15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 EYLÜL 2012 PERŞEMBE [email protected] 12 DIŞ HABERLER Suriye’nin başkentinde dün düzenlenen saldırıları ÖSO üstlendi ve çok sayıda ölü olduğunu öne sürdü Şam’da hedef genelkurmay Dış Haberler Servisi Suriye’nin başkenti Şam’da dün Genelkurmay Başkanlığı’na bombalı saldırı düzenlendi. Patlamaların binanın iki katını alevler içinde bıraktığı, çevrede de hasar meydana geldiği bildirilirken, saldırıların sorumluluğunu üstlenen muhalif Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) onlarca kişinin öldüğünü duyurdu. Saldırıların ardından güvenlik güçleriyle isyancı militanlar arasında karargâh yakınında çatışma çıktığı kaydedildi. Enformasyon Bakanı Ümran el Zubi, biri binanın içine yerleştirildiği sanılan bombaların sadece hasara yol açtığını söyleyerek, üst düzey komutanlardan yaralanan olmadığını savundu. El Zubi, güvenlik kuvvetlerinin “teröristleri” püskürttüğünü ve her şeyin normal olduğunu belirterek, “Haberler yalan, evet bir terörist eylem oldu ama hedeflerine ulaşamadılar” diye konuştu. Ordudan yapılan açıklamada ise saldırıda 4 korumanın öldüğü, bazı korumaların yaralandığı ancak komuta kademesinden yaralanan olmadığı bildirildi. Açıklamada, “Dış bağlantılı silahlı terörist çeteler bomba yüklü bir araç ve bir bombayla, binada hasara ve yangına yol açan bazı korumaların yaralandığı yeni bir terörist eylem gerçekleştirdiler” denildi. ÖSO ise saldırının sorumluluğunu üstlendiklerini ve çok sayıda ölü olduğunu duyururken görgü tanıkları patlamanın ardından genelkurmay karargâhı çevresinde saatler ? Genelkurmay karargâhı yakınlarındaki ikiz saldırının ardından çatışma çıktığı kaydedildi. İran’da İngilizce yayın yapan Press TV, çatışma sırasında muhabirleri Maya’nın keskin nişancı ateşiyle öldürüldüğünü ‘Arap ülkeleri duyurdu. (AFP/ EPA) müdahale etsin’ süren çatışmalar yaşandığını söyledi. Patlamaların meydana geldiği Ümeyyed Meydanı çevresinde oturanlar, sabah erken saatlerde meydana gelen ilk patlamadan 56 dakika sonra ikinci patlama sesinin duyulduğunu ve silah sesleri geldiğini bildirdi. nalı da patlamaların ardından çıkan çatışmalar sırasında muhabirleri Maya Nasır’ın canlı yayındayken keskin nişancı ateşiyle öldürüldüğünü, Şam büro şefinin de yaralandığını duyurdu. Press TV haber editörlerinden Hamid Rıza Emadi, “Maya’nın ölümünden sivilleri, askeri personeli ve gazetecileri öldüren militanları ve silahları sağlayan Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’ı sorumlu tutuyoruz” dedi. Press TV’nin sitesinde yer alan habere göre Emadi, “Press TV, Maya’nın öldürülmesi meselesini sonuna kadar takip edecek, gazetecileri öldürenlerin bunun yanlarında kâr kalabileceğini düşünmelerine izin vermeyecektir” diye konuştu. 1979 Suriye doğumlu Maya Nasır’ın New York’ta siyasi bilimler eğitimi gördüğü belirtildi. Hem Arapçaya hem İngilizceye hâkim olan Nasır, ABD, Suriye, Lübnan, Ürdün, Mısır ve Bahreyn dahil çok sayıda ülkede görev yaptı. Aynı bölgede bu ay başında da genelkurmay başkanlığı güvenlik görevlilerinin yaşadığı binaya saldırı düzenlenmiş ve iki asker ağır yaralanmıştı. Temmuz ayında ise Şam’ın merkezinde meydana gelen saldırıda Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın kayınbiraderi ve savunma bakanı ölmüştü. Demokrasi, Hukuk Devleti, Balyoz “Ayrıntı!” diyorlar… Malum CD’ler ve kanıtların manipülasyonunu; “Kafa karıştıran ayrıntıları bir yana bırakın!” savsaklaması ile geçiştiriyorlar… “Büyük fotoğrafa bakalım!” diye üsteliyorlar: “İsveç’te yaşamıyoruz. Türk ordusu darbecilik geleneği ile maluldür. 2003 yılında da bir darbe tezgâhı yapıldığından kimse kuşku duymuyor. Balyoz kararıyla TC tarihinde darbeler ilk defa cezalandırıldı. Demokrat olanların bu karardan kıvanç duyması gerekir. Zaferin tadını çıkarmak varken kararın dayanaklarını çürütmeye, bizim keyfimize limon sıkmaya kalkanlar darbe sempatizanlarıdır. Onların kim oldukları malum!” Cumadan beri “demokrasi şampiyonlarımızdan” bu lafları işitiyoruz… Deveye sormuşlar “Neren eğri?” diye… “Nerem doğru ki!” demiş. O hesap… “Büyük demokrasi zaferi” adına ileri sürülen bu savlar; hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti kavramlarından ne denli uzak yaşadığımızı ve tüm bu kavramları içselleştirmekten hâlâ ne kadar uzak olduğumuzu gösteriyor bana sadece… “Hukuk devleti” içermeyen, içi tın tın boş demokrasi ezberleri dinliyoruz... Ben heyhat! hukukçu değilim. Ancak “hukuk devleti” değerleri ile az çok aşina olan herkes; hukukun üstünlüğünün az buçuk kale alındığı bir yerde, “maddi delilleri tam oluşmamış bir teşebbüsün” balyoz gibi inen cezalarla karşılanamayacağını bilir… Hukuk devleti koşullarında “suçun kuşkuya yer vermeyecek kesinlikle ispatı” şarttır… İspat için gereken delillerin toplanmasında da, hukuk kurallarına eksiksiz riayet gerekmektedir. Çünkü sonuçta “usul esası belirler!” Yöntemlerin hukuk devleti kuralları ile çatıştığı bir yerde “esas”ta zedelenir… Bizde zerrece umursanmadığı anlaşılan bu temel “usul, esas” kuralının yanı sıra, TC’nin “en” kritik demokrasi davası, “devlet içinde devlet oldular!” sözleriyle kapatılan özel yetkili mahkemelerde görülüyor... Başka deyişle “kilometre taşı” sayılan davada kararları, hukuka uygun bulunmadıkları için tasviye sürecine girmiş olan mahkemeler alıyor… “Ayrıntı” denen meselelerde bunlar da var… Hukuk devleti prensipleri böylelikle “ayrıntı” gözüyle bakılan konularda bir bir yerle bir edilmiş oluyor. “Darbecilikle” mücadele eden demokrat kesimlerin, “hukuk devleti” kurallarına herkesten fazla titizlenmesi beklenmez mi? “Hukuk devletini” ayaklar altına alan askeri cuntalar karşısında sivil yönetimleri savunan kişilerin, “hukuk devleti” kurallarına çok daha büyük hassasiyetle kol kanat germesi ve moral üstünlüklerini tam da bu temel üzerinden kurmaları gerekmez mi? Böylesi bir “moral üstünlük” ortaya konamıyorsa, olay sadece sandık gücüne indirgenmez mi? Sandık gücü ne var ki tek başına bir ülkeyi demokrasi yapmaya yetmiyor. İşte yanı başımızdaki komşularımız… İran ve Rusya! Bu ülkelerde de sandık kuruluyor. Ama “hukuk devleti” olmadıkları için, onlara “demokrasi” denmiyor. “Hukukun üstünlüğünün” olmadığı yerde; geriye yalnız “ham güç kavgaları” kalır. Türkiye’de cereyan etmekte olan da yalnız bu: Göz gözü görmeyen bir güç mücadelesi… Bu mücadeleye, “demokrasi masallarıyla” taraf olan aydınları elimde değil! hâlâ derin bir hayretle izliyorum… Yazdıkları yazılar, verdikleri nutukları; “Nasıl bu kadar gamsız ve umursamaz olabiliyorlar?” duygusu ile takip ediyorum. “Ham güç kavgası” belli mi olur? Gün gelir “ayrıntı” denen konular bakarsınız, kendilerini de vurabilir... “Hukuk devleti”nin bunca kolay yara alabildiği bir yerde, yarınlarından kim emin olabilir? Bu satırları yazarken bir yandan da TV’de “Bozkırın Tezenesi”nin cenaze törenine bakıyorum... Neşet Ertaş’a veda etmek için ta Hollanda’dan gelenler var. Ama buna rağmen cemevicami polemiğinde gene güçlü taraf kazandı ve Ertaş’ın naaşı, Kırşehir’in Ahi Evran Camisi’ne getirildi. İnançlara, insanların farklı tercihlerine “ölümde” bile en ufak duyarlılık ve saygı göstermeyen bir “demokrasi anlayışı”(!) ile yönetilen topraklar burası…. Daha çok söylenecek söz var da burada kesip, büyük ozanı hemen şu anda dinlemekte olduğum “Allı Turnam” türküsü ile uğurlayalım: “Allı turnam ne gezersin havada/ Devrildi arabam, kaldım burada/ Gülüm gülüm kırıldı kolum/ Tutmuyor elim turnalar ey/ Ne onmamış kul umuşsun dünyada/ Akşam olsun allı turnam dön geri/ Gülüm gülüm kırıldı kolum/ Tutmuyor elim turnalar ey…” Can âşığa… güle güle… ress TV muhabirin ölümünden Türkiye’yi sorumlu tuttu İran’da İngilizce yayın yapan Press TV ka P Katar Emiri Şeyh Hamad bin Halifa el Tani ilk kez Suriye’ye Arap ülkeleri tarafından askeri müdahale düzenlenmesini istedi. Şeyh Hamad, New York’ta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, BM Güvenlik Konseyi’nin Suriye’de “etkili bir pozisyon” alamaması karşısında Arap ülkelerinin harekete geçmesi gerektiğini söyledi. Şeyh Hamad, “Suriye’de akan kanı durdurmak için Arap ülkelerinin müdahalesinin daha iyi olacağını düşünüyorum” diye konuştu. Usul esası belirler (Fotoğraf: AFP) ÖSO: Türkiye bizi kovdu Dış Haberler Servisi Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) üst düzey komutanlarından Ahmet Hicazi, Türkiye’nin ÖSO’yu topraklarından kovduğunu söyledi. İran’ın Fars Haber Ajansı’na göre, Arabi Press haber sitesine konuşan Albay Hicazi, Türkiye’nin kovduğu ÖSO’ya, komuta merkezini Suriye’ye taşımaları için süre verdiğini öne sürdü. Daha önce Suriye ordusunda albay olarak görev yapan ve Türkiye’ye kaçan Hicazi, ÖSO içinde derin anlaşmazlıklar ve çatlakların olduğunu, Suriye içine dağılan örgüte bağlı gruplarla irtibatta sorun yaşadıklarını, bütün silahlı grupları birleştirmek, daha kolay silah ve mühimmat akışı sağlamak amacıyla komuta merkezini Türkiye’den Suriye topraklarına kaydırdıklarını da belirtti. ÖSO geçen cumartesi günü karargâhını çatışmaların başladığı 2011’den beri ilk kez Suriye topraklarına taşıdığını açıklamıştı. Fotoğraf: AA HAKAN GÖKTEPE Tek başına sandık yetmiyor Bomba sandılar bebek çıktı Dış Haberler Servisi Afganistan’ın güneyinde görevli NATO’ya bağlı Polonyalı askerler devriye gezerken bir sürprizle karşılaştı. Sık sık yol kenarına yerleştirilen bombalar nedeniyle sürekli tetikte olan askerler, bu kez yol kenarına yeni doğmuş bir kız bebek bırakıldığını anlayınca şaşkınlık yaşadı. Gazni vilayetinde bulunan Vaghez askeri üssü yakınındaki yolu, 19 Eylül’de güvenliği sağlamak amacıyla kontrol eden Polonyalı askerler, bebeği bir havluya sardılar ve ona ülkelerinin adına atfen “Pola” adını verdiler. Küçük “Pola”yı kimin yol kenarına bıraktığı henüz anlaşılamazken askerler, Vaghez üssüne götürdükleri ve tedavi altına alınan bebeğe, mama, biberon ve mama önlüğü aldı. Bebek daha sonra çocuksuz bir aile tarafından evlat edinildi. “Pola”nın yeni babası 29 yaşındaki Zahir Rahimi, dört yıldır evli olduğunu ancak çocuklarının olmadığını, bu nedenle kuma almayı düşünürken bebeği duyunca onu evlat edindiğini, böylece ikinci eşe gerek kalmadığını söyledi. Yeni aile bebeğe mutluluk anlamına gelen “Arya” adını verdi. BM genel kurulu için New York’ta bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ikili temaslarını sürdürüyor. Dün Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ile görüşen Davutoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’la da bir araya geldi. NATOAB ilişkileri dahil NATO’yu ilgilendiren konularda genel bir görüş alışverişinin yapıldığı görüşmede Irak’taki gelişmelere değinildi. Irak Başbakanı Nuri el Maliki’nin AKP New York trafiği Davutoğlu’nun kongresine davet edilmesinden söz eden Davutoğlu, Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların durumu hakkında bilgi verdi. Görüşmede, Suriye muhalefetinin nasıl daha güçlendirileceği hususunda görüş alışverişi yapıldı, daha çok ön plana çıkarılması gerektiği ve nasıl ısrarlı mesajlar verilebileceği üzerinde karşılıklı fikirler dile getirildi. Clinton, Hz. Muhammet’e hakaret içeren filmin ardından ABD temsilciliklerine yönelik saldırılarla ilgili hükümetin yaptığı açıklamalardan dolayı Davutoğlu’na teşekkür etti. Ertaş’a veda ‘Kısasa kısas’ gibi yanıt Dış Haberler Servisi Tanınmış Fransız dergisi Charlie Hebdo’da Hz. Muhammed’i küçük düşüren karikatürlere Mısır’da yayımlanan El Vatan gazetesinden de karikatürlü yanıt geldi. Laik eğilimli olduğu belirtilen gazete 12 sayfalık özel bir ek halinde yayımladığı 13 karikatürle İslam dünyasında alışık olunmayan bir tepkiye imza atmış oldu. Gazetede Carnegie Ortadoğu Merkezi Araştırma Sorumlusu Emr Hamzavi ile Mısır Müftüsü Ali Goma’nın makaleleri de yer alıyor. Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi gazeteye verdiği “medeni yanıt” için teşekkürlerini iletti. “Karikatüre karikatürle yanıt” sloganı altında yayımlanan karikatürlerden birinde, gözlük camı üzerine Dünya Ticaret Merkezi’ndeki kuleler yansıtılıyor. Karikatürün altındaki yazıda da “Batı’nın gözlükleriyle İslam dünyası” cümlesi yer alıyor. Bir başka karikatürde de sakallı olduğundan terörist sandığı için öfke duyduğu adamın Yahudi olduğunu öğrenen bir beyazın aynı kişiye çiçek sunması resmedilmiş. Biri takkeli ve sakallı, diğeri ise kefiyeli iki Arap erkeğin yan yana çizildiği bir diğer karikatürde de figürlerden biri elindeki bıçakla görülüyor. Söz konusu karikatürde ABD bayra ABD’li General Caslen Jr: Mısır gazetesi karikatürle karşılık verdi ğıyla sarılmış bir el feneri eli bıçaklı adama tutulmuş olarak çizilmiş. Türkiye’de de filme yasak Öte yandan şiddetli protestolara neden olan “Müslümanların Masumiyeti” adlı film Türkiye’de de yasaklanıyor. Ankara 13. Sulh Ceza Mahkemesi, filmin görüntülerinin yayından kaldırılması ve bahse konu yayınlara erişimin engellenmesine karar verdi. Kararda filmin, “toplumsal ve giderek dünya barışını bozabilecek niteliğe sahip olduğu” ifade edildi. ‘Iraklılar ihlale içerliyor’ Dış Haberler Servisi Irak’taki Amerikan güçlerinin sorumlusu Tuğgeneral Robert L. Caslen Jr. Irak’ın, hava sahasını kontrol edecek güçte olmadığını ileri sürdü. Iraklı yetkililerin bu konuda çok “hassas” olduklarını belirten ABD’li general, Türk uçaklarının “Kürt hedeflerini” bombalamak için Irak hava sahasını sık sık ihlal ettiğini hatırlattı. Robert L. Caslen jr. Irak hükümetinin bu duruma “içerlediğini” de iddia etti. Generalin açıklamaları Amerikan New York Times gazetesinde yayımlanan “Sınır ötesi Suriye savaşı kırılgan Irak’ı tehdit ediyor” başlıklı analizde yer aldı. Tim Arango imzasıyla yayımlanan ve Suriye krizinin Irak’a etkilerinin ele alındığı analizde, Irak Hava Kuvvetleri’nin eski yetkililerinden, Irak parlamentosunun Güvenlik Komitesi Başkan Yardımcısı İskender Vitvit’in de ülkesinin hava sahasını işgal eden Türk uçaklarını kastederek dile getirdiği “Allah’ın izniyle bu uçakları düşüreceğiz” sözleri dikkat çekti. Irak yönetiminin, Rusya’dan hava savunma sistemleri satın almak için görüşmelerde bulunduğu da belirtilen analizde Suriye’deki krizin Irak’ı İran’a yaklaştırdığı da ileri sürüldü. Latin Amerika’da yasal kürtaja ilk evet (EPA) Dış Haberler Servisi Nüfusun büyük bölümünün Katolik olduğu Latin Amerika’da Küba dışında ilk kez bir ülke kürtajı yasallaştırmaya hazırlanıyor. Uruguay’da meclisin Muhalefet yasanın alt kanadında 49’a karşı 50 oyla kabul iptalini istese de halk destekliyor. edilen tasarı senatodan ve başkanın onayından geçtiği takdirde, hamileliğin 12 haftasına kadar kürtaj yasallaşacak. Ayrıca annenin veya ceninin hayati tehlikesi söz konusuysa hamileliğin ileriki aylarında sonlandırılması da suç sayılmayacak. Tecavüz halinde, kürtaj 14 haftaya kadar yasal kabul edilecek. Yayın görüntüleri eksik gönderildi. Terör propagandasına rastlanmadı! İncil’i yaktı, davalık oldu ahire’deki ABD Büyükelçiliği önünde Hz. Muhammed’e hakaret içerikli Müslümanların Masumiyeti adlı filmi protesto gösterileri sırasında İncil yakan din adamı Muhammed Mahmud Abdullah ve oğlu İman Muhammed’in mahkemeye sevk edildiği bildirildi. Mısır kanunlarına göre, dine hakaret suçundan yargılanan kişiye 6 aydan 5 yıla kadar hapis cezası veya 100 dolardan 200 dolara varan para cezası verilebiliyor. “Dinlere hakaret” suçundan haklarında dava açılan baba oğul pazar günü mahkemeye çıkacak. ROJ TV’nin yayın ruhsatına ‘2 aylık’ iptal KOPENHAG (Cumhuriyet) Danimarka Radyo Televizyon Kurulu, ROJ TV hakkında Türkiye tarafından açılan kapatma davasının devamı niteliğinde aldığı kararla ROJ TV yayın ruhsatını iki ay iptal edilmesine karar verdi. Karara gerekçe olarak geçen 15 Ocak’ta Kopenhag Şehir Mahkemesi’nde ROJ TV’ye para cezası verilmesi ile sonuçlanan davanın ardından, ROJ TV’nin istenen bazı yayın görüntülerini kurula ulaştırmaması gösterildi. Kurul üyeleri, kendilerine ulaştırılan belgelerde terör propagandasına rastlamadıklarını belirtti. Dünden itibaren iki ay süreyle yayın yapamayacak olan ROJ TV’nin yayınlarını kurul izlemeye devam edecek. Türkiye Cumhuriyeti Kopenhag Büyükelçisi Ahmet Berki Dibek, karara tepki göstererek “Karar geçen 15 Ocak’ta alınan kararla tezat teşkil etmektedir ve bu karar terörle mücadeleye bir darbe olmuştur” dedi. K C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle