19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 4 HABERLER CUMHURİYET 16 OCAK 2013 ÇARŞAMBA Üç kadının cenazesi yakınlarınca teslim alındı, bugün Diyarbakır’a gönderilecek Barış için beyaz şal DİYARBAKIR (Cumhuriyet) PKK kurucularından Sakine Cansız ile KNK Paris temsilcisi Fidan Doğan ve Leyla Söylemez için yarın Diyarbakır’da düzenlenecek cenaze töreni hazırlıklarıyla ilgili BDP Diyarbakır İl Başkanı Zübeyde Zümrüt, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve BDP Kadın Kolları Başkanı Pelin Yılmaz detayları açıkladı. Baydemir, “Barışa sahip çıkarak herkesin cenaze törenine katılım sağlamasını bekliyoruz. Böylece bütün provokasyonlar boşa çıkmış olur. Provokasyonlar başka yerden gelmezse Diyarbakır’dan gelmez. Bu olayı Habur sürecine benzetmek yanlış olur, çünkü bu bir yastır. Cenaze töreninde karalar giyerek yasımızı tutacağız, beyaz şal takarak da barışa sahip çıktığımızı göstereceğiz” dedi. Uygarlık İntihar Ediyor! Fransa Mali’yi bombalıyor, Pakistan’da bombalar patlamaya, ABD “Dronları” terörist avında sivilleri öldürmeye devam ediyor. Suriye’de iç savaş var. Paris’te “beklenmedik” bir suikast kafaları karıştırıyor. ABD’de okul katliamları silah lobisinin inadını azaltmıyor. Sonu gelmeyen bir ekonomik mali kriz Avrupa’da faşist akımların yeniden canlanmasına zemin hazırlıyor. Büyük güçler yükselirken aynı hızla silahlanıyorlar. Kimi yazarlar 1913 yılını anımsıyor. Ortadoğu’da Müslüman ve Musevi radikal dinci akımlar güçlenmeye devam ediyor. Bu listeyi genişletmek olanaklı ama ben bunları kastetmiyorum. Bu tür tarihin hızlandığı dönemler geçmişte de oldu; uygarlık büyük fiyatlar ödese de bunların hepsini aştı, yaşamaya devam etti. Ama bu kez farklı. Tüm bu kargaşa içinde, ABD’nin Ulusal İklim Değerlendirmesi adlı kurumunun 240 bilim insanının 60’tan fazla bağımsız araştırmacıyla birlikte hazırladığı raporun cuma günü yayımlanan taslağı, küresel ısınmanın ve iklim değişikliğinin artık bir kriz noktasına ulaştığını yadsınamaz biçimde ortaya koydu. Ama medyada, uygarlığın kaderini, tüm insanlığın geleceğini, ilgilendiren bu bulgulara değinen birkaç yorum, günlük olayların haber dalgasının içinde boğuldu gitti. Tek silah iki mermi markası Demirtaş’tan tepki BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve bakanların “provokasyon” uyarılarına sert tepki gösterdi. BDP Diyarbakır İl Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenleyen Demirtaş, “Cenaze töreninde niye provokasyon olsun? Bu kadar gereksiz hassasiyet oluşturmayı doğru bulmuyoruz. 7’den 70’e herkes, bir cenaze töreninde olması gereken şekilde cenazelerine sahip çıkacaktır. Halkımız bu konuda müsterih olsun. Bir sıkıntının olmayacağını ayrıca ifade etmek istiyorum” dedi. Demirtaş, “Orada arkasında güçlü istihbarat desteği olmayan kişiler ve gruplar bunu yapamazlar. Erdoğan, Paris’teki olayın başlatılan süreci etkilemeyeceğini söyledi. Kendisi PKK’nin adına mı konuşuyor, şaşırdım doğrusu. Açıklama yapacaksa eğer PKK’nin yapması lazım” dedi. Cenazeler teslim alındı Türkiye’nin Paris Başkonsolosluğu’nda tamamlanan nakil işlemlerinin ardından dün Adli Tıp’tan alınan üç kadının cenazesi, Paris’in VilliersLeBel banliyösüne getirildi. Burada saat 17.00’ye kadar kalacak cenazeler için tören düzenlenecek. Cenazeler bugün Charles de Gaulle Havaalanı’ndan Diyarbakır’a gönderilecek. (Fotoğraf: AP) PARİS (Ajanslar) Fransız TF1 News televizyonu, cinayetlerin tek silahtan çıkan iki ayrı marka mermiyle işlendiğini belirtti. TF1 News polis kaynaklarına dayandırarak verdiği haberlerde iki ayrı marka merminin 7.65’lik bir silahla kullanıldığını iddia etti. Televizyon, tek silah olmasının cinayetin bir kişi tarafından işlendiği anlamına gelmeyeceğini de kaydetti. Fransız polisinin PKK içi hesaplaşma, bir aşırı sağcı Türk örgütü ve adi cinayet üzerinde durduğunu öne süren TF1 News, polisin üçüncü seçeneği elediğini savundu. Televizyon, polis yetkililerinin, “Görgü tanıklarının dinlenmesine devam ediliyor. Deliklerin konumu itibarıyla üç kadın soğukkanlı bir tetikçi tarafından oldukça net bir biçimde öldürülmüş. Kurbanların ikisi başlarına sıkılan üç kurşun, üçüncü ise kafasına sıkılan dahil dört kurşunla öldürülmüş. Sıradan bir olaya göre profesyonel bir hareket gibi görünüyor” sözlerini aktardı. Gerçek inatçıdır Türkiye tek yürek olmalı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Paris’te suikast sonucu öldürülen PKK’li kadınlar için yarın Diyarbakır’da “görkemli bir cenaze töreni” düzenleneceğini belirterek “barışı isteyen, sürece destek olan herkesi” cenaze törenine katılmaya, Türkiye’yi “tek yürek olmaya” çağırdı. Cansız’ın cezaevi günlerinden arkadaşı olan Kışanak zaman zaman duygulandığı partisinin grup toplantısında konuşurken şu görüşlere yer verdi: Suikast barışa: Suikastı düzenleyenler barış çabalarını, diyaloğu katletmek istediler. Ama bunu başaramadılar, başaramayacaklar da. Hükümete çağrı: Her zaman bu tür süreçlerde en çok konuşulan şey samimiyet meselesidir. Samimiyet testinden geçmek için fırsat, gerekli saygıyı gösterin, acıya ortak olun. O zaman perşembe günü tüm Türkiye, “tek yürek” olmalı. Bu güçlere cevap vermeli. Takip ettiğinin failini bul: Fransız makamlarının 24 saat takip ettiği bir büroda katliam gerçekleşti. Aydınlatılması birinci derecede Fransa hükümetine aittir. Erdoğan, Cansız’ı kastetti: Türkiye de cinayetin aydınlatılmasında Fransa kadar sorumluluk sahibidir. Çünkü katledilen bu 3 kadın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Başbakan 28 Eylül’de NTV’de Fransa ve Almanya’ya yönelik “ülkelerinde terörist başları cirit atıyor” diyor. Başbakan’ın kastettiği Sakine Cansız’dır. Başbakan cinayetten birkaç gün önce “Türkiye, 5 Kasım’da Interpol mesajıyla Cansız’ın Fransa’da olduğunu bildirdi” diyor. Demek ki bu cinayet önlenebilirdi ya da sonrasında katillerin yakalanması daha kolay olabilirdi. Çözen kahraman olur: Öcalan’la İmralı’da başlatılan görüşmeleri geç kalmış ve doğru süreç olarak görüyoruz ve arkasındayız. Bu sorunu çözen kahraman olur. KIŞANAK: Başbakan Erdoğan, barış sürecinin dinamitlenmek istendiğini söyledi Provokasyon uyarısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, Diyarbakır’da yapılacak cenaze için “provokasyon” uyarısında bulundu. Erdoğan, partisinin grup toplantısında şunları söyledi. Dinamitlemek istiyorlar: Birçok provokasyonlar hazırlanabilir. Birçok malum dar terörist grupların tahrikiyle, teşvikiyle bu cenazeler istismar vesilesi kılınabilir. İnanıyorum ki aklıselim sahibi vatandaşlarımız bu oyuna gelmeyecektir. Hep birlikte bu oyun bozulacaktır diye düşünüyorum. Çünkü başlattığımız bu barış süreci dinamitlenmek isteniyor. Kendi iç hesaplaşmalarının bedelini, faturasını bu millet ödememeli. Onun için uyanık olalım, teenniyle bu süreci takip edelim diyorum. İmam hatipliyiz diye aşağılandık: Hiçbir gerekçe, hiçbir bahane Diyarbakır Cezaevi’nde yaşanan o insanlık dışı, o vahşi, o alçakça işkenceleri maruz gösteremez. Bu ülkede insanlar düşüncelerinden, inançlarından dolayı sadece Diyarbakır zindanlarında zulüm görmedi. Namaz kılıyoruz, imam hatipliyiz diye bizi aşağıladılar, başörtüsü takanları dışladılar, sakalı olanı, elinde tes Hadisle destek istedi “Hayır duaları, azim, sabır ve kararlılık inşallah tüm sabotajları etkisiz hale getirecek. Silahı aradan çekeceğiz, sıkılı yumrukları aradan çekeceğiz, kardeşçe kucaklaşacağız. Burada 75 milyona bütün samimiyetimle, bütün kalbimle şu hadisi şerifi hatırlatmayı borç biliyorum. Peygamberimiz mübarek parmaklarını birbirine kenetleyerek şunu söylüyor: ‘Müminin mümine bağlılığı, taşları kenetlenmiş bir bina gibidir.’ İşte biz milletçe böyleyiz, böyle olmalıyız. Çok daha sağlam bir şekilde birbirimize kenetleneceğiz.” Erdoğan, konuşmasını “Allah yolumuzu açık etsin. Allah bize hayırlı sonuç nasip etsin” diyerek tamamlarken AKP milletvekilleri de “amin” diye karşılık verdi. pih olanı, hatta “selamün aleyküm’ diyerek Allah’ın selamını vereni bile ötelediler. Benim yakın arkadaşlarım, kardeşlerim kalleşçe şehit edildiler. Eşi başörtülü olduğu için işinden edilen oldu. Eşi işten atıldığı için bunalıma giren, çocukların önünde defalarca intihara teşebbüs eden kadınlar oldu. Elimize silah almayı, illegalite yoluna sapmayı seçmedik. Onlar vurdu büyüdük; güçlendik. Bahçeli çamur deryasında: Biz MHP Genel Başkanı ve arkadaşlarına içine düştükleri çamur deryasında iyi oyalanmalar diliyoruz. Milletimiz bu üsluba sandıkta cevabı verecektir. BDP’ninki densizlik: BDP’ye boşuna “bölücü terör örgütünün uzantısıdır” demedik. Her şey ortada. Terör örgütünün silahları bırakması en çok da BDP’nin artık bağımsız, bağlantısız siyaset üretmesinin önünü açacak, en başta BDP’yi silahın sultasından kurtaracak. Suikastı Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükümetine yıkmak, bu yönde iftira, itham ve telkinlerde bulunmak sorumsuzluktur, densizliktir. Aygün’ü suçladı: CHP, her zaman olduğu gibi büyük bir zihin kamaşası içinde bocalamaya devam ediyor. Bir milletvekilleri, buyurun şimdi de pervasızca teröristin evine taziyeye gidiyor. Diğer bazı milletvekilleri süreçle ilgili olarak ırkçı, ayrımcı açıklamalar yapıyor. Genel Başkan sü rece olumlu baktıklarını açıklarken genel başkan yardımcıları, grup başkanvekilleri MİT Müsteşarı hakkında devlet ciddiyetiyle hatta edeple, adapla bağdaşmayacak ifadeler kullanıyorlar. Kılıçdaroğlu Fransa’nın avukatı: Daha önce İsrail ve Suriye adına bize cevap verdi. Şimdi de biz Fransa’ya birtakım sorular yönelttik, cevaplar Çin yolunda CHP Genel Başkanı’ndan geldi. Fransa adına cevap vermek sana mı düştü? Sürecin neresindesin: Kendisi ve arkadaşlarıyla bu sürecin yanında mı, arkasında mı, önünde mi yoksa karşısında mı olduğunu netleştirmelidir. CHP Genel Başkanı varoluşsal sorunlarını artık aşıp ulusalcı mı, milliyetçi mi, solcu mu, sosyal demokrat mı, ne olduğuna bir an önce karar vermelidir. Çark o kadar hızlı dönüyor ki artık bilye dağılmaya başladı. Kaç kez söyledim, yine söylüyorum fakat inanın adeta bir yalan makinesi. Öte yandan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Abdullah Öcalan’a televizyon verilmesiyle ilgili olarak “Hükümlü talep etmediği sürece verilmez. Diğer odalardaki yayınlar verildi” dedi. Erdoğan, Şahin’e talimat verdi Müdahale etmeyin uyarısı AYŞE SAYIN ANKARA Paris’te suikast sonucu öldürülen 3 PKK’li için Diyarbakır’da yarın yapılacak cenaze töreni konusunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’i, cenazede provokasyona izin verilmemesi ve müdahale edilmemesi için uyardığı öğrenildi. AKP ve BDP grup yöneticileri dün Meclis’te bir araya gelerek Diyarbakır’daki cenaze töreni için alınacak önlemleri görüştü. BDP grup başkanvekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken, AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal’dan cenaze töreni ve defin işlemleri sırasında katılımcılara müdahale edilmemesini istedi. BDP’liler, “Provokasyon olmaması için elimizden geleni yapacağız ve bizim tarafımızdan bir provokasyon olmayacak. Bunun için Emniyet’in de gözden uzak durması ve hiçbir engellemeye kalkışmaması gerekir. Bir olay çıkarsa bunu da engelleyemeyiz” dedi. Başbakan Erdoğan’ın bilgisi dahilinde BDP ile görüştüğünü belirten Ünal’ın, katılımcılara hiçbir engelleme olmayacağını ve bu konuda gerekli önlemlerin alındığını belirterek “Sayın Başbakan, İçişleri Bakanı’nı müdahale ve engelleme olmaması için uyardı, önlemlerin alınmasını istedi. Başbakan da, parti olarak biz de en küçük bir olayın bile olmasını istemiyoruz. Kendi kitlenize sahip olursanız sorun çıkmaz” dedi. İnfazlar görüşmeleri hızlandırmak için ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Paris’te 3 PKK’linin infaz edilmesinin Türkiye’de yürütülen müzakereleri hızlandırmak için atlama taşı olarak kullanılacağını belirterek “Paris’teki hadisenin süren müzakerelere ivme vermek, AKP’yle kanlı ve silahlı pazarlıkları kızıştırmak adına olduğu ihtimali yabana atılmamalı” dedi. Bahçeli, tutuklu eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve partisinin İstanbul Milletvekili Engin Alan’a yaptığı ziyarete atıf yaparak “Terörist arayanlar, terörist görmek isteyenler Türk askerine değil, İmralı’ya bakmalı, Kandil’e kilitlenmeli, Barzani’nin yüzüne odaklanmalı ve AKP’nin müzakere ortaklarına yönelmelidir” dedi. Balyoz davasının gerekçeli kararının birçok açıdan eksik, yetersiz ve sorunlarla dolu olduğunu kaydeden Bahçeli, Başbakan Erdoğan’ın İmralı canisine yeni yıl hediyesi ve teselli ikramiyesi olarak televizyon hediye ettiğini ifade ederek “Peşi sıra, Facebook, Twitter veya Skype üzerinden eski cinayet ortaklarıyla haberleşebilmesi için teröristbaşına demirbaştan düşmüş bir bilgisayar tahsis edilmesi ve arkasından da Başbakan’la geceleri sohbete başlaması mucize ve olmayacak bir şey olarak görülmemelidir” dedi. Ama gerçek inatçıdır ve sorunun boyutlarını görebilmek için “300+” bilim insanının hazırladığı rapora da gerek yoktur, haberleri dikkatle izlemek yeter: Brezilya ve Avustralya, tarihlerinin en sıcak yılını yaşıyor. Geçen yıl, ABD’de sıcaklıklar kayıtlardaki en yüksek düzeye ulaştı. İngiltere’de, İtalya’da, Ortadoğu’da birçok bölge görülmemiş düzeyde yağmurlardan, su baskınlarından büyük zarar gördü. Avustralya’da sıcak dalgası, yangınlar, tarihin en yağışlı aylarının arkasından geldi. Bu sırada Rusya, Kuzey Avrupa, Çin, Moğolistan kayıtlar başladığından bu yana görülen en büyük soğukları, kar yağışını yaşıyor. Çin’de kar kalınlığı bazı yerlerde evlerin çökmesine neden oldu. Doğu Rusya’da, Çin’de termometreler “eksi 45 / eksi 50” gibi düzeyleri gösteriyor. ABD’nin Ulusal İklim Değerlendirmesi adlı kurumunun raporuna göre, insanların etkinlikleri ve esas olarak fosil yakıt (kömür, petrol, doğalgaz) kullanımı atmosferdeki karbondioksit gazı oranlarını artırıyor, sıcaklık artıyor, bunu kaos izliyor, fırtınalar sıklaşıyor... Hava kirliliği, yangınlar, böceklerin bulaştırdığı hastalıklar, su hakları alanında çatışmalar artıyor. Gezegen kapitalist uygarlığı, giderek yaşamı taşıyamaz noktaya geliyor. Bu konuda, bu uygarlık önlem almak yerine sorunu yadsımayı seçtiğine göre adeta intihar ediyor... Aslında bu yadsıma anlaşılabilir bir tutum. Küresel ısınma, iklim değişikliği sorununa her yaklaşıldığında iki tatsız gerçek kendini gösteriyor. Birincisi, bugün uygarlığın yaşam biçiminin zeminini oluşturan kapitalist üretim tarzıyla küresel ısınma arasında güçlü nedensellik ilişkisi var. Karbondioksit üretiminin tarihsel gelişmesine bakınca atmosferdeki karbondioksit oranlarının sanayi devrimiyle birlikte artmaya başladığı, son 60 yılda artışın hızlandığı, son 30 yılda baş döndürücü bir düzeye ulaştığı, ufak da olsa ilk gerilemenin krizin kapitalist üretimi, tüketimi yavaşlattığı 2009 yılında yaşandığı görülüyor. Kapitalizmin yapısal krizine bir çözüm olarak 1980’lerden bu yana gündeme gelen hızlandırılmış tüketimle birlikte küresel ısınmaya neden olan etkenlerin güçlenmesi bir rastlantı değil. Kapitalistleşmesi hızlandıkça Çin’in, bu haftaki haberlerin gösterdiği gibi önde gelen kentlerinde hava kirlenmesinin dayanılmaz düzeylere ulaşması da. İkincisi, soruna çözüm aramaya başlayınca karşımıza kâr maksimizasyonu ve birikim (ekonomik büyüme) sorunu çıkıyor. Piyasa mekanizması bu küresel ısınma sorunu karşısında tümüyle etkisiz kalıyor. Çözümlerin hepsi yüksek maliyetleri kabul ederek kârlardan, ekonomik büyümeden fedakârlık edilmesini, tüketicinin de hazlarını hemen şimdi tatmin etme alışkanlığından vazgeçmesini gerektiriyor. Toplumsal çıkar, planlama yerine özel mülkiyete, bireysel çıkara; dayanışma yerine rekabete dayanan bir üretim tarzında bu soruna çözüm bulmak olanaksız. En iyisi sorunun varlığını yadsımaya devam etmek...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle