19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 8 HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK CUMHURİYET 12 OCAK 2013 CUMARTESİ GÜNCEL TTK’nin genel müdürü Burhan İnan’ın genelgesi işçiyi ‘şoke’ etti ? Baştarafı 1. Sayfada ses, bir yorum işiteceğiz... PKK’ye yakın duranlar, PKK’nin iç dünyasıyla hayli ilgili ve ilişkili olanlar; Avrupa’da görevli yönetici konumundaki üç kadın teröristin öldürülmesini “provokasyon” diye niteliyor. Bu nitelemenin gerekçesine göre; henüz İmralı’daki sayın cani ile başlatılan görüşmelerde bir arpa boyu yol alınmadığı bir sırada; PKK içindeki (veya dışında) terör konusunda barışçıl bir sonuç alınmasını istemeyenler bu cinayetleri gerçekleştirdi... Derya deniz akıllı olduklarını sananlardan BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş dışında PKK yöneticisi üç kadını Türkiye’nin, tabii derin devletin öldürdüğüne ve hatta henüz Ergenekon terör örgütüne bağlayan çıkmadı. Devleti suçlayan Demirtaş; “Hassas sürece binaen AKP, Paris’teki katliamın aydınlatılması için Fransa nezdinde girişimde bulunacağına, örgüt içi infazdır deyip kapatıyor. Bu tutuma karşı şunu soruyorum o halde; bu açıklamayı yapanların bizzat bu katliamı planlamadığını nereden biliyoruz, telaşınız bundan mı yoksa?” diyor. Bu söylem yalnız Türkiye’yi değil, cinayetin işlendiği binaya gelerek inceleme yaptıktan sonra olayın “örgüt içi infaz” olduğunu söyleyen Fransa İçişleri Bakanı’nı da suçluyor. ??? Bir başka derin yorum yüce Kürt bilgelerinden Ahmet Türk’e ait. 28 kez isyan eden, eli silahlı masum Kürtler, Türkiye’de katledilmiş ya, Türk’e göre, “Bu katliam, bu vahşet, Avrupa’nın ortasına bile sıçramış”, Paris olayı bu gerçeği ortaya koyuyor(muş)... Ahmet Türk’le aynı gün, Kürtlere karşı vahşetin bir başka adresi daha açıklandı. WikiLeaks’in açıkladığı 7 Aralık 2007 tarihli Ankara’dan ABD Büyükelçisi’nin Washington ile Bağdat Büyükelçiliği’ne gönderdiği kriptodaki, “PKK/KGK’nin Avrupa’daki iki önemli finansörüne, Rıza Altun ile (öldürülen) Sakine Cansız’a karşı ‘adım atılması’ gerektiğini” vurgulayan cümle, “infaz” sorumlusunu Atlantik ötesinde arayanlara hayli ilginç bir ipucu veriyor. Demirtaş’ın yorumsal saptamasına ve WikiLeaks’in açıkladığı kriptoya bakarsanız; üç kadın PKK’liyi ya Türk veya ABD gizli servislerinin “dirty business”; kirli, kanlı “işler” şubesi elemanları öldürdü. ??? Anımsatma: TC hükümetleri yıllardır K. Irak’ta yuvalanan PKK örgütüne mali desteğin dışarıdan, özellikle Avrupa’dan desteklendiğini açıkladılar. Örneğin Almanya ve Fransa nezdinde yapılan resmi başvurulara karşın; bu ülkeler PKK’nin örgütlenmesine, mali yardım toplayarak örgüte aktarmasına uzun süre kayıtsız kaldı. 1990’larda, Almanya Başbakanı Kohl’un, ülkesinde örgütlenen PKK’nin gün gelecek başlarına bela olacağını söyleyerek önlem alınmasını isteyen zamanın cumhurbaşkanına “Halkına dokunmadığı, Almanya’da örgütlenme özgürlüğü olduğu için” PKK’ye müdahale edemeyecekleri yanıtı verdiğine tanık oldum... Son zamanlarda Avrupa’da PKK’ye karşı bir hareketlenme var ama; hükümet, daha öncekiler gibi, PKK terörünün devam etmesini isteyen Avrupa’dan, Avrupa dışındaki ülkelerden örgüte yardımların devam ettiğini biliyor ve zaman zaman bu gerçeği açıklıyor. ??? Son olay, kısaca değindiğimiz öncelerden bilinen PKK örgütlenmesinin son kanıtı... Öldürülen kadınlar PKK ile doğrudan bağlantılı... Biri Kandil’deki Karayılan ile yakın ve elbette sürekli ilişkide... Örgütün kurucusu. Diğerleri PKK’nin yan kuruluşlarının Avrupa’daki temsilcileri. Kuşku yok, bu kadınlar, örgüte maddi destek sağlayan, Avrupa’nın diğer kentlerindeki PKK örgütlerinin çalışmalarını denetleyen, aldığı emirleri aktaran konumdalar ve... ... bu çalışmalarının merkezi, Paris’in göbeğinde Kürdistan Enformasyon Bürosu. Büronun faaliyetlerini son seçimde Cumhurbaşkanı seçilen François Hollande açıklıyor. Adını vermediği “içlerinden birinin bizimle (partisi ile) düzenli bir şekilde buluştuğunu” söylüyor ve “Onu ben dahil çok sayıda siyasi aktör tanırdı” diyor. Herhalde öldürülenlerden biri, sık sık buluştuğu Hollande ve partisi ile çay içip son Fransız şarkıları, yayımlanan yeni kitaplar üzerinde söyleşmediler. Fransa Cumhurbaşkanı’nın bu açıklaması, Fransa’nın önde giden yetkililerinin PKK’yi “muhatap” kabul ettiklerini, enformasyon sorumluları ile Kürt sorunu ve örgütün eylemleriyle ilgili fikir alışverişi yaptıklarını kanıtlanıyor. ??? Dost ülkelerin terörü sürekli lanetlerken beri yandan da örgüt ile sıkı ilişkiler içinde olduğunu sergileyen bu son olaydan... ... ders çıkarabilecek miyiz acaba? İşçiye ‘ültimatom’ MUSTAFA ÇAKIR GÜNDEM MUSTAFA BALBAY ? Baştarafı 1. Sayfada hiçbir ülkede iktidarlar, bu durağa uğramadan yollarına devam edemezler. İngiltere’de ödediği vergilerin karşılığını alamayan halk, krala başkaldırdı, sordu: “Vergilerimiz nereye harcanıyor, bilmek istiyoruz.” Bu soruyla başlayan süreç, bütçeyi ve bütçenin görüşüldüğü parlamentoyu inşa etti. Bütçe düzendir, denetimdir, halka hesap vermedir. Aralık ayındaki bütçe görüşmeleri ne yazık ki bu anlayıştan uzak, salt bir formaliteyi yerine getirme, her şeyi rakamına uydurma telaşıyla geçti. Öyle ki, bütçenin ruhunu oluşturan Sayıştay’ın denetim raporları bile ortada yoktu. Ortada sadece, “ben yaptım oldu” bütçesi vardı. ??? Benzetmede hata olmaz; hükümet hukuku da bütçe gibi kullanıyor. Yerine göre örtülü ödenek... Kime ne kadar hukuk gideceği merkezi olarak belirleniyor ve ona göre dağıtılıyor. Bunun kuralı, kuralsızlık. Ucu açık olan örtülü hukuktan “ihtiyaç” kadar kullanılıyor. Yerine göre siyasal yatırım ödeneği... Bu ödenek öylesine etkili ve değişken kullanılıyor ki, hızına yetişmek olanaksız. Çok değil, daha aralık ayı başında, BDP’li milletvekilleri için tablo şuydu: Hukuklardan hukuk beğenin! Parlamentodan derhal atılmak olabilir. Hatta idamın getirilmesi de mümkündür. Dokunulmazlıkların kaldırılmasını onlardan başlatıp hukukun ağırlığını hissettirmek de güzel bir icraat olur! Daha bu sözlerin yankısı dinmeden hukuk bütçesi değişti. Aynı kişiler için cezalandırma değil, masaya oturma kararı çıktı. Başka bir iktidar olsa, bu yaman çelişki sorgulanır; idam sehpasını ikram sehpası yaptınız, iki ay sonra ne olarak kullanmayı planlıyorsunuz, diye sorulurdu. Hukuk, yerine göre özel denetçi... Türkiye’de üniversite öğrencisinden vadideki köylüye kadar hakkını arayan herkes mutlaka hukuku tadacaktır. Hukuk öyle bir güçtür ki, herkes onun önünde eşittir. Aynı hizaya gelir ve eşitlenir. Bunun dışına çıkan da hukuk bütçesinden payını alır. Hukuk bütçesi öyle bir esnekliktedir ki, hiçbir zaman açık vermez. Eğer kimi alanlarda eksiklik hissedilirse hemen bir paket hazırlanır. Eskiden “paket” deyince ekonomi paketi ya da demokrasi paketi akla gelirdi. Şimdi yılda ortalama 2 yargı paketi bile, hukuk açığını kapatmaya yetmiyor. Yargı paketlerinin bir özelliği var; üstü de açık altı da! Kamuoyu sadece yukarıdaki açık bölümü görüyor. Alttaki açıklık, altta kalıyor. O nedenle pakete giren her şeyin uygulamaya konulacağı sanılıyor. ??? Türkiye’de hukuksuzluk, hukukun kötüye kullanımı, siyasetin bir parçası haline getirilmesi çok ciddi bir sorun ve şakaya, kara mizaha gelir yanı yok. Ancak bir konuyu gülünç hale getirmek de çok ciddi bir eleştiridir. Hukukun adeta bir yapboz oyuncağına çevrilmesi, siyasi hedeflerin kullanılıp atılabilir parçalarına dönüştürülmesi kimseye yarar getirmez. Hele amacınız iç barış gibi ülkenin en çok gereksinim duyduğu şeyse, burada hukukun en değerli hazine olması gerekir. Oysa bugün her yerde kullanılan ipe dönmüş durumda. Gün olur, paket sarmada kullanılır... Gün olur, boyun halkası yapılır... Gün olur, cambazlıkta kullanılır... Gün olur, atlamada kullanılır... İpin ucu kaçtı, ipleyen yok... ANKARA Kozlu’da 8 maden emekçisinin yaşamını yitirdiği kazadan 2 gün sonra Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Genel Müdürü Burhan İnan’ın, işçilere ücretleri üzerindeki hacizleri kaldırmaları için 1 yıl süre verdiği, borçlarını kapatmamaları halinde ise işten atılacaklarını bildirdiği ortaya çıktı. İnan’ın yayımladığı genelgenin zamanlamasına dikkat çekilirken “Zaten sıkıntılı olan işçiyi daha da bunalıma sokacaklar” yorumları yapıldı. Kozlu’da 7 Ocak’taki göçüğün ardından İnan’ın 9 Ocak’ta yayımladığı genelgede, büyük çoğunluğu yeraltında çalışan işçilere ait icralık dosyaların bulunduğunun belirlendiğini bildirdi. Genelgede, “İcralık duruma düşen işçilerin akıllarının sürekli iş harici konularla meşgul olması ve konsantrasyon problemi yaşamalarının muhtemel bulunması nedenlerinden dolayı işlerini dikkatli yapamama olasılığı ? Kozlu’daki kazadan 2 gün sonra TTK Genel Müdürü İnan’ın, işçilere ücretleri üzerindeki hacizleri kaldırmaları için 1 yıl süre verdiği, borçlarını kapatmamaları halinde işten atılacaklarını bildirdiği ortaya çıktı. bulunmakta, kendilerinin ve yanında çalışanların sağlığı ve iş güvenliği açısından büyük risk oluşturmakta, bu da dolayısıyla iş verimini olumsuz yönde etkilemektedir” denildi. İnan genelgede, sık sık haciz ve icralık duruma düşen işçilerle ilgili kararlara ait dosyaların takibini ve işlemini yürüten personel, muhasebe ve hukuk birimlerinin yoğun mesai harcamak zorunda kaldıklarını, bu işçilerin önemli zaman kaybına neden olduklarını belirtti. Genelgede, öncelikle çok sayıda icra takibi ve ücretinde hacizler bulunan işçilerin belirlenmesi istenerek şöyle devam edildi: “Bu işçiler, borçlarını kapatmaları ve ücretleri üzerindeki hacizleri kaldırmaları için yazılı olarak uyarılacak ve kendilerine bir yıl süre verilecek. Verilecek bu sürenin sonunda halen icra ve hacizleri kaldırmaya yönelik işlem yapmayan veya yeni hacizlere maruz kalan işçilere; 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. ve 19. maddeleri uyarınca savunmaları alınmak suretiyle iş akitlerinin feshedileceği kendilerine yazılı olarak tebliğ edilecek. Yapılan yazılı tebligata rağmen durumlarında değişiklik olmayan işçilerin iş akitleri feshedilecek.” ‘Zaman kaybı’ öyle bir düzenleme yok’ Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Eyüp Alabaş, TTK ile toplusözleşme imzaladıklarını, orada böyle bir düzenleme bulunmadığını söyledi. Toplusözleşmeye aykırı genelge yayımlanamayacağına vurgu yapan Ala ‘B baş, “ Kimlerin iş akitlerinin nasıl feshedilebileceğine ilişkin kanunlar var. Toplusözleşme var. Keyfi bir uygulama olamaz” dedi. Alabaş, kazanın yaşandığı acılı bir dönemde, 3 işçi arkadaşlarının hâlâ göçük altından çıkarılmaya çalışıldığı sırada yayımlanan genelgenin, “Çalışanların moral, motivasyonu, dikkat etmemeleri iş kazalarına sebebiyet veriyor” algısı yarattığına dikkat çekti. Alabaş, maden emekçilerinin maaşların ın1500 ile 2 bin 500 lira arasında olduğuna dikkat çekti. Maden Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Torun, işçilere yönelik böyle bir “tehdidin” yasal olmadığını söyledi. Torun, “Peki asgari ücretle çalıştırılan işçilerin motivasyonu nasıl sağlanacak? Taşeronda iş güvencesi olmayan işçilerin iş güvencesi nasıl sağlanacak? Bu genelge zaten sıkıntılı olan işçiyi daha çok bunalıma sokar. İnsani ve yasal değil. Asıl sorun iş güvencesini sağlamaktır” dedi. MİT’ten suç duyurusu Fidan için suç duyurusunda bulunan Suriye’nin vurduğu uçakta şehit düşen teğmenin ailesinin avukatı ve savcılarla ilgili Adalet Bakanlığı’na başvuruldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT), Müsteşar Hakan Fidan hakkında suç duyurusunda bulunan, düşürülen Türk uçağında şehit olan pilotun yakınlarının avukatı Mehmet Katar ile Malatya Cumhuriyet savcıları hakkında suç duyurusunda bulunduğu belirtildi. Hürriyet’in haberine göre, Türk uçağında şehit olan Teğmen Hasan Hüseyin Aksoy’un yakınlarının avukatı Katar, uçağın düşürülmesiyle ilgili Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Mehmet Erten ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da aralarında bulunduğu bazı kişiler hakkında ihmalden suç duyurusunda bulunmuştu. Daha sonra Malatya Savcılığı’nca MİT görevlileri hakkında izin istendiği iddiaları da basında yer almıştı. MİT’in hem avukat Mehmet Katar hem savcılar hakkında Adalet Bakanlığı’na suç duyurusunda bulunduğu bildirildi. Adalet Bakanlığı avukat Katar, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ise savcılar hakkında böyle bir evrakın ulaşmadığı bilgisini verdiler. Katar’la ilgili suç duyurusunu ilgili savcılık değerlendirecek. Savcılarla ilgili işlem yapılıp yapılmamasını ise HSYK karara bağlayacak. Suç duyurusu dilekçesinin eklerinde haberlerin yayımlandığı gazete kupürleri ile avukatın açıklamaları delil olarak gönderildi. Berfo Kırbayır adına ödülü oğlu Mikail Kırbayır aldı. Mikail Kırbayır, 32 yıldır acı çektiklerini ifade ederek “yakınlarının yaşam haklarının keyfi uygulamalarla ellerinden alındığını” söyledi. SODEV ödülü Berfo Ana’ya Sosyal Demokrasi Vakfı’nın (SODEV) 2012 İnsan Hakları, Demokrasi, Barış ve Dayanışma Ödülü, “Cumartesi Anneleri” adına 105 yaşındaki Berfo Kırbayır’a verildi. Taxim Hill Otel’deki ödül töreninde konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, “Cumartesi Anneleri”nin Türkiye’de ve dünyada tarih yazdığını söyledi. Faili meçhul durumunda olanların mezar yerlerinin bulunması gerektiğini belirten Tanrıkulu “Tarihimizle hesaplaşmadan gerçek bir barışı yakalamamız mümkün olmayacak” dedi. Törende, Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven adına avukat Muhittin Üstündağ, Pınar Selek adına da avukat Bahri Belen ve gazeteci Barış Terkoğlu birer konuşma yaptı. Törene, CHP’li bazı milletvekilleri, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, İHD İstanbul Şubesi Başkanı Ümit Efe ve Cumartesi Anneleri de katıldı. Berfo Kırbayır Fotoğraf: AAEFE SÖNMEZ TEKZİP 1. Cumhuriyet Gazetesinin 10 Ekim 2012 tarihli nüshasının 8. sahifesinde yayınlanan “Güzel İhaleler” başlıklı haberinde iddia edilen hususların tamamı gerçeğe aykırı yayın mahiyetindedir. 2. Zile Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğünce akaryakıt ihtiyacı için ARAÇ TANIMA OTOMASYON SİSTEMİNE (ATOS) GÖRE AKARYAKIT ÜRÜNLERİ ALIM İŞİ ihalesine çıkılmış, bu ihaleye Kamu İhale Kurumunca 2012/1106 ihale kayıt numarası verilmiştir. 6 Ocak 2012 tarih ve 2011 sayılı Kamu İhale Bülteninde ihale yayınlanmıştır. İhaleye çıkıldığı gün itibariyle (ATOS) ARAÇ TANIMA OTOMASYON SİSTEMİ ihalenin şartları arasındadır. Haberde belirtildiği gibi ihale saatine birkaç saat kala “taşıt tanıma sistemi” şartı konulmuş değildir. Kamu İhale Kanunu gereğince bu mümkün de değildir. İhaleye birkaç saat kala bu sistemin konulduğuna dair haber ve bilgi doğru olmayıp tamamen gerçek dışıdır. 3. Huzurevi inşaatının yıkım ihalesi Oğuzhan Hafriyat sahibi, Turhal’da ikamet eden Şükrüye Sert isimli gerçek kişiye, çıkacak tüm malzemelere karşılık bedelsiz olarak ihale edilmiş olup, bu ihale ile Akparti İlçe Başkanı Yusuf Güzel’in hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. 4. Sayın Cumhurbaşkanına kimin mektup yazdığı tarafımızdan bilinmemekte olup, ceza yazdırıldığı iddiaları basit siyaset anlayışı taşıyan, gerçek dışı iddiadır. 5. Yayınlanan haberde belediyemiz ile ilgili verilen bilgilerin hiçbirisi gerçek olmayıp, hayal mahsulü ve art niyetlidir. Haber kaynağı ve haberi yapan muhabir ile ilgili hukuki ve cezai yollara müracaat edilecektir. Kamuoyuna saygıyla sunulur. 15.10.2012 Zile Belediye Başkanı Lütfi Vidinel MHP’Yİ KINAYAN AA MÜDÜRÜNE TEPKİ FAZIL SAY’A VERİLEN DESTEK Arınç: Eleştirmesi tasvip edilemez MAHMUT LICALI Uluslararası PEN soruşturmayı kınadı Kültür Servisi Dünya Yazarlar Birliği PEN, PEN Türkiye Yönetim Kurulu üyelerinin, piyanistbesteci Fazıl Say’a yargılanma sürecinde destek verdikleri için savcılıkta ifadelerinin alınmasını kınadı. PEN Uluslararası Başkanı John Ralston Saul konuyla ilgili olarak yaptığı yazılı açıklamada, soruşturmanın ülkedeki meslektaşları tarafından seçilerek görevlendirilmiş olan PEN Türkiye Yönetim Kurulu’nun tamamına yapılmış bir saldırı olduğunu niteledi. Saul, “Suçlama, uluslararası ifade özgürlüğü standartları düşünüldüğünde kendisinin de varolmaması gereken bir yasanın yanlış yorumlanması sonucu oluşmuştur. PEN Türkiye Başkanı yakın geçmişte oluşturulan ve Türkiye’deki ifade özgürlüğü kısıtlamaları ile ilgili kaygılarını Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile AB İşleri Bakanı Egemen Bağış’a ileten Uluslararası PEN heyetinin de resmi bir üyesi idi” dedi. Soruşturma, PEN Türkiye Merkezi’nin web sitesinde dünyaca ünlü besteci ve piyanist Fazıl Say’ın sosyal medya üzerinden “dini değerleri aşağıladığı” gerekçesiyle yargılanmasını eleştiren bir açıklamanın ardından başlatıldı. ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Yılmaz, BDP Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna’nın yazılı soru önergesine verdiği yanıtta, Hakkâri Çukurca Kazan Vadisi’nde icra edilen operasyonda ve hiçbir operasyonda kimyasal silah kullanılmadığını ifade etti. Yılmaz, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin envanterinde kimyasal silah bulunmadığını belirtti. ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş, Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Avrupa’daki kadın rütbeli asker oranlarının Türkiye’den yüksek olduğuna dikkat çeken Güneş, “Kadın generaller ya da anne olan bir Genelkurmay başkanı niye çıkmasın?” dedi. ‘TSK’de kimyasal silah yok’ Kadın G.Kurmay başkanı talebi ANKARA Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Anadolu Ajansı (AA) Genel Müdürü Kemal Öztürk’ün AA hakkındaki gensorusu nedeniyle MHP’yi kınamasını “Sermayesinde kamu hissesi de bulunan bir kuruluşun başındaki yöneticinin bir siyasi partiyi Meclis faaliyetlerinden dolayı eleştirmesi tasvip edilemez” diye eleştirdi. TBMM’de Kasım 2012’de MHP’nin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç hakkında “TRT ve AA’nın yayınlarında tarafsızlığı sağlayamadığı” gerekçesiyle verdiği gensoru üzerine Öz türk, Twitter üzerinden “Biz bombalar altında Türkiye için haberler yaparken AA ve TRT yayınları nedeniyle Sayın Bülent Arınç hakkında gensoru veren MHP’yi kınıyorum” diye açıklama yapmıştı. Şandır, bunun üzerine üzerine Arınç’a verdiği soru önergesinde “ Genel müdür hakkında bir soruşturma başlatmayı düşünüyor musunuz?” demişti. Şandır’ın önergesini yanıtlayan Arınç, AA Genel Müdürü’nün eleştirmesinin tasvip edilemeyeceğini belirtti. Arınç, hukuki anlamda memur olmadığından Öztürk hakkında bir soruşturma açılmasının mümkün olmadığını kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle