19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 10 EKONOMİ CUMHURİYET 16 OCAK 2013 ÇARŞAMBA [email protected] GYODER’e göre yüksek KDV konut sektörünü kısa vadede ferahlattı ama ardından daralma gelecek Konut yatırımı duracak ? Dumankaya İnşaat ve GYODER Yönetim Kurulu üyesi Uğur Dumankaya, yeni düzenlemenin yürürlüğe girdiği bu ay içindeki satışların geçen yılın aynı ayına göre yüzde 50 arttığını belirterek KDV’yi yüzde 18’e çıkaran yeni düzenleme sonrası eski ruhsatlı projelerin avantajlı hale geldiğini söyledi. FATMA KOŞAR / EMRE DÖKER Bütçe Başarısız Umut, Büyümede… Kapitalist birikimde devletin rolü temelde değişmez. Birikim ve kâr iklimini tesis etmek, sürdürülebilirliğini korumaktır esas işlev. Ancak her birikim rejiminde devletin ekonomideki yeri, rolü; bunun üstünden kamu maliyesi ve onun omurgası olan bütçenin yeri farklılaşır. Örneğin Keynesyen birikimde devlet, hem talep yaratıcı, hem de bölüşümü yeniden düzenleyen aktör olarak ekonominin daha çok içindeydi. Kamu maliyesinin, bütçenin ekonomik mimarideki yeri daha genişti. Devlet, “sosyal” yanıyla da ayrı bir özelliğe sahipti. Bu görünüm, biraz da emeğin örgütlenme düzeyi ve mücadele ile kazandığı mevzilerle ilgiliydi. Ancak bu birikim modeliyle yol almanın sonuna gelindiğinde neoliberalizm ile değiştirilen yeni mimaride devletin rolü de değişti. Neoliberalizm için küçük devlet, küçük bütçe makbuldü. Devletin geriletildiği alanda piyasalaşma, ticarileşme, özelleşme ile tıkanan birikimi ilerletmek daha mümkün olacaktı. Antisendikal mücadelenin de sürdürüldüğü neoliberalizmde hedeflere hızla odaklanıldı. Bunun için mesela AB’de Maastricht kriterleri icat edildi. Bütçe açığı milli gelirin yüzde 3’ünün, kamu borç stoku da milli gelirin yüzde 60’ının üstüne çıkmayacak, denildi. Tümünde olmasa da zengin AB üyelerinde buna yaklaşıldı da. Ama 2008 krizi ile birlikte, her şey gibi, neoliberalizmin bütçe disiplini de berhava oldu. Krizin felakete dönüşmemesi için devlet yeniden kriz giderici aktör olarak sahne aldı. Kâh doğrudan harcamaları artırdı, kâh finansın vergi yükünü azalttı, enkazını üstlendi, likidite pompaladı. Bir anda büyük bütçe açıkları ve kamu borç dağlarını göze aldı. Bunların tümünün özü, yıkımın faturasının “toplumsallaştırılması”, yani tüm topluma pay edilmesiydi aslında. ??? Türkiye için 1980’e kadar geçerli olan Keynesyen birikimde de devlet, ekonomide geniş bir yere sahipti, merkezi bütçe asli bir öğeydi. 1980 sonrasının neoliberal mimarisinde kamunun ekonomideki yeri yıldan yıla daraltıldı. Kuşkusuz, bu “dönüşüm” düz bir hatta ilerlemedi. Merkez sağda ÖzalDemirel mücadelesi, kamu maliyesini de etkiledi ve bir türlü istenen “mali disiplin” sağlanamadı. Hedeflenen ve topluma ağır bir fatura yükleyen operasyon, 2001 krizi sırasında DervişIMF düzenlemeleriyle gerçekleştirildi. Özelleştirme yasalarıyla radikal bir hamle yapılırken bütçedeki budamalarla da açıklar radikal biçimde daraltıldı. AKP rejimi, bütçe ile ilgili bu operasyonların, “mali disiplin”in acımasız takipçisi oldu. AKP iktidarı, 2003’ten itibaren bütçenin sosyal harcama ayağında yaptığı kesintiler ve pekiştirilmiş dolaylı vergi yüklerinin yanında yoğun özelleştirmelerle bütçenin açığını ve kamunun dış borç yükünü de düşürdü. Şimşek: O defter kapandı İZMİR Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) ve Dumankaya İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Dumankaya, tüketicinin ocak başında yürürlüğe giren KDV artışından etkilenmeyen düşük vergili konutlara yoğun ilgi gösterdiğini söyledi. Portföylerinde 1.5 milyar liralık satılabilir konut olduğunu ifade eden Dumankaya, yüksek KDV’nin şu an için satışları hızlandırdığını belirtti. GYODER’in İzmir’de düzenlediği ‘Gelişen Kentler Zirvesi’nde soruları yanıtlayan GYODER Başkanı Işık Gökkaya şu anda satışları hızlandıran yüksek KDV’nin büyük bir daralma getireceğini söyledi. Bu yılın sonundan itibaren, 2014’te hem ruhsatlarda hem satışlarda yüzde 3035 daralma olacağını öngören Gökkaya, “Hükümetimizin, başbakanımızın bu uygulamanın etkilerini görünce geri adım atacağını düşünüyorum. KDV kademeli artabilirdi. Yüzde 8 ve 18 olmamalıydı. Her ailede bir reis vardır. O ne isterse o olur. Bu kararı da başbakan verir” dedi. GYODER Başkanı, en canlı ve büyük piyasanın olduğu İstanbul’da yıllık 100150 bin konut üretildiğini belirterek “Bu üretimin neredeyse tümü için KDV yüzde 18 oldu. 150 bin liralık ev alan için 1520 bin TL’lik ek yük çok önemli. Çünkü Türkiye’de hâlâ 56 bin liralık aylık geliri olmayan kredi kullanamıyor, faizler yüksek. Toplumun yüzde 20’si dışındaki kesim zaten alamazken koşulları zorlayanları da kaybetmiş olacağız” diye konuştu. İstanbul’da arsa maliyetlerinin de çok yüksek olduğunu ifade eden Gökkaya, üretimin 4’te 3’ünde KDV’nin yüzde 18’e çıktığını, umutlarını geri adım atılmasına bağladıklarını kaydetti. Yüzde 18 KDV’nin, markalı konut üreticilerinin kentsel dönüşüme yönelmesini hızlandırabileceğini aktaran Gökkaya, ancak hâlâ kentsel dönüşümde kamuözel sektör işbirliğine ilişkin belirsizlik bulunduğunu, ayrıca Fikirtepe örneğinde olduğu gibi değerli yerlerde beklentinin çok yüksek olduğunu ifade etti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, konuttaki yeni KDV uygulamasında geriye dönüş olmayacağını belirterek “Bu defter kapanmıştır” dedi. Şimşek, yeni zamların da gündemlerinde olmadığını söyledi. Şimşek, “Makroekonomik Gelişmeler ve 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Gerçekleşmeleri” konulu basın toplantısında, 2013’te enflasyonun hedeflenen yüzde 5.3’e gerilemesini öngördüklerini söyledi. Şimşek, aralık ayında bütçe sonuçlarına göre bütçe açığının aylık 15.5 milyar lira, faiz dışı açığın da 13.8 milyar lira olarak gerçekleştiğini dile getirdi. 2012 OcakAralık döneminde merkezi yönetim bütçe giderlerinin 360.5 milyar lira olduğunu bildiren Şimşek, faiz hariç bütçe giderleri 312.1 milyar lira, merkezi yönetim bütçe gelirlerinin 331.7 milyar lira, genel bütçe vergi gelirlerinin de 278.8 milyar lira olarak gerçekleştiğini belirtti. Şimşek, 2012’de bütçe açığının 28.8 milyar lira olduğunu ifade etti. Şimşek, bütün tedbirleri aldıklarını ve hiçbir şekilde yeni zamların gündemde olmadığını bildirdi. Akaryakıtın cepleri yaktığını Maliye de kabul etti MAHMUT LICALI İzmir gelecek vaat ediyor Gelişen Kentler Zirvesi’nde konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir’de artık imar kararlarıyla ilgili sorun kalmadığını ve büyük bir potansiyel bulunduğunu belirterek şirketleri yatırıma çağırdı. Büyükşehirin her türlü yatırımı yaparak altyapıyı hazırladığını anlatan Kocaoğlu, yatırım olanaklarından bazılarını şöyle sıraladı: İnciraltı’na 5 bin metrekarelik hastane, konferans salonu, sağlık üniversitesi ve termal tesisler inşa edeceğiz. Liman arkasında 5 bin dönüm ye rimiz hazır. Burada hem konut hem de ofisler yapılacak. Yarımadaya turizm yatırımı yapabilirsiniz. Biz EXPO’yu alacağız. Kenti yüzlerce ülkede tanıtıyoruz. İzmir’in ardında 2 milyonluk Ege Bölgesi var. Havaalanına 7, şehir merkezine 12 dakika mesafede, 337 bin metrekarelik alanda kapalı 113 bin metrekare yeni fuar inşaatına 400 milyon lira yatırım yapıyoruz. İzmir’de gayrimenkul yatırımı yapan misli misli kazanacak. İzmir, dünyada en çok büyüyen 200 kent arasında 4. oldu. ANKARA Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin dünya sıralamasında en pahalı akaryakıt kullanan ülkeler arasında yer aldığını itiraf etti. Şimşek, akaryakıtta pahalılık nedeninin vergiler değil, fiyatların serbest piyasa koşullarında belirlenmesi olduğunu söyledi. MHP Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın soru önergesini yanıtlayan Şimşek, “Türkiye, Aralık 2012 itibarıyla dünyada en pahalı akaryakıt kullanan ülkeler arasında yer almaktadır” dedi. Aralık 2002’de 100 TL’lik benzinin 70.2 TL’sini vergilerin oluşturduğunu söyleyen Bakan Şimşek, Aralık 2012’de bunun 62 liraya indiğini savundu. riski artıyor Yeni Fiyapı’lar olması Bugünlerde yüksek KDV’nin olası etkileri nedeniyle uykuları kaçan markalı konut sektörü, erteleme başvurusu kabul edil se de iflasa sürüklenen Fiyapı’ya benzer örnekleri konuşuyor. Tamamen reklama dayalı pazarlama stratejisiyle son 23 yıldır adını sıkça duyuran birkaç şirketin daha, şu ana kadar başladıkları projelerden hiçbirini tamamlamadığına dikkat çekiliyor. GYODER Başkan Yardımcısı Özlem Gökçe, “Alıcı şirketlerin kendi finansman modellerinden çok banka sorumluluğuna dikkat etmeli. Kredi mekanizması, projenin aynı zamanda tamamlanacağının garantisidir” dedi. Uzan ‘siyasi linç’ten şikâyetçi Hakkında yakalama kararı bulunan Cem Uzan, Amerika’da yapılan temyiz duruşmalarına video konferans yoluyla katıldı. WASHINGTON (AA) Türkiye’nin lehine sonuçlanan Libananco davasının temyiz duruşmasında, Cem Uzan tarafı kendilerine “siyasi linç” yapıldığını savunurken Türk tarafı olayın bir yolsuzluk olduğunu ve Uzanların yolsuzluklarının sadece Türkiye’de değil, ABD ve İngiltere mahkemelerinde de tescil edildiğini kaydetti. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2003’te Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun başvurusu üzerine, Uzan Grubu’na ait Çukurova (ÇEAŞ) ile Kepez Elektrik şirketlerine el koydu. Dava, Güney Kıbrıslı Libananco Holdings Co. Ltd. isimli şirketin, ÇEAŞ ve Kepez’e ortak olduğu ve el koyma kararıyla mağdur edildiği iddiasıyla 2006’da Türkiye aleyhine Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıkları Çözüm Merkezi’ne (ICSID) başvurmasıyla başladı ve yaklaşık 5 yıl sürdü. Sonunda, 10.1 milyar dolarlık tazminat davasında tahkim heyeti, 2011 Eylülü’nde davayı esasa girmeden reddetti. Libananco da bu kararı temyize taşıdı. Washington’daki temyiz davasının ilk gününde (önceki gün) yapılan duruşmaya, hakkında yakalama kararı bulunan Cem Uzan video bağlantısıyla katıldı. Bu sırada Uzan’ın avukatları da davada asıl amacın siyasi bir linç olduğunu iddia etti. Dünkü duruşmada da taraflar son kez dinlendi, iddia ve savunmalarını yaptı. Mahkemenin kararını en az 4 ay sonra açıklaması bekleniyor. Karar Türkiye lehine çıkarsa Libananco davası tamamen kapanacak. Tersi durumda yeniden görülecek. RedHack’ten Güncel Yargıya... Topu topu 12 kişi... Bir süredir sanal âlemin Robin Hood’luğuna soyunmuş durumdalar. Son bir haftadır ise YÖK’ün içine sızarak gizli belgelere ulaştılar ve üniversitelerdeki yolsuzlukları, olan biteni göz önüne serdiler. Vikipedi RedHack’leri şöyle tanımlıyor: “Kızıl Hacker’lar, Kızıl Hacker’lar Birliği; 1997 yılında kurulan, kendilerini Marksist ve sosyalist olarak tanımlayan hacker grubu. Şubat 2012’de Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün internet sitesini çökerterek adlarını duyuran grup, aynı zamanda Türkiye genelinde yaklaşık 350’ye yakın emniyet müdürlüğü sitesini geçici bir süreliğine çalışamaz hale getirdi. Grubun çekirdek kadrosunu oluşturan üye sayısı 12’dir.” Emniyet’in ardından Kızıl Hacker’lar hedef büyüterek Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK) ziyaret ettiler. Geçen iki aylık dönemde eylemlerine devam eden grup, sosyal olaylara verdikleri tepkiler ve Twitter üzerinden verdikleri mesajlarla kamuoyu üzerinde sempati toplamaya devam etti ve kendilerine olan desteği artırmayı başardı. Bugüne kadar İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, AKP, THY (greve destek amacıyla), ÖSYM’nin resmi internet sitelerini hack’ledi ve mesajlar bıraktı. Kimilerini kısa süreliğine çalışamaz hale getirdi. RedHack ‘terör suçu’ kapsamında yasal takipte. 5 Temmuz’da Özel Yetkili Ankara Başsavcılığı kararı ile RedHack hakkında “bölücü silahlı terör örgütü” kapsamında değerlendirilmeleri için başvuruda bulunuldu. Anlayacağınız Kızıl Hacker’lar Türkiye’de faaliyet gösteren en etkili sanal korsan örgüt. Tek silahları ise önlerindeki bilgisayarları. Yurt gazetesi yazarı Hakan Gülseven RedHack’le, geçen mart ayında internet üzerinden temasa geçtiğini ve RED dergisine bir yazı yazmalarını istediğini söylüyor. “Yolladılar” diyerek kısa bir bölümü yazısına almış; ben de ondan alıntılayarak aktarıyorum: “Bize yönelik iddianamede geçen ‘terör örgütü’ tespitinin asıl nedenini yine gazetelerden öğrendik: ‘Devletin otoritesini sarsmak ve devleti küçük düşürmek’miş! Ayrıca tüzüğümüzde yazılı şeyler de terör örgütü olduğumuzu ‘kuşku götürmez’ şekilde ispatlıyormuş. Eğer devlet otoritesini sarsıp devleti küçük düşürmek ‘terörist’ olmaya yeterli bir sebep ise halkının üstüne bombalar atan; sivilleri katlederek iç savaşa sürükleyen; hakkını isteyen emekçiyi, işçiyi coplatan; gazetecileri, öğrencileri, kendine muhalif her kesimi hapse yollayan; ABD’nin projesi BOP doğrultusunda ‘ılımlı İslam’ faşizmini inşa eden Fethullah örgütlenmesi ve siyasi iktidar bir numaralı terörist örgüt, başındakiler de kalburüstü teröristlerdir! Eğer söz konusu suç ‘devleti küçük düşürmek’ ise bunlar her dakika bu suçu işlemektedir! Eğer bilgi sızdırmak suç ise kendi ‘yandaş, candaş’ basınları bunu her dakika yapmaktadır, onlar da teröristtir o vakit!..” Grubun 6 Şubat 2012’de açtığı Facebook hesabının bugün itibarıyla 28 bin 478 takipçisi bulunuyor. Grubun Twitter hesabındaki takipçi sayısı ise 85 bin düzeyinde... RedHack’in son bir yıldır gerçekleştirdiği faaliyetler şunları gösterdi: Kendini en güvenli konumda gören kurumların bile sanal ortamda bir bir devrilebileceğini gördük. Sanal ortamın sanıldığı kadar güvenilir olmadığı ortaya çıktı. RedHack’in açıkladığı belgelerdeki yolsuzluklara değil RedHack haberlerine soruşturma açıldı. Kapalı kapılar ardındaki gizli anlaşmalar ile devletin milyonlarının çalınmasına neden göz yumulsun ki... Halka zarar veren eylemi oldu mu? Hayır. Tam tersi halka zarar verenleri teşhir ettiler bugüne kadar. Medyada gerekli ilgi ve desteği görmedi. Bu çok vahim ama medyanın geldiği durumu birkaç kez daha gözler önüne sermesi açısından da önemli. WikiLeaks ve Julian Assange tüm dünyada yankı bulmuştu. En küçük soruşturmada bile artık kişilerin bilgisayarları en önemli bilgi kaynağı olarak karşımızdayken, Odatv, Ergenekon ve Balyoz davalarında onlarca insanın bilgisayarlarındaki belgelerin kopyalanmış olduğu tespit edilmesine karşın yıllardır hapiste yatarken, “benim özel hayatım” ya da “haberleşme özgürlüğüm”, “ifade özgürlüğüm” ya da “bilgisayar benim malımdır” gibi sözlerin hiçbir anlamı kalmamışken, RedHack’in üzerine gidilmesi ne kadar anlamlı? Neden açıkladığı belgeler üzerine gidilmiyor. Yoksa RedHack’e açılan davanın asıl amacı sanal ortamda oluşmaya başlayan muhalif, eleştirel, özgürlükçü hareketlere gözdağı vermek mi? CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün ve 20 milletvekili, “Redhack”in YÖK’e ait elektronik paylaşım sistemini hack’lemesi ve binlerce belgeyi ele geçirdiğine ilişkin iddialarla ilgili Meclis araştırması açılmasını istedi. TBMM Başkanlığı’na sunulan araştırma önergesinde RedHack’in, TÜBİTAK tarafından kurulup özel bir sistemle güvenliği sağlanan belgelere nasıl ulaşıldığının yanı sıra mal alım yolsuzluğu, AOÇ iddiaları, araç alımları, rektörler hakkında suç duyuruları, sahte belgeyle akademisyen alınması, harçlar ve harçlara bankaların verdiği promosyon gelirlerinin farklı amaçlarla kullanıldığına ilişkin iddiaların araştırılması ve gerçeklerin ortaya çıkarılması amacıyla Meclis araştırması açılması istendi. Bakalım bundan sonra neler olacak?.. 2002’de milli gelire göre büyüklüğü yüzde 11.5 olan bütçe açığı, 2008’de yüzde 2’ye kadar geriletilirken aynı sürede kamu borç stokunun milli gelire oranı da yüzde 74’ten yüzde 40’a geriletildi. 2009 kriz yangını, bütçe su tankından kaynak kullanılarak söndürülünce 2009’da bütçe açığı yeniden arttı ve yüzde 5.5’e, kamu borç stoku da yüzde 46’ya kadar çıktı. Ancak izleyen iki büyüme yılında bütçeye giren vergilerle bütçe açığı yine düşürülürken borç yükü de yeniden yüzde 40 dolayına düştü. ??? Açıklanan aralık ayı bütçe verileri ile anlaşıldı ki, 2012, bütçe performansı açısından başarısız oldu. Öngörülen açığın çok üstünde, yüzde 62 artışla açık, 29 milyar TL’ye yaklaştı. Açıktaki 11 milyar TL’lik büyüme, vergideki azalış karşısında harcamaların azalmaması, katılaşması ile gerçekleşti. Sağlıkta dönüşüm fiyaskosunun SGK’yi sürüklediği batak, AKP’nin Ankara ve İstanbul büyükşehir belediyelerinin açıkları, kamu kadrolarının artması sonucu personel giderlerindeki artışlar, katı harcamalar. Büyüme yüzde 1’e çakıldığı için de dolaylı vergiler, KDV, ÖTV gelirleri, haliyle azaldı. Böylece açık, 1 yılda 11 milyar TL arttı. Milli gelirin yüzde 1’de kalması kesinleştiğinde bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 2.5’i bulmuş olacak. Bütçe performansındaki kötüleşmenin 2013’te sürüp sürmeyeceği, büyüme performansına bağlı. Harcama ayağında fazla bir değişim beklenmemeli. Buna karşılık büyüme ayağı hareketlenmez ise, yani iç tüketime dayalı bir büyüme ivmesi yakalanamaz ise, tüketim vergileri de artmayacağı için bütçenin kötü karnesi bu yıl da tekrarlanabilir. MERKEZ BANKASI KURLARI DÖVİZ CİNSİ 1 ABD DOLARI 1 DANİMARKA KRONU 1 EURO 1 İNGİLİZ STERLİNİ 1 İSVİÇRE FRANGI 1 İSVEÇ KRONU 1 KANADA DOLARI 1 KUVEYT DİNARI 1 NORVEÇ KRONU 100 JAPON YENİ ALIŞ 1.7629 SATIŞ 1.7714 1.8690 2.3648 2.8459 1.9136 1.7984 6.2905 16 OCAK 2013 EFEKTİF ALIŞ SATIŞ 1.7617 1.7741 1.8484 1.8802 2.3518 2.3683 2.8291 2.8502 1.8985 1.9165 1.7837 1.8052 6.1156 6.3849 1ABD Doları: 0.9478 5.5901 0.9257 6.4600 88.67 0.9850 5.5237 3.7502 Avustralya Doları Danimarka Kronu İsviçre Frangı İsveç Kronu Japon Yeni Kanada Doları Norveç Kronu Suudi Arabistan Riyali SERBEST PİYASA ALIŞ SATIŞ ABD Doları 1.7680 1.7720 Avro 2.3590 2.3630 İngiliz Sterlini 2.8200 2.8700 İsviçre Frangı 1.8900 1.9200 24 Ayar Altın 95.50 95.85 Cum. Altını 642.50 645.50 1 AVUSTRALYA DOLARI 1.8569 2.3534 2.8311 1.9014 1.7903 6.2087 0.31533 0.31688 0.31511 0.31761 0.27139 0.27421 0.27120 0.27484 1 Avro: 1.3350 ABD Doları 1 İng. S: 1.6066 ABD Doları 1 Kuveyt D.: 3.5511 ABD Doları 0.31854 0.32069 0.31832 0.32143 1.9845 1.9977 1.9772 2.0053 1 S. ARABİSTAN RİYALİ 0.47150 0.47235 0.46796 0.47589 GECELİK FAİZLER 1 Günlük Repo 5.02 8 Günlük Repo 5.35 fonbul.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle