. Aslında tüm bunlar Samuray ruhuydu ve Japonlar Samuray ruhunu kaybetti. Bugün ülkemizde paraya odaklı yaşam biçimi geçerli. Samuray ruhu nedir tam olarak? Tutku, dayanıklılık, düzen ve cesarettir. Ve elbette zayıf olana dökülen gözyaşı... Bakın, her ülkede insanlar zengin ve fakir olmak üzere ikiye ayrılmıştır aslında. Günümüzde fakir insanlar, aptal, beceriksiz ve tembel olarak değerlendiriliyor. Ve fakirlere olan şefkat, her geçen gün daha fazla kaybediliyor. Oysa Japonlar 2. Dünya Savaşı’ndan önce böyle değildi, milyoner bir işadamı, çevresinde fakirler varsa mutlu olamazdı. Küreselleşme karşıtı duruşunuzun temelinde geleneklerinizi kaybetme korkusu var anladığım kadarıyla. Peki, küreselleşmenin bir parçası olmadan, dünyayı yakalamanın yolu nedir size göre? Küreselleşme dediğiniz Anglosaksonizm’dir. Bu, Amerikalılar ve İngilizler için elbette önemlidir, ama bizim için enjeksiyon l Marmaray Proje Kontrol Şefi Zeynep Sindal Buket acil durumlarda sitemin nasıl çalıştığını, deprem anını, yangın tehlikesine nasıl önlem alındığını açıkladı. Buket, güvenlikle ilgili yaptığı sunumda şu bilgileri verdi: “Deniz tabanında sıvılaşma dediğimiz riskli bölge tespit edilmişti. Bu sıvılaşma tehlikesi olan bölümde özel çimento enjeksiyonları yapıldı ve zemin taşlaştırıldı. Tüplerin altında sertleştirilmiş kayaya dönüştürülen bir zemin oluşumu sağlandı. Ayrıca su sızdırmazlık contalarımız var. Birbirine değen contaların oluşturduğu sistem sayesinde su sızdırmaz bir yapı oluşturuldu. Deprem anında bu yapı birlikte hareket ediyor. Sistem deprem hareketini algılar algılamaz Kandilli’ye sinyal yolluyor. Hareket halinde bir tren varsa o trenin istasyona geri dönmesi sağlanıyor. Yangın tehlikesine karşı ise 1.5 metrelik yürüme bantları oluşturuldu. Herhangi bir yangın durumunda yolcular bu yürüme yollarından bir yandaki tünele geçebilecek.” kaybettik’ Köşk’te para kontrolü yok Erdoğan’ın seçenekleri analiz edilirken Cumhurbaşkanlığı’nı istemesi halinde karşılaşacağı sorunlarla ilgili tartışma yaratacak bir vurgu da yapılmış raporda: “Cumhurbaşkanının yetkileri oldukça fazla olmasına karşın, hükümet üzerinde, iktidar partisi üzerinde ve ülkede paranın akışı üzerinde kontrolü yok.” Rapora göre, Köşk’ü seçmesi halinde Erdoğan’ı bekleyen ikinci güçlük ise “Cumhurbaşkanı Abdulah Gül’ün ne olacağı” konusu. Gül ve Erdoğan koltukları değiştirseler dahi bu Erdoğan’ın hükümet ve parti üzerindeki denetiminin bitmesi anlamına gelecek. Raporda Erdoğan’dan farklı olarak “uzlaşmacı” üslubuna vurgu yapılan Gül’ün, Fethullah Gülen hareketi açısından taşıdığı öneme de dikkat çekilerek yine tartışmalı bir tanım ile şu yorum yapılmış: “Bu İslamcı grubun en genel temsilcisi (public represantative) olan Gül ile, Türkiye’nin yaklaşan seçimlerinin en büyük siyasi patlaması AKP içinden çıkabilir.” Gül, Gülen’in temsilcisi mi? düşmanınızdır Amerika’nın Japonya üzerinde, 2. Dünya Savaşı sonrası başlayan istilası, günümüze kadar hangi araçlarla devam etti? Amerika’nın Japonya’yı istilası savaştan hemen sonra, ilk olarak eğitim alanında başladı. Amerikalılar okul kitaplarımızı kendileri oluşturdu, tarihimizi kendilerine göre yazdılar böylece. Sonra adım adım ekonomik yaşama, günlük yaşama girdi her şey, biraz baskıyla biraz küreselleşme yoluyla... Bugün bile, bir üniversitede Amerikan karşıtı bir makale kaleme aldığınızda işten atılma riskiniz var, gerisini siz düşünün! Kaybettiğimiz savaşın bedelini ödemeye devam ediyoruz. Politikacılarımız da, başbakanımız bile, kritik bir adım atacağı zaman Amerika’dan çekiniyor, söylemlerini buna göre oluşturuyor. Bu nedenle Japonların Japonya’ya güveni kalmadı. Bu yüzden Türkiye’ye yalnızca şunu söyleyebilirim: Sizi onursuzlaştıran her kimse, bu içerde de olabilir dışarda da, o düşmanınızdır, bunu iyi bilin. neden olsun ki? Bir bahçede yalnızca tek bir tür çiçek mi olmalı, hayır, farklı türler yaşamalı, yaşamaya devam etmeli. Çünkü bir komünitenin, milletin ya da ırkın karakteristiği, her birimizin yaşamı için tahmin edemeyeceğiniz ölçüde önemlidir. Örneğin Türkiye’de tattığım yerel mutfak, izlediğim göbek dansı gösterileri, dinlediğim yerel müzik ve okuduğum Türk edebiyatı yazarları; bunlar birer nostaljik klişe değil, bu ülkenin gerçeğidir! Bunlar küreselleşmemiş ve Anglosaksonlaşmamış gerçeklerdir ve bu yüzden değerlidir. Dünyanın geri kalanında hiçbir geçerliliği olmasa dahi, yalnızca var oluşlarıyla kıymetlidir. Sizi onursuzlaştıran İstanbul Haber Servisi Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, gazetemiz genel yayın yönetmeni İbrahim Yıldız’ın da aralarında bulunduğu gazetelerin üst düzey yöneticileri ve köşe yazarlarına Marmaray projesini anlattı. Yıldırım ve gazeteciler, Marmaray ile Avrupa yakasından Anadolu yakasına gelip yeniden Yenikapı istasyonuna getirildi. Bakan Yıldırım, İbrahim Yıldız, Taha Akyol, Ertuğrul Özkök, Enis Berberoğlu, Mahmut Övür, Hakan Çelik’in de aralarında olduğu gazetecilerle buluştu. Yıldırım, Yenikapı istasyonunda Marmaray projesi, entegre edilecek diğer projeler ve güvenlikle ilgili konularda açıklamalarda bulundu. Yıldırım, tüp geçidin depreme dayanıklı olduğu konusunda şemalarla ayrıntılı bilgi verdi. Yıldırım, Boğaz’a ikinci tüp geçit projesinin de Göztepe ile Kazlıçeşme arasına yapılacağını belirterek bu geçidin araçlar için olacağını ve 2015 yılında bitirilmesinin planlandığını ifade etti. Yıldırım, sunumun ardından gazetecilerle birlikte Marmaray’a bindi. Yıldırım ve gazeteciler, trenle Anadolu yakasına geçip, yeniden Yenikapı İstasyonu’na döndü. Asrın projesi olarak adlandırılan Marmaray ile yurttaşların Asya’dan Avrupa’ya 4 dakikada geçeceği belirtiliyor. Tek yönde saatte 75 bin, günde ortalama 1 milyon 200 bin yolcu taşınması hedeflenen Marmaray’da bilet fiyatları ise şehir içi ulaşımdaki gibi 1.95 lira olarak belirlendi. Marmaray Projesi, üçü yeraltında olmak üzere 5 istasyondan oluşuyor. Marmaray’ın ilk istasyonu Ayrılık Çeşmesi, KadıköyKartalKaynarca metro hattıyla entegre olacak. Marmaray’da yolculuk süresi, Gebze ve Halkalı arası 105 dakika, Bostancı ve Bakırköy arası 37 dakika, Söğütlüçeşme ve Yenikapı arası 12 dakika, Üsküdar ve Sirkeci arası 4 dakika olacak. Vatandaşlar İstanbulkart’ı, Marmaray’da kullanabilecek. Açılışın ardından Marmaray’ın işletmesi TCDD Genel Müdürlüğü’ne devredilecek. Marmaray’ın Ayrılık Çeşmesi, Üsküdar, Sirkeci, Yenikapı ve Kazlıçeşme istasyonlarına gelecek yolcuların transferleri için oluşturulan hatlar, Marmaray ile birlikte hizmet vermeye başlayacak. Marmaray çalışmalarında yapılan arkeoloji kazılarında 35 binin üzerinde tarihi eser ile 13 batık gemi çıkarıldı. Yenikapı istasyonu, Yenikapı Arkeoparkı’nın hemen yanında yer alacak ve bir transfer merkezi gibi çalışacak. Projede arkeoloji kazılarındaki buluntulardan esinlenerek dizayn edilen istasyonda neolitik çağ, Bizans ve Osmanlı dönemlerini simgeleyen uygarlık katmanları yer alacak. Ayrıca 45. yüzyıldan kalma 12 No’lu batığın replikası, sanat panosu içinde sergilenecek. 1987’de ana hatlarıyla belirlenen proje, 1998’de tamamlandı. 1999’da Türkiye ve Japon Uluslararası İşbirliği Bankası arasında bir finansman anlaşması imzalandı. Ağustos 2004’te ilk kazma vuruldu. Delme ve batırma tünelleri olmak üzere 13.6 kilometresi yeraltında ve deniz altında olacak toplam 76.6 kilometrelik Marmaray Projesi’nin Ayrılık ÇeşmesiÜsküdarKazlıçeşmeYenikapı arasındaki delme tünellerin kazılmasına 21 Aralık 2006’da başlandı. Marmaray’ın İstanbul Boğazı altından geçişini sağlayacak 11 tünelin ilki, 24 Mart 2007’de denize batırıldı. Proje kapsamında binlerce işçi, 1343 teknik uzman ve mühendis çalıştı. Marmaray’ın resmi açılışı yarın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla yapılacak. İstanbul Haber Servisi Toplum Kent ve Çevre İçin Haydarpaşa Dayanışması üyeleri, “Haydarpaşa Garı gar olarak kalsın, yüksek hızlı tren ve tüm trenler Haydarpaşa Garı’na gelsin” talebiyle, Kadıköy İskelesi’nden Haydarpaşa Garı’na yürüyüş gerçekleştirdi. Eylemde, yüksek hızlı tren ve Marmaray projelerinin yanlışlıkları dile getirilerek “Haydarpaşa Garı’nın işletilerek yağmalanması girişimine tepkiliyiz” denildi. Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi (TMMM) üyeleri de Başbakan Tayyip Erdoğan’ın açacağı Marmaray için “Halkın can güvenliğini seçim şovunuzun malzemesi haline getirmeyin” uyarısını yaptı. Üsküdar istasyonunda bir araya gelen grup “Marmaray ile binlerce insanın hayatı tehlikede”, “Pamukova’da hayatını kaybeden 41 kişiyi hatırlıyor musunuz?” yazılı pankartları açtı. Yıldız Teknik Üniversitesi Ulaştırma Anabilim Dalı emekli öğretim üyelerinden Prof. Dr. Zerrin Bayraktar, “ben yaptım oldu” mantığının hâkim olduğuna dikkat çekti. Marmaray’da güvenlik zafiyetleri ile teknik yetersizliklere dikkat çeken Bayraktar, projenin bütünlüklü olduğunu ancak parçalı açıldığını ve riskler taşıdığını söyledi. En olası senaryo: Başbakan kalır Abramowitz ve Edelman’a göre Erdoğan, Gül ile olası bir güç gösterisini önlemek için son noktada başbakan kalmayı tercih edebilir. Bu durumda önüne çıkacak engel ise AKP’ye kendi koyduğu “üç dönem görev” kuralı. Kamuoyu önünde kendisine prestij kaybettirecek bu tüzük değişikliği için ise Erdoğan’ın “İç ve dış komplolara karşı istikrarı koruma” Süreç YavaşlaYacak gerekçesini öne sürebileceHükümetin, PKK’nin ğini düşünen büyükelçiler, hapisteki lideri Abdullah “Şu anda en olası senaryo Öcalan ile yürüttüğü bu. Ama bir seçim zaferi müzakerelerde kritik kesinlikle garanti değil” diye bir noktaya gelindiği noktalıyor Erdoğan’ın gevurgulanan raporda, leceğine ilişkin analizlerini. Erdoğan’ın süreci seçimleri geçirecek üslup biçimde zamana yayma, Öcalan’ın ise “hapisdeğişmez çünkü... ten çıkma” arzusuyla Raporda “Erdoğan’ın kiörgütünü şiddetten uzak şiliği” ara başlıklı bölümde tutma düşüncesi içinde “Çatışmacı üslubu değişir hareket edeceği öngörümi değişmez mi” sorusuna lüyor. Bu doğrultuda “En da yanıt aranıyor. Bu koolası senaryo hükümetin nuda, “Erdoğan tabanını yavaş hareket etmesi ve korumak için sert davranıKürt tarafının da sabırlı yor. Seçimler sonrasında davranması olacak” deüslubunu yumuşatacaktır” ğerlendirmesi yer alıyor. diyenlerin görüşüne karşı O lık, “Erdoğan’ın çatışmacı üslubunun arkasında aşırı paranoya ve patolojik olarak üst seviyede “kibir” ve “narsisizm” yatıyor. Değişmesi imkânsız” diyen görüşlere yer veriliyor. Raporun yazarları Edelman ve Abramowitz’in görüşü ikincilerle örtüşüyor: “Erdoğan’ın gidişatta bir düzeltme yapacağı yönünde çok az işaret var. Benzer beklentiler geçmiş seçimlerden önce de vardı. Ama her seçim zaferi onu daha fazla cesaretlendirmekle kaldı. Bu sefer değişebilecek tek şey, yaklaşan seçimler sonasında Erdoğan’ın ne kadar gücü kalacağı olacak.” AKP’nin demokratikleşme ve AB sürecinden uzaklaşarak “giderek artan İslamcı gündem ve çoğunlukçu yönetim anlayışına” yöneldiği belirtilen raporda, “Erdoğan Türk toplumunu yeniden şekillendirmek istiyor. Şehir tasarımına ilişkin kararlarından insanların özel hayatlarına karışan açıklamalarına kadar Erdoğan’ın siyasi vizyonunun İslami yönelimi gittikçe daha belirgin hale geliyor” gözlemi yer alıyor. Erdoğan’ın dindar gençlik arzusu ve bu doğrultuda İslama devlet ve toplum hayatında daha fazla yer veren yasaların çıkması, alkol yasakları, okullarda İslami öğretinin yaygınlaştırılması gibi adımlara duyulan tepkilerin Gezi Parkı protestolarının arka planını oluşturduğu vurgulanıyor. İslamcı gündem, çoğunlukçu yönetim Gar olarak kalsın Yatırımcının Güveni Zedelendi AKP’nin arkasındaki halk desteğinin önemli bir sebebinin ‘ekonomi’ olduğunu vurgulayan rapor, durumun değişmekte olduğunu şu sözlerle kayda geçiriyor: “Türkiye’nin ekonomik büyümesi bugüne kadar ağırlıklı olarak kısa vadeli yabancı sermaye girişi ve hükümet borçlanması yoluyla finanse ediliyordu. Bundan sonra iç ve dış faktörler nedeniyle yabancı sermaye girişi zorlaşabilir. Borçlanma ise sürdürülemez hale gelebilir.” Siyasette olduğu gibi ekonomide de “Gezi etkisi”ne dikkat çekilen raporda olayların yabancı yatırımcıları nasıl etkilediği şöyle anlatılıyor: “Protestolar ve hükümetin bunlara verdiği tepki yatırımcılarda Türkiye’nin siyasi istikrarı konusunda kaygılara neden oldu. Hükümetin, bazı dev Türk sanayicilerinin ve bankalarının protestoların arkasında olduğu şeklindeki iddiaları, sermaye piyasaları ve döviz hareketleri üzerindeki yeni denetlemeler ile bir araya gelince yatırımcıların güveni sarsıldı. Sonuç olarak 2013 başından bu yana Türk lirası yüzde 10’dan faza değer kaybetti.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle