14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 EYLÜL 2012 SALI 4 HABERLER Erdoğan son kez aday olacağı kongrede ‘vedaya’ değil ‘sürece uygun parti yapılanmasına’ hazırlanıyor Siyaset ve Ordu Balyoz davası her şeye karşın, bizim yargı sistemine oranla süratle sonuçlandı. Bunda adaletin gecikmesinden duyulan kaygının etkisi yoktu. Çünkü bu yargılamanın adaletle uzaktan yakından ilgisi bulunmuyordu. Tıpkı Ergenekon tutuklularının olduğu gibi Balyoz tutuklularının durumlarının sıkça gündeme gelmesi üzerine kapıldığım endişeleri bu sütunda birçok kez dile getirmiş ve şu tehlikeye dikkati çekmiştim: Uzun tutukluluk sürelerinden egemenler de rahatsız, buna karşı şimdi hızla tutuklulukları hükme dönüştürecekler. Balyoz kararlarında hukuk aramak abesti. Yargılama sürecinde hukuk yoktu ki karar hukuki gerekçelere dayansındı. Bu bakımdan Balyoz kararını hukuki gerekçelerle açıklamaya imkân yok. Peki o zaman kararı nasıl açıklayabileceğiz?.. Tayyip Bey’in ve “Atlantik ötesi”nin yandaşları olayı, siyaset üzerindeki ordu vesayetinin sona erdirilmesi açısından haklı göstermeye çalışıyorlar. Demokrasilerde siyaset üzerindeki askeri vesayetin kaldırılması, desteklenecek, yerinde bir girişimdir. ??? Ancak demokrasilerde, zaten sistemin ruhuna uygun olan bu girişimin yasalar çerçevesinde, hukukun sınırları içerisinde gerçekleştirilmesi zorunludur. Yoksa askerin vesayetini kırıyorum derken ve belki de gerçekten kırarken, hukuku ayaklar altına alıp adaleti çiğnerseniz, asker vesayetinin yerini sivil buyurgan vesayeti almış olur ve sonuçta da askeri vesayetin yaratacağı ortam ne ise aynısının sivil girişimle yaşama geçirilmesi gibi bir durum doğar. Olayı, askeri vesayetin kırılmasının da ötesinde askerlerle bir hesaplaşma olarak görenler de var. Onlar için de söylenecek şey, demokrasilerde hesaplaşmanın hukuk çerçevesi içinde olmasıdır. Aksine davranışlar, yeni zalimler, yeni mazlumlar doğurur. Demokrasiler ise, zalimlere ve mazlumlara yer olmayan hukuki güvence rejimleridir. Tezlerini haklı gerekçelerle destekleyerek, daha ileri gidenler de var. Katıldığım bu görüşe göre, AKP kendine sadık, kendi istediği doğrultuda yeni bir TSK dizayn etmek için bu yolu tutmuştur. Bu yol, en aşağı askerin siyasete karışması kadar sakıncalıdır. Asker siyasete karışmamalıdır ve sivil iktidarın, anayasanın emrinde olmalıdır. Ama ordunun siyasete karışması ne kadar sakıncalıysa, siyasetin orduya karışması, ordunun iç işleyişine müdahale etmesi de o denli sakıncalıdır. Ne ordu siyasete karışmalıdır ne de siyaset orduya. ??? Ordu ile siyasetin birbirlerinin alanlarına tecavüz etmeleri halinde neler olabileceğini, Balkan Savaşı’nda Osmanlı’nın düştüğü trajikomik hali yaşayarak gördük. Yazılarını “Pazarın Penceresi”nden büyük bir ilgi ve beğeniyle izlediğim Selçuk Erez bu hafta, Sovyet Fin savaşı örneğinde, siyasetin orduya karışmasının olumsuz sonuçlarını inceliyordu. Siyasi iktidarların orduyla hesaplaşmalarının en çarpıcı örneklerinden birini de II. Mahmut döneminde yaşadık. II. Mahmut daha iktidarının başında yeniçeriyle hesaplaşmayı aklına koymuş, 18 yıl sabırla beklemiş, sonuçta 1826’da kanlı bir operasyonla “Yeniçeri Ocağı”na incir dikmişti. Ama sonuçta, Osmanlı birbirini izleyen yenilgiler almış, hatta kendi Mısır Valisi’nin oğlu İbrahim Paşa’nın kuvvetleri karşısında bozguna uğramıştı. Türkiye bugün çok çeşitli ve acil tehditlerle karşı karşıyadır. Birliği ve bütünlüğü tehdit altındadır. Hatta bu devletin sınırlarının ne olacağı bile, kimileri ne kadar duymazlıktan gelirse gelsin, en olmayacak yerlerde dahi tartışma konusudur. Böyle bir dönemde, ordunun önemi daha da artar. Böyle bir döneme alt edilmiş, morali sıfırlanmış bir orduyla girmek cinnettir. Bir ülke, iktidarın meşrebine göre oluşturulmuş değil, milletin emrinde olan ordusu ile çıkarlarını koruyabilir ancak. AKP’yi Köşk’e uyarlıyor ERDEM GÜL ANKARA AKP’nin 30 Eylül’deki 4. büyük kongresi için geriye sayım sürerken Başbakan Tayyip Erdoğan da partiyi, öne çekilecek yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimler olmak üzere üç önemli seçimde yönetecek yeni kadroyu oluşturmaya çalışıyor. Erdoğan, tüzük gereği kurucu genel başkanlık hariç dört dönem genel başkanlığı tamamlayacağı için kongrede son kez aday olup seçilebilecek. Erdoğan, kongreye yönelik yeni MKYK listesi ve partililerce “2023 manifestosu” adı verilen konuşması olmak üzere iki önemli çalışma yürütüyor. Ancak bu iki çalışmaya ilişkin AKP kulislerinden gelen bilgiler, Erdoğan’ın son kez genel başkan olacağı partiye “vedaya” değil, kendisinin bundan ? Erdoğan, tüzük gereği son kez aday olabileceği partisinin pazar günü yapılacak büyük kongresinde hem yapacağı konuşma hem de oluşturacağı yeni yönetim yapısı açısından bir vedaya değil, 2014 ve sonrasındaki Köşk sürecine uygun bir parti dizaynına hazırlanıyor. Erdoğan, kongrede kurmaylarıyla birlikte “Türkiye’ye özgü başkanlık sistemi” olarak planladıkları “partili cumhurbaşkanı” modeline uygun bir parti yapılanmasını oluşturmayı hedefliyor. sonraki siyasi yolculuğuna paralel bir yapı kazandırmaya yönelik hazırlıklar içinde olduğunu gösteriyor. kişilik MKYK listesi için tek seçici olarak karar Başbakan Erdoğan tarafından verilecek. Daha önceki dönemlerde Erdoğan, parti vitrinini partinin önde gelen isimleri Abdullah Gül, Bülent Arınç, Abdüllatif Şener’le bir araya gelerek oluşturuyordu. Erdoğan’ın bu kez üst üste her yıl yapılacak üç kritik seçimle birlikte asıl olarak 2014’teki Köşk sürecine uygun bir parti yapılanması doğrultusunda MKYK listesi yapacağı vurgulanıyor. Kongrede, Erdoğan ve kurmaylarının “Türkiye’ye özgü başkanlık sistemi” olarak tanımladıkları “partili cumhurbaşkanı” modeline uygun bir MKYK listesinin oluşması bekleniyor. Erdoğan’ın devam eden yeni anayasa sürecinde olmasa bile cumhurbaşkanı seçilecek yüzde 50’nin üzerinde oyu bulması durumunda Köşk’teyken başkanlık sistemine geçilmesini istediği belirtiliyor. Erdoğan’ın bu modele uygun olarak AKP’li kimliğini devam ettirip, partide yine söz sahibi olmayı sürdüreceği bir cumhurbaşakanı modeline uygun bir MKYK listesini seçtireceği dile getiriliyor. Partinin kuruluş aşamasından bu yana MKYK’de varlıklarını sürdüren “Gül’e yakın isimler ”, “Milli Görüşçüler”, “merkez sağdan gelenler” gibi dağılımların yeni yapılan AKP tipi başkanlık Erdoğan, kongre öncesi yaptığı toplantılarda parti yöneticilerinden, milletvekillerinden ve teşkilatlardan kongrede oluşacak yeni yönetim yapısı için isim önerileri aldı. Parti yöneticileri ve milletvekilleri arasında çekişme ve tartışma konusu olmaması için anket şeklindeki isim önerileri kapalı zarflar içinde Erdoğan’a iletildi. Partinin kuruluş aşamasında ve daha sonraki kongrelerde olduğundan farklı bir şekilde 50 mayla son bulacağı, Erdoğan’a yakın isimlerin yeni vitrinde ağırlıklarını ilan edecekleri değerlendirmeleri yapılıyor. Kendi partisini feshederek AKP’ye katılan Numan Kurtulmuş’la, eski DP Genel Başkanı Süleyman Soylu’nun AKP’nin yeni vitrininde yer alacakları kesinlik kazandı. Kurtulmuş’un partisini de feshetmesinin karşılığı olarak kendi ekibinden en az 4 ya da 5 ismi AKP MKYK’ye kendisiyle beraber taşımak istediği öğrenildi. GEZİ İPTALİ 3 dönemde kararlı Erdoğan, tüzükteki milletvekillerine 3 dönem sınırı getiren hükmün değişmesi için yapılan girişimleri kabul etmedi. Bazı parti kurucuları ve yöneticileri için 3 dönem sınırı konusunda istisna getirilmesine ilişkin başvurular da Erdoğan tarafından geri çevrildi. BM ve Obama ümit vermedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, dış politikada ilgili bütün dosyalarının hazırlanmasına ve hatta BM Genel Kurulu’nda yapacağı konuşmasının metninin büyük ölçüde şekillendirilmiş olmasına karşın, son anda New York’a gitmekten vazgeçmesi soru işaretlerini de beraberinde getirdi. Özellikle Suriye konusunda hükümetin yürüttüğü diplomasiye daha fazla destek sağlanması için Türkiye’nin BM Genel Kurulu’nda en üst düzeyde temsil edilmesi kararlaştırılmıştı. Ancak genel kurulun toplanmasına kısa bir süre kala Erdoğan’ın programı tamamen iptal edildi. Diplomasi kulislerine sızan bilgilere göre ABD Başkanı Barack Obama’nın programının Erdoğan ile ikili görüşme gerçekleştiremeyecek şekilde yapılmış olması, ziyaretin iptal edilmesi kararında etkili oldu. Erdoğan’ın, “Obama ile görüşmeden Türkiye’ye döndü” yönünde bir görüntü ortaya çıkmasını istemediği belirtilirken bir başka neden ise Erdoğan’ın Suriye konusunda uluslararası toplumdan beklediği desteğin gelmemesi olasılığı gösterildi. CHP SÖZCÜSÜ HALUK KOÇ ARINÇ, SINIR ÖTESİ TEZKERENİN 1 YIL UZATILACAĞINI AÇIKLADI Apoletler Erdoğan’a takılsın ? Darbenin postallısına da cüppelisine de karşı olduklarını söyleyen Haluk Koç, Balyoz davasında siyasi bir karar verildiğini belirterek, ‘’Bu yeni vesayet dönemini anlatmak için hükümlülerden sökülecek apoletlerin Başbakan’a takılması gerekir” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Sözcüsü Haluk Koç, Balyoz davası kararıyla ilgili olarak “Postallı darbeye de karşıyız, cüppeli darbeye de karşıyız. Darbeyle hesaplaşma adı altında, hukuk darbesi yapılmasına da karşıyız” değerlendirmesi yaptı. CHP MYK dün toplanarak son gelişmeleri değerlendirdi. CHP Sözcüsü Haluk Koç, MYK sürerken yaptığı açıklamada Balyoz kararını değerlendirirken, “Bu davada adil yargılanma hakkı ihlal edilmiştir. Sanıklar suç işlediyse tabii ki ceza alacaklardır. Ama bu mahkeme adaleti bir kenara koyarak böyle bir ceza veremez. Adil yargılanma hakkı yoksa, demokrasinin nefes borusu tıkanmış demektir. Bu mahkeme siyasi bir karar vermiştir. Tarihte bu mahkemenin verdiği karar Amerika’da McCarthy Komisyonu’nun, Yassıada, Zincirbozan yargılamalarının, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yargılamalarının siyasi mahkeme örnekleriyle birlikte anılacaktır. 12 Eylül mahkemeleri işkence altında alınan ifadelere dayanarak hüküm kuruyordu. Silivri mahkemeleri yargılama sürecini bir işkence sürecine dönüştürmüştür. Yaşadıklarımız bizi yeni bir vesayet dönemine girdiğimiz konusunda doğruluyor. Bu yeni vesayet dönemini anlatmak için hükümlülerden sökülecek apoletlerin Başbakan’a törenle takılması gerekir” dedi. ‘Oslo’yla gündem değiştirmek istiyorlar’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Kuzey Irak’taki PKK kamplarına yönelik sınır ötesi operasyon yapma imkânı sağlayan tezkerenin 1 yıl uzatılmasına karar verildiğini açıkladı. CHP’nin Oslo görüşmelerine ilişkin açıklamalarına tepki gösteren Arınç, CHP’nin gündemi değiştirmek için manivela yaptığını ileri sürdü. Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. Arınç, şunları söyledi: “Sınır ötesi harekât yetkisi için TBMM’den tekrar yetki istendi. TSK unsurlarının Irak’ın, PKK teröristlerinin yuvalandıkları kuzey bölgesiyle mücavir alanlara gönderilmesine ilişkin, TBMM tarafından verilen izin süresinin, 17 Ekim 2012 tarihinden itibaren 1 yıl daha uzatılmasına ilişkin tezkere, Bakanlar Kurulu’nca imzalanıp TBMM’ye gönderildi. Umuyorum 1 Ekim’de TBMM yasama görevine başladığında öncelikli olarak tezkereyi görüşmüş olacak.” Toplantının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Arınç, bir gazetecinin terörle mücadelede yeni bir konseptten bahsedildiğini belirterek bununla ilgili çalışmanın olup olmadığını sorması üzerine, “Terörle mücadele konusunda, evet kayıplarımız çok, bunlar bize çok büyük üzüntü veriyor ama unutmayın ki teröristler de örgüt de ağır darbeler alıyor. Dolayısıyla bu yeni bir olay değil” dedi. Arınç, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın Balyoz davası kararına ilişkin sözlerinin hatırlatılması üzerine, “Balyoz kararlarıyla ilgili değerlendirmeler kişiseldir. Konu kurulda görüşülmedi” dedi. CHP’nin Oslo konusundaki açıklamalarına tepki gösteren Arınç, CHP Genel Başkanı Haluk Koç’un açıklamalarının kimse tarafından sahiplenilmediğini söyledi. Arınç, “Mutabakat, imzalanmış belge yoktur. Görüşmeler deşifre edilmiş, akamete uğramıştır. İster MİT olsun ister devlete bağlı herhangi bir istihbarat servisi olsun görevi, bu tür örgütlerle mücadele etmenin yöntemini kendi yöntemleriyle bir araya getirmek suretiyle karşılayabilmektir. Dolayısıyla MİT Kanunu’nun 36. maddesinde bu görevleri yüklenmiş insanların doğrudan yargı önüne çıkarılamayacakları, yargılanamayacakları, sorgu, suale tabi olamayacakları hükmü varsa işte bunun için getirilmiştir. Yaptıkları işin niteliği onlara böyle bir koruma kalkanı getiriyor. Bundan sonra ne yaparlar, konuşurlar mı konuşmazlar mı bilemiyorum” dedi. Arınç, CHP’nin gündemi değiştirmek için manivela yaptığını da iddia etti. SURİYE’NİN DÜŞÜRDÜĞÜ UÇAK ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru dönemi dün başladı. Uygulamanın başladığı ilk saatlerde 4 kişi dilekçe sundu. Başvuru bürosundan sorumlu raportör İbrahim Çınar, 23 Eylül 2012’den önce kesinleşen kararların incelenebilmesinin mümkün olmadığına dikkat çekti. Bireysel başvuru dönemi başladı Şehit pilotun bebeği oldu MALATYA (AA) Türk savaş uçağının Suriye tarafından düşürülmesi sonucu şehit olan Pilot Yüzbaşı Gökhan Ertan’ın geçen hafta oğlu oldu. Bebeğe babasının ismi verildi. Türk savaş uçağının 22 Haziran’da uluslararası hava sahasında düşürülmesi sonucu şehit olan Pilot Yüzbaşı Gökhan Ertan’ın eşi Nihal Ertan, geçen hafta bir erkek bebek dünyaya getirdi. Bebeğe babasının ismi verildi. Şehit pilotun annesi Zennure Ertan, “Torunuma oğlumun ismini verdik. Çünkü onun yerini alacak” dedi. Gözyaşlarına hâkim olamayan acılı anne, “Emanetine en az senin kadar iyi bakacağımıza emin ol yavrum. Bu da babası gibi inşallah göklerin hanı, göklerin hakanı olur. Gökhan’ın ismini biz kurayla bulmuştuk. Hep diyordum ‘Göklerin hanısın oğlum’ diye. Çok seviyordu. Sevdiği şeyle de gitti” diye konuştu. Başbakanlık korumaları sil baştan ? Haber Merkezi Başbakanlık koruma ekibinde geçen ay üst yönetimden başlayan değişiklik devam ediyor. “hurriyet.com tr”nin haberine göre, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yakın korumalığını yapan Ankara’da 4, İstanbul’da 1 olmak üzere 5 ekibin tamamı değiştiriliyor. Yeni atanan ekip amirleri kendi kadrolarıyla çalışmak istediği için yaklaşık 300 polis memuru başka göreve atanacak. ? Haber Merkezi CHP Milletvekili İdris Yıldız, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’e “Emniyet Genel Müdürlüğü’nce deneme amacıyla ilk etapta 6 bin adet demir cop sipariş verildiği söylenmektedir. Bu coplar vatandaşlarımız üzerinde mi denenecektir” sorusunu yöneltti. Şahin ise “Yeni coplar sokakta vatandaşa sunulan güvenlik hizmetini daha kaliteli hale getirecek” yanıtını verdi. ? ŞIRNAK (AA) Yaklaşık 9 ay önce Yağızoymak köyü yakınlarındaki boş arazide bulunan, Abdullah Güler, Beşir Başkak ve Sait Şen’e ait olduğu iddia edilen kemikler, DNA incelemelerinin ardından Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. Başsavcılık kemikleri ailelere teslim etti. Kemikler, Cizre Asri Mezarlığı’na defnedildi. Demir coplar kaliteli hizmet için Kemikler ailelerine teslim edildi C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle