16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 EYLÜL 2012 CUMARTESİ [email protected] 20 KÜLTÜR 6. ABU DABİ FİLM FESTİVALİ 11 EKİM’DE BAŞLIYOR Türkiye’den üç film ?Yeşim Ustaoğlu’nun ‘Araf’ı ile Emin Alper’in ‘Tepenin Ardı’ yarışmalı bölümlerde, Fatih Akın’ın ‘Cennetteki Çöplük’ü ise ‘Showcase’ bölümünde gösterilecek. Babylon sezonu Kings of Convenience konseri ile açtı MEHMET BASUTÇU Huzurlu bir başlangıç ZÜLAL KALKANDELEN Abu Dabi Film Festivali için kesenin ağzını açan Arap emirleri ve sponsorlar, yerelleşme zamanı geldi diye düşünmüş olacaklar ki, yeni bir adım atmışlar. Kısa adıyla ADFF’yi 2007’de kuran Peter Scarlet’in yerine, Abu Dabili oyuncu/yönetmen Ali Al Jabri’yi (1974) getirerek, yerelleşme yanında gençleşme sürecini de başlatmışlar. 6. ADFF’nin bu yılki seçkilerinde, 48 ülkeden 81 uzun, 84 de kısa film bulunuyor. Arap ülkeleri yanında, Asya ve Ortadoğu sinemalarına daha fazla ağırlık veren programda dünya sinemasının en düzeyli örnekleri yine unutulmamış. Bu yumuşak geçiş dönemi, 3 filmin katılımıyla, Türk sineması açısından da olumlu sayılabilir. Yeşim Ustaoğlu, “Araf” ile festivalin ana bölümü, Kurmaca Filmler Yarışması’ndaki 16 film arasında yer alıyor. İlk katılım koşulu aranmadığı için, Ki tano, Oliveira, Ozon, Serebrennikov, Winterbottom gibi yönetmenlerin de bulunduğu ana bölüm yüksek düzeyli bir sinema çizgisi sunmakta. Emin Alper ise “Tepenin Ardı”yla, 15 filmin bulunduğu Yeni Ufuklar yarışmalı bölümüne seçilmiş. Fatih Akın’ın belgeseli “Cennetteki Çöplük”, Leconte, Kiarostami, Redford, Zemeckis gibi tanınmış adların toplandığı “Showcase” bölümünde gösterilecek. Açılışı 11 Ekim gecesi Nicholas Jarecki’nin yönettiği, Richard Gere ve Susan Sarandon’un rol aldıkları “Arbitrage” ile yapılacak festivalin onur ödülü Claudia Cardinale’e verilecek. Babylon yeni sezon açılışını Türkiye’de çok sevilen alternatif folkpop gruplarından Kings of Convenience (KOC) ile yaptı. Nisan ayında grubun iki üyesinden Eirik Glambek Bøe’nin rahatsızlığı yüzünden İstanbul konseri ertelenince, diğer üye Erlend Øye solo bir konser vererek hayal kırıklığını gidermeye çalışmıştı. Ama onunla kalmadılar; sonuncusunu dün akşam verdikleri üç konserle İstanbul’a yeniden merhaba dediler. Çarşamba akşamı gerçekleşen ilk konserde iki Norveçli müzisyen, sapasağlam ve oldukça neşeli bir halde akustik gitarlarıyla karşımızdaydı. 2009 albümlerinden “My Sheep Isn’t Pretty” adlı şarkılarını çalmaya başladıklarında, uyarılara karşın yine cep telefonları ve fotoğraf makinelerinin flaşları arka arkaya patlamaya başladı. Geçen konserde Erlend, bu konudaki hassasiyetini açıkça belirtmişti ama dinleyici bir kez daha uyarılmak istedi. Şarkı arasında “Şimdi fotoğraf çekebilirsiniz” diyerek poz verdiklerinde, iş yine pişkinliğe vuruldu, gülüşmeler oldu. Aynı tepki, “Tamam, şimdi konuşabilirsiniz” dediklerinde de gösterildi. Ama bunun dışında konserin genelinde “Sessiz Konser” konseptine daha uyumluydu dinleyici kitlesi; müziğe odaklanıp keyif alanlar çoğunluktaydı. Babylon’un bu tür konserlerde içki satışını yandaki Lounge kısmında yapmasının da buna katkıda bulunduğu açık. İkili, “I Don’t Know What I Can Save You From”, “Me in You”, “2425”, “Failure”, “Homesick”, “Misread” adlı şarkıları arka arkaya seslendirirken Eirik bir ara, İs? Dinginliği tanbul’u çok sevdiklerini, ve huzuru sokakta büyük bir enerji olduğunu söyledi. O sırakalbimize taşıyan da Babylon’daki bazı konkonserde, serlerin İstiklal Caddedinleyicilerin en çok si’ndeki devinimi salona eşlik ettiği şarkı, yansıtırken bazılarınınsa tersine gürültüden ve kalaFeist’ın vokaliyle balıktan kaçış için ayrı bir kaydedilen atmosfer fırsatı sunduğunu “Know How” düşündüm. KOC konseri de dinginliği ve huzuru taşıdı oldu. kalbimize. Dinleyicilerin konser boyunca en çok eşlik ettiği şarkı, Feist’ın vokaliyle kaydedilen “Know How” oldu. Benim en sevdiğim anlar ise “Brave New World” sırasında yağmurun karanlığa bağlanışını salonda adeta canlandırıp şarkının bir bölümünü bütün ışıkları kapattırarak söyledikleri anlardı. “Dışarıdaki kalabalıktan ve suçlayıcı düşüncelerden kaçabilir misin?” diye soruyordu şarkı. Biz konser boyunca bir süre Babylon’a sığınıp kurtulduk o itiş kakıştan. Sonra baktık birden “I’d Rather Dance with You” ile hareketlendi grup. Konserin ardından DJ’lik yapacaklardı ve belli ki ortamı hazırlıyorlardı. Fakat bis yapmadan bırakmadık onları. Thirteen’in “Big Star” cover’ından sonra, “Rule My World” adlı şarkılarına Norveçli müzisyen Velferd’in yaptığı remiksin üzerine çalıp dinleyicileri dans ettirerek bitirdiler konseri. Gittiğim en keyifli konserlerden biriydi; İstiklal Caddesi’ne çıkınca etkisi bozulmasın diye kalabalığın içinden her zamankinden daha hızlı yürüyerek geçtim. www.zulalkalkandelen.com DT’nin yeni başrejisörü Barış Eren SELDA GÜNEYSU ANKARA Devlet Tiyatroları’nda (DT) Rüştü Asyalı’dan boşalan başrejisörlüğe aynı zamanda Türkiye’nin sayılı ressamlarından Cemil Eren’in oğlu, ressam ve rejisör Barış Eren atandı. DT Genel Müdürü Lemi Bilgin’in geçen mayıs ayında emekli olan başrejisör Rüştü Asyalı’nın yerine yaptığı atamayı Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da onayladı. Tiyatronun yanı sıra resim çalışmalarıyla da tanınan Barış Eren, sanat yaşamına babası Cemil Eren’in atölyesinde başladı. Konservatuvarda öğrenci olduğu yıllar atölyede resim, seramik ve vitray üzerine çalıştı. 1976’da DT bünyesine katılan sanatçı 1982’de Berlin’e yerleşti. 2006 yılında Türkiye’ye dönen sanatçı o tarihten itibaren DT’de rejisör olarak çalışıyordu. Eren geçen sezon Ankara DT’de “Soğuk Bir Berlin Gecesi” adlı oyunu yönetiyordu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle