28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 EKİM 2013 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Bugün Türkiye’nin geldiği durum apaçık ortada... Köktendinci örgütler benim ülkemin topraklarında cirit atıyor. Buna göz mü yumacağım! Vurgun, soygun, talan... Adaletsizlik! Sahte kanıt raporlarını, usul hatalarını görmezden mi geleceğim! Asla! Benim ülkemde giydiği dekolte elbisesi nedeniyle atv’deki yarışma programını sunan kadın sanatçı Gözde Kansu’nun işten çıkarılmasına gözümü mü kapatacağım... Asla! Gözde Kansu, Ayşe Arman’a ne diyor: “Olay gülünç ve içler acısı. Ben böyle giyiniyorum ve giyinmeye devam edeceğim. Bana yapılanlar hem kariyerime hem de kadınlığıma haksızlık. Tartışmaların kadın bedeni üzerinden yapılmasından ötürü sıkıldım. En kolayı beni kurban etmekti, ettiler! Yine bir kadını...” Türkiye’de böyle bir dönem hiç yaşanmadı... Bunca yıl siyaset yapan, CHP’yle, DYP’yle hükümet ortaklığı kuran Necmettin Erbakan ve iktidar olan tüm sağ partiler döneminde bile. HHH Kadın üzerinden siyaset yapıp okul yönetmeliklerinin değiştirilmesi, öğretmenlerin sıkmabaşla derslere girmesi, okullardaki kız çocuklarına bir baskıdır. Dışarıda kimsenin kılık kıyafetine karışan yok! Yok ama Gözde Kansu işinden atılıyor... Başı açıkbaşı kapalı hiçbir kadın örgütü ayağa kalkmıyor. Bunun adına sözde demokrasi, sözde özgürlük denir... İşin içine bir de sözde yargı girerse hukuk guguk oluverir. Siirt’te 12 yaşındaki kız çocuğuna 40 kişi cinsel saldırıda bulunuyor. Bu ilk kez olmuyor Türkiye’de. Böyle olaylarda hep seyirci kalınıyor... Bir utanç davası ortada. Hukuk, demokrasi, laiklik, özgürlük. Hepsi sözde, hepsi kandırmaca. Siyasal erkin eli yargının üzerinde... Haydi gelin birlikte haykıralım: “Darbeler dönemi bitti; hükümdarım sen çok yaşa!” Başbakan’la görüşen heyet ‘Gezi için halkı suça yönlendirmek’le suçlanıyor Dayanışma sorgusu Can Ataklı: İstanbul’a adayım ALİ AÇAR İstanbul Haber Servisi Gazeteci Can Ataklı, CHP’den İstanbul Belediye Başkanlığı’na aday adayı olduğunu açıkladı. Ataklı, Ulusal Kanal’daki programı sırasında yaptığı açıklamada, “CHP üyesi olmayan Mustafa Sarıgül’ün adaylığını tartışan medya, diğer adayları da görmeli. Tüm kesimlerden oy alabileceğimi düşünüyorum. CHP, anketlerde benim ismimi de sorduğu takdirde tablo ortaya çıkacaktır” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bazı bakanlar, AKP Grup yöneticileri ve genel merkez yöneticileri, TBMM’de bir araya geldi. Hüseyin Çelik, koordinasyon ve söylem birliğini sağlamak için parti, grup ve hükümet üyelerinden oluşan böyle bir heyetin olduğunu, bunun koordinasyonunu da kendisinin yaptığını ifade etti. AKP ‘koordine’ olacak Başbakan ile görüşen Taksim Dayanışması üyeleri, Gezi Parkı gösterileri sırasında kanunsuz eylemlere katıldığı ve marjinal grupları yönlendirerek olayların meydana gelmesine zemin hazırladığı iddiasıyla ifade verdi. Taksim Dayanışması hakkında kanunsuz eylemlere katıldığı ve grupları yönlendirdiği iddiasıyla hazırlanan fezleke kapsamında dün TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu, Beyoğlu Semt Dernekleri Sözcüsü Cem Tüzün, TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Başkanı Tayfun Kahraman ve mimar Derya Karadağ avukatları ile birlikte İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde ifade verdi.Dayanışma üyelerine “Taksim Dayanışması’nın yaptığı çağrılar ile Gezi Parkı ve çevresinin işgal edilerek kamusal alan olarak kullanılmasının önüne geçil u Taksim Dayanışması bileşenlerinin temsilcileri, kanunsuz eylemlere katılmak ve yurttaşları yönlendirmek suçlamasıyla açılan soruşturma kapsamında ifade verdi. Suçlamaları reddeden sivil toplum temsilcileri, Gezi’de yaşanan şiddetin sorumlusunun yurttaş değil polis olduğunu belirtti. miş, binlerce insanın Taksim Meydanı başta olmak üzere çeşitli meydanlara çıkması için gayret gösterilmiş ve böylelikle marjinal grupların provokasyonuna zemin hazırlanmıştır... Bu kapsamda sizin de kanunsuz eylemlere katıldığınız, grupları yönlendirdiğiniz ve çağrılarda bulunarak olayların meydana gelmesine zemin hazırlamış olduğunuz tespit edilmiştir” denilerek düşünceleri soruldu. Gazetecilere açıklama yapan Muhcu, Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından görüşmeye çağrılan dayanışma üyeleri hakkında “şüpheli” olarak soruştur ma açılmasının hukuka aykırı olduğunu söyledi. Muhcu,“Burada bir soruşturma açılması gerekiyorsa, bu süreçte barışçı amaçla çalışmalarını yürüten yurttaşlara şiddet emrini veren ve emirleri uygulayan kamu yöneticileri hakkında soruşturma açılmalıdır” dedi. Cem Tüzün ise toplantılara katılarak açıklama yapmalarının kamuoyunu yönlendirmek olarak fezlekede yer aldığını belirtti. Tüzün özetle şunları söyledi: “Adımızın geçtiği paragrafta yer alan; kamuoyunu yönlendirmek, basın açıklamaları dışında bir şey değildir. Basın açıklamaları yönlendirme olmadığına ve suç sayılmadığına göre suç olmayan bir fiil hakkında ifade vermemin doğru olmadığını söyledim.” Kahraman da kimseyi suç işlemek maksadıyla Taksim’e davet etmediklerini, şiddetin kaynağının Taksim Dayanışması olmadığını belirtti. Hükümdarım Sen Çok Yaşa! Demokratik düzen, hukuk devleti, bağımsız yargı, adalette eşitlik! Bu demokratik düzen nasıl işliyor, özgürlükler için ne gibi adımlar atılıyor... Kamuda kadınlara başörtüsü yani sıkmabaş... Yetmez ama evet! Ardından çarşaf ve peçe gelirse tadından yenmez. Demokrasi ve özgürlük bu değil mi? Kamuda sıkmabaşa özgürlük bununla kalmamalı... Kadın askerler, polisler, yargıçlar, savcılar da payını almalı... Nasıl olsa TSK’nin, polisin, yargının iç düzenlemeleri var. Yargıçlar ve savcılar cüppe giydiklerine göre yeni düzenlemeyle çarşaf giyip peçe takabilir. Demokrasi ve özgürlük budur işte... Bağırıp çağırmayın sakın... HHH Türkiye İslam ülkelerine bir model... Adı üstünde laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti... Üstelik bir hukuk devleti. Bakmayın siz çapulculara, biz halkın istediklerini yapıyoruz, gerisi fasa fiso! Onlar istedikleri kadar bağırıp çağırsınlar. Balyoz’u kafalarına vurduk! Yargı bağımsız, Yargıtay 9. Dairesi, Silivri’nin kararına uydu, gerekeni yaptı. Komutanların rütbeleri sökülecek, askeri tesislerden hiçbirisi yararlanmayacak. Demokrasi böyle bir şeydir, beğenen beğenir beğenmeyen anasını, babasını, karısını, çoluğunu çocuğunu alıp gider. HHH Öteden beri söylerim, en kötü demokrasi en iyi askeri rejimden iyidir. Yaşamım boyunca, demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri savundum. Evrensel hukuku... Düşünceyi ifade özgürlüğünü... Laik demokratik devleti... Emeğin örgütlü gücünü... Egemenlerin değil ezilenlerin yanında olmayı... Sermayeemek çelişkisini dile getirdim, gelir dağılımındaki o büyük uçurumu. Çevreyi... Dava başvurusu Gezi aileleri AİHM’de Üniversite reformu Müdüre hapis Haber Merkezi Maltepe Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nce, 25 Ekim 2013 tarihinde “Üniversite Reformu ve Hans Reichenbach” başlıklı bir panel düzenlenecek. Prof. Dr. Zekiye Kutlusoy’un yöneteceği panelde, Yrd. Doç. Dr. Tüten Ang, Prof. Dr. Gürol Irzık, Prof. Dr. Yaman Örs ve Prof. Dr. Uluğ Nutku konuşacak. İstanbul Haber Servisi Sakarya’nın Akyazı ilçesinde “silahla yaralama” ve “ihaleye fesat karıştırma” olaylarına karıştıkları iddiasıyla 4’ü tutuklu 37 sanığın yargılandığı davada, eski Sakarya Emniyet Müdürü Faruk Ünsal’ın da aralarında bulunduğu 25 sanık 7.5 ay ile 34 yıl 5 ay arasında değişen hapis cezalarına mahkum edildi. AKP’li Akyazı Belediye Başkanı Yaşar Yazıcı ise beraat etti. ANKARA (AA) Süper Loto’da kazanan numaralar “1, 3, 4, 8, 14 ve 50” olarak belirlenirken 6 bilen çıkmayınca 1 milyon 160 bin 651 lira devretti. Çekilişte 5 bilenler 4 bin 692 lira, 4 bilenler 89.75 lira, 3 bilenler 7.60 lira kazandı. ODTÜ’de yine müdahale ODTÜ ormanından geçecek otoban inşaatına tepkiler sürüyor. İnşaat aralıksız sürerken ODTÜ sınırına dayanan iş makinelerini öğrenciler protesto etti. Polis bu sırada öğrencilere tazyikli su, ses bombası, biber gazı ve plastik mermiyle müdahalede bulundu. Öğrenciler aynı anda 6 ses bombasının patladığını iddia etti. Polisin attığı biber gazı fişeklerinden çıkan kıvılcımlar ODTÜ ormanında otların ve birkaç ağacın yanmasına, tutuşmasına neden oldu. Yangın ODTÜ’lü öğrencilerin müdahalesiyle söndürülürken biber gazını yoğun bir şekilde kullanan polisin attığı gazlar ODTÜ kampusunun gazla kaplanmasına neden oldu. Çatışmalar gece geç saatlere kadar sürdü. Savcı: TOMA mağdur Başbakan Erdoğan’ın protesto edildiği ODTÜ olaylarında gaz bombasıyla ağır yaralanan Barış Barışık’ı unutan savcı, TOMA’nın gördüğü zararı uzun uzun anlattı ALİCAN ULUDAĞ ANKARA – Başbakan Tayyip Erdoğan’ı Göktürk 2 töreninde protesto eden 11 öğrenci hakkında terör örgütü üyeliğinden dava açan Ankara Terörle Mücadele Savcılığı, iddianamede olaylar sırasında başından gaz bombası ile yaralanan Barış Barışık’tan bahsetmezken TOMA’ların gördüğü zararları ayrıntılı olarak anlattı. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen ODTÜ olayları iddianamesinde, 11 öğrenci hakkında 5 suçtan 50 yıla kadar hapis cezası istendi. İddianameye göre, ODTÜ Genel Sekreterliği, savcılığa 28 Aralık 2012 tarihli yazısında olaylar sırasında üniversitede 20 bin liralık zarar meydana geldiğini bildirdi. Ankara Emniyeti ise savcılığa gönderdiği yazıda, Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’ne bağlı 9 araca öğrenciler tarafından zarar verildiğini savundu. Emniyetin yazısından bölümler verilen iddianamede, zırhlı TOMA araçlarının nerelerinde hasar oluştuğu anlatıldı. TOMA’lardaki “taş izleri”, “zedelenmeler”, “ezikler” ve “kırıkların” yanı sıra, “kaportada boya kalkmaları”, “arka motor kapağı üzeri ve arka sol aydınlatma lambası korumasında bükülmeler”, “TOMA5 yazısında hasar” gibi küçük ayrıntılar dahi iddianamede yer aldı. Ancak iddianamede, başta gaz bombasıyla ağır yaralanan Barış Barışık dahil yaralı öğrencilerden tek söz edilmedi. İddianamede, bir sayısına el konulan Kaldıraç dergisinde resmi bulunan Burhanettin Akdoğdu hakkında “Ankara’da gözaltında bulunduğu sırada kendini asmak suretiyle intihar eden örgüt mensubu” ifadesi kullanıldı. Oysa AİHM, intiharı şüpheli bulunan Akdoğdu’nun ölümüyle ilgili Türkiye’yi mahkum etmişti. İddianamede dikkat çeken bir diğer konu ise Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya gibi isimlerden “sözde şehit olarak kabul edilen örgüt mensupları” şeklinde söz edildi. 3. yargı paketi kapsamında suç ve yasaklı olmaktan çıkan, kitapçılarda bandrolü ile satılan “Teorik Yazılar Mahir Çayan” ve “Bütün Yazılar Mahir Çayan” adlı kitaplar iddianamede yine suç delilleri arasında gösterildi. Loto devretti Haber Merkezi Gezi Parkı olayları sırasında hayatını kaybedenlerin yakınları ve avukatları, olaylarda aşırı güç kullanan polis hakkında yeterli soruşturma yapılmadığı gerekçesiyle dün Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) dava başvurusu yaptı. Gezi Parkı eylemlerinde öldürülen Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz ve Abdullah Cömert’in yakınları adına yapılan başvuruda, “polis şiddetinin yol açtığı yaşam, toplantı ve gösteri hakkı ihlalleri ile kötü muameleye karşın iç hukuk yollarının etkisizleştiği” savunularak “suç işleyen polis ve amirlerinin kollanarak fiili dokunulmazlık sağlandığı” vurgulandı. Başvurunun, Türkiye’deki iç hukuk yolları henüz tüketilmemiş olduğundan AİHM tarafından kabul edilip edilmeyeceği merak konusu. Fransa’nın Strasbourg kentindeki mahkeme binası önünde toplanan yaklaşık yüz kişilik grup adına Taksim Dayanışması Platformu’ndan Mücella Yapıcı basın açıklaması yaptı. Gezi Parkı olaylarında 7 kişinin hayatını kaybettiğini, 8 binden fazla kişinin yaralandığını ve 14 kişinin de gözünü kaybettiğini belirten Yapıcı, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere evrensel insan haklarının yoğun ve yaygın biçimde ihlali ve iç hukuktaki tıkanma süreci, bizleri konuyu uluslararası platformlara taşımak zorunda bıraktı” dedi. Avrupa işkencenin önlenmesi komitesi: Türkiye cezaevlerinde çocuğa ağır şiddet var DUYGU GÜVENÇ l Melek Serin öldü, neden onlar özgür l Gezi eylemlerine katılan 3 kişi tutuklandı Öldüren işkenceye kötü muamele cezası SEYFETTİN METE ÇORUM Çorum’da 2004 yılında DHKPC’ye yönelik operasyonda tutuklanan Melek Serin’e gözaltında işkence yaptıkları iddiasıyla yargılanan 11 jandarma personeline 20 ay hapis cezası verildi ancak cezalar ertelendi. Yaşadığı işkence nedeniyle psikolojik tedavi gören Serin ise geçen yıl Atina’da yaşamına son vermişti. Çorum’da 2004 yılında DHKPC’ye yönelik operasyonda gözaltına alınan Melek Serin, ifadesinde gözaltında bulunduğu sırada jandarma personelinin kendisine işkence yaptığını açıkladı. Bunun üzerine istihbarat personeli S.K, B.İ, A.T, B.D, M.Y, O.B, Ö.Y, M.Ç, K.G, N.K. ve N.T. ile adli tabip doktoru N.Ö. hakkında ağır ceza mahkemesinde kamu davası açıldı. Çorum Ağır Ceza Mahkemesi’nde 19 Aralık 2006’da görülen karar duruşmasında delil yetersizliğinden 12 kişi beraat etti. Yargıtay 2011 yılında bu kararı bozarak dosyayı yerel mahkemeye gönderdi. Yeniden Çorum 1. Ağır Ceza görülen ve geçen günlerde sonuçlanan davada, sanık 11 jandarma personelinin kötü muamele suçu işlediğini kanaat getiren mahkeme, her birine 1 yıl 8 ay hapis cezası vererek hükmün geri bırakılmasına karar verdi. Adli tabip doktoru N.Ö. ise beraat etti. DHKPC operasyonunda 2004’te tutuklanan Serin, 5 yıl hapis yattıktan sonra yurtdışına gitti. Gördüğü işkenceler nedeniyle uzun süre psikolojik tedavi gören 34 yaşındaki Melek Serin, 5 Temmuz 2012’de Yunanistan’ın başkenti Atina’da yaşamına son verdi. Kırmızı fular da örgüt delili oldu ANTALYA (DHA) Antalya’da Gezi Direnişi ve çeşitli protesto eylemlerine katıldıkları gerekçesiyle gözaltına alınan 3 kişi “örgüt adına eylem yapmak” suçlamasıyla tutuklandı. Şüphelilerin taktıkları kırmızı fularlar da örgüt üyeliğine delil olarak gösterildi. Antalya’de Gezi Direnişi’ne katılan Ali K, Leyla N, Anıl Bartu E, Murat S, Mustafa Cihan Y. ve Ayşe Deniz K, 2 3 Ekim tarihlerinde gözaltına alındı. Gençler, 1 Haziran Ayşe gecesi Çallı’daki eylemler, 9 Eylül’de Ahmet Atakan’ın Deniz K. ölümüne ilişkin protesto, 12 Eylül darbesi ile ODTÜ olaylarına yönelik protesto gösterilerine katılmakla suçlandı. Şüphelilere, Antalya Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ndeki sorguda “Sosyalizmi simgeleyen kırmızı renkli fularla yüzünüz açık ve kapalı şekilde, eylemlerde MLKP terör örgütünün açık alan yapılanmaları olan Ezilenlerin Sosyalist Partisi, Liseli Öğrenci Birliği, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu, Sosyalist Gençlik Derneği içerisinde faaliyet yürüten şahıslarla birlikte neden hareket ettiniz” gibi sorular yöneltildi. HES karşıtı eylemlere de katılan 20 yaşındaki Ayşe Deniz K, “sosyalizmi simgeleyen kırmızı renkli fular takmak”, güvenlik güçlerine taş atmak, TOMA şoförüne saldırmak, yolu trafiğe kapatmakla suçlandı. Murat S, Mustafa Cihan Y. ve Ayşe Deniz K. tutuklanırken diğer 3 şüpheli tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. ANKARA Çocukların cezaevlerinde işkence gördüğü, tacize uğradığı, kötü muameleye tabi tutulduğu, Avrupa Konseyi Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’nin (AİÖK) raporunda tespit edildi. Türk yetkililerin, Pozantı’da “personelin fiziksel kötü muamelesine dair kanıt bulunmadı” ifadeleri de raporda yer aldı. Türkiye’nin de taraf olduğu İşkencenin ve İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Ceza ve Muamelenin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi’nin (AİÖS) 8. maddesinin 1. fıkrasına dayanarak cezaevlerindeki çocuklara uygulanan muamele ve tutukluluk şartlarını incelemek üzere 2128 Haziran 2012 tarihleri arasında Türkiye’deki İstanbul Maltepe Cezaevi, Sincan Çocuk Cezaevi ile Diyarbakır ve Gaziantep cezaevlerini ziyaret eden heyetin raporundaki tespitler şöyle: Pozantı’da hoş geldin dayağı: 192 gençten Sincan’a nakledilen 48’iyle görüşüldü. Bu gençlerin büyük çoğunluğu ‘koğuş liderleri’ ve diğer mahkumlar tarafından “sık ve ağır şiddet mağduru” olduklarını belirttiler. Şiddet, tokat, yumruklar ve dayak şeklinde vücudun çeşitli kısmına sopalarla vurularak gerçekleşmiş ve bazılarına da cinsel istismar uygulanmıştır. Ayrıca, gençlerin bir kısmı Pozantı Cezaevi’ne geldiklerinde cezaevi görevlileri tarafından ‘hoşgeldin dayağı’ (örneğin, tokat, yumruk ve bir kemer ile el ve kalçalara vurularak) kötü muameleye tabii tutulduklarını belirtti. Sincan’da keçeli oda: Heyet, Sincan Çocuk Cezaevi’nde cezaevi personeli tarafından çocuk mahkumların kasıtlı fiziksel kötü muameleye tabi tutulduğu konusunda tutarlı ve inandırıcı iddiaları tespit etti. Bu iddiaların, kötü davranışlar karşısında, el veya ayaklara sert objelerle vurularak (falaka) şeklinde olduğu belirtildi. Bu bağlamda, özellikle Sincan’daki ‘keçeli oda’ iddialarına dikkat çekildi. Farklı birimlerden gençlerin, keçeli odaya alındıktan sonra iç çamaşırlarının çıkartılarak soğuk basınçlı su püskürtüldüğünü ve cezaevi görevlileri tarafından ısırıldığını belirtti. Gaziantep’te kamerasız işkence: Sincan’daki gençlerin iddialarına benzer iddialar Gaziantep’te de gündeme geldi ve bunların içerisinde kameraların olmadığı bölgede süpürge sopalarıyla toplu dayak da yer aldı. Raporda, gardiyan tarafından sağ elinin ısırıldığını belirten bir genç ile ilgili doktorun ‘sağ el bileği yaralanması’ raporu verdiği de belirtildi. Ayrıca, heyet üç gün önce süpürge ile dövüldüğünü iddia eden bir çocukla da görüştü. Maltepe ve Diyarbakır: Maltepe ve Diyarbakır Cezaevleri’nde kasıtlı kötü muamele iddialarına nadir rastlandı. Ancak heyet, Maltepe Cezaevi’nde cezaevi görevlileri tarafından mahkumlar arası şiddet ve ısırma iddialarını gözlemledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle