Katalog

16 OCAK 2013 ÇARŞAMBA EKONOMİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] 11 Kasım ayı enflasyon verilerini 17 dakika erken veren TÜİK’ten bu kez de ekim ayı işsizlik verileri sızdı. Verilere göre, ekim döneminde 2.5 milyon işsize 87 bin kişi daha katıldı. TÜİK işsizlik verilerini de erken açıkladı Ekonomi Servisi İşsizlik oranı eylül, ekim ve kasım aylarını kapsayan Ekim 2012 döneminde yüzde 9.1 ile bir önceki döneme göre değişim göstermedi. Bankacılara göre, tarım sektörü başta olmak üzere mevsimsel faktörlerin ortadan kalkmasıyla 2012’nin son aylarında manşet işsizlik oranında bir miktar yükseliş bekleniyor. Öte yandan bugün TSİ 10.00’da açıklanması beklenen veriler SMS abonelerine 35 dakika erken duyuruldu. TÜİK, ekim ayı işsizlik verilerini telefon üzerinde kısa mesajla ileten firmanın veriyi vaktinden önce yayımladığını ve firma hakkında hukuki sürecin başlatıldığını açıkladı. TÜİK verilerine göre, ekim döneminde Türkiye genelinde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 87 bin kişi artarak 2 milyon 541 bin kişiye yükseldi. İstihdam edilenlerin sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık 1 milyon kişi artarak 25 milyon 51 bin kişiye yükseldi. Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 30 bin kişi, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı da 993 bin kişi arttı. İstihdamın yüzde 24.8’i tarım, yüzde 18.6’sı sanayi, yüzde 7.4’ü inşaat, yüzde 49.3’ü ise hizmetler sektöründe yer aldı. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSKAR), hazirandan bugüne işsizlik oranını yüzde 1.1 puan artarken istihdamın 105 bin kişi azaldığını, işsiz sayısının da 315 bin kişi arttığını belirtti. DİSKAR’ın raporunda, “Türkiye’de çalışma çağındaki her iki kişiden biri çalışmıyor. Açıklanan yöntem Türkiye’deki işsizliği olduğundan düşük gösteriyor” denildi. İki kişiden biri çalışmıyor Afrika’nın Sanayisizleştirilmesi Sahraaltı Afrika ekonomileri şimdilerde bütün dünya ekonomi magazin dünyasının ilgisini çekmekte. Yirminci yüzyılın son çeyreğini negatif fert başına büyüme hızlarıyla geçiren bölgenin 2000 sonrasında elde ettiği yüksek milli gelir büyüme hızları uluslararası ekonomi medyasının renkli kapaklarını süsler oldu. Söz konusu “mucizebaşarı” öykülerinin ayrılmaz öğeleri olan artan internet ve cep telefon kullanıcısı sayısı, elektronik bankacılık hizmetlerinin derinleşmesi ve ihracatın yükselmesi gibi klişe kıstaslar, Afrika kıtasının “modernleşme” ve “kalkınma” yolunda çok büyük adımlar atmakta olduğu iddialarıyla birlikte harmanlanmaktaydı. Oysa, bu sözde modernleşme öykülerinin ardında Afrika kıtasında giderek sanayi yatırımlarından uzaklaşan ve üretim süreçlerinden gelir dağılımına değin ekonomik yaşamın her alanında çarpıklaştırılmış ve dışa bağımlılaştırılmış bir ekonomik yapı yatıyor. Birincil tarımdan, sanayileşme aşamasını es geçerek doğrudan Batı toplumlarının “modern” hizmet sektörlerini taklide dayalı bu çarpık gelişme sürecinin, adaletsiz gelir dağılımı, artan işsizlik tehdidi ve kronikleşmiş dış ticaret açıklarıyla birlikte sürdürülmekte olduğu gözleniyor. Nitekim Birleşmiş Milletler verileri Sahraaltı Afrika ülkelerinde imalat sanayinin payının 2000’den 2008’e yüzde 12.8’den yüzde 10.5’e gerilediğini, aynı dönemde Afrika’nın büyük çoğunluğunda imalat sanayinin durgunluğa sürüklendiğini, 23 Afrika ülkesinde ise negatif fert başına büyüme ile gerilediğini belgeliyor. Veriler, imalat sanayiinde fert başına pozitif büyüme gösteren sadece beş Afrika ülkesi olduğunu belirtiyor. Dünya ekonomisi bütününde Afrika ülkelerinin imalat sanayilerinin payının sadece yüzde 1.2 (2000) ve yüzde 1.1 (2008) düzeyinde kaldığı gözleniyor. Oysa aynı dönemde, örneğin kalkınma iktisatçılarının sıklıkla izlemekte olduğu Doğu Asya ekonomilerinde sanayi ürünleri üretiminin payının yüzde 13’ten, yüzde 25’e çıktığı görülüyor. Dolayısıyla, Afrika’yı 1970’ler ve 80’lerin klişe kavramı Asya’nın Kaplanları sözcükleriyle karşılamaya çalışılan mucize başarı öyküleri bir anda tılsımını yitiriveriyor. ??? Ancak, “kalkınma” kavramı bağlamında “Asyakalkınma modeli”nin öğelerini anımsayacak olursak, söz konusu sanayileşme projesinde en önemli unsurların aktif bir rekabetçi döviz kuru rejimi, kontrollü bir piyasa sistemi, kontrollü kredi tahsis mekanizmaları ve eğitimli işgücü olduğunu gözlemekteyiz. Bütün bu unsurları sadece tek bir “doğru”ya piyasa kararlarına, terk eden neoliberal “kalkınma” paradigmasının aslında kalkınmayı değil, sanayisizleştirmeyi ve çarpık ve dışa bağımlı hizmetliliği özendirmekte olduğu açıkça görülüyor. Afrika’dan dünya pazarlarına ve giderek büyük metropollerin lüks marketlerinin tezgâhlarını süsleyen egzotik tropikal ürünlerin ticaretinin doğrudan doğruya uluslararası büyük gıda tekellerinin güdüm ve denetiminde sürdürüldüğü bu sahte büyüme dünyası işte bu nedenlerle uluslararası ekonomi magazin medyasının baş sayfalarını süslüyor. Bu sanayisizleştirme serüveninden pay kapma yarışında Başbakan Erdoğan’ın beş günlük Afrika gezisi sonrasında Türkiye’ye de bir pay düşer mi? Dünya Bankası’nın bilgi notu Ekonomi Servisi Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Martin Raiser, Türkiye ile ilgili orta vadeli makro ekonomik projeksiyonlarına göre 2013’te enflasyonun yüzde 6.1, büyüme hızının yüzde 4 olacağını ileri sürdü. Dünya Bankası tarafından dün yayımlanan “Türkiye Düzenli Ekonomik Bilgi Notu”nda yer alan verilere göre, cari açık/GSYH tahminleri 2012 için yüzde 7.8’den yüzde 6.8’e, 2013 için yüzde 7.5’ten yüzde 7’ye, 2013 için de yüzde 6.9’dan yüzde 6.8’e indirildi. Niyet var para yok ING Bank’ın yaptırıldığı tasarruf araştırmasına göre araştırmaya katılanlardan yüzde 58’i yeterli geliri olmadığı için tasarruf yapamıyor. Ekonomi Servisi ING Bank’ın araştırması, çalışan kadınların erkeklerden daha fazla tasarruf etme eğiliminde olduğunu, çalışmayan kadınlarınsa erkeklerden daha az tasarruf yaptığını ortaya koydu. ING Bank tarafından 2011 yılı ekim ayında hayata geçirilen “Türkiye’nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması”nın bir yıllık veri analizini tamamladı. Sabancı Üniversitesi’nin gözetiminde IPSOS KMG’nin 26 ilde Ekim 2011 Eylül 2012 arasındaki dönemde toplamda 9 bin 600 kişiyle görüşülen araştırmanın sonuçları ING Bank Genel Müdürü Pınar Abay, ING Bank Baş Ekonomisti Sengül Dağdeviren, Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alpay Filiztekin ve IPSOS KMG Sosyal Araştırmalar Enstitüsü Genel Müdürü Tonguç Çoban’ın katılımıyla düzenlenen basın toplantısında açıklandı. Tasarrufun artık tüm bankaların daha çok gündeminde olacağını söyleyen Pınar Abay, “Bir yıllık veriler bize gösteriyor ki kentsel nüfusta bireysel tasarruf sahipliği oranı ülkemizde yüzde 11.5 düzeyinde seyrediyor. Ülke olarak düşük tasarruf oranımızı arttırmak ve sürdürülebilir ekonomik büyüme için her kesimin üzerine düşen görevi Bekârlar daha düzenli Her çeyrek sonunda analizlerin ww.tasarrufegilimleri.com adresli web sitesi ve rapor kitapçığı aracılığıyla ilgili çevrelerle paylaştılıyor. ING Bank Baş Ekonomisti Sengül Dağdeviren’in verdiği bilgiye göre;  Türkiye’de ev sahibi olmak tasarruf için önemli bir motivasyon.  Düzenli tasarruf eğilimi tek başına yaşayan çocuksuz yetişkinlerde ve 1824 yaş arası gençlerde yüksek.  Tasarruf oranı yüzde 24 seviyesinde seyrediyor. Tasarruf miktarı/aylık gelir oranında en belirgin fark aile tipinde görülüyor.  Tek başına yaşayanların tasarruf oranı evli bireylere veya ebeveynleri ile birlikte yaşayanlara göre daha düşük.  Ekim 2011Eylül 2012 arasında bir yıllık dönemde bankada tasarrufu olanlar arasında, medyan (ortanca) banka mevduat hesabı toplamı 4 bin 855 lira.  Tasarruf eğilimi en yüksek olan grup geliri 2 ile 4 bin lira arasında olanlar. Bernanke ABD’yi uyardı MICHIGAN (Reuters) ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Ben Bernanke, Kongre’ye felakete neden olabilecek bir potansiyel borç temerrütünden kaçınılabilmesi için borçlanma limitinin yükseltilmesi gerektiği uyarısında bulundu. Bernanke ülke ekonomisinin hâlâ açıklar konusundaki siyasi çekişmeler nedeniyle risk altında bulunduğunu belirtti. ABD’deki ekonomik büyüme görünümü konusunda ihtiyatlı bir iyimserlik içinde olduğu gözlenen Bernanke, Fed’in tahvil alımlarının ne kadar süreceği konusunda ise net bir ipucu vermedi. Öte yandan Fitch de bir açıklama yaparak borçlanma limiti konusunda bir önlem alınmaması halinde ABD’nin kredi notunun gözden geçirilebileceğini belirtti. yapması, elini taşın altına koyması gerekiyor. Biz, ING Bank olarak bu yolda ne gerekiyorsa yapmaya çalışıyoruz. Bu bağlamda, Türkiye’nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması’nı yürütmeye önümüzdeki yıllarda da devam edeceğiz” diye konuştu. Cinsiyet, yaş, öğrenim durumu, medeni hal gibi değişkenlerin, bi reyin tasarruf sahibi olma olasılığına etkisini incelediklerini kaydeden Abay, genel olarak kadınların tasarruf sahibi olma olasılığının erkeklerden düşük olmasına karşın istihdam edildikleri takdirde bu olasılığın önemli bir artış gösterdiğini ve çalışan kadının tasarruf sahibi olma olasılığının erkeklerinkinin önüne geçtiğini belirtti. Yurttaş ÖTV yüzünden ancak 35’lik rakı alabiliyor Ekonomi Servisi Rakı, votka, cin ve likör olmak üzere 4 ana grupta üretim yapan ve Topkapı Rakı, Burgaz Rakı, Votka 1967, Hare likörleri ile öne çıkan Antalya Alkollü İçecek, yeni yatırımlarla yüzde 50 büyüme hedefliyor. 5. yaşını kutlayan şirketin hedefleri, Antalya Alkollü İçecek Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Karaman ve Antalya Alkollü İçecek Genel Müdürü Tansel Turdağ’ın katılımıyla açıklandı. Toplantıda şu bilgilere yer verildi:  Alkollü içecekteki vergi artışı ülkenin bir gerçeği. İthal ürüne karşı yerli üretim avantajını kaybediyoruz. Bu bizim için ileriye dönük büyük bir risk. Asıl tüketim sıkıntısı rakıda. 2010’dan itibaren rakı tüketimi ciddi anlamda düştü. Türk halkı ağırlıklı olarak 70’lik rakı alırdı. Artık 35’lik rakı satışı artıyor. Bu yıl rakı satışlarının yüzde 7 düşmesi bekleniyor.  2013 Mart’ında 3 milyon TL yatırımla hizmete girecek ek tesisimizde ENA (gıda alkolü) üretimine hız vereceğiz.  Bugüne kadar İngiltere ve Almanya’ya rakı ve votka; Avustralya, Kıbrıs ve Irak’a rakı; Vietnam’a da votka ihraç ederken, 2013’te ABD’ye rakı, Çin’e votka ve likör ihraç etmeye hazırlanıyoruz.  2011’de 148 milyon TL olan cirosunu 2012’de yüzde 70 artırarak 253 milyon TL’ye çıkardık. 2012’de 2.5 milyon litre rakı, 3 milyon litre votka ürettik. Vodafone’dan mesleğe özel tarife Ekonomi Servisi Vodafone Türkiye Kurumsal İş Biriminden Sorumlu İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy, farklı meslek gruplarına yönelik mobil çözüm ve avantajları tek bir çatı altında toplayan “Vodafone İş Ortağım Benim İşim” paketini tanıttı. Farklı meslek gruplarının ihtiyaçlarına yönelik hazırlanan paketle, küçük ve orta büyüklükteki işletmelere mobil çözüm ve avantajlar sağlanıyor. Kurum, her bir müşteriye üç yılda 3 bin 400 liraya kadar avantaj sağlamayı hedefliyor. Ödüller, TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, SPK Başkanı Dr. Vahdettin Ertaş ve Borsa İstanbul Başkanı Dr. M. İbrahim Turhan tarafından verildi. “Kurumsal Yönetim”de birincilik TAV’ın Ekonomi Servisi Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği’nin düzenlediği “III. Kurumsal Yönetim Ödülleri” töreninde iş dünyasının liderleri ile İMKB Kurumsal Yönetim Endeksi’nde bulunan 44 şirket arasından yapılan derecelendirmeye giren şirketlerin yöneticileri buluştu. Tofaş sponsorluğunda düzenlenen törende; En Yüksek Nota Sahip Birinci Kuruluş TAV Havalimanları A.Ş., 2. Kuruluş ENKA İnşaat ve 3 Kuruluş TKSB ile Endeks’teki kuruluşlar arasında 2012’de Notunu En Çok Arttıran Kuruluş Doğuş Otomotiv, Yönetim Kurulu Kategorisinde En Yüksek Nota Sahip Kuruluş TOFAŞ ve En Yüksek Nota Sahip Halka Açık Olmayan Kuruluş olarak İGDAŞ ödüllerini alarak kürsüye çıktı. Toplantıda sermaye ve likiditenin sınırlı olduğu yerde, güvenilirlik ve şeffaflığın önemini vurgulayan Mustafa V. Koç, Türkiye’nin genç nüfusa iş yaratmak için en az yüzde 56 büyümesi gerektiğini söyledi. Güler Sabancı, “2014’te Avivasa ve enerji işlerini halka açmayı düşündüklerini” belirtti. İmralı’daki görüşmelere ilişkin bir soruyu cevaplayan Tuncay Özilhan da Alternatif Bank’ın 15 güne kadar satılabileceğini açıkladı. AvivaSa halka açılıyor