Katalog

SAYFA CUMHURİYET 28 EKİM 2013 PAZARTESİ 4 HABERLER Meclis’e türbanlı gelecek KURTULMUŞ’UN KÖŞK İÇİN ‘MESCİT KRİTERİ’ aldığını belirterek “Meclis çalışmalarına başörtülü katılacağım” dedi Yurt Haberleri Servisi AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, bundan sonra Cumhurbaşkanı olabileceklerin taşıması gereken özellikleri sıralarken “mescit kriter” getirdi. Kurtulmuş, Gaziantep’te belediye başkan aday adayları için düzenlenen temayül yoklamasında yaptığı konuşmada, “Size garanti ederim. Bu millete benzemeyen, bu milletin inançlarına, değerlerine sahip olamayan, bu milletin hissettiklerini kalbinde hissetmeyen; milletin çarşı, pazar, mescidinden, bulunduğu yerlerden gelmeyen hiçbir kimse bu memlekette bundan sonra cumhurbaşkanı olmayacaktır” dedi. CHP’yi rakip olarak tanımadıklarını “kendi rakiplerinin kendileri” olduğunu söyleyen Kurtulmuş’un partililere “kibir” uyarısında bulunması dikkat çekti. KONYA (DHA) AKP Konya Milletvekili Gülay Samancı, TBMM’deki çalışmalara başörtülü katılacağını açıkladı. Hac görevinden kısa süre önce döndüğünü belirten Samancı, “Hac farizasını yerine getirdikten sonra, kapalı bir şekilde gelmiştim. Bundan sonra da Meclis çalışmalarına başörtülü şekilde devam edeceğiz” dedi. AKP Konya İl Başkanlığı tarafından yerel seçimler için yapılan tema AKP’li Gülay Samancı, başını kapatma kararını hac ziyaretinde yül yoklamasına başörtülü olarak gelen Samancı, başını kapatma kararını hac ziyareti sırasında aldığını belirterek, şunları söyledi: “Daha çok hacdan, dönüşte böyle bir karara biz vardık. O toprakları gördükten sonra, o feyze erdikten sonra Allah’ın da emri olarak, inanan bir Müslüman kadın olarak, bunu bu şekilde değerlendirmek uygun oldu” dedi. Atatürk Cumhuriyeti… “Atatürk Cumhuriyeti” diyorum. Çünkü, “Türkiye Cumhuriyeti” artık değiştirilmek isteniyor. 1923’te kurulan Cumhuriyetimiz “evrensel kültür” üzerinde kuruluyordu: Rönesans ve Aydınlanma kültürü. Bu evrensel kültür elbette Batı kaynaklıdır. Fransız İhtilali sonrasında yazılan “İnsan Hakları Bildirgesi”ne dayalıdır. Temelinde, doğaüstü güçlere dayalı dinsel dogmaların yerine doğal güçlere dayalı insan aklı ve iradesine dayalı yaşama kuralları olan “laik” dünya görüşü vardır. Bu “laik dünya görüşü” temelinde “ulusdevlet”, “bağımsız üniter yapı”, “kazanılmışı koruyan dikkatli uluslararası ilişkiler”, “köyden başlayan kalkınma”, “örgün ve yaygın laik eğitim”, “yüksek ulusal özgüven” yeni kurulan devletin temel ilkeleridir. “Atatürk Cumhuriyeti” diyorum. Çünkü bu yapı, Mustafa Kemal Atatürk’ün bilinçli iradesiyle kurulmuştur. En yakınında bulunanlar bile halifeliğin kaldırılmasına karşı çıkmışlar, Cumhuriyetin ilanına da ya karşı çıkmışlar ya da soğuk bakmışlardır. Ama bu dâhi kurucu hepsini aşarak bilincinde olanı gerçekleştirmiştir. Bütün bunlarda ulusunu da arkasına almıştır, yanına katmıştır. Bu gerçekleşen yapı şimdi iddia edildiği gibi “ulusa rağmen” olmamıştır. Ama her zaman bu yapılaşmaya karşı çıkanlar olmuştur. Bunların bir bölümü din adına, bir bölümü etnik köken (Kürtçülük) adına yapılmış ancak başarılı olamamışlardır. Her zaman da bu karşı çıkışların arkasında yabancı güçler olmuştur. Başta İngilizler olmak üzere Atatürk’ün karşısına içerde muhalif aramışlar, yoksa yaratmışlardır. Nutuk’ta, dönemin dürüst tarih kitaplarında bunlar yer almıştır. Peki, 90 yılın sonunda buraya nasıl geldik? HHH Bildik hikâyenin tekrarıdır yaşananlar. Emperyalist kapitalist sistem dünyaya yayılma politikasını sürdürmüştür. İngiltere’nin yerini alan Amerika, İngiltere dahil Avrupa ülkelerini de yanına almıştır. Dikkat, kendi ulus devletlerini kıskançlıkla korumuşlardır. Bizim gibi ülkelerde ulus devletin modasının geçtiğini, dinsel ve etnik kökensel temelde ayrışmaların, bölünmelerin insan hakkı olduğunu, artık küresel dünyada bağımsız olunamayacağını dayatmışlardır. Dikkat, bu arada Sovyetler Birliği dağılmış, Amerika tek dünya gücü olarak kalmıştır. Dikkat, çok partili demokratik sistem olarak halkın din duyguları, etnik köken bağları politikada alabildiğine kullanılmış, insan iradesi ve bağımsız karar verme gücü ipotek altına alınmıştır. Dikkat, dünyanın egemenleri ülke içinde dinsel duyguları ve etnik köken bağlarını politikada sürdürecek yandaşlar bulmuş, onları desteklemişlerdir. Dikkat, bu güçleri siyasal iktidar yapınca önlerinde duracak bütün güçleri (ordu, yargı, üniversiteler, eğitim kurumları, laik sermaye gibi) baskı altına alacak, ortadan kaldıracak girişimleri desteklemişlerdir. Böylece dış güçler ve iç güçler birleşmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin 90. yılına böyle gelinmiştir. 100. yıla nasıl girilecektir? HHH Atatürk Cumhuriyeti 100. yılda ortadan kalkmış mı olacaktır? Laik Cumhuriyetin yerini İslam Cumhuriyeti mi alacaktır? Ulus devlet yerini federatif yapıya mı bırakacaktır? Bağımsızlık yerine bağımlılık reel politika mı sayılacaktır? TürkiyeKürdiye Cumhuriyetler Birliği mi kutlanacaktır? Türk sözcüğü her yerde yasaklanacak mıdır? Atatürk’ü övmek suç mu olacaktır? Türk ulusu buna boyun eğecek midir? Atatürk Cumhuriyeti buraya kadar mıdır? HHH Hayır. Böyle olmayacaktır. Ulus kendinden vazgeçmeyecektir. Ulus bunu kabul etmeyecektir. İnanç mı? Bilinç... 1. olağanüstü kongresini yapan HDP Meclis’te 5. parti olacak Kaymakama kızdı Özalp Deresi’nin çöp içerisinde olmasına tepki gösteren Erdoğan, yanına çağırdığı Kaymakam İsmail Çiçek’e kızdı. ‘Ateistin de hukukunu YUSUF ZİYA CANSEVER Kürkçü ve Tuncel eşbaşkan seçildi İLHAN TAŞCI koruyacağız’ VAN Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Van ziyaretinin ikinci gününde Özalp ve Erciş ilçelerinde yurttaşlara seslenirken Türkiye’nin yaptığı reformlarla küresel güç haline geldiğini söyledi. Erdoğan, “Herkesin hukukunu koruduk, koruyacağız. Ateistin de hukukunu koruyacağız” dedi. Geceyi Van’da geçiren Erdoğan sivil toplum örgütleri ve kanaat önderleriyle düzenlediği yemekli sohbet toplantısında Van’da çok katlı binaların yapılmasını eleştirdi. En fazla beş katlı bina yapılmasını isteyen Erdoğan, “İstanbul, İzmir ve Ankara’da plansız projesiz yapılanmalar var. Yatay mimariyle alçak binalar yapalım” dedi. Daha sonra Özalp ve Erçiş’te yurttaşlara seslenen Erdoğan, 11 yıl önce hayal gibi görünen nice talebin bugün gerçeğe dönüştüğünü de belirterek “İşte Muğlalı Kışlası diye bir kışla var mı? Bu ismi biz kaldırdık. Talep buydu, doğru bir adım değildi” değerlendirmesinde bulnudu. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Samsun’daki konuşmasını eleştiren Erdoğan şunları söyledi: “Ben bir söz verdim. Bu muhalefetin genel başkanlarının ismini ağzıma almayacağım. İşte dün bir tanesi Samsun’dan bana hakaret ediyor. Diyor ki, cami yıkacakmış diyor. Öbür taraftan, milletin vergileriyle Akdamar Kilisesi’ni yapıyor diyor. Cami yıkmak, gerekirse ifadesiyle kullanılmıştır. Onu yıkarken hemen yanında daha güzelini yaparız ifadesi konuşmamda vardır. Akdamar Kilisesi’ne gelince. Bu ülkede benim Ermeni Ortadoks vatandaşım var mı? Var. Ama bunlar bu işin de cahili. Bugün benim ülkemdeki Ermeni vatandaşımın ticaretle uğraşanı vergi ödüyor mu? Onun da sen inancını yerine getirmesini sağlamak görevindir. Herkesin hukukunu koruduk, koruyacağız. Ateistin de hukukunu koruyacağız.” Öte yandan, dağıtılan oyuncakları alan bir çocuğun korumalar tarafından kolundan burkularak yol kenarına atılması tepki çekti. ANKARA “Bu daha başlangıç” sloganıyla gerçekleştirilen Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 1. olağanüstü kongresinde partinin eşbaşkanlığına Ertuğrul Kürkçü ile Sebahat Tuncel seçildi. Ancak Siyasi Partiler Yasası’nda eşbaşkanlık olmadığı için “kağıt üzerinde” HDP Genel Başkanlığa Tuncel seçildi. Kongre konuşmasının ardından kalp krizi geçiren ve hastaneye kaldırılan Kürkçü’ye stent takıldı. HDP, TBMM’de temsil edilen 5. parti olacak. Kongrenin gerçekleştirildiği Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu’nun girişine 15 farklı dilde “Merhaba” ve “Umuda yolculuk” yazılı pankart asıldı. BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan ile milletvekili Ayla Akat Ata, kongreye yöresel kıyafetlerle geldi. Açış konuşmasını yapan, Bağımsız İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, Gezi’ye sahip çıkılmasını isterken, HDP’yi “büyük bir birliktelik, halkların kucaklaşması” olarak nitelendirdi. Tüzel’in konuşması sık sık “Her yer Rojava, her yer direniş. Her yer Taksim, her yer direniş” sloganlarıyla kesildi. Başbakan Tayyip Erdoğan, “Nazik davetiniz için teşekkür ederim. Kongre çalışmalarının birlik ve beraberlik içinde geçmesi temennisi ile alınan kararların partiniz ve Türk siyasi hayatı için hayırlı olmasını diliyorum” telgrafını gönderdi. Kongrede Abdullah Öcalan’ın mesajı da okundu. Söz alan Sırrı Süreyya Önder “Saçma sapan paketlerle, bu sundukları demokrasi kırıntılarıyla bizim bahtiyar olmamızı, mecnunu şükran olmamızı, sultanımız efendimizi eteklemek istiyorlar. Çok beklersiniz. Kimseden şefaat beklemiyoruz, kurtuluşumuz ken Erdoğan’dan kutlama DIŞİŞLERİ BAKANI DAVUTOĞLU: di ellerimizdedir” dedi. “Devir artık barikatlar devridir” diyen Önder, “Bu barikatın çimentosu HDP’dir” diye konuştu. BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak da HDP’nin halkların kucaklanacağı, demokratik halkların öz yönetimini kuracağı gerçek adres olduğunu belirtti. Kışanak’ın konuşmasının ardından ODTÜ’de direnen öğrenciler sahneye davet edildi. Başka bir Türkiye ve dünya isteyenler olarak yan yana geldiklerini kaydeden Tuncel, “Umudun gerçek adıyız. Bize marjinal dediklerine bakmayın. Bir avuç egemen dışında herkesi temsil ediyoruz. Çare biziz” dedi. Kürkçü ise AKP hâkimiyetinin 10 yılda her yeri kapladığına işaret ederek şu değerlendirmeyi yaptı: “Yoksulların sırtında hükümet icra ediyor. Onların kanından, gözyaşından besleniyor. Geçmişte Cumhuriyet seçkinlerinin marşlar eşliğinde yaptıklarını onlar dualar eşliğinde yapıyorlar. Aralarındaki fark budur. ” 60 kişinin seçilmesi beklenen PM’ye ise oylama sonucunda 80 kişi seçildi. Kürkçü korkuttu Ertuğrul Kürkçü konuşmasının ardından rahatsızlanması üzerine arkadaşlarınca salon dışına çıkarıldı. Kürkçü, kalbinde ağrı hissettiğini söylemesi üzerine Güven Hastanesi’ne kaldırıldı. Hastanenin başhekimi Tevfik Ali Küçükbaş, Kürkçü’ye daha önce de stent takıldığını anımsatarak “Stentin alanında tıkanıklık tespit edildi ve bu stent açılarak yeni bir stent uygulaması yapıldı. Başarılı bir uygulamayla şu anda damarın tekrar çalışması sağlanmış durumda. Göğüs ağrısı rahatladı ve kendilerini daha iyi hissediyorlar. Bir iki gün daha takip edilecek” açıklamasını yaptı. Demirtaş ABD’ye gitti BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş dün ABD’ye gitti. BDP’den yapılan açıklamada, ziyarette Demirtaş’a dış ilişkilerden sorumlu genel başkan yardımcısı Nazmi Gür’ün de eşlik edeceği belirtildi. Demirtaş ve Gür’ün bugün ABD’li siyasetçi, gazeteci ve akademisyenin katılacağı konferansta konuşmacı olacağı ifade edilerek şu bilgilere yer verildi: “29 ve 30 Ekim’de ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland dahil olmak üzere ABD hükümet temsilcileri ile yapılacak görüşmelere BDP Washington temsilcimiz Mehmet Yüksel eşlik edecek. Heyet Türkiye’nin ABD Büyükelçisi Namık Tan’ı da ziyaret edecek.” Nehri yarıladık geri dönemeyiz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Kosova ziyareti sırasında söylediği “Türkiye Kosova’dır, Kosova Türkiye’dir” sözlerinin ardından Belgrad’ın tepkisi üzerine Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu diplomatik bir dille özür diledi. TRT’de bir programa katılan Davutoğlu, Sırp Dışişleri Bakanı Ivan Mrkic ile uzun bir görüşme yaptığını belirtirken, “Başbakan’ın sözleri kültürel yakınlığın ifadesi. Biz Belgrad’a gelince de ‘ikinci evimiz’ deriz. Sırp halkı da bizim kardeşimizdir” dedi. Davutoğlu, Kürt sorununun çözümünde nehrin yarısının aşıldığını belirterek geri dönmenin daha büyük risk yarattığını söyledi. Davutoğlu, “Nehrin yarısını geçtik, geri dönemeyiz” dedi. İstihbarat alanında başta MİT Müsteşarı Hakan Fidan tartışmalarına da Davutoğlu, “AKP iktidarına karşı olan iç ve dış güçlere” bağladı ve “Rövanşını almaya çalışıyorlar” diye yorumladı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den anayasa ve Özel çıkışı ‘Ne söz verdiğini açıklasın’ MAHMUT LICALI ANKARA MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 60 maddelik anayasa değişikliği paketinin TBMM’den geçirilmesinde ısrarcı davranılmasının masadan kalkmak anlamına geldiğini belirterek “Bu 60’ın içine nereye neyi sıkıştıracaklar belli değil. Bu durum, güçlü bir tuzaktır” dedi. Bahçeli, tutuklu milletvekilleri konusunda anayasa değişikliği tartışmalarının da istismar ve tuzak olduğunu kaydetti. Bahçeli, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in Hasdal’da tutuklu bulunan TSK mensuplarına ne söz verdiğini açıklamasını istedi. Samsun mitingi dönüşünde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bahçeli, 60 maddelik paketin başka amaçlarla istismar edilerek TBMM’ye taşınmak istendiğini söyledi. Bahçeli, şunları söyledi: “Demokratikleşme paketinin zorun lu kılmış oldukları değişiklikleri böyle 60 madde üzerine sızdırmak suretiyle birtakım cevaplar verilmeye, PKK’ye yeni tavizler verilmeye çalışılıyor. Bu yanlıştır. Bu nedenle CHP, AKP, BDP komisyondan kalkarak daha geniş, 60 maddenin dışında kendileri de demokratikleşme paketi için ısrarla arzuladıkları maddeleri ilave etmek suretiyle genel kurulda bir anayasa değişikliğine gidebilirler. Bu referandumu gerektirmeyen bir sayıyla da mümkün olabilir. Eğer böyle bir düşünceleri varsa, bunu samimiyetle kamuoyumuzla paylaşmalarında yarar var. ‘Biz, Anayasa Komisyonu çalışmalarından çıkıyo ruz, masayı terk ediyoruz ve milletimize de 3 partinin demokratikleşme paketi çerçevesinde yeni bir değişikliği önermek için de genel kurulda beraber hareket edeceğiz’ diye işbirliklerini açıkça ifade etmeleri lazım. Biz AKP ile CHP anlaşsa bile masadan kalkmayacağız. 60 maddenin geçirilmesi sırasında hiçbir değişiklik yapılmayacağı, konusunda açıklama da yapmadılar. Bu 60’ın içine nereye neyi sıkıştıracaklar belli değil. Bu durum güçlü bir tuzaktır” dedi. Genelkurmay Başkanı Özel’in Hasdal’ı ziyareti sırasında orada bulunan TSK mensupları ve ailelerine ne gibi umut verildiğinin bilinmediğine işaret eden Bahçeli, Bunu Genelkurmay Başkanı’nın net olarak açıklamasında yarar var. Diyecek ki “Ben herhangi bir müdahale yapmadım, yapmak istedim başaramadım. Ya da söz vermedim” dedi.