19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 EKİM 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA 400 milyon çocuk 400 milyon çocuk yoksullukla boğuşuyor. 1.2 milyar insan günde sadece 1.25 dolar gelirle yaşam mücadelesi veriyor. Ekonomi Servisi Dünya Bankası’na göre son 30 sene içinde Afrika’nın güneyindeki ülkelerde fakir nüfus 103 milyon arttı. Dünya Bankası’nın “Fakirlerin Durumu” yayımlandı. Rapora göre küresel çapta 13 yaşın altında 400 milyon çocuk yoksullukla boğuşmak zorunda. Rapor 1.2 milyar insanın günde sadece 1.25 dolar gelirle yaşam mücadelesi verdiğine işaret ediyor. ANF’nin yayımladığı “Fakirlerin Durumu” raporu azgelişmiş ülkelerde yaşayan çocuklar açısından oldukça karamsar bir tablo çiziyor. Raporda şu tespitlere yer verildi: 4 1981 ile 2010 arasında azgelişmiş ülkelerde fakirliğin azaltılması konusunda çalışmalar bazı ilerlemeler sağladı. 4 Afrika’nın güney ve orta kesimindeki ülkelerde nüfusun yüzde 35’i fakirlikle boğuşurken bu durumdan en çok kadınlar ve çocuklar etkileniyor. Dünyada fakirliğin genel olarak azalma trendi bu bölge için geçerli değil. Son 30 sene içinde Afrika’nın güneyindeki ülkelerde fakir nüfus 103 milyon arttı. 4 Fakirliğin en çok vurduğu ülke Hindistan. Nüfusun neredeyse üçte birinin yoksulluk içinde yaşadığı ülke küresel istatistikleri de etki ediyor. 4 Fakirlik kırsal kesimlerde daha yaygın. Fakir nüfusun yüzde Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim, 78’i kırsal bölgelerde yaşarken çocukların umutsuz, eğitimsiz ve sağlık gelişmekte olan ülkelerde bu hizmetlerinden yoksun bir yaşama acımasız bir şekilde mahkum edilmemesi gerektiğini ifade oran yüzde 58 civarında. En ederek ortaya çıkan verilerin iyi değerlendirilmesi fakir kesimler içinde kadınların gerektiğini söyledi. oranı erkeklerden daha yüksek. 2012’nin temmuz ayında göreve geldiği günden Çocuklarsa gelişmekte olan bu yana fakirliğin ortadan kaldırılması konusunda ülkelerdeki fakir nüfusun yüzde raporlar hazırlatan Yong Kim, 2030’a kadar aşırı 33’ünü, azgelişmiş ülkelerde ise fakirliğin azaltılması hedefine ulaşılması için fakir nüfusun yarısını oluşturuyor. EKONOMİ [email protected] 11 yoksulluğun pençesinde 1.25 dolarla yaşam: Dünya Bankası’na göre 13 yaşının altında Nüfusun yüzde 35’i fakir: Özellikle Afrika’nın güney ve orta kesimindeki ülkelerde nüfusun yüzde 35’i fakirlikle boğuşurken bu durumdan en çok kadınlar ve çocuklar etkileniyor. Dışardan Al Haberi Bizde gazetecilikhabercilik giderek dibe vuruyor, Bayram günleri tuzu biberi.. Trafik terörü, kaçan, kovalanan, bayram gününe girmeden satışta tükenen kurbanlar, dahası bizim dolgu dediğimiz boş günlere saklanmış magazin yanı ağır basan, aynı konuyu, aynı kişileri konu almış, bütün kanallarda birden sırası da değiştirilince.. bizim düğmeye basmamızın bir işe yaramadığı, bir diğerinin sözcükleri ile bile aynısı haberler.. Sakız gibi çiğnendikçe tadı kaçan, afakanlar bastıran haberlere bugün bayramın ilk günü ile kurban kanı katılacak; sıradaki bayram dönüşü çilesiyle, az kaza, kan bulaşmasını dileyelim.. Biz çılgın tatil kalabalığını, siyaseten uzatılan tatile bağlı sanırken uzmanlar, bilinçaltımızdaki zor günler öncesi kaçamak, unutmak, son fırsat.. duygularımızın katkısını anlattılar.. Kendimize bile itiraf etmekten korkarak gelmekte olan zorlu günleri, ekonomiksiyasal krizleri görüyor, son bir şans yakalamış olma duygusu ile kendimizi tatile, eğlenceye atmak istiyormuşuz.. Uyduruk haberlerdeki uyduruk rakamlara bakarsanız, yurtdışına kaçanlar 500 binlere yaklaşmış. İç göçün sayılarını duymadım ama yolculuk sürelerindeki ikiüçlü katlanmalar, İstanbul’un dünkü boşalmış hali bir izlenim verebiliyor.. Haber saatlerinin kimilerinde zorunlu dış haberlere yer verilince, ülkemizi içine alması kaçınılmaz, aslında ay ay, yıl yıl görmezlikten gelsek de yaşamımızda duyumsadığımız ekonomik geriye gidiş birazcık daha ciddi anlaşılır oluyor. Ele geçirilmiş medya, piyasalar, iktidar sözcüleri üzerinden pek pembe tablo çiziyor olsalar da aslında insani gelişmişlikte, yani gelir dağılımı paylaşımındaki haksız uçurum, en yaşamsal alanlar işsizlik, eğitim, sağlık hizmetleri yararlanmalarında, Türkiye’nin en gerilere sürekli düşmekte olduğu saklanamıyordu. ABD’nin güncel siyasal krizi bağlantılı dünün taze haberleri ile gelen güncel hızlanan yeni olumsuzluklar da var.. ABD’nin demokrasinin işleyişi, varlığı anlamında olumlu siyasal krizi, özünde küçük siyasi hesaplaşmalar, inatlardan beslenince, Amerikan vatandaşlarına bile verdiği zararlar büyük. Geçici olduğu kuşkusuz güncel kriz ile geçici işsiz kalıp güne yönelik ücretlerini alamayan en alttakilerin çaresiz öfkeleri hızla büyüyor.. Protesto eylemlerindeki öfke birikimi, eylemlerin şiddet dozuna da yansıyor. Güncel krizin beklenenden uzun sürmesi halinde, dünya dengelerini altüst edecek boyutunun güçlendiğinin altını çizen uzmanların birleştikleri en ürkütücü sonuç doğrudan bizi ilgilendiriyor: “Dozu giderek büyüyen krizin altüst etmekte olduğu dünya dengelerindeki olumsuz değişimin, yeni krizlerin en ağır bedelini gelişmekte olan ülkeler ödeyecek. Elbette kritik dengelerde duran Türkiye bu bedeli ödeyecekler arasında başı çekeceklerden biri olacak..” HHH Türkiye’nin bulaştığı, iç kamuoyuna yönelik sürekli saklanan, İktidarlarının Suriye politikaları bağlantılı gelişmelerin olumsuz geri dönüşleri, bedelleri, giderek sırtımızda zor taşınacak, sırtımızda kalacak taşınmaz ağırlıklara dönüşüyor.. En insancıl olanlarını, ölümden kaçanlara kapılarımızı açmamızı zaten tartışamayız.. İnsanlık adına zengin kuzey dünyası, Batı’nın ayıpları şu günlerde Akdeniz’de batan kaçak gemileri ile insanlığın yüz karası olarak tartışılıp duruluyor.. Bir zamanlar ekonomileri çok iyi giderken, ucuz kaçak emeği emperyal çıkarlar, sermaye çok severken, ekonomik gerekçelerle kaçak gelenlere bile kapılar kapanmazdı.. Dahası ekonomik göçün, siyasal, yaşamsal kaçışlar olarak pazarlanmalarına göz yumulurdu. Şimdilerde tam tersi oluyor.. Suriye’den, Afrika’dan dünyanın her yerindeki ırk ve din, mezhep eksenli kanlı katliamlardan, iç savaşlardan kaçanlara bile evrensel insan hakları, sözleşmeleri yok sayılarak kapılar kapanıyor. Siyasi, yaşamsal sığınmalara, kaçak göçmen kılıfı uydurulmaya çalışılarak kapıları kapatma, insanların ölümlerine seyrici kalma insanlık dışı uygulamalarla hesaplaşılması günlerindeyiz.. Bizim insanlık boyutu bir yana, İktidarımızın yanlış dış politikaları, hele de bölge iç savaşlarına bulaşmışlıkları, son büyük örnek Suriye politikaları ile yüklendiğimiz yükün hesabıkitabı yok.. BaşbakanDışişleri Bakanı ile dünyayı, BM’yi, Batı’yı suçlamamız boşa çaba, kimsenin sırtımızda kalan bu ağır yükü paylaşmaya niyeti yok. İnsani değerler zaten yerlerde. Kolayca İktidarımızın yanlışları, kendi siyasal ayıplı adımları propaganda aracı yapılarak, sırtımızdaki yükün paylaşılmamasına gerekçe de yapılıyor olabilir. Batı medyasında İktidarımızın Suriye’de radikal İslami örgütlenmelere, silahlanmalarına katkıda bulunması haberleri ön planda. Siyaseten örnekli suçlamalar durmadan eklemleniyor. Bayram günlerinde bizim bilmediğimiz, İktidarımızın reddettiği yeni haberler geliyor. Giderek yüklerimiz sırtımızda, yalnızlaşıyoruz.. ABDİran’la dolaylı da olsa masaya oturmak üzere. Irak Kürdistanı’ndan, karşıtı merkez yönetiminden Suriye’de çatışmaları durdurmaya yönelik çağrılar geliyor. Gazze’ye giden yollar hem İsrail, hem de Mısır’dan, silahlı müdahaleler ile kapatılıyor.. Sağlık hizmeti alamıyorlar Fakirliğin çocuk nüfusuna en büyük etkisi sağlık hizmetleri ve beslenme alanında. BM verilerine göre yeterli sağlık hizmeti alamadıkları ve yetersiz beslendikleri için 2012’de 6.6 milyon çocuk 5 yaşına ulaşamadan hayata gözlerini yumdu. Bu ölümlerin yarısı Nijerya, Kongo, Hindistan, Pakistan ve Çin’de gerçekleşti. Çocuk ölümlerinin ana nedeni ise hastalıklar. Beş yaşına ulaşmadan çocukların ölümüne neden olan hastalıkların başında sıtma, zatürree ve ishal geliyor. Bu hastalıklar, günde yaklaşık 6 bin çocuğun ölümüne neden oluyor. Beslenme yetersizliği de ölümlerin neredeyse yarısından sorumlu olan bir diğer önemli etken. Küresel çocuk ölümlerinde başı, Afrika’nın büyük nüfuslu ve yoksul ülkesi Nijerya çekiyor. Çocuk ölümlerinin yüzde 30’unun yaşandığı ülkede, ölümlerin yüzde 20’si sıtma ve AIDS’e neden olan HIV virüsüyle bağlantılı rahatsızlıklardan kaynaklanıyor. BM verilerine, ölen her 8 çocuktan 1’i, Nijeryalı. İstatistikler içler acısı bir durum sergilerken gerçek tablonun daha da kötü olduğu tahmin ediliyor. BM’nin istatistikleri, dünyadaki ülkelerin yarısından elde edilen bilgilere dayanıyor. Geride kalan bölgeler için sadece modelleme yöntemleri kullanılabiliyor. Harekete geçilmeli harekete geçilmesi gerektiğini belirtiyor. ABD için zaman daralıyor JP Morgan Chase&Co., Deutsche Bank AG. ve BNP Paribas yöneticilerine göre ABD’nin temerrüde düşmesinin sonuçları işin başında görülemeyecek kadar yıkıcı olabilir. Ekonomi Servisi ABD’nin borç tavanına vurup, temerrüde düşme riskini ortadan kaldırılması için sadece iki gün (17 Ekim) kaldı. Cumhuriyetçiler ve Demokratlar hâlâ uzlaşabilmiş değil. Uzmanlar ABD’nin borç tavanı sorununu aşamayıp temerrüde düşmesi durumunda küresel ekonomide yeni bir krizin baş göstereceğine işaret ediyor. Dünyanın en güçlü üç bankasının yöneticileri Amerika’yı temerrüt konusunda uyardı. Politika yapıcılara göre, Amerika temerrüde düşme riskini göze almamalı. JP Morgan Üst Yöneticisi (CEO) Jamie Dimon, “Amerika Birleşik Devletleri temerrüde düşemez ve benim görüşüm düşmeyecek de. Öte yandan bunun gerçekleşmesi halinde bu durum, anlamanın mümkün olmayacağı bir şekilde bütün global ekonomi üzerine yayılabilir. Lütfen, kendi bindiğimiz dalı kesmeye izin vermeyelim, kendi ipimizi çekmeyelim” dedi. Dimon ayrıca, bankaların, olası bir temmerrüt için hazır tuttukları paranın büyük miktarını şimdiden harcadıklarını ve bunun da 20072009 finansal krizinden sonra girilen global toparlanma sürecini tehdit ettiğini ifade etti. BNP Paribas Üst Yöneticisi (CEO) Nobel Ekonomi Ödülü ABD’ye gitti Ekonomi Servisi ABD’li ekonomistler Eugene Baudouin Prot, “Temerrüt ABD Fama, Lars Peter Hansen ve borcu ve dolar üzerinde çok Robert J. Shiller 2013 Nobel dramatik sonuçlar yaratabiEkonomi Ödülü’nün sahipleri lir. Muhtemelen bu dünyanın oldu. Üç ekonomist varlık fiyatları analizlerine dair çalışmalarıyla ödüle yeniden resesyon dönemine layık görüldü. Nobel ödülünü kucaklayan girmesine neden olur” diekonomistlerden Robert J. Shiller 2006’da ye konuştu. ABD’de gayrimenkul fiyatlarının aşırı Deutsche Bank’ın üst yö derecede şiştiğini belirleyip bunun krize yol neticilerinden Anshu Jain açacağını öngörmüştü. Shiller aynı zamanda ise “Küçük miktarlı bir gayrimenkul fiyat endeksi CaseShiller temerrüt olsa bile bu endeksine de ismini veren ekonomist. Nobel ödülünü alan bir diğer isim Eugene nun sonucu bir felaket Fama ise iktisat çevrelerince “modern yaratır. Bu çok hızlı bir finansın babası” olarak anılıyor. 74 yaşındaki şekilde yayılan ölüm Fama 1960’lı yıllarda hisse fiyatlarının tahmin cül bir hastalık olur” edilemez olduğunu, rastgele bir yol izlediğini, bu yüzden profesyonel yatırımcıların bile şeklinde konuştu. Dar gelirliler tuzağa düştü’ Halkın büyük bir bölümünün bankaların ipoteği altında olduğuna dikkat çeken Çakar, “Yoksullar ve dar gelirliler tuzağa düşmüş durumda. 10 milyondan fazla insan asgari ödeme tuzağında. 4 milyondan fazla kişi takipte. Asgari ödeme tuzağında. Şimdi yapılacak yeni düzenleme ile asgari ödeme tutarı üst üste 3 kez ödenmezse kredi kartının kullanıma kapatılacağı ifade ediliyor. Peki o zaman insanlar ne yapacak?” diye konuştu. Çakar, çözüm için doğru tüketim kültürü oluşturulmasının önemine işaret ederken, tüketimi pompalayan banka reklamlarının durdurulmasını istedi. tahmin etmesinin imkânsız olduğunu öne sürmüştü. Fama aktif portföy yönetiminin gereksiz ve maliyetli olduğunu söylemiş, hedge fonların neden bu kadar yatırımcı çekebildiğini anlamadığını söylemişti. Bu sene verilen Nobel ödüllerinin bir başka ilginç noktası ise serbest piyasanın etkinliği konusunda neredeyse zıt görüşlere sahip iki ekonomistin de ödüllendirilmesi oldu. Piyasa oyuncularının rasyonel hareket ettiğini kabul eden Fama’nın görüşlerine karşı Robert Shiller piyasalarda irrasyonel davranışlar sonucu fiyat balonları oluşabildiğini öne sürmüştü. AKP döneminde 286 HES inşa edildi Ekonomi Servisi Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, 20022013 arasında 286 hidroelektrik santralının (HES) işletmeye alındığını; 179 HES’in ise inşaatının devam ettiğini, bu projeler için özel sektör tarafından 12 milyar dolar civarında para harcandığını söyledi. BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken’in yazılı soru önergesini yanıtlayan Eroğlu, HES projelerinde, suyun ve tabii hayatın korunması ile suyun yöredeki insan, bitki ve hayvanların ihtiyaçlarında kullanılmasının öncelikli olduğunu savundu. Eroğlu, projelerin Devlet Su İşleri’nin (DSİ) yatırım programlarında yer almadığından kamuya herhangi bir maliyeti olmayacağını iddia etti. ‘Halk tefeciye mahkum olur’ MUSTAFA ÇAKIR Dünyanın en güçlü 2. iş kadını Haber Merkezi Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, Fortune dergisi tarafından her yıl hazırlanan “Dünyanın En Güçlü 50 İş Kadını” listesinde ikinci oldu. Güler Sabancı’ya ayrıca yükselenler listesinde de ilk sırada yer verildi. Sabancı Sabancı Holding’den konuya ilişkin yapılan açıklamaya göre dergi, Güler Sabancı’yı şöyle tanıttı: “Alman elektronik devi Siemens yönetim kurulu üyesi olarak seçilen Sabancı, ülkesinin 2023’te ilk on ekonomiden biri olma hedefine de öncülük ediyor. 60 bine yakın çalışanı ve birçok işkolundaki faaliyetleriyle, grubunun 2012’de konsolide satışları 14.6 milyar dolara ulaştı. Grubun kârı, enerji sektöründeki yeni projelerin katkısıyla 1 milyar doları aşmış durumda. Grubun piyasa değeri, son iki yılda ikiye katlanarak 10 milyar dolara çıktı.” ANKARA AKP kendi döneminde yaklaşık 40 kart artan kredi kartı borçlarına çözüm bulmak için taksitlere sınırlama getirmeye hazırlanırken, tüketici örgütlerinden “halk tefecilerin eline düşer” uyarısı geldi. Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı Turhan Çakar, insanların “uyuşturucu gibi kredi kartlarına alıştırıldıklarına” dikkat çekerek taksitlerin birdenbire sınırlanması halinde bu kez de başka yerlerden borç bulmaya çalışacaklarını söyledi. Çakar, çözümün işsizliğe, yoksulluğa çö Hükümet kendi döneminde 40 kat artan kredi kartı borçlarına çözüm bulmak için taksitlere sınırlama getirmeye hazırlanırken tüketici örgütlerinden uyarı geldi. züm bulunmasından, satın alma gücünün yükseltilmesinden geçtiğine vurgu yaptı. KESK’in araştırmasına göre AKP’nin iktidara geldiği 2002 Aralık ayında 6 milyar 360 milyon lira olan kredi kartı borcu 238 milyar 302 milyon lirayı aştı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran’ın değerlendirmesine göre de 2 milyon 568 bin kişi kredi kartı ve tüketici kredisi borcunu öde yemiyor. Oran, bu sayının 2002’de 847 bin kişi olduğuna dikkat çekti. Kredi kartı borçlarındaki artış hükümeti de adım atmaya zorladı. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan taksitli kredi kartı harcamalarının son 2 yılda neredeyse iki kat arttığını belirterek bununla ilgili önlemler alınacağını açıkladı. Babacan, “Taksitlendirilmiş kredi kartı borcu Aralık 2011’de 26 milyar lira, 2012’de 38 milyar lira, 27 Eylül sonu itibarıyla da 48 milyar liraya yükseldi” dedi. Turhan Çakar, kredi kartı tüketimini pompalayan reklamlarla yurttaşların bankaların ipoteği altına girdiklerine dikkat çekti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle