23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 EYLÜL 2012 PERŞEMBE 8 İstanbul A Edirne A Kocaeli A Çanakkale A İzmir A Manisa A Denizli A Zonguldak B Sinop B Samsun B Trabzon PB Giresun PB Ankara B 28 33 32 30 32 35 36 26 26 27 27 26 31 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B A A A A A A A B B PB 31 29 28 30 33 31 33 34 31 32 26 24 24 Oslo Y Helsinki Y Stockholm Y Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih Y Berlin Y BudapeştePB Madrid Y Viyana PB HABERLER 13 15 15 15 17 16 16 17 22 20 30 19 22 Belgrad PB 31 Sofya B 29 Roma A 25 Atina A 31 Zürih Y 19 Moskova PB 16 Aşkabat A 30 Taşkent A 31 Baku Y 27 Bişkek B 31 Tiflis A 28 Kahire A 32 Şam A 33 Ülkemiz genelinde yağış beklenmiyor. Doğu Karadeniz kıyıları ile Doğu Akdeniz’in iç kesimlerinin parçalı bulutlu, diğer yerlerin az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacak. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 27 Eylül GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Arkası gelecek yeni zamları savunurken, “Önemli olan istikrar” dedi. Fakat zamları desteklerken Türkiye’nin geleceği ile ilgili “olmazsa olmazı” açıkladı: Kuşkusuz inanmayacaksınız: Ulusal mantığın gericiliği kucaklayan sistem diye reddettiği 4+4+4’ün; “Türkiye’nin gelecekte dünyanın ilk 10 devleti arasına girmesini sağlayacak yegâne güvence olduğunu” söyledi! ??? Bu iktidar en çok imam hatip okulları açan Süleyman Demirel’i solladı. İmam hatipten yetişme Başbakan RTE, on yılda imam hatiplerin toplam sayısını 1.799’a yükseltti. ME Bakanı Ömer Dinçer, imam hatip okullarını çoğaltmak için üstün hizmet madalyasına layık olacak ölçüde çaba harcıyor. Okulları süratle imam hatibe çevirdiği yetmiyormuş gibi kimi yörelerde, örneğin İstanbul Sultangazi’de olduğu gibi puanı yetmediği için Anadolu lisesi ya da meslek lisesine yerleşemeyen öğrencileri, üstelik istekleri dışında imam hatip liselerine kaydettiriyor. Aileler sokakta “Gerici eğitim istemiyoruz” diyen pankartlarla eylem yapıyorlar. RTE, ülkeyi laiklerlaiklik karşıtları, SünnilerAleviler, TürklerKürtler diye böldüğü yetmiyormuş gibi, toplumda imam hatiplilerolmayanlar diye yeni bir bölünme yarattı. Yavaş yavaş okulların büyük bölümünü imam hatip okullarına dönüştürecekler ve... …şayet iktidarda kalırlarsa, önümüzdeki 10 yılda öğrencileri, isteseler de istemeseler de imam hatip ortaokul ve liselerini yeğlemek zorunda bırakacaklar! ??? Babacan’ın alaylı eleştirilere layık açıklamalarını başkaları devam ettiriyor. Bu kez bir zamanların Genelkurmay Başkanı ile emrindeki Kara Kuvvetleri Komutanı arasında 2003’te eksik kalan darbeyi sen mi ben mi, kim önledi tartışması çıktı. Olayın içyüzünü Akşam’ın Genel Yayın Müdürü İsmail Küçükkaya açıkladı. Bir zamanların dünyanın en güçlü kara ordusunun kumandanı emekli Org. Aytaç Yalman’la yaptığı görüşmeyi yazdıktan, NTV’de katıldığı canlı yayından bir süre sonra, Küçükkaya’yı Aytaç Yalman arıyor, sitem ediyor: “NTV’de izledim. Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök için ‘darbeyi önleyen kişi’ ifadesini kullandın. Aytaç Yalman’ın rolü ne diye sordular, hiçbir şey söylemedin” diyor. “Ne söylememi beklerdiniz” sorusunu, “İddianameye göre darbeyi önleyen kişi Aytaç Yalman’dır, diyebilirdin. Bunu söylemen yeterliydi. Tek bir cümle” diye yanıtlıyor. “Peki siz mi önlediniz” sorusunu da, “Türk ordusu Kara Kuvvetleri demektir, ucuz kahramanlık kimseye yakışmaz” gibi doğrudan olmayan ifadelerle darbeyi Hilmi Özkök’ün değil, Kara Kuvvetleri Komutanı olan kendisinin önlediğini söylüyor. Şu acınası hale bakınız. Bununla da yetinmiyor. Bir dönem orduyu komuta eden iki önemli kişinden biri, Org. Aytaç Yalman; zaman ve zemine uygun davranıyor. Darbeyi önleyen demokrasi kahramanı rolünü kimseyle paylaşmadığını sergileyen açıklamalar yapıyor. 2003’te darbeyi Kara Kuvvetleri’ne komuta eden kendisinin, Org. Yalman’ın önlediğini… …üstelik her yanı tartışmalı savcılık iddianamesini kaynak göstererek kanıtlamaya çalışıyor. ??? Beri yandan başka bir gazetede, Balyoz mahkemesinin adil davrandığını içeren ve silah arkadaşlarına verilen hapis cezalarını onaylayan ifadeler kullanan, öteki demokrasi kahramanı Hilmi Özkök; hakkında giderek yoğunlaşan eleştirileri karşılamaya çalışan açıklamalar yaptığı gün… …20 yıl hapis cezasına çarptırılan Çetin Doğan’ın eşi Nilgül Doğan; “Çağrılsaydım Balyoz’da da tanıklık yapardım” diye eleştirileri göğüslemeye çalışan Özkök’e ve Yalman’a şöyle sesleniyor: “Tanıklık yapmaya yürekleri yiyip gelmediler. O nedenle susun artık. Olur olmaz beyanlar vermeyin!” ??? Ucuz demokrasi kahramanlığı askere de bulaştı, revaçta! Balyoz davasında ceza alan 325 sanık, dava boyunca o dönem 1. Ordu Komutanlığı’nın bağlı olduğu sıralı iki komutan olan dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ve dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın mahkemede tanık olarak dinlenmesi talebini defalarca dile getirdi. Ancak mahkeme heyeti bu talepleri dikkate almaksızın kararını açıklamayı tercih etti. Aytaç Yalman, Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan’a bu hafta gönderdiği mektupta kendisinin tanık olmak için birkaç kez girişimde bulunduğunu ancak bu taleplerinin mahkeme tarafından dikkate alınmadığını açıkladı. Hilmi Özkök ise tanık sıfatıyla katıldığı Ergenekon davası duruşmasında yöneltilen bir soru üzerine Balyoz davasına ilişkin kısıtlı açıklamalar yaptı. Ama doğrudan Balyoz davasında tanıklık için çağrılmadılar her ikisi de. Dün görüştüğümüz Özkök’e, temyiz için Yargıtay’a gidecek olan davanın bundan sonraki aşamalarında tanıklık edip edemeyeceği sorumuza şu yanıtı verdi: “Kanunlarımıza göre mahkemelerden gelen çağrılara sadece Cumhurbaşkanı ‘gelmem’ diyebilir. Onun dışındaki herkes bu çağrılara uymak zorundadır. Bu kanun hükmüdür ve aksini düşünmek kanunen mümkün değildir.” ‘Hepsi Tertemizdir’ dırmam. Hukukçu olmadığımı belirterek söyledim. Hadise budur. Sanıklardan Kadir Sağdıç’ın hanımı da aradı. Ailecek tanışırız. Kardeş ilişkisi gibidir yakınlığımız. Haberin sadece başlığına bakmış, içini okumamış. Anlattım, ‘hukukçu değilim’ bölümünü bir kez daha okuttum. ‘Ama manşet böyle’ diyor onlar da.” Komutanlık ettiği silah arkadaşlarından ve ailelerinden kendisine yönelik eleştiriler konusunda ise Özkök şunları söyledi: “Kimseye ne kızıyorum ne de suçluyorum. Herkes tabii kendine göre düşünce tarzı içinde. Görüşler başka başka. Herkes bir şey söyler ama gerçekler bir şekilde ortaya çıkar. Arkadaşlarımın hepsi tertemizdir. Ben hiçbirini suçlamadım, şikâyet etmedim ve haklarında kötü bir şey söylemedim. Onlar ne derlerse, gönülleri hoş olsun.” Özkök’ün bir rahatsızlığı da Ergenekon için söylediği sözlerin Balyoz davası ile karıştırılması. Balyoz davası sanıkları Özkök’ün “Var da diyemem, yok da diyemem” sözlerine, davada tanıklık yaparak açıklık getirmesini istediler defalarca. Özkök bu konuda da şu değerlendirmeyi yaptı: “Ergenekon ile ilgili ‘darbe hazırlığı oldu mu?’ diye soruldu. O dönem Balyoz gündemde dahi yoktu. Ergenekon ile ilgili soruşturma aşaması kanunen gizli yürütülüyordu. Onu etkilememek için ‘Var da diyemem, yok da diyemem’ şeklinde konuştum. Sen ne demek istedin açıkla diyorlar. O dönem Balyoz yoktu.” sattığımızda Özkök, şu yanıtı verdi: “Aytaç Paşa silah arkadaşım ve beraber çalıştığım bir kuvvet komutanı. Kendisi öyle söylemekte haklı tabii. İddianamede öyleymiş. Ben bir yorum yapmak istemem. Kendiniz yorumlayabilirsiniz.” Ergenekon ve Balyoz davalarında o dönemki konumu nedeniyle söyleyeceği her kelime büyük önem taşıyan Özkök artık sessizlikten yana: “Muhakemeler mahkemede yapılır. Yanlış anlamalardan ve onları düzeltmeye çalışmaktan ben artık yorgun düştüm. Aslında hiç konuşmamam lazımdı ama öyle şeyler konuşuluyor ki konuşmak zorunda kalıyorsunuz. Bundan sonra konuşmayacağım.” Dil Derneği’nden gazetemize 3 ödül İstanbul Haber Servisi 26 Eylül 1932’de toplanan ilk Türk Dili Kurultayı’nın 80. yıldönümü Dil Derneği’nin öncülüğünde Ankara, İstanbul, İzmir ve Bursa’da çeşitli etkinliklerle kutlanack. İstanbul’daki tören ise 29 Eylül’de Beşiktaş Belediyesi’nin Akatlar Kültür Merkezi’nde 17. 00’de gerçekleştirilecek. Törende, Dil Derneği tarafından gazetemiz yazarları Şükran Soner, Zeynep Oral ve Ahmet Cemal’e “80. Yıl Onur Ödülleri” verilecek. Dil Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Beşiktaş Şubesi, TroDil devriminin 80. yıldönümü ya Folklor AraştırAnkara’da kutlandı. Dil Dernemaları Derneği, ği’nin Çankaya Belediyesi Beşiktaş Belediye Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde si ve Cumhuriyet (ÇSM) düzenlediği etkinlikte gazetesinin katkıkonuşan Dil Derneği Başkanı larıyla düzenlenen Sevgi Özel, 1950 yıllarından töreni sanatçı Gül itibaren geliştiğini belirttiği karsen Tuncer ile yaşıdevrim hareketine dikkat zar Y. Bekir Yurçekti. Özel, AKP hükümetine dakul sunacak. yüklenerek “Silivri’de bedel Açılış konuşmalaödeyen aydınları, sevgi ve rını ADD Beşiktaş saygıyla selamlıyorum” dedi. Şube Başkanı A. Özel, “Karşıdevrim Atamızın İlhan Gülek, Dil ölümünden sonra saklandığı Derneği Başkanı kovuklardan burnunu çıkardı. Sevgi Özel ve Be1950’lerden bu yana ormanlar şiktaş Belediye yok edilirken orman yeşili ulus Başkanı İsmail bilincinin üzerine çöreklendi. Ünal’ın yapacağı Bugün köprülerin altından su etkinlikte, 80. yıdeğil karşıdevrimin çamurları lında dil devrimiakıyor. Karşıdevrim yeşil baynin kazanımları rağını ata ata koşuyor. Artık konusunda sugerici, gericilik, irtica sözcüklenum gerçekleştiririni duyuyor musunuz? İrtica lecek. Açılış koaklanıyor ve bu sözcükler dilinuşmalarının armizden siliniyor” dedi. dından Soner, Oral ve Cemal ile yazar Yaşar Kemal, Prof. Dr. Yener Aytekin, Rutkay Aziz, Deniz Banoğlu, Yusuf Çotuksöken, Yılmaz Dağdeviren, Prof. Dr. Ömer Demircan, Prof. Dr. Aysel Ekşi, Prof. Dr. Ahmet Ercan, Prof. Dr. Cem Eroğul, Ufuk Karakoç, Prof. Dr. Türker Mirata, Prof. Dr. Z. Gökalp Mülayim, Prof. Dr. Tuncer Ören, Prof. Dr. M. Zaman Saçlıoğlu ve Emin Tunçbilek’e “80. Yıl Onur Ödülleri” verilecek. ‘İrtica sözcüğü aklandı’ 4 Ekim’de Meclis’te Kendisi istemese de Balyoz davasının tartışmalı geçecek temyiz süreci ve önümüzdeki dönem açıklanacak Ergenekon kararları, dönemin Genelkurmay Başkanı sıfatıyla Özkök’ün bu konularda daha çok konuşmasını gerektirecek gibi görünüyor. Nitekim TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu, kendisini 4 Ekim’de davet etti. Özkök, 4 Ekim’de TBMM’ye gelerek alt komisyonların ortak toplantısında tanık olduğu tüm darbe ve müdahale süreçlerine ilişkin bilgi verecek ve üyelerin sorularını yanıtlayacak. Yalman’a yanıt: Yalman’ın dün Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya’ya verdiği “İddianameye göre darbeyi önleyen kişi benim. Hilmi Paşa’nın kaç tankı, tüfeği vardı?” demecini anım Öyle olsa ‘adil’ derdim Özkök’ün Balyoz kararları sonrasında yaptığı “Adil yargılama olmadı diyemem” değerlendirmesi o dönem komutanı olduğu hükümlü tutuklulardan tepki topladı. Bu sözünün daha sonra düzeltildiğini anımsatan Özkök şunları söyledi: “Bana ‘Yargılama adil olmadı diyenler var. Katılıyor musunuz bu görüşe’ diye sorulduğunda, ‘Ben böyle bir şey diyemem. Çünkü hukukçu değilim’ dedim. Manşete bunun bir bölümü çıkınca olay farklı anlama girdi. Sanki ‘adildir’ demişim gibi. Öyle bir şey olsa ‘adildir’ derim. ‘Adildir’ demek için ‘Adil değil diyemem’ diye dolan GENELKURMAY ‘YENİ TEDBİR’ İSTİYOR Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel’in Türkiye gazetesinden Nuh Albayrak’a verdiği demeç, iç ve dış siyasete etki edebilecek 5 önemli mesaj içeriyor: 1. Teröre karşı önlem talebi: Özel mülakatta terörle mücadelede yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç olduğunu ve bunlarla ilgili sadece düşüncelerin değil ‘tekliflerin’ de hükümete sunulduğunu açıklıyor. Bu çerçevede ‘Olağanüstü Hal Uyguluması gerekli mi?’ sorusuna ise “Siyasi bir karar” diyerek açık kapı bırakması dikkat çekicidir. 2. İran’daki PKK kampları: Özel, Suriye’nin yanı sıra İran’ı da açıkça PKK’ye destek vermekle ve PKK kamplarına ev sahipliği yapmakla suçluyor. 3. ABD ile işbirliği: ABD’den alınan istihbarat desteğini “sınırlı” diye değerlendirerek beklenti ortaya koyuyor. 4. Tutuklu generaller: Ergenekon ve Balyoz gibi TSK’nin yüzlerce askeri personelinin tutuklu yargılandığı davaların terörle mücadeleyi zayıflattığı yönündeki iddialara ‘politik’ bir yanıt vermeyi seçerek bir yandan ‘Psikolojik etkisi var’ diyor diğer yandan ise ‘Zafiyet söz konusu değil’ diyor. 5. Bedelli askerlik: Özel’in bir soruya verdiği “Askerlik vatan hizmetidir. Zengin fakir ayrımı yapılmaz” sözü, bağlı bulunduğu AKP hükümeti tarafından başlatılan bedelli askerlik uygulamasına olumsuz bakışını da dolaylı biçimde ortaya koyuyor. CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Hurşit Güneş, AKP’nin Özgür Suriye Ordusu’na silah ve kamp sağlayarak suç işlediğini iddia ediyor Zam protestosuna 7 gözaltı ? İstanbul Haber Servisi SDP üyeleri, AKP iktidarı tarafından yapılan son zamları Beşiktaş’taki Başbakanlık Çalışma Ofisi önünde protesto etti. Başbakanlık konutu önündeki yolu trafiğe kapatan grup, “Savaş hükümeti istemiyoruz, zamlar geri alınsın” pankartı açarak kendilerini cadde kenarındaki bariyere zincirledi. “Direne direne kazanacağız” sloganını atan 7 SDP’li yaka paça gözaltına alındı. ‘Bakan hayal dünyasında yaşıyor’ LEYLA TAVŞANOĞLU Kadın sağlık görevlisine taciz ? DİYARBAKIR (AA) Diyarbakır Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nin bitişindeki Eğitim Araştırma Hastanesi ek binasında, psikolojik sorunları olduğu öğrenilen A.T, çocuk gelişim uzmanı R.B’yi kadınlar tuvaletine kadar takip etti. Tuvaletin kapısını kapatan A.T, R.B’nin ağzını kapatarak cinsel tacizde bulunmak istedi. R.B’nin bağırması üzerine A.T. etkisiz hale getirildi. Boğaz’da 1299 yabancı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Boğaziçi İmar Yasası kapsamında yer alan ilçelerde mal sahibi olan yabancı sayısının 1299 olduğunu bildirdi. Veriler Boğaz’da en çok mal sahibi olan yabancıların Almanlar, Yunanlılar ve İngilizler olduğunu ve en çok Üsküdar, Sarıyer ve Beykoz’un tercih edildiğini ortaya koydu. ‘Berç Toroser’e Saygı’ sergisi ? İstanbul Haber Servisi Ressam İsmet XBilen’in “Berç Toroser’e Saygı” sergisi, Asmalımescit’teki XBilen Sanat Atölyesi’nde 1 Ekim’de sanatseverlerle buluşacak. XBilen’in 54. kişisel sergisinde 100’e yakın yağlıboya, akrilik ve suluboyayla yapılmış eserleri Berç Toroser’in anısına kasım sonuna dek izlenebilir. CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Hurşit Güneş, AKP hükümetini Özgür Suriye Ordusu’na silah ve kamp sağlayarak anayasal ve yasal suç işlemekle yerden yere vuruyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu hayal dünyasında yaşamakla suçlayan Güneş, NeoOsmanlıcılık düşleri kurduğunu söylediği Davutoğlu’nun dış politikasının bir an önce değişmesi gerektiğinin altını çiziyor. Suriyeli yüksek rütbeli asker sığınmacıların barındırıldığı Hatay’daki Apaydın kampına bir grup CHP’li milletvekili olarak gittiniz. Ama içeri alınmadınız. Orada neler oluyor? H.G. Biz Hatay’a “Barışa Çığlık” paneline katılmak için gittik. Orada rahatsızlıklar olduğunu biliyordum. İlk gün bazı görüşmeler de yaptım. Kamplara gitme gereğini duydum. Uğraşılardan sonra yazılı izin çıktı. Yolda giderken Apaydın kampını görmek istediğimi bildirince ipler koptu. Orayı asla ziyaret edemeyeceğim, güvenlik sorunları olduğu, oranın izninin ancak Başbakanlık Müşavirliği tarafından verilebileceği söylendi. Ben de eskiden Başbakan Müşavirliği yaptığımı, dolayısıyla böyle bir yetkisinin olmadığını bildiğimi, yetkinin kendisinde olduğunu ve yazıya bakması gerektiğini söyledim. Tabii yazıya bakınca kampın adını gördü. Ama içeri alınamayacağımı belirtti. Kampta sözüm ona Özgür Suriye Ordusu Başkomutanı Riyad El Esad kaldığı için mi oraya alınmadınız? H.G. El Esad bir yıldan bu yana orada kalıyor. Sadece o değil. Yardımcısı Malik El Kürdi de orada. Üstelik Özgür Suriye Ordusu’nun ana karargâhı Türkiye ve Hatay. Bu başlı başına anayasal ve yasal suç. Oraya gitmemizle birlikte bu gerçek ortaya çıktı. Batı basınında o kişilerle mülakatlar görsel ve yazılı olarak yayımlandığı halde Türk basınında yer alamadı. Bu da Türk basınında ciddi bir sansür uygulaması olduğunu gösteriyor. Suriye’yle yaşanan esas mesele nedir? H.G. Mesele, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun dış politikada yaptığı değişiklikle birlikte Ortadoğu’da ulusal çıkarları ve kendi ulu sal güvenliği çerçevesinde değil, hem bazı hayallere hem de bazı müttefiklerimizin telkinlerine dayanarak politika belirlemeye başladık. Bu çok yanlış. Sözünü ettiğim müttefiklerimizle her zaman her ülkeyle olan ilişkimizde birebir aynı davranmamız gerekmiyor. Bizim komşularımızla ilişkimizi öncelikle ulusal güvenliğimiz, ulusal çıkarlarımız belirler. Ama ne yazık ki bu ilke göz ardı edilmeye başlandı. Bu Ortadoğu politikasının hedefi Ortadoğu’yla daha yakın ilişkiler sağlamak ve Türkiye’nin oradaki nüfuzunu daha da artırmaktı. Ama bunun tamamıyla yanlış olduğu ortaya çıktı. Öte yandan Irak merkezi yönetimiyle ilişkilerimiz son derece gerginleşti. Ama Bağdat Yönetimi’nin sıkıntı duyduğu Kuzey Irak Kürt Yönetimi’yle ilişkiler daha iyi gibi görünüyor. CHP’li Prof. Dr. Hürşit Güneş Sizce Suriye’de Esad rejiminin silahla devrilmesi için Türkiye neden doğrudan taraf oluyor? H.G. Esad sadece bugünün değil, geçmişin de otokratı. Burada ilkeli olmak gerekiyor. Demokratik olmayan rejimlere karşı çıkıyorsanız, bunu sadece Suriye için değil Ortado ğu’daki bütün rejimler için yapmalısınız. Türkiye modernliğin ve laikliğin rol modeli. Dolayısıyla bu örnek modelini Ortadoğu’ya ihraç etmek yerine, yanı başındaki Suriye’ye silah ihraç ediyor. Bunu da Katar ve Suudi Arabistan’la birlikte yapıyor. Bakın, bir yandan demokratik olmamakla suçlanan Esad rejimi devrilmeye çalışılıyor. Bunu yaparken de Suudi Arabistan ve Katar gibi otokrat ülkelerle işbirliğine gidiliyor. Ortadoğu’da mezhepler savaşı yaratmak yapılabilecek en büyük hatalardan birisi olacaktır. Bu, bütün dünya ülkeleri için büyük bir yanlıştır. Batılı müttefiklerimiz bunu savunmamalıdır. Türkiye bölgesine neyi ihraç edeceğine doğru karar vermeli. Bölgesindeki hiçbir ülkeye silah veremez. Hiçbir ülke de yakın komşusunda iç savaşın aracısı olamaz. İlginç biçimde oyun çok açık oynanmıyor mu? H.G. Yaptıklarımız yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Hükümet yetkilileri, “Özgür Suriye Ordusu’na yardım etmiyoruz” demiyorlar. Çünkü Batılı müttefiklerimizle birlikte bunu yapıyorlar. Bu çok yanlış bir strateji. Türkiye’nin Suriye bataklığından çıkması gerekiyor. İlginçtir, Batılı müttefiklerimiz Türkiye’den daha doğru yoldalar. En büyük yanlışı yapan Türkiye olduğu için hep yalnız kalıyor. O nedenle uluslararası kamuoyunda destek bulamıyor. Bir de Davutoğlu’nun NeoOsmanlıcılık hayallerini nasıl değerlendiriyorsunuz? H.G. Biz Osmanlı değil, Türkiye Cumhuriyeti devletiyiz. Cumhuriyetin kendi tarihi özellikleri var. O nedenle Türkiye Cumhuriyeti’nin izleyeceği dış politika Osmanlı devleti’nin izleyeceği dış politika olamaz. Davutoğlu geçenlerde bir gazeteye verdiği demeçte mealen şöyle diyordu: “Ulus devlet Batı’daki ülkeleri bütünleştirdi. Ama ulusçuluk anlayışı aksine Türkiye Cumhuriyeti’ni birleştirici değil ayrıştırıcı unsur haline geldi. O nedenle bizim ulusçuluk ve ulus devletle ciddi biçimde hesaplaşmamız lazım.” Türkiye’de bir Dışişleri Bakanı bunları söyleyememeli. Çok yalpalamaya başladı. Suriye sınırında halk endişeli ? ŞANLIURFA (Cumhuriyet) Suriye sınırındaki Telebyat bölgesinde devam eden çatışmalar nedeniyle günlerdir tedirginliğin yaşandığı Akçakale’de halk protesto gösterisi yaptı. Sınıra yakın mahallelerde yaşayan bir grup yurttaş, Akçakale Kaymakamlığı’na yürüdü. Burada yetkililerle görüşen ilçe sakinleri soruna çözüm bulunmasını istedi. Polis, grubu bölgeden uzaklaştırdı. İlçeye gelen Şanlıurfa Valisi Celalettin Güvenç ise bölgede herhangi bir sıkıntının olmadığını söyledi. Oran: Koltuk kavgası var ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan arasındaki “gazfren” tartışmasının arkasında AKP kurultayında sonra gerçekleşmesi beklenen kabine değişikliğinin yer aldığına dikkat çekildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, “AKP kurultayından sonra Bakanlar Kurulu’nda da değişiklik bekleniyor. Halk can derdinde, bakanlar frengaz derdinde. Bu, ekonominin direksiyonuna kim oturacak kavgası” dedi. O memura kınama cezası ? TOKAT (Cumhuriyet) Tokat Belediye Başkanı Adnan Çiçek ile yaşadığı sorun nedeniyle pasifleştirildiğini öne sürerek, “3 yıldır bomboş oturuyorum 4 bin 295 lira maaş alıyorum” açıklaması yapan Başkan Yardımcısı Sefer Bayın’a, memur olduğu için basına açıklama yapmasının yasak olduğu belirtilerek kınama cezası verildi. Bayın, “Başkanın böyle bir kınama cezası verme hakkı yok. Elinden geleni yapsın, ne yapıyorsa her defasında kamuoyuyla paylaşacağım” diye konuştu. Şans Topu çekildi ? ANKARA (AA) Şans Topu’nda kazanan numaralar “17, 20, 22, 23, 31 ve +11” olarak belirlendi. 5 +1 bilen 1 kişi, 1 milyon 227 bin 726 lira 50 kuruş kazandı. Çekilişte 5 bilenler 4 bin 592 lira 65’er kuruş, 4 +1 bilenler 274 lira 20’şer kuruş, 4 bilenler 26 lira 75’şer kuruş, 3 +1 bilenler 14 lira 10’ar kuruş, 3 bilenler 3 lira 10’ar kuruş, 2 +1 bilenler 4 lira 25’er kuruş, 1 +1 bilenler ise 2 lira 45’er kuruş ikramiye kazandı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle