19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 8 HABERLER GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada İyi olan habere göre: Katılımcıların yüzde 51.9’u yolsuzluğun arttığını... Yüzde 54’ü hükümetin yargıya müdahale ettiğini... Yüzde 51.7’si son bir yıl içerisinde basın özgürlüğü ve gazeteciyazarlar üzerinde baskının arttığını düşünüyor. Baskının arttığını söyleyenlerin yüzde 35’i AKP’li. İktidarın okullarda serbest kıyafet uygulamasına katılımcıların yüzde 71’i karşı. Araştırmaya göre AKP’li seçmenlerin yüzde 59’u uygulamayı desteklemiyor. Kötü haberse: Katılımcıların “Bu pazar günü (önceki gün) seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?” sorusuna verdikleri yanıt. Bu soruya kararsız, yanıt vermeyen ve protesto oylar dağıtılmadan katılımcıların yüzde 39.1’i AKP’ye, yüzde 17.6’sı CHP’ye ve yüzde 9.8’inin MHP’ye oy vereceğini söylüyor. HHH Fırat Kozok’ın Metropol’ün araştırmasını açıklayan haberinde, partilerin alacağı oyları okuduğumuz gün; bir başka gazete, GENAR adındaki araştırma kuruluşunun 17 il, 47 ilçede, 1166 kişiyle yaptığı anketin sonuçlarını açıkladı: AKP yüzde 52.4, CHP yüzde 25.6, MHP yüzde 11.7, BDP yüzde 6.9! Yolsuzluğun arttığı, hükümetin yargıya müdahalesi, basına ve gazetecilere baskının arttığı şikâyetlerine katılan AKP’li seçmenler... ...Metropol’e göre 12 Haziran milletvekili seçimlerinde (AKP yüzde 50) verdikleri oydan pişmanlık duymadıkları gibi GENAR’a göre de bugün seçim yapılsa yine AKP’ye (yüzde 52.4) oy vereceklerini söylüyorlar. Bir yandan ülkenin temel sorunlarıyla ilgili, elceğizleriyle sandıktan çıkarıp hükümete getirdikleri AKP’den yakınıyorlar.. ...beri yandan, bu yakınmalarına karşın, bugün seçim olsa yine AKP’ye oy vereceklerini açıklıyorlar... Bu sonuçlar hem ağlayan hem de beğenmediği adamla gerdeğe giren gelinlerin sızlanmalarına benziyor. Bu araştırmalara, anket sonuçlarına baktıkça, bu iktidardan (RTE’den) kurtuluş umudu Allah’a kaldı demek geçiyor insanın içinden... Gelecek yıl seçim üstüne seçimi düşündükçe karalar bağlıyor insan!.. HHH Hele iktidara seçenek diye yıllardır umut bağlanan, yenileştikçe kötüleşen CHP’nin bugünkü haline baktıkça... Bir türlü sular durulmuyor... Kurtuluş Savaşı’nı etnik temizlik yaptı diye suçlayan ve partide sürekli kanayan bir yaraya dönüşen Hüseyin Aygün vakasının tetiklediği önceki ve son olaylardan sonra; sosyolojik bir tanım yaparak Kürt ulusunun Türk ulusuyla eşit olmadığını söyleyen Birgül Ayman Güler olayıyla durum daha da derinleşti. Parti için gazetelere sakız olan bu tablonun yeşermesinde, gelişmesinde ve sorunların derinlere inmesinde sorumluluk kimde ya da baş sorumlu kim? Bakalım: Genel Başkan Kılıçdaroğlu; Kürt oyları kaçar ya da partideki Kürt kökenli vekiller kopar diye Hüseyin Aygün’e dokunamıyor. Ulusalcılık diye aşağılanmaya çalışılan, ne ki yadsınamaz bir gerçek; genel merkezden örgüte uzanan bir olguyu içeren “altı ok”taki milliyetçilik kavramını koruyan, savunan vekillerle bir türlü kaynaşamıyor... Bir gün sosyalist, ertesi günü sosyal demokrat; bir gün milliyetçi, bir gün sonra ulusalcı diye yazıyorlar... Bir gün Atatürk demeden Mustafa Kemal’den söz ediyor. Eleştiriler yoğunlaşınca, ucu açık, abartılı bir açıklama yapıyor; “Atatürk’e karşı olmak vatana ihanettir” diyor. Laiklik tehlikede değildir diyor, sonra laikliği savunuyor. Hele yamacından ayırmadığı genel başkan yardımcıları... Örneğin Gürsel Tekin, “Aygün sorunu yok. Partide artık kimse sorun olamaz” dediği günün gecesi Güler olayı patlıyor. Parti içi demokrasiyi, söz ve düşünce özgürlüğünü ilke edinen partinin milletvekillerine “Kimse artık konuşamayacak” diye yasak getiriyor. Bir başka başkan yardımcısı, Meclis kürsüsüne çıkıp Güler’i ırkçılıkla suçlayarak sorunu parti içi çatışmaya yönlendiriyor. HHH Partinin bu haliyle, bu lider yönetimdeki kadroyla; önümüzdeki yıl yerel seçimlerde, Cumhurbaşkanlığı seçiminde ve genel seçimde başarılı sonuçlar alacağını varsaymak akıllara ziyan ve.. ...geleceğimiz Kılıçdaroğlu Kemal’e emanet!.. WASHINGTON ABD başkentinde bu hafta kimi açık, kimi kapalı kapılar ardında üst üste Türkiye konulu toplantılar düzenleniyor. Washington’da her gün dünyanın birçok bölgesindeki meselelerle ilgili onlarca toplantı yapılır. Türkiye ile ilgili yapılanların ortak özelliği ise belli bir konuya; ‘basın özgürlüğüne” odaklanıyor olmaları! Bugün Başkan Barack Obama’nın seçim zaferlerinin arkasındaki düşünce kuruluşlarının başında gelen ve Amerikan yönetiminde önemli düşünsel ağırlığa sahip olan Center for American Progress (CAP Amerikan Gelişimi Merkezi) isimli düşünce kuruluşunda “Obama’nın İkinci Döneminde Türkiye” konulu bir panel düzenleniyor. Panelde Türkiye’den gazeteciler yer alacak. Dün aynı kuruluşta daha dar katılımlı bir ‘Türkiye’de Basın Özgürlüğü” paneli de yapıldı. Washington’da gündemin üst sıralarına çıkmasına da katkı sağlıyorlar. CUMHURİYET 29 OCAK 2013 SALI GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY bama’ya ‘Erdoğan’la konuş’ baskısı O ABD’de Demokratlar’ın Başlattığı ‘Türkiye’ Tartışması yönelik baskı ve sınırlamalar konusunda bir rapor kaleme alması dikkat çekici bir gelişme. da. Toplantıları düzenleyen CAP, Demokratlar’ın kalesi olarak bilinen bir düşünce kuruluşu. Kurucusu John Podesta da Obama’nın yakın çalışma arkadaşlarından. Bugün ABD yönetimindeki birçok etkili isim ya geçmişte CAP’de çalıştı ya da kurmay ekiplerini CAP’den seçtiler. u kez başı Demokratlar çekiyor Washington’da art arda yapılan toplantıların ne anlam ifade ettiği konusuna gelince: 1. AnkaraWashington ilişkilerinin gündemini meşgul eden ana konular aslında Suriye, İran, Irak ve Türkiye’nin Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ile imzalamak istediği petrol anlaşması gibi meseleler. Şimdi anlaşılan o ki Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğü önündeki kısıtlamalar ile AKP hükümetinin giderek belirginleşen otoriterleşme eğilimlerinin de artık bu gündemin bir parçası olması isteniyor. 2. Obama yönetimi sırasında AKP hükümetine yönelik eleştiriler genelde Cumhuriyetçi kanattan ve İsrail yanlısı Neoconlardan gelmekteydi. Ama şimdi ilk kez Başkan’ın kendi partisi Demokratlar, Türkiye’deki hak ihlalleri konusunu yönetimin gündemine getirme çabası içine girmiş durum B çık Toplum da artık rahatsız 3. Türkiye’nin gerçekleri konusunda ABD’deki Demokratlar’ı şimdi harekete geçiren güç nedir? CAP’nin aslında Türkiye bilgisi ve deneyimi fazla yok. CAP tarafından yapılan davetlerde, toplantıların Open Society Foundation (Açık Toplum Vakfı) ile birlikte düzenlendiği belirtiliyor. Türkiye’de AKP iktidarının ilk dönem adımlarına önemli destek veren liberal düşünce kuruluşu Açık Toplum Vakfı’nın, bir süredir hak ve özgürlükler konusunda yaşanan ihlaller nedeniyle hükümete mesafeli tavır aldığı ve bu konular üzerine çalışan sivil toplum kuruluşlarına destek verdiği bilinen bir gerçek. Öyle anlaşılıyor ki basın özgürlüğü konusunun A ski AB elçisi ‘özgürlük’ bayraktarı Yarın ise Carnegie Endowment For International Peace (Uluslararası Barış için Carnegie Vakfı) isimli düşünce kuruluşunda “Türkiye’de Basın Özgürlüğü” konulu yine dar katılımlı bir başka panel düzenlenecek. Onun konuşmacısı ise geçen yıla kadar AB’nin Türkiye Temsilciliği görevini yürüten Marc Pierini. Ankara’da görev yaptığı dönemde hükümetin otoriter uygulamalarını eleştirmekten kaçınan Pierini’nin, emeklilik sonrasında, bir bölümü kendi görev dönemine uzanan basın özgürlüğüne E Türkiye hakkındaki bu toplantıların zamanlaması da dikkat çekici. Toplantılar, Obama’nın ikinci döneminin hemen başında ve 4 önemli hak savunucusu kuruluş Freedom House, Foreign Policy Initiative, Project on Middle East Democracy ve Reporters Without Borders’ın ortak imzayla yaptıkları, “Başbakan Erdoğan ile görüşmelerinde hukuk devleti ve özgürlükler konusunu öncelikler arasına alması” çağrısının da sonrasında gerçekleştiriliyor. Avrupa ve Amerika’dan yazılan onca rapora, insan hakları kuruluşlarının çağrılarına rağmen ABD Başkanı Barack Obama, ilk dört yılında Başbakan Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmelerde ‘basın özgürlüğü ve tutuklu gazeteciler” konularına bir kez dahi değinmedi. Türkiye’deki uygulamalardan duyulan kaygılar Amerikan Büyükelçisi Francis Ricciardone’nin azarlanmayı göze alarak açıklamaları ve Clinton’ın katıldığı bir şov programındaki sözleriyle sınırlı kaldı. Yani tepkilerini yerel ile sınırlı tutup başta kendi başkentleri olmak üzere dünyanın gündemine getirmekten kaçındılar bu meseleleri. Washington’da Demokratlar’ın başını çektiği bu yeni ‘Türkiye’ duyarlılığı acaba konunun Obama’nın önündeki Türkiye dosyasına girmesini sağlayabilecek mi? Birkaç ay içinde göreceğiz... ‘Tesadüfen yaşıyoruz’ CHP’li Aykut Eroğlu, Ankara’da doğalgaz güvenliğini sağlayacak sistemin tam olarak çalışmadığını söyledi, yetkililer ise sistemin güvenli olduğunu savundu MERT TAŞÇILAR ANKARA Başkentte doğalgaz sızıntılarının ve patlamaya neden olacak basınç değişikliklerini tespit ederek merkezden müdahale etmeyi sağlayan güvenlik sisteminin çalışmadığı iddiaları tartışılıyor. BaşkentGaz Genel Müdürü İbrahim Halil Kırşan, sistemin devrede olduğunu söylerken Sayıştay raporlarını açıklayan CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, “Merkezden vanaları kapatmaya yarayan regülatörler eksik. Tesadüfen yaşıyoruz” dedi. Cumhuriyet, Ankara’nın doğalgaz dağıtımını yapan BaşkentGaz’ın güvenlik siste Facianın nedeni kaçak şofben İstanbul Haber Servisi Gaziosmanpaşa’da önceki gece Hamide Özyapı ve 4 çocuğunun hayatını kaybettiği doğalgaz faciasıyla ilgili olarak olayın meydana geldiği evde inceleme yapan İGDAŞ ekipleri, zehirlenmeye kaçak olarak bağlanan şofbenin bacasından sızan gazın neden olduğunun tahmin edildiğini açıkladı. Hamide Özyapı ve 4 çocuğu, bugün memleketleri Bartın Ustaoğlu köyünde kılınan öğlen namazının ardından toprağa verilecek. minin geç devreye girdiğini Sayıştay ve Maliye Bakanlığı’nın raporlarına dayanarak 27 Ekim 2012 tarihinde duyurmuştu. Raporlarda, patlamaya yol açacak riskleri önceden belirleyecek “Uzaktan Kontrol ve Gözleme Sistemi”nin (SCADA), 6 yıl gecikmeli devreye girmesine karşın 22 yüksek ba sınç istasyonundan 34’ünün yeni sisteme uygun olduğu, 577 istasyondan da 200’üyle elektrik ve haberleşme sorunu nedeniyle kontrol merkezinden iletişim kurulamadığı belirtilmişti. CHP’li Erdoğdu ise satışı için ihalesi yapılan ve nihai tekliflerin alındığı BaşkentGaz’ın, SCADA sis teminin çalışmama sorununun devam ettiği iddialarını yineledi. Son Sayıştay raporlarının da sistem üzerindeki eksikliklere vurgu yaptığını dile getiren Erdoğdu, “Sayıştay raporları, tehlike anında merkezden müdahaleyi sağlayacak regülatörlerde eksiklikler bulunduğunu söylüyor. Tesadüfen yaşıyoruz” ifadelerini kullandı. BaşkentGaz Genel Müdürü Kırşan ise sistemi aktif olarak kullandıklarını savundu.Bir tehlikenin söz konusu olmadığını belirten Kırşan, “Regülatör eksikliğinden kaynaklanan durumu da mobil cihazlarımızla sürekli olarak tarıyoruz” dedi. Kamu kurumlarında zorlaşan kürtaj, dar gelirliyi merdiven altına itiyor kanun tasarısı 15 Ocak’ta (2012) TBMM Başkanlığı’na gönderildi. Tasarıya göre, ceza infaz kurumlarında güvenlik hizmetleri yeniden düzenleniyor. Halen cezaevlerinin iç güvenliği kamuoyunda gardiyan adıyla bilinen infaz koruma memurlarınca sağlanıyor. Dış güvenlikse jandarmada. Yeni tasarı tüm güvenlik hizmetlerinin infaz koruma memurlarınca sağlanmasını öngörüyor. Bu amaçla Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü bünyesinde iç güvenlik daire başkanlığı ve dış güvenlik daire başkanlığı kurulacak. Görünen o ki jandarmanın dış güvenlikten çekilmesiyle 3040 bin kişilik yeni bir kadro açılmış olacak. HHH Cezaevlerinde dış güvenlik, sadece cezaevinin çevresiyle tarif edilebilecek bir durum değil. Tutukluların mahkemelere götürülüp getirilmesi, cezaevleri arası nakil, kurum dışı sağlık hizmetlerine ulaşılması da jandarmanın sorumluluğunda. Bu görevdeki jandarmalar, belki de operasyon bölgelerinden daha zor çalışma koşullarına katlanmak durumunda kalıyorlar. Bunun karşılığında herhangi bir ek ödeme de almıyorlar. Özetle, 24 saat mesai kuralına göre çalışıyorlar. Üstelik görev sırasındaki en küçük bir olumsuzluğun bedelini de ağır ödüyorlar. Hükümet bu hizmetlerin kendi atadığı güvenlik görevlileri tarafından yürütülmesini öteden beri tasarlıyordu. 15 Ocak’ta Meclis’e gönderilen tasarı 5 Mart 2012’de Bakanlar Kurulu’nun gündemine gelmişti. Gerekçeleriyle birlikte toplam 25 sayfalık tasarı, temelde dış güvenliğin yeni alınacak kadrolarca yürütülmesini öngörüyor, bunun dışında cezaevlerinin genel sorunlarını çözmediği gibi yeni karmaşaları da beraberinde getiriyor. Türkiye’de cezaevine girmiş bir kişinin, çıktıktan sonra yeniden cezaevine girme oranı dünya ortalamasının çok üzerinde. Bunun pek çok nedeni sıralanabilir, ama birinci neden cezaevine giren kişinin topluma yeniden kazandırılması için sonuçlarıyla birlikte planlanmış hiçbir projenin olmaması. Zaman zaman kurslar düzenleniyor. Ancak bunlar mahpusların eğitimi, özgürlükte topluma uyum sağlaması gibi kaygılarla yapılmıyor. Olabildiğince iyi zaman geçirmek başlıca etken. HHH Cezaevlerinin asıl mahkumu, infaz koruma memurları. Onlar adeta infaz koruma mahkumları. Bakanlığın personel yasasında “fazla mesai ücreti alamazlar” ibareli tek meslek grubu infaz koruma memurları. Yaptıkları iş, temelde güvenlik hizmeti olmasına karşın mesleki yıpranma payı da yok. Son tasarıda bu sorunun çözüleceği söylentileri vardı. Ancak tasarıda buna yönelik, daha doğrusu infaz koruma memurlarının özlük haklarına ilişkin herhangi bir düzenleme yok. Bu durumda ortaya şu çıkıyor: Zaten iç güvenlik hizmeti veren infaz koruma memurlarına bir de dış güvenlik sorumluluğu yüklenecek, ama bunun karşılığı verilmeyecek. Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, cezaevleri gibi kurumların güvenliğinde birinci unsur insandır. Burada görevlendirilen kişiler kendilerini güvende hissetmezse, bu hizmeti nasıl verecekler? İnfaz koruma memurları, konu mesleki sorumluluk olunca güvenlik elemanı, bordro olunca düz memur. Tasarı henüz yasalaşmadı; hükümeti, 40 bin infaz koruma memurunun sorunlarına kulak vermeye, bu düzenlemeyi ondan sonra yasalaştırmaya çağırıyoruz. Yoksul kadın risk altında SİBEL BAHÇETEPE İstinat duvarı çöktü: 7 ölü Mustafa Suphi anılıyor n Haber Merkezi Türkiye Komünist Partisi İstanbul İl Örgütü, saat 20.00’de Mustafa Suphi ve arkadaşlarını katledilişlerinin 92. yılında anacak. Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde düzenlenecek “İkinci Cumhuriyet, AntiEmperyalist Mücadele ve Komünistler” başlıklı toplantıda TKP MK üyesi Aydemir Güler konuşacak. n Haber Merkezi Nevşehir’de İsa B. (35), eşi Şadiye B. (28) ile 2 yaşındaki çocukları Sami B. ile sobayı yakarak aynı odada uyudu. Aileden haber alınamaması üzerine İsa B’nin kardeşi Hasan B, pencereden girdiği evde ağabeyi, yengesi ve yeğeninin cesediyle karşılaştı. Ailenin sobadan sızan gazdan zehirlenerek yaşamını yitirdiği belirlendi. Bir aile daha yok oldu Kadının yasal hakkı olan kürtaja kamu sağlık kurumlarında ulaşması zorlaştı. Kürtaj ile ilgili hizmet veren birim sayısı azaldı, kürtaj yaptıran kadına ve hekime baskı arttı. Kadın örgütleri, AKP hükümetinin muhafazakâr söylemleri nedeniyle bazı sağlık personelinin keyfi davrandığını, bazı hekimlerin ise Başbakan’ın kürtaj karşıtı söylemleri nedeniyle bu hizmeti vermekten kaçındığını belirterek “Günümüzde kürtaja erişim zorlaştı. Gebelik sonlandırma hizmetlerinin çoğu özel sektör tarafından veriliyor. Düşük gelirli kadınlar ise istemedikleri gebeliği yaşamaya veya sağlık riski taşıyan geleneksel yöntemlerle gebeliğini sonlandırmayı seçiyor” dediler. Mavi Kalem Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Filiz Ayla, devlette hizmet verecek birimlerin sayısının AKP hükümetinin sağlık politikalarıyla birlikte azaldığını, kürtaj hizmetine ücretsiz erişimin zorlaştığını söyledi. Bazı devlet hastanelerinin “Biz kürtaj yapmıyoruz” dediğine tanıklık ettiklerini anlatan Ayla, “Yasak dönemler için, kürtaj için bir tür yeraltı dönemidir diyebiliriz. Halen düşük yaptırmak için otlardan kaynatılan bazı şurupların kadınlara cazip gelebil Kadınların talepleri 4 Bir an önce kürtajda 10 haftalık yasal süreye uyulmasının sağlamasını ve yasal sürenin 12 haftaya çıkartılmasını, 4 Kadınların doğum kontrol yöntem ve araçlarına ulaşmasının önündeki engellerin kaldırılmasını, 4 Tecavüz sonucu oluşan hamileliklerde kürtaj süresi en az 24 hafta olmalı; ‘savcılık izni’ talebiyle kürtajın fiKadınlar, doğum kontrol yöntemlerine ulaşımın ilen engellenmemesini, kaönündeki engellerin kaldırılmasını istiyor. dının beyanının yeterli gödiğini gördük” dedi. yatak ve zaman rülmesini, Kürtaj Haktır Karar Kadınların ayrılmıyor. Bir 4 Evli kadınların eşlerinden izin istemesini gerekPlatformu üyesi Sakine Günel de diğer uygulama tiren uygulamanın kaldıAKP’nin muhafazakâr politikala da kürtaja düşük rılmasını, rının kadınları doğurmaya zorla performans ücre4 Erkekler için doğum dığını, kürtaj başvurularında birta ti verildiği için hekontrol yöntemlerinin kım engellerle karşılaşmalarına ne kim için kürtaj uğyaygınlaştırılmasını, den olduğunu belirtti. Günel, özet raşılmaya değer gö4 Kürtajın sağlıklı le şunları söyledi: “Sağlık alanın rülmüyor ya hiç narkoşullarda erişiledaki tasarruf öncelikle kadınlar koz verilmiyor ya da yebilir, parasız yapılmasını istidan başlıyor. Narkoz sonrası has tersiz narkoz verilerek yoruz. tanın ayılması için bekleme süre kadının ağrı duymasına ne n DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Şırnak’ta Atatürk Mahallesi’ndeki Uğur Spor Tesisleri’ndeki halı sahanın istinat duvarında toprak kayması sonucu meydana gelen çökmede 7 kişi öldü, 3 kişi de yaralandı. Şırnak Valisi Vahdettin Özkan, aşırı yağmurdan dolayı halı sahada çökme olduğunu belirtti. Yaşamını yitirenlerin Mahmut Koçyiğit (36), M. Sait Özdek (19), Serhat Erdoğan (17), Şehmus Sevik (19), Barış Usal (18), Metin Külter (15) ve Barış Külter olduğu belirlendi. Çermik’te silahlı saldırı n DİYARBAKIR (AA) Çermik ilçesinde bir otomobile düzenlenen silahlı saldırıda 2 kişi öldü, 1 kişi yaralandı. Önceki gece saatlerinde, Haburman köyü yakınlarında park halinde bulunan otomobile, kimliği belirsiz kişi veya kişilerce uzun namlulu silahla ateş açıldı. Otomobilde bulunan Nevzat Karakaya (23) ve Deniz Avcı (23) hayatını kaybetti, Mehmet Yıldız yaralandı. Yaralı Yıldız, Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Başkanı eleştirene dayak iddiası si gerekiyor. Bunun için yeterli den olunuyor.” n ŞANLIURFA (Cumhuriyet) Şanlıurfa Belediyesi’nde işçi olarak çalışan, türkücü İbrahim Tatlıses’in akrabası İbrahim Tatlı, Belediye Başkanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın geçen hafta AKP’ye geçişini sosyal paylaşım sitesinde eleştirdiği için belediye Su İşleri ve Kaçak Yapı Denetim Müdürü tarafından dövüldüğünü öne sürdü. Hastaneden darp raporu alan Tatlı, Kubat hakkında suç duyurusunda bulundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle