19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 EKİM 2013 CUMA 12 GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK Balyoz davasında Silivri’deki özel yetkili mahkemenin verdiği kararların yaklaşık üçte ikisi Yargıtay tarafından onaylandı. Karar, hukuken kesinleşmiş olsa bile akıl ve vicdanlardaki soruları giderebilmiş değil. Sadece sanıklar ve avukatları değil, birçok saygın hukukçu da kararı ağır biçimde eleştiriyor. Eleştirilerin yoğunlaştığı konuların başında ise sanıklar ve avukatlarının hem Silivri hem de Yargıtay’daki duruşmalarda ısrarla üzerinde durdukları “şüpheli, oynanmış dijital deliller” konusu geliyor. Sanıkların Yargıtay aşamasındaki en önemli beklentisi, onlarca yerli ve uluslararası kurumun raporuna dayandırdıkları bu iddialarının ayrıntılı biçimde incelenmesiydi. Maalesef Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyeti kararında bu iddialara neredeyse hiç girmeden, şüpheli dijital kanıtları “gerçek” kabul etti. “Dijital deliller” konusu sadece içeride değil dışarıda da kuşkuyla karşılanan bir konu. Davanın başında olmasa bile özellikle son iki yılında AB ve ABD’den hem resmi açıklamalarda hem de hazırlanan rapor ve makalelerde adil yargılama açısından duyulan kaygı vurgulanırken delillerle ilgili kuşkuların da davalara gölge düşürdüğü belirtildi. Yargıtay’ın onama kararı ardından nasıl bir tepki vereceği merak edilen ABD ne ‘Balyoz Sanıkların darbe amacıyla ittifak kurduğuna oybirliği ile alınan kararda: Sanıklardan kimilerine 20, kimilerine 1518 ya da 10 yılla cezalandıran Yargıtay’ın darbeye teşebbüs edenlerin kimilerini darbeci, kimilerini daha az darbeci, kimilerini de az biraz darbeci diye sınırlandırmasını adil, eşit bir ceza kararı olduğuna inananlar oldukça... Darbe seminerine katılan ast rütbeliklerden biri cezalandırılırken aynı sırada oturan diğerinin neden tahliye edildiği anlaşılmadıkça... İç ve dış ilgili yetkili kurumların raporlarına karşın dijital delillerin bulunmadan önce değiştirildi diye es geçilmesindeki nedenler aydınlanmadıkça... Hangi sanığın nasıl bir darbe icraatına katıldığına, yurtdışında görevli iken darbe girişimine katıldı diye kimilerine neden ceza verildiğine değinilmedikçe... Ya da o tarihte bulunmayan bir sokağın adının nasıl darbe planına yazıldığını, o tarihte olmayan bir AVM’nin isminin 2003’teki darbe planına niçin, neden yazıldığı Yargıtay’ın gerekçeli kararında anlatılmadıkça... Masumiyeti ispat yollarını kapatan her türlü yöntemin mubah sayılmasının, sanıkların dinlenmesini talep ettikleri örneğin zamanın Genelkurmay Başkanı ile darbeyi önlediğini açıklayan Kara Kuvvetleri Komutanı’nın tanıklığının mahkemece neden reddedildiğinin gerçek anlamı, amacı irdelenmedikçe... ... Yüksek yargının açıkladığı orantısız kanıttan yoksun cezaları hakkaniyet ilkeleri doğrultusunda alınan kararlar diye sindirmek olanaksız. HHH Her biri kara mizaha malzeme bu örneklere gizlice ellerini ovuşturarak sevinen iktidar çevrelerinde ve yalaka yandaş medyada değinen yok! Olmadığı gibi, yandaş yalaka medya: Yaşamları pahasına ülkeye, devlete hizmet eden; or, kor, tüm, tuğ amiralliğe, generalliğe, albaylığa rütbe almış olan değerli askerlerin Yargıtay kararından sonra rütbelerinin sökülmesine... Er olarak tanımlanmalarına, ceza alan muvazzaf ve emekli subayların rütbelerini kaybetmelerine, tüm devlet hizmet madalyalarıyla kılıçlarının da geri alınmasına eteklerinde zil çalarak manşetlerden duyuruyor. HHH Umut tükenmez diyor iktidarın önde gidenleri: 20 yıl değil 15 yıl yatacaksınız. Üstelik daha başka süreçler var. Yargıtay kararını düzeltme yolları açık. Orada olmadı Anayasa Mahkemesi, orada da olmadı mı Avrupa İnsan Hakları’na başvuru hakkınızı kullanabilirsiniz diye güya umut dağıtıyorlar!.. Oysa, Yargıtay kapısı önünde kararın açıklanmasının ardından gözyaşları dökenler... yok hayır! Sadece acılarına, yakınmalarına ortak olduğumuz sanık yakınları değil... ... Onlarla birlikte bu ülkenin gerçek demokrasiye gönül veren insanları da Yargıtay kararlarının ardından, bağımsız dedikleri, güvendikleri yargının sergilediği tabloya ağlıyorlar. Kuşkusuz; ileri demokrasimizin ulaştığı son gerileme noktasını anlatan, açıklayan sloganı... ... Asker vesayeti gitti mi, gitti diye sevinenlere, yerine ne geldiğini anımsatıyorlar: AKP damgalı sivil vesayet! HHH Karardan hemen sonra daha önceleri de kulislerde sözü edilen; iktidarın ancak gelecek yılın gündeminde olan üç seçiminden sonra, Yargıtay kararlarının toplumda açtığı yeni kutuplaşmayı, daha derin yaraları, bir genel afla örtme olasılığı konuşulmaya başlandı. Neden seçimlerden sonra?.. Zira, İmralı’daki caniye hükümetin vaat ettiği iddia edilen genel af seçimlerden önce çıkarılacak olursa AKP’nin büyük ölçüde oy kaybetmesine neden olacağı hesap ediliyor ve bu nedenle... Baş caniye genel affın ancak seçimlerden sonra çıkarılabileceği anlatılıyor hukuk, siyasal, medya çevrelerinde!.. Elbette asıl amacı İmralı olan genel affın örtüsü, Balyoz ve Ergenekon mağdurlarının affı olacak! HHH AKP demokrasisinde, yok artık, bu kadarı da olmaz diyebilir misiniz? ABD’nin Balyoz Yorumu askeri vesayeti yok etti, darbeyi cezalandırdı’ diyenlerin ne de ‘Dava hukuki değil siyasidir. Muhalifler tasviye ediliyor’ diyenlerin yanında. Ankara’daki ABD diplomatlarının değerlendirmesi şöyle: “Yargı süreci bireyler açısından henüz bitmiş değil. Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yolu bulunuyor. Dava hakkındaki nihai karar ise Türk halkına aittir. Biz müttefiklerimize ve dostlarımıza her zaman açık ve şeffaf yargı tavsiye ederiz.” ral, Prof. Fatih Hilmioğlu, Prof. Kemal Gürüz ve Prof. Faruk Yarman’ın da bulunduğu 8 bilim insanıyla görüşmüştü. Heyet, temmuz ayında Ergenekon davasının karar duruşmasına günler kala yayımladığı raporunda, yargılanan profesörler hakkındaki iddiaların sağlam delillere dayanmadığını savunarak derhal serbest bırakılmaları çağrısı yapmıştı. Amerikan ve Avrupa basını ile uluslararası bilimsel dergilerinde geniş yer bulan rapor, tüm dünyada 175 ulusal bilim akademisine gönderilince bilim dünyası da ayağa kalkmıştı. “Silivri ve Sincan cezaevlerinde 4 profesörü ziyaret ettik: Haberal, Gürüz, Hilmioğlu ve Yarman. Dışarıda da Büşra Ersanlı’yla görüştük. Her biri hakkında ileri sürülen kanıtlar yetersizdi. Önce Haberal, arkasından Gürüz tahliye edildi. Bugün de Yarman. Ziyaret ettiklerimizin dörtte üçü bırakıldı. ‘Biz yaptırdık’ diyemem tabii ama yürüttüğümüz kampanyanın etkisiz olduğu da söylenemez. Aralarında sağlık durumu en kötü olan Prof. Hilmioğlu idi. Umarız o da en kısa sürede özgürlüğüne kavuşur.” ‘Siyasi dava ancak siyasetle düzelir’ Diamond, davada çıkan ağır hapis cezaları konusunda ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Hukuki bir değerlendirme yapmak mümkün değil çünkü bu davalar siyasi davalar. Deliller kuşkulu. Türkiye’de ve ABD’de kimle konuşsam aynı şeyleri düşünüyor. Dava sürecindeki gelişmeler de adil bir yargılamadan çok uzak. Sanıklar hakkında daha önce tahliye kararı veren hâkimler bile başka yerlere atandı. Dijital delillerle ilgili iddialar dinlenmedi.” Davanın bundan sonraki seyri konusunda ise Diamond ilginç bir tahminde bulunuyor: “Siyasi bir dava olduğu için çözümü de ancak siyasi olacaktır. Başka bir iktidar geldiğinde durum değişir ve bu insanlar özgürlüklerine kavuşabilir...” ‘Şeffaf yargı’ vurgusu Nobelli hocalar: Deliller kuşkulu Yargıtay kararına rağmen delilleri şüpheli gören yabancılar arasında, Ergenekon, Balyoz, 28 Şubat ve KCK davalarında yargılanan bilim insanlarını cezaevlerinde ziyaret eden Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Amerikalı iktisatçı Prof. Peter Diamond geliyor. Diamond’un da aralarında olduğu üç kişilik uluslararası akademisyenler heyeti şubat ayında arasında Prof. Mehmet Habe Savundukları profesörler çıktı Prof. Diamond, Balyoz kararının açıklandığı gün tesadüfen Türkiye’deydi. İstanbul ve Ankara’da çalışma alanı olan “işsizlik” konusunda seminerler vermek için gelmişti. Yaptığımız kısa görüşmede öncelikle Balyoz davasından yargılanmakta olan eski HAVELSAN Genel Müdürü Prof. Faruk Yarman’ın tahliye kararına değinerek şunları söyledi: İmamlar en çok siyasi baskıdan şikâyet ediyor, intiharların arttığını vurguluyor Diyanet’te de ‘torpil’ AKP, MHP VE CHP ‘KABUL’ DEDİ FIRAT KOZOK Irak tezkeresine 6. kez uzatma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hükümete, Irak’ın kuzeyine sınır ötesi operasyon konusunda yetki veren tezkere AKP, CHP ve MHP’nin oylarıyla TBMM’de 6. kez uzatıldı. CHP’den Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün yanlışlıkla “ret” oyu kullandığı görüşmelerde Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, terör örgütü tehdidinin sürdüğünü, örgütün kış üstlenmesi yaptığını söyledi. MHP Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, BDP’yi kastederek TBMM’deki oluşumun terörle bağlarını kesmesini istedi. Türkeş, “Bizans dahi duruşuyla bugün birçok AKP’liden daha millidir, daha Türk’tür” dedi. Türkeş, “Demokrasiye kast eden teröristleri vurmanız için tezkereye destek vereceğiz. Tezkere metnini arşivlerde sarartmanız veya müzakerede pazarlık etmeniz için değil” diye konuştu. BDP’li Nazmi Gür, Türkeş’e tepki göstererek, BDP’ye hiç kimsenin dil uzatamayacağını söyledi. CHP’li Faruk Loğoğlu, AKP’nin dış politikada mezhep eksenli, askeri güç kullanılmasından yana bir tutum sergilediğini belirtti. Loğoğlu, “Terörle mücadeleyi destekliyoruz. Oyumuz silahlı kuvvetlerimizin anayasa gerekliliğin ilkelerine bağımlılığını göstermektedir” dedi. ‘Kürtçeli mesaj’ kızdırdı MHP Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatcı’nın Kurban Bayramı dolayısıyla ilçe billboard’larına yayımladığı kutlama mesajında Türkçenin yanı sıra Kürtçe kelimelere de yer vermesi, MHP Genel Merkezi’ni kızdırdı. Mesajıyla “tek millet, tek dil” göndermesinde bulunan Saatcı, partisi tarafından kesin ihraç istemiyle tedbirli olarak disiplin kuruluna sevk edildi. (ÖZCAN ÖZGÜR) Özel okula Arapça da geliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, farklı dilde eğitim verilecek özel okullarda bazı derslerin, talebe göre Kırmançi, Zazaki, Adigece, Arapça, Boşnakça dillerinde okutulabileceğini belirtti. Avcı, “Derslerin büyük bir bölümü de Türkçe olmak zorunda. Böyle getto türü, Türkçeyle hiç alakası olmayan, Türkiye’nin genel eğitiminden kopuk okullar olmayacak” diye konuştu. ANKARA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve ilahiyatçı CHP Milletvekili İhsan Özkes ile görüşen Tüm DiyanetSen Genel Başkanı Ömer Çatık, din görevlilerinin yaşadıkları sorunlar nedeniyle intihara sürüklendiğini ifade etti. 17 Ekim tarihleri arasındaki Camiler ve Din Görevlileri Haftası kapsamında gerçekleştirilen ziyarette Çatık, din görevlilerinin sorunlarını ele alan bir raporu Kılıçdaroğlu’na sundu. Edinilen bilgilere göre ziyarette, en çok şikâyet edilen konuların Diyanet’te yaşanan torpil ve siyasi baskılar olduğu ifade edilirken hac, umre ve yurtdışı görevlendirmelerindeki kayırmacılığın imamları olumsuz etkilediği vurgulandı. Çatık, Kılıçdaroğlu’na “2025 yıldır Diyanet’te hizmet eden ancak hac ve umre organizasyonlarına gidemeyen görevliler varken adamı olanlar gidiyor. Her yıl giden, iki yılda bir giden insanlar var” dedi. Din görevlilerinin sorunlarının gün geçtikçe arttığını belirten Çatık, “Sorunlarımız o kadar çoğaldı ki son yıllarda bazı imamların intihar ettiğini bile görüyoruz” derken CHP’li Özkes, bu konuyu TBMM gündemine taşıdığını ve takipçisi olacağını söyledi. Özkes, son yıllarda yaşanan imam intiharlarının sayısının 20’ye ulaştığına dikkat çekti. Görüşmede Gezi Parkı eylemleri sırasında Dolmabahçe Bezmiâlem Valide Sultan Camisi’nde içki içildiği iddialarını yalanlayan ve daha sonra da görevinden alınan müezzin Fuat Yıldırım’ın durumu da gündeme geldi. CHP lideri, “‘Yalan söylemem’ diyen, dürüst davranıp doğruluğun gereğini yerine getiren bir din adamının ‘neden yalan söylemedin’ dercesine cezalandırılmış olmasından üzüntü duyduk” dedi. CHP: DEMOKRASİ DEĞİL KARŞIDEVRİM PAKETİ ‘Anayasaya aykırı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başta hükümetin “demokratikleşme paketi” olmak üzere yeni yasama yılı ve seçimde izleyeceği stratejinin masaya yatırılacağı bugünkü grup toplantısı öncesinde CHP’li vekiller Süheyl Batum, Birgül Ayman Güler, Dilek Akagün Yılmaz, Gürkut Acar, Ahmet Toptaş, Oktay Ekşi TBMM’de ortak basın toplantısı düzenledi. Vekiller, “karşıdevrim paketi” olarak nitelendirdikleri, “demokratikleşme paketi”ne tepki göstererek kamuda türban serbestisi, anadilinde eğitim, Harf Devrimi’nin delinmesine ilişkin düzenlemelerin anayasaya aykırı olduğunu bildirdi. Hükümetin “yüzde yüz anayasa suçu” işlediğini söyleyen vekiller, “Yapılmak istenen Cumhuriyetle hesaplaşma ve tasfiyedir” dedi. “Anayasanın ulusal ve laik ilkeleri hakkında CHP milletvekilleri basın açıklaması” başlıklı metni Güler okudu. Güler, açıklamanın “CHP vekillerinin yüzde 95’inin de görüşünü yansıttığını” ifade etti. Cizre’de 100 bomba, 700 molotof n DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Şırnak Valisi Hasan İpek, Cizre’de polisin düzenlediği operasyonlarda 100 el yapımı bomba, 700 adet molotofkokteyli ele geçirildiğini açıkladı. İpek, “Çok büyük eylemler planlanmıştı, ama ucuz atlattık diyebiliriz” dedi. l KCK: Kendi mahkememizi kurduk BATUM VE KART ARASINDA DİSİPLİN TARTIŞMASI DİYARBAKIR Cumhuriyet) Terör örgütü PKK, Hakkâri ve Şırnak bölgesinde kendi mahkemelerini kurduğunu açıkladı. Fırat Haber Ajansı önceki gün yayımladığı haberde, KCK Yüksek Adalet Divanı’nın PKK’nin silahlı kanadı HPG’le “Halk Adalet Mahkemeleri” kurduğunu duyurdu. Botan ve Zagros alanları adı verilen Hakkâri ve Şırnak bölgesinde kurulacak mahkemelerin, toplumsal sorunların çözümü için oluşturulduğu belirtildi. KCK Yüksek Adalet Divanı Sözcüsü Qazi Aware, “Devlet yargılamayı mülkü olarak görüyor. Sömürgeci devlet hukuku, devleti toplum karşısında koruyor, toplumu yargılıyor. Sömürgeci hukuk sistemi egemen sömürgeci sisteme meşruluk kazandırmaktadır. İşkence, şiddet, asimilasyon ve soykırımın hepsi de Türk devletini meşrulaştırmaktadır” dedi. Paket CHP’yi gerdi AYŞE SAYIN Özatak 14 ay sonra serbest n HAKKÂRİ (AA) PKK üyelerince 14 ay önce kaçırılan Hakkâri Geçici Köy Korucuları Derneği Başkanı Sadi Özatak serbest bırakıldı. Özatak’ı teslim alan heyet, dün Habur Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye giriş yaptı. ANKARA CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun anayasada şimdiye kadar üzerinde uzlaşılan 60 maddelik pakete destek olabilecekleri yönündeki açıklamasından sonra CHP ile AKP arasında başlayan görüşmeler, TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda CHP’li üyeler arasında tartışma konusu oldu. CHP’li Süheyl Batum, diğer üyeler Atilla Kart ve Rıza Türmen’in AKP ile “tutuklu milletvekilleri”ni de kapsayacak 60 maddelik paketin çıkarılması konusundaki görüşmeleri kastederek, “İhtimal vermiyorum ama bazıları 60 maddelik anayasa değişikliğinin kuru cu babası olmak isteyebilir ama bana göre asıl bu parti disiplini, terbiyesi ve ahlakla bağdaşmaz” çıkışı yaptı. Anayasa Uzlaşma Yazım Komisyonu’nda, “Hâkimler Kurulu” ve “Savcılar Kurulu” başlıklı maddeler üzerinde yürütülen müzakerelere devam edildi. Batum dışındaki üyeler Adalet Bakanı’nın “özlük hakları” ve disiplin dosyalarının ele alındığı toplantılar dışındaki toplantılarda oy kullanabilmesinde anlaşma sağladı. Kart, Batum’un söylediklerini anlamakta “güçlük” çektiğini belirterek,“O nedenle biz parti disiplini, parti ahlakı çerçevesinde varılan ilke uzlaşmasını kabul ediyoruz” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle