19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 EKİM 2013 CUMA 14 İdadisi’nden (Atatürk Lisesi) Rakım Elkutlu besteledi. Çocukluk yıllarımda Kadifekale yolundaki “Halk Ocağı” konserlerinde ailecek dinlediğimiz, İzmir Musiki Cemiyeti Başkanlığı da yapan ve yüzü aşkın bestesi Ne zaman “AK” deseler, olan müzik adamı Rakım ardından tam tersine “kara” Elkutlu İzmir’in Hisar Camisi çıkıyor! 1950’de Demokrat Başimamlığı’nı babasından Parti iktidara geldi. İlk devralmıştı. işi, bir ay içinde Türkiye Bugün İzmir’de bir cadde Cumhuriyeti’nin resmi dili olan onun adını taşır! Türkçeyle söylenen “ezanı” HHH Arapçalaştırdığında bu olaya “AK” diyerek kız öğrencileri “AK Devrim” denildi! Adı “AK” “türbana” sokan Tayyip’in olan bir parti de “Türklük mantığı 1931’de bir milli eğitim Andını” bir çırpıda kaldırdı! bakanında da geçerliydi. İzmir Atatürk Lisesi bu yıl Dönemin Milli Eğitim Bakanı, 125. kuruluş yıldönümünü Atatürk’ün olduğu bir kutladı. Bu liseden mezun toplantıda “kızların kısa etek, iki kişinin “ezan” ve “Türklük kısa çorap ve kısa kollu gömlek andına” katkılarını anımsayalım. giymelerine” karşı çıkmıştı. HHH Bir genç milletvekili olan Hıristiyan ülkelerde insanlar Dr. Reşit Galip “Yanlış “İncil”i kendi ulusal dillerinde düşünüyorsunuz beyefendi. okurlar. Türkler İslamiyeti Bu geriliktir. Kadınlar eski kabul ettiklerinde de “Kuran” durumda yaşayamazlar. Türkçeleştirilmişti. İnkılapların en mühimi kadınlara O kadar geriye gitmeyelim, verilen haklardır. Başka türlü Cumhuriyet öncesi Osmanlı Batılılaşmakta olduğumuzu döneminde Ziya Gökalp iddia edemeyiz” sözleri ile “Vatan” şiirinde şöyle diyordu: bakana tepki göstermekle “Bir ülke ki camiinde Türkçe kalmamış, Atatürk’e de karşı ezan okunur, çıkmıştı. Köylü anlar manasını Sonrasında 39 namazdaki yaşında o bakanlık duanın, koltuğuna oturan, Bir ülke ki İzmir Atatürk Lisesi mektebinde mezunu Dr. Reşit Türkçe Kur’an Galip, öğrenciyken okunur, 1. Dünya Savaşı’na Küçük büyük “gönüllü” katılmıştı! herkes bilir 23 Nisan 1933’te buyruğunu “Türklük Andını” Hudâ’nın, şu sözler ile Türk Ey Türkoğlu halkının hizmetine işte senin orasıdır sundu: vatanın.” “Türküm, Oysa o doğruyum, tarihlerde okunan Dr. Reşit Galip çalışkanım, şu Arapça ezanı İlkem; küçüklerimi kim anlıyordu: korumak büyüklerimi saymak “Eşhedu en lâ ilâhe illallah, yurdumu milletimi özümden Eşhedu enne Muhammeden çok sevmektir. resulullah, Ülküm; yükselmek ileri Hayya alesalah, gitmektir. Hayya alelfelah, Ey büyük Atatürk! Essalatu Hayrun Mine’n Açtığın yolda gösterdiğin Nevm, hedefe durmadan Allahu Ekber, Lâ ilahe yürüyeceğime ant içerim. illallah.” Varlığım Türk varlığına 1932’de “ezan” şöyle armağan olsun. Türkçeleştirildi ve her Türk, Ne mutlu Türküm diyene!” anlamını çok iyi öğrendi: Herhalde bu andın yalnızca “Tanrı uludur; “Türklük” bilincinden değil, Şüphesiz bilirim, bildiririm; Dr. Reşit Galip’in “Yanlış Tanrı’dan başka yoktur düşünüyorsunuz beyefendi. tapacak. Bu geriliktir. Kadınlar eski Şüphesiz bilirim, bildiririm; durumda yaşayamazlar. Tanrı’nın elçisidir İnkılapların en mühimi kadınlara Muhammed. verilen haklardır. Başka türlü Haydin namaza, haydin Batılılaşmakta olduğumuzu felaha, iddia edemeyiz” sözlerinden Namaz uykudan hayırlıdır.” kaynaklandığı da anlaşılıyor. Dr. Reşit Galip’in adı Bu sözleri de söyleniş da başkent Ankara’da bir ahengine uygun olarak İzmir caddede yaşıyor... DIŞ HABERLER [email protected] İki Gâvur İzmirli! Erdoğan’a Fidan’lı mesaj A merikan Wall Street Journal’da MİT Müsteşarı Fidan’ın mercek altına alındığı makalede, Erdoğan hükümetinin Suriye politikasının Washington’da giderek daha fazla rahatsızlık yarattığı yönünde ABD’li yetkililerin açıklamalarına yer verildi. Dış Haberler Servisi AnkaraWashington hattında gözler Suriye’ye yönelik yaklaşım farklılığına, Türkiye’nin Çin füzesi alma yönündeki adımı ile ilişkilerin nasıl bir seyir izleyeceğine çevrilirken dün ABD basınında Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı (MİT) Hakan Fidan’ı, Erdoğan yönetiminin politikaları çerçevesinde mercek altına alan bir yazıya yer verilmesi dikkat çekti. “Türkiye’nin istihbarat şefi kendi Suriye yolunu çizdi” başlığıyla Wall Street Journal’da yayımlanan haberde Fidan’ın “Arap Baharı” ayaklanmaları sonrasında bazen ABD çıkarlarına ters düşen Türkiye’nin bölgesel güvenlik stratejisinin mimarı olarak ortaya çıktığına işaret ediliyor. Davutoğlu’yla birlikte Türkiye’nin başta Suriye olmak üzere Ortadoğu’daki politikasının en önemli mimarlarından olduğu kaydedilen Washingtonİstanbul ortak mahreçli yazıda haberin girişi Başbakan Tayyip Erdoğan’ın geçen mayısta ABD ziyaretinde Beyaz Saray’da Obama ile görüşmesiyle başlıyor. ABD’nin Türkiye’nin Suriye’ye silah ve savaşçı geçişine fark gözetmeden izin verdiği, silahların kimi zaman Batı karşıtı cihatçıların eline geçtiği konusunda kaygılarını ilettiği belirtiliyor ve şu ifadeler kullanılıyor: “Erdoğan’ın yanında ABD’nin rahatsızlığının odağındaki kişi yani Türkiye’nin güçlü istihbarat şefi ve Suriye’de isyancılara kaynak sağlama ve Devlet Başkanı Esad’ı devirme çabalarının ardındaki itici güç Fidan oturuyordu.” Yazıda eski Türkiye ve Irak’ın ABD Büyükelçisi James Jeffrey’nin şu sözlerine de yer veriliyor: “Fidan yeni Ortadoğu’nun yüzü, onunla çalışmamız gerekiyor çünkü iş bitirici. Ama ABD önünde diz çöken bir dost olduğu fikrine kapılmamalıyız, çünkü öyle değil.” deki liderliğini genişletmeye odaklanmak için kullanan Erdoğan ile en yakın danışmanları Fidan ve Davutoğlu’na itaat ediyor.” Türkiye’de ABD ile yakın bağları olan birçok generalin hapiste oldukları kaydedilerek “Pentagon hapis cezalarını Türkiye sistemi içinde ordu statüsüne yönelik ölümcül darbe olarak görüyor” ifadesi dikkat çekiyor. ‘Generaller artık Erdoğan’a itaat ediyor’ Fidan’ın Suudi istihbarat şefi Bender bin Sultan elSuud ve İran’ın Kudüs Kuvvetleri Komutanı Kasım Süleymani ile karşılaştırıldığı haberde, bu isimler bölgedeki liderlik boşluğunu ülkelerince doldurmaya çalışan üç istihbarat şefi olarak nitelendiriliyor. Fidan’ın gücünü artırmasının, ABD’nin Türkiye üzerindeki etkisinde gözle görülür erozyona eşlik ettiği belirtilen, Balyoz kararlarının açıklanmasından bir gün sonra yayımlanan yazıda, ABD’li eski ve şu anki yetkililerin şu ifadelerine yer verildi: “Türkiye’nin generalleri bugün Arap Baharı’nı Türkiye’nin bölge de haberde yer veriliyor. Üst düzey ABD’li yetkililerin, Fidan’ın üç yıl önce ABD ve İsrail tarafından toplanan hassas bir istihbaratı İran’a verip Türkiye’nin müttefiklerini rahatsız ettiği dönemde kaygıların arttığını söylediklerine işaret ediliyor. Fidan’a yönelik Washington ve İsrail’de yükselen endişenin ana kaynağı olarak yeni İran politikasının şekillenmesindeki rolü gösteriliyor. Bir üst düzey İsrailli yetkili, Fidan’ın “İran’ın düşidan gizli bilgileri Tahran’a verdi’ manı olmadığını” anladıklarını söylerken, bu 45 yaşındaki Fidan için göreve geldiği 2010 yı nedenle oluşan güvensizlik nedeniyle, CIA’nın lından bu yana MİT’i Erdoğan’ın politikalarıyla Türkiye’yi izlediği, MİT’in CIA karşıtı kampanuyumlandırmak hedefinde olduğuna atıfta bulunu ya yürüttüğü savunuluyor. lan yazıda “Başbakan’ın uygulayıcısı” yorumu Suriye’ye gelince, geçen aylarda, radikal İslamyapılıyor. ABD istihbarat kurumlarının Fidan’ın cılar Türkiye sınırı boyunca yayılınca, Türk yetamacının ABD’nin önünü kesmek değil Erdoğan’ın kililerin politikalarında ABD’nin kaygıları değil çıkarlarını geliştirmek olduğu görüşünde olduğu Türkiye’nin güvenliğine gelecek tehditler nededa yazıda dikkat çeken kısımlardan. Fidan’ın gi niyle ayarlamalar kaydediliyor. derek artan rolünün Washington’da alarm, şüpFidan’la çalışan Suriyeli muhalifler, ABD’li henin yanı sıra çok da canı gönülden olmayan bir yetkililer, Ortadoğulu diplomatların Suriye’ye sisaygı ile karşılandığı savunuluyor. Gazeteci Em lah akışında MİT’i “trafik polisi” olarak nitelere Uslu’nun Fidan için “2 numaralı adam, Cum diği belirtilen haberde, bazı ılımlı Suriyeli muhahurbaşkanı Gül’den çok daha güçlü” sözlerine liflerin silah sevkıyatının kendilerine değil, Müslüman Kardeşler’e gittiği sözleri aktarıÖSO da silahların Müslüman Kardeşler’e lıyor. Erdoğan’ın sınıra yakın bölgede bir Kürt devletinin oluşumunu istemedigittiğini düşünüyor. (REUTERS) ği için de radikallere silah verdiği suçlamalarına vurgu yapılıyor. ‘F Türk yetkililerin ABD’lilerle ve Suriyeli muhaliflerle toplantılarında köktendinci El Nusra’nın yarattığı tehdidin daha sonra ele alınabileceği yönünde görüş bildirdikleri, oysa El Nusra’nın Washington tarafından aralık ayında terör listesine alınmasının Ankara’ya da bir mesaj olduğu değerlendirmesine yer veriliyor. Yazının sonunda şu sözler dikkat çekiyor “ABD istihbaratından bir yetkili ‘dünyaya farklı objektiflerden baktığımız açık’ diyor.” ‘Nusra’ya sonra bakarız’ Libya’da ‘İçişleri’ başbakanı kaçırdı Başimam Rakım Elkutlu ve arkadaşları Devleşen Aziz Nesin? Aziz Nesin yine devleşiyor! Tayyipistan Cumhuriyeti Aziz Nesin’i güncelleştiriyor... Benim gibi nüfus kâğıdı eskimiş ya da benden sonraki kuşak yazarlar son bir hafta içinde Aziz Nesin’i andılar. 2 Ekim’de bu köşede, usta yazar Aziz Nesin yaşasaydı, Tayyip’in paketi hakkında ne yazacağını merak ettiğimi belirterek onun “Büyüklere Masallar” kitabına gönderme yapmıştım. Ardından Orhan Erinç Cumhuriyet’te köşesinde şöyle yazdı: “Sonunda Aziz Nesin bir kez daha haklı çıktı. 1994 yılında yayımlanan ‘Ben Demiştim’ adlı kitabında bugünleri şöyle bilmişti: ‘Gün gelecek demokratikleşme adına Andımız’ı kaldıracaklar, Türküm demek ayıpken türbanlılar kamuda cirit atacak.” Bir iki gün sonra Uğur Dündar’ın Sözcü’deki yazısının başlığı “Sağlık reformu Aziz Nesin hikâyelerine benzedi!” idi. Çarşamba günü de Cumhuriyet’te Güray Öz’ün köşesinde şu satırlar yer alıyordu: “Fıkra söylemek herkesin harcı değildir; o fıkraları birer felsefe dersine çevirmeyi ise en iyi Aziz Nesin bilirdi...” Günümüz gençliğinin Aziz Nesin’in hikâyelerini ne denli okuduklarını bilmiyorum. Acaba Nesin Vakfı ile Cumhuriyet Kitapları’nın işbirliği ile; güncelliğini yitirmeyen, üstelik günümüz insanına da acı dersler verecek olan kitaplarının yeni baskıları yapılabilir mi? Dış Haberler Servisi Muammer Kaddafi iktidarının devrilmesinden sonra istikrar bulamayan Libya’da dün hareketli bir gün yaşandı. Silahlı bir grup tarafından kaldığı otelden kaçırılan Başbakan Ali Zeydan saatler sonra serbest bırakıldı. Kaçırma olayını üstlenen, eski muhaliflerden oluşan “Libya Devrimcileri Operasyonlar Hücresi”, Zeydan’ı başsavcının talimatıyla “tutukladıklarını” öne sürdü. Silahlı grup, Libya’da 6 gün önce Amerikan komandolarının düzenlediği operasyonla üst düzey El Kaide yetkilisi Ebu Anal el Libi’nin kaçırılmasına misilleme yaptıklarını, eylemi, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin, El Libi’nin kaçırılmasında Libya hükümetinin payı olduğunu açıklaması üzerine gerçekleştirdiklerini duyurdu. Libyalı yetkililerden olayın nasıl gerçekleştiği hakkında çelişkili açıklamalar geldi. Dışişleri Bakanı Muhammed Abdülaziz, eski milis grubu tarafından başkent Trablusgarp’ta kaldığı “Corinthia” otelinden kaçırılan Zeydan’ın bırakıldığını, ancak ayrıntılı bilgi sahibi olmadıklarını duyurdu. Hükümet sözcüsü Muham E ski milislerden oluşan silahlı bir grup, ABD’nin Libya’da düzenlediği operasyonla El Kaide militanı El Libi’yi kaçırmasına misilleme yaptı. Kaçırılan Başbakan Ali Zeydan, birkaç saat tutulduktan sonra serbest bırakıldı. Hükümet cephesinden ise olayla ilgili çelişkili açıklamalar geldi. Libya Başbakanı, yaptığı ilk açıklamada, “Libya’da uzlaşı için gayret ediyoruz, gerilim istemiyoruz” dedi. Libya’da yeni yönetim, Kaddafi sonrası dönemde aşiretler ve eski milis gruplarıyla baş etmeye çalışıyor. Özellikle ülkenin doğusundaki aşiretler, federal bir yapı oluşturulmasını isterken, merkezinde Bingazi kentinin bulunduğu Berberilerin yaşadığı Sirenayka bölgesi geçen yıl mart ayında özerkliğini ilan etti. Ülkenin petrol alanlarının çoğu Sirenayka bölgesinde yer alıyor. Geçen ay da, petrol yataklarının bulunduğu, ülkenin güneyindeki Fizan bölgesinin aşiretleri özerklik ilan etti. Ülkenin içinde bulunduğu kargaşa ve zengin petrol yataklarının dağılımı nedeniyle, Libya’nın bölünebileceği belirtiliyor. kaydedilmişti. LANA ajansının bir haberine göre, İçişleri Bakanlığı’na bağlı suçu önleme departmanından bir yetkili Zeydan’ın İçişleZeydan’ın “kaçırılma” görüntüleri ri Bakanlığı ve silahlı grup televizyona da yansıdı. (REUTERS) tarafından düzenlenen ortak bir operasyonla tutuklandımed Kaabar resmi LANA ajansığını söyledi. Silahlı grubun, na, Zeydan’ın sağlık durumunun iyi Kaddafi’nin devrilmesinden sonra olduğunu, ancak kendisinin bırakıl savunma ve içişleri bakanlığına bağmadığını, “kurtarıldığını” söyledi. landığı ancak büyük ölçüde bağımZeydan’ın bırakılması haberinden ön sız hareket ettiği bildiriliyor. ce konuşan Başbakan Yardımcısı El rt arda özerklik ilanı Seddik Abdülkerim ise hükümetin eylemi gerçekleştiren gruba “boyun Zeydan serbest bırakıldıktan sonra eğmeyeceğini” belirtmişti. Olağa zırhlı bir araçla gittiği Başbakanlık nüstü toplanan hükümetten yapılan kapısında bakanlar tarafından karşıaçıklamada da Zeydan’ın “eski mu landı. Zeydan daha sonra olağanüstü halifler oldukları sanılan bir grup bakanlar kurulu toplantısına başkantarafından bilinmeyen nedenlerle lık etti. Toplantıya Libya Ulusal Gebilinmeyen bir yere götürüldüğü” nel Kongresi’nden de üyeler katıldı. A ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) KKTC kırmızı çizgisini açıkladı Adada müzakere sürecinin yeniden Aziz Nesin Nami: AB müzakere masasında olmayacak başlaması için Türk ve Rum liderlerin 4 Kasım’da yapacağı buluşma beklenirken, KKTC Dışişleri Bakanı Özdil Nami, Rum Kesimi’nin AB’yi çözüm masasına oturtmak istediğini anımsatarak, “Bu olmayacak. AB’nin temsilcisi, teknik konularda yardımcı olmak üzere arabölgede konuşlandırılmıştır ve gerekli işbirliği yapılmaktadır” dedi. Ankara’da basın toplantı sı düzenleyen Nami, “Temsilciler bu ayın son haftasında gidecek. Dışişleri müsteşarı düzeyinde kabul edilmeleri bekleniyor. Osman Ertuğ, KKTC pasaportuyla gidecek. Ama ülkeler ayrı bir karta mühür basabilir” dedi. Çözüm olmazsa, statüko değişmezse Maraş’ı açmayacaklarını vurgulayan Nami “Toprak düzenlemesi yapılacak. Toprak vermek kolay mı çok zor ama barış için bunu göğüslememiz gerekecek” diye konuştu. Facianın acı bilançosu: 309 ölü ROMA (AA) İtalya’nın Afrika’ya en yakın kara parçası Lampedusa Adası açıklarında batan, kaçakları taşıyan teknedeki cesetlerin tamamının çıkarıldığı ve ölü sayısının 309 olduğu bildirildi. Çoğu Somali ve Eritreli kaçakları taşıyan tekne geçen hafta batmış, olayın ardından ilk aşamada 155 kişi kurtarılmıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle