19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 4 HABERLER CUMHURİYET 9 OCAK 2013 ÇARŞAMBA DTK’den görüşmelere MAHMUT ORAL BDP müzakerelerin başlayabilmesi için Öcalan’ın koşullarının düzenlenmesini istiyor destek DİYARBAKIR Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Daimi Meclisi, sonuç bildirgesinde terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan ile İmralı’da MİT ve BDP’nin yaptığı görüşmelere destek verdi. Bildirgede, Öcalan’ın koşullarının iyileştirilmesi, hükümetin süreçte açık, şeffaf bir şekilde ciddi samimi, iyi niyetli adımlar atması istendi. Yeni süreç için her kesimden duyarlılık ve sorumluluk istendi. Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan ile İmralı’da MİT ve BDP’nin yaptığı görüşmelere destek verilen bildirgede devletin artık çözüm için somut adımlar atması gerektiği vurgulandı. Bildirgede şu görüşlere yer verildi: “Böylesi süreçlerin gelişmesi, umutların büyütülmesi için yol haritası belirlenerek açık, şeffaf bir şekilde ciddi, samimi, iyi niyetli ve güven verici adımlar atılmalıdır. Sadece Kürtler tarafından adımlar atılmasını beklemek, pratikleşme yerine söylem düzeyinde kalmak gerçekçi bir yaklaşım olmadığı gibi çözüm geliştirici bir yöntem de değildir. Dünyada böylesi örnekler olmadığı gibi dünyanın birçok ülkesinde de benzer sorunlar karşılıklı ve güven verici adımlarla çözülmüştür.” Demirtaş: Bir yol haritası yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, İmralı’ya giden BDP milletvekilleri aracılığıyla kendilerine ya da KCK’ye sunulmuş bir “yol haritası, takvimlenmiş çözüm projesi ya da herhangi bir çözüm projesi” ve henüz başlayan bir müzakere de bulunmadığını ifade etti. Demirtaş’ın açıklamaları ana başlıklarıyla şöyle: AKPBDP ortak çalışması değil: Başlayan girişiminin AKPBDP ortaklaşması olmadığını net olarak tespit etmemiz lazım. Bu, AKP hükümetinin İmralı’da Öcalan’la başlattığı bir süreçtir. Partimiz ve blokumuz, 2 arkadaşımızın İmralı’ya gidişiyle süreçten kısmi bilgi sahibi olmuştur. Yol haritasımüzakere yok: Yine İmralı’daki görüşmede tarafımıza iletilmiş, KCK’ye iletilmiş ya da halka, kamuoyuna iletilmek üzere bize ifade edilmiş bir yol haritası, çözüm planı, takvimlenmiş bir çözüm önerisi yoktur. Görüşmeyi yapan heyette de Öcalan’da da kararlı çözüm iradesi, isteği vardır. Şu aşamada başlamış, başlatılmış müzakere söz konusu değildir. Geçilmesi tarafların pratiğine bağlıdır. Öcalan yapması gerekeni yapmıştır, bu konudaki iradesini ve ilk pratiğini ortaya koymuştur. Şimdi sıra hükümettedir. KCK, DTK sürece dahil edilsin: Bu çözüm mekanizmasının tamamlanması için, KCK’nin, DTK’nin, partimizin ve halkımızın bu sürece dahil edilmesi gerekir. Gelinen aşama ile hükümetin yaklaşımı arasında büyük bir ciddiyet farkı var. Bu da sütten ağzı yanmış halkın her bir ferdini kaygılandırıyor. Hükümetin diline yaklaşımına bu ciddiyetin sirayet etmesi lazım. İmralı kapatılsın: En kritik adım İmralı sisteminin ortadan kaldırılmasıdır. Görüşme yapan heyetle müzakere yürüttüğümüz aktörün koşulları arasında uçurum vardır. En azından müzakereye geçileceği aşamada koşulların birbirine yaklaştırılması lazım. Herhalde burada Başbakan’ın İmralı Adası’na konulmasını kastetmiyoruz. Öcalan’ın koşullarının müzakere yürüteceği koşullara kavuşturulmasını istiyoruz. Yine İmralı’ya başka sivil heyetler başka milletvekilleri ve başka partilerden milletvekillerinin gidişinin kolaylaştırılmalı. Bu da İmralı koşullarının değiştirilmesi ya da İmralı cezaevinin tümden kapatılması anlamına gelebilir. Öcalan’ın halk ve KCK ile doğrudan ilişki kuracağı koşulların yaratılması gerekir. Avukatlar serbest kalsın: Öcalan’ın tutuklu avukatları var tutuklanma nedeni de tam da buydu, müvekkilleriyle görüşmesi öncesinde müzakere sürecinin tanığı olmalarıydı. Müzakere girişimi aleniyet kazandığına göre dava düşmüştür. Entegre proje olmaz: Hükümetin entegre projesi bir yandan operasyon bir yandan görüşmeyse bu felaket olur. Bu tehlikeli yola girilmemesi, vazgeçilmesi gerekir. ‘Niyet Varsa Olur’ “Kürt sorunu”nda yeni bir “süreç” başlamış gibi görünüyor. Medyada şekillenen genel beklentide PKK’nin silah bırakması, bir barış ortamına geçilmesi hatta çözüm umudu var. Devletin “meşru” şiddet araçlarının en azından bir kısmının (MİT), hükümetin, BDP’nin, Kürt siyasi hareketinin lider olarak benimsediği Öcalan’ın bu “süreç”in içinde olması, hareketin askeri kanadı PKK’nin sözcülerinin, uyarıcı ifadeler kullanmakla birlikte katılmaya niyetli olduğunu açıklaması, ana muhalefet partisi başkanının “süreç”e destek vermesi (böylece Başbakan’ın, şoven baskılar karşısında muhalefeti suçlayıp kaçmasına olanak verecek kapılardan birini kapaması) bu “süreç”in ciddiye alınmasını, hükümetin, özellikle Başbakan’ın sözlerinin arkasında durmaya zorlanmasını gerektiriyor. Ancak umutlanmadan önce, sistemli, hatta teorik düşünmek gerekiyor. Bu yüzden “süreç” sözcüğünü şimdilik tırnak içine alıyorum. Bence bu gelişmeler bir sürece değil, güçlü olasılıklar içeren bir “toplu duruma”, daha hassas bir kavram kullanırsak bir “olay alanının” oluşmaya başladığına işaret ediyor. Bu “alan” diyalektik (yükseltilerek aşılabilir), “paralaks” (çözülemez ama yönetilebilir) çelişkilerle, yok sayılması, bastırılması, gereken unsurlarla, seslerle dolu heterojen ama tanımlanabilir bir oluşumdur. Peki, bu “olay alanından” bir müzakere süreci (tarihte yeni bir sayfa açacak “olay” anlamında) çıkabilir mi? Bence çıkabilir. Ancak, bir adım daha atarak “Bu bir barış sürecine dönüşebilir mi” sorusuna ulaşınca, aynı güvenle cevap verebileceğimi sanmıyorum. Başka ülkelerin örneklerine, özellikle İrlanda deneyimine bakarak bazı genel kurallar saptanabilir. Öncelikle, bu müzakere sürecinin yaşayabilmesi için gereken dili, “olayı” tanımlayacak söylemi doğru kurmak gerekiyor. Bu bağlamda, hükümete, özellikle ana muhalefet partisine büyük sorumluluk düşüyor. Devlet, egemen taraf, ana muhalefet olmanın konuşacak muhatap oluşturma zorunluluğunun bir gereği bu. İkincisi, hem tarafların değer yargılarını içeren kavramları müzakere dilinden çıkarmaları hem de “çatışmaların” doğasını doğru tanımlamaları gerekiyor. Bu bağlamda, yaklaşık 30 yıldır yaşananları, artık “terör” değil, “IV. Kuşak Savaş” kavramı ile tanımlamak gerekiyor. IV. Kuşak Savaşlarda nihai “zafer” yoktur. Başarı “savaşa devam edebilme kapasitesiyle” ölçülür. Bu da “düzensiz” güçlerin düzenli ordu karşısında, muhalefetin devlet karşısında varlığını sürdürebilmesine bağlıdır. Amaç askeri zafer değil, savaşı gereksiz kılacak bir müzakere sürecinin başlamasıdır. Devlet ve düzenli ordu açısından “başarı”, masaya oturacak en doğru zamanı seçecek inisiyatifi gösterebilmeye ilişkindir. Olaylara bu mercekten bakmak, müzakerenin dilini buna uygun biçimde kurmak gerekiyor. Üçüncüsü, “olay alanından” bir müzakere sürecinin çıkabilmesi için, çıkışın adımlarının gerçekleştirilebilecek bir hedefler silsilesi üzerinden, abartılmadan tasarlanması, dile ilişkin değindiğim koşullara uyularak ifade edilmesi gerekiyor. Örneğin, daha müzakereler süreklilik gösterecek bir istikrar kazanmadan, “silah bırakmaktan”, “çözümden” söz etmek yerine dikkatleri can kaybına son verecek, müzakerelere zemin oluşturacak bir “ateşkes” hedefi, bunun sürekliliğini sağlayacak koşullar üzerinde yoğunlaştırmak doğru olacaktır. Taraflar, “ateşkes” süreci boyunca konuşmayı, bir güven ilişkisi yaratmaya olanak verecek uzunlukta sürdürebilirlerse silahlara ne olacağı sorusu gündeme gelebilir. Son olarak, bu “olay alanı” son derecede patlayıcı potansiyellere sahip bir başka bölgesel “olay alanıyla” kesişmektedir. Irak, Suriye, İran Kürt bölgelerinin, ŞiiSünni saflaşmasının, ABD’nin bölgeye müdahale dinamiklerinin, Rusya ve Çin’in çıkarlarını koruma reflekslerinin, bölge ülkelerinde yükselmekte olan toplumsal muhalefetin, Selefi akımın etkileri, bu kesişme noktasından “içeri” sızacaktır. “Olay alanından” bir müzakere süreci çıkarabilmek için bu etkilerin dikkate alınması, gerektiğinde yarattığı sonuçların görmezden gelinmesi, bastırılması, “sürecin ortaya çıkışına” engel oluşturmalarına izin verilmemesi gerekecektir. Tüm bunlar, çok sayıda etkenin, tam zamanında yerli yerine oturması anlamına geliyor. Yine de biz “iradenin iyimserliği” sözünü anımsayalım. “Niyet varsa, olur” diyelim. Koşulları zorlamak gerekiyor Mandela’nın avukatı katılacak “Barış İçin Öcalan’a Özgürlük Platformu”nun 13 Ocak’ta İstanbul’da düzenleyeceği “Çözüm ve Müzakere Süreçlerinde Liderlerin Rolü” konulu konferansa Güney Afrika’nn efsanevi lideri Nelson Mandela’nın avukatı Essa Moosa, İrlanda Cumhuriyet Ordusu’nun (IRA) siyasi kanadı Sinn Fein’den temsilciler, sosyolog İsmail Beşikçi, gazeteci Nuray Mert, sosyolog Prof. Dr. Mesut Yeğen ve BDP milletvekilleri katılacak. Konferans, İstanbul Elit World Hotel’de düzenlenecek. Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ Gülen: El de etek de öpülür Dış Haberleri Servisi ABD’de yaşayan Gülen cemaati lideri Fethullah Gülen, terörün sona erdirilmesi amacıyla terör örgütü lideri Abdullah Öcalan ile görüşmelere destek vererek “Sulh için milli onur, milli gurur ayaklar altına alınmamak kaydıyla, o mefkureye saygı devam ettiği müddetçe bence el de öpülebi“Alevilir, etek de öpülebilir” dedi. Sünni, Kürtİnternet üzerinden deTürk, LazÇerkez” şekğerlendirmelerde bululinde bölünüp parçalanmak isnan Gülen, “Heyeti İstenen insanlarımız arasında barışın lamiye, heyeti milliye sağlanması için gerekirse kan kusulmalı ama “kızılcık şerbeti içmiştim” denilmeli. arasında huzurun temini adına katlanılabilecek her şeye katlanmak lazım. Hayır sulhtadır, sulh her zaman hayırlıdır” ifadelerini kullanarak terörün sona erdirilmesi için yapılan görüşmelere destek verdi. Gülen şunları söyledi: “Bize ters gelen bazı şeyler olabilir... ‘bazı şeylere evet demesek’ denilebilir. Muhtemel o türlü şeylerle bazı problemler çözülecekse, işte o Hudeybiye Sulhu mülahazasıyla, Hudeybiye Sulhu’ndaki mantık ve muhakemeyle, yapılması gereken şey neyse onu yapmak lazım. Ülkenin parçalanmasına meydan vermemek lazım.” Ben de Başbuğ’la kucaklaşacağım ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İmralı görüşmelerini sert biçimde eleştirirken “Recep Tayyip Öcalan” dediği Başbakan’a “İmralı canisiyle görüşme ve müzakereler hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya çıktığına göre şerefsiz kimdir?” dedi. “İmralı’daki terörist sizin olsun” diyen Bahçeli şöyle konuştu: “Madem İmralı’ya ziyaret sıklaşmıştır, değil mi ki terörist başına gitmek kutsanmıştır; bu durum karşısında İmralı’daki terörist sizin olsun. Biliniz ki ben de Silivri’ye gidip terörist olmakla suçlanan 26’ncı Genelkurmay Başkanımızı (İlker Başbuğ) ziyaret edeceğim ve kucaklaşacağım” dedi. me ve müzakereler hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya çıktığına göre şerefsiz kimdir?” Bahçeli müzakere edilen konu başlıkları arasında anadili eğitimi, anayasadan Türk kavramının tasfiyesi ve Kürt kimliğinin anayasal güvenceye alınması, KCK tutuklularının salınması, yerel yönetime özerklik, İmralı’nın hapishane şartlarının düzeltilmesinin bulunduğunu söyledi. Müzakere ve sızan başlıkların ihanetin daniskası olduğuna işaret eden Bahçeli, “Bundan sonra sınırda nöbet bekleyen, dağda devriye gezen ve vatan ve bayrak müdafaasını her türlü olumsuz şartta yapan Mehmetçiğe, polise, korucuya ne diyeceğiz, neyi bahane olarak ileri süreceğiz? Recep Tayyip Öcalan’la, Abdullah Öcalan ve arkalarında duran küresel yardakçıları bölünmemizi, ayrılmamızı buyurdular, ne yapalım buna rıza gösterin mi diyeceğiz?” dedi. Bahçeli, Erdoğan’ın düne kadar idamı geri getirmek ve BDP’li vekillerin dokunulmazlıklarını kaldırmakla ilgili açıklamalar yaptığını anımsattı. ? Şehit Uzman Çavuş Mehmet Doğan’ın ailesi acı haberi Artvin’in Yusufeli ilçesinde polis olarak görev yapan oğulları Hasan Doğan’ı ziyaret ettikleri sırada öğrendi. Baba Ali Doğan ve anne Hacer Doğan, kara haberle gözyaşlarına boğuldu. Bahçeli: Çukurca’da çatışma: 1 şehit 110 kişilik terörist grup saldırdı Zehirlenen asker şehit oldu VAN (Cumhuriyet) Van’ın Başkale ilçesinde Jandarma Karakolu’nda rahatsızlanan 3 asker, ambulanslarla Başkale Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Askerlerden Konya nüfusuna kayıtlı Jandarma er Fatih Erten doktorların tüm müdahalelerine rağmen kurtarılamadı. Başkale Kaymakamı Murat Büyükköse, 3 askerin zehirlendiğini belirterek bunun neden kaynaklandığı konusunda henüz tespit edilemediğini belirtti. MAHMUT ORAL Tatlıses’ten yanıt ? MHP lideri Bahçeli, isim vermeden İbrahim Tatlıses’i de “Urfalı bir türkücü bile sanal ortam vasıtasıyla, özlediği barış yolunun önüne hendek değil, köprü kurulmasını istemektedir. Bu köprünün altından şehit kanı aktığını, karşı tarafında ise Kandil ve İmralı olduğunu ya anlamamakta ya da anladığı halde bundan bozuk zihniyeti gereğince gocunmamaktadır” diye eleştirdi. Hürriyet gazetesinden Cengiz Semercioğlu’na konuşan Tatlıses “Devlet Bey beni zihniyetsiz olarak değerlendirebilir. Onun görüşlerine saygı gösteriyorum, bunları söyleyebilir... Ancak ben de kendi fikrimi açıklamak da özgürüm. Ben savaşa karşıyım ve ülkemde barış istiyorum, yıllardır süren acıların son bulmasını istiyorum. Bunlar da benim görüşlerim ve savaşa karşı olduğumu, barıştan yana olduğumu her fırsatta söylemeye devam edeceğim” dedi. ‘Recep Tayyip Öcalan’ Erdoğan’ın İmralı ile görüşülmesinin ilk kez gündeme geldiğinde “Benim veya arkadaşlarımın masaya oturduğu ispat edemezsen şerefsizsiniz” dediğini anımsatan Bahçeli, şunları dile getirdi: “İmralı canisiyle görüş DİYARBAKIR Türkiye terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan ile MİT ve BDP’nin İmralı’da yaptığı görüşmeleri tartışırken Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde sınıra sıfır noktasındaki Karataş Karakolu’na yaklaşık 110 kişilik PKK’li terörist grubunun düzenlediği saldırıda 1 uzman çavuş şehit oldu, 2 asker yaralandı. Çıkan çatışmada 14 terörist öldürüldü. İnsansız hava araçlarının (İHA) yoğun kar yağışı nedeniyle bölgede keşif yapamamasını fırsat bilen yaklaşık 110 kişilik PKK’li terörist grubu, sınıra yaklaşık 10 kilometre uzakta bulunan Zap bölgesinden Türkiye’ye sızdı. Teröristler, Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde sınıra sıfır noktasındaki Karataş Karakolu’na önceki gece saat 21.00 sıralarında saldırdı. İlk ateşte Uzman Çavuş Mehmet Doğan, şehit oldu. Karakola takviye birliklerin gönderilmesi üzerine saatlerce süren çatışmalarda 14 PKK’li terörist öldürüldü. ? ANTALYA(Cumhuriyet) Aksu İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde görevli 72161 kodlu polis memuru, telsizden haber merkezini anons ederek kendisine baskı yapıldığını ileri sürdü. Polis memuru, “19 Ekim 2012 gününden beri 3’üncü grupta çalışmaktayım. Bu grupta çalıştığım süre zarfında, üzerime oyunlar oynanıp suç atılmaktadır. Bilginiz olsun merkez, kayıtlara geçirilsin” dedi. Polis telsizinden baskı anonsu BDP’den Alevi önergesi ? ANKARA(Cumhuriyet Bürosu) BDP, Türkiye’deki Alevilerin, inançlarını ve kültürlerini yaşarken karşılaştıkları sorunların araştırılmasını istedi. BDP Milletvekili Erol Dora ve arkadaşlarının imzasıyla TBMM Başkanlığı’na sunulan önergenin gerekçesinde, Alevilerin yüzyıllardır Anadolu’da yaşayan bir halk olduğu, buna karşın yaşam hakkından din ve inanç özgürlüğüne kadar geniş bir alanda hak ihlalleri ile karşılaştıkları ifade edildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle